Ahmet Akgündüz Bilinmeyen Osmanlı



Yüklə 3,77 Mb.
səhifə8/83
tarix12.01.2019
ölçüsü3,77 Mb.
#95873
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   83

1375'de Hamidoğulları sembolik bir bedelle topraklarının yarısını Osmanlıya terk etti ve böylece Germiyanoğlu ile Karamanoğlu arasına Osmanlı girmiş oldu. 1383'de Candaroğulları Hamidoğullarının arkasından Osmanlı'yı metbû' tanıyınca, Karaman oğulları rahatsız olmaya başladı ve 1386'da Osmanlı Karamanoğulları ihtilafı başladı.

11 Âlî, Künh'ül-Ahbâr, c. V, sh. 40-44; Lütfi Paşa, Tevârîh-i Âl-i Osman, sh. 27-31; Ahmed Cevâd, Tarih-i Askerî-i Osmanî, İstanbul 1297, Kitab-ı Evvel, sh. 7-8; Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, c. I, sh. 124-128; Uzunçarşılı, İsmail Hakkı, "Gâzî Orhan Bey'in Hükümdar Olduğu Tarih ve İlk Sikkesi", sh. 207-211; Uzunçarşılı, İsmail Hakkı, "Gâzî Orhan Bey vakfiyesi. 724 Rebîülevvel-1324 Mart.", Belleten, c. V, sayı 17-18 (1941), sh. 277-288; Aksun, Osmanlı Tarihi, c. I, sh. 36-50. ..... .. ... ... ...„.....,„,....... -.,..,

Her ne kadar,! oğullarını dağıtıp) Osmanlı'nın bozguna uğrattı Bulgari İle Ulahı Kosova'da 20 H« ordusu, 1.1 kadar sürecek < Miloş Oblllç adlı) larak şehid edildi j haz/resine gömü Osmanlı'nın eline i bede bizzat bulu 500.000 km!'lfk t Batılı tarih ğer din mensuı hasebiyle dost <

zirvedeydi. Her ı

asıl yeniçeri ve i

ilk kuşatan Osı Murâd Hû

ehliyetli devleti

tân Murâd zarr

zikretmek gen

Maliye te;

Acemioğlanlan 1

Vezir o!du ve i

arasında ise, t

tında büyükf

hur SaruaJ

zikn

Asrındakfî



kadılarınd

sı unvanı ZE

Marya'

kızı. 4-1



Yıldırım f

Bey; 7-


"IMIft

[»i; t


llfcıınçuıO |l73-188;tl

iffetti


BİLİNMEYEN OSMANLI

43

Her ne kadar, Sultân Murad'ın oğlu Şehzade Bâyezid kahramanca savaşarak Karaman oğullarını dağıtıp Yıldırım unvanını aldıysa da, bunu fırsat bilen Sırp Kralı Balkanlarda Osmanlı'nın üzerine yürüdü ve hatta Timurtaş Paşa komutasındaki Osmanlı ordusunu bozguna uğrattı (Ploşnik Olayı, 1387). Bundan cesaret alan haçlı orduları, Sırpı ile Bulgari ile Ulahı ile, hep birlikte Osmanlı Devleti'nin aleyhinde ittifak ettiler ve Kosova'da 20 Haziran 1389 günü Osmanlı ordusu ile karşı karşıya geldiler. Osmanlı ordusu, I. Kosova Zaferi diye tarihe geçen zaferle haçlı ordularını yendi ve 500 yıl kadar sürecek olan Balkan Hakimiyetini başlatmış oldu. Ancak bu güzellikler arasında, Miloş Obiliç adlı yaralı bir Sırp askeri tarafından Murâd Hüdâvendigâr hançerle vurularak şehid edildi (20.6.1389) ve Bursa'ya nakledilerek kendi adına yaptırılan Cami haziresine gömüldü. Osmanlı Devleti Balkanlara hâkim olmuş, Bulgaristan tamamen Osmanlı'nın eline geçerken Sırbistan'ın da önemli bir kısmı feth edilmişti. 37 muharebede bizzat bulunan Sultân Murâd, 27 yıl içinde babasından aldığı mirası 5 kat artırarak 500.000 km2'lik bir büyük devleti Osmanlı milletine miras bırakıyordu.



Batılı tarihçilerin de itirafıyla, fethettiği topraklarda Ortodokslara, Katoliklere ve diğer din mensuplarına kendi dindaşlarından daha iyi davrandı. Verdiği sözde durması hasebiyle dost düşman herkes tarafından sevilir hale geldi. Devlet teşkilâtçılığında da zirvedeydi. Her ne kadar yeniçeri teşkilâtı babası zamanında kurulmaya başlansa da, asıl yeniçeri ve acemi oğlanları teşkilâtlarını kuran ve geliştiren kendisi oldu. İstanbul'u ilk kuşatan Osmanlı Padişahı da kendisiydi.

Murâd Hüdâvendigâr'ı muvaffak eden sebeplerin başında onunla birlikte çalışan ehliyetli devlet adamlarını zikretmek gerekiyor. Bunların başında, bir görüşe göre Sultân Murâd zamanında ihdas edilen kazaskerliğe ilk defa getirilen Çandarlı Halil Efendi'yi zikretmek gerekiyor. Bu vazifeye gelir gelmez, Karamanlı Kara Rüstem'in de yardımıyla Maliye teşkilâtı tanzim edildi ve Sultân Orhan zamanında başlatılan Yeniçeri ve Acemioğlanları Teşkilatını bütün ayrıntılarıyla kurmaya muvaffak oldu. 1372 yılında da Vezir oldu ve artık Halil Hayreddin Paşa diye anılmaya başlandı. Diğer devlet adamları arasında ise, Halil Hayreddin Paşa'nın oğlu Ali Paşa'yı, yeniçeri ve acemi oğlan teşkilâtında büyük payı bulunan Timurtaş Paşa ve Lala Şahin Paşa'yı, kahramanlıkları ile meşhur Saruca Paşa, Evrenos Beğ, İne Beğ, Paşa Yiğit, Müstecap Subaşı ve Hacı İlbeğ'i zikretmek gerekmektedir.

Asrındaki âlimlerden ise Aksaray'lı Cemâlüddin Muhammed bin Muhammed, Bursa kadılarından ve Kâdîzade-i Rumî'nin babası Mahmûd Bedreddin ve de Azerbaycan Kadısı unvanıyla meşhur Mevlânâ Burhânüddin'i zikretmek gerekmektedir.

ZEVCELERİ: 1- Gülçiçek Hâtûn; Yıldırım Bâyezid'in ve Yahşi Bey'in Annesi. 2-Marya Thamara Hâtûn; Bulgar Kralının kızı. 3- Paşa Melek Hâtûn; Kızıl Murad bey'in kızı. 4- Candar Oğullarından bir beyin kızı. 5- Bulgar Beyinin kızı. ÇOCUKLARI: 1-Yıldırım Bâyezid. 2-Ya'kub Çelebi. 3- Savcı Bey. 4- İbrahim Bey. 5- Yahşi Bey. 6- Halil Bey; 7- Özer Hâtûn; 8- Sultân Hâtûn. 9- Nefise Melek Sultân Hâtûn'2.

12 Lütfi Paşa, Tevârîh-i Âl-i Osman, sh. 31 vd.; Alî, Künh'ül-Ahbâr, V, sh. 65-77; Alî, Ahmed Uğur neşri, sh. 108-131; Kantemlr, c. I, sh.87-93, Aksun, Osmanlı Tarih!, c. I, 51-70; Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, c. I, sh. 162-186; Uzunçarşılı, "Osmanlı tarihinin İlk Devirlerine Ait Bazı Yanlışlıkların Tashihi", Belleten, c. XXI, sayı 81-84 (1957), sh. 173-188; Uluçay, Çağatay, Padişahların Kadınları Ve Kızları, 3. Baskı, Ankara 1992, sh. 6-7; Öztuna, Devletler ve Hanedanlar, c. II, 107-108; Büyük Türkiye Tarihi, c. I, 284-305.

44

BİLİNMEYEN OSMANLI



BİLİNMEY?:,

13. Devşirme sistemi nedir? Hıristiyan ailelerin çocukları zorla ve zulümle mi alınmıştır?

Bugün Avrupalılar kadar memleketimizde de en çok merak edilen ve meselenin e-sası bilinmeden değişik yorumlar yapılan ve çarpıtılan konulardan biri de kapu kulları ve bunun kaynağını teşkil eden devşirme usulüdür. Bu sebeple özellikle devşirme usulünün hukukî ve tarihî gerekçelerini bilmek icab eder. Kapı kulları tabirini bahane ederek, bütün devlet memurlarının Padişahın köleleri olduklarını ileri sürenler ise, bu meselenin izahını zaruri hale getirmektedirler.

Önemle ifade edelim ki, Osmanlı Devletinde pençik oğlanı, acemi oğlanı veya devşirme oğlanı ifadeleriyle anlatılan ve halk ile Batılılar arasında Hıristiyan ailelerin çocuklarının zorla alınarak önce köle yapılması, sonra da Osmanlı ordusunda görev verilmesi ve çocukların eliyle ana ve babalarının öldürülmesi şeklinde takdim edilen askerî müessese, Yeniçeri Teşkilâtıdır. Bu tür anlayışın nasıl hatalı olduğu, biraz sonraki izahlardan daha iyi anlaşılacaktır.

Herkesin bildiği gibi, Kapı Kulu Ocakları ve bunların başında gelen Yeniçeri Teşkilâtı, Osmanlı Devleti'nin merkezî ordusundaki vurucu güçtür. Bu sebeple de Kapıkulu Ocakları denilen askerî teşkilâtın çekirdek kısmıdır. Yeniçerilerin sahip oldukları iktisadî, sosyal ve idarî imtiyazlardan dolayı, devletin yükselme devirlerinde, Osmanlı Devletinin Yeniçeri Teşkilâtında görev almak, Müslüman ve gayr-i müslim herkes için bir şereftir. Zira devletin askerî ve mülkî erkânının çoğu da bu ocaktan yetişmedir.

Osmanlı Devleti'nde Yeniçeri Ocaklarına asker temin eden iki önemli kaynak vardır: A) Pençik Oğlanları ve Acemi Ocakları. B) Devşirme Usûlü ve Acemi Oğlanları. Şimdi bunları aşağıdaki soruların cevaplarından daha iyi öğrenelim.

14. Pençik Oğlanları ne demektir? Osmanlı Devleti, Acemi Ocaklarında kimleri ne hakla toplamıştır? Kanunla mı yoksa keyfî mi yapmıştır?

I. Murad'dan Fâtih Sultân Mehmed zamanına kadar Yeniçeri Teşkilâtının ihtiyâcı olan gençleri temine yarayan pençik oğlanlarıdır. Pençik oğlanları ne demektir ve nasıl devşirilir? Bunu biraz izah etmeliyiz.

Bilindiği gibi, İslâm'a göre savaş esirleri ganimetlerden sayılmaktadır. Ganimetin beşte biri ise, Kur'ân'ın emriyle devlete aittir. Devlet, bu beşte birlik hakkında, kamu yararına uygun olarak istediği gibi tasarrufda bulunur. İşte genel olarak Osmanlı hukukunda devletin bu beşte birlik Kur'ân'la sabit olan hakkına Farsça olarak penç-yek (1/5) ve halk dilindeki ifadesiyle pençik adı verilmiştir. İslâm Hukukuna göre, savaşlarda elde edilen esirler hakkında yapılacak muamele hususunda Müslüman devlet idaresi, en azından şu seçimlik haklara sahiptir: 1) Savaş hukukunun gereği ve İslâmiyeti yaymak gayesiyle gerekiyorsa devlet reisi onları öldürtebilir. 2) Müslümanlara hizmet etmeleri için onları köle olarak kullandırabilir. 3) Onlarla zimmîlik anlaşması yapabilir. 4) Hanefi mezhebinde tartışmalı olmakla birlikte, bedel (fidye) karşılığı onları salıverebilir.

İşte I. Murad Hüdâvendigâr, büyük hukukçu Karamanlı Rüstem'in teklifi ve

Çandariı r

erkeklerdi kanun hai ¦ mistir. De. alınanlara: Toyca

memur tarr yordu. Pen., statüsüne .•. bolu'da ve: lüman ve T,. da Acemi 0' sıyla yan İv nü ît?-"''

onlara bir n. mala1 alaka:.. ,. gerileme

15, Devi1

D muvak'


arttıır.

dünya . süper ç almak ¦:,

î)-

şı cizye


PNLI

uu-


BİLİNMEYEN OSMANLI

Çandarlı Kara Halil Efendi'nin meşruiyetini izah etmesi üzerine, harpte esir alınan erkeklerden beşte birini devlet hesabına ve asker ihtiyacını karşılamak üzere almayı kanun haline getirmiş ve bu tarihten sonra, bu usule yanlış telâffuzla pençik adı verilmiştir. Devlet, askerliğe elverişli olmayanlardan da pençik resmi almış, asker olarak alınanlara pençik oğlanı denmiştir.

Toyca denilen akıncı subaylarının ve akıncıların aldığı esirler, pençikçi denilen bir memur tarafından toplanıyordu. Acemi ocağının temelini bu pençik oğlanları teşkil ediyordu. Pençik oğlanları adıyla toplanan bu savaş esiri gençler, bir nevi devletin köleleri statüsüne sahip oluyor; ancak kendilerine köle muamelesi yapılmıyordu. Evvela Gelibolu'da ve sonra da İstanbul'da teşkil olunan Acemi Ocaklarına verilmeden evvel Müslüman ve Türk ailelerin yanına veriliyordu. Müslüman olup Türk terbiyesi aldıktan sonra da Acemi Ocaklarında askerî eğitim görüyorlardı. Burada askerî eğitim gören ve dolayısıyla yarı hürriyetine de kavuşan bu gençler, asırlarca Osmanlı Devletinin vurucu gücünü teşkil eden Yeniçeri Ocağının çekirdeğini oluşturmuşlardır.

Osmanlı Devleti, esirleri köle yapmak veya Avrupalılar gibi satmak yerine, hem onlara bir nevi yarı hürriyetlerini kazandırmış, hem de kendi rızalarıyla Müslüman olmalarını sağlamıştır. Bu şekilde devşirilen pençik oğlanlarının, zulümle veya haksızlıkla alakası yoktur. Bunun Kanunnâmesini neşretmiş bulunuyoruz. Ancak duraklama ve gerileme dönemlerinde, çok büyük zulümler yapıldığını Osmanlı Siyâsetnâmeleri'nden okuyoruz. Maalesef, pençikçiler, ailelerden zulmen oğlan aldıkları çokça meydana gelen bir olay olmuştur.

Kanunla düzenlenen bu mevzuyu merak edenler, Osmanlı Kanunnâmeleri adlı e-serimizde neşrettiğimiz Devşirme ve Pençik Kanunnâmelerini tetkik edebilirler13.

İS. Devşirme Usûlü nereden ve neden çıkmıştır? Çocuklar zorla mı annelerinden alınmıştır?

Devşirmenin başlama sebeplerini şöylece özetlemek mümkündür:

1) Yıldırım Bâyezid'in Ankara mağlûbiyetinden sonra fetihlerin duraklaması, hattâ muvakkaten gerilemesi sebebiyle yeniden esir elde edilememesi Acemi oğlan ihtiyacını arttırmıştır.

2) Ayrıca bugün Amerikan ordusunda asker olmak için can atan çok sayıda üçüncü dünya ülkesi vatandaşı insanların mevcut olduğu inkâr edilemediği gibi, o günün tek süper gücü olan Osmanlı Devletinin en önemli ordusu olan Yeniçeri Teşkilâtında görev almak için Müslüman ve Hıristiyan her çevreden talepler gelmeye başlamıştır.

3) Bir diğer önemli sebeb de gayr-i müslimlerin askerlik edemeyişleri ve buna karşı cizye vergisi ödemeleri söz konusu olduğundan, gayr-i müslimler ve özellikle Osmanlı hayranı Bulgar, Arnavut, Bosnalı ve Ermenilerin Osmanlı Ordusunda görev alma arzuları gittikçe artış göstermiştir.

İşte bütün bu sebeblere dayanan Osmanlı Devleti, belli bir kanun ve kaide çerçe-

13 Lütfi Paşa, Tevârîh-i Âl-i Osman, sh. 34; Âli, Nasihat'üs-Selâtîn, Hüsrev Paşa Kütüphanesi, nr. 311, vrk. 92/a-93/a; Akgündüz, Ahmed, Osmanlı Kanunnâmeleri ve Hukukî Tahlilleri I-IX, İstanbul 1990-1996, c. II, Devşirme Kanunnâmesi, sh. 123-127; Pençik Kanunnâmesi, 128-134.

46

BİLİNMEYEN OSMANLI



BİLlNMflîII •

vesinde, sadece gayr-i müslim Bulgar, Arnavut, Bosna yerlileri ve Ermenilerden, hem rızâları dahilinde olmak ve hem de belli bir kaide dâhilinde yapılmak şartıyla, her kırk haneden bir tane 14 ila 18 yaş arasında genci, Osmanlı Ordusunun temelini teşkil eden Yeniçeri Teşkilâtına girmek veya Saray'da önemli vazifeler yapmak üzere devşirmeye başlamıştır. Bu usule devşirme adının verildiğini ve bunun Kanunnâmesinin hazırlandığını görüyoruz.

Usûl hakkında bilgi vermeden evvel şu bir kaç hususun bilinmesinin zaruret olduğu kanaatindeyiz:

A) Yeniçeri teşkilâtına girmek veya Saraya girmek önemli bir şeref olmasından ve hatta bu yolla Yeniçeri olan yahut Saray'a girenler, belli bir müddet sonra önemli mülkî ve askerî makamlara geldiklerinden dolayı, gayr-i müslim gençler ve ailelerin bunu arzuladıklarını açıkça görüyoruz. Diyârbekir Beylerbeyi ve sonradan da Mısır Beylerbeyi olan Hüsrev Paşa bu yükselenlere verilecek en bariz misâldir. Mimar Sinan devşirme yoluyla Mimarbaşlılığa kadar yükselmiştir. Hatta Müslüman Boşnaklar, Müslüman olduklarından dolayı kendi çocukları devşirilmeye tâbi tutulmadığından, ısrarla bu kanun gereği çocuklarının toplanmasını kendileri arzu etmişlerdir. Israrlı arzuları üzerine, Müslümanlardan sadece Boşnaklar devşirme kanununa tabi olmuşlardır. Bunlara Poturoğulları denmektedir.

B) Bu devşirmeden kasıt, rızâsı dairesinde kalmak şartıyla önce Müslüman Türk a-ilelerin yanına verilerek Müslümanlaştırmak ve Türkleştirmektir. Ancak bunun zorla ve cebirle yapıldığına dair bir şikâyet söz konusu değildir. Belki devşirmeye tâbi olmayan Yahudi, Rus ve Rumlardan neden bizden de almıyorsunuz? şeklinde sitemli arzuları vardır. Bu söylediklerimiz, yükselme dönemi içindir; gerileme döneminde devşirmecile-rin türlü türlü zulümler yaptıkları, maalesef doğrudur.

C) Biraz sonra zikr edeceğimiz gibi, Avrupalıların anlattığı tarzda, küçük çocuklar ana ve babalarından zorla alınıyor değildir. Belki 14-18 yaşları arasındaki delikanlılar alınmaktadır.

D) En önemlisi de devşirme yoluyla Acemi Ocağına çocuğunu veren gayr-i müslimler belli vergilerden mu'âf tutulduklarından, kendi elleriyle ve hile yaparak ve hatta devşirme memuruna rüşvet vererek çocuğunu Acemi Oğlanı yapmaya çalışmışlardır.

E) Bütün bunların yanında insan unsurunun girdiği hiç bir işte suiistimal olmaması mümkün görülmediğinden, bu konuda da bazı suiistimaller olmuş olabilir14.

mı-;'

yar:: tayı-



den: Ağa-

test dan • ve e.

16. Devşirme usulü nasıldı? Acemi Oğlanları nasıl yetiştiriliyordu ve bu düzen nasıl bozuldu?

İhtiyaca göre üç beş senede bir ve bazen daha uzun fasılalarla Hıristiyanlardan (Yahudilerden alınmazdı) 14-18 yaş arasındaki çocukların gürbüz ve sağlam olanları alınırdı. Evvelâ, Arnavutluk, Yunanistan, Bulgaristan'dan, daha sonraları Sırbistan ve Bosna-Hersek'ten ve Macaristan'dan XV. Yüzyılın sonlarından itibaren yavaş yavaş Anadolu'daki Hıristiyan tebaadan, XVII. Yüzyılda ise umumi olarak bütün Osmanlı

4 Ayverdi, Sâmiha, Türk Târihinde Osmanlı Asırları, İstanbul 1999, sh. 134-136.

SOK


da T:

BİLİNMEYEN OSMANLI

V7

memleketlerindeki Hıristiyan tebaadan devşirme alındı.



Devşirmeye lüzum hâsıl olunca Yeniçeri Ağası Divana baş vurarak ihtiyaç miktarını bildirir ve devşirmeye gidecek olan Ocak Ağalarını seçerdi. Bunun üzerine devşirilecek mıntıkalara emirler gönderilerek Sancakbeyi, Kadılar ve Topraklı süvarilerin yardımı temin olunur, ayrıca Ocaktan bir Devşirme emini ile bir Devşirme memuru tâyin edilirdi. Devşirmenin kadıların kontrolünde yapıldığı kesindir. Devşirme Ağası da denilen Devşirme memurunun eline ferman ile birlikte aynı şeyleri bildiren bir Yeniçeri Ağası mektubu verilirdi. Fermanda, her mıntıkadan alınacak oğlan adedi kazalara göre tesbit edilmişti. Devşirme memuru bu mıntıkaları bizzat gezerek evsafı haiz çocuklardan kırk evden bir oğlan hesabıyla devşirirdi. 14-18 yaş arasında olanlar tercih olunur ve evliler alınmazdı. Devşirilen oğlanın köyü, kazası, sancağı, baba ve anasının ve sipahinin isimleri, yaşı, bütün eşkâli ve Sürücü denilen sevk memurunun adı bir deftere yazılır, bu defter iki nüsha olur, biri Devşirme memurunda, biri Sürücü denilen görevlide bulunurdu. Kanun mucibince çocukların en asilleri, papaz çocukları, iki çocuğu olanın biri, birkaç çocuğu olanın en güzeli ve sıhhatlisi seçilirdi. Ailenin tek çocuğu alınmazdı. Alınacak olanların orta boylu olmasına dikkat edilirdi. Uzun boylulardan ise vücudu mütenasip olanlar saray için devşirilirdi. Yahudiler hiç alınmazdı. Rus, Çingene ve Acemlerden oğlan devşirmek katiyen yasak idi.

Devşirilen çocuklar, hükümet merkezine sevk olunurdu. Çocukların devşirildiği yerden sevk masrafı ve Kızıl aba ile Sivri külah'dan ibaret elbise paraları için beher oğlan başına Hil'at-baha veya Kul akçesi adıyla bir miktar para alınırdı. Bu para ilk zamanlar yüz akçe kadarken XVII. Yüzyılda 600 akçeye kadar çıkmıştı.

Tek oğul, Yahudi ve evlilerden başka köy kethüdası oğlu, çoban ve sığırtmaç, köse, kel, doğuştan sünnetli, Türkçe bilen, sanat sahibi, İstanbul'a gelip gitmiş, çok uzun veya çok kısa boylu olanlar da devşirilmezdi. Yalnız Bosnalı olan ve Poturoğulları denilen Müslüman çocuklarının saray ve Bostancı Ocağı için devşirilmelerine müsaade edilmişti. Trabzon Hıristiyanlarından da oğlan devşirilmezdi. Yavuz Selim devşirme usulünü kaldırmışsa da, XVI. Yüzyılın sonlarında gene konmuştu. Istabl-ı âmireye ait çayırları biçtikleri, muhafaza ettikleri, atlara bakıp daha bazı hizmetler gördükleri için İstanbul civarında Kartal ve Kadıköy Hıristiyanları da devşirme vermekten muaf tutulmuşlardı.

Devşirilen oğlanlar devlet merkezine gelince iki üç gün istirahat eder, oğlanlara şahadet getirtilip Müslüman edilirdi. Sonra Yeniçeri Ağası tarafından teftiş olunur, içlerinde sünnetli bulunup bulunmadığına bakılır, uygun çıkanlar eşkâl defterine kaydolu-nup Acemi Ocağı cerrahı tarafından sünnet edilirlerdi. Bunu müteakip becerikli ve seviyeli olanlar saray için, gürbüzceleri Bostancı Ocağı için ayrılır, öbürleri Anadolu ve Rumeli ağaları vasıtasıyla Türk köylülerine dağıtılırdı. Buna Türk'e vermek denirdi. Orada muayyen bir müddet hizmet ettikten ve hem İslâm'ı ve hem de Türkçe'yi öğrendikten sonra eşkali yoklanıp Acemi Oğlanı yazılırlardı. Bu yazılmaya Torba yazısı, yazılanlara da Torba oğlanı denirdi.

Acemi Ocağında askerî ve meslekî eğitim görenler, kabiliyetlerine göre Yeniçeri Teşkilâtına, Enderun Mektebine veya başka yerlere alınırdı. Bunlardan sadrazam, paşa, Sancakbeyi ve benzeri mülkî ve askerî makamlara yükselenler çoğunluktaydı.

Osmanlı Devleti'nin duraklama ve gerileme dönemlerinde, devşirme kanunlarının uygulamasında da ciddi manada aksaklıklar ve hatta zulümler yaşandığını maalesef


48

BİLİNMEYEN OSMANLI

Siyâsetnâmelerden okuyoruz. Oğlan devşirmeye memur olan zağarcı veya sekbanların kendi keyifleriyle işler yaptıklarını; kanunen bir oğlu olan zimmîden devşirme yapılamamasına rağmen, rüşvet alarak ve zulmen bu yola başvurduklarını; itiraz eden erkekleri ayaklarından ve kadınları da saçlarından astıklarını ve buna benzer ciddi hatalar yapıldığını Tarihçi Âli anlatmaktadır.

İşte Yeniçeri Teşkilâtının iki önemli kaynağı bunlardı. Bu iki kaynak suiistimal ile bozulunca Yeniçeri Teşkilâtı ve Devlet Teşkilâtı da bozulmuştu15.

17. Yeniçerileri, bunların ağalarını ve merkezdeki askerî teşkilâtı yani Kapı Kulu Ocaklarını kısaca özetler misiniz? İslâm Hukuku açısından bunların izahını nasıl yaparsınız?

Türk milleti asker bir millettir. Osmanlı Devleti de selefi olan diğer Türk Devletleri gibi asker bir devlet olmuştur. Bu sebeple malî hukukunu, toprak rejimini ve devlet teşkilâtını askerî gayelere uygun olarak tanzim etmiştir. Osmanlı Devleti'nin ikinci padişahı olan Orhan Gâzî, Yaya ve Müsellem denilen piyade ve süvari teşkilâtını kurmuştu. Yayalar, sefer zamanlarında günde iki akçe yevmiye ile hizmet eden, seferden sonra ise ziraat işine dönen ve vergiden muaf olan daimî ve ücretli bir piyade ordusuydu. Müsellem ise, benzeri özelliklere sahip muvazzaf süvarilere denmekteydi. I. Murad, babasının bu çeşit askerlerini aynen korumakla birlikte, Osmanlı ordusunu yeniden tanzim etmişti. Osmanlı Devleti'ni zaferden zafere koşturan ve ancak bir buçuk asırda teşkilâtı tamamlanabilen bu yeni düzenlemeye göre Osmanlı ordusu iki kısımdı.

A) Kapı Kulu Askerleri ve Yeniçeri Ağası: Bizzat devlet reisi demek olan padişaha bağlı olmak üzere daimî ve maaşlı (ulûfeli) bir yaya ve atlı ordusu demek olan kapı kulu askerleridir. Bunlara kapı kulu denmesinin sebebi şudur: İslâm hukukuna göre savaşlarda elde edilen esirler hakkında yapılacak muamele hususunda devlet başkanı şu seçimlik haklara sahiptir: a) Savaş hukukunun gereği ve İslâmiyeti yaymak amacıyla gerekiyorsa devlet reisi onları öldürtebilir. b) Müslümanlara yararlı olması için onları köle olarak kullandırabilir. c) Onlarla zimmîlik andlaşması yapabilir, d) Hanefi mezhebinde tartışmalı olmakla birlikte, bedel karşılığı onları salıverebilir.

Başta Gelibolu ve İstanbul Acemi Ocağı olmak üzere Acemi Ocaklarında yetiştirildikten sonra, Çandarlı Kara Halil'in gayretleriyle Yeniçeri adıyla padişahın daimî hassa ordusu haline getirilmişlerdir. Zamanla devletin en önemli vurucu gücü haline gelen bu askerî grubun ilk çekirdeği "esirlerin Müslümanlar yararına kul (köle) olarak istihdamı" şeklindeki şer'î hükümden kaynaklandığı için kapıkulu askerleri adını almışsa da, daha sonraki dönemlerde bunlara köle muamelesi yapılmadığı gibi, aynı zamanda fethedilen ülkelerin Müslümanlaştırılması ve Türkleştirilmesine hizmet eden devşirme usulüyle, esir olan ve olmayan Hıristiyan çocukları da Yeniçeri Ocağı'nın önemli kaynağı haline gelmişlerdir. Ulûfeli askerler de denen kapı kulu askerleri yayalar ve süvariler

" Âli, Nasihat'üs-Selâtîn, Hüsrev Paşa Kütüphanesi, nr. 311, vrk. 92/a-93/a; Ercan, Yavuz, "Devşirme Sorunu, Devşirmenin Anadolu ve Balkanlardaki Türkleşme ve İslâmlaşmaya Etkisi", Belleten c. L, sayı 198(1986), sh. 679-725; Akgündüz, Osmanlı Kanunnâmeleri, c. IX, sh. 127-415 (Yeniçeri Kanunnâmesi); Sertoğlu, Mithat, Osmanlı Tarih Lügati, İstanbul 1986, Devşirme ve Boşnak Maddeleri, sh. 54-55, 84-85; Ayverdi, Türk Târihinde Osmanlı Asırları, sh. 134-136.

ler


ayrı-

ten.


(*S

nn< hV Öze.., -...

Ent

nuMJ


BİLİNMEYEN OSMANLI

diye ikiye ayrılmıştır.

a) Yayalar: Bunların en önemlileri; Acemi Oğlanları: Rumeli ve Anadolu eyâletlerinden devşirilen yarar oğlanlar, devlet erkânının hizmetine ve acemi ocaklarına tevzi edilirdi. Belli bir hizmet müddetinden sonra acemi oğlanı olur ve yeniçeriliğe geçmeye hak kazanırlardı. Yeniçeriler: Bunlar Osmanlı ordusunun temelini teşkil ediyordu. Kendi aralarında cemaat ortaları (ser piyâdegân), ağa bölükleri ve sekbanlar diye üçe ayrılmışlardı. Cebeciler: Orduya harp malzemelerini temin eden bir askerî sınıftı.

b) Süvariler: Bunlar da Sipah (kırmızı bayrak bölüğü), Silâhtar (sarı bayrak bölüğü), Azep (hafif piyade) ve Akıncılar gibi kısımlara ayrılmışlardı. Yaya, yörük ve müsellem gibi gruplar artık üçüncü plândaydı.

Kapıkulu askerlerinin temelini teşkil eden Yeniçerilerin âmiri Yeniçeri Ağasıdır. (Ağay-ı Yeniçeriyân-ı Dergâh-ı Ali). Yeniçeri ağası, Yeniçeri ocağı ve Acemi ocaklarından sorumlu tek yetkilidir. Vezirlik rütbesine sahip olan Yeniçeri Ağaları, Divan-ı Hümâyûn'un üyesidirler. Ayrıca divanda görevli olan ve Rikâb-ı Hümâyûn veya Özengi Ağaları denen ağaların reisidir.

En önemli yetki ve vazifeleri şunlardır: İstanbul'da ve çevresinde şer'e ve kanuna aykırı gördüğü şeyleri yasaklar; suçluları, eğer bağlı bulunduğu bir daire varsa yetkililere teslim eder, yoksa bizzat şer'î cezalarını verir. Şehrin asayişini temin için daima kol dolaşıp gezer. Tutukladığı suçlular Yeniçeri ocağından değilse ve cezaları idam ise sadrazama gönderir. Ocaktan ise sadrazamdan izin almak şartıyla ölüm cezasını da kendisi verir. Bu açıdan Yeniçeri ağasının askerî yargı yetkisinin de olduğu görülmektedir. Yeniçeri ağası, ocağın bütün idarî işlerini yürütmeye ve tayinleri yapmaya da yetkilidir. Bu hususlarda padişahın vekilidir. Ancak önemli meseleleri sadrazama arz etmekle memurdur. Bunun için her Çarşamba sadrazama gelir. Yeniçeri ağası, ocağın işlerine, yeniçerilerin maaş ve terfilerine, ocak güvenliğine ve yeniçeriler arasındaki davalara bakan ve şikâyetleri dinleyen Ağa Divanının da reisidir. Divanın üyeleri arasında Sekbanbaşı, Kul Kethüdası ve İstanbul Ağası gibi zabitler bulunmaktadır. Divan Ağa Kapusu denen yerde toplanır ve dava, şer'î bir meseleye taalluk ediyorsa kadıya havale olunurdu. Bu bir çeşit askerî mahkemeydi.


Yüklə 3,77 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   83




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin