T. C. Ankara cumhuriyet başsavciliğI (tmk. 10. Mad.İLe görevli ve yetkiLİ BÖLÜM) tutuklu


-Müşteki Mehmet ERDEM 18/09/2012 tarihli şikâyetinde özetle



Yüklə 11,37 Mb.
səhifə114/178
tarix03.01.2019
ölçüsü11,37 Mb.
#89288
1   ...   110   111   112   113   114   115   116   117   ...   178

57-Müşteki Mehmet ERDEM 18/09/2012 tarihli şikâyetinde özetle;

Kendisinin Kırıkkale 9 uncu Zh. Tug. K. Yardımcı Tow. Bl. Komutanlığı emrinde P. Bçvş. olarak görev yapmakta iken 31 Temmuz 1998 tarihli 4184-261-98/Per.D.Ynt.Ş. (4) sayılı kararı ile kararda yer alan gerekçeler doğrultusunda resen emekli edildiğini, haksız yere Türk Silahlı Kuvvetlerinden ihraç edilmesi nedeniyle kararda isimleri geçen ve imzaları bulunan rütbeli personelden şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (264. klasör, sayfa 356)

Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde, 1998 tarihli sicil belgesinde 1. 2. ve 3. sicil amirlerince aynı şekilde “Astsb. Sicil yönetmeliğinin madde 53 ncü md. (e) fıkrası gereğince tutum ve davranışları ile yasa dışı, siyasi, yıkıcı, bölücü irticai ve ideolojik görüşleri benimsediği, bu gibi faaliyetlerde bulunduğu ve karışması nedeniyle Silahlı Kuvvetlerde kalması uygun değildir” şeklinde görüş belirtilmiş olmasına rağmen ileri sürülen suç isnatları ile ilgili herhangi bir adli soruşturma yapılmamış olması ileri sürülen iddiaların gerçek dışı olduğunu ortaya koyduğu,

5 inci ZH.TUG.K.lığı Gaziantep Askeri Mahkemesinin 31.03.1998 tarihli 1998/643-134 Esas Karar sayılı kararı ile görevi ihmal suçundan sonuç olarak 750.000 TL para cezası ve 2 ay 15 gün süre ile memuriyetten men cezasının ertelendiği, kararın temyiz üzerine Askeri Yargıtay tarafından eksik inceleme nedeniyle bozulduğu, mahkemenin açılan kamu davasını 4616 Sayılı Yasaya göre ertelediği,

Müştekinin ayrıca Kara Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesinin 1999/988-821 Esas Karar sayılı ve 16.12.1999 tarihli kararı ile memuriyet görevini ihmal etmek suçundan sonuç olarak 750.000 TL para cezası ve 2 ay 15 gün memuriyetten yoksun kalma cezası ile cezalandırıldığı, bu eylemin de aynı şekilde 4616 Sayılı Yasa kapsamında kaldığı anlaşılmıştır. (264. klasör, sayfa 320 – 343)

Yüksek Askeri Şuraya sevk yazısında “Fethullah GÜLEN Nurcu grubu mensubu olduğu, eşinin tesettürlü kıyafetli olduğu, eşi ile birlikte sosyal toplantı ve faaliyetlere katılmadığı, aynı görüşü benimseyen şahıslarla görüştüğü, örgütün yayın organlarını takip ettiği (Zaman Gazetesi), Cumhuriyet rejiminden ve Atatürk ilkelerinden rahatsızlık duyduğunu sık sık dile getirdiği, bilhassa uzman erbaşlar arasında örgütlenme faaliyetlerinde bulunduğu, örgütün propagandasını yaptığı, sakıncalı/şüpheli personel kanaat raporunda sicil amirlerince "T.S.K.nden ilişiğinin kesilmesi uygundur" kanaatinin bulunduğu, halen sakıncalı/sağ personel kategorisinde bulunduğu, bu nedenle kanun ve yönetmelik hükümleri gereğince disiplin bozucu hareketlerde bulunduğu" şeklindeki iddialarda müştekinin suç olarak değerlendirilebilecek bir faaliyetinin ortaya konamadığı, ileri sürülen iddiaların müştekinin askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihleri ile ilgili olduğu, bunların ne şekilde askerlikle ilgili disiplinsizlik oluşturduğunun açıklanamadığı halde TSK’dan atılmasına gerekçe yapıldığı anlaşılmaktadır. (264. klasör, sayfa 350)



58-Müşteki Halil CEYLAN 25/09/2012 tarihli şikâyetinde özetle;

Tekirdağ 8 inci Mekânize Piyade Tugayı 1 inci Topçu Tabur Komutanlığında astsubay olarak görev yaptığı sırada N. B. isimli Tugay Komutanının 64 kişilik bir liste yaptığını ve bu listede bulunan isimler ile tek tek görüştüğünü ve listede kendisinin de isminin olduğunu öğrendiğini, bu listenin tugay komutanı tarafından sakıncalı olarak görülen kişilerin listesi olduğunu, kendisinin de listeye girme sebebinin eşinin başörtülü olması ve namaz kılması olduğunu, bu listeye dahil olduktan sonra askerde kendisine karşı bir psikolojik harekât başlatıldığını, yıllık izinlerinin planlanan zamanda kullandırılmadığını, her defasında farklı gerekçelerle izninin iptal edildiğini, kendisi izinli olsa dahi yerine bakacak personel bulunduğunu, 1996 yılında tugay içerisinde ordu evindeki yani garnizon dışında yapılan bayramlaşmaya katılmadığı gerekçesiyle 3 günlük göz hapsi cezası ile cezalandırıldığını, halbuki birlikteki bayramlaşmaya katıldığını, uygulanan psikolojik baskının daha sonra giderek arttırıldığını, Tabur Komutanı Binbaşı K. Ö.'nün kendisini makamına çağırdığını, kendisine eşinin başını açması konusunda ikazlarda bulunarak azarladığını, ayrıca bu konularda kendisini düzeltmezse hakkında işlem yapılacağını, akabinde kendisine konu ile ilgili yazılı ikaz yapıldığını, eşini orduevine toplantıya çağırdıklarını, eşinin gitmediğini, bunun üzerine tekrar tabur komutanının makamına çağrıldığını, burada savunma yapmasının söylendiğini, daha sonra da verdiği savunma üzerine Aralık 1996 tarihinde YAŞ kararı ile ordudan ihraç edildiğini, kendisini ordudan ihraç eden YAŞ yetkililerinden, Tabur Komutanı N. B., K. Ö. ve K. A.'dan şikâyetçi olduğunu beyan etmiştir. (264. klasör, sayfa 381)

Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde, 1996 tarihli sicil belgesinde 1. sicil amiri tarafından "Sb.Astsb. arasındaki arkadaşlığa önem vermemektedir. Eşi türbanlı olup 4 senedir yapılan hiçbir toplantıya ne ailesi ile beraber ne de ailesi yalnız katılmamıştır. Vazife anlayışı düşüktür. Iş için fedakârlık yapmaz. Atatürkçü düşünceyi benimsememiştir. Ancak Bt. içinde herhangi bir faaliyetine rastlanılmamış olup, dinsel yönü ağır basan sivil mekânlara çok sık gittiği bilinmektedir. Astsb. Sicil Ynt.liğinin 53 mad.ne göre Silahlı Kuvvetlerde kalması uygun değildir" şeklinde, 2. sicil amiri tarafından "Arkadaşlığı geliştirmek, karşılıklı dayanışma ve yardımlaşmayı arttırmak, birlik beraberliği pekiştirmeye yönelik Tb.ca ve Tug.ca yapılan hiçbir sosyal amaçlı toplantıya birçok kez ikaz edilmiş olmasına rağmen katılmamış ve katılmayacağını her seferinde beyan etmiştir. Tatil günlerinde dinsel yönü ağır basan mekânlarda görülmüştür... Yapısı ve kendisi Atatürkçü düşünceden uzak bir görünüm içindedir. Vazife anlayışı azdır. İkaz edilerek ve takip edilerek görev yapar. Eşi kapalıdır ve türban takar. Kimse ile görüşmezler. Dini yayınları okur, gazete dahil. Astsb. Sicil Ynt.liğinin 53 md.ne göre Silahlı Kuvvetlerde kalması uygun değildir" şeklinde, 3. sicil amiri tarafından " 1 nci ve 2 nci sicil üstlerinin kanaatine katılıyorum. Astsb. Sicil Ynt.liğinin 53'e maddesi gereğince Silahlı Kuvvetlerde kalması uygun değildir" şeklinde kanaat belirtildiği,

Tabur Komutanı K. Ö. tarafından el yazısı ile müştekiye hitaben yazılan yazıda "... Her personelin uyması gereken sosyal faaliyetlere eşinizin ve sizin hiç katılmadığınızı tespit ettim. Bunlar; Mehmetçik Vakfı yararına yapılan faaliyetler, Tugay K.nımızın, Kışla K.nımızın ve benim eşimin yapmış olduğu toplantı ve faaliyetler, her türlü resmi ve dini bayramlarda topluca yapılan merasimlerdir. Amacı belli olan yukarıdaki konularla ilgili fikrinizi yazınız.", "... Subay ve astsubayların eşlerinin çağdaş bir görünüm içinde topluma ve çevresine örnek bir giyim tarzı içinde olması gerekirken eşinizin bunun çok dışında son derece kapalı bir görünüm içindedir. Neden" şeklinde sorular yöneltildiği, müştekinin de, Kara Kuvvetleri Komutanlığının 9 no.lu prensip emrinde eşlerin çağdaş kıyafeti hakkında teferruatlı bir açıklama bulamadığını, örneğin subay ve astsubay hanımlarının pardesü giyemeyeceğine, başına eşarp takamayacağına diye bir madde bulunmadığını, üzerine pardesü giymek, başına eşarp takmak suç ise veya çağdaş görünüme aykırı ise o zaman bu ülkenin yarıdan fazlasının çağdaş olmayacağını, kendisinin eşinin de çoğunluğun içinde bulunduğunu belirttiği,

Yine Tabur Komutanı K. Ö.'nün müştekiye hitaben yazdığı 4 Mart 1996 tarihli yazıda da müşteki ve eşinin müşterek olarak bundan sonra düzenlenecek olan sosyal faaliyetlere katılmaları ve 9 no.lu prensip emrine uymalarının istendiği anlaşılmıştır. (264. klasör, sayfa 358-362)

Yüksek Askeri Şuraya sevk yazısında "Şüpheli sağ personel kategorisinde bulunduğu, K.K.İsth.Bşk.lığı raporundan Fethullah GÜLEN nurcu grubu tarikatı mensubu olduğu, ailecek hiçbir sosyal faaliyete katılmadıkları, ideolojik görüşünü yansıtan yazılı basını sürekli takip ettiği, eşinin görüşleri doğrultusunda kapalı olduğu" şeklindeki iddialarda müştekinin suç olarak değerlendirilebilecek bir faaliyetinin ortaya konamadığı, ileri sürülen iddiaların müştekinin askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihleri ile ilgili olduğu, bunların ne şekilde askerlikle ilgili disiplinsizlik oluşturduğunun açıklanamadığı halde TSK’dan atılmasına gerekçe yapıldığı anlaşılmaktadır. (264. klasör, sayfa 373)



59-Müşteki Orhan KÖSEOĞLU 18/09/2012 tarihli şikâyetinde özetle;

Kendisinin Denizli 11 nci Piyade Tugay Komutanlığı emrinde Piyade Başçavuş olarak görev yapmakta iken 16 Haziran 1998 tarihli 4184-121-98/Per.D.Ynt.Ş. (4) sayılı kararı ile kararda yer alan gerekçeler doğrultusunda resen emekli edildiğini, haksız yere Türk Silahlı Kuvvetlerinden ihraç edilmesi nedeniyle kararda isimleri geçen ve imzaları bulunan Tb. K. P. Bnb. Z. G., Tuğgeneral M. K. S., Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Çevik BİR, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı KARADAYI'dan şikâyetçi olduğunu, 14.05.2012 tarihli dilekçesinde ise özellikle Amasya 15 nci Er Eğitim Tugay Komutanı Tuğgeneral M. K. S.'nin şahsına ve ailesine katı bir şekilde psikolojik baskı ve şiddet uyguladığını, 24 saat şahsını ve ikamet ettiği lojmanda ailesini takip ve kontrol altında tuttuğunu, Denizli 11 nci Piyade Tugay 1 nci Piyade Tabur 2 nci Piyade Bölük Astsubayı olarak görev yaptığı sırada ise Tabur Komutanı Binbaşı Z. G.'nin aynı zamanda Şırnak Hisar kırsalında iç güvenlik olarak görev yaparken çok çalışmasına rağmen sicil notlarının bilinçli olarak sıralı sicil amirleri tarafından çok düşük verildiğini, bu nedenle sıralı sicil ve çalışma yönünde bağlı olduğu amirlerince psikolojik taciz (mobbing) uygulamalarına maruz kalması ve eşinin kıyafetinden dolayı taciz edilmesi sebebiyle zarar gördüğünü, yapılan soruşturmada 28 Şubat darbesi sanıkları ile hakkında uydurma gerekçeler tanzim eden o zaman ki tabur komutanı Z. G., tugay komutanı M. K. S., Genelkurmay 2. Başkanı Çevik BİR, Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı KARADAYI'dan şikâyetçi olduğunu, açılacak davaya katılmak istediğini belirtmiştir. (264. klasör, sayfa 416 - 431)

Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde, 1998 tarihli sicil belgesinde 1. 2. ve 3. sicil amirlerince aynı şekilde “Astsubay sicil yönetmeliğinin 53 ncü madde (e) bendine göre tutum ve davranışları ile yasa dışı, siyasi, yıkıcı, bölücü irticai ve ideolojik görüşleri benimsediği, bu gibi faaliyetlerde bulunduğu veya karıştığının anlaşılması nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetlerinde kalması uygun değildir” şeklinde görüş belirtilmiş olmasına rağmen, bu konuda suç olarak değerlendirilebilecek hususlarla ilgili herhangi bir adli soruşturma yapılmamış olması ileri sürülen iddiaların gerçek dışı olduğunu ortaya koymaktadır. (264. klasör, sayfa 383)

9 Nisan 1997 tarihinde 3 gün oda hapsi cezası, 25 Mart 1997 tarihinde şiddetli tevbih cezası ile cezalandırıldığı, 1/11 nci İç Gv. P. Tb. K. Z. G. tarafından 20 Mart 1997 tarihinde müştekiye hitaben yazılan yazıda müştekinin dini görüş ve anlayışlarının sorgulanarak "Televizyon seyrederken genelde erotik sahneleri insanların izlememesi için kanal değiştirmenizi onaylamak mümkün değildir. Sizin bu seferlik yazılı ve sözlü olarak uyarıyorum." denildiği, 6 Şubat 1996 tarihinde tevbih cezası ile cezalandırıldığı, 4 Temmuz 1995 tarihinde tevbih cezası ile cezalandırıldığı, 8 Şubat 1995 tarihinde tevbih cezası ile cezalandırıldığı,

12 Ekim 1994 tarihinde Tugay Komutanı M. K. S. tarafından müşteki ile ilgili yazılan yazıda müştekinin eşinin giydiği kıyafetten bahsedilerek "Ailenizin belirli bir görüşün simgesi olan bir kıyafeti giymesinde hiçbir sakınca görmediğiniz gibi bu kıyafetle çekilmiş vesikalık fotoğrafını komutanlığa vermekte de bir çekincenizin olmadığı görülmüştür." şeklinde ifadelere yer verildiği,

6 Temmuz 1992 tarihinde 4 gün göz hapsi cezası, 13 Kasım 1992 tarihinde şiddetli tevbih cezası ile cezalandırıldığı, 29 Nisan 1997 tarihinde 3 gün oda hapsi cezası ile cezalandırıldığı, 2 nci Taktik Hava Kuvvetleri Komutanlığı Diyarbakır Askeri Mahkemesinin 1998/239-104 Esas Karar sayılı 24.03.1998 tarihli kararı ile 16.07.1997 –23.07.1997 tarihleri arası izin tecavüzü suçundan 5 ay hapis cezası ile cezalandırıldığı anlaşılmıştır. (264. klasör, sayfa 384 - 430)

Yüksek Askeri Şuraya Sevk yazısında belirtilen "Nakşibendi tarikatı Menzil grubu (Raşit EROL) mensubu olduğu, Adıyaman/Kahta ilçesinde adı geçen tarikat liderini ziyaret ettiği ve bu olayı çevresine övünç meselesi olarak anlattığı (Okunmuş şeker getirerek birlik içerisinde dağıttığı), bu nedenle de firar suçu işlediği, Tbp.Tğm. (Ydsb.)O.Türker ULUSAL'ı kazanmaya çalıştığı, adı geçene 'sen günün birinde çok mübarek insan olacaksın' diyerek etkilemeye çalıştığı, eşinin belli bir görüşün simgesi olan kıyafetle çekilmiş fotoğrafını komutanlığa verdiği, eşinin tam tesettürlü olduğu, şeriatçı düşünce yapısına eşinin de sahip olduğu, şeriat ağırlıklı kitaplar okuduğu, benzer içerikli kasetler dinlediği, yapılan bir aramada görev yerinde 'Nur Risalelerinin' ele geçirildiği, istirahat saatlerinde fırsat buldukça ideolojik görüşü doğrultusunda etkileyebileceği herkese propaganda yaptığı, içki kullananlara karşı çok aşırı tepki gösterdiği, kendi görüşüne mensup personeli koruyup kolladığı, alenen bu konuda taraf tuttuğu ayrımcılık yaptığı,Kuzey Irak'ta gerçekleştirilen bir operasyon esnasında İran'ı arapları övücü konuşmalar yaptığı, 'Nedir arapların bu Türklerden çektiği' şeklinde bir ifade kullandığı, birlikteki malzemelerin bir bölümünü (OHAL Bölgesinde) mescit haline getirdiği, burada toplantılar yaptığı, birlik kitaplığına görüşü doğrultusundaki kitaplar koyduğu, Nizam-ı Alem grubuna mensup personele çok aşırı ilgi, sevgi ve bağlılık sergilediği, değişik tarihlerde disiplin suç ve kabahatleri işlediği, cezalandırıldığı, ikaz ve uyarılara rağmen tutum ve davranışlarında olumlu bir gelişme olmadığı" şeklindeki iddiaların bir bölümünde müştekinin suç olarak değerlendirilebilecek bir faaliyetinin ortaya konamadığı, ileri sürülen iddiaların askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihleri ile ilgili olduğu, bunların ne şekilde askerlikle ilgili disiplinsizlik oluşturduğunun açıklanamadığı halde TSK’dan atılmasına gerekçe yapıldığı, "kendi görüşüne mensup personeli koruyup kolladığı, alenen bu konuda taraf tuttuğu ayrımcılık yaptığı" iddiaları ile ilgili ise hiçbir belge ve bilgi bulunmadığı, doğruluğunda suç olarak değerlendirilebilecek bu şekildeki iddialarla ilgili hiçbir adli soruşturma ve kovuşturma yapılmamış olmasının iddiaların gerçek dışı olduğu kanaatine götürdüğü anlaşılmaktadır. (264. klasör, sayfa 437)

60-Müşteki İbrahim GÜNGÖR 25/09/2012 tarihli şikâyetinde özetle;

1997 yılı Mayıs ayında olağanüstü gündemle toplanan Yüksek Askeri Şura kararı ile ordudan ihraç edildiğini, 1991 yılında Boğaz Köprüsü Uçaksavar Tabur Komutanlığında görevde iken gece nöbeti sırasında diğer takımlarda nöbet tutan arkadaşlarının uyuduğunu, kendisinin de denetleme esnasında uyumamak için Zaman Gazetesi okuduğunu, denetlemeyi yapan Tabur Komutanı Yarbay K. Ç.'nin uyurken yakaladığı personele işlem yapmazken kendisine nöbet talimatına aykırılıktan 7 gün izinsizlik cezası verdiğini, tam olarak hatırlamadığı bir tarihte Tabur Nöbetçi Astsubayı olarak görev yaptığı sırada boş vakti olduğu için battaniye, matara gibi adi askeri malzemelerin bulunduğu depoda namaz kıldığını, bunu gören Nöbetçi Üsteğmen Y. K.'nin 3 gün izinsizlik cezası verdiğini, Kayseri'de görev yaptığı 1997 yılı içerisinde görev yaptığı üst komutanlığında mescit bulunmadığı için askerlerin koğuşlarının birisinde namaz kıldığını, battaniyeyi seccade olarak kullandığını, Şubat ayında Destek Grup Komutanlığı görevini yürüten albayın yanına geldiğinde bu olayla ilgili koğuş bölgesini ibadet amaçlı kullanmak ve erlerin battaniyesini maksadı dışında hijyenik olmayan şartlarda kullanmaktan 7 gün oda hapsi cezası verdiğini, halbuki söz konusu battaniyeyi erlerin hiçbir şekilde kullanmadığını, ayrıca askeri alan içerisine seccade ve benzer şeylerin sokulmasının da yasak olduğunu, çaresizlikten böyle bir yola başvurduğunu, bunlara Başçavuş İ. F. ve İ. Ü.'nün şahit olduğunu,

1996 yılında Tuğgeneral S. T.'nin görev yaptığı taburun önünde içtima halinde iken kendisini çağırdığını, eşinin başörtülü olduğunu, ellerinde bu konuda fotoğrafların olduğunu belirterek "Ayağını denk al, yoksa askeriyeden ihraç edileceksin" dediğini, 1996 yılında bağlı bulunduğu Batarya Komutanı Üsteğmen E. O.'nun hak ettiği yüksek sicil notu verdiğini, ancak Hava Kuvvetleri Komutanlığına sicil notları gönderildiğinde düşürülmesi için iade edildiğini ve sicil notu veren E. O.'nun pasif bir göreve alındığını, sonra sicil notlarını düşürüp Hava Kuvvetlerine gönderdiklerini, bu olayın şahidinin de o dönem Destek Grup Personel Astsubayı olan Kıdemli Üstçavuş N. B. olduğunu, kendisine haksız cezalar veren adaletsiz uygulamalarda bulunan sıralı komutanlarından ve ihraç kararı veren Yüksek Askeri Şura üyelerinden şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (264. klasör, sayfa 497-498)

Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde, 20 Ekim 1992 tarihli Hava Kuvvetleri Komutanlığına hitaben yazılmış irticai faaliyetlerle ilgili hakkında bilgi alınan personel konulu 2 sayfadan ibaret belgede, müşteki ile ilgili "İkamet ettiği evin Vahdet Vakfı Kayseri Şubesi tarafından tutulduğu bildirilmiştir. Ayrıca Astsb.Kd.Çvş. İ. Ü. ile aynı apartmanda oturmaktadır." şeklinde ifadelere yer verildiği,

Düzenlenen soru cevap şeklindeki sicil belgesinde "Normal ölçüler dışında dini konularla meşguliyeti var mıdır?" şeklindeki soruya değişik çizelgelerde "Vakit namazlarını aksatmamaktadır. Dini vecibelerini aksaksız yerine getirir", "Kendisinin ve ailesinin medeni kıyafet dışında giyimi var mıdır?" şeklindeki soruya değişik çizelgelerde "Kendisinin kıyafeti medenidir, ancak ailesi tesettürlüdür. Kendisinin normal, ailesinin başörtülü ve pardesülüdür. Eşini aile toplantılarına getirmediğinden bir fikir edinilememiştir, ... Ailesini dışarı pek çıkarmadığından kıyafeti görülmemiştir." şeklinde kanaatler belirtildiği,

Kurul Kanaati ve Onay başlıklı belgede "Eşinin tesettürlü olduğu ve misafirlere karşı haremlik-selamlık uygulaması yaptıkları, dini ibadetlerini bahane ederek mesaisini aksattığı tespit edilmiş olup savunması alınmıştır. Disiplin bozucu davranışları nedeniyle çeşitli tarihlerde 6 kez cezai işlem yapıldığı, aldığı cezalar sonucunda 14 gün oda hapsi, 12 gün izinsizlik ve şiddetli tevbih cezası ile cezalandırıldığı" şeklinde kanaat belirtildiği anlaşılmıştır. (264. klasör, sayfa 448-489)

Yüksek Askeri Şuraya Sevk yazısında belirtilen "Fethullah GÜLEN Nurcu grubu mensubu olduğu, dini ibadetlerini bahane ederek mesaisini aksattığı tespit edilmiş olup savunmasının alındığı, disiplin bozucu davranışları nedeniyle çeşitli tarihlerde hakkında 6 kez cezai işlem yapıldığı, cezalar sonucunda toplam 14 gün oda hapsi, 12 gün izinsizlik ve şiddetli tevbih cezası ile cezalandırıldığı" şeklindeki iddiaların bir bölümünde müştekinin suç olarak değerlendirilebilecek bir faaliyetinin ortaya konamadığı, ileri sürülen iddiaların askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihleri ile ilgili olduğu, bunların ne şekilde askerlikle ilgili disiplinsizlik oluşturduğunun açıklanamadığı halde TSK’dan atılmasına gerekçe yapıldığı, biografi fişi başlıklı belgeden anlaşıldığı üzere müştekiye verilen disiplin cezalarının 1987 yılında 3 gün izinsizlik, 1989 yılında 7 gün oda hapsi ve 2 gün izinsizlik cezası, 1991 yılında 7 gün izinsizlik ve şiddetli tevbih cezası, 1997 yılında 7 gün oda hapsi cezasının bulunduğu, bunlardan sadece 7 gün oda hapsinin 1997 yılında verildiği, diğerlerinin ihraç kararından yıllarca önce olduğu, atılmaya gerekçe yapılamayacağı, cezalardan hangisinin müştekinin dini ibadet nedeniyle mesaisini aksattığı iddiası ile ilgili olduğu anlaşılamamakla birlikte verilen hiçbir disiplin cezasının TSK'dan ihracına gerekçe olamayacak nitelikte bulunduğu anlaşılmaktadır. (264. klasör, sayfa 490)

61-Müşteki Süreyya İLBAN 01.06.2012 tarihli şikâyet dilekçesinde özetle;

1 Eylül 1980 – 16 Haziran 1998 tarihleri arasında TSK'da görev yaptığını, orduda kaldığı süre içerisinde hiçbir zaman pasif görevlerde bulunmadığını, 1993 yılında Doğubayazıt'taki görevini tamamlayıp Ankara'daki Zh. Brl. Ok. Ve Eğt. Tüm. 1 nci Er Eğt. A. 2 nci Tnk. Tb. Tnk. Bl. Astsubaylığı görevine atandığını, atandığından 6 ay sonra Kara Kuvvetleri Komutanlığı Tayin Dairesi Tankçı Şubesindeki şimdi ismini hatırlamadığı bir arkadaş ile yaptığı görüşmede eğer talebi olmazsa bu görevde 8 yıl kalabileceğini söylediğini, çünkü birinci bölgenin A bölgesi olduğunu, lojman puanı yeterli olmadığı için en ucuz kiralık evlerden Sincan'ın Fatih mahallesinde ev tuttuğunu, 1994 yılında sözlü olarak eşlerinin vesikalık fotoğraflarını istediklerini, kendisi ve birkaç arkadaşının bu işin hizmete müteallik olmadığını savunarak fotoğrafların nerede kullanılacağını bilmedikleri için fotoğraf vermeyi reddettiklerini, ısrarla üzerlerinde her türlü baskıyı kuran Tabur Komutanı A. M. ve Tabur Personel Subayı G. isimli yüzbaşı tarafından her fırsatta taciz edilmeye başlandıklarını, en sonunda fotoğrafları verdiğini, eşinin başörtülü ve namaz kıldığını, ancak kendisinin TSK'dan ilişiğinin kesilmesinden 3 ay sonra Bursa'da tekel bayisi işletmesini satın alarak 2 yıl tekel maddelerini satışından kazanç sağladığını, 2000 yılında kendi doğum yeri olan Susurluk Karapürçek beldesine taşındığını ve sosyal demokrat olan çizgisinin daha da derinleşerek Emek Partisine üye olduğunu, halen bulunduğu beldenin Emek Partisi Belde Başkanlığını yürüttüğünü, böyle bir siyasi çizgide iken "Devrim yanlısı islami görüşü benimser" etiketini yapıştırmanın tek izahının Anayasanın 10. maddesini aleni ihlal ve sahte belge üretmek olduğunu 28 Şubat darbesi sanıklarından şikâyetçi olduğunu, açılacak davaya katılmak istediğini belirttiği,

22/10/2012 tarihinde verdiği ifadesinde özetle; 1990-1993 yılları arasında Ağrı Doğubayazıt ilçesinde Mekânize Tugayında astsubay olarak görevli iken şu an 28 Şubat davasından tutuklanan A. Nazmi SOLMAZ'ın da aynı tugayın kurmay başkanı olduğunu, görevinden dolayı kendisi ile arasında anlaşmazlık olduğunu, 1993 yılında ikisinin de tayininin Ankara'ya çıktığını, Ankara'da görev yaparken görevi ile ilgili herhangi bir olumsuz sebep yokken sırf eşinin başörtülü olmasından dolayı 1995 yılında İstanbul iline sürgün edildiğini, o zaman bu duruma pek anlam veremediğini, ancak 28 Şubat davası nedeniyle tutuklanan A. Nazmi SOLMAZ'ın Batı Çalışma Grubu üyesi olduğunu öğrendiğini, hakkında görevi ile ilgili bir ihmali yokken sürgün kararı vererek mağduriyetine sebep olan A. Nazmi SOLMAZ isimli şahıs ve bütün Batı Çalışma Grubu mensubu olduğu tespit edilen şahıslardan şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (265. klasör, sayfa 53-82)

Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde, 1998 tarihli sicil belgesinde 1. 2. ve 3. sicil amirlerince aynı şekildeAstsubay sicil yönetmeliğinin madde 53 ncü (a, b, e) fıkraları gereğince disiplin bozucu hareketlerde bulunan, ikaz veya cezalara rağmen ıslah olmayan, hizmetin gerektirdiği şekilde tavır ve hareketlerini ikazlara rağmen düzeltmeyen, tutum ve davranışları ile yasa dışı, siyasi, yıkıcı, bölücü irticai ve ideolojik görüşü benimsemesi nedeniyle Silahlı Kuvvetlerde kalması uygun değildir” şeklinde görüş belirtilmiş olmasına rağmen ileri sürülen suç isnatları ile ilgili herhangi bir adli soruşturma yapılmamış olması ileri sürülen iddiaların gerçek dışı olduğunu ortaya koyduğu,

