sinde Avusturya, ingiltere ve diğer müttefik devletlerle
sulh andlaşması yapmaya mecbur olmuş ve böylece nüfu-
zu da epeyce kırılmıştır.
O sırada Osmanlı Devleti de Avusturya, Venedik, Le-
histan ve Rusya ile savaşda olduğu halde, ingiltere ve
Felemenk Devletleri araya girip hemen sonra bu dört
devlet ile sulh andlaşması yaparak onbeş senedenberi
kendini kaptırdığı sefer zorluklarından kurtulmuşdur. Fa-
kat Azak Kalesi Rusya elinde kalmış ve bu yönden Rus-
ya'ya bir ticaret kapısı açılmışdı. Bu savaşlarda Rus Ça-
rı Büyük Petro, eğitim görmüş askerin faydasını göre-
rek, kışlalar yapıp. askerini çoğaltıp yetişdiriyordu. Dev-
letini de Avrupa Devletleri benzeri düzene koyup pek ge-
niş bir ilerleme yolu bulmuşdur.
O vakit, Fransa'nın malî sıkıntısı o dereceye gelmiş -
di ki, asilzade rütbeleri ile devlet memuriyetleri para ile
F: 2G
306
AHMED CEVDET PAŞA
satılırdı. Müttefik devletlerin andlaşması aslında mütare-
ke kabilindendi. Zira İspanya Kralının evlâdı olmayıp, o
zaman Napoli Milân, Sicilya, Meksiko. Peru gibi büyük
memleketler ispanya'ya bağlı olduğundan; Avusturya ve
Fransa tarafından veraset hakkı istendiği halde İspanya
Kralı vasiyetnamesinde ikinci torununu vâris olarak ta-
yin ile 1700 Milâdî senesinde ölünce, Lui'nin torunu tahta
geçirilmişdi. Avusturya Devleti ise, oun Krallığını onay-
lamayıp, İngiltere ve Felemenk ile birleşmişdi. Portekiz,
İsveç ve diğer Avrupa Devletleri de İspanya ile Fransa
birleşir korkusu ile bu ittifaka girmişdi.
Bununla beraber İmparator, bütün Alman ümerası-
nın yardımına muhtaçdı. Böyle olunca, Almanya Hersek-
ierinden Brandeburg markisi Birinci Frederik'in getirilip
Kral unvanı almasına razı oldu. O da Brandeburg'a bağlı
Baltık Denizi kıyısında olan Prusya memleketine izafetle
Prusya Kralı ünvaniyle bu savaşa girmişdir. İşte böyle
çabucak Prusya Krallığı ortaya çıkmış, sonra Avusturya
Devletine büyük rakip olmuşdur. Ve bu savaşa başlandı-
ğında bazen Fransa ve çoğunlukla müttefik devletler as-
kerleri galip gelirdi. Bu sırada İngilizler dünyanın en me-
tin kalesi Olan Cibralta'yı zaptetti ki, hâlâ İngiltere'nin
elindedir.
O zaman Fransa'nın büyük generalleri olmayıp, ter-
sine İngiliz Kumandanı Mariburg ve Avusturya Kuman-
danı Prens Ojen gibi meşhur generalleri vardı. Bunlar
bir kaç büyük muharebe kazandıkları için Fransa'nın
kuvveti tükenmişdi. Ayrıca Fransa'nın her tarafında kıt-
lık ve kuraklıkdan sıkıntı o dereceye vardı ki, Lui sofra
takımından birşeyler satmağa mecbur olmuşdu.
Bunun üzerine Lui, sulh yapalım demişse de, mütte-
fik devletler bir çok ağır şartlardan başka, torununun İs-
panya'dan çıkarılması için kendisinden asker göndermesi
TARÎH-Î CEVDET
307
şartı ileri sürülünce yine savaş başlamışdı. Ancak, Fran-
sızlar yine yenilmiş ve Lui, çaresiz müttefik devletlerin
her dediğine evet demeye mecbur olmuşken, İspanya'da
Fransızlar müttefik devletler askerine galip gelince, fikir-
ler değişmişdir.
Aşağıda genişçe anlatılacağı üzere bu sırada Rus Ça-
rı Büyük Petro, İsveç'i yenmiş, Baltık Denizi kıyısında
bir çok yerleri ele geçirerek Avrupaya bir ticaret kapısı
açmışdır. Prut muharebesinde büyük bir tehlikeye düş-
müşse de, Baltacı Mehmed Paşa'dan af isteyip, aman di-
leyerek kurtulup yine işine devam etmişdir.
Bütün bu olanlardan sonra politik ağırlığın bir ucu-
da Kuzeyde aramak lâzım gelmişdir.
O sırada İngilizler sulha yanaşıyor, diğer müttefik
devletler de İspanya'nın Fransa ile birleşmesinden kork-
tukları gibi Avusturya'ya iltihaki gerçekleşirse politik
muvazene bozulacak diye düşünüp İspanya halkı Kralla-
rından hoşnud olduğu halde yalnız Avusturya'nın özel
menfaatleri için çıkarılıp atılması milletler hukukuna ay-
kırı olmakla, politik muvazeneyi korumak için bir sulh
anlaşmasına evet diyecekler çoğalınca Lui Katorz ilk ön-
ce İngiltere ile gizli görüşmelere başlayıp, mütareke yap-
mış ve 1125 Hicrî senesinde İngiltere ve Felemenkle, er-
tesi sene Avusturya ile sulh andlaşması yapmışdır.
Gerçi İspanya Devleti Fransa Hanedanı üzerinde kal-
mışsa da, hiç bir vakit bu iki devletin birleşdirilmemesi ve
Cibralta ile Amerika'daki bir çok memleketin İngiltereye
bırakılması şart koşulmuşdu. Böylece ingiltere Devleti
büyüyerek özellikle" deniz kuvvetlerini iyice büyütmüş ha-
liyle sanayi ve ticaretini de artırarak birinci devletlerden
birisi olmuşdur.
Bu andlaşmamn bir garip fıkrası da, İspanyanın A-
merika'daki yerlerine senede 5000 kadar zenci köle sokup
308
AHMED CEVDET PAŞA
satması için bir İngiliz şirketine imtiyaz verilmesini şart
koşmuşlardı. Bu andlaşmada Belçika, Napoli, Milan, Sar-
?"unya da Avusturya'ya terk edilmişdir. Fakat sonra Sar-
dunya Sicilya Adası karşılığında Savva Düküne verilmiş-
dir. Fransa Devleti de büyük bir korkudan kurtulmuşdur.
Fakat bu savaşdan sonra artık Lui Katorz'un şan ve şöh-
reti düşmüş, Fransa'nın genişleme saldırısı durmuşdur.
Fransa'nın savaşa başlaması ile bir milyondan fazla in-
san ölmüş ve her yerde kıtlık ve kuraklık ortaya çıkmış-
dı. Vergi ve diğer mükellefiyetler de tepe noktasına var-
dığından ahaliden bazıları bağlarının gelirinden fayda
görmez olunca kendi elleriyle bağlarım tahrip etmişlerdi.
bazıları da vergiye karşılık hayvanları ellerinden alınınca
kendi elleri ile hayvanlarını öldürüyorlardı. Böylece bü-
tün ziraat işlerinde düzen tamamen bozulmuşdu. Fransa'
mn hali büyük ihtilâl zamanına kadar böyle sürüp
gitmişdir.
Lui Katorz, şan kazanmak için şöhret hırsiyle bü-
tün bu kötü işlerin böyle sonuca varmasından- ötürü bü-
yük bir kedere düşdü. Bir de oğlu ile torunu —ki Telemak
kitabının yazarı Jenelon onun hocası idi— Bunlar sair
prensler gibi hep kendisi hayatta iken ölmüşlerdir. Yal-
nız bu torununun beş yaşında bir oğlu kalmışdı. Ölümün-
den önce onu yanma çağırıp: Ben bir çok savaşlara gir-
dim, sakın benim gibi yapma, çok para sarf etme, halkı-
nın mutlu olmasına çalış, diye nasihat etmiş, yanlış yola
gittiğini anlayarak 1128 Hicrî senesinde vefat edince, ye-
rine torunu 15'inci Lui adiyle geçmiştir, ve Lui Katorz'un
vasiyetine aykırı olarak kardeşinin oğlu Orlean Dükü
parlamento tarafından Devletvekili tayin olunmuştur. As-
rımızda Fransa ihtilâli çıkınca, Krallıkdan atılan meşhur
Lui Filip'in dedesidir. Lui Katorz mutlaka hükümet ister,
devlet işlerini kendi bildiği ve düşündüğü gibi yapar, hiç
TARÎH-Î CEVDET
309
bir şeyde serbestliği sevmezdi. Halk da mizacına göre ha-
reket ediyor görünerek aldatırlardı. Böyle aldatmaların
sonu kötü huyluluğa ve dinsizliğe yöl açtığı tecrübe edi-
nerek bilindiğinden ölümünden sonra kimse bir şeyden
korkmayarak fena bir yola gidilmeğe başlandı. Böylece
Lui, Fransa halkının ahlâkının bozulmasına sebep olduğu
gibi, zevke, safaya ve kötü kadınlara pek çok para har-
cadıkdan başka, açtığı savaşlarda da bunca hazineyi yok
etmiş olduğu için ölümünde Fransaya üç milyar Frank
borç bırakmişdı. Denilebilir ki, Fransa büyük ihtilâlinin
sebepleri onun zamanında hazırlanmışdı.
Yukarıda adı geçen Orlean Dükü, zevk ve safaya
düşkün, dar görüşlü ve kötü davranışlı olup, daha henüz
Lui Katorz'un baskı ve pençesinden kurtulan halk, onun
yaptıklarına uyarak hep birden zevk ve safahata düşmüş-
lerdi. Bu suretle beş altı sene içinde Fransa Devletinin es-
ki borcu üzerine yarım milyar borç daha eklendi. Bunun
ödenmesi çaresi aranıldığı sırada, Lav adında bir İskoç-
yalı gelip Düke birtakım acaip ve garip tedbirler arzede-
rek bir banka, bir de büyük ticaret şirketi kurmak izini
alıp, Dükle anlaşarak ve hesapsız banka evrakı sürerek
iki sene içinde Fransa halkının bütün parasını toplamış-
dı. Bu banka ve şirket esaslı bir kuruluş olmadıkları hal-
de sehim ve hisse senedlerinin kıymetleri bir süre türlü
yalan ve aldatma ile hayâlı ticaret işlerine girme, sarraf
garantileri ile asıl kıymetlerinin yirmi katma kadar çık-
mışdı.
Bu ise, dolandırıcılık kabilinden bir alış veriş olup,
işin gizliliğini anlayanlar kumarbazlık yolunda hayli pa-
ra kazandılar ve az zaman içinde kolayca zengin olmuş-
lardı. Ve Lav da pek çok şöhret kazanarak halkın gözün-
de en büyük adam oluvermişti. Buna aldanan halkdan bi-
risi çabuk zengin olmak için nakid parasını elden çıkar-
310
AHMED CEVDET PAŞA
dıkdan başka çoğu malını, mülkünü satıp, kargılığı para
ile esham ve hisse alırdı. Bu yolla satılan esham ve his-
selerin itibarî kıymeti Fransa'da tedavülde olan paranın
seksen katma çıktığı zaman birdenbire itibardan düşmüş
ve bu, esham ve hisseler, hayaller ortadan kalkınca Fran-
sa halkı bir anda fakir oldu. Lav da Fransa'dan kaçtı.
Böyle büyük bir dolandırıcılık ile Frnsa, borçlarının
büyük bir kısmını ödemişse, halk pek fakir düşmüş, acı-
lar içinde idi. Bununla beraber o sırada veba hastalığı
çıkmış, yabancı devletler de Fransız gemilerini limanla-
rına sokmamışlardı. Böyle olunca, Fransa :sanayi ve ti-
caretine büyük sarsıntı gelmişdi.
Fakat bu sırada Dük ölmüş, Kral da reşid olmuş,
Fransa da biraz rahata kavuşmuşdu.
Tam bu zamanda Alman İmparatoru bulunan Altın-
cı Şarl'ın erkek evlâdı yokdu. Habsburg Hanedanının di-
ğer kollarında da erkek kalmadığından Avusturya Devle-
tinin bir kadına intikal etmesi hakkında bir kanun orta-
ya koydu. Uzun zamandanberi İmparatorluğun Habsburg
hanedanında bulunmasına alışmış Alman Prenslerinin
hepsi bu kanunu kabul ile beraber, yabancı devletleri ra-
zı etmeye çalışmışlardı.
Ancak, 1153 senesinde Şarl'ın vefatı üzerine kızı Mar-
ya Tereza Avusturya, Çek ve Macaristan Krallıkları tah-
tına geçtiği gibi, Bavyera Prensi soylarının Avusturya
tahtına yakınlığı vardır bahanesiyle veraset hakkı iddia
etmiş, Fransa ile ispanya Devletleri de onu haklı bulur-
du. Şarl, Frankfurt'da İmparator tacını giymişse de. Mar-
ya Tereza Macarları kendine çektiği gibi, İngiltere de ona
yardım için iki ordu kurmuşdu. Fransa'nın muharebe
edecek durumu olmadığı halde, şu kargaşalıkda Avustur-
ya'nın Ren nehri tarafındaki memleketlerinden birazını
alıvermek eme'iyle nasılsa savaşa girmişdi. Karada bazı
TARİH-İ CEVDET
311
savaşlarda galip olmuşsa da, denizde bütün bütün yenil-
miş, Şarl vefat ed-'nce, oğlu da bu iddiadan vazgeçmişdi.
Marya Tereza kocası Toskana Dükü Fransuva, Alman
Krallıklarının çoğu tarafından İmparatorluğa seçilmesiy-
le Marya Tereza 1162 senesinde Fransa'ya galip gelerek,
sulh andlaşması yapmış ve kocasıyla birlikde hükümete
koyulmuşlardır.
Bu savaşlarda İngiltere donanması evvelkinden ziya-
de şöhret kazanmışdı. Fransa beyhude bir çok masrafla-
ra katlanarak malî işlerini daha da fenaya götürmüş, do-
nanması tamamen harab olarak ticaretine de sarsıntı gel-
medir. Fransa Kralı olan 15'inci Luî, gayretli bir hüküm-
dar olmayıp vaktini eğlence, zevk ve safada geçirirdi.
Kendisini bir fahişeye tesîim etmiş ve onun reyi ile dev-
let işleri yürürdü. Bunu gören Fransız halkının gözleri
esefle bakıyordu. Kral hakkında sevgi ve ilgi hep yok ol-
muşdu.
Kralın böyle kötü durumlariyle Kraliyetin şan ve iti-
barını yitirdiği görülüyordu. O asrın filozoflarından Mon-
teskiyo adlı yazar eserinde; devlet kuruluşu nedir, ada-
let nedir, eşitlik ne demekdir? diyerek bunların aslını,
esasım anlatıyordu. Volter de her şeyi alaya alarak
geri düşüncelerle inanışları itibardan düşürmüşdü. Russo
adlı yazar da gayet güzel yazdığı kitaplarda devlet, din
7e mezhebin temel esaslarından açıkça anlatınca, öteden-
beri gerek po'itik fikir ve gerekse din ve mezheb düşün-
celeri her serbestlikden yoksun tutulan Fransa halkı, he-
men bu yazarlara uyarak bütün düşünceler değişmeye
başladı. Halbuki bu halkın o güne kadar eğitilmemiş boş
kafalarına birdenbire bu değerde felsefî düşünceler aşı-
landığı gibi, anlayış ve kavrayışına sığmayıp halkdan bi-
ti buna benzer derin bahisleri birden anlayamayıp hayret-
ten hayrete düşerek çoğu özel konularda yanlış anlam
312
AHMED CEVDET PAŞA
verdikleri için bütün düşünceler yanlış yola sapmışdı. Di-
ğer bazı yazarlar da dünyaya asla önem vermeyen kalen-
der yaşayan Diyojen gibi bir tutumla dünya, hoşça yaşa-
makdân ibarettir. Başkaca iyi ahlâk, iffet Ve namus, ar-
sızlık, utanma diye bir şey yoktur, sözünü temel sayarak
halkı bütün bütün dinsizlik yoluna çektiklerinden Fran-
sa'da günden güne dinsizlik düşünceleri artarak hürriyet
sevdası aşırı dereceye çıkmışdı. Kral'm durumu fenalaş-
dıkça halkın bu yönden düşünceleri başkalaşdığı için Fran-
sa acaip bir duruma girerken, Amerika'daki bazı yerler
için İngiltere ile bazı kavga ve çekişmeler sürmekte idi.
Yukarıda anlatıldığı gibi yakında Krallık unvanını almış
olan Prusya Devleti Herseklik unvanını üzerinde bulun-
durduğu için Almanya İmparatorluğuna bağlı sayılırsa
da kuvvet ve kudretini artırdığından Protestan mezhebi-
ne girmiş olan hükümetlere Önderlik ederek İmparatorlu-
ğu elinde tutan Avusturya Devletine karşı koyar olmuş-
du.
Büyük Frederik diye anılan Prusya Kralı ikinci Fre-
derik ise adı geçen Avusturya veraseti savaşı sonucu Si-
lezya kıt'asını kazanıp topraklarını genişletrrr'ş askerî ve
mülkî işlere üstün derecede birlik ve nizam vermeğe bü-
tün gücünü harcamışdı. Kuvvet ve sağlam idaresiyle ola-
ğanüstü ilerleyişi diğer devletlerin ve özellikle büyük
düşmanı olan Marya Tereza'nın dikkat nazarını çekmişdi.
Büyük Frederik o zamanın büyük filozoflarından olduğu
için gayet alaycı olup bazı hükümdarla Avrupa ileri ge-
len vekilerini yerecek sözler söylemekle gücendirmiş ol-
duğundan ve Prusya'nın Protestanlığa dönüp Protestan
merkezi olmasını çekemeyip onu kraliyet rütbesinden
soylarının eski haline yani Brandeburg seçilmiş unvanını
indirmeyi tasarlamışlardı. Rusya devleti de artık Doğu
ve Batı işlerine karışır hale geldiğinden Prusya aleyhine.
TARİH-İ CEVDET
313
Avusturya ile ittifak yaparak Lehistan krallığının elin-
de bulunan Saksonya dükü de bu ittifaka sokulmuşdu.
Frederik bunu haber aldığı gibi onlardan önce davranıp
1170 senesinde ansızın Saksonya topraklarına girmiş Sak-
sonya Prensi davranmadan teslim olmuşdu. Hemen Avus-
turya devletiyle diğer Alman ümerası ittifak yaparak Fre-
derik sefer ilân etmiş, Rusya da bir koldan Prusya üze-
r-he asker göndermişti.
Fransa devleti bundan önceki seferde Avusturyadan
bir yer alamamışdı bari bu savaşda Prusya'dan bir şey
kapmak isteğine kapılarak bunca senelerdenberi yere vur-
mağa çalışdığı Habsburg hanedaniyle ittifak yaparak
Prusya aleyhine harp açtı. İngiltere ise Fransa'nın öte-
denberi düşmanı olan Avusturya ile birleşmesini taraf
kazanıp İngiltere aleyhine dönecek diye düşünerek Prus-
ya ile ittifak etti. İşte bu suretle yedi sene süren savaş-
lara başlandı. Fransa devleti bu seferde karada muzaf-
fer olamadığı gibi denizde de yenilgiye uğrayarak Ame-
rika, da eline geçirdiği bir çok yeri verdikten başka Ame-
rika Birleşik Devletlerinin Kuzey'inde bulunan büyük Ka-
:ıxda Kıt'asını da İngilizlere kaptırmıştı.
Bu kıt'a halâ İngiltere devleti elindedir. Frederik ek-
seriya Büyük Savaşlarda galip gelmişse de yer yer yapı-
lan bunca sürüp giden savaşlarda çok asker kaybederek
hemen bilme derecesine gelmişken Prusya usul ve eğiti-
mine ve Frederik'in iyi ahlâk ve bilgisine hayran olan
üçüncü Petro Rusyada tahta geçince Frederik ile büyük
bir çabukluk i: e sulh yaparak Prusya'ya girnrş Rus as-
kerinin de kumandanlığını ona vermişdi. Ardından Petro
tahttan indirilince yerine geçen meşhur ikinci Katerina
da bu anlaşmayı onaylamışdı.
Alman haki bu savaşlarda sıkıntıya düşmüş, Alman
Prensleri de Frederik'den korkdukları için birer birer çe-
314
AHMED CEVDET PAŞA
kiimişlerdi. Avusturya devletinin de mecali kalmadığı için
hemen toplu halde sulh andlaşması yaparak yedi yıl se-
feri gailesinden kurtulmuşlardır. Bu andlaşmada Avustur-
ya Silezya vilâyetini geri alamayıp bu topraklar yine
Prusya elinde kalmış Prusya da artık birinci devletler
sırasına geçerek o zamandan beri beş büyük devletteı
"birisi olmuşdur. Ancak Avusturyalılardan kuşkulanarak
eğitim görmüş mürettep askerini iki üçyüz bine çıkar-
makla yetinmeyip durumu gözetedek kâh Fransa, kâh
İngiltere ve bazen Rusya ile birleşerek ve bir taraftauda
Alman hükümdarları içinde taraftar toplamak için bazıla-
rını tutmuş ve konuya gelmişdir. Fransa devleti ötede-n-
beri Avusturya Devletine rakip olup karşı koyarken Prus-
ya devleti böyle kuvvet kazanınca Avusturya devleti Fran-
sa ile birleşerek Prusya devletinden korkarak Rusya dev-
letinin de dostluğunu usulden saymışdır. Yukarıda söy-
lenen savaşda Fransa devleti bir şey kazanamadıkdan
başka açıklandığı gibi Amerikada bir çok yerlerini kay-
betmiş ve malî sıkıntısı daha da artmıştı, lö.'nci Lui de
fahişelerle eğlenince hazinede harcanacak para bulama-
mış, nihayet gümüş sofra takımını darphaneye gönder-
meye mecbur olmuşdur. Fransa devleti böyle fena bir ha-
le düşmüşken katolikler arasında İrade-i cüziye mesele-
sinden dolayı eskiden sürüncemede kalan bir mezhep kav-
gası tekrar Cizvitler a'eyhine bîr cebriye me'îti^bi
ortaya çıktığı sırada mutaassıplardan birisi Kralı hançer-
le yaralamışdı. Bu da Jisvitlerin teşvikine yorularak Jis-
vit mezhebi yasaklanmışdı: Protestanlığın ortaya çıkışı
ile katolik mezhebine büsbütün zaaf gelmiş ve Fransa da
umumî fikirler başka başka yol alıp din işlerinde ip uç-
larının böyle mezheb incelemesini bir gai'e haline getir-
meleri gariptir.
Halk da genellikle Kral'ın aleyhinde idi. Fikirler de
TARlH-İ CEVDET
315
serbest kalma isteği pek ileri derecelere vardırılamamış
olduğundan gerek asilzadeler ve gerek ruhanî reisler bu-
na çare ararlarken Paris Parlamentosu umumun kendine
önem verdirmek ve nüfuzuna kuvvet kazandırmak için
balkın çoğunu kendine çekerek Kral'ın bazı emirlerine
karşı koymaya başlamışdı.
ÎSTlDKAD
O sırada Avrupa da çiçek aşısı bulunduğundan bunu
açıkça anlatalım:
Çiçek çıkarmayan pek görülmezse de çoğunlukla her-
kes birer kere çıkarmısdır. Bunun nedenini ve bilincini
açıklayan bazı yüksek seviye tıp adamları çocuk kanında
al ve kırmızı yuvarlardan fazla olan dayanıksız ve yeni
gelişenleri tabiat atar bilinciyle bir defa olsun insanların
vücudunda bu kabarcıklar çıkıp sönerek kan temizlenir ve
kuvvetlenir dediler.
Ancak Arnavudluk ile Sudan'ın bazı yerlerinde bu
hastalık bulunmuyor hatta ahalisi başka bir diyara gi-
derse çiçek çıkarırlarmış. Buna bakınca bunda iklimin
etkisi var demek lâzım gelirse de zamanımızdaki bazı tıp
adamlarının söylediğine göre Sudan ve Arnavudluk gibi
yerlerde bulunmaması o yerlerde topluluk ve mahalle
olmadığından sirayet olmuyor düşüncesine dayanır. Çün-
kü bu hastalık havada yayılıp, etrafa geçer. Böylece top-
luluğa karışınca çiçek çıkarmaları bundandır. Böylece bu
hastalık genellikle çocuklarda olan bir hastalık olduğuna
göre doğuşda bir istidat olup yayılışı bu istidadı orcnya
kor. Her ne hal ise böyle işlerin asıl nedeni o her şeyi bi-
len Allah'ın geniş bilgisine bağlı olup insan aklı bura'ar-
da hayret denizine batmaktan başka bir şey yapamam.
300 hicrî tarihine gelince gerek Yunan tıp adamları
gerek Arab tıp adamlarından birisi çiçek hastalığına da-
318 AHMED CEVDET PAŞA
ir bir şey yazmamışdı. İslâm tıp adamlarının en yetişkini
ve 300 tarihinde ilim adamlarının başda geleni ve en yük-
seği Mehmed bin Zekeriya Ebubekir Râzi ki Rey ye son-
ra Bağdat hastahanelerini kuran türlü fen ve bilim için
yazdığı yüzden fazla kitab ve risalelerin çoğu tıp ilmin-
den olup bu kitapların birisi de çiçek hastalığına dairdir.
Bu büyük hekîm 320 senesinde vefat etmişdir. İşte ilk
önce çiçek hastalığına dair yazan işte bu hekîm F.âzi'dir.
Ondan sonra Ebu Ali İbn-i Sina da buna dair pek çok ya-
zılar yazmışdır.
Hekimlerin ileri gelenleri pek kötü hastalıklar için
bu kadar yazılar yazmışken bu hastalığa dair bir şey
yazmamaları garip bir işdir.
Bunun üzerine bazı tıp adamları 900 yahut 1000 se-
ne önce bu hastalık yokdu da sonra ortaya çıktı diye bir
düşünceye kapıldılar. Aslında mevcud olmayıp da sonra-
dan türeyen nice hastalıklar var ve bilinir olduğundan
çiçek hastalığı da bu kabilden olarak o tarihlerden sonra
türemesi umulur olmakla bu sözden kaçmılamaz. Çin hal-
kının sözleri de bu dayanışı pekleştirir ki bundan sekiz
yüz bu kadar sene önce Çin'de çiçek hastalığı yokken
Kanton şehrine gelip giden Basra tüccarından geçdi diye
iddia ediyorlar. Amerika'da önceleri çiçek hastalığı yok-
ken Kolomb'un keşfinden sonra Avrupalılarla kar.'şma
sonunda orada da hiç bir yerde görülmedik durumda şid-
detli çiçek hastalığı ortaya çıkarak pek çok nüfus eksil-
diği söylenir.
Her ne hal ise bilinen yıllardan beri bu hastalık-
dan pek çok ölüm olmakda iken aşı ortaya çıkınca çocuk-
larda bu belâdan kurtuldu.
Aşının ilk ortaya çıkışı Osmanlı devletinde olup şöy-
leki; hafif çiçek çıkarmış olan çocukların kabarmış ve
dolmuş olan çiçeklerinin suyunu alıp henüz çıkarmamış
TARİH-I CEVDET 317
bir çocuğun kolunu çizip o suya sürerek aşı yapılıyor ya-
pılan yerde bir kabarcık çıkıyor bununla o çocuk nöbeti
savuşdurarak çiçek hastalığından kurtuluyordu.
Osmanlı Devletinde elçi olarak bulunan İngiltere el-
çisinin zevcesi olan Leydi Montegü Edirne'de bunun iyi-
liklerini görüp hatta kendi çocuğunda da tecrübe etmiş-
di. Buna dair 1130 hicrî senesinde İngiltere'ye bir mektup
yazmış ve îngilterede de tecrübe edilerek iyilikleri görü-
lerek olay her tarafa yayılarak Avrupa tıp adamları ta-
rafından kabul edilerek onaylanmış ise de böyle Allah ta-
rafından gelen umumî bir ilâç yapmak Allah'ın emrine
karşı gelmekdir diye Papaslar tarafından karşı konulun-
ca önceleri Avrupa halkının çoğu aşıyı kabul etmeyip
olur diyenlere de dinsiz gözüyle bakarlar belki katimi va-
cib görürlerdi. Bunun üzerine Avrupa devletleri her kim
evlâdını aşılatırsa bir miktar pa?a vererek güzel bir dav-
Dostları ilə paylaş: |