Mesela, CHP’nin “milletvekilliği sıfatının gayrimeşru çıkarlar için kullanılamayacağı veya kötüye kullanma yasağı” bence, şahsen, yemin metnine geçirilmesi gereken şeydir.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Bizim için de makuldür BDP olarak, önemlidir.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bu çok önemli, bir bu olabilir.
FARUK BAL (Konya) – Ben bir cümleyle söyleyeyim mi eğer bölmeyeceksem ama daha sonra da söyleyebilirim?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tabii, bir bitireyim Başkanım.
Biz iki şekilde şey edelim yani tekrarcı bir müzakereden çok iki şekil yapılabilir. Bu müşterek hükümleri birleştirerek bir metin hemen yazabiliriz. Ben şahsen CHP’nin bu unsurunu önemli görüyorum ahlaki bağlayıcılık bakımından. MHP’de de yine müşterek şeyler var. Arkadaşlar sağ olsunlar, zaten müşterekleri yeşile boyamışlar.
Burada ya bu metni aynen tekrarlayacağız ya müşterek metin oluşturacağız.
Buyurun Farukçuğum.
FARUK BAL (Konya) – Şimdi, birinci olarak, milletvekili namuslu olmak zorundadır. Milletvekilinin bu sıfatı nedeniyle çıkar sağlayıcı bir konumda olmaması lazım. İşe başlarken de “Ben böyle yapmayacağım.” diye başlatmak o milleti temsil eden makamın mehabetiyle bağdaşmaz. Birincisi bu.
İkincisi: Sözlerimin başında bizim burada sayılacak değerlerle ilgili esnek olduğumuzu, bu kavramların aslında “Anayasaya sadakatten ayrılmayacağım.” şeklindeki bir öz ifadeye de dönüşebileceğini ifade etmiştim ama -şimdi Altan Bey’e cevap olsun diye söylemiyorum- şunların da ifade edilmesi gerektiğine inanıyorum: Biz bu anayasayı kime yapıyoruz kardeşim? Bu sorunun üç tane cevabı vardır. Biz bu anayasayı ortadan bir devlete yapmıyoruz, Türkiye devletine yapıyoruz. Herhangi bir millete yapmıyoruz, Türk milletine yapıyoruz ve bu ülkenin vatandaşlarına yapıyoruz. O zaman, bu ülkeyi kuran değerlerin korunmasına ilişkin milletvekillerinin yemini olması gerekmektedir diyorum, şimdilik burada kesiyorum. Burada da o değerler kapsamı içerisinde -tekrar ifade ediyorum, Atilla Bey de aynı şeyi söyledi, ama bu, toplumda böyle anlaşılmıyor, bizim önerimizde de bulunmasına rağmen ifade ediyorum- “Atatürk ilke ve inkılapları” dediğimiz zaman yarın televizyona 3 adam çıkacak, “Bunlar hâlâ şapka devrimini, bunlar hâlâ bey ve paşaların bilmem nesini...” diye bu anayasayı örselemeye çalışacaktır. Buna daha güzel bir tabir bulabiliriz. Bizim de kastımız, her iktidar döneminde mutlaka hata yapılır çünkü iktidarları insanlar yönetmektedir. Beşerdir, şaşar. Cüzi iradeye sahiptir, külli iradeye sahip değildir. Dolayısıyla cumhuriyet döneminde de hatalar vardır ve yapılmıştır. Bu yapılan hataları ön plana çıkararak, bunu Atatürkçülük olarak topluma tanıtma ve “Kemalizmi yok ediyoruz.” der iken de devletin kuruluş felsefesi ile mücadele edenlere karşı polemik yapmayacakları bir ibare bulabiliriz. Bizim kastımız, Atatürk ilke ve inkılaplarından…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok öyle bir şey… Referans metni…
FARUK BAL (Konya) – Bizim kastımız bu. Bu kastı ifade edebilecek cümleleri bulabiliriz. Atilla Bey’in de kastı bu; muasır medeniyet, vesaire dedi. Bunu bulmamızda belki fayda vardır, beraber çalışabiliriz.
ATİLLA KART (Konya) – Evet, yani o konuda bir düşünceniz var mı? Onu nasıl ifade edebiliriz?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Var mı? “Kurucu felsefe” mi diyeceğiz?
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Yani metinler üzerinden formülasyon yapabilsek daha mesafe alırız.
MEHMET PARSAK – Başkanım, ben bir şey sorabilir miyim?
FARUK BAL (Konya) – Yani “Atatürk ilke ve inkılapları” dediğimiz zaman eminim ki 10 tane televizyon bir akşam oturacak, bir düğmeye basılacak, “Bunlar şapka devrimini…”, “Şimdi, şapka giymeyenleri bu anayasaya göre asacaklar…”
ATİLLA KART (Konya) – Hassasiyetiniz anlıyorum yani, tabii.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bu konuda bir formül var mıydı Faruk Bey?
FARUK BAL (Konya) – Bir formül, işte “kurucu felsefe” diyebiliriz mesela.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Anayasayı kilitlersin, tarihi. Kocaman bir şeye anahtarı koyarsın.
FARUK BAL (Konya) – Dört tarafını açık bırakırız, bir yeri kapatırız.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Kurucu felsefeyi biz kabul edebiliriz çünkü ahkâm-ı şeriyenin tenfizi var 1928’e kadar. Şeriat hükümlerinin uygulanması… Ben şahsım olarak kabul ediyorum.
FARUK BAL (Konya) – Şahsın olarak kabul edebilirsin de yüksek zirveler gider seni…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Ben şahsım adına diyorum zaten burada, parti adına değil.
FARUK BAL (Konya) – Sosyalist teoriye uymadığı için başka bir yere atabilirler.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Doğru.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Mehmet Bey, buyurun.
MEHMET PARSAK – Önce “şunları, şunları koruyacağıma”, sonra da “bağlı kalacağıma” gibi bir yaklaşım var. Bu, 82 Anayasası’nda da, 61’de de böyle. Zihninde önce “şunlara bağlı kalacağıma”, sonra “şunları, şunları koruyacağıma” var. Bunun altında başka bir şey var mı, özel?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yo, biz buradaki sıralamada…
MEHMET PARSAK – Çünkü o sıralamayı diğerleriyle…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Sıralama tamamen şu anda bizim parti merkezinde çalışılan metin değil. Ergun Özbudun döneminde beraber çalışırken benim yaptığım, insanı temel alan, ondan sonra da sisteme geçen bir yaklaşım. Mesela, hukukun üstünlüğü, demokrasi, insan hakları… Bizim şu andaki Anayasa’nın kurucu felsefesinde de…
MEHMET PARSAK – Hayır, ben tamamen kolaylaştırabilmek için söylüyorum. 82’de de önce “şunları, şunları koruyacağıma” diyor. Bizim ve CHP’nin önerisinde de böyle.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Şimdi şu var, şu görülüyor, müşterekleştirme babında: Atatürk ilke ve inkılaplarını bir ikame yoluyla ifade etmekte…
FARUK BAL (Konya) – Şuraya beliğ bir cümle bul Ahmetçiğim, sen bulursun.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yo, yo, ikame zor ağabey ya, gerek yok bunlara ya. Değerler önemli, “vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğü” değeri önemli, “bağımsızlık” önemli. Belki bizimkine “anayasaya sadakat” eklenebilir, noksan, oradan buraya aktarabiliriz. Atillacığım, ben yine ısrar ediyorum, yani “Milletvekili sıfatını, hayır, çıkar mıkar.” demeyelim de “Kötüye kullanmayacağımız…” çünkü Anayasa’nın 14’üncü maddesinin bireyselleştirilmesi oluyor, bence o olmalı. Eğer biz şey edemeyeceksek böyle, “yarı müşterek metin” diye bir metnimiz yok yani “Yarısında anlaştık, öbüründe anlaşmadık.” yok. O zaman şey yapalım… Çünkü Barış ve Demokrasi Partisinin de bir teklifi yok. Teklifleri aynen koruyalım.
ATİLLA KART (Konya) – Bu hâliyle kalsın.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Koruyalım, koruyalım, en güzeli o.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Evet.
AHMET İYİMAYA (Ankara) - Yazın: “AK PARTİ…”
FARUK BAL (Konya) – Niye bunu renkli geçiyorsun Sayın Başkanım? Bunda uzlaşılır ya, niye uzlaşılmamış ki? Pek çok konuda uzlaşma var.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Buyurun o zaman, uzlaşalım. O zaman, buyurun, müşterek metinle…
Bakın, CHP’den bir deneyelim: “Anayasaya sadakatten ayrılmayacağıma…” Konulabilir mi?
MEHMET PARSAK – Onlar da zaten...
ATİLLA KART (Konya) – Sona alalım.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yo, yo, bir dakika. Bir: “Sadakatten ayrılmayacağıma…” Tamam. “Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını ve ülkenin bütünlüğünü, milletin…” Orada bizimki daha güzel: “Devletin bağımsızlığı, devlet…” “Ülkenin bütünlüğü…” Demokrasi zaten o değerleri şey ediyor.
FARUK BAL (Konya) – Şimdi, bakın, “milletvekili sıfatıyla” lafını çıkarın.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Niye çıkarıyorsun? O çok şey... Ben konulsun diyorum. “Milletvekili sıfatımı kötüye kullanmayacağıma…” Çok önemli.
MEHMET PARSAK – Hayır, o, aşağıda yine olacak. Başındaki “milletvekili sıfatıyla…”
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tabii, o çıkar. Ya, biz değerlerde anlaşalım Faruk Bey, bu metinleri sadeleştiririz.
Bir, “anayasaya sadakat” tamam, ortak değer. Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını…
FARUK BAL (Konya) – Bunu “devletin” diyelim. Devlet zaten…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Cumhuriyet zaten bir şey değil ki yani bir rejim.
“Devletin bağımsızlığı” tamam.
FARUK BAL (Konya) – Şu kırmızıyı yok et kardeşim, “devletin” de ona, yeşile boya.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Devletin bağımsızlığı” tamam.
FARUK BAL (Konya) – Şimdi, “Anayasa’ya sadakatten ayrılmayacağıma” da yeşil yap.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – İlgili yere koyarız.
FARUK BAL (Konya) – Bak, nasıl yeşile gidiyor Sayın Başkan. Kastı mahsusa ile mi hareket ediyorsunuz?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hayır.
Başkanım, buyurun.
Şimdi, öbür alt değerleri yazacağız zaten genel hükümlerini Farukçuğum.
FARUK BAL (Konya) – “Devletin bağımsızlığı” var mı?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Var.
FARUK BAL (Konya) – Ülkenin bütünlüğüne itiraz eden var mı?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok.
FARUK BAL (Konya) – Kayıtsız, şartsız millet egemenliğine itiraz eden var mı?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok.
FARUK BAL (Konya) – Boya yeşile.
İnsan haklarına…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – “İnsan hakları” var.
FARUK BAL (Konya) – “Demokratik ve laik cumhuriyet ilkeleri ve Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı kalacağıma…”
AHMET İYİMAYA (Ankara) – O var, “Hukukun üstünlüğü” yok, hukukun üstünlüğü olacak.
FARUK BAL (Konya) – İnsan haklarına dayalı…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Dayalı” değil, insan hakları ayrı, bir yemin ya, “insan haklarına…”
FARUK BAL (Konya) – Hukukun üstünlüğüne…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Hukukun üstünlüğü” var.
FARUK BAL (Konya) – Yaz onu da.
İtiraz var mı “hukukun üstünlüğüne”?
Atilla’cığım şuna bir şey bulabilir miyiz?
ATİLLA KART (Konya) – Hangisine?
FARUK BAL (Konya) – Yani şurada “laik cumhuriyet ilkelerine ve Atatürk devrimlerine bağlı kalacağıma”…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, cumhuriyetin niteliklerini yazacağız zaten 2’nci maddede. Buna gerek yok.
ATİLLA KART (Konya) – Yani şöyle: Demokratik ve laik cumhuriyet ilkelerini yazalım.
FARUK BAL (Konya) – Bu anayasa zaten bunu kabul ediyor.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Kabul edecek yani 2’nci maddeye yazarız bunu Atilla, yemine ne gerek var ya?
FARUK BAL (Konya) – Ama anayasada zaten var. Anayasa’da “sadakat” diyor çünkü…
Bir kapatsana kardeşim şunu.
Kapanma Saati: 15.02
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.10
BAŞKAN: Ahmet İYİMAYA (Ankara)
-----0-----
BAŞKAN – Toplantıyı açıyorum.
Taslak metinlerine yazalım. Oldu mu kardeşim, aynen.
FARUK BAL (Konya) – Anladın mı, benim demek istediğimi anladın mı?
ATİLLA KART (Konya) – Demek istediğinizi anladım.
FARUK BAL (Konya) – O zaman bu konuda bize mehil verilsin efendim.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tamam, oldu.
FARUK BAL (Konya) – Biz bunu farklı bir yazıma dönüştürelim.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Her zaman döneriz, parti metinlerini yazıyoruz. Müşterekleştirme noktasında da istedikleri zaman Faruk Bey…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Sayın Başkan, beni niye çağırdınız?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, çağırmadım.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Hayır, “Başkan çağırıyor.” dediler de.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Senin yokluğunda bir müzakere yapmayalım diye, onun için dedim.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Hayır, ben buradayım zaten, kapıdayım.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yazalım metinleri.
Bizim yazım komisyonu bu gibi şeylerde hemen geri dönebiliyor.
Ya, haksız rekabet yapıyorlar. Dün iki madde çıkarttılar, biz daha bir madde çıkaramadık.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – İşte arkadaşlar, bizim demokrasi anlayışımızla AK PARTİ’nin demokrasi anlayışını görüyorsunuz değil mi? Ben dün Başkanken isteyen gitsin, gelsin, sigara içsin, namaz kılsın serbest. Şimdi, Sayın Başkan teneffüse bile çıkarmıyor bizi.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Efendim, biz otoriter bir gelenekten geldiğimiz için demokrasiyi ne sindirebildik ne uygulayabiliyoruz!
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Evet, maalesef.
FARUK BAL (Konya) – Kafkas kültürü bu işte.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Kafkas kültürü işte.
FARUK BAL (Konya) – Bunlar Teşkilatı Mahsusada neler yapmışlar…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Aynen. Zaten, Teşkilatı Mahsusayı onlar kurdu. MİT’in yarısı Çerkez, Gürcü.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hoca, İbrahim Temo da var ya.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – İbrahim Temo Arnavut.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Abdullah Cevdet var, Kürt.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Abdullah Cevdet, Kürt ama Teşkilatı Mahsusada yoktu onlar. Siz, Jön Türklerden, İttihat Terakkiden bahsediyorsunuz. Kuşçubaşı Eşref, bunların hepsi Kafkas.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Arkadaşlar, “toplanma ve tatil”e geçelim.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Yemin edemedik yani. Evet, bunu geçtik.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yemin ediyoruz ya.
Farukçuğum, “toplanma ve tatil”den evvel on dakika ara verelim mi?
FARUK BAL (Konya) – Verelim.
Şu “mukaddes kitap huzuru”nu da bir değerlendirsin arkadaşlar.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ben “mukaddes kitap”, “mukaddes” derim yani onu deriz.
FARUK BAL (Konya) – Siz ne diyorsunuz Hocam?
MEHMET PARSAK – “Mukaddesatım üzerine.”
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, “kitap” derim.
FARUK BAL (Konya) – Yukarıda, cümlenin başında, yemin edebiliriz yani.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Kitap üzerine yemin olmaz İslam hukukuna göre.
FARUK BAL (Konya) – Biz orada “mukaddes kitap huzurunda” diyoruz.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Bizim, “vallahi, billahi, tallahi” yani kitabın üzerine olmaz yemin İslam fıkhında.
FARUK BAL (Konya) – “Huzurunda” diyor.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Üzerine, Kur'an’ın üzerine.
FARUK BAL (Konya) – Siz beni dinlememişsiniz o zaman. Bizim buradaki kastımız…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Hayır, “mukaddesatım” olur yani mukaddes gördüğüm, kutsal gördüğüm…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam, galat da olsa mukaddes kitap üzerine yemin olur. “Vallahi” diyor, doğru. 1924 “vallahi” diyor.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – 24 de öyle, doğru bir metin yani İslam olarak.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hem de oraya demiş ki: “Söz verdim, vallahi.”
ALTAN TAN (Diyarbakır) – “Vallahi” diyorsa Allah adına olur yemin.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hem de onu tırnağa almış Anayasa.
Vallahi kasemdir oradaki. “Vav” yemin ediyorum demektir zaten. Öyle mi Hocam?
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Evet.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Vâv-ı kasem.
Özgür bunu bilmez, bu kültürü. Kafkas kültürü o. Altan bilir bunu.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Kafkaslar daha 18’inci-17’nci yüzyılda Müslüman oldular. Fukara nereden bilsin? Bizim gibi ta 7’nci yüzyıldan kalma değiller ki. On yüzyıl var aramızda.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Kafkasya, Hazreti Ömer (R.A)’in mektubuyla Müslüman olmuştur.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Arada belki kalmıştır Vekilim, birkaç boy falan.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – kayıtları kapatalım.
Kapanma Saati: 15.14
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.38
BAŞKAN – Ahmet İYİMAYA (Ankara)
-----0-----
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Başlıyoruz.
Şimdi, “Toplanma ve tatil” diyor. Anayasa’daki tam karşılığı da toplanma ve tatil mi Hocam?
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Toplanma ve tatil.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Evet, arkadaşlar, burada her 3 partinin önerisi var.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Fakat bir uzlaşmaya girebiliriz yani şey değil. Mesela 1’inci maddeye katılıyoruz, yeşilleyin.
FARUK BAL (Konya) – Yeminde anlaşma olmadı değil mi?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Döneceğiz anlaşırsak yani siz o metni bulun, şöyle yapalım falan deyin, Atilla Bey’in de iç kaygıları var, ona göre şey yapalım.
Şimdi, “Toplanma ve tatil” 1’inci fıkra “Türkiye Büyük Millet Meclisi, her yıl ekim ayının birinci günü kendiliğinden toplanır.”
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Katılıyoruz.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bir dakika.
Madde 93: “Türkiye Büyük Millet Meclisi, her yıl Ekim ayının ilk günü kendiliğinden toplanır.” Evet, aynı. CHP “…kendiliğinden toplanır” MHP “Ekim ayının birinci günü kendiliğinden…”
FARUK BAL (Konya) – Boya yeşile.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Tamam, biz de katılıyoruz.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tamam, bu 1.
“2) Meclis bir yasama yılında en çok üç ay tatil yapabilir. “
FARUK BAL (Konya) – Bunlar İç Tüzük’ün işi, Anayasa’ya madde koyuyoruz, hiç uygulamıyoruz.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Biz öyle demişiz ama yani bir uzlaşma olsun…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Başkanım, toplantıya çağırma Anayasa konusu.
FARUK BAL (Konya) – Toplantıya çağırma ayrı, tatil ayrı.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Yok, ne kadar çalışacağını diyor.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tatil süresi diyor.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Aslında İç Tüzük’e bırakılabilir.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Tüzük’e bırakalım onu.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bırakılabilir. Evet, “Meclis ara verme veya tatil sırasında Başkan veya Meclis Başkanı tarafından doğrudan doğruya, milletvekillerinin beşte 1’inin talebi üzerine de Meclis Başkanı tarafından toplantıya çağırılır.” Atillacığım, sizin ne? “Meclis bir yasama yılında en çok üç ay…” Onu bıraktık. “…tatil sırasında doğrudan doğruya veya Bakanlar Kurulu istemi üzerine Cumhurbaşkanınca toplantıya çağırılır.” Sizinki ne Faruk’çuğum? Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı ve Bakanlar Kurulu, öyle mi?
FARUK BAL (Konya) – Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Bakanlar Kurulu doğrudan toplantıya çağırabilir artı beşte 1’inin talebi üzerine Meclis…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Katılıyoruz.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bir dakika.
Atilla Bey, bu son fıkra İç Tüzük’ün…
ATİLLA KART (Konya) – Yok o şöyle: Onu öyle anlaşılıyor ki…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Koyalım mı? O zaman oraya kadar getirelim.
ATİLLA KART (Konya) – Oraya kadar getirelim, onu sonra gerekçelendirelim.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Şimdi, şöyle: “Meclis en çok üç ay tatil yapabilir.” Tatili dedik ama.
FARUK BAL (Konya) – Tatili kaldır.
ATİLLA KART (Konya) – Tatili kaldıralım tamam.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Matlabı kaldıralım mı tatilin?
FARUK BAL (Konya) – Onu İç Tüzük’e atalım, yani “Tatil İç Tüzük meselesidir.” diyelim, madde notu düşünelim.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – O zaman şöyle yapalım: “Meclis İç Tüzük’te belirtilen…”
FARUK BAL (Konya) – Yok, hiç gerek yok atfa, madde notu koyalım.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tatili kaldır o zaman.
FARUK BAL (Konya) – “Meclisin tatille ilgili Anayasa hükmü İç Tüzük’e taşınacaktır.” bitti.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, yok, şöyle diyelim, o zaman metin yazalım şey değil tatili kaldıracağız o zaman yani diyeceğiz ki: “Meclis İç Tüzük’te öngörülen sürede tatil yapar.” Bu olur, “İç Tüzük’te belirtilen sürede tatil yapar.”
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Tamam, yaz.
KANUNLAR VE KARARLAR BAŞKANLIĞI YASAMA UZMANI ÖZCAN ALTAY – Meclisin tatiline ilişkin hükümler İç Tüzük’te…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Meclis tatil yapar.” diyor, tatil demişsin çünkü. Veyahut da “Meclisin tatiliyle ilgili hükümler İç Tüzük’te düzenlenir.”
ATİLLA KART (Konya) – Arkadaşlar, şu kavramı bir tartışalım: Ara verme-tatil, farklı mı bu kavramlar?
FARUK BAL (Konya) – Tatili yani biliyorsun, ara verme, çalışırken durdu ve şu kadar ara verdi.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ve arada çalışmaya devam ettiği mi kabul ediliyor peki?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Toplantı hâlinde ara vermede yani ara veriyor ama…
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Hayır, hayır tatilden farkı o mu yani? Ara vermede çalışmaya devam ettiği mi kabul ediliyor?
ATİLLA KART (Konya) – Ara vermede söz gelişi soru önergelerine ilişkin süreler işliyor.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tabii tabii. Meclis tatilde değil yani.
ATİLLA KART (Konya) – Tatilde ise o süreler işlemiyor, kesiliyor falan.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Prensip olarak o zaman çalıştığı varsayılıyor.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Şimdi, o zaman, mesela diyoruz ki…
FARUK BAL (Konya) – O zaman “Meclisin tatil ve ara vermeye ilişkin hükümleri İç Tüzük’te düzenlenir.” Tatil ve ara verme diye ayrı ayrı…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Olur, olur. Matlapta ara verme olmadığı için onun için olabilir. Şimdi, şöyle diyelim…
FARUK BAL (Konya) – Tatil ve ara vermeye ilişkin hükümler…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – İç Tüzük’te, tamam.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Bir de maddenin en son fıkrası olsun bu.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – En sona koyarız, sırayı değiştiririz Hocam, doğru söylüyorsunuz. “Meclis ara verme ve tatil sırasında doğrudan doğruya…” Peki, bunu buna şey edemem, sizinkini müşterekleştirmek istiyorum da Atilla Bey. MHP de şimdi bir Bakanlar Kurulunun istemi üzerine Cumhurbaşkanı mı şey etsin? Bakanlar Kuruluna niye çağırma yetkisi veriyorsun Faruk’çuğum?
FARUK BAL (Konya) – CHP de veriyor.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bence vermeyelim, yok, yok CHP vermiyor.
ATİLLA KART (Konya) – Veriyoruz, biz de veriyoruz.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, yok Bakanlar Kurulunun istemi üzerine Cumhurbaşkanı toplantıya çağırıyor, doğrudan çağıramıyor. Siz Bakanlar Kuruluna doğrudan doğruya çağırıyorsunuz, CHP istem üzerine Cumhurbaşkanı…
ATİLLA KART (Konya) – Biz “Bakanlar Kurulunun talebi üzerine Cumhurbaşkanı” demişiz.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bence şey yapmayın yani.
FARUK BAL (Konya) – Uyabiliriz biz.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tamam, o zaman…
FARUK BAL (Konya) – Yani ola ki bir hâl olur, Bakanlar Kurulu Meclisi toplama ihtiyacı hisseder.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Şimdi, şöyle: “Meclis ara verme ve tatil sırasında doğrudan doğruya veya Bakanlar Kurulunun istemi üzerine…”
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Bir de, beşte 1’inin de var.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Var, var o var.
ATİLLA KART (Konya) – Ayrı bir fıkra o.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – …Cumhurbaşkanınca toplantıya çağırılır.” Bizim oraya parantez koyacaksın “Başkan tarafından” diyeceksin.
FARUK BAL (Konya) – Hayır, Başkan hiç çağıramaz.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Tekrar döndük başa.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Onu istemiyoruz, o çağırır. Tamam, Başkanlık sistemi…
FARUK BAL (Konya) – Başkanlık sistemi istiyorsan Meclise hiç karışamaz Başkan.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Olmuyor zaten yahu, sen Başkanlık sistemini kabul etmeyince vazgeçecek mi? Bizden önceki prensip.
FARUK BAL (Konya) – Hayır ama sen hem sistem diyorsun…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Sevgili kardeşim, sizin teklifiniz… Biz “Başkanca” diyoruz, bakın, teklifimiz var burada bizim. Bir de Meclis Başkanını nasıl denkleştireceğiz Atillacığım burada? Meclis Başkanı çağırmasın Faruk Bey.
FARUK BAL (Konya) – Hayır, Meclis Başkanı beşte 1 talep olduğu zaman çağırabilir.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Doğrudan çağıramaz mı?
FARUK BAL (Konya) – Hayır.
ATİLLA KART (Konya) – Bizimkinde doğrudan çağırma yetkisi de var.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bunları sadeleştirelim, ona göre yazalım metni.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Doğrudan da çağırsın Meclis Başkanı, madem seçmişiz.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bence çağırmasın, doğru ya, bence çağırmasın Meclis Başkanı.
FARUK BAL (Konya) – Niye?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Meclis Başkanı milletvekillerine bağımlı, beşte 1’i tahrik etsin, Meclis Başkanı doğrudan, takdiren çağırmasın.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Uyarız biz.
FARUK BAL (Konya) – O zaman da sadece Bakanlar Kurulunun inisiyatifiyle toplanabilir.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, istemi üzerine Cumhurbaşkanı çağırıyor, Meclis Başkanı çağıramıyor.
FARUK BAL (Konya) – Hayır, istedi, Cumhurbaşkanı da çağırdı, doğrudan Bakanlar Kurulunun isteğiyle… Bunun anlamı budur canım.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tabii, tabii, doğrudur o anlamda.
FARUK BAL (Konya) – Bakanlar Kurulu isteyecek de Cumhurbaşkanı çağırmayacak mı? Bir tek o çıkıyor yani.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – O zaman “Cumhurbaşkanınca ve en az beşte 1 milletvekilinin istemi üzerine Meclis Başkanınca Başkan tarafından toplantıya çağırılır.” Bizde…
FARUK BAL (Konya) – Şimdi, o zaman Meclisin -benim hepsi kafamda bunların- yürütmenin iradesine tabi olmasın diye…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Mevcutta bakalım, ne diyor?
FARUK BAL (Konya) – Bizimkinde de Meclis Başkanının doğrudan çağırma yetkisi var. “Meclis Başkanı doğrudan veya beşte 1 milletvekilinin talebi üzerine çağırabilir.” diye hepimizin ortak şeysi olsun.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bu yeni anayasada da var hem beşte 1’inin talebi var hem doğrudan var. O zaman şey var ya, mevcut metin, şöyle, mevcut Anayasa daha güzel: “Meclis ara verme veya tatil sırasında doğrudan doğruya veya Bakanlar Kurulunun istemi üzerine Cumhurbaşkanınca toplantıya çağırılır.” Bu güzel, ondan sonra “Meclis Başkanı da doğrudan doğruya veya üyelerden beşte 1’inin yazılı istemi üzerine Meclisi toplantıya çağırır.” Bu olabilir. Bizde “Cumhurbaşkanınca”yı bizim parantez içerisinde, deminki notu aynen koyacaksın, “Başkanca” diyeceğiz, parantez içerisinde, aşağıya ama “Böyle bir şeyi müzakere etmiyoruz.” deminki notu oraya geçeceksin aynı kardeşim, çünkü bizde “Başkanca.” Peki, bizde Hocam, ne diyoruz?
ATİLLA KART (Konya) – Sizin önerinizde “Başkan” şeyi yok.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Var, var.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Onların hiç akıllarından çıkmıyor, her yere yazıyorlar.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Şey etmeyen nükteye de hazırız, şeye de hazırız.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ahmet Bey, sizin önerinizde Meclis Başkanı tarafından doğrudan doğruya çağırma hakkı var.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Var, diyoruz ya şimdi yine, diyoruz diyoruz. Yani biz mevcut Anayasa’daki metni… Bak, şimdi, Hocam müşterekleştirelim: “Meclis ara verme veya tatil sırasında doğrudan doğruya veya Bakanlar Kurulunun istemi üzerine Cumhurbaşkanınca toplantıya çağırılır.” Tabii, şimdi bizde “Başkanca” var.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Ee, siz tersini savundunuz Sayın İyimaya, “Meclis Başkanı doğrudan çağırmasın.” dediniz. Burada doğrudan çağırıyor.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, yok, biz diyoruz ki, müşterekleştirmek istiyoruz. Yani Meclis Başkanının…
FARUK BAL (Konya) – Uzlaşıyor, uzlaşıyor.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Tamam, olabilir, o zaman uzlaşma varsa biz de uyarız.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Müşterek diyoruz, yoksa şey değil yani. Bizimkini “Başkanca” diyoruz, şimdi parantez içerisine koyuyorsun “…toplantıya çağırılır.”
Başka ne var Atilla Bey? “Ara verme veya tatil sırasında toplantı hükmünü yürütmek için öncelikle bu toplantıyı gerektiren konu görüşülmeden ara verme veya tatile devam edilmez.” Aynen, CHP’de var bu.
ATİLLA KART (Konya) – Son fıkra sadece bizde var, onu bir mütalaa edelim. Yani orada şu gerekçe var zannediyorum: Yani mademki toplantıya çağırıldı, toplandı, bu gündem konuşulsun. Bu da…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Gündem bitsin, zaten mevcut Anayasa’da var Atillacığım.
ATİLLA KART (Konya) – Mevcut Anayasa’da o zannediyorum boşluk olduğu için bunu yazmak gereğini… Var mı?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Aynen var, aynen.
ATİLLA KART (Konya) – Tamam, o zaman aynen yazalım.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yazılabilir, yazılabilir, biz de katılıyoruz.
FARUK BAL (Konya) – Aynısı mı o, ne diyor? “Ara verme veya tatil sırasında toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisinde, öncelikle bu toplantıyı gerektiren konu görüşülmeden ara verme veya tatile devam edilemez.”
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Aynı, aynı Başkan.
Aslında bu İç Tüzük işi, bu bence Anayasa işi değil Atillacığım ama…
FARUK BAL (Konya) – O eşyanın tabiatından kaynaklanan…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Kaynaklanır tabii ya, gündemi tüketmek zorunda, abesle iştigal etmez yani bence bu anayasada yer almayabilir.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Efendim, biz zaten onu öyle yazdık İç Tüzük işi olduğunu çok büyük Meclis tecrübemiz olduğu için!
FARUK BAL (Konya) – Şimdi, Atillacığım, şöyle düşünün: Önemli bir konudur diye örneğin bir parti çağırdı, geldi millet, konu görüşülürken milletvekilleri dağıldı, karar yeter sayısı istenildi, bulunamadı. Ne olacak? Buna göre dağılamaz bence, otomatik olarak İç Tüzük’ün diğer hükümlerine göre devam edecek yani haftaya salı saat 15.00’te toplanmak üzere. Bence buna gerek yok.
ATİLLA KART (Konya) – Evet, bunu bir… Doğru tabii, dediğinizin bir mantığı var evet.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Nasıl efendim?
ATİLLA KART (Konya) – Faruk Bey’in de bir açıklaması var.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Burada kesinlikle hiç gerek yok, İç Tüzük’te düzenlenir, “Gündem bitirilmeden Parlamento dağılmamalı.”
ATİLLA KART (Konya) – Tamam, son fıkrayı çıkaralım.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tamam, oldu.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Biz de uyarız, kabul.
FARUK BAL (Konya) – Yeşile boya.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Şu AK PARTİ’nin kırmızısı olmasa her şey yeşil olacak ama yani Atilla Bey…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – O aşk var ya, Başkanlık sevdası mahvetti AK PARTİ’yi.
ATİLLA KART (Konya) – Gene alta onu madde notu düşüyorsunuz.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Aynen aktar orayı.
FARUK BAL (Konya) – Akademik olarak uyarır mısınız Sayın İyimaya’yı?
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Hangi açıdan?
FARUK BAL (Konya) – Başkanlık sisteminde Başkanın Meclis üzerinde hiçbir tasarrufu yoktur. Kanun teklif edemeyen, bütçe teklif edemeyen Başkan nasıl Meclisi… Bu, işte diktatörlük…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hani müzakere yapmıyorduk?
FARUK BAL (Konya) – Hayır, ben bir tek şeyi ispata çalışıyorum. Sayın Başbakan diyor ki: “Başkanlık sistemini entelektüeller de siyasi partiler de bilmiyor.” diyor. Ben de bildiğimi ispat etmeye çalışıyorum.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Başkanlık konusundaki bilginize ve bilgime karşılıklı saygı içerisinde olduğumuzu düşünüyorum. Bu konuda tartışmama ilkesini zatıdevletleri getirdi. Biz de o kaydı aynen öyle koyuyoruz, biz de kaydı ihtirazinin, parantez içi metnin Başkanlık sisteminin doğal bir yansımasıdır diyoruz, tabii, katılmayabilirsiniz.
KANUNLAR VE KARARLAR BAŞKANLIĞI YASAMA UZMANI ÖZCAN ALTAY – Başkanım, 2’nci fıkranın ilk cümlesi bu şekilde mi?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Meclis tatil veya ara verme sırasında doğrudan doğruya veya Bakanlar Kurulunun istemi üzerine Cumhurbaşkanınca toplantıya çağırılır.”
FARUK BAL (Konya) – Çağırabilir.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Çağırılır, çağırılır.
FARUK BAL (Konya) – Emredici değil ya çağırır veya çağırmaz.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, bağlı yetki orada, çağırılır, çağırılır.
ATİLLA KART (Konya) – Mevcut Anayasa’da da “çağırılır.”
AHMET İYİMAYA (Ankara) – “…toplantıya çağırılır.” 1 ona 2-3 diyorsun, 2’nin 2’nci fıkrası olarak da yazabilirsin. “Meclis Başkanı da doğrudan veya üyelerin beşte 1’inin yazılı istemi üzerine Meclisi toplantıya çağırır.” Evet, bu tamam.
ATİLLA KART (Konya) – “…doğrudan doğruya veya üyelerin beşte 1’inin…”
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tamam “veya” evet, bu bitti.
“Başkanlık Divanı” burada bir sorun var mı arkadaşlar?
ATİLLA KART (Konya) – Burada çok ayrıntılı düzenlemişiz.
FARUK BAL (Konya) – Başkanım, “Başkanlık Divanında cinsiyet ayrımı gözetilir.” derken tek üyeyle temsil edilecek bir parti ne yapacak, yani oraya nasıl üye verecek?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yoklukta hüküm ifade etmez zaten.
ATİLLA KART (Konya) – Vallahi, onu Selin Hanım gelsin…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, yok yani orada şey yok varsa o, onun gizli şartı vardır.
FARUK BAL (Konya) – Bizim bir tane üye hakkımız var, cinsiyet eşitliğini nasıl sağlayacağız?
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Biz onu destekliyoruz tabii ki.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yarın maskulenizm gelir.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Atilla Bey, biz sizin önerinizi destekliyoruz BDP olarak.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Evet, şimdi, “Başkanlık Divanı” 1’inci fıkrayı okuyoruz: “Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı milletvekilleri arasından seçilen Meclis Başkanı, başkan vekilleri, kâtip üyeler ve idare amirlerinden oluşur.” 94’müydü Hocam? Aynen. Atillacığım sizde nasıl? “Türkiye Büyük Millet Meclisinin Başkanlık Divanı Meclisteki parti gruplarının milletvekillerinin sayısı oranında katılımı…”
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Biz cinsiyetler arası eşit temsil ilkesine esas olarak mümkünse hepsinin kadınlardan olması tercih edilerek…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Atilla Bey, zaten o temsil 95’inci maddede var yani Meclis faaliyetlerine katılma temsil sırasında, mevcut Anayasa daha güzel, zaten var orada, 95’i yazacağız. Meclis faaliyetlerine partiler temsil güçlerince katılır.
FARUK BAL (Konya) – Bunu çıkarın, gözünü seveyim.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bu sadece sizde var, güçleri oranında temsil sizde var.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Biz önermedik, CHP öneriyor ama biz de destekliyoruz.
FARUK BAL (Konya) – Sizinkinde ya!
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Hayır, CHP’de var.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Biz de destekliyoruz ama.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Arkadaşlar, şöyle: Şimdi, Divanın oluşumunu yazıyoruz arkadaşlar.
Şimdi, Özgür Hanım, Divanın oluşumunu yazıyoruz, nasıl teşekkül ettiğini, Başkanlık Divanının, sizde görevleri yazmışsınız. Bir bakalım.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Hayır, farklı bir ifadeyle yazmışız. Bu olabilir bizim için.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Türkiye Büyük Millet Meclisi…” Mevcut Anayasa, aynen.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Yalnız Başkanım, şu cinsiyetler arası eşit temsil arada kayboldu. Biz destekliyoruz, CHP de öneriyor, isterseniz yazalım 2 partinin önerisi olarak.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Efendim, Başkanlık Divanı o kadar dar ki karşı cinsi veya eşit cinsi bulmanız mümkün değil.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Yok, mümkün.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – İki, zaten biz Anayasa’nın genel hükmünde cinsiyetler arası…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Mümkün de efendim, yalnız çağdaş demokrasilerde bu zorlaşabilir, 3’üncü cinsler devreye girebilir, orada…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Girebilir. Başka bir şey: Bu gibi aşırı feminizm maskulenizmi de tetikleyebilir.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Lütfen Türkçeye çevirebilir misiniz, maskeden bahsettiniz.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Feminizm ya, feminizm var, maskulenizm...
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Vekilim, zaten erkekler bütün bu Başkanlık Divanında, Mecliste, komisyonlarda sayıca epeyce üstün, ekstra bir maskulenizme gerek yok yani.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Arkadaşlar, 1’inci fıkra Anayasa’nın tekrarı, MHP, CHP, AK PARTİ ve Özgür Hanımın katılımıyla biz aynen şey yapıyoruz.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Cinsiyetler arası eşitliği ekleyerek.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Onu yazalım, parantez içinde yazalım.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Bizim ve CHP’nin önerisi.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Atilla, o zaman sizde kalsın.
ATİLLA KART (Konya) – Vazgeçme şansımız yok değil mi?
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Biz koyduralım o zaman. Biz zaten eklettik onu ama AK PARTİ ile MHP kabul etmemişti hatırlarsanız “bütün karar alma organlarında eşit temsil” diye, orada kabul edilse tek tek ekletmeye gerek yok. Onun için ekletelim.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tamam, şimdi, diyoruz ki…
ATİLLA KART (Konya) – Dursun o zaman, bizimki de dursun.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – O zaman şöyle diyoruz: “Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı…” Şöyle diyelim, oraya parantez içerisinde “Başkanlık Divanı milletvekilleri arasından…” Aç parantez… Ha, yok, şey edemeyiz ki abla, Başkanda nasıl eşit temsil olacak ya?
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – “Başkanlık Divanında” demişler zaten.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Divan tamam da, başkandan oluşuyor, bilmem ne oluşuyor. Neyse, cümle olarak yazalım o zaman.
“Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı, milletvekilleri arasından seçilen Meclis Başkanı -virgül- başkan vekilleri, kâtip üyeler ve idare amirlerinden oluşur. Divanın oluşumunda cinsiyetler arası eşit temsil esası gözetilir.”
ALTAN TAN (Diyarbakır) – “Gözetilir”, tamam.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – “İlkesi esas alınır.”
AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Esası gözetilir.” Evet, Divanın oluşumunda cinsiyet…
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Uzlaştık mı bunda peki,?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bu, CHP’ninki, CHP’yle Barış ve Demokrasi Partisine uyan son cümle.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – AK PARTİ kadın düşmanı ya, hiçbir şeyde kadınları savunduğunu görmedik. Kayda geçsin de gelecek nesiller okusunlar.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Öbürü bizim görüşümüz. Aç parantez: CHP, Barış ve Demokrasi Partisi; “Divanın oluşumunda cinsiyetler arası eşit temsil ilkesi gözetilir.”
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – “Esas alınır.”
AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Esas alınır.” olmaz.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Vekilim, sizin öneriniz değil, CHP’yle bizim önerimiz.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Esas alınır” mı diyelim, “gözetilir” mi diyelim?
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Müsaade edin, biz formüle edelim; “esas alınır” doğrusu bu.
ATİLLA KART (Konya) – “Gözetmek” daha uygun bir tabir gibi.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Kesinlikle daha iyi çünkü “esas alınır” deyince oluşmaz.
ATİLLA KART (Konya) – Daha uygun bir tabir.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Gözetilir.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Sizin öneriniz değil ki bu Başkanım.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Anladım, müdahale hakkım yok, tabii. “Esas alınır” da diyebilirim ama “gözetilir” daha rasyonel. Yoksa ne yapacaksın ya? Hanım yok. Hepsi hanım olsa erkeği nereden bulacağız?
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Vekilim, o zaman çıkar. Yoksa değil, bunları esas alırsanız o zaman kadınlar çıkar.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, bence onun için mecbursun, oluşmaz, Divan oluşmaz.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Neyse, bunu çok uzun tartıştık biz daha önce zaten.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Evet, “(2) Başkanlık Divanı Meclisteki siyasi parti gruplarının milletvekili sayısı oranında katılımlarını sağlayacak şekilde kurulur.” Yani bu zaten olacak bizde 95’in karşılığında, arkadaşlar bunu niye yazıyorlar ki? “Türkiye Büyük Millet Meclisi, çalışmalarını, kendi yaptığı İçtüzük hükümlerine göre yürütür.”
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Bunların hepsi İç Tüzük işi aslında da işte…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bakın, “İçtüzük hükümleri, siyasi parti gruplarının…”
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Anayasa’da niye olsun bunlar?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Olacak, olacak. O sadece İç Tüzük organlarının; bu, anayasal organın.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Haklısınız ama katılmıyorum.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Muhalefet partisi milletvekillerini korumak içindir aslında.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Atilla’cığım, aşağıda tekrar var sizde aynen. Sizde de var.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Hepimizde var.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hepsinde var. (2), aynen yaz.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Herkeste var, evet.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Başkanlık Divanı, Meclisteki siyasi parti gruplarının milletvekili sayısı oranında katılmasını sağlayacak şekilde kurulur.” demişiz. CHP nasıl? Aynı, CHP’yle aynıyız. Faruk Bey sizde?
FARUK BAL (Konya) – Aynı, aynı.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Aynen. Yani yeri değil, bu ayrı bir fıkra olur hâlbuki ya.
Evet, “Siyasi parti grupları, Meclis Başkanlığı için aday gösteremezler.” Burada tabii, işte atomizasyon, yani milletvekillerinin atomlaşması oluyor. Yani parti karar veremiyor, şey yapamıyor, evet.
FARUK BAL (Konya) – Yani aynen öyle de…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Fiilen değil tabii canım.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Aslında “Başbakan kimi isterse o olur.” diye bir madde konulsa da…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – (3)’üncü fıkra: “Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı için bir yasama döneminde iki seçim yapılır.”
Peki, bu hüküm yok mu sizde Faruk Bey?
FARUK BAL (Konya) – Hangisi efendim?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – “İki seçim yapılır.” diye. Sen onu aşağıda mı yazdın?
FARUK BAL (Konya) – (3)’üncü fıkrada bizim.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – (5)’te MHP’nin.
FARUK BAL (Konya) – (5)’te mi?
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – (5)’inci fıkrasında MHP’nin.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bunu şey edelim o zaman, mevcut anayasal düzen de öyle ağabey, yani (5)’e götürmeye gerek var mı? Seçim şeyi, 2 defa seçim yapılır.
FARUK BAL (Konya) – Bunların hepsi İç Tüzük’e atılabilir.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Atılabilir mi sence?
FARUK BAL (Konya) – Tabii canım, tabii.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Dünyanın hangi anayasasında bu kadar teferruat var? Var mı arkadaşlar anayasalarda? Hele bir Almanya’ya bakalım.
FARUK BAL (Konya) – Anlamsız ağabey, Anayasa’daki “iki dönem” tabiri anlamsız. Üç dönem yapıyoruz, dört dönem yapıyoruz onun adı…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Tabii, bunlar İç Tüzük ya, Anayasa’da niye olsun bunlar?
FARUK BAL (Konya) – Şimdi, bakın, “Ekimde toplanır.” dedik ya, ekimde toplanamadık. Haziranda, nerede toplandık? 15, 20 Haziranda toplandık. Kaçıncı dönem başlatılır? Toplandık, tatile gittik, birinci dönem bitti; 1 Ekim geldi, ikinci dönem. Uyduruk kaydırık işler oluyor.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam, zaten “İkinci dönem de genel seçimlere kadardır.” diyoruz ikinci dönem için, bizde o var.
FARUK BAL (Konya) – Onu istediği gibi yorumlar adam. Haziranda seçim yaptık, birinci dönem başladı; ekime geldik, kaçıncı dönem olacak?
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – “Birinci dönem seçilenin görev süresi iki yıldır.” diyor. Dolayısıyla, hazirandan itibaren iki yıl hesaplayacaksınız.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Haziranda değil veya nisanda yaptık.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Ondan sonra seçilenin…
FARUK BAL (Konya) – Sayın İyimaya, 99’da bu sorun Mecliste tartışıldı ve yaşandı. Makul olan, Anayasa’ya aykırı bir şekilde kabul edildi.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Biliyorum. Burada onun için diyoruz ki: “Genel seçimlere kadardır ikinci devre.” İkinci devre altı ay olabilir.
ATİLLA KART (Konya) – Biz “o yasama dönemi” demişiz ama genel seçimler daha uygun.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tabii, tabii, genel seçimler… Aslında genel seçimler… Herhâlde sizinki daha uygun. Niye uygun biliyor musun? 77’nci maddeye göre istimrar ilkesi var, öbür seçim tamamlanıncaya kadar eskisinin görevi devam eder. Genel seçimlerde vekâletle Meclis Başkanına şey eder. Hâlbuki Meclis Başkanının, seçimle gelen organ oluşuncaya kadar başkanlığı devam eder.
Evet, bunu koruyalım ağabey. Başkanım, koruyalım yani İç Tüzük’te şimdi…
FARUK BAL (Konya) – Bence İç Tüzük’e atalım, bu tür konuları orada düşünelim.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – O zaman, “Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı için bir yasama döneminde iki seçim yapılır.” diyelim.
ATİLLA KART (Konya) – Temel kuralı belirlemiş olalım.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Bu hususun ayrıntıları İç Tüzük’le düzenlenir.”
ALTAN TAN (Diyarbakır) – O kadar.
ATİLLA KART (Konya) – “Usul ve esasları İç Tüzük’le düzenlenir.”
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Veyahut da “Diğer hususlar İç Tüzük’te düzenlenir.”, “İç Tüzük’te gösterilir/düzenlenir.” Onları, terminoloji şeyini yapacağız tabii. Bu doğru, bu rasyonelleşme oldu, güzel oldu.
(4)…
ATİLLA KART (Konya) – Başkan adayları, Başkan seçimi, o bölüme geldik şimdi.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Zaten Başkanlık Divanı için 2 defa seçim olmuyor mu, Meclis Başkanı için de 2 defa olacak.
ATİLLA KART (Konya) – Meclis Başkanı seçim usulünü düzenliyoruz.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan adayları, milletvekilleri arasından, Meclisin toplandığı günden itibaren beş gün içinde Başkanlık Divanına bildirilir.” Tamam, bildirildi, evet. “Başkan seçimi gizli oyla yapılır. İlk iki oylamada üye tam sayısının…” Bunun bir farkı var mı?
ATİLLA KART (Konya) – Fark görünmüyor.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – CHP ne diyor ağabey? Aynı hepsi.
ATİLLA KART (Konya) – Dördüncü oylamada bir farklılığımız var. Niye o farkı koymuşuz, onun gerekçesi nedir bilemiyorum.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Çok düşük bir oyla da seçilmesin diye.
ATİLLA KART (Konya) – Dörtte 1’inin 2 fazlasından… O 2 fazlayı niye…
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Aslında 2 kat fazlasından demek…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Dörtte 1’in 2 fazlası ne?
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – 2 kat demek istemiş olabilir.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, yok, 2 fazla, 2. Dörtte 1 yetmez, 2 üye fazla olması lazım. Bölündü ya oylar, adam oylamaya girmedi canım…
FARUK BAL (Konya) – Dörtte 1’i bulamıyorsunuz.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Mutlaka bulacaksın onu. Yani “50 kişiyle Meclis Başkanını seçme.” diyor. Yani bir mantığı var.
ATİLLA KART (Konya) – Niye 2 fazlası?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ne bileyim, o hurûfiyye.
Evet, yazın… Bunu “içinde tamamlanır” dedik değil mi? Şimdi, o şeyi de “seçilmiş olur” diyoruz ya, CHP’nin şöyle bir şeyi var: “Seçilmiş olur” ibaresinden sonra gelmek üzere “Dördüncü oylamada karar yeter sayısı…” Aslında seçilme yeter sayısıdır. “Dördüncü oylamada seçilme yeter sayısı -virgül- üye tam sayısının…”
ATİLLA KART (Konya) – Yani o “seçilme yeter sayısı”, öyle bir kavram…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – İbare var.
ATİLLA KART (Konya) – Var mı öyle bir kavram?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Var, var. Ama karar, o da bir karar.
FARUK BAL (Konya) – Karar yeter sayısı…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Önemli değil o kadar da ayrıntı.
“Dördüncü oylamada karar yeter sayısı, üye tam sayısının dörtte 1’inin 2 fazlasından az olamaz.” 96’daki şeyi o zaman buraya şey etmişler.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Niye 2 fazlasından az olamaz?
ATİLLA KART (Konya) – Ben de onu anlamaya çalışıyorum da…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Onu Atilla Bey açıklar, bizim şeyimiz yok. Bu parantez içi zaten.
FARUK BAL (Konya) – 115 kişiye mi tamamlamak istiyor acaba? Dörtte 1…
ATİLLA KART (Konya) – 129 değil mi dörtte 1’i?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – 131 oluyor ya.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – 140 oluyor, 140, 141.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Biz onlara katılmıyoruz, komik şeyler bunlar.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – 141 oluyor. Bunu CHP…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Vitesi boşa aldım da evet, evet, evet, evet; güler millet bize.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – 131. Neyse, CHP’ninki bu, parantez içine yazın. CHP deyin ona.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Evet, o CHP’nin önerisi diye geçiyor zaten.
KÜRŞAT TÜRKER ERCAN – Acaba 2 fazla tek sayı mı oluyor?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ya efendim, şey yapmayın onu.
ATİLLA KART (Konya) – 139 değil mi?
FARUK BAL (Konya) – Dörtte 1’i 137, artı 2 139 ediyor.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Karar yeter sayısı var ya bizim 96’da, “Az olamaz.” diye, onu aramış ya, bu doğru. O fark, Atilla, şeyde var ya “Hiç şundan az olamaz.” falan diyor, o da 139 şeyi.
FARUK BAL (Konya) – Karar yeter sayısında kaç?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – 139.
FARUK BAL (Konya) – Niye öyle dolambaçlı gitmiş ki? 139, 140 milletvekili…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ama oransal gitmiş. Oran gidiyor ya hani, oransal, nispi sayılıyor ya. Neyse, olur ya, Atilla Bey kendisi sadeleştirmek isterse 139 diye… Diyemez 139, niye? Çünkü Parlamento yarın 700 olur, 800 olur, daha aşağı olur.
ATİLLA KART (Konya) – Oranlamayı korumak durumundayız.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Nispi o yani anayasal müdahalelerden korunacak bir metodoloji.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – 200 kişi yeter zaten.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Devam ediyoruz: “Meclis Başkanı seçimi aday gösterme süresinin bitiminden itibaren beş gün içinde tamamlanır.” O hepsinde var.
(5)’incisi… Başka ne var? (5)’te ne diyoruz ağabey? “Başkan vekillerinin, kâtip üyelerin ve idare amirlerinin sayısı ve seçim usulleri…”
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Artık bunlar çok detay değil mi?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bunu tekrar ayrı hüküm niye koyuyoruz ki?
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Evet.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yani buna gerek yok bence.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Kâtipler falan tabii ki İç Tüzük’te belirlenecek şeyler.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hatta müşterek hüküm ya. “Bu maddeyle ilgili burada düzenlenmeyen diğer hususlar İç Tüzük’le düzenlenir.” deyip müstakil bir fıkra koyalım Atilla hepsi için. Hepsi için koyalım.
Bunu en son şöyle bir şey yapacağız…
YASAMA UZMANI – Başkanım, şu (4)’üncü fıkrayı o zaman hiç yazmamış oluyoruz.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hangisini?
YASAMA UZMANI – Şurayı.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Yok, o, Başkanın seçimi ayrı da diğerleri…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Başkan işlemi ayrı canım, yok yok.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Bir tek şu “oy kullanamaz” falan kalıyor.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Şimdi, diyoruz ki: Bir fıkra, şu (5)’i son fıkra olarak “Bu maddede düzenlenmeyen diğer hususlar İç Tüzük’te gösterilir.”
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Bir tek şu şey kaldı, hani “Meclis Başkanı oy kullanamaz.” falan var ya.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Var, var; devam ediyoruz, bitmedi daha.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ama o zaman bunu en sona alacağız.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Başkanlık Divanının içinde başkan vekili yok mudur?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Var.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Şu (3)’üncü fıkrada Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanıyla ilgili şeyi yazdık ya, “Divan için iki seçim yapılır.” Sonra da “Diğer hususlar İç Tüzük’te gösterilir.” dediğimizde görüştüğümüzü de kapsamaz mı?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, bütün maddeleri… Şimdi, yukarıda ara verme vesaire gibi şeyler yazdık Hocam.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Ha, onlara ilişkin genişletilip…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tabii, tabii, genel hüküm yazıyoruz.
Burada öngöremediğimiz şeyler de olabilir, Faruk Bey’in dediği gibi, Atilla Bey’in dediği gibi.
FARUK BAL (Konya) – Şimdi, burada bizim bir farklı önerimiz var. O da şu: (4)’üncü fıkrasında beyan ediyoruz. “Başkan ve oturumu yöneten Başkanlık Divanı üyelerinin tarafsızlığı esastır, oylamalara katılamaz.”
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Olabilir. Oylamalara zaten katılamıyor da…
FARUK BAL (Konya) – Zaten katılamıyor da işte, “tarafsızlığı esastır”ı koymamız lazım.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Aynı 94’üncü madde. 94’üncü madde sanki daha mı güzel yazıyor Faruk Bey? 94 ne diyor? “Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, Başkanvekilleri, üyesi bulundukları siyasî partinin veya parti grubunun Meclis içinde veya dışındaki faaliyetlerine; görevlerinin gereği olan haller dışında, Meclis tartışmalarına katılamazlar; Başkan ve oturumu yöneten Başkanvekili oy kullanamazlar.”
FARUK BAL (Konya) – O yanlış. Bu, 12 Eylül mantığı. Şimdi, AKP’nin milletvekili, MHP’nin milletvekili MHP grup toplantısına gelemeyecek, böyle bir şey yok kardeşim. Başkan gelmesin de, Başkan ayrı ama diğerleri gelsin.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Peki, ağabey tamam.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ona gerek yok gerçekten.
FARUK BAL (Konya) – Ha, bunlar Başkanlık Divanına oturup oturum yönetmeye başladığı zaman tarafsız olsun.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Oy kullanamasınlar falan.
FARUK BAL (Konya) – Oy kullanamasın, tarafsız olsun.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Olur olur, mümkün, rasyonelleştirmedir, doğru da şeyi şey eder mi, orada mesela “Tartışmalara katılsın.” diyoruz yani siyasal açıdan?
FARUK BAL (Konya) – Oradan çıkarıyorsun o zaman.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – “Divan görevini yürütürken oy kullanamaz.” deriz.
FARUK BAL (Konya) – Başkan ve Başkanlık Divanı… “Görevini” diyemeyiz, Divanın ticari görevleri var, bir de Mecliste…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Başkanım, oy kullanma yasağını zaten oturumu yöneten Başkan ile Başkan için getirelim.
FARUK BAL (Konya) – Kâtip üye?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Diğer üyeler kullansınlar.
FARUK BAL (Konya) – Kâtip üye?
ATİLLA KART (Konya) – Kullanmasın.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Başkanla başkan vekili, evet.
FARUK BAL (Konya) – Kâtip üye?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Kullansın.
FARUK BAL (Konya) – Ya oyları sayarken hile yapıyor adam.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Peki, yazın, tamam. Yazın, onu yazalım. Tamam ağabey, tamam, yazalım.
“Başkan ve oturumu yöneten Başkanlık Divanı üyelerinin tarafsızlığı esas olup…” veyahut da “…tarafsızlığı esastır -noktalı virgül- oylamalara katılamazlar.”
FARUK BAL (Konya) – Yok, noktalı virgül oldu mu başka anlama gelir.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Virgül de.
FARUK BAL (Konya) – Virgül dediğimiz zaman yine başka anlama gelir.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Faruk’çuğum senin hangi maddede ağabey o?
FARUK BAL (Konya) – (4). Aynısını yazdırdınız da virgül, noktalı virgül değil.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Olur üstat ya. “Olup” diyelim o zaman. “Olup” diyelim, daha iyi “…esas olup…”
FARUK BAL (Konya) – Yok ağabey, bu doğru.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, yok, iki cümle yan yana olmaz yani “…esas olup oylamalara katılamazlar.”
FARUK BAL (Konya) – “…esastır -virgül-oylamalara katılamazlar.”
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hüküm cümlesi tek cümle olur, virgüllü cümle olmaz.
FARUK BAL (Konya) – Anayasa hükümran bir dil kullanır.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam, bir kaydı ihtirazın var mı?
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Yok, yok.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Efendim, kâtiplerin kullanmasından yanayız. Zaten bizden kâtip yok.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – “Başkan ve başkan vekili” neden demiyoruz?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – E, “oturumu yöneten Başkanlık Divanı üyeleri” deyince başkan vekili var zaten.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Divanın bütünü değil, “Başkan ve başkan vekili için” desek yeterli olmaz mı?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, yok. Şimdi, bakın, bir Başkan var, Meclis Başkanı, giriyor, o sıfat farklı.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Tamam.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Onun dışında zaten hepsi Divan üyeleri, başkan vekili içinde zaten. Kâtip, hepsi var, hepsi.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Yani kâtipler niye kullanmasın? Onu diyoruz.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Öyle diyorlar.
KÜRŞAT TÜRKER ERCAN – İdare amirleri?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Yok.” diyorlar arkadaşlar.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Hayır, kâtipler kullansın canım, idare amiri, kâtipler kullansın. Niye kullanmasın?
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Neden kullanmasın ki?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Arkadaşlar “Kullanmasın.” diyor.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Bize göre, kullansın.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Mutabık kalın, ben hepsine varım.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Tamam, bir müsaade edin, soralım yani şimdi mevcutta da “Başkan ve başkan vekili” diyor ya Faruk Hocam, hani “bütün Divan için” demenizin sebebi…
FARUK BAL (Konya) – Doğru, yani yapılan iş doğru.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – İdare amirleri falan…
FARUK BAL (Konya) – Yapılan iş doğru. “Meclisi yöneten Başkanlık Divanı” dediğimiz için idare amiri Meclisi yönetmiyor, yani daha doğrusu, Meclis yasama faaliyetini yönetmiyor, idare amiri kavga çıkarsa müdahale ediyor. Kâtip üyelerin tarafsız olması esastır, tarafsızlığın tek göstergesi de oy kullanmamaktır, en azından şeklî geçerlilik.
ATİLLA KART (Konya) – O, yasama faaliyetini kontrol ediyor, orada iştirak ediyor.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Tamam, kullanmasın o zaman. Zaten bizden yok, sizinki de kullanmasın.
FARUK BAL (Konya) – Tamam, bizimki de kullanmasın.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Başkan ve başkan vekili dışındaki Divan üyeleri oy kullanmalı ama biz bunu rezerv olarak öngörmüyoruz, uzlaşma adına “Kullanmasınlar.” diyoruz.
ATİLLA KART (Konya) – “Bu fedakârlığı yapıyoruz.” diyor.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Tamam, kullanmasın, biz de kabul ettik.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tamam, yazın. “Başkan ve oturumu yöneten Başkanlık Divanı üyelerinin tarafsızlığı esastır -görüşüme göre noktalı virgül parantez içerisinde, parantez dışında virgül, şaka söylüyorum- oylamalara katılamazlar.” Fakat burada, “Müzakerelere katılabilirler.” çıkar işte bak söyleyeyim, iner aşağıya, müzakereye katılır.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Bunlar detay ya, sanki her şeyi hallettik de…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Görüşmeye de katılmasın o zaman. İner…
FARUK BAL (Konya) – Hayır, oradan inemez, Divanda olduğu zaman ne iner ne çıkar.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Sadece oylamaya katılma yasağını getiriyorsun.
FARUK BAL (Konya) – “Tarafsızlığı esastır.” deyince konuşamaz, yani Meclis kürsüsünden konuşamaz.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam, bırakıyor, bir arkadaşına devrediyor, iniyor, konuşuyor.
FARUK BAL (Konya) – O ayrı bir konu.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Evet, başka ne? En son ne dedik? “Diğer hususlar İç Tüzük’te gösterilir.” Yani “bu maddeyle ilgili diğer hususlar” anlamında. Güzel. Var mı arkadaşlar başka?
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Yeşil…
KÜRŞAT TÜRKER ERCAN – Başkanım, şu (3)’teki İç Tüzük’le düzenlenme…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Aldık onu, (3)’teki yok artık.
KÜRŞAT TÜRKER ERCAN – Yani o kalksın mı?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – (3)’teki yok. Bundan sonra (3)’teki yok.
Nedir bu şimdi arkadaşlar, Divan mı? Toplantı ve tatili yaptı, Divan. Bitirelim ya bunu.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Bitsin, hepsine “evet”, okumadan.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Başka ne var arkadaşlar?
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – İç Tüzük ve siyasi parti grupları…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Yukarıdaki komisyon gelsin de komisyon görsün.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – İç Tüzük ve siyasi parti grupları… Efendim, kökleşmiş meselelerde uzlaşma kolay oluyor ama yani lavlı meselelerde, üstü külle kaplanmış, lavlı meselelerde uzlaşma zor oluyor.
Evet, gençler, okuyalım: “İç Tüzük ve siyasi parti grupları” Peki, niye İç Tüzük ve siyasi partiyi birleştirdik? Madde 95…
FARUK BAL (Konya) – 2 ayrı madde yapmamak için. Bölelim bunu.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Çünkü siyasi parti gruplarıyla ilgili bizim şahsen 1 fıkramız var hemen hemen.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Türkiye Büyük Millet Meclisi, çalışmalarını kendi yaptığı İç Tüzük hükümlerine göre yürütür.”
FARUK BAL (Konya) – Buraya bir de parantez aç, MHP önerisi: Anayasa değişikliği usulüne uygun olarak.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Aşağıda Barış ve Demokrasi Partisinin o konuda bir teklifi var, seninkini de oraya, sonuna doğru, İç Tüzük’ün yapılması, değiştirilmesi falan filan…
FARUK BAL (Konya) – Yok yani buraya bir yazalım da.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Evet, yazdık mı?
“Türkiye Büyük Millet Meclisi, çalışmalarını kendi yaptığı İç Tüzük hükümlerine göre yürütür.”
Değişimi son fıkrada yani “Rezerv”i oraya koyalım Faruk Bey. Değiştirilmesi, değiştirilme usulü falan…
Şimdi, burada bizim bir teklifimiz var yüksek komisyonu bilgilendireyim: Burada “yürütür” dedik ya, şimdi arkadaşlar Parlamento hukukumuzun önemli sorunlarından birisi, tabii temel kaynaklardan birisi teamüller ve usul tartışmaları üzerine verilen kararlar ama bunlar Parlamento hukukunun kaynakları fakat İç Tüzük değerinde değil. Sizin görüşünüzü de bu teyit ediyor. Bir şeyin İç Tüzük ağırlığında, hiyerarşik düzende olabilmesi için onun, İç Tüzük nasıl değiştirilecekse, nasıl yapılıyorsa o usulden, o süreçten geçmesi lazım. Onun için diyoruz ki: “İç Tüzük yapım usulüne göre oluşmamış hiçbir Meclis kararı, İç Tüzük kuralı olarak nitelendirilemez.”
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Bunun örneği var mı peki?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Var tabii canım, çok var.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Yani usulüne göre geçmemiş ama İç Tüzük…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Çok var var, işte 63… Çok var o çok ve ne oluyor? Birbirlerini…
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Yani nasıl olmuş olur?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Var efendim var. Veriyor, birbirlerine çatışan usul kararları oluyor.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ha, tamam.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Evet.
Buyurun.
FARUK BAL (Konya) – Bu kırmızının anlamını ben şöyle anlıyorum: Anayasa Mahkemesi geçmişte eylemli İç Tüzük ihlali veya eylemli İç Tüzük ihdası düşünceleri ile bazı kanunları bozmuştur. Gerçi şimdiki Anayasa Mahkemesinden bu yönde bir şikâyetinizin olacağını sanmıyorum ama iş tersine döner de biz başa geçersek o takdirde bizim canımızı yakar bu.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – O zaman bizim parantez olarak koyalım, bunun anlamı şu: Rasyonelleştirelim yani İç Tüzük nedir? İç Tüzük, bu anayasada belki usul… İç Tüzük burada öngörülen usul ve Parlamentonun oluşturduğu soyut bir normdur.
FARUK BAL (Konya) – Buna katılırız ancak “Anayasa değiştirme usulüne tabidir.” deyin hemen katılalım ve doğrusu bu.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Onu o zaman bunu da oraya aktaralım, ona göre…
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Evet, birlikte yazalım ve…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Anlaşamazsak onu şey yaparız, tamam. Son fıkra olarak bunu…
ATİLLA KART (Konya) – Faruk Bey’in dediğine biz de katılıyoruz.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Evet tamam, son fıkra olarak şey yapalım.
“(2) İç Tüzük hükümleri, siyasi parti gruplarının, Meclisin bütün faaliyetlerine milletvekili sayısı oranında katılmalarını sağlayacak şekilde düzenlenir.”
FARUK BAL (Konya) – Katılıyorum sana Sayın İyimaya.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Çoğulculuk esaslarıyla…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Devam ediyor: “Anayasada yer alan özel hükümler saklıdır.” Ne yaptık biz burada? Mesela, ne komisyonu kurduk? Etik komisyonu kurduk değil mi? Bu, onu ilga eder.
FARUK BAL (Konya) – Tabii tabii.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Nötralizasyon” diyoruz ona. Onun için “Anayasada yer alan özel hükümler saklıdır.” Burada ne var? Güçler oranında temsil değil, eşit temsil var. Tamam…
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Çoğulculuk hükümlerine göre falan desek?
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Çoğulculuğu nasıl sağlayacağız?
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Hayır yani bu üye sayısı oranında katılımı güçlendirmek için diyorum.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Şimdi, demokrasi nispi temsili arıyor, organlarda öyle… Öbürü düşünce özgürlüğünde tamam da burada uygulamak zor.
Evet, bu tamam. Siyasi parti gruplarının tanımı var.
Şimdi İç Tüzük’ün yapımını tartışalım.
Siyasi parti grupları… Bu nasıl arkadaşlar ya, siyaset bilinci 20 milletvekili…
FARUK BAL (Konya) – Sizin kaç milletvekiliniz var?
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Bizim 37 idi, 2’sini devlet aldı, 1’ini Rabbülâlemin aldı götürdü, 2-3 tanesi yolda gidecekler, 5’i cezaevinde, derken kaldı 20 küsur. Samimi diyorum, şaka değil böyle yani. Şerafettin Bey gitti, 2 tanesini Seçim Kurulu götürdü, 5 tanesi cezaevinde.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Her milletvekili bir grup oluşturabilir… Komisyonlar nasıl gidecek 10 kişiyle?
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – 10…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – 24 tane komisyon var. Hatta şimdi…
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – O zaman 24 yapalım.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Efendim 1961 ile 80 arasında grup yeter sayısı 10 değil miydi? 10’du.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ee… Hayır o zaman 20 yapmayalım…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Milletvekili sayısı az o zaman.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Hayır, 450.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – O zaman komisyon sayısı ise “24” diyelim.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – O zaman 12’de anlaşalım, 12 yapalım, yüzde 10 artıralım.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Evet, rezervinizi koyabilirim.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Çok teşekkürler, sağ olun.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Siyasi parti grupları en az 20 milletvekilinden meydana gelir, aç parantez, en az 20’ye…
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Başkanım bir konuşsak belki uygun bulurlar, 10’da anlaşırız.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Yok yok, bulmazlar, bulmazlar. Biz önümüzdeki seçimde zaten 85 milletvekiliyle geliyoruz, onun için bir sorun yok.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Buyurun.
FARUK BAL (Konya) – Özgür Hanım, sizin sayınızı dikkate alarak konuşmuyorum da.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Evet evet, genel.
FARUK BAL (Konya) – Şu “20” eşyanın tabiatına aykırı. Neden? Kaç tane komisyon vardı?
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – 24.
FARUK BAL (Konya) – 24 tane komisyon mu var?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – 26…
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ama o zaman 26 vekil olması lazım Faruk Hocam komisyon sayısıysa.
FARUK BAL (Konya) – Neyse, olması gereken demek ki az 30 olması lazım, 1 genel başkan, 1 Meclis Divanında görev alacak kişi; bu 2’sini çıkarırsak her komisyona 1 kişi girecek şekilde tasarlanması mantıki.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ama şu anda da 20, 26 değil mesela. O zaman şu anda da 26 olması lazım. Bir de grubun tek anlamı komisyonda bir vekilin temsil edilmesi değil, belirli haklar falan da var ya.
FARUK BAL (Konya) – 80 ihtilalinde tasarlanan Meclisten kalma bir rakam. Çünkü daha sonra işte İnsan Hakları Komisyonu kurulmuş, çeşitli komisyonlar kurulmuş…
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Evet evet…
FARUK BAL (Konya) – O “20” rakamı komisyon adedine göre düzenlenmiştir.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ama işte sayıyı ne kadar azaltıp grup kurmayı ne kadar kolaylaştırırsanız o kadar bence daha çoğulculuğa uygun bir şey yani. Neden illa 20?
FARUK BAL (Konya) – O kadar da Meclis faaliyeti zorlaşır.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ya zorlaşır, belirli komisyonlara insan veremez ama şu anda da veremiyor zaten.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Ben de bir söz almak istiyorum.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Buyurun.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Şimdi değerli arkadaşlar, 10 milletvekili bizim teklifimiz yani grup kurulması için çünkü 80 öncesinde de böyleydi. Bu siyasi çoğulculuk açısından da elzem bir mevzu. Tabii ben bir latifede bulunmak istiyorum biraz Faruk Bey’in söylediklerine karşılık: İşte Mecliste 24 komisyon var. “En azından her komisyona 1 milletvekili olsun ve rakam 30 olsun.” teklifi var. İşte bu konuda…
FARUK BAL (Konya) – Teklif değil, düşünce ileri sürülüyor.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Düşünce ileri sürme var. Bu, tabii milletvekillerinin yükünü alma açısından makul gözükebilir ancak iktidar partileri zaten bu yükü vermiyor komisyon üyelerine, yormuyorlar onları…
FARUK BAL (Konya) – Çok doğru burası.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Yani tartışmadan “Kabul edenler… Etmeyenler…” kabul ediyorlar. Dolayısıyla bir milletvekili 8 komisyona da girebilir, hiçbir mahzuru yok.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Haksızlık yapamazsınız, Adalet Komisyonu tüketici müzakere yapıyor, kesinlikle.
FARUK BAL (Konya) – Hakikaten öyle yapıyor. Sayın Başkanı da ben tebrik ediyorum, en çok muhalefet partisi milletvekillerine söz veriyor çünkü iktidarın konuşma şansı yok yani.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Şimdi efendim bir CHP’li arkadaşımız on iki saat konuştu Mecliste, kendi tükendi ama komisyon tükenmedi. Yine “Kabul edenler… Etmeyenler…” kabul edildi, geçti.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Sonuna kadar müzakere ediyoruz.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Tabii milletvekili düşüp bayılana kadar konuşuyor ama sonucu değiştiremiyor.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Benim Komisyonumda Hükûmet tasarruflarına… Yani tasarruflara müdahale çok. Borçlar Kanunu’nu aç, onu aç falan…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – O zaman 26 tane Sayın İyimaya bulmamız lazım veya 24 tane komisyona, maalesef 1 tane var elde.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Estağfurullah…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Sayın Burhan Kuzu hiç yormuyor milletvekillerini.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Atilla Bey geliyor mesela hatta öncelik veriyorum. Faruk Bey gelir, öncelik veririm ya. Arkadaşlarımızı dinleyeceğiz, diğer komisyonlardan katkı için gelmişler, dinleriz.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Sanki komisyona giden milletvekilleri bir şey yapıyorlar da, sadece yoruluyorlar zavallılar.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bizim komisyon rasyonel çalışıyor ve hakikaten şey ediyor.
“Siyasi parti grupları en az 20 milletvekilinden meydana gelir.” 20’yi aç parantez BDP 10…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Hatta mümkünse 5.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Şimdi dördüncü fıkra…
Ne diyorsunuz İç Tüzük değişikliğine?
FARUK BAL (Konya) – İç Tüzük sessiz anayasa hükmündedir, bir ülkenin siyasi rejiminin ve demokrasisinin barometresidir. Bu nedenle Anayasa değişikliği hükmüne tabi kılınmalıdır.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yazalım bunu da dursun, birikim ya, birikim. Yazalım.
Şimdi, şöyle “4” diyoruz ki, CHP ve MHP mi? Sizinki nasıl? O değişiklikle ilgili sizin de öneriniz var Özgür Hanım. Var var, sizin var öyle bir öneriniz.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Evet. Nitelikli çoğunlukla birleşebilir, bir de sonrasına da… Ya, biz de aslında biraz benzer bir mantıkla… O da Meclisin anayasası olduğu için kolaylıkla değiştirilmesini…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Şimdi şöyle…
FARUK BAL (Konya) – AKP kırmızı kalsın, hadi…
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – “Anayasa Mahkemesine itiraz yolu olsun.” falan gibi şeyler düşündük ama yani uzlaşabiliriz eğer hepsinde ortak bir şeyde uzlaşırsak.
FARUK BAL (Konya) – 367…
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Yani kolaylıkla değiştirilen bir metin olmasın.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – “İç Tüzük değişiklikleri Anayasa’nın değiştirilmesine ilişkin usule tabidir.” Aç parantez, AK PARTİ önerisi şöyle: “İç Tüzük’ün değiştirilmesi usulü, İç Tüzük’te düzenlenir. İç Tüzük yapım usulüne göre oluşmamış hiçbir Meclis kararı…”
ATİLLA KART (Konya) – Konu…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ama bu iyi bir birikim oldu yani bu gerçekten serbest müzakerenin şeyi. O olmaz da belki daha ağırlaştırılmış nisaplara indirilir.
FARUK BAL (Konya) – Tam Lincoln usulü oldu. Toplantıya çağırmış, Amerika’yı yönetiyor, şunu “Kabul edenler…” demiş, “Etmeyenler…” demiş, evet ediyor ya, “Hayır” dedi, ben “Evet” dedim, kabul edilmiştir…
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Faruk Bey, bu şey neden sadece AK PARTİ önerisi olarak duruyor? İç Tüzük kurallarına göre bu iyi bir öneri. İç Tüzük hükmüne göre oluşmamış…
FARUK BAL (Konya) – Kırmızı mı?
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Evet.
FARUK BAL (Konya) – “Anayasa Mahkemesi benim dediğim dışında karar veremez.” hükmü bu.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Bunu değerlendirelim.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Anayasa Mahkemesini kaldıralım, 62’ye kadar yok bu zaten.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yahu, arkadaşım bakın biz dedik ki: “İç Tüzük’ün değiştirilmesi usulü, İç Tüzük’te gösterilir.”
FARUK BAL (Konya) – İç Tüzükte nasıl gösterecek?
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Yok yok onu demiyorum ben, öbürünü dedim.
FARUK BAL (Konya) – Şimdi, bazı kararlarda Anayasa Mahkemesi diyor ki, eski Anayasa Mahkemesi, sen bunu böyle böyle yaptın… Bu, İç Tüzük’e aykırı. Dolayısıyla bu İç Tüzük…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – İç Tüzük yapım usulüne göre oluşmamış hiçbir Meclis kararı, İç Tüzük kuralı olarak nitelendirilemez.” Tamam, peki.
Arkadaşlar başka bir şey var mı burada? Kolluk hizmetlerini çıkarıyoruz Atilla Bey.
ATİLLA KART (Konya) – Evet onu çıkarıyoruz.
FARUK BAL (Konya) – Sayın İyimaya, gel bak şunu şey yapalım yani biz şahitlik ederiz “İyi niyetle bu hatayı yapmıştır.” deriz.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hangisi?
FARUK BAL (Konya) – Şu 367’yi kabul et. Biz de senin şu ikinciyi kabul edelim “yapım usulüne göre...”
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Anayasalar al gülüm ver gülüm değil, partilerin kendi algılarına göre oluşturdukları toplumsal taleplerin Anayasa metnine yansıması yoluyla oluşur.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Efendim bunu Başkanlığı tartışırken de hatırlatıyorum size, kayda geçsin. Bir alışveriş olabilir de orada…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ama bu güzel oldu yani.
Tamam mı arkadaşlar? Öbürüne geçiyoruz.
Ne yapalım, saat beş, ne dersiniz bırakalım mı?
ATİLLA KART (Konya) – Bırakalım.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Peki, oldu arkadaşlar. Kaç madde yaptık? Dört.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Bir tane daha bitirebiliriz aslında.
ATİLLA KART (Konya) – Yok yok, bırakalım.
FARUK BAL (Konya) – Sayın İyimaya, 5’i yapabiliriz. 5’te toplantı karar yeter sayısı filan onların hiçbirisi Anayasa’nın işi değil.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok yok, toplantı yeter sayısını çok tartışacağız.
Peki, yarın saat 14.00’te toplanmak üzere toplantıyı sona erdiriyoruz.
Kapanma Saati: 16.47
Dostları ilə paylaş: |