Tez özetleri Astronomi ve Uzay Bilimleri Anabilim Dalı 2



Yüklə 1,65 Mb.
səhifə3/26
tarix30.04.2018
ölçüsü1,65 Mb.
#49636
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   26

TANYILDIZI Handan

Danışman : Prof. Dr. Baki AKKUŞ

Anabilim Dalı : Fizik

Programı : Nükleer Fizik

Mezuniyet Yılı : 2014

Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. Baki AKKUŞ

Prof. Dr. Levent KABASAKAL

Prof. Dr. Oya OĞUZ

Doç. Dr. Yeşim ÖKTEM

Doç. Dr. Latife ŞAHİN YALÇIN



Karaciğerin Primer ve Metastatik Tümörlerinin Y-90 Mikroküre Tedavisinde Dozimetrik Hesaplamalar
Bu çalışmada inoperable karaciğer metastazlı ve hepatoselüler karsinomlu hastaların Y-90 mikroküre tedavisinde optimal dozimetri modelini belirlemek için hesaplamalar yapılmıştır.
Çalışmanın birinci bölümünde karaciğer anatomisi, özellikleri ve tümörleri ayrıntılı olarak açıklanmıştır.
İkinci bölümde nükleer tıpta dozimetrinin yeri, Y-90 radyonüklidinin fiziksel özellikleri, Y-90 radyoembolizasyon tedavi uygulaması ve doz aşımında gerçekleşebilecek iyonize radyasyonun hepatik toksisitesi açıklanmıştır.
Üçüncü bölümde radyonüklid tedaviye uygun hasta seçimi, tedavi yapıldığı durumlarda sağlıklı doku ve organların korunması adına dozimetrik hesaplamaların yapılmasının önemi ve farklı dozimetri yöntemleri ele alınmıştır. Y-90 radyonüklidinin hangi hastaların tedavisinde kullanılabilir olduğu açıklanmıştır. Sağlıklı normal doku veya organların radyasyondan korunması için geliştirilmiş matematiksel dozimetrik yöntemler olan MIRD ve Partitisyon modelleri ayrıntılı olarak tanımlanmıştır. Uygun hasta seçiminden sonra, dozimetrik hesaplamalar için gereken kilo, boy, tümör hacmi, karaciğer hacmi, şant oranı, tümör/normal karaciğer oranı, (fraksiyonel tutulum)tümör, (fraksiyonel tutulum)normal karaciğer gibi parametreleri belirleme yöntemleri ve bu parametreler kullanılarak tümör dozu, normal karaciğer dozu, akciğer dozunun farklı yöntemlere göre hesaplanması açıklanmıştır.
Çalışmanın dördüncü bölümünde, farklı dozimetrik modeller ile hastalara uygulanacak maksimum Y-90 miktarları hesaplandı. Bu aktivite miktarlarının hastalara uygulanması durumunda kritik organların alabilecekleri doz miktarları hesaplandı. Sonuçlar tablo ve grafikler ile açıklandı.
En son bölümde yapılan çalışma ile ilgili bir değerlendirme bulunmaktadır.
 

Dosımetrıc Calculatıons of Y-90 Mıcrosphere Treatment for Prımary and Metastatıc Lıver Tumours


In this study, it was aimed to estimate the radiation doses in inoperable liver metastasis and hepatocellular carcinoma patients treated by Y-90 microspheres by determining optimal dosimetry model.
The first chapter of study includes liver anatomy, features and tumors.
The second chapter of study comprises the significance of dosimetry in nuclear medicine, physical properties of Y-90 radionuclide, application of Y-90 radioembolisation treatment and hepatic toxicity caused by ionizing radiation which usually occures in a case of overdoses delivering therapy .
In the third chapter of study, the criteria of patient selection for radionuclide therapy was decribed, the importance of dosimetric calculations for protecting healthy tissues and organs during treatment, and different dosimetry methods were discussed. Further It was described the patients groups appropiate to Y-90 radionuclide therapy. The dosimetric models of MIRD and Partition which based on mathematical calculations and mainly developed to protect healthy normal tissues and organs from unnecessery radiation were explained. Therefore, after suitable patients had been selected identifying parameters required for dosimetric calculations such as height, weight, tumor volume, liver volume, shunt ratio, tumor/normal liver ratio, (fractional uptake) tumor , (fractional uptake) normal liver were clarified to generate calculations of tumor doses, normal liver doses, lung doses by using variable dosimetric methods.
In the fourth chapter of study, the maximum permissible amount of Y-90 activity, will be administered for traement was calculated by different dosimetric models. In the other hand the amount of absorbed doses expected to be delivered to critical vital organs were calculated in depending on the magnitude of activity was applied to the patients. The results were demonstrated with tables and graphics.
In the last section, a review of study contains.

KEBAPCI Taha Yusuf

Danışman : Doç. Dr. İpek KANAT ÖZTÜRK

Anabilim Dalı : Fizik

Programı : Atom ve molekül fiziği

Mezuniyet Yılı : 2014

Tez Savunma Jürisi : Doç. Dr. İpek KANAT ÖZTÜRK

Prof. Dr. Gönül BAŞAR

Prof. Dr. Ayşen. E. ÖZEL

Prof. Dr. Elif AKALIN

Doç. Dr. Gülay ACAR



Nötral Niyobyum Atomunun Çift Ve Tek Konfigürasyonlarının İnce Yapısının Hesaplanması

Bu çalışmada, nötral niyobyum (Nb I) elementinin ince yapısının teorik olarak incelenmesi amaçlandı.

Nb I elementinin çift pariteye sahip 4d45s, 4d35s2, 4d5, 4d46s ve 4d35s6s konfigürasyonları ile tek pariteye sahip 4d35s5p, 4d45p, 4d35s6p, 4d25s25p konfigürasyonlarının ince yapı hesapları çok-konfigürasyonlu fit metodu ile yapıldı.

İnce yapı parametrik analizi sonucunda deneysel ve teorik enerji değerleri ve Landé g değerleri uyum içinde bulundu. Deneysel ve teorik olarak daha önce belirlenmemiş 278 seviye için teorik Landé g değeri ilk defa bu çalışmada verildi.

Elde edilen ince yapı parametre değerleri ile 3069 ile 5706Ådalgaboyu aralığında geçiş olasılıkları teorik olarak bulundu. Mevcut çalışmalarla elde edilen sonuçların uyum içinde olduğu görüldü. İncelenen aralıkta8 geçiş olasılığı ilk defa bu çalışmada verildi.

Calculation of Fine Structure of Even and Odd Configurations of Neutral Niobium Atom

In this study theoretical investigation of the finestructure of neutral niobium (Nb I) element was aimed.

Fine structure calculations of Nb I element with even parity 4d45s, 4d35s2, 4d5, 4d46s and 4d35s6s configurations and with odd parity 4d35s5p, 4d45p, 4d35s6p, 4d25s25p configurations have been done by using multi-configurations fit method.

As a result of the parametric analysis of the fine structure, experimental and theoretical energy levels and Landé g values are found to be coherent. The thoeritical Landé g values for 278 levels which has not been determined experimentally or theoretically is given in this study for the first time.

The transition probabilities in the wavelength interval of 3069 and 5706Å are found theoretically by using the obtained fine structure parameter values. The results are in good agreement with the current studies. The 8 transition probabilites are given in this study in the examined wavelength interval for the first time.

DAMGACI Sultan

Danışman : Doç. Dr. Bayram DEMİR

Anabilim Dalı : Fizik

Programı : Nükleer Fizik

Mezuniyet Yılı : 2014

Tez Savunma Jürisi : Doç. Dr. Bayram DEMİR

Prof. Dr. Baki AKKUŞ

Prof. Dr. Tuncay ORTA

Doç. Dr. Yeşim ÖKTEM

Doç. Dr. Latife ŞAHİN




Organ Hareketlerinin Radyoterapi Dozlarına Etkileri
Radyoterapide amaç; hedef hacme yüksek doğrulukla istenilen dozu verirken, sağlam dokuları da maksimum düzeyde korumaktır. Bu yüzden radyoterapide hedef hacme dozun yüksek bir doğrulukla verilmesi tedavinin başarısını önemli derecede etkilemektedir. Özellikle akciğer, prostat gibi hareketli organların ışınlanmasında organ hareketleri hedef hacimlerin yerlerinde anlık değişimlere sebep olabilmektedir. Bunun sonucu olarak, hedef hacmin büyük miktarlardaki kısımları sürekli olarak tedavi alanının içine girip çıkabilmektedir. Organ hareketleri esnasında hedef hacim kimi zaman tam olarak ışınlanamazken kimi zaman da planlanandan fazla doz almaktadır. Bu ise homojen bir ışınlamanın yapılabilmesine engel olmaktadır. Bu nedenle organ hareketleri, verilecek doz planlanırken hesaba katılmalı, dozun nasıl, hangi açılardan, hangi teknikle verilmesi gerektiği bu durum da göz önünde bulundurularak düzenlenmelidir. Radyoterapinin en temel amacı olan hedef hacme maksimum doz verirken kritik organları maksimum düzeyde koruyabilme bu şekilde mümkün olacaktır.
   

The Effects of Organ Movements on Radiotherapy Doses
Radiotherapy aims the desired dose of the target volume with high accuracy, while preserving the maximum level of critical tissues. Therefore, the movement can cause an instant variation on the target volumes. The higher dose on the radiotherapy target volume has a significant effect on the success of the treatment accuracy especially during the irradiation of moving organs such as lung and prostate, As a result of organ movements, portions of large amounts of the target volume may enter into the field of treatment consistently. During this body movements, sometimes the target volume can not take the planned dose or can take dose more than planned. This situation prevents the homogeneous irradiation. Therefore, body movements have to be taken into account during the planning of the dosage. In addition to dosage planning, selection of the angles of the irradiation and the treatment modality should be done carefully The main goal of radiotherapy which is giving the maximum dose to the target volume will be possible by means of this way during preserving the critical organs. 

BOZOĞLU Deniz
Danışman : Prof. Dr. Deniz Değer ULUTAŞ

Anabilim Dalı : Fizik

Programı : Genel Fizik

Mezuniyet Yılı : 2014

Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. Deniz DEĞER ULUTAŞ

Prof. Dr. Kubilay KUTLU

Prof. Dr. Gürkan ÇELEBİ

Doç. Dr. Nevin KALKAN

Yard. Doç. Dr. Tuğba GÜRKAYNAK ALTINÇEKİÇ

Aerojel Katkılı Polimer Kompozitlerin Hazırlanışı, Karakterizasyonu Ve Dielektrik Özelliklerinin İncelenmesi

Bu çalışmada, öncelikle yüzey modifikasyonu yapılarak ortam basıncında kurutma yöntemi ile hidrofobik silika tabanlı aerojel sentezlenmiştir. Sentezlenen aerojel, farklı yüzdelerde polar yapılı termoplastik poliüretana homojen bir şekilde dağılımı sağlanarak aerojel katkılı poliüretan kompozit filmler hazırlanmıştır. Hazırlanan saf ve aerojel katkılı termoplastik poliüretan (TPU) kompozit filmlerin yapısal, ısıl, yüzey ve morfolojik karakterizasyonları sırasıyla TGA, DSC, SEM-EDS analizleri ve yüzey temas açısı ölçümü ile incelenmiştir. Alpha-A High Resolution Dielectric, Conductivity and Impedance Analyzer sistemi kullanılarak, uygulanan alternatif elektrik alanın sıcaklığına ve frekansına bağlı davranışları, kayıp enerji faktörleri ve kapasiteleri belirlenerek, örneklerin dielektrik özellikleri ve AC iletkenlikleri detaylı şekilde incelenmiştir. Ayrıca, elektrik yalıtım malzemesi olarak kullanılan fabrikasyon yapımı termoset yapılı cam elyaf içeren polyester ve aerojel katkılı cam elyaf içeren polyester kompozitler için belirtilen analizler gerçekleştirilmiştir.

Toz aerojel örneğinin FTIR grafiğinde, silika iskeletine başarılı bir bağlanan hidrofobik metil (CH3) gruplarının titreşim pikleri görülmüştür. Diğer bir taraftan, poliüretan yapısı için beklenen tüm pikler gözlenmekle birlikte silika tabanlı aerojel yapıdaki siloksan grubuna ait 1000-1100 cm-1 aralığındaki yeni pikler de kompozit filmin FTIR eğrisinde yer almıştır. Sentezlenen silika aerojel için termogravimetrik analiz (TGA) 30oC'den 1000oC’ye kadar gerçekleştirilmiştir. Sonuçlara göre, 200oC’ye kadar olan ağırlık kaybı su ve etanol varlığına bağlanmıştır. Ayrıca TG analizleri, aerojel katkılı poliüretan kompozit filmlerin ve cam elyaf içeren polyester kompozit ürünlerin ısıl dayanımlarının 300-320oC’ye kadar olduğunu göstermiştir.

SEM görüntüleri, yüzey modifikasyonu yapılarak gözenekli aerojelin başarılı bir şekilde sentezlendiğini göstermiştir. Ayrıca aerojel katkılı poliüretan filmlerin SEM görüntüleri aerojelin, TPU içerisinde homojen biçimde dağıldığı doğrulamıştır. Hidrofobik özellik gösteren TMCS yardımcı öncü kimyasalı ile hazırlanan silika tabanlı aerojelin temas açısı 106o olarak belirlenmiştir. Saf poliüretan hidrofilik yapı gösterirken %7 aerojel katkılı kompozit film en yüksek hidrofobik davranışı sergilemiştir. Bu yüzden, poliüretan filme katkılanan aerojel miktarının artması ile aerojel katkılı poliüretan filmlerin hidrofobik özelliği geliştirilmiştir.

Dielektrik ölçümleri incelendiğinde; PU esaslı aerojel içeren kompozit filmlerin düşük frekanslarda kapasite ve dielektrik katsayısı sıcaklığa bağlı artarken, yüksek frekanslara gidildikçe dielektrik katsayısı azalmaktadır. Ayrıca silika aerojel katkılı kompozit filmlerin dielektrik katsayısının, kompozit yapıdaki boşluk ve artan hidrofobik özellik nedeniyle saf PU ürüne göre belirgin oranda düştüğü tespit edilmiştir. Elde edilen sonuçlardan, poliüretanın 1kHz’deki dielektrik katsayısı () 5,1 iken %2 silika aerojel katkılı kompozit ürün için bu değer 3,3’e düşürülmüştür.

Ayrıca elektriksel yalıtım sistemleri için daha düşük dielektrik katsayısına sahip son ürünün geliştirilmesi için aerojel katkısının, elyaf içeren polyester bulk örneğin elektriksel özellikleri üzerindeki etkileri incelenmiştir. Bu kapsamda, hazırlanan %3 aerojel katkılı polyester ürünün oda sıcaklığındaki dielektrik sabiti, aerojel katkısız ürün ile karşılaştırılmış ve dielektrik sabitinin %3 oranında aerojel ilavesi ile 5,5’ten 5’e düştüğü saptanmıştır.

Ayrıca, tüm örnekler için AC iletkenlik davranışının bağıntısına uyduğu görülmüştür. “s” katsayısının 0,1-1 arasında değer aldığı ve sıcaklığı bağlı olduğu belirlenmiştir. Buna göre yapıdaki polarizasyon mekanizmasının sıcaklığa bağlı olduğu sonucuna varılmış ve iletkenlik mekanizmasının Correlated Barrier Hopping olduğu bulunmuştur.
Preparatıon, Characterızatıon Of Aerogel Doped Polymer Composıtes And Investıgatıon Of Dıelectrıc Propertıes
In this study, the first surface modification at ambient pressure drying process performed with a hydrophobic silica-based aerogels were synthesized. In different percentages of aerogel were homogeneously doped onto the polar thermoplastic polyurethane and aerogels doped with different percentages polyurethane composite films were prepared. Structural, thermal, surface and morphological feature of prepared in pure and aerogel doped thermoplastic polyurethane (TPU) composite films were examined by FTIR analysis, TGA-DSC system, SEM-EDS and the surface contact angle measurements, respectively. Using Alpha-A High Resolution Dielectric, Conductivity and Impedance Analyzer, dielectric properties and conductivity of samples were examined in detail that determining their capacities, energy loss factors and their behaviors depent to frequency and temperature of the applied alternating electric field. In addition, all this analyzes were performed for factory-made thermoset glass fiber containing polyester and aerogel doped containing glass fiber polyester composites which is used as electrical insulating materials.

In FTIR graph of aerogel was seen vibration peaks of hydrophobic methyl (CH3) which attaching on silika backone, succesfully. On the other hand, in FTIR graphs of doped polyurethane composites films were observed all the peaks expected for polyurethane structure and new peaks in the 1000-1100 cm-1 range of siloxane groups in the silica-based aerogel structure was also take place in the FTIR curve of composite film. Thermogravimetric analysis was carried out from 30oC to 1100oC for synthesized aerogel. From results of TGA, the weight loss to 200oC was attributed to exist of water or ethanol. Also TG curves showed that thermal resistance of aerogel doped polyurethane composite films and glass fiber containing polyester products are up to 300-320oC.

SEM images was indicated that the aerogel powder with porosity could be successfully synthesized by surface modification. Also SEM images of aerogel doped polyurethane films were confirmed that aerogel was dispersed homogeneously in the TPU. Contact angle of silica-based aerogel prepared with TMCS co-precursor was determined 106o which was its indicated hydrophobic feature. Pure polyurethane has hydrophilic nature but 7% aerogel doped polyurethane composite film showed the highest hydrophobic behavior. So hydrophobicity of aerogel doped PU composite films was developed with increasing amount of aerogel doped onto polyurethane film.

When the dielectric measurements were analyzed; capacity and dielectric constant aerogel doped polyurethane composite films increased with increasing temperature at low frequencies, the dielectric constant decreases at high frequencies. It can be concluded from the dielectric measurement data that capacity and dielectric constant aerogel doped polyurethane composite films increased with increasing temperature at low frequencies, the dielectric constant decreases at high frequencies. Also, silica aerogel doped composite films have lower dielectric constant than pure PU film because hydrophobicity and voids in the composite structure increased. From results, whereas dielectric constant of polyurethane was 5,1, this value was reduced to 3,3 for 2% doped silica aerogel composite film at 1kHz.

Dopping aerogel effects on electrical properties of glass fiber containing polyester bulk products were also investigated to develop the end product which has lower dielectric constant for electrical insulating systems. In this context, the dielectric constant of the %3 aerogel doped polyester was compared with neat polyester at room temperature and found that dielectric constant was decreased from 5,5 to 5 by dopping aerogel.

Also, it was observed that the relation between AC conductivity and applied frequency obeys equation for all samples. It was determined that s cofficient values are between 0,1-1 and these values are depend on temperature. It was found that polarization mechanism in structure depend on temperature and AC conductivity mechanism is Correlated Barrier Hopping.



3- BİYOLOJİ ANABİLİM DALI
ÖZDEMİR Perihan Sinem

Danışman : Prof. Dr. Cihan TANSEL DEMİRCİ

Anabilim Dalı : Biyoloji

Programı : Zooloji

Mezuniyet Yılı : 2014

Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. Cihan DEMİRCİ TANSEL

Prof. Dr. Melek ÖZTÜRK SEZGİN

Doç. Dr. Elif İlkay ARMUTAK



Doç. Dr. Hatice YORULMAZ


Lipopolisakkarit Uygulanan Sıçanların Karaciğerinde Tempol’ün Rolü
Endotoksemi, kandan kaynaklanan yaygın bakteriyel bir enfeksiyonun, bir dokudan diğer dokuya yayılarak aşırı hasara yol açması olarak tanımlanmaktadır. Endotoksemi, sıvı ve ilaç tedavisine rağmen hipotansiyonun ve sistemik inflamasyonun görüldüğü çoklu organ yetmezliğine neden olan sepsise dönüşmektedir. Sepsis hipotansiyon, damar daraltıcı ajanlara karşı cevabın azalması, miyokardiyal fonksiyon bozukluğu ve organ kanlanmasında bozulma ile de karakterize edilmektedir.
Deneysel sepsis modelleri oluşturabilmek için kullanılan lipopolisakkarit (LPS), Gram (-) bakterilerin hücre duvarının yapısında bulunan bir endotoksindir. Vaskular sistemde artan LPS miktarı, sitokinlerin salınmasında ve sistemik inflamatuvar cevabın oluşmasında anahtar role sahiptir. Bunun yanısıra, LPS gibi endotoksinlerin oluşturduğu inflamatuvar yanıt sonucunda serbest radikallerin oluşumu da tetiklenir. Ayrıca serbest radikaller fizyolojik koşullarda gerçekleşen bir çok hücresel olayda da meydana gelmektedir. Bunlar hidroksil, süperoksit, NO ve lipid peroksit radikalleri gibi değişik kimyasal yapılara sahip olabilirler. Normal fizyolojik durumlarda bu serbest radikaller, reaktif nitrojen türleri (RNT) ve reaktif oksijen türleri (ROT) karmaşık bir antioksidan sistem tarafından etkisiz hale getirilmektedir. Serbest radikaller, ROT’ların, özellikle süperoksit anyonunun, RNT’lerin ve antioksidan moleküllerin oluşum hızında artmaya ya da antioksidan savunma sistemi etkinliğinde azalmaya bağlı olarak, oksidan/antioksidan dengenin bozulmasına sebep olur. Bu da oksidatif stresin oluşumuna neden olmaktadır. Doğal antioksidanlar organizmadaki enzimler ile bazı moleküllerden oluşmaktadır. Örneğin; çeşitli reaksiyonlarda rol alan süperoksit dismutaz (SOD), katalaz, glutatyon peroksidaz, hidroperoksidaz, sitokrom C oksidaz gibi enzimler antioksidan özelliğe sahiptir. SOD, süperoksit serbest radikalinin H2O ve moleküler oksijen (O2)’e dönüşümünü katalizleyen hücrelerde antioksidan bir enzimdir. TEMPOL, süperoksit anyonları, hidroksil radikalleri ve peroksinitrit gibi bir çok radikalin oluşumunu ve etkilerini in vivo vein vitro’da ortadan kaldıran bir serbest radikal süpürücüsüdür. Ayrıca tempol, patolojik süreçlerde artan ROT’ların etkilerine karşı deneysel hayvan modellerinde yaygın olarak çalışılmıştır. Tempolün SOD taklitçisi olarak davranması, düşük moleküler ağırlıklı olması, tempolün stabil piperidin nitroksidi grubu taşıyor olması, biyolojik membranlardan kolayca geçebiliyor olması ve ROT’ları temizlemesinden dolayı çalışmamızda tercih edilmiştir.
Bu çalışmada, LPS’in intraperitonal (ip) enjeksiyonu sonrası oluşan karaciğer hasarı üzerine tempolün etkilerini araştırmak amaçlıyla dört grup (200-300 gram ağırlığında erkek Wistar albino sıçanlar) oluşturuldu. (I) FTS uygulanan kontrol grubu, (II) LPS (E.coli, 15 mg/kg, ip, Serotip 026:B6) uygulanangrup, (III) LPS enjeksiyonundan 3 saatsonraTempol (100 mg/kg, ip) uygulanangrup, (IV) Fizyolojiktuzlusu (FTS) verilmesinden 3 saat sonra Tempol enjekte edilen gruptur. Deneyin başlamasından 6 saat sonra deney sonlandırılmış ve biyokimyasal incelemeler için kalpten kan toplanmıştır. Ayrıca, immünohistokimyasal ve biyokimyasal analizler için karaciğer örnekleri alındı.
Işık mikroskobu incelemeleri sonucunda, LPS uygulanmasının karaciğer dokusunda bazı patolojik değişikliklere neden olduğu görülmüştür. Hepatositlerin hücre sınırlarının belirginliği ve merkezi ven etrafındaki ışınsal düzeni kaybolmuştur. Kupffer hücreleri belirgin ve büyüktü. Düzensiz ve genişlemiş sinüzoidlerin lümeninde lökositler gözlenmiştir. Endotel devamlılığını kaybetmiş olan merkezi ven lümeninde çok fazla sayıda lökositin bulunduğu tespit edilmiştir. Aynı zamanda endotoksemiyle birlikte plazma ve karaciğer dokusundaki aspartataminotransferaz (AST) ve alaninaminotransferaz (ALT) düzeylerinin arttığı gözlenmiştir. LPS grubunda, doku örneklerinde bakılan C-reaktif protein (CRP) düzeyi de artışgöstermiş, süperoksitdismutaz (SOD) düzeyleri ise azalmıştır. LPS grubunda yapılan immünohistokimyasal gözlemler sonucunda, endoteliyal nitrikoksitsentaz (eNOS) immünoreaktivitesi anlamlı olarak azalırken, uyarılabilir nitrikoksit sentaz (iNOS) immünoreaktivitesi ise bir artış sergilemiştir. Aynı grupta, miyeloperoksidaz (MPO) ile işaretli lökositlerin sinüzoidlerin lümeninde biriktiği, damarların endotel tabakasına tutunmuş olduğu ve portal alanlarda yaygın bir dağılım gösterdiği belirlenmiştir. LPS enjeksiyonundan sonra tempol uygulanan grupta, karaciğer morfolojisinin kısmen LPS grubundaki bireylere kısmen de kontrol grubundaki bireylere benzer özellikler sergilediği saptanmıştır. Tempol uygulandığında, plazma ve dokudaki AST ve ALT düzeylerinin azaldığı ancak, plazmadaki azalmanın daha fazla olduğu tespit edilmiştir. LPS enjekte edilen hayvanlara tempol uygulandığı zaman, plazma ve dokuda azalan SOD değerleri arttığı belirlendi. Buna ek olarak, dokudaki SOD değerlerinin kontrole göre fazla olduğu tespit edilmiştir. Tempol uygulaması, LPS grubunun karaciğer dokusunda artan CRP seviyelerini önleyemedi. Dokudaki eNOS ve iNOS reaksiyonu immünohistokimyasal olarak değerlendirildiğinde, LPS grubuna göre eNOS reaksiyonunun arttığı, iNOS reaksiyonunun azaldığı görüldü. MPO ile işaretli lökositlerin LPS grubuna benzer şekilde, aynı alanlarda aynı dağılımda olduğu belirlendi. Tempol uygulaması, LPS enjekte edilen hayvanların karaciğer dokusundaki MPO ile işaretli lökositlerin dağılımını değiştirmedi. Sadece tempol uygulanan kontrol hayvanlarında, karaciğer dokusunun histolojisi kontrol grubuna benzerdi. Ayrıca, eNOS reaksiyonu, AST veSOD’un plasmadaki seviyeleri ile dokudaki CRP seviyeleri de kontrole benzerdi. Ancak, iNOS reaksiyonu, ALT’nin plasma ve dokudaki seviyeleri ile SOD’un dokudaki seviyeleri sadece tempol uygulanan hayvanlarda kontrol grubundan yüksekti.
Bu sonuçlar doğrultusunda, dokudaki CRP düzeyinde düşüş gözlenmemesi, MPO ile işaretli lökositlerin LPS uygulaması sonrası tempol uygulanan grupta halen benzeri yoğunlukta görülmesi tempolün bu doz ve sürede sepsis patogenezinde düzenleyici bir etkisinin var olmadığını göstermektedir. Bunun yanı sıra karaciğer hasarı belirleyici olan ALT ve AST değerlerinden özellikle plazma değerlerindeki düşüşe sebep olması, tek başına uygulandığında doku düzeyinde histopatolojik bulgularda kontrole benzer durumun sağlaması, tempolün, uygulama zamanı ve doz ayarlaması sağlandığında iyi bir antioksidan olabileceği düşünülmektedir.

Yüklə 1,65 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   26




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin