(İş Motivasyonu)
İşe başlamadan önce, sanki hiç çalışmayacakmış gibi zanne-dilir. İşe başladıktan sonra da, o işi biran önce bitirmeden ayrıl-maz. Bu bakımdan büyük işler çok başarılı sonuçlandığı gibi ancak, küçükler ise önemsenmediği için basit engeller olarak kalabilirdi.
Pekçok önemli iş, geciktirilmeye gelmeyen faaliyetlerdendir.
Çalışma esnasında, her türlü varlığın görevini tam yapabil-mesi için heran teşvik ve ikaz edilmesinde yarar olduğuna inanılır. Gıda alırken dahi işin şuuruna erilmelidir. Takip ve kontrolün yararı çok büyüktür. Çalışana her türlü hizmet ve kolaylığın gösterilmesi, gerekli malzemenin temin edilmesi şüphesiz verimi artıracaktır.
İşi, tam olarak yapmak gerekir. İhmal, telâfisi mümkün olmayan zararlı sonuçlar doğurabilir.
Başarıya ulaşmada zamanın önemi yoktur. Seneler sonrasını çok önceden düşünmek, tedbir almak, hazırlanmak gerekir. Ama-cı ve sonucu olmayan işlerden hayır gelmez.
Tecrübe sahibi bilgili kimselerin görüş ve bilgilerinden yarar-lanmak isabetli olur.
Bu bakımdan işbaşındaki sohbetler, gevşek davramalar hoş karşılanmamalıdır. İşe ve yemeğe zamanında gelinmeli, süresinde sonuçlandırılmalı ve şükredilerek kalkılmalıdır.
Lüzumsuz işlerle meşgul olunarak, ekseriyetin boş yere beraber yapılacak işlerin ve yemek başında bekletilmesi hiç de yararlı değildir. Bu andaki uyuşuklukları gidermek gerekir.
DOSTANE İLİSKİLER
İyi ve iyiliksever kişiye yardım etmek insanlık borcudur. Bununla beraber ihanete uğranıldığı anlar olsa da, akrabayı görüp gözetmek gerekir. “Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı olur,” derler. Eşit şartlarda yakını uzağa tercih etmede yarar vardır. Akrabâ-i taallukâtı korumada, hizmetinde bulunmada yarar vardır. Bu durumlarda doğruluktan ayrılmamak gerekir.
MAL-MÜLK-EVLAD FİTNE KAYNAĞI
Kayınvâlidesi, mal-mülk hususunda iyi bastırmıştı:
- Bütün mal-mülk ve torunların da, hepsi senin. Benim hiçbir şeyim yok! demiş ve böylece münakaşayı bitirmişti. Kaybeden gibi görünse de kazanan kendisiydi.
Münakaşa sonunda, mal-mülk konusunda ne kazanan ve ne de kaybeden vardı. Eski hâl, yine devam edecekti.
Münazara da kazandığına inanan kayınvâlide neşelenir, (şükretme amacıyla) ve sesli olarak K. Kerîm'i okumaya başlar.
Bu konuda da:
"K. Kerîm iyiyi kötüyü, haramı helâlı ayırt etmek için okunur. Önemli olan sahip olmak değil; çocuklar iyi yetiştirilmeli ve mala-mülke dikkat edilmeli ki sahibini ve sorumlularını buna-lıma, sıkıntılara ve günaha sokmasın." der.
ﻡﻜﻧﻴﺑﺮﺧﺎﻓﺘ ﻮ ﺔﻧﻴﺯﻮ ﻮﻬﻠ ﻮ ﺐﻌﻠ ﺎﻴﻧﺪﻠﺍ ﺓﻮﻴﺣﻠﺍ ﺎﻤﻧﺃ ﺍﻮﻤﻠﻋﺍ
ﺪﻻﻮﻻﺍﻮ ﻞﺍﻮﻤﻻﺍ ﻰﻓ ﺮﺜﺎﻜﺘ ﻮ
“Biliniz ki: Dünya hayatı şüphe yok, ancak bir oyundur ve bir eğlencedir ve bir süstür ve aranızda bir öğünmedir ve mallarda ve evlâtca bir çoğalıştır. Artık onu sararmış görürsün sonra da kırık bir çöp olur. Ve âhirette şiddetli bir azap vardır ve Allah’tan bir mağfiret ve bir rıza vardır. Dünya hayatı ise ancak bir aldanış-tan başka değildir.” (El-Hadîd, 20).
Âyet-i Kerîmede, mal-mülk-evladın bir eğlence, bir süs ve bir fitne kaynağı olduğuna; şiddetli azap ve kendisini ebedî bir saâdetten mahrum bırakacağına işaret ediliyor:
Ey insanlar! Dünya hayatı, çocukların faydasız olan oyun-cakları mesabesindedir ve eğlencedir. İnsanı mühim işlerinden alı-koyan, sonra da nihâyet bulan bir hareket gibidir ve süstür, sonu olmayan ziynetten ibarettir. Maddî servetlerle ve mevkilerle insan-lar arasında birbirine karşı böbürlenmede ve övünmede bulunmak-tan ibarettir. Mallar ve çocukların çokluğu ile yarışıp durmadan başka bir şey değildir.
Dünya nimetlerine kapılıp güzel amellerden kaçınmış olan kimse için şiddetli azap vardır. Birçok kimseler, kendilerine düşen vazifeleri yapmaz nefsinin heveslerine kapılarak muvakkat bir zevk ve sefânın esiri olur. Bu cihetle dünya kendisini aldatmış, kendisini ebedî bir saâdetten mahrum bırakmış bulunur.
ﻡﻫﻮﺮذﺣﻓ ﻡﻜﻠ ﺍﻮﺪﻋ ﻡﻜﺪﻻﻮﺃﻮ ﻡﻜﺟﺍﻮﺯﺃ ﻦﻤ ﻦﺇ ﺍﻮﻧﻤﺁ ﻦﻴذﻠﺍ ﺎﻫﻴﺃ ﺎﻴ
“Ey iman edenler! Eşleriniz ve çocuklarınızdan size düş-manlık edenler olur, onlardan sakının; ama, siz affeder, suçlarını yüzlerine vurmaz ve bağışlarsanız bilin ki Allah da çok bağışlar ve merhamet eder.” (Teğâbün, 14).
Bu âyetde, bir kısım kadınların ve çocukların kocalarına ve babalarına karşı düşmanlıkta bulunduklarını ihtar ile o gibi düşman-lardan sakınılmasını emrediyor. Onların kusurlarına bakılmayıp afvedilmelerinin ise daha hayırlı olacağına işarette bulunuluyor. Âyet-i Kerîme; malların ve evlâdın birer iptila olduğunu hatırlata-rak, onlara güvenilmeyip, Hak Teâlâ’dan mükâfat beklenilmesini tavsiye ediyor.
Eşleriniz ve çocuklarınızdan size düşmanlık edenler, sizi iba-det ve taatten meşgul ederler veya din yahut dünya işlerinde sizinle düşmanlıkta bulunurlar. Sizi haram kazanca, günah işlere sevk etmek isterler. Öyle kendi menfaatleri için size düşman kesilen kimselerden çekininiz. Onlar sizi büyük sorumluluklara maruz bıra-kabilirler.
Kendi çıkarları için herhangi bir fiil ve hareketiyle veya söz-leri ile kocalarına kötülük yapan kadınlar bulunduğu gibi baba-larına kötülük yapan evlatlar da vardır. Kocasını hayır işlemekten, sevap kazanmaktan alıkoyan kadınlar ve babalarının mânevî işleri-ne engel olan çocuklar da çoktur.
Eşlere ve çocuklara ilgi gösterilmeyecek ve gerekli tedbirler alınmayacak olursa düşmanlık edenler olabilir, onlardan sakınmak gerekebilir; ama, onlar affedilir, suçları yüzlerine vurulmaz ve ba-ğışlanırsa, Allah’ın da bağışlayacağı ve merhametli olduğu anlatıl-maktadır.
ﻪﻧﺘﻓ ﻡﻜﺪﻻﻮﺃﻮ ﻡﻜﻠﺍﻮﻤﺃﺎﻤﻧﺇ “Gerçekten mallarınız ve çocukları-nız bir imtihandır.” (Teğâbün, 15). Muhakkak ki sizin mallarınız ve evlatlarınız fitnedir, sizi doğru yoldan çıkarıcıdır.
ﻪﻧﺘﻓ ﻡﻜﺪﻻﻮﺃﻮ ﻡﻜﻠﺍﻮﻤﺃﺎﻤﻧﺃ ﺍﻮﻤﻠﻋﺍﻮ “Biliniz ki, mallarınız ve evlâdlarınız birer fitnedir.” (Enfâl, 28).
Yalnız, bu zamana kadar anne-baba için bir fitne kaynağı, onları günaha sokan bir varlık olarak bulunurlar. Buna dikkat etmek gerekir.
Mallarınız ve evlâdınız sizi günaha sokabilirler, onlara karşı akıllıca ve dine uygun olarak hareket edip etmiyeceğiniz bu vesile ile meydana çıkmış olur.
Allah kullarının kötü hareketlerini kendilerine göstermek için böyle bir imtihana tabî tutulmaları hikmetli bulunmuştur.
Mallarınız ve evlâdınız birer belâ, dert, birer imtihan ve birer mihnettir. Kalbi dünya ile meşgul eder ve insanı mevlâsının him-metinden alıkoyar. Size isabet eden musîbetlerin çoğu mal ve evlat yüzünden gelir. Hesap etmediğiniz yönden sizi günaha düşürür, başınızı derde sokar da sizi azaba sürükler.45
Bunların birer fitne kaynağı ve birer bela kaynağı olduğunu iyi bilmelisiniz ki, bu fitnelerden korunabilesiniz.
Ana ve baba çocuklarını besliyememe korkusuyla malların-da bahil (cimri) davranırlar. Düşkünlere sadaka vermezler, kısarlar da kısarlar. Çocuklarını besliyememekten korkanlar da ibadetten geri kalırlar.
Bazıları; malların ve çocukların insanların başına gelen ve gelecek olan bütün fitnelerde tesiri olduğunu bize bildirdi, demiş-lerdir. Çünkü; her insan çocuğuna düşer, özlem duyar. Evlatlarının menfaatları için her tehlikeyi, her kötülüğü göze almaktan çekinmezler. Evlat için Allah’a ibadet terkedilir, Allah’a isyan edilir, onlar için başkalarının hakkına tecavüz edilir, onlar için harama mübaşeret edilir. Bu sebeplerden dolayı mallar ve evlatlar ancak, birer fitne, birer bela, birer musibettir.
* * *
Bir âile, çocuğunu tahsil yapmaya ve bu yolda imkânlar hazırlayıp zorlamakta ise, görünürde bu bir ceza gibi sanılsa ve algılansa da, hakikatte çocuk için bu, gerçekten bir koruma ve büyük bir fedakârlıktır. Çocuk sıkıntılar çekebilir, ama bir gün büyük bir nimete kavuşur.
İşin gerçeği, bir lütuf, iyilik ve rahmet olduğu halde, bunun bir azap ve ceza olduğu sanılır.
Âile çocuğunu ihmal eder, doğru olanı yapacak şekilde, onu terbiye etmez, öğrenmeye teşvik etmez ise, bu görünürde bir merhamet, bir acıma gibi algılansa da, hakikatte bu bir cezadır.
Bir hastalığın, bir yaranın, tedavi edilmesi; görünürde bir azap, gerçekte ise bir merhamet ve acımadır. Bundan dolayı aklı az olanlar, işlerin görülenine aldanırlar, gerçek akıllılar ise, işin aslı-na ve yararlı olanına bakarlar.
Hocafendi bu âyet-i kerîmeleri sık sık tekrar ederek; eşlerin hayırlar içinde olmaları, çocukların terbiyesinde ve yetiştirilmelerin-de, mal ve mülk edinmelerinde övünme, böbürlenme amacından ziyade; işin gerçeğini, yapılması gerekeni araştırmanın ve uygula-manın gereğine işaret eder.
Avşar’dan Bir Görünüş
Dostları ilə paylaş: |