258[258]Allâh en büyüktür. Allâh en büyüktür. Allâh’tan gayrı ilâh yoktur. Allâh en büyüktür. Allâh en büyüktür ve hamd yalnızca Allâh’adır.
259[259] Kitâbımızın hacminin kabarmaması için bu sünnet namazların ayrıntılarına girmedik. Kısaca şu kadarını deriz ki; belirtilen gün ve gecelerdeki nâfilelerin kılınışını bilmeyen kardeşler, Allâh rızâsı için ikişer rekatlık sünnet namaz olarak diledikleri kadar nâfile namaz edâ edebilirler. İstiskâ namazı hariç diğer hiç bir nâfile namaz cemaat ile kılınamaz. Konu ile ilgili ayrıntılı hükümler için bakınız: İlmihallerden; Seyyid Rûhullâh: Tahrîrul vesîle, Cevâd Tebrizî: Tam ilmihâl, Allâme Hoî: Minhâcü’s Sâlihîn, Allâme Hıllî: Şerâiul İslâm, Muhtasarun nâfî, hadis kaynaklarından; Furû-u Kâfî, Men lâ yahduruhul fakîh, Tehzîb, İstibsâr, ayrıca; Şeyh Şirali Bayat: Caferî fıkhında namaz ve oruç
260[260] Ahmet Köklügiller: Pir sultan Abdal’ın yaşam ve şiirleri: sh: 120
261[261] Cem hakkında verdiğimiz bilgiler, işin özünü ve hakîkatini ortaya koymaya yöneliktir. Bugün “cem” adı altında yapılanların çoğunun, gerçek cem ile maalesef isim benzerliğinden başka bir ilgi ve alakası yoktur. Bu yaklaşımda bizim yanıldığımızı düşünen kardeşlerimiz eskilerde cemin nasıl yapıldığını biraz olsun ortaya koyan “Buyruk” ve benzeri eserlere bakarlarsa haklılığımızı kabûl ederler.
269[269] Furû-u Kâfî: c:4 sh: 78-79, Men lâ yahduruhul fakîh: c: 2 sh: 110-111, İstibsâr: c: 2 sh: 65-72. Otuz günden az olmazdan maksat; Yani 29 gün de olsa eksik sevap verilmez, Allâh katında otuz gün olarak kabul edilir.
277[277] Baki Öz: Alevîlikle ilgili Osmanlı belgeleri, Osmanlı’da Alevî ayaklanmaları, Öz kaynaklarına göre Alevîlik, Rızâ Zelyut: Osmanlı’da karşı düşünce ve idam edilenler, Sadık Eral: Anadolu’da Alevî katliamları, Cemal Şener: Alevîlik olayı, Doğan Avcıoğlu: Türklerin tarihi: c: 1... vb kaynakların ilgili bölümlerine bakınız.
284[284] Buradaki kastımız yalnızca sözlerin muhatabı olan zalimler ve onların yaptıklarını onaylayanlardır. Mesele Sünnî-Alevî kavgaları değil, bu temiz kavramları kendi siyâsî çıkarları uğrunda kullanarak düşmanlıkları körüklemiş, zulmetmiş olan iktidar sâhipleri ile onların yardakçıları durumunda ki satılmış saray mollaları din! âlimleridir.
285[285] Zü’n Nûreyn: İki nûr sahibi demektir ki, bu nurlar; İmâm Hasan ile İmâm Hüseyin @’dir.
306[306] Günümüzde fıkhî anlamda bir kölelik bulunmadığından, köle âzâd etme hükmünün genelde pratiği yoktur.
307[307] Geleneksel fıkıhta bu miktarda bir ölçü konulmuşsa da, en güzeli kendisiyle bir öğün yemek yenilecek tutarda buğday ve benzeri şeyleri ya da tutarını fakire vermektir.
319[319]Ehl-i Beyt yolunda bilindiği anlamda bir terâvîh namazı yoktur. Herkes ferdî olarak Ramazan gecelerinde dilediği kadar nâfile ibâdet ederek gecelerini ihyâ etmeye çalışır. Furû-u Kâfî: c: 4 sh: 153
320[320] Bütün o duâlar Ehl-i Beyt-i Resûlillâh’tan @ nakledilmiştir. Bu duâlar için, Mefâtîhu’l- Cinân isimli gayet hacimli duâ kitâbından istifâde edilebilir. Ayrıca bakınız: Şeyh Abbas Kummî: Mübârek üç aylar(tercm).
321[321] Îsâ Güneş: Ehl-i Beyt mektebi ve mübârek üç aylar, Şeyh Abbas Kummî: Mübârek üç aylar (tercm).
343[343] Bu ölçü, yöreye bağlı olarak alimlerce farklı farklı verilmiştir ve 96 grama kadar değişir.
344[344] İslâm’ın ilk devirlerinde miskal, dinar, dirhem ve benzeri ağırlık ölçüsü birimleri kullanılırdı. Bunlar için de temel ağırlık olarak genelde hubûbât cinsinin -özellikle de arpanın- tane ağırlığı esas alınmıştır. Arpaların bölgelere göre büyüklüğü farklı olduğundan neticede miskâl, dînar, kırat, devânik, dirhem ve benzeri ağırlıkların gramajları da farklılık arz etmiştir. Biz de burada ortalama olarak belirttiğimiz miktarı taban aldık. Hesâbımızı bir miskal 4.8 gram üzerinden yaparak bu sonuca ulaştık. Bu taban miktar her ne kadar farklılaşsa da netice itibarı ile altında 10-20 gram gibi, gümüşte da yaklaşık 100 gram gibi bir oynama (yukarıya doğru) göstermektedir. Bu da çok önemli bir hesap kayması sayılmaz.
345[345] Hesaplama şekli altının nisâbı bölümünde örneklendirilmiştir. Oradaki bilgilere bakılarak hesaplanılabilir.
346[346] Zekat ile ilgili geniş bilgiler için bakınız: Seyyid Rûhullâh: Tam ilmihâl, Tahrîru’l Vesîle, Allâme Cevâd Tebrizî: Tam ilmihâl, Allâme Hıllî: Şerâiu’l İslâm, Muhtasaru’n Nâfî, Seyyid Hoî: Minhâcü’s Sâlihîn, vb.
355[355] Kıran haccı ve ifrad haccı yalnızca Mekkeli olanlara farz olduğundan ayrıntılarına girme gereği görmedik.
356[356] Emrine itaat etmeye hazırım, Allâh’ım emrine itaat etmeye hazırım. Emrine itaate hazırım ey ortağı olmayan (Allâh’ım) emrine itaate hazırım. Şüphesiz ki hamd, nimet ve mülk sana aittir. Senin bir ortağın yoktur.
357[357] Hac görevini yerine getiren bir kadının tavaf ve sa’y’ının âdet günlerine denk gelme korkusu olduğu durumda, bu ibadetlerini vakfelerden önce yapması câizdir. Şayet bu ibâdetleri yapma esnâsında âdet hâli vâki olursa, yerine getiremediği ibadetlerinin kazâsını, temizlendikten sonra yapar. Hasta ve çok yaşlı olan kimselerin de tavaf ve say’ını vakfeden öne almaları câizdir. Hac ibâdeti, cemaatle birlikte icrâ edilen bir ibâdet olduğundan, gerekli açıklamaların, ayrıntıların Ehl-i Beyt yolunun değerli âlimlerinden öğrenilmesi her Müslüman-Alevi hacının görevidir.
358[358] İlmihâlimizin hayvan kesimi ve hükümleri kısmına bakınız.
359[359] Biz, hac ile ilgili genel hükümleri ve özellikle de farz konumundaki hükümleri ayrıntılarına girmeden vermeye çalıştık. Hacca gidecek olan Ehl-i Beyt dostu Müslümanların istifâde edebilecekleri tarzda bir hac ibâdeti rehberini edinmeleri ve bu yolun kıymetli âlimlerinin de hacimli hac rehberi hazırlamaları zarûrî bir ihtiyaçtır. Haccın ayrıntılı hükümleri ve hikmetleri ile ilgili geniş bilgi için bakınız: Seyyid Rûhullâh ®:Tam ilmihâl, Tahrîru’l Vesîle, Seyyid Hoî: Tam ilmihâl, Allâme Hıllî: Şerâiu’l İslâm, Muhtasaru’n Nâfî fî fıkhı’l İmâmiyye, B. Azar Şîrâzî: İslâm’ın büyük ibâdî-siyâsî kongresi Hac, Ali Şeriatî: Hac, vs.
360[360] Mesabihü’ş Şeria: Bab: 21. B. Azar Şirazi: İslâm’ın büyük ibâdî-siyâsî kongresi: sh: 54-57
361[361] B. Azar Şirazi: İslâm’ın büyük ibâdî-siyâsî kongresi Hac: sh: 58-64
362[362] B. Azar Şirazi: İslâm’ın büyük siyâsî-ibâdî kongresi Hac: sh: 66-68
377[377] Sahîh-i Buhârî: c: 4 sh: 44, Ehl-i Sünnet kaynaklarına göre de humusu verilmesi farz olan malların yalnızca savaşta elde edilen ganîmetlerden ibâret olmadığının bazı naklî delilleri için bakınız: Sahîh-i Buhârî: c: 2 sh: 136-137