266 rcshn, 67 plâ, terfta; -ve metin AfiDd* is yaprak renfcsâs, I yap h



Yüklə 5,51 Mb.
səhifə86/91
tarix27.12.2018
ölçüsü5,51 Mb.
#86796
1   ...   83   84   85   86   87   88   89   90   91

Bu yolda tezelden yapılacak işler şunlardır:


  1. Büyük Millet Meclisinden Türk
    Ordu Müzesinin kurulması için bir kanun çı
    karmak ve bu kanun ile kara, deniz ve hava
    kuvvetlerimizin müzesini bir müessesenin ça
    tısı altında toplamak..

  2. — Bu müzeyi İstanbulun en şerefli
    bir yerinde binasının temelini atarak kurmak

  3. — Bu müzeyi kurmak için âzası az fa
    kat öz, hakikaten selâhiyet sahibi kimseler
    den mürekkep bir kurucu heyet toplamak,
    ve bu heyetten müzenin projesini en kısa bir
    zamanda istemek; heyetin yapacağı projeyi
    harfiyen tatbik etmek.

  4. — Bir defaya mahsus olacağı için, her
    türlü tesis masrafından kaçmamak.

Şu anda kapısından huşu ile gireceğimiz o müzeyi tahayyül ediyorum; Mehmedciğin manevî huzuruna , çıkarken kulaklarımda Mehmed Akifin sesi var: Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana!..

(Hergün Gazetesi, 26 - 21 mart 1958)

ASKERİ SÂNAYİ İDADİSİ — 1862 (H. 1279) de Tophanede açılmış bir askerî mekteptir kî, bu satırların yazıldığı sırada Kırık-kalede bulunan Asker: Sanat Okulunun temelidir. Türk ordusuna çok kıymetli teknik elemanı yetiştirmiş bir müessesedir. Her sınıf, sanat kollarında çalışan çocuklariyle bir tabur ve mektep bir alay kabul edilerek miralay rütbesinde bir kumandanın emrine verilmiş ve 1908 İnkılâbına kadar da bu mektebe kaydolunmak hakkı, âdeta bir imtiyaz şeklinde İstanbul çocuklarına tahsis edilmişti. Tophanei askerî idadisine Büyükşehrin bilhassa fakir aile çocukları alınmış, «sabahtan akşama kadar hizmeti şakka ile meşgul oldukları halde ancak bir lokma ekmek parası kazanmağa muvaffak» olanların evlâtları

neni sefaletten kurtarılmış, hem de kıymetli ustaların elinde ve büyük Devlet atölyelerinde memlekete faydalı birer unsur olarak yetiştirilmişti.

Bibi.: Ü. N. Ergin, Maarif Târihi.

ASKEROCAĞI CADDESİ — Beyoğlu kazasının Taksim nayihesinin Gümüşsüyü ve Harbiye mahalleleri arasında boydan boya sınır teşkil eden ve Cumhuriyet caddesi (Taksim — Harbiye tramvay yolu) ile Kadırgalar geçidi arasında uzanır asfalt bir yokuştur; Cumhuriyet Caddesi kavşağından Mete Cad-desiyle olan kavşağına kadar hafif bir meyil ile iner, bu parçası dört araba genişliğinde-dir; Mete Caddesi kavşağından itibaren yarısına yakın daralır, meyli de fazlalaşır; kendisinden ayrılan ve 90 derecelik bir dirsek yapan Gazhanebostanı sokağı yine kendisine kavuşur; bu iki kavşak arasında da, Askero-cağı sokağı evvelâ sağa, sonra sola iki kavis yapar. Gazhanebostanı sokağının alt kavşağından itibaren tekrar genişler ve topraklaş mış bozuk bir asfalt halinde Kadırgalar geçi-. dine kavuşur.

Cumhuriyet Caddesi kavşağından yüründüğüne göre, sağda Belediye Gazinosunun arka kısmı, solda «Tenis - İskrim - Dağcılık Kulübü»; Mete Caddesi kavşağını az geçince solda «Taşkışla», Gazhanebostanı sokağı kavşağını geçince sağda «Güney Park» ve «Deniz Park» içkili lokantaları vardır.

