Sonsöz; Yaratılışın Gerekçesi Kıyamın Da Gerekçesidir
Gökleri ve yeri yaratan, gizliyi de aşikarı da bilen Allah!..'' (Zümer/46)
"Ben cİnîeri ve insanları, ancak Bana kulluk etsinler diye yarat-fım."(Zâriyât/56) buyuruluyor.
"Kulluk etmek" Allah'a boyun eğip emirlerine itaat etmektir. İbadeti yalnız Allah'a has kılıp muhalefet etmeksizin teslimiyettir.
insanların Allah (c.c.)'ye kulluğu, O'nun, Rabb, ilah, Melik oluşunu kabul etmesi demektir. Allah ile insan arasında Rabb'lık ve kulluk ilişkisi isteme ve icabet etme seyridir.
Allah'ın insanlardan kulluk etmelerini istemesi; Kur'an'Ia gönderilen peygamberinin, kopmak bilmez kulpa davetine icabettir, insanların bu davete icabeti ise; abd olmuş, teslim olmayı kabullenmiş kulun, taahhüd ettiği dinin gereklerini yapmasıdır.
Allah, Kur'an'ın sırlarını inananların kalbine açar. Mü'min kul ise, Allah'a giden yolda salih amel ile azık toplayarak O'na (cc.) kavuşacağı güne hazırlanır...
Allah insanın -hatta tüm yaratılmışlar aleminin- eksenidir, insan ise belirlenmiş yörüngeden çıkma yetisine sahip olmayan varlıktır. Bu yörüngede kendine verilmiş irade özgürlüğüyle kulluk edebileceği gibi yaratılışının gerekçesine ters de hareket edebilir.
Allah (c.c), iman eden insandan, cenneti karşılığı canını satın almıştır. Yani bir insanın iman etmiş olması, cennet karşılığı -Allah'ın kendi vaadi gereği- hayatını (canını, malını, dünya ve ahiretini kısaca "benim" dediği herşeyi...) Allah'a bırakmış olmasıdır. Gerçekte Allah'ın malını, cennet karşılığı Allah'a bırakmak... Kârlı bir ticaret. Günlük yaşantının bir kesitini veya dünyalıkların bir kısmını değil, yaşamın tümünü Allah'ın tasarrufuna bırakmak... Ne ibadetlerin bazıları ne de dünya-ahİret ayrımı!., Dinin tamamiyle Allah (c.c.)'je has kılınması istenmiştir.
"Dünyanın geçici mahm isteyenlere karşı Allah onlar İçin ahireti istiyor... "(Enfâl/67)
"Dünya hayatından başka bir şey istemeyenlere ve Bizi anmaktan yüz çeviren kimseye aldırma! Bu onların ulaştıkları bilgisizliğin seviyesini gösterir..." (Necm/29)
Hakk Teâla, iman eden insanların kendi hoşnutluğunu gerçekleştirme sürecinde hiçbir kınayıcının kınamasından çekinmemelerini emrediyor.
Şahid ve örnek bir ümmet, doğruluğu emreden, fenalıktan alıkoyan, hayırlı bir ümmet, din Allah'ın oluncaya kadar cihadla yükümlüdür.
Ferdin vicdanındaki iman, tefekkür ile inkılaba dönüşür. Bu nüve iç aleminde gelişir ve genişleyerek kulluğun gereklerini icra eder. Kulluğu icra eden fertlerin birlikteliği ile de Tevhid Toplumu oluşur.
Allah'ın yardımcıları, "inandık" demekle sınanmadan bırakılmayacaklarını bilirler. Şeytan ve dostlarından değil, kendi huzurunda toplanılacak olan Allah'tan korkarlar. İzzetli ve onurlu şehadeti, zelil ve hakir olarak ölmeye tercih ederler.
Yüzyıla yakın bir süredir, kitlelerin tüm mesai ve redlerini, küfrün sadece bir cephesi olan Komünizm aleytarlıgıyla kullandılar. Küfrü toptan reddediş Komünizm öcüsü karşısında İnsanların aklına bile gelmedi. Küfür, sadece bundan ibaret sanıldı. Şimdilerde de tam tersi bölük pörçük hedefler gösterilmeye çalışılıyor. Mazlumların haklan, ezilen, sömürülen falanca filanca halklar veya sınıflar gibi... Doğru, ancak eksik olan hedefler, Hakkı bâtılın yerine ikame sürecinde saptırılan hedeflerdir. Allah nizamının tesisi, ancak küfrün her çeşidinin topyekün reddiyle gerçekleşir. Cahiliyyenin ortaya çıkardığı pislikleri temizlemeye kalkışmak problemlere çözüm değildir. Bu ancak bataklığı kurut-mayıp sinek öldürmeye benzer. Problemin hal çaresi bizatihi cahiliyyenin ortadan kaldırılmasıdır. Talî meselelerle uğraştırılmak, aslî meseleyi unutturmaya yöneliktir... Ortadan kaldırmakla emrolunduğu ta-ğut ve cahiliyye ile uzlaşmayı, yakınlık kurmayı düşünenler, zillet zincirini işin başında kendi elleriyle kendi boyunlarma(!) vuranlardır.
Sirât-ı Müstakîmdekiler, yüce Rabb'ımız (c.c.) korumasıyla böylesi sapmalara tevessül etmeyecekleri gibi, izin de vermeyeceklerdir.
Allah yolunun yardımcıları, sebat ve kararlılığın kısa vadedeki zorluğuna rağmen insanların güvenini, kabulünü ve izzeti getireceğine, gevşeme ve tavizinse peşin ücretlere rağmen geçici olduğuna ve zillete mahkum olacağına inanmışlardır.
Bugün, müslümanlarm üzerine Farz-ı Ayn olan eylem, Rah-man'ın (c.c.) hükümlerinin tesisidir. Rahman'm (c.c.) hükümlerinin tesisi ise kuşkusuz iman eden, imanlarında şüpheye düşmeyen muvah-hidleri gerektirir. Her şeyin bir bedeli vardır. Rahman'm (c.c.) hükümlerinin tesisinin bedeli de Allah yoluna adanacak candır. Adanacak canın bedeli ise hiç kuşkusuz cennettir. Allah'a ve ahiret gününe inanan insan, Kur'an'dan sorulacağına da inanan insandır(Zuhruf/44). Kur'an'm emri de budur.
"Hiçbir kimse yok kİ, Ölümü Allah'ın İznine bağlı olmasın, (ölüm), belli bir süreye göre yazılmıştır..."(Âl-ilmrân/145) "Andolsun, ölseniz de öldürülseniz de Allah'ın huzurunda toplanacaksınız. "(Âl-i îmrân/158)
"Eğer Allah yolunda öldürülür ya da ölürseniz, şunu bilin kî, Allah'ın mağfireti ve rahmeti onların topladıkları bütün şeylerden daha hayırlıdır!"'(Âl-i Jmrân/157)
"Bir de (böylece) Allah, İman edenleri günahlardan temize çıkarmak, kafirleri de helak etmek ister. "(Âl-i lmrân/141) "Mü'mİnler içinde Allah'a verdikleri sözde duran nice erler var. îşte onlardan kimi, sözünü yerine getirip o yolda canını vermiştir; kimi de (şehitliği) beklemektedir. Onlar hiçbir şekilde, (sözlerini) değiştirmemişlerdir. "(Ahzâb/23)
"...Eğer siz acı çekiyorsanız onlar da, sîzin çektiğiniz gibi acı çekmektedirler. Üstelik siz Allah'tan, onların ümit etmedikleri şeyleri umuyorsunuz. Allah ilim ve hikmet sahibİdir.'XNisâ/104} "...Kafirler için mü'minler aleyhine asla bir yol vermeyecektir. "(Nisa/141)
Alemleri yoktan var eden, insanı halife olarak teçhiz eden, insanların ve cinlerin yaratılış gayesinin kulluk olduğunu bildiren, Allah (c.c), fitne kalmayıncaya kadar Allah için cihad edilmesini, hakkın bâtılın başına vurulmasını, ölseler de, öldürülseler de kendi huzurunda toplanılacağım ve asla inkarcılara inananlar aleyhine fırsat vermeyeceğini bildiriyor.
Yüce Allah (c.c.) müslümanı Kendi rahmet deryasında sükûnete taşıran bir eda ile güven telkin ediyor. Ve buyuruyor;
"Sen şimdi Rabbini hama ile teşbih et ve secde edenlerden ol! Ve sana yakîn (ölüm) gelinceye kadar Rabbine ibadet ef/"(Hİcr/98-99}
Allah (c.c.)'nün bütün emirlerini yerine getirmenin İbadet-kul-luk olduğunu görüyoruz. Allah yolunda cihad ile tuğyana kıyam da, namaz ve oruç gibi ibadettir. Kulluğun yerine getirilişidir.
Allah'a yaklaşmaya yol arayanlar, Allah yolunda cihad edip, kurtuluşa kavuşanlardır.
Kıyam, topyekün kafirlere karşıdır. Bel'âmlara, tağutlara, kısaca Allah yolundan saptıran her azgın şeytana ve dostlarına karşıdır. "Ey iman edenler! Allah'ın yardımcıları o/w«/..."(Saff/14)
Hatalar benden, doğrular Allah dini islâm'dandır. Sözümüzün başlangıcı ve sonu Alemlerin Rabb'i olan Allah'a hamd olsun. Selâmların en güzeli O'nun kulu ve Resulü Muhammed'e, ehl-İ beytine, ashabına ve O'nun aziz yoluna tâbi olan kardeşlerime olsun!
"...Rabbimiz! Bizi ve bizden önce gelip geçmiş imanlı kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin bırakma! Rabbimiz şüphesiz ki sen çok şefkatli» çok merhametlisin!"
"...Rabbimiz! Unutursak veya hataya düşersek bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır bir yük yükleme! Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği işleri de yükleme! Bizi affet! Bizi bağışla! Bize acı! Sen bizim mevlâmızsın. Kafirler topluluğuna karşı bize yardım et!" 491
Dostları ilə paylaş: |