3 ncü Kolordu Komutanlığı Hasdal/İstanbul Askeri Mahkemesinin 2000/292-770 Esas Karar sayılı ve 18.12.2000 tarihli kararı ile sonuç olarak 750.000 TL(sıfırlar atılmamışken) para cezası ve 3 ay memuriyetten men cezası ile cezalandırıldığı, suç tarihinin Eylül 1996 – Haziran 1998 olduğu,

13 Ocak 1998 tarihinde 3 gün izinsizlik cezası, 12 Ocak 1998 tarihinde 2 gün izinsizlik cezası bulunduğu,

24 Ekim 1995 tarihinde takdir belgesi, 22.10.1996 tarihinde takdir belgesi, 22 Ekim 1996 tarihinde takdir belgesi, 7 Ekim 1991 tarihinde takdir belgesi, 3 Kasım 1990 tarihinde takdir belgesi ile ödüllendirildiği, 16 Ekim 1990 tarihinde kendisine ödül dağıtımı ile ilgili yazı yazıldığı, 5 Aralık 1990 tarihinde takdir belgesi, 1 Ekim 1990 tarihinde takdir belgesi, 1 Kasım 1988 tarihinde takdir belgesi ile ödüllendirildiği,

Sİcil notu ortalamalarının 1985 yılı 85.5, 1986 yılı 93, 1987 yılı 96.3, 1988 yılı 96, 1989 yılı (süresiz sicil belgesi), 1990 yılı 97, 1991 yılı 94, 1992 yılı 88.5, 1993 yılı 99.5, 1994 yılı 98, 1995 yılı 95, 1996 yılı 96, 1997 yılı 97, atıldığı yıl olan 1998 yılı 66.5 olduğu,

Müşteki Tamer TATAR’ın Cumhuriyet Savcılığına vermiş olduğu CD’den elde edilen belgeler içerisinde yer alan listelerde müştekinin isminin Kara Kuvvetleri Komutanlığında listeye adı yazılan astsubaylar içerisinde bulunduğu,

Müştekinin dilekçesi ekinde yer alan gazete haberlerinde Manisa 1 nci Piyade Eğitim Tugay Komutanı Tuğgeneral N. B.'nin fişlemeleri ile ilgili haberlere yer verildiği anlaşılmıştır. (265. klasör, sayfa 1-52)

Yüksek Askeri Şuraya Sevk yazısında belirtilen "Devrim yanlısı islami görüşü benimsediği, eşinin tesettür kıyafetli olduğu, Aralık 1995'te Y.A.Ş. ile T.S.K.nden ilişiği kesilen (E) Tnk. Üçvş. Ahmet AĞMAZ ile samimi ilişki içinde olduğu, kendi görüşünde olan erbaş ve erleri koruduğu ve kolladığı, T.S.K.ni sağlığı için olumsuz etken olarak gördüğü, bu nedenle kendisini psikiyatri bölümüne sevk ettirerek istirahat aldığı, görevine, Atatürk ilkelerine bağlı olmadığı, T.S.K.nde vazife için değil dinci faaliyetleri desteklemek için kaldığı, birlik komutanı tarafından yapılan yazılı ve sözlü ikazlara rağmen tutum ve davranışlarında düzelme olmadığı" şeklindeki iddiaların bir bölümünde müştekinin suç olarak değerlendirilebilecek bir faaliyetinin ortaya konamadığı, ileri sürülen iddiaların askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihleri ile ilgili olduğu, bunların ne şekilde askerlikle ilgili disiplinsizlik oluşturduğunun açıklanamadığı halde TSK’dan atılmasına gerekçe yapıldığı, "yasa dışı devrim yanlısı islami görüşü benimsediği" iddiası ile ilgili ise hiçbir belge ve bilgi bulunmadığı, doğruluğunda suç olarak değerlendirilebilecek bu şekildeki iddialarla ilgili hiçbir adli soruşturma ve kovuşturma yapılmamış olmasının iddiaların gerçek dışı olduğunu ortaya koyduğu anlaşılmaktadır. (265. klasör, sayfa 67-68)


Yüklə 11,37 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   110   111   112   113   114   115   116   117   ...   178




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin