Tez özetleri Astronomi ve Uzay Bilimleri Anabilim Dalı 2



Yüklə 1,65 Mb.
səhifə5/26
tarix30.04.2018
ölçüsü1,65 Mb.
#49636
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   26

KAPTAN Çiğdem

Danışman : Doç. Dr. Müfit ÖZULUĞ

Anabilim Dalı : Biyoloji

Programı : Hidrobiyoloji

Mezuniyet Yılı : 2014

Tez Savunma Jürisi : Doç. Dr. Müfit ÖZULUĞ

Prof. Dr. Ömer ALTUN

Prof. Dr. Hüsamettin BALKIS

Doç. Dr. Lütfiye ERYILMAZ



Doç. Dr. Ali Serhan TARKAN


Istranca Deresi’ndeki Tatlı Su Kefalinin [Squalius cephalus (Linnaeus, 1758)] Büyüme, Beslenme ve Üreme Biyolojisi
Bu çalışmada Marmara Bölgesi’nin Trakya kesiminde yer alan Terkos Gölü’nün kollarından biri olan Istranca Deresi’nde yaşayan tatlı su kefali [Squalius cephalus (Linnaeus, 1758)] populasyonunun büyüme, beslenme ve üreme biyolojisi incelenmiştir.
Mart 2012 ile Haziran 2013 tarihleri arasında dere üzerinde belirlenen toplam 6 istasyondan aylık olarak elektroşok cihazı yardımıyla avcılık gerçekleştirilmiştir. Elde edilen Squalius cephalus bireylerinin boy, ağırlık, yaş, eşey dağılımları ve oranları, yaş-boy, yaş-ağırlık, boy-ağırlık ilişkileri, von Bertalanffy sabitleri, kondisyon faktörü, gonadosomatik indeks değerleri, üreme dönemi, üreme yaşı ve boyu, fekondite değerleri ve beslenme özellikleri incelenmiştir.
Türün yaş dağılımının 0 ile VII. yaş grupları arasında değiştiği gözlenmiştir. Total boy değerleri tüm bireylerde 2,6-30,1 cm; ağırlık değerleri ise 0,14-357,50 g arasında değişmiştir. Dişi-erkek oranı 1:1,74 olarak saptanmıştır. Boy-ağırlık ilişkisi tüm bireylerde W=0,0078TL3,1494 olarak hesaplanmıştır. Tüm bireylere göre hesaplanan Von Bertalanffy büyüme sabitleri L, W, K ve t0 sırasıyla 42,18 cm, 1023,97 g, 0,14 ve - 0,58 olarak belirlenmiştir. Tüm bireylerde aylara göre kondisyon faktörü incelendiğinde en düşük değere 2013 Şubat ayında (0,91), en yüksek değere ise 2012 Haziran ayında (1,22) rastlanmıştır. Tüm bireylerde yaşlara göre ortalama kondisyon değeri en düşük 0.yaş grubunda (0,97), en yüksek ise VII. yaş grubunda bulunmuştur (1,34).
Üreme biyolojisi kapsamında gonadlar makroskobik ve mikroskobik olarak incelenmiştir. Üreme dönemi GSI değerlerine göre Nisan-Haziran ayları arasındadır. S. cephalus’un boy gruplarına göre % 50’sinin eşeysel olgunluğa ulaşma boyu erkek bireyler için 12,02 cm (II.-III. yaş grubu), dişi bireyler için ise 13,63 cm (II.-III. yaş grubu) olarak tespit edilmiştir. En düşük yumurta sayısı 1251 adet/birey ile IV. yaş grubunda, en yüksek yumurta sayısı 10577 adet/birey ile VI. yaş grubunda bulunmuştur.
Beslenme özelliklerinin belirlenebilmesi için yakalanan balık örneklerinin sindirim kanallarına bakılarak besin tercihleri ortaya konmuştur. Sindirim kanalı içerisinde her mevsimde en sık detritus, insecta ve alglere rastlanmıştır.
Daha önce konuyla ilgili yapılmış çalışmalara sonuçlarıyla birlikte, karşılaştırmalı olarak yer verilmiştir. Ayrıca yapılan bu çalışma Istranca Deresi üzerinde tatlı su kefali ile ilgili gerçekleştirilen ilk çalışma olması bakımından önem arz etmektedir.
Growth, Feeding and Reproduction Biology of Squalius cephalus (Linnaeus, 1758) ın the Istranca Stream
In this study, growth, feeding and reproduction biology of chub [Squalius cephalus (Linnaeus, 1758)] living in Istranca Stream, which is one of the arms of Lake Terkos situated in the Thrace of Marmara region was studied.
Sampling was carried out in 6 stations from the stream monthly between March 2012 and June 2013 with the help of electrofishing. Length, weight, age, sex distribution and rates, age-lenght, age-weight, lenght-weight relationships, von Bertalanffy constants, condition factor, gonadosomatic index values, reproduction period, reproduction age and length, fecundity values and feeding characteristics of Squalius cephalus individuals were investigated.
Age distribution of the species was observed between 0. and VII. Total lenght values of all individuals were between 2,6-30,1 cm, weight values varied between 0,14-357,50 g. The female-male ratio was determined as 1:1,74. Lenght-weight relationship of all individuals was calculated as W=0,0078TL3,1494. According to all individuals, von Bertalanffy growth constants L, W, K and t0 were determined as 42,18 cm, 1023,97 g, 0,14 and – 0,58 respectively. Condition factor in all individuals was found the lowest value was 0,91 in February 2013, whereas highest value was 1,22 in June 2012. According to ages in all individuals average condition value was found the lowest value was 0,97 in 0. age group, and highest value was 1,34 in VII. age group.
For reproduction biology, gonads were examined as macroscopically and microscopically. According to GSI values reproductive period was between April and June. By lenght groups of S. cephalus sexual maturity at the lenght of % 50 was 12,02 cm for male individuals (II.-III. age), 13,63 cm for female individuals (II.-III. age). The lowest number of eggs as 1251 eggs/individual in IV. age group and the highest number of eggs as 10577 eggs/individual in VI. age group were found.
In order to determine feeding features digestive tract of caught fish samples were examined and food preferences was revealed. In the digestive tract in all seasons the most common food items were detritus, insecta and algae.
Previously conducted studies on the subject with the results are presented for comparison. In addition, this study is considered as important in terms of being first study on Istranca Stream performed with chub.
  

COŞKUN Mustafa Batuhan

Danışman : Prof. Dr. Melike ERKAN

Anabilim Dalı : Biyoloji

Programı : Zooloji

Mezuniyet Yılı : 2014

Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. Melike ERKAN

Prof. Dr. Tülay İREZ

Doç. Dr. Meliha İNCELİ

Doç. Dr. Gül ÖZHAN

Yard. Doç. Dr. Cenk SESAL




Aflatoksin B1’in TM3 Leydig Hücreleri Üzerine Etkileri
Bu çalışmada toksik bir mikotoksin olan aflatoksin B1’in testis TM3 Leydig hücreleri üzerine etkilerinin; enzimatik antioksidanları (katalaz, süperoksit dismutaz), lipit peroksidasyonunu, hidrojen peroksit miktarını, apoptoz ve steroidogenik enzimleri (3β-hidroksisteroid dehidrogenaz, 17β-hidroksisteroid dehidrogenaz) ölçülerek ortaya çıkarılması amaçlanmaktadır.

Tahılların hasatı ya da depolanması sırasında, üreyen küf mantarları tarafından ikincil metabolit olarak sentezlenen mikotoksinlerden canlılar için en zararlı olanı aflatoksin B1’dir. Tüm dünyada kontamine tahılların tüketilmesi canlıların sağlığını tehdit eden bir sorundur. Aflatoksin B1 karaciğer aracılığıyla metabolize olur ve böbrekler tarafından da vücuttan uzaklaştırılır. Vücuttan atılamayan aflatoksin B1 ise doku ve organlarda birikerek hasar meydana getirebilmektedir.

Kontamine olmuş besinlerin özellikle günlük olarak tüketilmesi halinde, aflatoksin B1’in kanda ve seminal sıvıda belli seviyede sürekli olarak bulunmasına yol açar. Bunun sonucunda da karaciğer ve böbrek üzerinde ciddi hasarlar meydana getirebildiği gibi, testiste dejenerasyona, Leydig hücrelerinde vakuolleşme ve steroidogenik aktivitenin bozulması gibi sonuçlar ortaya çıkardığı bilinmektedir. Hücre içinde de antioksidan enzim seviyelerini azaltıp, DNA üzerinde hasar oluşturan serbest radikalleri oluşturur.

Aflatoksin B1’in besinlerle tüketilen miktarının in vitro koşullara uyarlanmış düşük (0,3 nM) ve yüksek (1,2 nM) dozları 24 saat süreyle TM3 Leydig hücrelerine uygulanmıştır. Leydig hücrelerinin hücre canlılığı, antioksidan enzimleri ve steroidogenik enzimlerin miktarları, lipit peroksidasyonu, hidrojen peroksit miktarı ve apoptoz oranları ölçülmüştür. Bulgular steroidogenik ve antioksidan enzim miktarlarının azaldığını, hücre canlığı, lipit peroksidasyonu, hidrojen peroksit miktarı, ve apoptotik hücre sayısının arttığını göstermiştir. Elde edilen sonuçlar aflatoksin B1’in çok düşük dozlarının TM3 Leydig hücrelerinde oksidatif hasara yola açtığını, buna bağlı olarak apoptozu teşvik ettiğini ve steroidogenik enzimleri inhibe ederek testosteron biyosentezini inhibe edebileceğini göstermektedir.



The Effects of Aflatoxin B1 on TM3 Leydig Cells
The purpose of this study is to investigate the effects of aflatoxin B1 by measuring enzymatic antioxidants (catalase, superoxide dismutase), lipid peroxidation, hydrogen peroxide levels, apoptosis and steroidogenic enzyme (3β-hydroxysteroid dehydrogenase, 17β-hydroxysteroid dehydrogenase) levels.

Aflatoxin B1 is one of the most poisonous mycotoxin that produced by fungi as secondary metabolites during harvesting or storage processes of cereals. Consumption of contaminated grains is a global problem that threats the living organisms. Aflatoxin B1 is metabolized by liver and eliminated from the body by kidneys. The remaining portion of aflatoxin B1 accumulates in the body and causes damage in tissues and organs.

Daily intake of contaminated foods leads to constant amount of aflatoxin B1 circulating in blood and seminal fluids. Therefore, it is well known that this steady state can cause severe damage on liver and kidney, along with degeneration, vacuolization in Leydig cells and disrupted steroidogenic activity in testis. Also aflatoxin B1 exposure produces free radicals which can reduce the antioxidant enzyme levels and damage the DNA.

In this study, low (0,3 nM) and high (1,2 nM) aflatoxin B1 concentrations, converted into in vitro conditions from predicted amounts of aflatoxin B1 that are consumed with food were administrated on TM3 Leydig cells for 24 hours. Cell viability, antioxidant and steroidogenic enzymes, lipid peroxidation, hydrogen peroxide levels and apoptotis rate were assayed on following administrations in Leydig cells. The results indicated that antioxidant and steroidogenic enzyme levels are decreased, while cell viability, lipid peroxidation, hydrogen peroxide levels, apoptosis rate are increased in tested groups. These findings suggests that very low doses of aflatoxin B1 can cause oxidative stress in TM3 Leydig cells which leads to apoptosis and may decrease the testosterone levels by inhibition of steroidogenic enzymes.


  

YILDIRIM Gülnaz

Danışman : Prof. Dr. Melike ERKAN

Anabilim Dalı : Biyoloji

Programı : Zooloji

Mezuniyet Yılı : 2014

Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. Melike ERKAN

Prof. Dr. Tuncay ORTA

Prof. Dr. Tülay İREZ

Doç. Dr. Uğur AKSU

Doç. Dr. Meliha İNCELİ



Zearalenon’un TM3 Leydig Hücreleri Üzerindeki Oksidatif Etkisi
Bu çalışmada, zearalenonun TM3 Leydig hücreleri üzerindeki oksidatif etkisi hücre canlılığı, hücre çoğalması, sitotoksisite, lipit peroksidasyonu, protein oksidasyonu, Bromodeoksiuridin (BrdU) aktivitesi, reaktif oksijen türlerinin miktarları ölçülerek ve apoptotik indeks hesaplanarak ortaya çıkarılması amaçlanmaktadır.
Mikotoksinler, belirli nem ve ısı koşullarında besin ve yemlerin üzerinde yetişen fungal metabolitlerdir. Ham ve işlenmemiş üründe çoğalarak, ürünün nitelik ve niceliğini değiştirip bozulmasına neden olur. Dünya’daki besin ürünlerinin neredeyse %25’i en az bir mikotoksin tarafından kontaminedir. Mikotoksinler insan sağlığı üzerinde olumsuz etkilere sahip olup toksik, karsinojenik, teratojenik ve mutajenik etki göstermektedir. Mikotoksinlerin aflatoksin, okratoksin ve zearalenon gibi türleri bulunmaktadır. Bu türler arasında bulunan zearalenon Fusarium türü küf mantarları tarafından üretilen steroid yapıda olmayan östrojenik bir mikotoksindir ve funguslar tarafından üretildiği bilinen tek östrojendir. Zearalenonun en çok görüldüğü besinler arasında mısır ve ürünleri, mısır gevreği gibi kahvaltılık ürünler, mısır birası, ekmek, ceviz ve hayvan yemleri bulunmaktadır. Yüksek miktarda zearalenon ile kontamine olmuş yemleri tüketen hayvanların sütüne geçtiğinden çiğ ve pastörize süt, süt tozu ve peynirde de bulunmaktadır.
Zearalenonun tüm canlılar üzerinde genotoksik, hepatotoksik, hematotoksik ve karsinojenik etkileri bulunmaktadır. Endokrin sistemi bozan etkilerinin yanı sıra üreme sistemini de etkileyerek infertiliteye sebep olmaktadır. Yapılan in vivo çalışmalarda zearalenona maruz kalan bireylerde testis ağırlığının ve serum testosteron miktarının azaldığı belirlenmiştir. Ayrıca testiküler ve epididimal sperm sayısının azalmasına neden olmaktadır. Yapılan in vitro çalışmalara göre ise sperm canlılığının azalmasına ve kromatin yapısının bozulmasına neden olduğu tespit edilmiştir.
Zearalenon 24 saat süreyle 1,2 nM ve 6 nM dozlarında TM3 Leydig hücrelerine uygulanmıştır. Leydig hücrelerinde hücre canlılığı, hücre çoğalması, lipit peroksidasyonu, protein oksidasyonu, hidroksil radikali, hidrojen peroksit miktarı ve apoptoz/nekroz oranları ölçülmüştür. Bulgular hücre canlılığı, lipit peroksidasyonu, protein oksidasyonu, hidroksil radikali, hidrojen peroksit miktarı ve apoptoz/nekroz oranının arttığını, hücre çoğalmasının azaldığını göstermiştir. Bu bulgular zearalenonun TM3 Leydig hücrelerinde lipit peroksidasyonu ve reaktif oksijen türlerinin (ROS) oluşumuna bağlı olarak apoptozu teşvik ettiğini göstermektedir.

 

  



The Oxidative Effect of Zearalenone on TM3 Leydig Cells
The purpose of this study is to show the oxidative effect of zearalenone on TM3 Leydig cell line by determining cell viability, cell proliferation, cytotoxicity, lipid peroxidation, protein oxidation, Bromodeoxyuridine (BrdU) activity, amount of total reactive oxygen species and apoptotic index.
Mycotoxins are fungal metabolites that grow on food in optimal conditions which require an environment which must be wet and to a particular temperature. These metabolites cause deterioration of the product’s quality and quantity via reproduction in raw and unprocessed materials. A total of 25% of world food production is contaminated with at least one mycotoxin. Mycotoxins have negative effects on human health and their toxicological effects are carcinogenic, teratogenic and mutagenic. There are a range of mycotoxin forms such as aflatoxin, ochratoxin and zearalenone. Zearalenone is a nonsteroidal estrogenic mycotoxin that is produced by mildew fungus species such as Fusarium. It is known to be the only estrogen that is produced by fungus. The most prevalent foods with zearalenone are maize, cornflakes, corn beer, bread, walnut and animal feedstuffs. It can pass through the milk of animals that have been feeding on contaminated with zearalenone, therefore, it is found in raw and pasteurized milk, milk powder and cheese.
Zearalenone has genotoxic, hepatotoxic, hematotoxic and carcinogenic effects on living organisms. Zearalenone causes infertility so it effects the system of reproduction, furthermore, it has as well as disrupting endocrine effects. In vivo studies have shown that zearalenone causes the reduction in testis weight and serum testosterone levels in animals exposed to zearalenone. Also, it can cause a decrease in the epididymal and testicular sperm counts. According to in vitro studies, zearalenone causes a reduction in sperm viability and disrupts the chromatin structure.
Zearalenone was exposed to TM3 Leydig cells for 24 hours at 1,2 nM and 6 nM doses. Cell viability, cell proliferation, lipid peroxidation, protein oxidation, hydrogen peroxide, hydroxyl radical and apoptosis/necrosis rate were measured in Leydig cells. The results indicated that cell viability, lipit peroxidation, hydroxyl radical, amount of hydrogen peroxide and apoptosis/necrosis rate are increased, while cell proliferation is decreased. This findings indicate that zearalenone induced apoptosis depending on producing of reactive oxygen species (ROS) and lipit peroxidation.

  

MAHAMAT Atteib Zakaria

Danışman : Doç. Dr. Osman EROL

Anabilim Dalı : Biyoloji

Programı : Botanik

Mezuniyet Yılı : 2014

Tez Savunma Jürisi : Doç. Dr. Osman EROL

Prof. Dr. Orhan KÜÇÜKER

Prof. Dr. Gül CEVAHİR ÖZ

Prof. Dr. Celal YARCI

Doç. Dr. Aliye ARAS PERK


İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Herbaryum’undaki (Istf) Fabaceae (Baklagiller) Familyası Örneklerinin Sanal Herbaryuma Aktarılması
ISTF Herbaryumu’nda bulunan Fabaceae (sensu lato) familyasına ait 2.970 bitki örneğinin incelenmesi sonucu 50 cins ve bu cinslere ait toplam 393 tür tespit edilmiştir. Ülkemizde doğal yetişen tohumlu bitki çeşidi sayısı yaklaşık 11.078 civarındadır. Bunlardan 3.700 civarında bitki Türkiye için endemiktir. Endemizm oranı %34,5 dir. En zengin tür içeren cinsler: Astragalus (75),Trifolium (56) ve Lathyrus (39) ‘tur.
  

  

The Transfer of Fabaceae Specımens From İstanbul Unıversıty Scıence Faculty Herbarıum to the Vırtual Herbarıum


50 genera and 393 species were detected as a result of the examination of 2,970 plant samples belonging to the family Fabaceae (sensu lato) in ISTF Herbarium. The number of plant species growing naturally in Turkey is circa 11,078. 3,700 of these plants are endemic to Turkey. The endemism ratio is 34.5%. The most diverse genera are Astragalus (75), Trifolium (56), andLathyrus (39).

YEŞİLOVA Kübra

Danışman : Prof. Dr. Neslihan BALKIS

Anabilim Dalı : Biyoloji

Programı : Hidrobiyoloji

Mezuniyet Yılı : 2014

Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. Neslihan BALKIS

Prof. Dr. Ömer ALTUN

Prof. Dr. Serhat ALBAYRAK

Doç. Dr. Seyfettin TAŞ

Doç. Dr. Müfit ÖZULUĞ



Karadeniz’in Batı Kıyılarındaki Baskın Makroalglerde Protein, Karbonhidrat ve Yağ İçeriklerinin Mevsimsel Araştırılması
Karadeniz’in batı kıyılarında belirlenen 5 istasyonda (İğneada, Kıyıköy, Yalıköy, Karaburun, Kilyos) bulunan baskın makroalg türlerini, türlerin yaşadıkları ortamın ekolojik özellikleri ve içerdikleri toplam protein, karbonhidrat ve yağ miktarlarını belirlemek amacıyla Kasım 2012-Ağustos 2013 tarihleri arasında mevsimsel bir çalışma gerçekleştirilmiştir. Elde edilen örneklerin incelenmesi sonucunda 9 familya, 11 cinse ait toplam 25 makroalg türü belirlenmiştir.
En yüksek protein içeriği,İğneada istasyonunda yaz mevsiminde Callithamnion corymbosum türünde % 47,09, en düşük ise Yalıköy istasyonunda kış mevsiminde Corallina officinalis türünde % 0,10 olarak belirlenmiştir. En yüksek karbonhidrat miktarı Kilyos istasyonunda yaz mevsiminde Ceramium rubrum türünde % 87,02 olarak elde edilirken, en düşük Karaburun istasyonunda sonbahar mevsiminde Cystoseira barbata türünde % 2,60 olarak elde edilmiştir. En yüksek yağ oranı protein içeriğinde olduğu gibi İğneada istasyonunda yaz mevsiminde Callithamnion corymbosum türünde bulunurken(% 22,04), en düşük yağ içeriği Yalıköy istasyonunda ilkbahar mevsiminde Ulva compressatüründe (% 0,75) elde edilmiştir.
Çalışma süresince deniz suyunun sıcaklık değerlerinin6,71-25,02°C, tuzluluk değerlerinin‰ 11,95-16,54, çözünmüş oksijen değerlerinin 6,95-14,61 mg/L ve pH değerlerinin ise 4,67-7,28 arasında değiştiği kaydedilmiştir.

 
Seasonal Investigation of the Protein, Carbohydrate and Lipid Contens of Dominant Macroalgae in the Western Coast of the Black Sea

In this study, the ecological features and the total protein, carbohydrate and lipid amounts of the dominant macroalgae species of the western Black Sea coast have been investigated. Seasonal samplings have been carried out in five coastal stations (İğneada, Kıyıköy, Yalıköy, Karaburun, Kilyos) between November 2012 and August 2013. After the examination of the collected samples, 25 macroalgae species belonging to 9 families and 11 genera have been determined.
The highest protein content has been determined in the summer season sampling of Callithamnion corymbosum with a percentage of 47.09 % (İğneada), while the lowest has been determined in the winter season sampling of Corallina officinalis with a percentage of 0.10 % (Yalıköy). The highest proportion in carbohydrate content was observed in Ceramium rubrum(87.02 %), collected in summer at Kilyos, while the lowest has been found in Cystoseira barbata (2.60 %) which was sampled in the autumn season at Karaburun. The highest lipid ratio has been found in summer in Callithamnion corymbosum (22.04 %, İğneada), and the lowest ratio has been found in spring in Ulva compressa (0.75 %, Yalıköy).
The sea temperature values varied between 6.71 °C – 25.02 °C, the salinity varied among 11.95 – 16.54 %₀, the dissolved oxygen varied between 6.95 – 14.61 mg/L and the pH values varied between 4.67 – 7.28 during the study.
  

CELEP Mine

Danışman : Prof. Dr. Melike ERKAN

Anabilim Dalı : Biyoloji

Programı : Zooloji

Mezuniyet Yılı : 2014

Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. Melike ERKAN

Prof. Dr. Tuncay ORTA

Prof. Dr. Tülay İREZ

Doç. Dr. Gül ÖZHAN

Doç. Dr. Meliha İNCELİ




Zearalenon’un TM3 Leydig Hücrelerindeki Antioksidan Enzim Aktivitelerine Etkileri
Bu çalışmada, zearalenonun testis TM3 Leydig hücrelerindeki antioksidan enzim aktivitelerine etkileri hücre canlılığı, hücre çoğalması, sitotoksisite, glutatyon miktarı ve antioksidan enzimler (katalaz, süperoksit dismutaz, glutatyon peroksidaz, glutatyon-S-transferaz)’in aktiviteleri belirlenerek araştırılması amaçlanmaktadır.

Mikotoksinler besin ve yemlerin üzerinde yetişen mantarların metabolitleridir. Mantarlar uygun koşulların oluştuğu her ortamda doğal olarak üreyebilmektedir. Bu yüzden tüm insanlar ve hayvanlar mikotoksinlere mauz kalırlar. Tahılların hasatı ve depolanması sırasında üreyen mantarlar tarafından metabolik olarak üretilen bir mikotoksin çeşidi de zearalenondur. Zearalenon birçok tahılda bulunmakla birlikte, kontaminasyonu en çok buğday, arpa, yulaf, çavdar, darı ve pirinçte görülür. Yüksek miktarda zearalenon ile kontamine olmuş yemlerle beslenen hayvanların sütüne geçerek süt ve süt ürünleri ve peynirlerde bulunur. Böylece zearalenon insan ve hayvan sağlığını tehdit eden bir problem olarak karşımıza çıkar.

Zearalenona maruz kalınması sonucunda mutajenik, karsinojenik, teratojenik, genotoksik, hepatotoksik ve hematotoksik etkiler görülmektedir. Zearalenon hücrede oksidatif strese bağlı olarak hücre fonksiyonlarında bozulmaya neden olmaktadır. Ayrıca üreme sistemi ve fonksiyonlarını da olumsuz yönde etkilemektedir. Zearalenon testis ağırlığının azalmasına, testikular ve epididimal sperm sayısının azalmasına, sperm hareketliliğinin azalmasına, sperm morfolojisinin değişmesine ve germ hücrelerinin apoptozuna neden olmaktadır. Bunlara ek olarak Leydig hücrelerinde testosteron sentezinin azalmasına ve sayılan bu nedenlerden dolayı zearalenon infertiliteye neden olmaktadır.

Zearalenonun 24 saat süreyle 1,2 n M ve 6 n M dozlarında TM3 Leydig hücrelerine uygulanmıştır. Leydig hücrelerinde hücre canlılığı, glutatyon miktarı, katalaz, süperoksit dismutaz, glutatyon peroksidaz, glutatyon-S-transferaz gibi antioksidan enzimlerin miktarı ölçülmüştür. Bulgular hücre canlılığının arttığını, katalaz, süperoksit dismutaz, glutatyon peroksidaz, glutatyon-S-transferaz gibi antioksidan enzimlerin ve non enzimatik bir antioksidan olan glutatyonun miktarını düşürdüğünü göstermiştir. Bu bulgular zearalenonun reaktif oksijen türlerinin (ROS) oluşumuna bağlı olarak hücre içi antioksidanları inhibe ettiğini göstermektedir.

 

 

Effects of Zearalenone on Antioxidant Enzyme Activity in TM3 Leydig cells


In this study, zearalenone induced oxidative damage on TM3 Leydig cells were purposed to research by determination of cell viability, amount of glutathione, antioxidant enzymes (superoxide dismutase, catalase, glutathione peroxidase, glutathione S-transferase) activity which is a marker for Leydig cell function.

Mycotoxins are metabolised produced by fungi that grows on food and feedstuff. Molds can grows naturally in optimal curcimstances so all human and animal are exposed to zearalenone. Zearalenone are metabolites produced by fungus that occurs suspectible crops during harvesting or storage process. Zearalenone have been found in a variety of agricultural commodities, but the most pronounced contamination has been encountered in wheat, barley, oat, rye, corn and rice. Furthermore this toxin could be found in milk so dairy products contain zearalenone. Thus zearalenone is a serious problem that threat to human and animal health.

Acute toxicological effects of zearalenone are mutagenicity, teratogenicity, genotoxicity, hepatotoxicity and hematotoxicity. Zearalenone also causes oxidative stress in cell function and conclusion of this has been deterioration of cell function. Also zearalenone can effects negatively male reproductive system and its function. Furthermore reduced weight of testes, reduced testicular and epididimal sperm count, decreased sperm mortality, changed of sperm morphology and increased apoptosis of germ cell. In addition to decrease of testosterone synthesis in the Leydig cell and due to these reasons zearalenone induce fertility.

Zearalenone was exposed to Leydig cells for 24 hours at 1,2 nM and 6 nM doses. Cell viability, amonut of glutathion, antioxidant enzymes (catalase, superoxide dismutase, glutathıone-S-transferase, glutathıone peroxidase) rate were measured in Leydig cells. The results indicated that antioxidant enzymes and non enzymatic antioxidant glutathıone decreased , while cell viability increased. This findings are indicated that, zearalenone depending on generation of reactive oxygene species (ROS) inhibited intracellular antioxidant enzymes.

  


Yüklə 1,65 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   26




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin