Ünden bugüN



Yüklə 8,87 Mb.
səhifə508/877
tarix09.01.2022
ölçüsü8,87 Mb.
#93648
1   ...   504   505   506   507   508   509   510   511   ...   877
JUDO-KARATE

Uzakdoğu sporları olarak tanınır. Kökeninin Çin ve Japonya olduğu ve buradaki Budist tapınaklarından yayıldığı kabul edilir. Oysa, özellikle judonun, Orta Asya' daki Türk boylarının geleneksel aba güreşinden doğan ve oradan Tibet'teki Budist tapınaklarına uzanan bir spor dalı olduğu artık kabul edilmektedir.

Orta Asya'da doğan aba güreşinin Buda tapınakları yoluyla Japonya'ya kadar uzandığı ve 19. yy'm sonlarında Jigaro Kano adlı bir öğrenci tarafından bugünkü şekline getirildiği bilinir. Bu spora, Japon-cada "kibarlık, nezaket, yumuşaklık" anlamına gelen "ju" sözcüğü ile "yol ve disiplin" anlamlarına gelen "do" sözcüğünün birleşmesinden doğan judo adını veren Jigaro Kano olmuştur.

Judo, 19601ı yıllarda, Türkiye'ye geldi. Daha önceleri özellikle askeri okullarda jiu-jitsu adını taşıyan ve yine Uzakdoğu menşeli bir spor dalı faaliyeti bulunuyordu. Bu spordan yetişmiş Deniz Astsubayı Halil Yüceses, Teğmen ibrahim Öztek, Yüzbaşı Ergun Göktuna, Yüzbaşı Muvah-hit, Deniz Komando Astsubayı Namık Ekin ve eski bir harp okulu öğrencisi olan Hakkı Koşar gibi kişiler bu sporun Türkiye'de yayılmasında önemli roller oynadılar. Bunlar arasında özel salonlar açarak geniş kitlelere judo öğretenlere de rastlandı. Bu spor dalında uluslararası alanda büyük başarılar gösteren Türk sporcuları da çıktı.

1920'li yıllara doğru Funakoshi Gichin adında bir Japon tarafından jiu-jitsu ve kendo gibi iki Japon güreşinin birleştirilmesi sonucu ortaya çıkarılan "kare-te" de özellikle II. Dünya Savaşı sonrasında hızla dünyaya yayıldı. Bir savunma ve hücum mücadelesi esasına dayanan bu spor dalı da judonun hemen arkasından istanbul'a, oradan da Türkiye'ye girdi. 1970' lerde istanbul'da çok sayıda judo ve karate kursu açıldı. Özellikle de belli gençlik kesimlerinin ilgisini çekti. Bu sporun da yerleşip yayılmasında yine Hakkı Koşar önemli rol oynamıştır.

CEM ATABEYOĞLU



KA'B TÜRBESİ

Eyüp İlçesi'nde, Ayvansaray-Defterdar a-rasında, Apdülvedut Mahallesi'nde, Yağhane Değirmeni Sokağı üzerinde yer almaktadır.

Ka'b Türbesi, Ayvansaray-Eğrikapı kuşağında yoğunluk arz eden ve hemen hepsi II. Mahmud döneminde 1251/1835'te yapılmış ya da yenilenmiş olan mütevazı sahabe makamlarından biridir. Çevresindeki mahalle 1973-1974'te Haliç Köprüsü ve çevre yolunun yapımı nedeniyle bütünüyle ortadan kaldırılmış, türbe yapısı özgün dokusundan soyutlanarak yeşil alan içinde tek başına kalmıştır.

Türbenin dikdörtgen alanını, moloz taş ve tuğla ile almaşık düzende ve özensiz bir biçimde örülmüş duvarlar kuşatır. Zamanında türbeyi örten ahşap çatı ve içindeki ahşap sanduka ortadan kalkmış, çatı son yıllarda yenilenmiştir. Sokak üzerindeki cephede, kesme küfeki taşından sövelerle kuşatılmış yuvarlak kemerli bir kapı ile dikdörtgen açıklıklı ve demir parmaklıklı 4 adet pencere sıralanır. Kapının üzerindeki küçük mermer levhaya sülüs hatla "ashabdan Ka'b hazretleri" yazılmış,

Ka'b Türbesi'nin içinden bir görünüm. Yavuz Çelenk, 1994


Yüklə 8,87 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   504   505   506   507   508   509   510   511   ...   877




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin