-
90’lı yılları çalkantılarla geçiren Türkiye ekonomisi, 2001 krizinin ardından uygulanan yapısal reformlar sonucunda sağlanan makroekonomik istikrarla beraber bu dönemde dünyadaki en başarılı ekonomik büyüme performanslarından birini sergilemiştir. Dünyada teknolojik, ekonomik ve siyasi gelişmelerin yaşandığı bir ortamda, Türkiye hızla dünya ekonomisinin ve AB’nin önemli bir parçası haline gelmeye başlamıştır. Böylece Türkiye, bir yandan küresel ekonomi içindeki birçok fırsatı yakalama imkânına kavuşurken, diğer yandan da dünyadaki olumsuz eğilimlerin etkilerine daha açık hale gelmiştir.
-
Türkiye ekonomisi 2002-2008 yılları arasında yatırım ve verimlilik artışlarına dayalı olarak 27 çeyrek üst üste büyümüştür. AB’ye ekonomik, sosyal ve mevzuat uyumu alanlarında önemli ilerlemeler sağlanmıştır. Türkiye’deki güçlü uluslararası bağlantılara sahip, ihracata dayalı üretim yapan, geniş ve çeşitlenmiş bir imalat sanayi tabanı, 2001 sonrası yeni ekonomik iklime bağlı olarak hızlı bir gelişme süreci içine girmiştir. Sağlanmış olan istikrar ortamı, AB’yle Gümrük Birliği’nin etkisiyle de birleşince, üretim ve dış ticaret yapısında da önemli bir dönüşüm yaşanmaya başlamıştır.
-
Bir yanda Doğu Asya ekonomilerinin hızla gelişmesi, diğer yanda AB’nin rekabetçi konumunu sürdürmesi, Türkiye’nin coğrafi konumunu giderek daha önemli hale getirmektedir. Türkiye, AB’deki tüketim kalıplarıyla büyük ölçüde uyum gösteren, büyük ve genç bir pazara sahip olmanın yanında, bölgesindeki ülkelerle kıyaslandığında, dinamik bir sanayi ve hizmetler altyapısına sahiptir. Bu konumu, Türkiye’ye, küresel yatırımcılar için önemli bir cazibe merkezi özelliği de kazandırmaktadır. Türkiye’nin, bölgesindeki ülkelerin de küresel ekonomiye eklemlenmesinde önemli bir rol üstlenme potansiyeline sahip olması, Türk sanayisi için önümüzdeki dönemde çok sayıda yeni fırsatı da beraberinde getirecektir. Son dönemde, başta AB merkezli şirketler olmak üzere birçok küresel şirket, bölgesel operasyonları için Türkiye’yi bir üs ve yatırım merkezi olarak konumlandırmaktadır. Önümüzdeki dönemde, bu eğilimin doğru stratejiler sayesinde güçlenmesi, hem Türkiye’nin hem de AB’nin rekabet gücüne önemli bir katkı yapabilecektir.
-
2005-2008 döneminde ilave istihdam artışı yıllık ortalama yüzde 1,9 düzeyinde iken, 2009 yılında küresel kriz nedeniyle istihdam artışı yüzde 0,4’e düşmüştür. İstihdam artışının ekonomik büyümenin gerisinde kalmasının temel sebebi, ekonomideki yapı değiştirme eğiliminin hız kazanması, tarım sektörünün payının giderek azalması ve ekonomik büyümeye verimlilik artışlarının kaynaklık etmesi olmuştur. İstihdamın sektörel dağılımına bakıldığında 2002’den 2008’e tarım kesimi istihdam oranı yüzde 11,3 puan azalırken, sanayi, hizmet ve inşaat sektörlerinin istihdam oranı sırasıyla yüzde 2,4 puan, 7,4 puan ve 1,4 puan düzeyinde artmıştır. 2005-2009 döneminde çalışma çağındaki nüfustaki artış yıllık ortalama 830 bin kişi olarak gerçekleşmiştir. Bununla birlikte ekonomideki yapı değiştirme eğilimi küresel kriz nedeniyle olumsuz yönde etkilenmiştir. 2009 yılında 2008’e göre tarım kesimi istihdam oranı 1,0 puan artarken, sanayi, istihdam oranı 1,8 puan azalmıştır. Hizmet ve inşaat sektörlerinin istihdam oranı ise sırasıyla 0,5 puan ve 0,3 puan düzeyinde artmıştır.
-
2008 yılında işgücündeki artış 2007 yılına göre 691 bin kişi olurken, aynı dönemde istihdam edilenlerin sayısı 2007 yılına göre 456 bin kişi artarak 21 milyon 194 bin kişiye ulaşmıştır. Buna göre işsiz sayısı 235 bin kişi artmıştır. 2008 yılının tamamında, bir önceki yıla göre, tarım, sanayi ve hizmet sektöründe sırasıyla, 149 bin kişi, 138 bin kişi ve 168 bin kişi istihdam artışı gözlenmiştir. Tarım dışı istihdam ise söz konusu dönemde önceki yıla göre 306 bin kişi artmıştır. Türkiye genelindeki işsizlik oranı 2008 yılında, 2007 yılına göre 0,7 puan artarak yüzde 11,0 olarak gerçekleşmiştir. Küresel krizin etkisiyle tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de istihdam azalmış ve işsizlik oranı artmıştır. 2009 yılında işsizlik oranı yüzde 14,0 olmuş, ancak Orta Vadeli Program’da (OVP) 2009 yılı için tahmin edilen yüzde 14,8 oranının altında gerçekleşmiştir. Benzer şekilde OVP’ye göre 2009 yılında istihdam düzeyinin 20,9 milyon kişi olması öngörülmüşken istihdam edilen kişi sayısı 2009 yılında beklentinin üzerinde gerçekleşmiş ve 21,3 milyon kişi olmuştur. İktisadi faaliyetin istikrarlı bir toparlanma eğilimine girmesi, işgücü piyasasına da olumlu biçimde yansımaktadır. Nitekim 2010 yılı Ocak-Nisan döneminde geçen yılın aynı dönemine göre işsizlik oranı kademeli olarak azalmaktadır.
-
Ekonominin genelinde, 2002-2007 yılları arasında verimlilik artışı yıllık ortalama yüzde 6 düzeyinde, imalat sanayinde ise yüzde 7 düzeyinde gerçekleşmiştir. Aynı dönemde, imalat sanayinin istihdam performansı hem geçmiş dönemlere, hem de hizmet sektörüne nazaran düşük kalmıştır. 2008 yılında ise sanayi sektörü, yüzde 3,2’lik istihdam artışıyla oldukça iyi bir performans sergilemiştir. 2009 yılında ise küresel krizin özellikle sanayi sektörünü olumsuz yönde etkilemesiyle sanayi istihdamı yüzde 8,2 oranında azalmıştır. Aynı dönemde tarım ve hizmetler sektörleri istihdamında artış gözlenmiştir.
İstihdam__Verimlilik__İstihdam'>İstihdamdaki_Ortalama_Yıllık_Artış_Oranı,_Sektörlere_Göre'>Tablo 1.2: İşgücü Verimliliği ve İstihdamdaki Ortalama Yıllık Artış Oranı, Sektörlere Göre
|
Genel
|
Tarım
|
Sanayi
|
Hizmetler
|
|
Verimlilik
|
İstihdam
|
Verimlilik
|
İstihdam
|
Verimlilik
|
İstihdam
|
Verimlilik
|
İstihdam
|
1992-1997
|
%3
|
%2
|
%0
|
%0
|
%3
|
%3
|
%2
|
%3
|
1997-2002
|
%1
|
%0
|
%6
|
%3
|
%2
|
%1
|
%1
|
%3
|
2002-2007
|
%6
|
%1
|
%5
|
%4
|
%7
|
%1
|
%3
|
%4
|
2008
|
-
|
%2
|
-
|
%3
|
-
|
%3
|
-
|
%2
|
2009
|
-
|
%0.4
|
-
|
%4.5
|
-
|
%-8.2
|
-
|
%1.9
|
Kaynak: TÜİK
-
Son yıllarda, imalat sanayinde görülen verimlilik artışı, üretimin de tempolu bir şekilde yükselmesine katkı yapmıştır. Aynı dönemde, imalat sanayi ihracat ve ithalat miktarında da önemli bir artış yaşanmıştır.
Tablo 1.3: İmalat Sanayi Göstergeleri (Yüzde), 2003, 2007, 2008,2009
|
2003
|
2007
|
2008
|
2009
|
GSYİH İçindeki Payı
|
23
|
24
|
24
|
23
|
Üretim Artışı (Sabit Fiyatlarla)
|
8,4
|
5,6
|
-0.1
|
-7.2
|
İhracat Artışı (Cari Fiyatlarla)
|
31,7
|
26
|
23.8
|
-23.8
|
İthalat Artışı (Cari Fiyatlarla)
|
34,6
|
21,3
|
12,2
|
-26.1
|
Kapasite Kullanım Oranı*
|
-
|
78.3
|
75.2
|
65.0
|
Kaynak: TÜİK
* Kaynak: TCMB
-
Küresel finansal krizin etkileri ile birlikte, 2008 yılının dördüncü çeyreğinde, sanayi katma değeri yüzde 10,6 oranında azalmıştır. 2008 yılı dördüncü çeyrekte, imalat sanayi sektörünün GSYİH içindeki payı yüzde 22,3 olarak gerçekleşmiştir.
-
Uzun dönemli bir perspektiften bakıldığında, Türkiye’nin küresel ekonomiyle bağını kuran lokomotif sektörün imalat sanayi olduğu görülmektedir Türkiye’nin toplam ihracatı içinde imalat sanayi ürünlerinin payı, 1980’deki yüzde 37 düzeyinden, 2009’da yüzde 93’e ulaşmıştır. Türkiye’de 2002-2008 yılları arasında yaşanan dış ticaret hacmi artışı da dikkat çekici bir boyuttadır. 2002’deki 87 milyar dolarlık dış ticaret hacmi, yıllık ortalama yüzde 25’lik bir artışla 2008 yılında 334 milyar dolar düzeyine ulaşmış, 2009 yılında ise 243 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.
Tablo 1.4: 2002-2010 Dönemi Türkiye’nin Dış Ticaret Rakamları (Milyon Dolar)
Yıl
|
İhracat
|
İthalat
|
Ticaret Dengesi
|
Ticaret Hacmi
|
2002
|
36.059
|
-51.554
|
-15.495
|
87.613
|
2003
|
47.253
|
-69.340
|
-22.087
|
116.593
|
2004
|
63.167
|
-97.540
|
-34.373
|
160.707
|
2005
|
73.476
|
-116.774
|
-43.298
|
190.251
|
2006
|
85.535
|
-139.576
|
-54.041
|
225.111
|
2007
|
107.272
|
-170.063
|
-62.791
|
277.334
|
2008
|
132.027
|
-201.964
|
-69.936
|
333.991
|
2009
|
102.128
|
-140.899
|
-38.771
|
243.027
|
2010 Ocak-Mayıs
|
45.546
|
-68.125
|
-22.579
|
113.671
|
Dostları ilə paylaş: |