Caddenin, Dolmabahçe üzerlerine düşen kısmından, karsı Anadolu yakasının nefîs bir panoraması görünür. Bilhassa yaz akşamları, Askerocağı Caddesinin bu kısmı, âdeta bir «Aşıklar yolu» halini alır; yaya kafilelerin arasından, bisikletli gençler, çocuklar akıp geçer, ikiz gazinolar îebâleb dolar, dondurmacı, ketenhelyacı, simitçi ve leblebici gibi ayak satıcıları da çok iş yaparlar; pek canlı, renkli ve sesli bir cadde olur.

ismail Ersevim

ASKER SOKAĞI — Kumkapıda, yarısı Kazanisaadi yarısı da Kâtipkasım mahallelerinde, henüz tanzim edilmemiş bir toprak yoldur; yer yer genişleyip daralır, hattâ ba-zan bir meydancık halinde yayılır, Kınacı-nıahmut, Kızıltaş, Asya ve Hemşire sokakla-riyle birer kavşağı vardır. Yazın tozdan, kışın çamurdan geçilemiyecek haldedir. Yavaş yavaş imar edilmekte olan bir yangın yerin-

de açılmış olan bu sokağın iki kenarında ikişer katlı kagir evler serpilmiştir. Kızıltaş sokağı ile olan kavşağı civarında Evdoksiya ayazması bulunmaktadır. Sekenesi ekseriyetle Ermenidir, birkaç aile de Türk ve Rum vardır (Şubat 1947).

İsmail Ersevim

ASKI — Türkiyede ve bilhassa Büyük-şehir îstanbulda, saz şairlerinin kondukları kahvehanelerde, tertip edilen manzum maamma müsabakalarını kazananlara verilen hediye - mükâfatlar ki, çözülmesi matlup manzume ile beraber kahvehanenin duvarına asılırdı; bu hediyeler kılıç, tabanca, şal, esvaplık çuha ve aba gibi şeylerdi. Fakat, askıyı alabilmek için «Muammanız şudur!» demek kâfi değildi; Maammayı çözmek ve maamma sahibini de mai ile mat etmek şarttı.

Bu askılar, Ramazanlarda birer çalgılı kahve şekline sokulan eski tulumbacı kahvelerinde de tertip edilirdi (B.: Çalgılı Kahvehaneler). Askı asılan maamma kahvehanelerinin en meşhurları,- bir asır kadar evvel, Demirkapı ile Çemberlitaştaki sıra kahveler idi. Bazan, askı eşya olmaz, kahvehane müşterilerinden toplanan para askı yerine hediye edilirdi. Geçen asır sonlarının en namlı ma-nici, semaici ve destancısı Üsküdarlı Vasıf Hoca, İstanbul Ansiklopedisine gönderdiği notlarda: «Saz şairlerinin maammalarım bilirim. Astıkları maammalara, müşterileri taşlamak, yani medhü sena etmek gibi usullerle para toplarlar ve bu paraları balmumu ile maammanın çevresine yapıştırırlardı. Açıktan halleden olursa toplanan bu parayı alırdı, olmazsa diğer bir yere giderken aralarında taksim ederlerdi. Maniciler gibi bunların da çoğu ezberciler idi» diyor.

Şu maammanın Demirkapı kahvelerinde asıldığı rivayet olunur:

At «alem» in «mim» ini Getir «Yahu» başına Adı çıkar âşikm «Ahu» kaçar dağ basma

Pek açık görülür ki, bu maamma «Ali» adı üstüne tertip edilmiştir, şöyle ki: Arap harfleriyle alem, «a, l, m» harfleriyle yazılır; sonuncu harf olan m = mim atılıp yahu nün başına getirilir, bu sefer de «Ahu» dağ başına kaçarsa, yani yahu'nun Ahu'su atılırsa, «a, l, y = i» yani «Ali» kalır. Bu ana-

ASLANAĞZI SOKAĞI

__ 1118 —

istanbul

ANSİKLOPEDİSİ

— 1119 —

ASLAN YAN (Dr. Kirkor Bey)




amayı Perişan Ali adında araba sürücülüğü yapan bir tulumbacı şu mani ile çözmüş:

Bir garibim adaşım Askı almak muradım Civan zülfü boynumda Âşık Alidir adım.

ASLANAĞZI SOKAĞI — Büyükadanın

Maden mahallesi sokaklarından; Alparslan ^ sokağı ile Malûlgazi Caddesi arasında, zarif bir köprü gibi uzanır (B.: Büyükada).

Bir asfalt yol olan Malûlgazi Caddesi kavşağından yüründüğüne göre, iki araba genişliğinde ve seyrek taş döşelidir; her iki kenarında birer araba genişliğinde yaya kaldırımları vardır; Başlala sokağı kavşağına kadar pek hafif sayılamıyacak bir meyil ile iner.

Aslanağzı sokağının iki kenarında, bakımlı çiçek bahçeleri ortasında ve ağaçlar arasında, ikişer üçer katlı ve hepsi yağlıboya köşkler sıralanmıştır. Yolun sonunda, yüzü Alpaslan Caddesinde bir de büyük beton yapı vardır; buranın, denize ve karşı Anadolu kıyılarına doğru nezareti de pok hoştur (Şubat 1947).

İsmail Erseyim

ASLAN AMİRA — Onsekizinci asırda yaşamış şöhretli bir Ermeni taciridir. 1760 sıralarında Vezir-i azanım bazirgânbaşısı olarak zikredilmektedir. Hayatı hakkında başka bir kayda rastlamlamadı.

Kevork Pamukçuyan

ARSLÂNIM, ARSLANIM — Eski, istanbul kadınlarının ağzında evin erkek çocuklarına, küçük delikanlılara karşı bir sevgi hitabı idi. Sarayı Hümayunda ise, Valide Sultanlar oğulları olan Padişahlara, bir an'a-ne olarak daima «Arslamm!..» diye hitap ederlerdi. İstanbulun günlük hayatında paşalar, beyler, ağalar, efendiler, patronlar, üs-tadlar maiyetlerine, zabitlerine, neferlerine, uşaklarına, arabacılarına, hamlacılarına, bahçıvanlarına, kalfalarına, çıraklarına fazla iş, fazla hizmet ve gayret istedikleri zaman: «Arslanım!..» diyerek teşvik etmişlerdir; hattâ ülfet ve münasebeti ayak üstü, geçici olduğu zamanlarda da bu takımdan adını dahi öğrenmiye lüzum olmayan kimselere, gençlere «Arslanım» , denilmiştir. Gariptir ki istanbul kadınları kendi aralarındaki ülfet ve muhabbet arasında birbirlerine de «arsla-

nım» hitabını kullanırlardı. Zamanımızda yakın sevgi hitabı olmaktan çıkmış, yalnız yukarıdan aşağıya, amele, uşak, ırgad, boyundan gençlere bir teşvik hitabı olarak kullanılmaktadır; ve ekseriya muhatabın adı bilinmediği zaman söylenir.

ÂSLANİSKELESİ SOKAĞI — 1934 istanbul Belediyesi Şehir Rehberinin 8 numaralı haritasında, Balat Karabaş mahallesine ait gösterilen bu sokak, mahallinde «Aslanis-kelesi Mevkii» diye mevcuttur. Ayvansaray caddesiyle Demirhisar caddesi kavşağında, küçük, toprak bir meydancıktan ibarettir. Sağda, duvara doğru yük arabaları bekleşir. Karşıda, Korucukayıkhanesi sokağı köşebaşı--na kadar bir tornacı ve iki katlı ahşap bir ev vardır.

Aslaniskelesine ise daha beriden, Avra-hayim Musevi hastahanesinin duvarının dibinden, bir araba genişliğindeki toprak yolla gidilir. Bu satırların yazıldığı sırada bu iskele, birkaç kazıktan ibaret kalmış bulunuyordu. Gerisi, bir kalafat yeridir. Kıyı boyunca kayık ve çatanalar sıralanır. Bunların boyan-mıya ve tamire muhtaç olanları, soldaki vasi kumsala - ta caddeye kadar - çekili .durur (Ekim 1946).

İsmail Ersevim

ASLANYAN (Dikran) — 1850 sularında, Büyükşehrin namlı bir hurufat hakkaki ve dökümcüsü; bu alanda Türk fikir hayatına eşsiz büyük hizmetlerde bulunmuş olan Haçik Kevorkyan'ın ustası; Haçik, Dikran Ustanın yanına 1869 da henüz on üç yaşında iken çırak olarak girmişti ki, Dikranm dökümhanesi Vezir Hanında idi; 1880 de çalışamıya-cak kadar alil olan bu sanatkâr, müessesesini, o sıralarda bir kıymet eseri olarak yetişmiş bulunan Haçik Ustaya devretmişti, Dikran Aslanyanın hayatı hakkında başka bir kayda rastlanamadı. (B.: Arab asıllı Türk harfleri).

ASLANYAN (Dr. İstepan Paşa) — Geçen asrın meşhur Ermeni tabiplerîndendir. 1822 de Beyoğlu'nda doğmuş ve 17 Kasım 1901 de orada vefat etmiştir. Eğya adında bir sıvacının oğludur.

1839 - 1841 yıllarında, Üsküdar'da yeni açılan Cemaran, mektebinde parlak surette okumuştur. 1841 de Mektebi Sultanî'de tah-





İstepan Paşa (Resim: Nezih)

siline devam etmiştir. O sıralarda Askerî Tıbbiye Mektebi gayrı müs-lim talebeler de kabul etmeğe başladığı için, 1842 yılında Aslanyan da oraya kaydolumuş-tur. 1847 de birincilikle ve kolağası rütbesiyle mezun olmuştur. Sultan Mecid Mısır Hıdivi M. e h m e d Ali

Paşa ile birlikde imtihanda bizzat hazır bulunmuştur. Aslanyan İstanbul Tıp Mektebinden mezun, ilk Ermeni doktoru olmuştur, yine o 1847 yılında, Sultan Mecid, Aslanyan'] diğer üç seçkin talebe ile beraber Viyanaya tahsile göndermiştir. Üç ay kadar Tıp Üniversitesi derslerine devam ederek 1848 de muvaffakiyetle diplomasını almış ve îstanbu-la dönmüştür. Bu sırada, İstanbulda kolera salgını devam ettiğinden, muvakkaten Beylerbeyi Askerî Hastahanesinde vazifelendiril-miştir.. Veba zail olduktan sonra binbaşılığa terfi ederek Serasker Kapusu Hastahanesinde vazife deruhde etmiştir. 1849 yılı başlarında Tıbbiye Mektebine yardımcı müderris tayin olunmuştur. Aynı yılın sonlarına doğru kaymakamlığa yükselerek «Bey» unvanını almıştır. 1859 da ise cerrahî profesörü olmuştur. 21 sene bu vazifede bulunup birçok kıymetli talebe yetiştirmiştir. 1853 yılında Has-sa mimarlarından Serveryan Ohannes Amira'-nm kızı ile evlenmiştir. 1857 de miralaylığa terfi etmiş ve Sultan'ın takdirine mazhar olmuştur. 1859 da Beyoğlu Altıncı Daire Meclisine âza seçilerek 1861 yılma kadar bu vazifede kalmıştır. 1863 - 1864 yıllarında Ta-lim-i umumiye müfettişliği uhdesine verilmiştir. 1869 da, Boğaziçi Asya sahilleri doktorlarının iştirakiyle «Üsküdar Tıbbiye Cemiyetini kurmuştur., 1870 de kendisine paşalık rütbesi tevdi edilmiş ve Serasker Kapusunda Sıhhiye Dairesi Meclis-i âlisi'ne âza seçilmiştir. 1875 - 1876 yıllarında muvakkaten Rumeli umumî sıhhiye müfettişliğine tâyin olunmuştur. 1877 de, Ordu için tabipler intihap etmek üzere Hükümet tarafından Avrupaya

gönderilmiştir. 1878 de, Türk-Rus Harbi esnasında, sıhhiye yaveri olarak Saffet Paşa ile birlikde Edirne'ye gitmiştir. Bu sıralarda kendisini kıskananların entrikalarına maruz kalarak 1879 da askeriyeden istifa etmiş ve tekaüde sevkedilmistir. Az sonra tedavi için Kahireye gitmiş ve orada bir müddet doktorluk yapmıştır. 1884 de İstanbula dönmüşse de kısa bir zaman sonra bu sefer de Fransa-ya geçmiştir. Gaybubeti esnasında, Sultan'a ve Hükümete muhalifdir diye aleyhinde jur-ailar verilmiştir. 1889 yılma kadar gözden düşmüş vaziyette yaşadıktan sonra, Dadyan Artin Paşa'nın tavassutu ile İstanbula dönerek, Kuzguncukda ikamet etmeğe başlamıştır. Maamafih, ancak 1897 de eski rütbe ve haklarına sahip olmuştur..

Muhtelif tarihlerde madalyalar, Osmanî ve Mecidî nişanlariyle taltif edilmiştir.

İstepan Paşa, Ermeni cemaatı işlerinde de mühim vazifelerde bulunmuştur. Meselâ sabık Pangaltı Ermeni Mezarlığında, onun gayretiyle Surp Lusavoriç isminde bir kilise yapılmıştır. 1859 da Ermeni cemaatının nizamnamesini hazırlayan heyete iştirak etmiştir. 1873 de Patrikhane Cismanî Meclisine âza, 1896 da ise reis muavini seçilmiştir. 1876 - 1880 yılları zarfında da Patrikhane umumî meclisinin reisi olmuştur.

Aynı zamanda kalem sahibi olan Aslanyan tıbba dair makaleler neşretmiştir. Gayrı matbu kalan çok kıymetli hâtıraları, Dr Torkomyan'a göre bir Ermeni ailesi tarafından kopye edilmek üzere alınmış ve bir daha kendisine iade edilmemiştir.

Kevork Pamukçuyan

ASLANYAN (Dr. Kirkor Bey) — Memlekete değeri hizmetlerde bulunan bir ta-bipdir. 1859 da Beyoğlunda doğmuş ve 3 Kasım 1934 de orada vefat etmiştir. Eğya Mu-radyan adlı bir kimsenin oğlu ve îstepan Paşa Aslanyan'ın yeğenidir. Çocukluğunda dayısının himayesine mazhar olduğu için minnettarlığını ifade etmek gayesiyle onun soyadını benimsemiştir.

1884 de Askerî Tıbbiyeden yüzbaşı rütbesiyle mezun olduktan sonra, 13 yıl Edirne-deki Askerî Hastahanede ve müteakiben on yıl da Maltepe'de hizmet- etmiştir. 1908 de Yıldızdaki Nişancı Taburuna binbaşı rütbesiyle tayin olunmuştur. Bundan sonra bir se-

ASLANYAN (Kevork Başpiskopos)

1120 —


İSTANBUL


ne silâh toplamak vazifesiyle Arnavutlukda bulunmuştur. Dönüşünde kaymakam rütbesiy le Bağdad'a gönderilmiş ve oradaki askerî hastahâneye yardımcı sertabip nasbolunarak üçbuçuk sene bu vazifede kalmıştır. 1914 de otuz yıllık hizmetini idrak ederek tekaüdlüğe hak kazanmıştır. Mezkûr tarihde Basra'ya Belediye doktoru tayin edilmiştir. Birinci Cihan Harbinin bidayetinde Basra Askerî Has-tahanesine sertabip nasbolunmuştur. Umumî Harbin sonunda İstanbüla avdet ederek nihaî olarak tekaüde sevkedilmiştir.

Dr. Kirkor Bey Aslanyan 4. cü sınıf Osmaniye ve Mecidiye nişanlariyle Liyakât ve Hicaz madalyalariyle de taltif edilmiştir. 1933 de işbu biografik notları kendisinden toplayan Dr. Arto Mezburyan (1879 - 1957) Kirkor Beyin misafirperver, asîl ve iltifatçı bir kimse olduğunu kaydetmektedir.

Kevork Pamukçuyan

ASLANYAN (Kevork Başpiskopos) — İki defa İstanbul Ermeni Patrikliği kaymakamlığında bulunan-ve Ermeni Cemaatine değerli hizmetleri olan bir din adamıdır. 1867 de Eğiri'in Pingyan kasabasında doğmuş ve 25 Haziran 1951 de İstanbul'da vefat etmiştir.

Ruhaniliğe intisap etmeden Karekin adını taşıyan.. Aslanyan Başpiskopos 1881 de doğduğu kasabanın Mesrobyan mektebinden mezun olmuştur. 1882 - 1885 yılları zarfında, dayısı Dr. Kevork Bekyan'ın yanında eczacılıkla meşgul olmuştur. 1887 de mezkûr mektebe müdür tayin edilmiştir. İ890 da İstanbul'a gelerek, biraderi Vartan Aslanyanla birlikde bir fanila ve çorap fabrikası açmıştır Bundan dolayı 1891 de beşinci sınıf Mecidiye nişaniyle taltif edilerek, saray tarafından «Faniîâcıbaşı» unvanı tevcih olunmuştur.

Ailevî bazı felâketlerden dolayı, 1897 de kendini ruhanî hayata vakfetmeğe karar vererek, 1898 de «sargavak» (diakon) ve 1900 yılında da «abeğa» takdis olunmuştur. Akabinde, Sivas'ın Surp Nişan Manastırına ruhanî reis muavini tayin edilmiştir. Aynı yılın sonlarında da Tokat Ermenileri murahhaslığına getirilmiştir. 1901 senesi Mayıs ayında «vartabet» takdis oluduktan sonra, aynı yıl Eğin'e murahhas yardımcısı ve 1903 sonunda da Malatya'ya murahhas tayin edilmiştir. 1908 de İstanbul'a gelerek, Patrikhane ruhanî meclisine âza seçilmiştir. 1910 da Te-

kirdağ ve 1914 de ise Adana Ermenilerinin murahhası olmuştur. 1921 de tekrar İstanbul'a gelerek, Patrikhane ruhanî meclisine yeniden âza seçilmiştir. 1922 de Eçmiadzinde piskopos takdis olmuştur. Aynı yılın içinde İstanbul Ermeni Patrikhanesi kaymakamlığına getirilmiş ve 1927 Haziran ayına kadar bu mevkide kalmıştır. 1923 de Başpiskopos unvanım almıştır. 1928 de Habeşistanda Adis Ababa'ya giderek, oradaki Surp Kevork kilisesinin temel atma merasimine riyaset etmiştir. 1940 da yeniden kısa bir müddet Patrikhane ruhanî meclisine âza olmuştur. 1944 de Patrik Naroyan Başpiskopos'un- vefatından sonra, tekrar İstanbul Patrikliği kaymakamlığına getirilmiş ve vefatından birkaç ay evveline kadar bu makamda kalmıştır. 1945 de, VI. cı Kevork Katoğikos'un seçim ve takdis merasimine iştirak etmek üzere bir heyetin başkanlığında Eçmiadzin'e gitmiştir. 1949 da, bazı Ermeni ruhanilerinin kendisine karşı cephe almaları sebebiyle, Patrikhanede iki yıl kadar devam eden bir ihtilâf başgöster-miştir. Neticede işbu ruhaniler önce Aslanyan Başpiskopos tarafından cezalandırılıp sonra da Eçmiadzin Katoğikos'u tarafından kiliseden tard edilmişlerse de, yeni seçilen İstanbul Patriği Karekin Başpiskopos Haçadur-yan'ın tavassudu ve şefaati ile bir müddet sonra af f edilmişlerdir.

Aslanyan Başpiskopos'un on adet kadar muhtelif mevzulara dair münteşir ermenice telif eserleri mevcuttur. Pingyan Ermenileri hakkında bir de gayrı matbu kıymetli tarihî bir eser bırakmıştır. 1890 yılından itibaren, gerek İstanbul, gerekse hariçteki Ermeni basınında birçok yazıları da intişar etmiştir. 1952 de, İstanbul'da, Toros Azatyan tarafından hakkında biografik bir eser neşredilmiş-

tir.

Kevork Pamukçuyan



ASLANYAN (Kevork Efendi) — Devlet hizmetinde bulunan tanınmış bir mühendis ve müellifdir. 1849 da Yeşilköyde doğmuş ve 30 Temmuz 1922 de gine îstanbulda vefat etmiştir.

Parisde tahsilde bulunup mühendislik diplomasını aldıktan sonra İstanbüla avdet ederek Devlet hizmetine girmiştir. Haydarpaşa — İzmit demiryolu hattının ilk mühendisi olmuştur. 1892 - 1908 yılları zarfında Nafia

İstanbulun sanat ehlinden iki halı tamircisi
Türkiye Klisehanesi (Warwic Goble'nin sulu boyasından Sabiha Bozcah eliyle)

Nurgök. Matbaası



ANSİKLOPEDİSİ

— 1121


ASLANYAN KARDEŞLER TRİOSU


Nezaretinde Köprüler ve Şoseler İdaresinin müdür muavinliğinde bulunmuş ve 1909 da ise müdür nasbolmuştur. 1899 da Hazinei Hassa nezaretinde mütehassıs müşavir tayin edilmiştir. 1901 - 1903 yılları zarfında İstanbul Sular İdaresinin müdürü olmuştur. 1904 -1908 yıllarında Haydarpaşa limanı komiserliğinde bulunmuştur: 1910 da emekliye ayrılmıştır.

Gediz nehrinin ağzının değiştirilmesi, İzmir ve Üsküdar su tevziatı sistemi, Dedea-ğaç - Selanik demiryolunun ilk projeleri, Se

4ânik ve Haydarpaşa limanlarının inşaatı Ke-vork Efendi Aslanyan'ın nezareti altında yapılmıştır.

Cemaat işlerinde de muhtelif vazifelerde bulunan Aslanyan Efendi, Tokad ve Yeşilköy'den Patrikhane umumî meclisine, Tedrisat heyetine ve 1906 da ise Cismanî meclisine âza; keza îktisad heyetine başkan ve 1911 yılında da İdare heyetine reis seçilmiştir.

J.914 de ise Ermeni Bankasının idare heyetine müdür intihap okunuştur.

Aynı zamanda değerli bir müdekkik olan K. Aslanyan, 1882 de ermenice bir bioloji, 1883 de yine ermenice bir coğrafya ve 1909 yılında da «Etudes historiques sur le peuple armenien» (Ermeni kavmi hakkında tarihî tetkikler) adlı fransızca bir eser neşretmiş-tir.

Kevork Paımıkguyan

ASLANYAN (Manuk) — Gazeteci ve mü-derrisdir; 1890 da Hizan'da (Bitlis) doğmuş ve 1944 de Beyrut'ta vefat etmiştir.

1908 de İstanbul'a gelerek Mektebi Sul-tani'ye girip mezun olduktan sonra, Dar-ül-funun Riyaziye Şubesini de bitirmiştir. 1918 den sora muallimlikle meşgul olmuştur. 1923 de, ismini bilâhare «Marmara» ve «Aztarar»a çevirdiği «Cakadamart» (Cephe) adlı gazeteyi yeniden neşretmiştir. Keza İstanbulda münteşir mektepler için ermenice Fizik kitapları da vardır. 1937 de Suriyeye gitmiş ve oradan da Beyrut'a geçmiştir.

Kevork Pamukçuya»

ASLANYAN (Takvor) — Ünlü bir mü-derrisdir. Onsekizinci asrın ortalarında doğmuş ve 1820 den sonra vefat etmiştir. Meşhur edip Bağdasar Tıbir'in şakirtlerindendir. 1780 şuralarında Beyoğlunda bir muâllimhâ-'ne açmıştır. Burada 1782 tarihine kadar Se-

rovpe Minasibyan (Batkanyan), ve 1783 - 1787 yılları zarfında Nerses Aştaraketzi (bilâhare katoğikos) tahsil etmiştir. Bedros Karabetya-na göre (Samatya Ermeni Kilisesi Tarihi, İstanbul, 1935, s. 102), Kumkapu Bezciyan Mektebinde de ermenice dersleri vermiştir. Apra-ham Ayvazyan'a göre ise (Ermeni Bioğrafüe-ri Serisi, 3. cü cilt, İstanbul, 1893, s. 144), Teoloji ilmine de vakıf olan Takvor Aslanyan, İstanbul patriği Edirneli Boğos Başpiskopos'-un (1815 - 1823) kâtipliğini ifa etmiş ve bu meyanda 1820 de Gregoryen ve Ka tolik Ermeni cemaatlerinin arasındaki ihtilâfları tetkik etmek üzere müteşekkil Gre-goryenlerin heyetinin üç âzasından biri olmuştur.

Kevork Pamukçuyan

ASLANYAN (Viçen) — Cami içlerine yapdığı tezyinat ile tanınmış bir ressamdır. 1865 de doğmuş ve 1939 da vefat etmiştir. Galatasaray Lisesinde resim hocası olmuştur.

Kevork Pamukçuyan

ASLANYAN KARDEŞLER TRİOSU —

Şehrimizin tanınmış musiki teşkilâtların-dandır. 1940 da kurulan Trio ilk konserini 1946 da Saray Sinemasında vermiştir. On sene denber i İstanbul Radyosunda muntazam konserler tertip etmektedir. Repertuarında, Haydn, Mozart, Beethoven, Schubert, Dvor jak, Çaykovski, Arenski, Şostakoviç ve Koca-Eynatyan gibi ünlü bestekârların trioları bulunmaktadır. Teknik Üniversitesi Radyosunda ve Filarmoni Derneğinde de konserler veren Aslanyan Kardeşler Triosu şu zevattan müteşekkildir;

Viyolonist Vahakn Aslanyan 1914 de doğmuş olup birçok konserlere solist olarak katılmıştır. 1935 de Atatürk huzurunda Beethoven'in konçertosunu icra eden ve 1938 de kardeşi Varujan'la birlikde ilk resitalini veren sanatkâr, halen İstanbul şehri orkestrası, Radyo Senfonik ve Salon orkestralarına iştirak etmekte olup, Radyo Oda Orkestrasının Konzertmeister'lerindendir.

Piyanist Varujan Aslanyan ise 1920 de doğmuş olup ilk resitalini 1938 de vermiştir. Müteaddit resitallere de «aceompagnateur» olarak iştirak etmiştir. Ermeni müzisyenleri hakkında gayrı matbu biografik bir eseri de mevcuttur.

Trio'nun üçüncü şahsı olan ve 1925; de



ASLANYATAĞI SOKAĞI

1122


İSTANBUL

ANSİKLOPEDİSİ

— 1123 —

ASMAALTI MEYHANELERİ




doğan Vartan Aslanyan'a gelince, gerek istanbul, gerekse Teknik Üniversite Radyolarında resitaller vermiştir. İstanbul Şehir Orkestrası, Radyo Senfonik ve Salon Orkestrası âzalarındandır.

Aslanyan kardeşler Kevork Başpiskopos' Aslanyan'ın torunlarıdır.

Kevork Pamukçuyan

ASLANYATAĞI SOKAĞI — Cihangir sokaklarmdandır; Sıraselviler Caddesiyle Cihangir Caddesi arasında uzanır; Sıraselviler-den yüründüğüne göre, oldukça meyilli ve üç araba genişliğinde bir yokuş olarak iner; iki kenarı yaya kaldırımlı ve paket taşı döşeli bir yoldur. Sokağın sağ kenarını, hemen sonlarına kadar, Alman hastahanesinin yan duvarı kaplar. Sol kenarında ise ikişer üçer katlı beton evler ve apartmanlar sıralanmıştır. Sol kolda, isimsiz bir aralık sokak vardır; bu kavşak geçilince, Aslanyatağı sokağı biraz daralır ve kaba taş döşeli bir bozuk yol olur. Sokağın biricik dükkâni, «Eser oyuncak ve marangoz dükkânı» dır. Sağa, dirsek yaparak kıvrılan Aslanyatağı sokağı, Alman hastahanesini karşı taraftaki bir pavyona baş-lıyan köprünün altından geçer ve sonra ikinci bir dirsek ile sola kıvrılarak Cihangir Caddesine kavuşur (Ekim 1946).


Yüklə 5,51 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   83   84   85   86   87   88   89   90   91




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin