VENEZUELA
2004 yılı Venezuela’da, politik baskıların, işkence olaylarının, ifade özgürlüğüne getirilen kısıtlamaların, asker ve polis baskılarının ve genelde yoğun insan hakları ihlallerinin yaşandığı bir yıl olarak geçti. Venezuela BM Daimi Temsilcisi Milos Alkala’ın ülkesindeki insan hakları ihlallerini protesto etmek amacıyla görevinden istifa etmesiydi.
Başkan Hugo Chavez, Venezuela’da insan hakları ihlallerinin yaşanmadığını ve baskıcı bir hükümet olmadıklarını iddia etse de, şubat ayının sonunda yaşanan olaylar resmi görevlilerin insan hak ve hukukuna riayet etmediklerinin bir göstergesiydi. Hükümetin protesto edildiği olaylarda 14 insan ölmüş, 200 insan yaralanmış ve tutuklanan 500 den fazla göstericiye gözaltında kötü muamele ve işkence yapılmıştı.
Venezuela ifade özgürlüğü kapsamında, çıkartılan Medya Yasası ile de gündeme geldi. BBC’nin yaptığı habere göre Hugo Chavez’in ,medyanın kalitesini yükselteceğini iddia ettiği yasa, ifade özgürlüğüne getireceği kısıtlamalar nedeniyle yerel medya ve STK’larca kınandı. Ayrıca yine ifade özgürlüğü alanında, birçok gazetecinin saldırıya uğraması, medya binalarına hasar verilmesi ve basın mensuplarına verilen hapis cezaları dikkati çekti.
Siyasi olarak sürekli dalgalanmalar yaşayan Venezuela’da, Hugo Chavez’in referandumda büyük bir zafer kazanması sukunetin temini açısında önemli bir olaydı. İnsan haklarının Venezuela’da gelişmesi için bu olay bir ümit ışığı olarak görüldü.
HAİTİ
Geçtiğimiz yıl içerisinde, bölge ülkelerinden şiddetin en yoğun olarak yaşandığı ülkelerden biri olan Haiti’de, görevinden ayrılan eski devlet başkanı Aristide yandaşı güçler ile polis arasında yaşanan yoğun çatışmalar esnasında birçok sivil hayatını kaybetmiştir. Sokaklarda kaosun hakim olduğu ülkede resmi kurumlarda yaşanan otorite boşluğu, çatışmaların kontrol altına alınmasını güçleştirmiş ve masum sivillerin ölümüne neden olmuştur. Ülkede sükunetin sağlanması için her ne kadar yabancı askerlerden yardım alındıysa da, bu durum yağmalamanın ve güvenlik ile ilgili diğer sorunların çözüme kavuşturulmasında etkili olamamıştır.
Cezaevlerinde gerçekleşen ölümlerin ve işkencenin devam ettiğinin gözlemlenmesi mahkumların can güvenliği olmadığının göstergesidir.
Diğer yandan, ülkede yaşanan kasırga felaketi ertesinde meydana gelen sel taşkınlarına yeterli müdahale edilememesi sonucu temiz su ihtiyacı ve beraberinde yaygın hastalıklar artış göstermiş, halkın sağlık koşulları önemli ölçüde olumsuz etkilenmiştir.
Genel anlamda ülkede süregelen hak ihlalleri, kısa süre içerisinde insan hakları alanında yapıcı adımlar atılmasını gerekli kılmaktadır.
KOLOMBİYA
Kolombiya, yaklaşık 40 yıldır süregelen iç savaşın etkisiyle bugün dünyada nüfusa oranla en fazla cinayetin işlendiği ülkelerin başında gelmektedir. Sivil halk, bir yandan güvenlik güçleri tarafından gerilla olma şüphesi üzerine haksız gözaltılar ve işkenceye maruz kalırken, diğer yandan zaman zaman gerillalarca kendilerine destek verilmediği gerekçesi ile kaçırılma ve öldürülme tehdidi ile iç içe yaşamaktadır.
Sene içerisinde birçok insan hakları savunucusu, gazeteci ve gerillalarla işbirliği yaptıkları gerekçesiyle birçok köylü kaçırılmış, tehdit edilmiş, işkenceye uğramış ve nihayetinde öldürülmüşlerdir. Yaşam hakkının ihlali ülkede yaşanan en önemli hak ihlali olmakla birlikte kadın hakları ve haber alma özgürlüğünün kısıtlanması da ihlal edilen başlıca temel haklardır.
Ülkedeki marksist gerilla grupların, aşırı sağcı örgütlerin ve güvenlik güçlerinin arasında kalan halkın bir diğer sorunu da yıllardır kadınlara karşı uygulanan cinsel şiddet olmuştur.
Cinsel şiddete maruz bırakılan kadınlar çoğu zaman aileleri tarafından reddedilirken, gerekli tıbbi yardım alamamakta ve Kolombiya’lı otoriteler bu hak ihlallerini engellememektedir.
UZAKDOĞU TAYLAND
Ülkenin güneyinde yaşayan Müslüman gruplar ile Tayland polisinin arasında gerçekleşen çatışmalar 2004 yılına damgasını vurdu. Ocak ayından bu yana yaşanan çatışmalarda çok sayıda Müslüman protesto eylemleri esnasında Tayvan polisinin şiddetine maruz kalarak öldü, binlercesi tutuklandı, yüzlercesi polis konvoylarında havasızlık, sıkışıklık ve kötü muamele sonucu yaşamını yitirdi.
Çatışmaların genelde Müslüman nüfusun fazla olduğu Yala, Narathimat ve Pattani’de yaşandığı görüldü. Sıngai, Kolok ve Narathimat polis karakol ve noktalarının bombalanması sonucu çıkan olaylarda 85 Müslüman öldürüldü, 3000’i hakkında soruşturma açıldı. Yıl boyunca haklarında soruşturma açılan Müslümanların çoğu suçsuz bulunarak serbest bırakılırken, bir kısmının yargısız infazlara tabi tutulduğu görüldü. Nisan-Mayıs aylarında cereyan eden çatışmalarda 78 kişi öldürüldü. 1300’ü gözaltına alınırken, 1000’den fazlası tutuklandı. Gözaltına alınan insanların oruçlu oldukları bilindiği halde havasız polis konvoylarında üstleri soyundurulup ,elleri arkadan bağlanma suretiyle 6 şar gruplar halinde üst üste dizilmiş olarak alındıkları ve yıl içinde sıkça görülen bu olaylarda en az 100 kişinin öldüğü bildirildi. Yüzlerce Müslüman zanlı öldürüldü. Bir çok ev yakılarak camiler basıldı.
‘Cuma olayları’ olarak bilinen Tayland askerlerinin bir cami kuşatması sonucu 32 kişinin öldürüldüğü çatışmalarda 317 Müslüman gözaltına alındı. Taylandlı askeri komutan 40’ı aşkın askerin cami kuşatmasında görevlendirildiğini itiraf etti. Olaylar Müslüman vaiz, din adamı ve sivil toplum kuruluşlarınca kınandı. Yine yıl içerisinde Pazar yerinde patlatılan bir bombayla çok sayıda Budist vatandaş hayatını kaybederken, bir lokantada gerçekleşen bombalama eylemlerinde 14 kişi yaralandı. Tırmanan gerginlik çevre ülkelerince de endişeyle karşılanırken Endonezya, Tayland’ın Müslümanlara olan tutumunu 2.Dünya savaşı esnasında Nazilerin Yahudilere karşı olan tutumuna benzetti. Bölge dışındaki İslami cemaatler Tayland’ın Müslümanlara olan sert ve uzlaşmaz tavrının ABD ye karşı sempati kazanmak için takınıldığını , bunun arkasındaki esas gayenin ise ABD’den ‘serbest ticaret antlaşması’ koparmak olduğu görüşünde duruyor. İslami kuruluşlar ve Batılı kanallar hükümetin anlayışsız ve sorumsuz davrandığını ileri sürerken örnek olarak ölen Müslümanların tutanaklara geçmemesini veriyor.
2004 yılı içerisinde yargısız infaz ve ölüm cezaları görüldü. Fikri örgütlenmenin yasal olmadığı ülkede çok sayıda kişinin düşünce mahkumu olarak hapsedildi. Salgın hastalık ve yoksulluğun üst düzeyde olduğu Tayland da çocuk yaştaki kız çocuklarının fuhşa zorlandığı bildirildi.
FİLİPİNLER
Cumhuriyetle yönetilen ve darbeler ülkesi olarak tanınan ABD’nin sıkı müttefiklerinden Filipinler, Barış gücü olarak Irak da bulundurduğu çok sayıda askerini, verdiği ağır askeri kayıplar neticesi düzenlenen protesto ve yapılan siyasi baskı sonucu geri çekti. 2004 yılı içerisinde ise çok sayıda muhalif grup hükümeti protesto ederek, istifasını istedi. Bu olaylar kapsamında hükümeti istifaya çağıran bir grup asker de alışveriş merkezini 24 saat süreyle işgal etmişti.
‘Terörle mücadele’ adı altında çok sayıda Müslümancın haksız gözaltılara tabi tutulduğu belirtilirken, liderleri 2000 yılında öldürülen ve El-Kaide bağlantılı olduğu ileri sürülen EBU SEMYAF örgütüne bağlı oldukları düşünülen 4 Türk tutuklanmış, suçsuz olduklarına karar verilerek Nisan ayında serbest bırakılmıştı.
2004 yılında yargısız infazlar yaşandı ve çok sayıda insan devlet eliyle kaybedildi. Yıl içinde en az 10 gazetecinin öldürüldüğü ülkede basın özgürlüğünün tehlikede olduğu belirtildi.
Dostları ilə paylaş: |