266 rcshn, 67 plâ, terfta; -ve metin AfiDd* is yaprak renfcsâs, I yap h



Yüklə 5,51 Mb.
səhifə87/91
tarix27.12.2018
ölçüsü5,51 Mb.
#86796
1   ...   83   84   85   86   87   88   89   90   91

İsmail Ersevim

ASMAALTI, ASMAALTI CADDESİ — Asırlar boyunca Büyükşehrln en faal ve zengin ticaret merkezi olmuş bir semti, Mısır-çarşısının Yenicami kapısı önünden başlar, Nalburlara doğru uzanırdı.

Münir Süleyman Çapanoğlu, İstanbul Ansiklopedisine verdiği notlarda şunları yazıyor:

«Asmaaltı, yakın geçmişte İstanbulun kileri idi. Bugün hüviyeni kaybetmiş bulunmaktadır. Gerçi binalar, dükkânlar yine o bina ve dükânlardır ama muhtevaları tama-miyle değişmiştir.

«Asmaaltmda,, halk perakende, vükelâ, vüzera, erbabı servet ve İstanbulun kenar semtleri esnafı da toptan erzak alışverişi yapardı. Pirinç, şeker, sadeyağı ve zeytinyağı, erişte, makarna, kuskus, tarhana, peynirin çeşidi, zeytintanesinin çeşidi, kurufasulye, bakla ve nohut hemen daima Asmaaltından alınır, gazeviler, çuvallar içinde arabalara, hammallara yüklenir, kâhyaların, vekilharç-

ların nezaretinde konaklara, yalılara nakledilirdi. Asmaaltından alınan malın nefaseti ve terazilerin doğruluğu hakkında, İstanbullunun kökleşmiş bir itimadı vardı. Asmaaltmda müşteri hakkı yenmezdi, Asmaaltının en büyük bir hususiyeti de müslüman tüccarlar yeri olmasıydı. Patronların hemen hepsi sakallı, nûranî yüzlü, vakur kimselerdi. Başlarında haydarîler, kürkler, ayaklarında yaz ve kış lâpçin, abdestlik denilen mest ve lâstik bazan yayvan çedik papuç bulunurdu. Öğle ve ikindi namazlarını mutlaka, dükkân ve mağazalarını iş çıkıp da erken kapama8* mışlarsa bazan da akşam namazlarını Yenica-mide kılarlardı. Patronlar, ustalar değil, tezgâhtarlar, çıraklar bile, müşteriye gayet nazik muamele ederler, efendimsiz söz bağlamazlardı. Üstü başı dökük, eli yüzü kirli çırak görülmezdi. Başlar tıraşlı, mintanların kolları sıvalı, ayaklarında kar gibi yün çoraplar, yalın ise ayaklar tertemizdi. Dükkânlarda küf, pas, kokusu, ekşi kokular yoktu.

«Ali Cemalinin, Hacı Muharremin sabunları, zeytinyağları, Oflu Hasan efendinin Trabzon yağları, Hâsım efendinin Halebln Kadidi yağı, Meşrutiyetten sonra Yağcızade Osman Nurinin muhtelif cinsteki sade yağları İstanbulun dört bucağına yayılmış Asmaaltı şöhretleriydi.

«Asmaaltı tüccarlığı, babadan oğula kalır bir gedik gibiydi. Bir ölüm ile müessese yıkılmaz. Baba oğlunu, ticaret hesaplarını başarabilecek bir seviyeye kadar okutur, sonra yanma alıp mağazaya, dükkâna götürmeğe başlardı.

«Son asır içinde Asmaaltı tüccarlarının en namlıları şu zevat idi: Eyyublu Büyük Ali . Bey, Giritli Hasan Efendi, Kmacı Hakkı Bey, İslâmzade Nuri Efendi, Hatapkapılızade Mehmed Efendi, Giritli Haydar Bey, Yazıcı-zade İsmail Hakkı Bey pederi Ahmet Efendi, Tantanavi Halit Bey, Ah' Vafi, Hayriye tüccarı adiyle maruf İzzet Efendi.

«Asmaaltı tüccarları banka ile, bono ve senet ile iş görmezlerdi. Onlarca söz kâfiydi Asmaaltımn hususiyeti, Balıkpazarı zahireci-liği ve bakkallığı kuruluncıya kadar devam etti. Karamanlı zahireci ve bakkallar piyasa ya hâkim olunca, Asmaaltı söndü».

Münir Süleyman tasvir ettiği Asmaaltı, Yeniçeri ocağının lağvından sonra doğmuş ve

ancak bir asırlık bir ömre sahip olabilmiştir. Ocağın son devrelerinde, Yeniçerilerin İstanbul piyasasına hâkim oldukları zamanlar, Asmaaltı hanları birer haşarat yatağı halinde idi. Bekâr uşaklar, haınmallar azgınlıklarım şekavet derecesine çıkarmışlardı. Öylesine ki, Asmaaltından kadın değil,, bıyıkları terlemiş eli yüzü düzgünce delikanlılar bile geçemezdi. Büyükşehri zaman zaman ihtilâl ateşine sürükliyen fitneler, umumiyetle Asmaaltı ve civarından başlardı. Hattâ. Yeniçeri ocağının kaldırılmasına varan son ihtilâlde, zorba-basılar, en müthiş ayakdaşlarmı buralardan toplamışlardı; Cevdet paşa, bu münasebetle, tarihinin on ikinci cildinde:

«Bâgiler Tahtakaîe ve Asmaaltı ve Un-kapanı gibi mecmai haşerât olan yerlere Ka-rakollukcular irsal ve bir takım eracif işaa ederek evgard ve ırgad makalelerini isyana teşvik ve davet ile cemiyetleri kesret bul dukta..» diye yazıyor.

Bu satırların yazıldığı sırada, Eminönü


kazasının Süruri mahallesi sokaklarından bu
lunan Asmaaltı caddesi, aslında, paket taşı
döşeli fakat bozuk, şehrin göbeğinde olma
sına rağmen gayet pis, kışın çamurdan zor
geçilir, bir araba geçebilecek kadar geniş bir
sokaktır. Bir iki eski han müstesna - onlar da
son tamirlerle yapı kıymetlerini kaybetmiş
tir - kayda değer hiçbir hususiyeti yoktur.
«Giritli» diye anılan ve Büyükşehrin hak-
rkiyle yerleşmiş şöhretlerinden olan börekçi
dükkânı bu cadde üzerindedir, Mısırçarşısı
tarafından yüründüğüne göre sol koldadır;
bilhassa sabahleyin ıspanaklı, peynirli veya
kıymalı bir börek yemek istiyen ağız tadı düş
künleri buraya uğrıyabilirler, fakat, babala
rının ve ustalarının kurduğu şöhreti öldüre
cek gibi görünen toy tezgâhtarların hışmın
dan kendilerini sakınmalıdırlar, bir kuru bo
ğaca isteyüb te, göz zevkinin ne olduğunu
bilmiyen bir delikanlı -kırık bir boğaçayı kâ
ğıda sararken: «oğlum, şunun bir bütününü
ver!» dememelidirler: «Nesi var?! Bütün yu
tacak değilsin ya!» cevabını alırlar (Şubat
1947). • '

ASMAALTI BEKÂR ODALARI — Yeniçerilerin en azgın zorbalık devri olan İkinci Mahmudun ilk saltanat yıllarında, Asmaaltmda, Yeniçeri ocağına mensup hammal ve ırgat makulesi ayak takımının oturdukları be-

kâr odaları, birer haşarat yatağı, fuhuş ve rezalet yuvası halini almıştı. Bu baldırı çıplak zorbalar, fahişe ve uygunsuz gençlerle yapılan rezaletler şöyle dursun, güpe gündüz ve herkesin gözü önünde, o civardan geçmek gafletinde bulunan ırzehli kadınları ve gençleri zorla bu odalara sokarlar ve perva-szıca en şeni tecavüzlerde bulunurlardı.

1822 ((H. 1238) yılında, bilâhare Yeniçeri ocağının kaldırılmasında büyük hizmetleri görülecek olan meşhur Ağa Hüseyin Paşa Yeniçeri ağası olmuştu. Kendisi de Yeniçeri ocağından yetişmiş ve halk arasında «Ağa Paşa» diye anılan Hüseyin Paşa doğru, namuslu, cesur bir adamdı. İlk işi, başına geçtiği ocağın içinde türlü rezalet ve şenaatlerle namlı haşaratı temizlemek olmuştu. Bu arada, Asmaaltı bekâr odalarını ve o civarda rezalet ve fuhşiyat kaynağı olarak bu odalardan farksız olan kahvehaneleri yıktırıp kaldırmaya karar verdi. Gününü de 7 birincikâ-nun 1823 (21 zilhicce 1238) olarak tesbit etti ve sadrazamdan izin istedi. Mesele mühimdi, bu odalardaki haşaratın ayaklanarak İsta nbulda büyük bir fitneye, hattâ bir ihtilâle sebep olmaları dahi muhtemeldi. Tereddüde düşen sadrazam «Bugün ay akrep burcundadır. Odalardaki eşkıyanın karşı koyması mümkündür; iyice düşünülse» diye haber yolladı. Ağa Paşa:

«Ben ayın akrepte olduğunu görmedim ama akrebin bu odalarda olduğunu biliyorum, hemen varıp ezeceğim!» dedi. Yeniçerilerden sadakat ve namusuna güvendiği bir kuvvetle odaları bastı, hem bu odaları hem de civarındaki ^-kahvehaneleri birkaç saat içinde yerle bir yıktırarak Asmaaltı ve civarını bu haşarat yuvalarından temizlemeye mu yaffak oldu.

Bibi.: Târihi Cevdet, XII.

ASMAALTI MEYHANELERİ — Büyükşehrin en kalabalık ticaret merkezlerinden biri olan Asmaaltı, eski büyük gedikli meyhanelerden birçoğunun toplandığı bir yerdi (B.: Akşamcılar; Meyhane); bilhassa esnafın ayak takımı boyunun devam ettiği Asmaaltı meyhanelerinin hemen hepsi de, sık sık, kavgalara, hattâ bazan kanlı vakalara sahne olurlardı. Geçen asır sonlarının muharrirle rinden Çaylak Tev'fik Bey «Meyhane - ya-yut - İstanbul akşamcıları» adındaki küçücük



ASMALTI VAK'ASI

— 1124


istanbul

ANSİKLOPEDİSİ

1125

ASMA KÖPRÜ






Bir proje resmîne göre Boğaziçi Asma Köprüsü,

fakat çok kıymetli eserinde, İstanbulun gedikli meyhanelerinin bir listesini verirken, As-maaltmda da «Çavuşbaşı» adında büyük bir meyhane kaydediyor (B.: Çavuşbaşı).

ASMAALTI VAK'ASI — îstenbulun en

işlek ticaret merkezlerinden biri olan Asma-altı, ayni zamanda bir bekâr tayfası yatağı idi. Büyükşehir esnafının hemen istisnasız Yeniçeri ocağında kayıtlı ve bu asker ocağının da bir haşarat yatağı halinde bulunduğu on sekizinci asır sonlariyle on dokuzuncu asrın birinci yarısında, Asmaaltı, günlük hayatı türlü rezalet ve tecavüzlere sahne olan bir semt idi. Vakanüvis Cevdet Paşa, meşhur tarihinin on birinci cildinde 1820 (H. 1236) yılı vakalarını kaydederken «Vakayii saire» başlığı altında şunları yazar:

«îstanbulda Unkapanı tüccarından Hacı Halil nam kimse bir çuval içine koyup, hamnıala yükleyip ve yanına hizmetkârın; koştuğu yedi bin beşyüz kuruşu Darülnedvei eşkiya olan Asmaaltı nam mahalden geçerken birtakım hammal ve cammal makulesi alenen ahzü gazb ettiler. Bu makule eşkıyadan bazıları rast geldiklerinden postal akçesi deyu birer miktar akçe alırlar ve bazıları dükkânlardan elbise ve eşya alıp: — Bazir-gân helâl et, hoşça kal! deyip savuşurlar kavga ve şamata edenleri öldürdükten sonra aheste reftar ile şakalaşarak giderlerdi. Nihayet padişah bir cuma günü camide, Yeniçeri ağasına çok ağır sözler söyledi. Ertesi günü ocaklı Ağakapısında cemiyet ve nıeşre-vet ettiler (B.: Ağakapısı) verilen karar üzerine hemen üç gün evvel Kaptan tüccarından Hacı Hallin akçesini kapanlar, ortaları zabi-tani marifetiyle tutturulup kollarındaki orta nişanları kesilip Ağakapısına götürüldüler. Akçe kendilerinden istirdaı ile sahibine verildikten sonra Yeniçeri ağası tarafından bun lar Yeniçeri değil hırsız ve haydutlar, haklarında hırsız cezası icra olunmak lâzım gelir diye Zindan hasekisi ve Asesbaşı ile Bâ-bıâliye, oradan da emsaline ibret olmak üzre harbeciler ile tersaneye gönderildiler. Buka-darcık b;r terbiye ile îstanbulda biraz müd det asayiş ve emniyet görüldü».

ASMAK — İstanbul'un hâneberduşları. külhâniler argosunda çeşitli mânalar da kullanılır:

1) Bir kimsenin alacağını zamanında


vermemek; misâl:

  • Yarın gel!..

  • Asma baba, akşama ekmek param
    yok...

2) Borcunu ödememek, misâl:

  • Bir papel yer, yarın öderim..

  • Ulan asarsın!..

  • Asmam vallahi...

  • Huyundur be..

3) îşi, vazifeyi ihmal; misâl:

  • Baba, benim Ahmede yol vermişsin..

  • Bir ay hatırın için tuttum, üç gün
    gelir, beş gün asar, benim işim asmağa gel
    mez... Talebe ağzında ayni mânada bir veya
    bir kaç gün evvelinden veya sabahleyin daha
    evde iken mektebe gitmemeğe karar vermek:

  • Yarın okulu asalım be..

Talebe argosunda mektep niyetiyle evden çıkıp yolda caymaya «kurmak»; mektep kapısından girdikten sonra kaçmağa da «tüymek» denilir.

ASMAKÖPRÜ — Asya ve Avrupa kıtalarını İstanbul suları üzerinde kurulacak bir asma köprü ile birleştirmek fikri asrımızın başlarında ortaya atılmışdır; meşrutiyetin ilânı ile başlayan felâketli harbler devrinde kâh unutulan ve kâh hatırlanan bu fikir dâima tahakkuku imkânsız bir hayal telâkki edilmişdir.

İmparatorluğun son elîm yıllarında hakikat de bu idi.

Cumhuriyet devrinde asmaköprü meselesini ilk açan 1944 - 1946 yılları arasında büyük iş adamlarından merhum Nuri Denıirağ oldu, fakat fikri taraftar kazanamadı ve melese günün düşünceleri arasından çıkdı. O zamanlar bu meseleye îstanbulda çok ciddî îmar (hareketlerine girişmiş olan vali ve belediye reisi Dr, Lütfi Kırdar da kayıtsız kal-mışdı.

Ord. Prof. Fahreddin Kerim Gökay İstanbul valisi ve belediye reisi olunca asmaköprü meselesi tazelendi ve birden hayâli ol-makdan sıyrıldı. 1959 da îstanbulun asma-köprüsü tahakkuk edecek bir iş olarak çok yaklaşmış görünmekte idi.

Bu büyük dâvanın inkişaf safhalarını şöylece tesbit edebildik:

l — Evvelâ Hürriyet Gazetesi baş muharriri merhum Sedad Simavi «Gökaydan beklediklerimizin başında bir asmaköprü ge-

lir» diye bir yazı yazdı, gazetesinde bu yolda neşriyatı devam ettirdi.



  1. — Gökay, vali olmadan önce, İstan-
    bulu bilen adamdı, İstanbulun tarihçesinde
    düşünülmüş, türlü sebeblerle tahakkuk ede
    memiş, fakat hem büyük .şehir için, hem de
    bu beldenin vatan sathı üzerindeki ehem
    miyeti dolayısı ile memleket için hayatî
    ehemmiyetim muhafaza etmiş meselelere vu
    kufu vardı. Sedad Simâvinin ikaazını ehem
    miyetle telâkki etti.

  2. — Üsküdar yakasında Şemsipaşa Rıh
    tımını yaptırmak ve Büyükçamlıca turistik
    yolunu yapmakla işe başlayan Gökay iki kı
    tanın bir köprü ile birleşdirilmesindeki za
    rureti ele alarak harekete geçti.

  3. — 1952 de şahsî dostu R. E. Koçuya
    «İstanbulun beşyüzüncü fetih yılı münasebe
    ti ile asmaköprünün temelini atmak imkânı
    nı aradığını» söylemişti.

  4. — Bu sıradır ki valiye fevkalâde şa
    yanı teklifler yapıldı. Bunların başında
    Krup Reinhausen tarafından 29 mayıs 1953
    de yazılı bir teklif vardır. İkinci dünya har
    binden sonra bir müddet büyük plasmanlar
    dışında kalan alman sermâyesi için İstanbul
    Asmaköprüsü muhakkak ki çok müsaid bir
    çalışma mevzuu idi.

  5. — Teknik Üniversite profesörleri Prof.
    Paul Bonatz'ın iştiraki ile Ortaköy - Bey
    lerbeyi arasında kurulacak bir asmaköprü
    nün projesini hazırlayarak resmini mümes
    silleri Süha Fazli vasıtasıyla valiye verdiler.

  6. — Asmaköprünün İstanbul ve Türki
    ye ticaret ve iktisadî hayatı için âcil ihtiyaç
    olup olmadığı münakaşa mevzuu oldu:

a. 1953 deki belediye istatistikleri her-gün 1500 - 2000 nakil vasıtasının denizi aş-

dığı gösteriyordu, ve bu rakam yıldan yıla büyüyordu.

b. Denizdik Bankasının en mühim gelir kaynaklarından biri araba vapurları nakliyatı idi.

Boğaz içinde ilk defa vapur işletileceği zaman kayıkçıların gadre uğrayacakları ileri sürülmüşdü. Asma köprü meselesinde Denizcilik Bankasını düşünmek ayni ibtidâi endişe idi.

8 — Asmaköprünün kurulacağı yer mü
nakaşa mevzuu oldu.

a. Sarayburnu - Üsküdar arası, îstanbu


lun liman güzelliğini bozacağı ileri sürüldü.

b. Hisarlar arası. Hisarlar manzumesi


nin güzelliği bozulacakdı.

c. Sarayburnu - Haydarpaşa arası. Sa


rayburnu pilonü Sultanaihmed, Ayasofya ve
Topkapu Sarayı siluetini zedeliyecekdi. Üs
telik mesafe 2500 metre uzunluğunda idi,
birkaç orta ayak tesisi lüzumu vardı.

d. Teknik Üniversitenin projesindeki


Ortaköy - Beylerbeyi arası en uygun yer gö
rüldü.

9 — Adana Barajını yapan bir amerikan


firması da İstanbul asnıaköprüsü için vilâye
te bir teklifte bulundu.

  1. — İstanbulun asmaköprüsü İstanbul
    Valiliği ile yüksek resmi makamlar arasında
    üzerinde ciddiyetle durulan bir mesele ol-
    muşdu.

  2. — 1954 seçimleri sırasında Reisicum
    hur Celâl Bayar Haydarpaşa Limanının temel
    atma töreninde asmaköprü inşasının zaru
    ret olduğunu söyledi, «gelecek seçime kadar>:
    diye kesin bir cümle kullandı.

  3. — 1957 seçimlerinde bir fransız fir
    ması ile proje mukavelesinin imzalandığı

AŞMALI AKTAR SOKAĞI

1126


İSTANBUL

ANSİKLOPEDİSİ

— 1127

ASMALIMESCİD SOKAĞI





Beyoğltmda Asmalune§d
rutiyet CaddesiifTepebaşr tram- (1934 Belediye Şehir Rehberinden) İçkili Lokantası; Minare Sokağı-
resmen açıklandı. Bu suretle asmaköprü inşasının kuvveden fiile çıkmak üzere olduğu görüldü.

Asmaköprü aleyhdarlarının ileriye sürdükleri iki mühim hipotez vardır:

1 — Bir harb vukuunda ağır masraf
larla tahakkuk etmiş köprünün tahrife edile
ceği.

Bir harb âfeti, yerine konulması imkânsız Süleymaniyeyi de hâk ile yeksan edebilir. Allah o âfetten bütün insanlığı korusun, harb korkusu, îmara ve medeniyete engel olsaydı yeryüzünde âbideler yükseîemezdi.

Nesiller, yurdlarını ellerindeki imkân ölçüsünde-îmar ile mükellefdirler.

2 — îstanbulun tabiat güzelliğini bo


zacağı.

İki dev kulenin arasında gerilip uzanacak azametli çelik gövdeyi muhakkak ki bir sanat dehâsı yeıieşdirecektir. İstanbul asma köprüsünü asrımız medeniyetinin temsil edileceği bir eser olarak düşünmek gerekir.

AŞMALI AKTAR SOKAĞI —- Fatihin Şehremini Nahiyesinin Veledikarabaş Mahallesi sokaklarındandır. Elektrik ve Hacıevliyâ camii sokakları arasında uzanır; elektrik Sokağı kavşağından girildiğine göre, iki araba genişliğinde bozuk bir yoldur, ortalarına doğru daralır, sonra tekrar genişler; kışın bk çamur yatağı halindedir. Hemen hepsi bahçeli birer ikişer katlı ahşap evceğizleri dar gelirli aile meskenleridir; günün hemen her saatinde bu evlerden dokuma tezgâhlarının sesi işitilir (Şubat 1947).

İsmail Ersevinı

ASMALÎÇEŞME SOKAĞI — Eminönü kazasının Alemdar nahiyesinin Binbirdirek mahallesi sokaklarındandır Dizdariye Çeşme sokağiyle Terzihane sokağı arasında uzanır, At meydanının cenup kenarını Piyerloti cad-, desine başlayan Üçler sokağiyle de foir dört yol ağzı yaparak kesişir. Dizdariye sokağı kavşağından yüründüğüne göre, sağ kolda 2-3 katlı gâgir evler, hali vakti yerinde aile meskenleridir. Sol kolda oldukça geniş bir arsa vardır. Üçler sokağı kavşağına kadar, 2 araba geçebilecek kadar geniş ve kaba taş döşelidir. Üçler sokağı kavşağından Terzihane sokağı kavşağına kadar olan ikinci parçası, üç araba geçebilecek kadar genişler, daha ma-

mur bir manzara arzeder, paket taşı döşelidir. Kayda değer başka bir hususiyeti tesbit edilememiştir.

Burhan Olkef

ASMALIHAMAM SOKAĞI — Beşiktaş kazasının Ortaköy nahiyesi sokaklarındandır. Gürcükızı sokağı ile Şairnecati sokağı arasında bir araba geçebilecek kadar genişlikte kaba tas döşeli, merdivenli olarak yapılmışsa da baş tarafı bozulmuş, kısmen bir dere yatağını andırır 'bozuk bir sokaktır. Ahşap veya yarı kagir yarı ahşap evlerde umumiyetle dargelirli Türk ve Rum aileler oturmaktadır (Ocak 1947).

Hakkı Göktürk

ASMALIHAN SOKAĞI — Kumkapı Nahiyesinin Çadırcıahmetçelebi mahallesi sokaklarındandır; Gedikpaşa Caddesi ile Bâli-paşa Yokuşu arasında uzanır; üç araba geçebilecek genişlikte, taş döşeli, bozuk, hafif bir meyil ile yükselip alçalan kanbur bir sokaktır. İki kenarında kârgir ve beton yapılar sıralanmış olup Alelade yapılardır; Bâlipaşa kavuşağmda bir gömlekçi - pijamacı ile bir * terzi dükkânı bulunup sekenesi ekseriyetle Ermenidir (Mart 1947).

İsmail Ersevim

ASMALIKAHVE SOKAĞI — Beşiktaş kazası merkez nahiyesinin Türkali mahallesi so-kaklarmdandır. 8-9 sene evvel çıkan bir yangınla kamilen ortadan kalkmıştır. Şimdi Şehit Asım, Uzunca Ova caddeleri ve Türk-çeşmesi sokağının teşkil ettikleri kavşakta ve Türkeeşmesi sokağı ile Şehitasım caddesi arasında, yabani otlarla dolu, inişli çıkışlı vasi bir arsadan ibarettir Caddeye bakan tarafta bîr çeşme vardır. Sokağı tahrip eden yangında, evindeki parasını kurtarmak isteyen bir kadın da alevler arasından kurtula mıyarak yanmıştır.

Hakkı Göktürk

AŞMALI MESCİD — Divanyolu üzerinde idi; Binbirdirek mahallesi sokaklarından Glot Fara1- Caddesinin Divanyolu (Sultanah-med - Beyazıt tramvay caddesi) ile olan kavşağı köşesinde idi M bu şatoların yazıldığı zamana nisbetle pek eski olmıyan bir tarihte Evkafça kadro harici bırakılmış ve yerinde bir manav dükkânı açılmış, meseidden en küçük bir iz kalmamıştır. 'Bir adı da banisi-

ne nisbetle Hacıferhad Mescidi idi, ki 1918 de basılmış olan Necib Beyin İstanbul rehberi haritasında bu isimle gösterilmiştir.

Hadikatül - cevami, bu mescid hakkında şu malûmatı veriyor; «Banisi Hoca Ferhad-dır ki Fatih hüddammdandır; kendi dahi mihrabı önünde medfundur. Hatibzade Yahya Paşa minber vazeylemiştir (ki Hicrî 1168 = Milâdî 1754 tarihinde Tırhalada vefat etmiştir), mescidi mezkûrun mahallesi vardır». İstanbul Ansiklopedisi adına Hacı Ferhadm kabrini araştırmak imkânı da elde edilememiştir (1946).

Bibi.: Hadikatül Cevâmi, I.

AŞMALI MESCİD — (B.: Asma Mescid).

ASMALIMESCİD MAHALLESİ — Beyoğlu kazası merkez nahiyesinin mahallelerinden; Meşrutiyet caddesi (Tepebaşı tramvay cadde • si), Tünel meydanı ve Nerkis Sokağı ile çevrilmiştir; iç, sokakları şunlardır:

Ensiz Sokak, Tünel Geçidi, Kazevici Sokağı, Sofyalı Sokağı, Yemenici Abdüllâtif Sokağı, Müeyyet Sokağı, Curnal Sokağı, Frederik Sokağı, Şehbender Sokağı, Minare Sokağı, Asmalı-mescid Mezarlık Sokağı, Asmalı-mescid Sokağı, Gönül Sokağı, Piremeci Sokağı, Suriye Çarşısı, Balyoz Sokağı, Terkos Çıkmazı, Korsan Çıkmazı, Deva Çıkmazı, Perükâr Çıkmazı, Sakaselim Çıkmazı, Kallâvi Sokağı, Olivo-han Geçidi, Emirnevrus Sokağı, Hacopuluhan Geçidi, Tütüncü Çıkmazı. '

(Bütün bu cadde, sokak, çıkmaz ve geçid isimlerine bakınız). Mahalle, adını, (Asma) Aşmalı Meseidden almıştır, bu satırlar yazıldığı sırada, mescid, en az otuz - otuz beş yıl kadar evvel yıkılmış bulunuyordu.

ASMALIMESCİD MEZAR LIK SOKAĞI — Beyoğlunda Asmalımescid mahallesi sokaklarından; Asmalımescid ile Meş-

vay caddesi) arasında uzanır; Asmalımescid Sokağı kavşağından yüründüğüne göre, iki sıralı kagir apartmanlar altında bir çarşı boyudur. Kayde değer bir hususiyeti yoktur. Meşrutiyet caddesi kavşağının sol köşesindeki çalgılı gazino, eski Galata balozlarının 1939 tipi yerlerdendir (B.: Balozlar).

îsmaiî Ersevim

ASMALIMESCİD SOKAĞI — Beyoğlu kazası merkez nahiyesinin Asmalımescid nıa^-hailesi sokaklarındandır. İstiklâl Caddesi ile Meşrutiyet Caddesi arasında uzanır. İstiklâl Caddesi kavşağından girildiğine göre, yol iki araba genişliğinde olup paket taşı döşelidir; iki yanı boyunca yaya kaldırımları vardır. İstiklâl Caddesi kavşağı başı taksi durak mahallidir.

Sofyalı sokağı kavşağına kadar Asmalımescid sokağının iki tarafını kuşatan yüksek apartmanlar altında,: İki tuhafiyeci, Tuna Aşevi, Diş muayenehanesi Cermano mobilya evi, marangoz, kuyumcu atölyesi, Malatya imalâthanesi, Wint-hrop products Inc Türkiye Umumî Dağıtım Deposu, Tifan T.T. A. Ş.; Kipman Reklâmcılık Kol-lektif Şirketi, Amerika bar, birahane ve kahve; Sağda. Kunduracı dükkânı, fırın, Eks-Barı; berber salonu, kahve cenaze le-vazımatı satım dükkânı ve yağc' vardır.

Sofyalı Sokağı geçildikten sonra, sokağın umumî manzarası bir çarşı boyu - pazar halini alır. Buradan bazan genişleyip daralan ve birer yandan Minare ve Asmalımescid Mezarlık Sokaklarını alan yolun, Tepebaşı tramvay caddesine (Meşrutiyet Caddesi) kavuştuğu yere kadar olan kısmındaki dükkân ve imalâthaneler şunlardır. Solda: Bakkal, ekmekçi, manav, koltukçu, Nil okantası ve Birahanesi, antikacı. Yanındaki 41 No. da «Asmalımescid Apartmanı», onun yanında Elit pasta salonu, Tokat

AŞMALI SOKAK

1128 —


İSTANBUL

ANSİKLOPEDİSİ

— 1129

ASPEİOTİS (İoannis)




nm öte yakasında: Genç Kibar Lokanta ve birahanesi, Güzel İzmir kundura yapımevi, sıralıdır; yanında 63 No.lı apartman, caddeye kadar uzanan muazzam bir yapıdır. Birçok dişçi ve doktor muayenehanelerini ihtiva eder. Altında da Asri Mobilyaevi ve cadde kavşağında bir tütüncü bulunur.

Sağda: Süthane, kasap, manav, bakkal, saatçi, nalbur, antikacı, bakkal yanyana uzanır. Daha ötede kömürcü, Halk birahanesi, kolacı, «Model» gömlek ve pijama atölyesi, Lozan Çayevi ve helvacı vardır. Asmalımescid Mezarlık sokağının öte yakasında bakkal, koltukçu, manav, döşemeci ve Viyana Oteli mevcuttur (Ekim 1946).

, Bu sokak üzerindeki Tuna Aşevi, ressamların ve heykeltraşlarm, bazan birkaç muharririn toplandıkları, saatli bilardo oynayarak içip eğlendikleri bir lokaldir.

İsmail Erseyim

AŞMALI SOKAK — Üsküdar kazası merkez nahiyesinin Şemsipaşa mevkii sokak-larındandır. Velioğlu ve Yastıkçı sokakları arasında uzanır.

Yastıkçı sokağı kavşağından girildiğine göre, iki araba genişliğinde ve gittikçe daralan bir toprak sokaktır.


Yüklə 5,51 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   83   84   85   86   87   88   89   90   91




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin