HASSA MİMARLARI OCAĞI
"Cemaat-i Mimârân-ı Hassa" adıyla da bilinir, istanbul'da ve taşrada, Osmanlı hanedanına ve kamuya ait yapıların projelerini hazırlayan, inşaat ve onarım işlerini yürüten saray mimarlık örgütü. 1831'de yerini Ebniye-i Hassa Müdüriyeti'ne(-0 bırakmıştır.
Sarayın biran(->) örgütünden olan bu yarı askeri ocağın hangi tarihte kurulduğu bilinmemektedir. Ancak 1525'ten daha önce kurulduğu kimi belgelerden anlaşılır. Mimarbaşı Acem Ali de bu ocağın bilinen en eski amiridir. Hassa Mimarları Ocağı mensupları ulufeliydiler. Mimarbaşı, 16. yy'da 45 akçe, 17. yy'da 30 akçe gündelik alırken kalfalar 8-30 akçe, üstatlar da 3-10 akçe almaktaydılar. Sermimarân-ı hassa ya da hassa mimarbaşısmın yönetimindeki ocağın başlıca elemanları, istanbul'un su sistemlerinden sorumlu suyolu nazırı ile istanbul ağası, kireççibaşı, mimar-ı sa-ni, kalfa denen mimarlardı. Bir dönem Sepetçiler Kasrı'nda, sonra Yalı Köşkü'nde, en son Topkapı Sarayı birinci avlusundaki kendi binasında hizmet veren ocağın asıl görevi İstanbul'daki yapılaşmayı denetlemek, inşaatlar için getirtilen taş, kireç, ahşap vb malzemeyi kontrol etmek, kaçak yapıları yıktırmak, yangın önlemleri almak, hanedana ait cami, köşk, saray, bent vb tesisleri projelendirip yapımını gerçekleştirmekti. Amele temini, inşaat malzemesinin zamanında getirtilmesi, inşaat hesaplan, istanbul dışındaki yapıların yapım ve onarım keşifleri de ocak kalfalarına düşen işlerdendi. Ocakta bir kethüda ile kalfa denen pek çok mimarla minare, mermer, taş, sıva ustaları, neccar ve nakkaş vardı. Bunlar kalfa ve üstat olarak iki sınıfa ayrılıyorlardı. Üstatlar, belli bir alanda yetişmiş sanatkârlardı. Bunların kıdemli ikisi Saray-ı Atik üstadı ve Galata Sarayı üstadı sanını taşımaktaydılar. Ocağın 16. yy'ın başlarındaki mevcudu 14-18 arasındaydı. Bu sayı 17. yy'ın ortalarına doğru 40'a çıkmıştır. Kalfalar ve üstatlar arasında Ermeni ve Rumlar da vardı.
Mimar Sinan'ın 16. yy'ın ikinci yarısında mimarbaşı olduğu dönemde ocak en verimli ve yoğun çalışmalarını gerçekleştirdi. İstanbul'da, Edirne'de, Anadolu ve
Rumeli topraklarında pek çok anıtsal eser ve külliye bu yıllarda projelendirildi. Bu dönemde Mimarlar Ocağı, aynı zamanda bir okul işlevindeydi. Acemi Ocağı(->) ile Galata Sarayı Ocağı'ndan(-») ve İbrahim Paşa Sarayı Mektebi'nden(-») alınan yetenekli acemiler, burada şakirt (çırak öğrenci) ve mülazım olarak çalışarak açılan kadrolara geçerlerdi. 18. yy'ın sonunda Mü-hendishane-i Berrî-i Hümayun açılınca buradan mezun olanlar da doğrudan ocağa geçmeye başladılar. Mimarbaşılar ise genellikle ocaktan yetişenler arasından seçiliyorlardı. Bu görevin bir özelliği atananın yaşamı boyunca mimarbaşılıktan alın-mamasıydı. Mimarbaşılar arasında azledilen ya da idamla cezalandırılan pek az kişi vardır.
Hassa Mimarları Ocağı'nda, yapılması öngörülen eserlerin ilkin "resim" denen planlan ya da "menazır" adı verilen model veya maketleri ile maliyet tahminini gösterir "keşif defteri" hazırlanıyordu. Proje ve maliyet, onaylandıktan sonra mimarbaşına Divan-ı Hümayun'dan bir "hüküm" yazılır, ayrıca şehremini de bir bina emini atayarak işin parasal yönünü düzene koyardı. Kamu yapılan için ödenek defterdarlıkça verilir; eğer yapılan eser hayır konumlu ise bedelini, yaptırtanın vekilharcı öderdi.
İstanbul'da yapılan küçük binalar için amele, hamal, lağımcı, rençber, yük hayvanı, kayık vb kent olanakları ile karşılanır, ancak büyük külliyeler inşa edilirken kentte işgücü sıkıntısı doğmaması için taşra kadılarına hükümler yazılarak neccar, dülger, amele getirtilirdi. Miri (kamusal) inşaatlarda ise acemioğlanları çalıştırılırdı.
Yasaklara ve sınırlandırmalara uymak
koşulu ile gayrimüslimlerin İstanbul'daki kilise, manastır vb yapmaları, onarmaları da yine Hassa Mimarları Ocağı'nın denetimine bağlıydı.
Ocağın, İstanbul'a dönük bir görevi de ev inşaatlarına, dükkân yapımlarına ruhsat vermekti. Yasalara aykırı yapılarla eklentileri yıkıldığı gibi, komşu evi rahatsız eden pencereler kapattırılır, cumbalar ve katlar kaldırtılırdı. Yeni yapıların, su-yollarına, lağımlara zarar vermemesi, yolu daraltmaması da ocak kalfalarının denetimiyle sağlanıyordu. Surlara bitişik ev yapmak yasaktı. Ahşap yapılara da kentin bazı semtlerinde izin verilmiyordu. Kalfalar, meydanların ve külliyelerin çevresinde kaçak yapılaşma olmaması için de denetim yapmaktaydılar.
Ocağın bir başka görevi, İstanbul'a getirilen veya kentte üretilen inşaat malzemesinin kalitesini, narha uyulup uyulmadığını denetlemekti. Saptanan yolsuzluklar İstanbul ve Bilad-ı Selase(-») kadılıklarına bildirilir, suçlular cezalandırılırdı. Örneğin kentteki kârhanelerde imal edilen kiremitlerin 18 parmaktan küçük, genişliğinin ise 7 parmaktan az olmaması esastı. Mimarlar, kireççi dükkânlarını da sürekli denetlemekteydiler.
Ocağa şakirt olarak alınan acemioğ-lanları, usta-çırak ilişkisine dayalı bir yöntemle yetiştirilirlerdi. Burada, resim, menazır, hesap, hendese ve mimari, uygulamalı dersler ve teorik bilgiler olarak baş-mimarla mimarlar tarafından gösterilmekteydi. Bu amaç için hazırlanmış risale-i mimariye adlı kitapçıklar da vardı.
15. yy'ın sonlarından, Ebniye-i Hassa Müdüriyeti'nin kurulduğu 1831'e değin,
yaklaşık 350 yıl hizmet veren Hassa Mimarları Ocağı, İstanbul'un tarihsel kimliğini oluşturan büyüklü küçüklü yüzlerce esere imzasını atmıştır.
Osmanlı arşivlerinde Hassa Mimarları Ocağı'na ilişkin başta ulufe defterleri olmak üzere epeyce belge vardır. Uİufe defterleri, muhtelif yıllarda ocakta görev yapan Müslim ve gayrimüslim mimarları, üstatları, minarecileri adları ve gündelikleri ile verir. Mühimme ve rüus defterlerinde ise atamalara ilişkin belgeler yer almıştır. Mühimme defterlerinde aynca, İstanbul ve Bilad-ı Selase kadılıklarına yazılan inşaat yasaklarına dair hükümler bulunmaktadır. Ayrıca ocağın hazırladığı pek çok keşif defteri de arşivlerde mevcuttur.
Bibi. Ş. Turan, "Osmanlı Teşkilatında Hassa
Mimarları", TAD, S. I (1963), 157-202; (Altı-
nay), Mimarlar; Uzunçarşılı, Saray, 378-379.
NECDET SAKAOĞLU
Dostları ilə paylaş: |