Ünden bugüN



Yüklə 8,87 Mb.
səhifə403/877
tarix09.01.2022
ölçüsü8,87 Mb.
#93648
1   ...   399   400   401   402   403   404   405   406   ...   877
İSTANBUL TÜKKÇESİ

İstanbul Türkçesi, istanbul'da konuşulan Türkçe yanında, yazı dilimizi oluşturan standart Türkçe, yüzyıllar boyunca Türk şair ve yazarlarının kalemiyle oluşan Türkçe anlamında da kullanılır.

istanbul Türkçesi yanında, bir de adından pek söz edilmeyen istanbul ağzı vardır. Türkiye Türkçesinin diğer ağızları arasında kendine has fonetik ve leksikolojik özelliklere sahip ve bugün tam tespit edilemeden kaybolmaya başlayan bu ağız, bir nezaket, zarafet, görgü ve kültürü kendilerinin çok doğal bir parçası haline getirerek özümsemiş hanımlar tarafından yaşatılmaktadır. Genellikle İstanbul ağzı veya İstanbul Türkçesi denirken bürokratların, medrese ulemasının, öğretmen ve öğretilerin yerleştikleri Aksaray, Fatih semtlerinde konuşulan ağız kastedilir. Mehmed Akif de İstanbul'un en doğru ve güzel Türkçesi olarak Sofular Mahallesi'ndeki Naci Efendi edebiyatını aşamayan yerli hanımların konuştuğu Türkçeyi gösterirmiş.

İstanbul'un her mahallesinde, her semtinde bütün halkın aynı ağzı konuştuğu da söylenemez. Semtlere göre, halk sınıflarına göre telaffuz farklılıkları gösteren ağızlar, yazdıkları dille konuşmayan insanlar vardır. Bir Galatalı, Kasımpaşalı, Şişlili, Aksaraylı, Üsküdarlı, Samatyalıyı telaffuzundan, kullandığı deyim ve argodan ayırt etmek mümkün olabilir. Bir semtte ünlü harfler vurgulanarak "gido'rlar" denirken bir semtte sessiz harfler vurgulanarak "gi-diyollar" denir. Kimisi "gelacak", kimisi "gelicek" der. Bir tarafta "alicek, domates, şemşek, köy, gidicim, alın, mutfak, dı-var, araşmak" diğer tarafta "alıcak, doma-tis, şimşek, kov, gidecem, arın, mutbak, duvar, ûraşmak" denir. Bugün ses yapısı ve anlamı aynı kelimelerden bazdan İstanbullu tarafından "yiyecek dokanmak" (zarar vermek), "kilim dokunmak" (örmek), "çamaşırı yıkayor, duvar yıkıyor" örneklerinde olduğu gibi ayırt edilerek söylenir.

Bugün iletişim araçları, eğitim ve farklı sebeplerle telaffuzunu bozmamış, o ağza sahip birini bulmak çok zordur. Yazı da bize bu konuda yardımcı olamaz. Yazılı metinlerden de o dönemin yazı dili ve konuşma dili arasında farklılıklar olduğu için konuşma dili hakkında bilgi edinemeyiz. Bu ağız ile yazı dili olarak kabul edilen istanbul Türkçesi arasında da fark-

lılıklar vardır. Gerçekte İstanbul ağzını tam olarak aksettirmeyen İstanbul Türkçesi dediğimiz bir yazı dili vardır. Kabul edilen yazı dili hiçbir yerde tamamıyla söylenmeyen fakat her yerde söylenmesi arzu edilen ideal bir şekildir. Bir başka söyleyişle İstanbul ağzı, Anadolu ve Rumeli ağızlarının en gelişmişi ve ahenkli olanıdır.

Öncelikle İstanbul'da hangi dillerin nerelerde konuşulduğunu, çeşitli semtlere göre farklılıklar gösteren ağızların varlığını belirtmek gerekir. Şehrin oluşumu bir bakıma Türkçenin buradaki gelişmesini de ortaya koyar. İstanbul Türkçesinin İstanbul'un hangi bölgelerinde hangi dillerden veya Türkçenin hangi ağızlarından etkilendiğini, geliştiğini ve değişikliğe uğradığını görme açısından fetihten bu yana yerleşim faaliyetlerini ve değişiklikleri görmek yararlı olacaktır.

İstanbul Türkçesinin tarihini araştırmaya çalıştığımızda en azından bu şehrin Türklerin eline geçtiği 1453'e kadar gitmek gerekir. Şehir, II. Mehmed (Fatih) tarafından düşürüldüğü zaman yerli halkın bir kısmı Ayasofya'ya sığınmış, bir kısmı deniz araçlarıyla Marmara'ya açılmış, bir kısmı da Galata'ya geçmiştir. Bundan dolayı Fatih Konstantinopolis'i bomboş bulmuştur. Bu boşluk bizim açımızdan şehrin adıyla anılan bir İstanbul Türkçesinin tarihini de teşkil etmesi ve yapılanması bakımından önemlidir. Şehirle birlikte Türkçe de İstanbul Türkçesi adıyla farklı bir mecra kazanır.

Yapılanma hareketinde Fatih ilk hareket olarak yurtlarından uzaklaşan Bizanslıların geri dönmesini, kalanların da yerlerinden ayrılmamalarım ister. Bundan sonra Anadolu ve Rumeli'deki bazı yerlerin bir kısım ahalisini (Türkler, Rumlar, Ermeniler ve Yahudiler) buraya naklettirir. Kentteki evler onları ele geçirenlere veya dışarıdan gelenlere mülk olarak dağıtılır. Rum ahaliye, hattâ sultanın hissesine düşen esirlere mahalleler, ordu mensuplarına ve tarikat ehline de evler ve manastırlar tahsis edilir. Fatih'ten sonra da İstanbul' un göçler yoluyla nüfusunun çoğaltılması politikası devam ettirilir. Yerleştikleri mahallelere, bir kısmı bugüne kadar kalan, adlar veren bu iki grup Beyazıt ve Aksaray çevresine iskân edilmişlerdir. Fetihten sonra Konya ve Karaman'dan getirilen gruplar burada yerleştirilmişlerdir. Aksaray adı da Orta Anadolu'daki Aksaray' dan gelir. Bugünkü Samatya'ya Ermeniler, Marmara kıyılarına daha çok Rumlar, Galata'ya da yine İzmirli Rumlar iskân edilmişlerdir. Galata ve istanbul surları dışında Eyüb Sultan İmareti çevresine Bursa' dan gelenler, Tophane çevresine Samsun ve Sinop'tan gelenler yerleşir. Türklerin çoğunlukta olduğu köyler Anadoluhisa-rı ve Rumelihisarı, Kanlıca, Beykoz, Ru-melikavağı ve Yeniköy'dür.

17. yy'da Haliç'te yerleşme alanları büyür ve Eyüp gelişerek surlara yaklaşır. Karşı yakada Kasımpaşa, Hasköy, Piripaşa, Sütlüce kıyı boyunca birbirlerine yaklaşır. Yedikule'nin dışında Türklerin oturdukla-

rı büyük bir mahalle ortaya çıkar. Galata surlarından öteye Türkler yerleşmeye başlamış, Tünelle Galatasaray'ın Marmara yakasına doğru olan gelişme hızlanmıştır. Bizanslılar döneminde Sirkeci ve Haliç sahillerindeki Latinler, Türkler geldikten sonra faaliyet merkezlerini Galatasaray'a taşımışlardır. IV. Mehmed döneminde (1648-1687) Beşiktaş giderek büyür. Yahudiler Kuruçeşme, Kuzguncuk ve Orta-köy'de; Rumlar Çengelköy, Arnavutköy ve İstinye'nin kuzeyindeki köylerde çoğunluktadır.

Şehrin bölümlenmesi de aşağı yukarı ortaya çıkmıştır. Nüfusun yüzde 40'ı Müslüman olmayanlardan oluşuyordu. Müslüman olmayanların başında genellikle istanbul'un eski halkı olmayan Rumlar gelmektedir. Fetihten sonra Bizanslı halk çokluk Rumeli kentlerine gitmiş, buna karşılık Adalar'dan ve Anadolu'dan Rumlar getirilip Haliç (Fenerle Cibali arasına) ve Marmara (Kumkapı ve Samatya) sahillerine yerleştirilmişti. Galata'da da Rumlar çoğunluktaydı. Bunlar eskiden gelmiş İzmir ve Trabzon Rumlarıydı. Ayrıca yine Galata' ya İspanya Arapları da yerleştirilmişti. Eski Galatalılarm bir kısmı da surların dışında oturmayı tercih edip, Beyoğlu, Galatasaray ve Taksim'e yerleşerek şehri genişlettiler. Rumların büyük bir bölümü de Kasımpaşa, Tophane ve Hasköy'deydi. Yine deniz kıyısındaki bütün semtlerde (Çengelköy, Kuzguncuk, Kuruçeşme, Arnavutköy, Yeniköy, Tarabya, Büyükdere vb) Rum mahallelerine tesadüf edilirdi.

Ermeniler daha çok Marmara kıyılarına yerleşmişlerdi. Samatya'dan Kumkapı' ya kadar bütün sahil boyunca, Boğaz sahilinde Beşiktaş'la Kuruçeşme arasında ve Üsküdar'da Ermeni mahalleleri vardı.

Yahudilerin Bizans döneminden itibaren Sirkeci'den başlayarak Haliç sahillerinde ve Boğaziçi'nde yerleşmiş olduklarını biliyoruz: Bahçekapı ve civarı, Hasköy, Balat, Ayazmakapı, Cibali, Kasımpaşa, Galata, Beşiktaş, Ortaköy, Üsküdar.

Bunların dışında Arnavutları Arnavutköy'de görüyoruz. Diğer azınlık gruplar a-rasında en önemlisi Levantenlerdir. Bunlar esas itibariyle Galata'mn yukarı mahallelerinde ve Galata surlan dışında gelişmeye başlayan Pera'da yerleşmiş bulunuyorlardı. Büyük gruplar halinde olmasalar da Çerkez, Gürcü ve Boşnakları da saymak gerekir. Bunlar gerek kurdukları mahallelerle, gerekse konaklarda hizmetli olarak çalışarak Türkçeyi etkilemişlerdir. Yine bu büyük şehirde Fars (Kapalıçarşı'da ve Üsküdar'da), Fransız, İtalyan, Beyaz Rus vb bulunuyordu. Bu azınlık grupların yerleşmeleri II. Dünya Savaşı'na kadar aynı kalmıştır.

Yukarıda verilen kısa bilgiler ışığında görüldüğü gibi İstanbul çok renkli, zengin, çeşitliliklerin bol olduğu bir görünüm arz eder. Bu büyük şehrin dili Türkçedir ve saydan gruplar ddlerini konuşur; özellikle de Rumlar ve Ermender konuşmakla kalmaz yazarlardı. Okulları ve matbaaları vardı. Yine 15. yy istanbul'unda Roman-yot diye bdinen bir Musevi cemaati Yunan-

istanbul türkçesi

244

245


Yüklə 8,87 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   399   400   401   402   403   404   405   406   ...   877




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin