Hubbî Hatun Türbesi
Yavuz Çelenk, 1994
Tarabya
Koyu'nun
güneyinde yer
alan Huber
Köşkü'nün
günümüzdeki
görünümü.
Erkin Emiroğlu,
1977
süsleme olan renkli kalem işlerinin orijinal olmaması kuvvetle muhtemeldir.
Bibi. Demiriz, Türbeler, 42-42; Unsal, Türbeler, 81, 84.
YILDIZ DEMİRİZ
HUBER KÖŞKÜ
Boğaziçi'nin Rumeli yakasında, Tarabya Koyu'nun güneyinde ve Yeniköy-Tarab-ya yolunun üzerindedir. Gerisinde Boğaz'a inen yamacın tümünü içine alan yaklaşık 64.000 m2'lik koruluğu vardır. Huber Köşkü, aslında ana bina dışında büyük bir a-hır ve arabalık, hizmetlüer konutu, iki küçük şale ve bir seradan oluşan bir malikânedir.
Huber Köşkü, silah ticareti ve komisyonculuğu yapan ve Mauser Fişenk ve Kolonya Müşterek Barut Fabrikaları'mn ve daha sonra da ünlü Krupp firmasının İstanbul' daki temsilciliğini yapan Huber kardeşlerden Auguste Huber ve ailesine aittir. Malikâne, önceki sahipleri, Ermeni kökenli Tın-gıroğlu ve Düzoğlu ailelerinden satın alınan arazi üzerine kurulmuştur.
Huberler,I.Dünya Savaşı sonrasında yenilginin ardından ve herhalde işgalden önce, istanbul'u terk etti. M. Huber'in ölümü üzerine, eski Maliye Nazırı Necmeddin Molla ailenin yaşadığı Ausburg'a giderek köşkü satın aldı. Köşk daha sonra Mısır Prensesi Kadriye Hanım'a satıldı. Prenses de Mısır'a dönerken Nötre Dame Sion sör-lerine sembolik bir ücretle bıraktı. 1973'te Boğaziçi İnşaat AŞ'nin eline geçen yapı, 1985'te kamulaştırıldı. Daha sonra onarı-lıp döşenerek Cumhurbaşkanlığı Rezidan-sı olarak kullanılmaya başlandı.
Huber Köşkü ana binaları, yoldan 5 m kadar yükseltilmiş bir set üzerine yerleşmiştir. Bu düzenleme, yapıya, koruluğu fon
olarak alan etkileyici bir perspektif kazandırmaktadır. Koruluk, İngiliz Bahçesi kon-septini yansıtan doğal ve pitoresk düzenlemesi, nişli ve grottolu setleri ve çoğunluğunu çok değerli ağaçların oluşturduğu bitki örtüsüyle Boğaziçi'nin en önemli yeşil alanlarından biridir. Ayrıca günümüze özgün durumuyla kalabilmiş İstanbul'un en önemli heykel örneklerine sahiptir.
Ulaşılabilen belgelere göre, Huber Köşkü en az iki, daha büyük olasılıkla da üç aşamada gerçekleşmiş görünmektedir. Bahçe düzenlemesi de uzun sürede gerçekleşmiş olmalıdır.
Huber Köşkü'nün ilk yapısı, kıyıya paralel olarak güney-kuzey doğrultusunda yerleştirilmiş, kagir bodrum üzerine ahşap strüktürlü bir büyük konaktır. ISöO'lı yıllardan başlayarak yaygınlaşan oryantalist e-ğilimlerin çizgisi üzerinde gelişen ve yüzyıl sonunda özellikle yalı ve konaklarda İstanbul'a özgü bir üslup özelliği kazanan tasarım anlayışının görkemli örneklerinden biridir.
Yaklaşık 22x16 m boyutunda ve köşeleri pahlı dikdörtgen bir kitlesi vardır. İki katlı yapının pahlanmış köşelerinden gü-neydekinde, zeminde oval olup üst katta kareye dönüşen bir köşe elemanı vardır. Yapıya çapraz bir aks getiren bu köşe elemanı saçak kotundan sonra yükselerek e-liböğründelerle desteklenen geniş bir barok saçakla ve soğan biçimli bir kubbe ile sonlanır. Kuzeydekinde ise tamamen farklı olarak ikinci katta dairesel planlı bir köşe çıkması vardır. Köşeleri farklı ve aykırı vurgularla değiştiren bu elemanlar dışında yapı, aksiyal ve simetrik bir plan ve cephe düzenine sahiptir.
Ortasındaki büyük hol ve iki yanındaki salonlarla zemin katın klasik bir plan şe-
ması vardır. İkinci kat, kenarlarını çevreleyen galerilerle büyük orta hole açılır. Holün üstü geometrik desenli bir vitrayla bezelidir. Üstü vitraylı örtülerle bezeli ve galerili büyük salon, 19. yy'ın sonu ve 20. yy' m başında inşa edilmiş İstanbul konaklarının pek çoğunda kullanılan ve çeşidi varyantları olan bir mimari motiftir.
Cephe yüzeylerinde klasik sayılması gereken bir çerçeveleme düzeni kurulmuştur. Ahşap öğelerle yatay ve düşey dikdört-
Huber Köşkü'nün üstü geometrik desenli bir vitrayla süslü büyük holünün bir görünümü. Erkin Emiroğlu, 1980
Dostları ilə paylaş: |