yüzaltmışsekiz milâdî senesinde Germenlerin Lombard
246
AHMED CEVDET PAŞA
kavmi İtalyaya gelip Exark'i yenince İtalyada Lombard
hükümeti ortaya çıkmışdır. Hükümet merkezleri Padova
şehri idi. Lâkin İtalya kıyılarındaki Exark eyâletini ele
geçiremediklerinden bu eyalet ile Venedik, Roma, Napo-
li, ve Sicilya adası İstanbul kayserinin tasarrufunda kal-
mışdır. Fakat Roma Piskoposunun Ruhanî nüfuzu gün-
den güne ilerleyip artmaktadır. Çünkü İsa dininin ilk çı-
kışında hiç de genel bir Ruhanî reis olmayıp ekseriya
gizli olarak şurada burada toplanan cemaatlerin dini iş-
lerine bakmak üzere ihtiyarlar arasında biri seçilir sonra
küçük toplumları gözetmek üzere büyük toplumlar tara-
fından birisi seçilirdi. Buna nazır mânâsına olan Pisko-
pos adı verilirdi. Şu kadar var ki Roma Piskopos'u es-
kiden beri Havariyundan Batras'm halefi olduğu için
diğer Piskoposlardan fazla itibar görürdü. Fakat gerek
imparatorlar asrında ve gerek cermen hükümdarları za-
manında Peskopos'u hükümet işlerine karışdırmazlardı.
Özellikle Konstantin'den sonra İmparatorlar Roma Pis-
koposunun bağımsız olma düşüncelerini anlayıp sının aş-
ması şöyle dursun dinî toplantıları bile İmparatorun iz-
nine bağlı idi. Fakat sonraları imparatorlar ekseriya Ro-
ma şehrinde oturmayıp Milan gibi bazı şehirleri idare
merkezi yaptıkları gibi sonra İtalya kıt'asının İstanbul
kayserliğine bağlanması ile Exark adiyle atanan İtalya
valileri de Ravenna şehrinde oturdular.
Romada bulunan mülkiye memurları halkın gözün-
de küçük görünerek Roma şehrinde en büyük ve en iti-
barlı Roma piskoposu bulunmakla her hususda ona mü-
racaat olunurdu. Kısaca İstanbul kayserlerinin müsa-
mahasından ve gittikçe Doğu Roma Devletinin kuvveti
azaldığından Romanın ahvaline de bakamadığından Ro-
ma şehri hemen kendi kendine idare olunur bir hale gel-
mişdir ve Papa sözü baba mânâsına olan Papas Yunanca
kelimesinden gelmedir. Bütün Piskoposlara denilirken
TARİH-İ CEVDET
247
-sonradan Roma Piskoposuna mahsus olmuşdur.
Altıyüz milâdî senesine doğru Piskoposların bazı-
ları Rimpapa Allanın halifesidir diye ilân etmeğe baş-
lamışlardı. Ve beşyüzdoksan milâdî senesinden altıyüz-
•dört senesine kadar Roma Piskoposluğu yerinde bulunan
meşhur Papa Greguvar yortu günlerini kilise ayin ve
merasimlerile duaları, elbiseleri tertip ve tanzim etmiş-
tir. Onun zamanında İsa dini gereği gibi kökleşerek Av-
rupada pek ziyade yayılarak Papalık mesnedi epiyce par-
lamış ve itibar bulmuşdu. Kayserin Pay-ı tahtı ve İsa
dininin doğduğu ve ilân edildiği yer olan İstanbul'un pat-
riki papaya üstünlük güderek onun böyle halkın müra-
caat yeri olmasını çekemezdi Lâkin bu esnada Doğu Dev-
letinin pek çok gailesi olduğundan Roma işlerine bakma-
ğa vakti yokdu. Özellikle İran hükümdarı Kisrâ ile kay-
•ser arasında altıyüzonbir milâdî senesinden sonra orta-
ya çıkan muharebelerde fers askerleri galip gelip Antak-
ya, Dımışk (Şam), Kudüs şehirlerini istila ederek Kisra
bu havalide bütün bütün İsa dinini yok ederek onun ye-
rine mecusî dininin konulması niyetine düşmüşdü. Bu
asr ise asrı saadet-i Muhammediye olup Kur'an-ı Kerim
ayet be ayet nazil olarak dünyanın Allahdan başka yara-
tıcıya inanan döküntü insanların temizlenmesi bütün ci-
hana hamdedilecek şeriat açıklığına çağırarak adıyor ve
bu güzel haberi duyuruyordu. Rumlar da bu davete da-
nil iseler de Ehl-i Kitâb olmaları yani bağlı oldukları din-
de olmalariyle millet olarak İslama yakındı. Fers devleti
müşriklerin yani Allahı tanımayanların yeri olmakla be-
raber. Ferslerin Arab sınırında kitâb ehli olan Romaya
galibiyetinden Allahı tanımayanların güruhu memnun
olarak İslâm olanlara karşı Hıristiyanlarla «sizlerin kita-
"bı var, bizler ümmîyiz halbuki bize bağlı olanlar size
'bağlı olanları yendi.» Demelerine karşı Roma - Arab hu-
dudunda mağlup oldu ama sonunda onlara galip geline-
248
AHMED CEVDET PAŞA
çektir. Önce ve sonra emir Allahmdır ve o gün mümin-
ler nusret-i ilâhiye ile ferahlık duyacaklardır. Allah sizi
gözden ayırmaz. Rumlar elbette bir gün ferse galip ge-
lecektir diye ayet-i kerime indiğini resul'umuz söyleyince
Ebu bin Halefu «yalan söyledin bir vakit tayin et on de-
ve üzerine bahis» deyince Hazret-i Sıddık da üç sene müd-
det tayin ederek on deve üzerine bahsedip durumu Pey-
gamberimize arz edince Peygamber üç ile dokuz arasın-
dadır dedi. Hazret-i Sıddık da Deveyi yüze ve seneyi do-
kuza çıkararak bahsi yeniledi.
Hakikaten milâdın altıyüzyirmiiki senesinde İstan-
bul kayseri Herakl denizden Çukurovaya asker gönde-
rip Payas tarafında Ferse galip geldiği gibi ertesi sene
yine Trabzon'a ordu çıkarıp Tebriz üzerine hareketle ora-
da da büyük muzafferiyete erişmiş ve sonra Şam mem-
leketlerini yeniden geri aldıkdan başka Musul tarafında
da küçük bir muharebe kazanıp Roma askeri kısranm
pay-ı tahtına yaklaşmışdı. Romanın muzafferiyeti Hu-
deybiye anlaşmasına rastlayarak adı geçen ayet-i kerime
de vaad ve tebşir buyurulmuş olan Allanın yardımı de-
nilen senelerde ortaya çıktı. Ebu bin Halef de daha ön-
ce öldüğü için Hazret-i Ebu bekir mukavele altında olan
yüz deveyi veresesinden alıp Peygamberimize arz edince
sadaka olarak verilmek üzere emir buyurulmuşdu.
Yukarda yazıldığı gibi Roma ve Fers devletleri bir-
birinin memleketlerini harabederek her ikisi düşmüşdü
böylece daha çabuk yeni bir başka kuvvete yardım etmiş
oluyorlardı. İkisi de birbirinin kuvvetini hesab ve tartıp
yakınlarına gelmiş olan yeni bir muhatara ikisi de aklı-
na getirmiyordu. Frank devleti Klovis'in oğulları zama-
nında da eskiden olduğu gibi ilerlemekde ise de torun-
ları zamanı pek ziyade ihtilâl ve kargaşalıklara uğradı.
Franklar bu halin önünü almak için 613 milâdî senesinde
toplanıp yine Merovniç Hanedanından birini Fransa kral
TARİH-İ CEVDET
249
lığına seçdilerse de bu soydan gelenler hiç bir işe yarama-
yıp Devlet işleri asilzade birisi olan ve saray müdürü
nasbolunan Devlet vekili elinde kalmışdı. Bundan dolayı
asilzadeler sınıfı pek ziyade yüze çıkmış ve bu mansab
için aralarında kavgalar baş göstermişti. Frank devleti
yeniden fena hale düşerek Franklara bağlı olan bazı Cer-
men kavimleri isyan etmişdi.
Bu anda Isa dini yer yer genişleyip yayılarak Avru-
pa kit'asmda nice Putperest kavimler putları bırakıp
İsa dinine geçdiler. Bu kökten Putperestlikden vaz geç-
mek olduğu halde İsa kiliselerinde insan şekilleri putlara
hürmet ve onları bütültmek pek garip görünüyordu. Bu-
na İslâmlar itiraz edince İstanbul kayseri Leon utana-
rak 726 milâdî senesinde bir kanunla böyle insan şekil-
leriyle putlara tapınmak usulünü yasakladı. Ve bütün
heykellerin kırılmasını tenbih etmişdi. Bu kanunun İtal-
ya'da da uygulanması sırasında Papa karşı geldi. Roma
ve Ravenna ahalisi bu kanunun icrasına karşı koyarak
İtalya valisini idam edip diğer kayser memurlarını da
kovdukları gibi Ravenna ahalisi Lombardları şehre kabul
ettiler. Roma ahalisi de cumhuriyet idaresini kabullene-
rek Romada bulunan mülkiye memuru yerine Papayı mü-
dür tayin etmişlerdi.
İşte Papanın cismanî hükümeti böyle başlar. Fakat
Papa Lombardlardan korkusundan kayserin itaatinden
çıkmayı uygun görmedikden başka Venedik cumhuriye-
tini de Lombardlara karşı tahrik ederek onların yardımı
ile Ravenna şehrini kurtarmış ve kayserin yeni valisine
teslim etmişdir. Sonunda Papalık yeri açılınca Papa da
kendisini Ravenna valisine onaylattıkdan sonra kaysere
bağlılığını bildirerek ayni zamanda adı geçen kanun hak-
kında kaysere sert bir mektup yazmış halk da bu kanu-
nun kaldırılmasını istida etmişdi. Kayser buna gücene-
rek Ravenna üzerine bir donanma göndermiş ise de halk
250
AHMED CEVDET PAŞA
bu donanmayı kovmuşdu. Ondan sonra başka bir asker
kuvveti gönderilmediğinden kavganın sonunda bütün Ro-
ma şehri ve dolayları Papa idaresi altında kalmışdır. Ama
Doğu Roma devletinde bu çekişme çok zaman sürünüp
halka adetlerini bırakdırmak pek zor bir iş olduğundan
nihayet adı geçen kanun iptal edilerek kiliselerde eskiden
olduğu gibi şekil ve putlara tapınmaya ruhsat verümiş-
dir. îşte buna benzer vesilelerle Papanın nüfuzu artmış-
dır.
Bu zamanda ise Islâmm yıldızı ışıklarını yükselte-
rek düşünce ufuklarını aydınlatıyordu. Hülefa-yı Raşi-
din Emevî Devleti zamanında Ehl-i İslâm az zaman için-
de düşüncenin almayacağı kadar memleketler ele geçi-
rirler.
Ayrılan bir kısmı Avrupa kıt'asma geçerek İstan-
bul'u kuşatmış ve gerçekden fethedememişdi.
Afrikada bir kol da Cibralta (Cebel-üt-tarik) boğa-
zından geçerek Endülüs'e geçip o tarafdan Avrupa kıt'a-
sında büyük fetihlere mazhar olmuşdu. Ve Hicret-i Nebe-
vîyyenin 120 senesine doğru Anadoludan başka Hind ve
Semerkanddan ta Mısıra, Mısırdan ta Okyanus denizine
kadar olan memleketler ve bütün İspanya, Portekiz mem-
leketleri ile Fransanın bir kaç eyaleti ehl-i İslâm tasar-
rufuna geçip İslâm devletleri büyük İskender'den daha
fazla sınırlarını genişletmişdi. Seksen sene içinde seksen
kuşakda Romalıların ele geçirdiklerinden fazla memle-
ket ele geçirilmişdi.
Franklar eskidenberi isyan eden Cermenlerin basdı-
rılmasma mecbur oldukları zamanda İslâm askeri Fran-
sa memleketi sınırlarını aşmış bulunuyordu.
Böylece Frank Devleti bir Fromaylardan Şarl Mar-
tel adında biri saray müdürlüğü mansabmı ele geçirip
isyan eden Germenleri itaati altına aldığı gibi Fransa-
nın ta ortasına kadar inip İslâm askerini de çekilmeye
TARİH-İ CEVDET
251
mecbur ederek devletinin hududlarmı korumuşdur.
Şöyleki 114 hicrî senesinde Fransa şehirlerinden Pu-
vatye adlı şehir eteklerinde Arab kumandanlarından Ab-
durahman ile Şarl Martel arasında büyük bir muharebe
olmuş ve her iki tarafdan 120 000 adam telef olmuşdur
denir.
Bu muharebede İslâmlar mağlup olunca batı tara-
fındaki İslâm kuvvetlerinin ilerlemesini önlemişdir.
Doğudaki İslâm kuvvetleri ise o sırada Rum diya-
rına doğru ilerlemeğe başlamışdı.
Sonra Marsilya yani Provens eyaleti halkı Frank-
lara bağlı olmamak üzere İslâmlar ile birleştiklerinden
böylece de İslâmlar Marsilyadan Tulon şehrine kadar ele
geçirmişlerdi. Şarl Martel buralarını geri alarak halkını
da cezalandırmışdır. Ve Artık Frank kralının elinde bir
^ey kalmayıp Devlet işleri bağımsız olarak onun elinde
idi.
Fakat kral unvanını almayıp burasını evlâdına bı-
rakmışdı. Ölünce Pepen de babasının yolunda gidip o vak-
te kadar bazı Cermenler Putperestlikden caymadıkları
için onları İsa dinine davet yolunda bir çok küçük hükü-
metleri imha ederek memleketlerini Frank devletine kat-
mışdı. Kendisinde hükümdarlığa ait bütün vazifeler mev-
cud iken yalnız bir kral unvanı nakıs kalmış olduğu hal-
de asilzadeler üe Piskoposların rızalarını ve muvaffa-
katlerini alarak gizlice Rimpapa ile muhabereye başlayıp
Papaya krallık vazifelerini yapan kral olmalı değil midir
diye sordurunca uygun karşılarız cevabını alınca 752 mi-
lâdî tarih ve hicrî 134 senesinde krallığını ilân ederek
Merovinç hanedanından resmî kral bulunan zat bir ma-
nastıra gönderilmiş ve Fransada bu suretle Karlovinç
adiyle ikinci bir kraliyet hanedanı ortaya çıkmışdır.
Bu sırada Emevî halifelerinin son bulması ile Abba-
si halifeleri ortaya çıkmış doğuda ve batıda aynı zaman-
252
AHMED CEVDET PAŞA
da birer büyük devletin ortaya çıkması birleşen garibe-
lerden sayılmışdır.
Bu zamanda adı geçen Lombardiya devleti İstanbul
kayseri tarafında bulunan Exark eyaletini istilâ edip Ro-
mada bu eyaletin içindedir diye iddia ederek ele geçir-
mek işini ele aldığından Rimpapa o vakit bağlı olduğu
İstanbul kayserinden yardım istemişsede Doğu Roma
devleti o vakit iç kavgalarla dışardan gelen güçlük için-
de yardım edememişdi. Papa da Fransaya giderek Pe-
penden yardım istemişdi. Pepen de henüz kral oluğu için
tahtı ele geçirdi gözüyle bakıldığından hükümetini hal-
kının gözünde meşru gösterecek bu işi nimet vesilesi sa-
yıp Papaya yardım işine gönülden muvafakat etti. Pa-
pa da onun krallığını sağlamak için kendisi ile karısını
ve oğullarının dinî merasimlerini yapıp Pepen'e ayrıca,
Roma şehrinin koruyucusu unvanını verdi ve her kim ona
sadık olmazsa aforoz (yani lanet) olunacağını ilân etti.
Pepen de ppaslara mükâfat olmak üzere bir grup
olarak Devlet meclisinde bulunmaları usulünü ortaya
koydu.
Ardından Pepen İtalya'ya asker sürüp Exark eya-
letini Lombardlardan geri aldı. İstanbul kayseri Exark
eyaleti ile beraber Roma şehrini Papaya ihsan etmiştir.
İşte bu suretle Papa hükümdarlar sırasına geçmiş ve son-
ra da kendi nüfuzunu Avrupanm mutaassıp düşüncele-
rini geliştirmekde bulmuşdur.
Ondan sonra İtalya gittikçe parçalanıp küçük küçük
hükümetlere ayrılmışdır.
Adı geçen Lombardiya muharebesinden sonra Cer-
manyadaki Bavyera Dukası da Pepenin himayesi altına
girerek Frank devletinin nüfuzu artmışdı. O vakit Fran-
sa güneyinde bulunan bazı yerleri istila eden İslâmları
da İspanya'ya çekilmeye zorlayarak bütün Fransayı;
avucu içine almışdır. Cermenlerin ve Romalıların enka-
TARİH-İ CEVDET
253
zindan kurulan devletlerin çoğunun sonu gelmişti. Mey-
danda kalanların içinde en kuvvetlisi Frank devleti idi.
Fakat oda çabucak nizama girememişdi. Pepen'in zama-
nında büyük ve muntazam devletler İslâm devleti ile İs-
tanbul kayserliği idi.
Ancak Emevî halifelerinin idare merkezi olan Şam-ı
Şerif. İslâm memleketlerinin ortasında olarak oradan
her tarafının kolaylığı a£ık iken Abbasî halifeleri orayı
bırakıp Bağdadi idare merkezi yapınca İspanya ve mağ-
rip halkı idare merkezinden uzak kalınca kuşkuya düş-
tükleri halde Emevî soyundan Abdurrahman'm mağrip'e
yaklaştığını haber alınca onu çağırarak milâdî 757 ve
hicrî 138 senesinde Halife diye kabul ettiler. Böylece İs-
lâm dünyası ikiye ayrılıp batıda Abbasi halifelerine karşı
gelen bir halifelik ortaya çıkdı. Abbasi halifeleri Afrika
halkına yumuşak yolda bir politika uygulamağa tatlılık-
la iş görmeye mecbur olunca bunu gören Afrikalılar İspan-
yadaki İslama özenerek Aglep ve İdris hanedanları gibi
bir kaç bağımsız hükümet ortaya çıkdı. Bunların bazı-
ları Abbasi halifelerine bağlandılarsa da az zaman için-
de bağımsız kaldılar bu gidişle İslâm milletleri arasında
ayrılık sebepleri görülmüşse de yine de Abbasi devleti
o zamanın birinci devleti idi.
(768) milâdî senesinde Pepen öldü, yerine oğlu Şarl-
man geçti. Lombardiya devletini ortadan silerek İstan-
bul kayseri ile aynı sınıra girdi ve Lombardiya kralları-
na özel Demir tacı papa eliyle giydirmişdi. Babasının Pa-
paya ihsan eylediği yerleri tasdik ettikden başka bir az
yerler daha katmışdır. Daha sonra Papalara bazı hü-
kümdarlar tarafından bir az yerler verildi. Bir az da ken-
dileri satm alarak böylece papalığın cismanî hükümeti
genişledi.
Cermanyada bulunan Saksonlar Putperestlikde de-
vam ettiklerinden Salman onları İsa dinine çağırarak
254
AHMED CEVDET PAŞA
otuz seneden fazla uğraşmış adım adım onları itaate al-
mışdır. Şarlman Saksonlarla uğraşırken İspanya'da bu-
lunan İslâmlar arasında çekişme çıkdı. Bazıları Şarlman-
dan yardım isteyince üzerlerine ordusu ile İspanyaya gi-
rerek orada galip gelmişse de Sakson gailesinden geriye
dönmeye mecbur olmuşdu. Fakat İslâmlar o Cermanya-
da iken Fransaya girerek memleketi talan etmeye baş-
layınca İspanyada bulunan Emevî Devleti memleketlerin-
den bazı yerlerin ele geçmesiyle sınırı sağlamayı önemli
görmüş oğlu Lui'yi o tarafa gönderip İspanyada bulunan
Ebru nehrine kadar uzanan toprakları istüâ ettirdiği gi-
bi 184 hicrî senesinde Barselona şehrini de ele geçirmiş-
tir.
Şarlman doğu İslâm memleketlerinde bulunan İse-
vîleri ve özellikle Kudüs-ü Şerifi ziyaret edenleri koru-
mak için Abbasî halifelerinden hem zamanı olan Harûn-
rupa'da taraftar peyda etmek Harun-ür Reşid'in politika-
göndermişdi. Açıklandığı gibi Endülüsde ortaya çıkıp
abbası hâlifelerine rakip olan Emevî devletine karşı Av-
Kayserine galebesinden çok memnun olmuş ikinci defa Hâ-
sına uygun olunca oda Şarlman'a elçi ile hediyeler gönder-
mişdi. Bunun üzerine Şarlman anlatıldığı gibi Endülüsde-
ki fütühatiyle Hârun-ür Reşid'e cemile göndermiş oldu.
ve daima devletini İstanbul Kayseriliğinden üstün tutmak
ülküsünde olduğundan oda Harûn-ür Reşid'in İstanbul
Kayserine galesinden çok memnun olmuş ikinci defa Hâ-
rûn-ür Reşid'in gönderdiği elçiye pek ziyâde ikram etmiş-
di. O zaman henüz Avusturya, Prusya ve Rusya devletle-
ri kurulmamışdı. İngiltere küçük bir takım hükümetlere
ayrılmış, Felemenk, Belçika ve İsviçre memleketleri
Frank devletinin eyâletinden sayılırdı. Korsanlık ile ge-
çmen Danimarka İsveç, Norveç, Venedik ve Leh vilâyet-
leri gibi bazı küçük hükümetler varsa da medeniyet üzere
bulunan devletler İslâm ve Frank ve İstanbul devletleri
TARİH-İ CEVDET
255
idi. ve Şarlman babasından miras kalan memleketlere bir
o kadar daha ekleyerek Frank devleti İstanbul Kayserli-
ğinden daha ziyâde kuvvetlendi ve genişledi.
Böylece Franklar diğer Avrupa kavimlerinden ziyâde
ün salarak Frank kelimesi Lâtince Frans diye konuşul-
makla Arablar evveline elif sonuna da cim diyerek efrene
demişlerdir. Halâ aramızda bütün Avrupalılara Frenk ve
Avrupa'ya da Frenkistan deniliş oradan kalmadır.
Kısaca Şarlman Avrupa'da en büyük hükümdar olup
ancak İstanbul devletinin unvanı büyükdü. Çünkü öteden-
beri Kayser, İmparator unvanları bir manâda ve bir kuv-
vette olarak Padişah ve mülk-ül mülûk makamında idi.
Fakat Cermanya tarafında Kayser ve diğer Avrupa dille-
rinde İmparator terimi meşhur olmuşdu. Bu ünvanm öte--
denberi halk önünde itibarı büyük olduğu hâlde o asırda
yalnız İstanbul Kayserliğine özeldi. Şarlman eski Roma
İmparatorlarının en mühim topraklarına sahip olduğun-
dan doğal olarak bunu almak emelinde idi.
Bu günlerde Papanın bazı düşmanları bir olay günün-
de Papaya hakaret edip bir manastıra hapsetmişlerdi.
Bir aralık Papa hapisten kurtulup bizzat o sırada Cer-
manya'da bulunan Şarlmanın yanına varıp suçluların ce-
zalandırmasını rica edince koruyucu olarak Roma'-
ya giden Şarlman 800 milâdî senesinde Papa
önünde diz çöktü o da başına bir taç koyduğu gibi hazır
bulunan halk çok yaşa Roma İmparatoru diye çağırırken
Papa da Şarlman önünde diz çökerek bu suretle Garb Ro-
ma İmparatorluğu yenilendi.
Şarlman bütün İsevilerin koruyucusu olmak üzere en
büyük Cismanî hükümdar sayılmış ve Papa'da en büyük
Ruhanî Reis olarak hükümdarlara taç giydirmek hakkını
elde etmişdi. Bunun üzerine Roma bütün İstanbul Kay-
serliğinden aynlmışdı.
256 AHMED CEVDET PAŞA
Garp İmparatorluğunun böylece yeniden ihyası İstan-
bul Kayserinin nüfusunun azalmasına sebep olduğu gibi
Papanın nüfusunu ve şanını arttırması İstanbul Patriğine
pek ziyâde dokunarak Roma ve İstanbul şehirleri arasın-
da Cismanî hükümet olarak ayrılık olduğu gibi mezhep-
çe de ayrılık çıkdı. Sonradan akideleri yönünden de çe-
kişmeler olmuş nihayet İsevîlerin Doğu ve Batı kiliseleri
adiyle iki mezhebe ayrılışını gerekdirmiş ve garb kilise-
sine bağlı olanlara Katolik ve Doğu kilisesine bağlı olan-
lara Ortodoks denilmiştir.
Papalar önceleri Roma Papazları olup ve ahalisi ta-
rafından seçilerek İmparator tarafından onay alması ge-
rekirdi. Hattâ bu onay m?/idesi için İstanbul Kayseri
Jüstiııyanüs'ün Papa'dan bir mikdar akça aldığı söyle-
nir.
Anlatıldığı gibi Papa, Pepenin zorla ele geçirdiği
Krallığın meşru olduğu gibi tanınması sebep olmuş Pepen-
de Papayı hükümdar sırasına geçirmişdi. Papa Şarlman'a
İmparatorluk tacı giydirip evvelce Papalığının onayı için
Kaysere akça verirken şimdi Şarlman onları İmparatorla-
ra taç giydirmek derecesine getirmiştir. Ve sonra Papalar
Hristiyan kralları tehdit edecek mertebe nüfus ve iktidara
erişerek bazı İmparatorları İmparator onaylamak için
naz eder ve çekimser davranır olmuşlardır. Bazen de İm-
paratorların kralların ve ileri gelenlerin içinden kendi de-
diğine uymayanları aforoz edip aforoz olanlar ise mezhep-
çe çok şeyden mahrum ve itibarını yitirip kimse yanına
varamaz olunca bazen nice ırz ve namus ehli olanlar ga-
raz yüzünden halk gözünde lekelenirdi. Bunun için krallar
ve ileri gelenler ister istemez Papanın garazına hizmet
etmeye mecbur olurdu.
Frank kavminin ortaya çıkışı Osmanlının ortaya çı-
kışına ve Şarlman devletinin gelişmesi Osmanlı devletinin
gelişmesine benzer olup şu kadar ki, Şarlman Garb Roma
TARİH-İ CEVDET
257
•devletinin mühim topraklarını elinde tuttuğu hâlde pay-ı
tahtı Roma şehri olamadı.
Fatih Sultan Mehmed Han ise Doğu Roma devletinin
bütün topraklarına el koyarak pay-ı tahtını da pay-ı taht
yaptı. Ve Frank devletinin o mertebeye erişmek için üç
yüz senelik bir vakte ihtiyaç varken Osmanlı yüz elli se-
ne de maksadına erişti. Bir de Selâtini Osmaniye'de Sal-
tanat ve Hilâfet birleşip Karlovinç Hanedanı ise hilâfete
benzer bir ruhanî reislik ile karıştırarak Papaya vermiş
yâni Avrupanın krallarının sakalını onun eline vermis-
ciir.
Bir de Frank kavmi Cermanyadan gelip Galya'yı ele
geçirdikleri zaman topraklar kralların elinde kaldı. Kalan-
da askerlerin arasında kur'a çekilip pay edildi. Böyle ta-
sarruf olunup ama krallara ait yerler mirî topraklardan
sayılıp bir mikdarı bazı zevata mükâfat olarak kayd-ı ha-
yat şartıyla ve diğer şartlarla üzerine yapılır. Ve sahiple-
rinin ölümünde mirî ye ait olurken sonraları kâh kralları
ile kâh zorbalık ile intikal ettirilmeğe başlamışdı. Bu işler
Fransa şüpheli, kimin arasında kalır bilinmez bir mesele
olup Pepen ise kendi yaptığını örtmek için bu gibi top-
rak sahiplerinin getirtip anlaşmalarına muhtaç olduğun-
dan onların haksız yere ele geçirdikleri bazı imtiyazlara
göz yummağa mecbur olmakla asilzade sınıfı daha da
kuvvetlenmişdi, nüfuslarını da gittikçe arttırırlardı.
Dostları ilə paylaş: |