Allame murtaza askerî ehl-i BEYT VE ehl-i SÜnnet ekolleri Mütercim: Cafer bendiderya ismail bendiderya


Bu Hadislerin Tevilindeki İhtilâf



Yüklə 1,44 Mb.
səhifə6/70
tarix29.10.2017
ölçüsü1,44 Mb.
#19784
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   70

Bu Hadislerin Tevilindeki İhtilâf


 Bazı Müslümanlar, bu hadislerin zâhirî anlamlarını esas alarak bunlara inanmanın, Allah'a ve O'nun zatının birliğine imanın bir göstergesi olduğunu kabul eder ve bunları Allah'a cismiyet gerektirmeyecek şekilde yorumlayanlara, "Muattiletu'sSıfât" (sıfatları tatil

edenler) derler. Müslim, söz konusu hadisleri Sahih'inin "İman" kitabında ve Buharî ise "Tevhid" kitabında kaydetmiştir. İbn Huzeyme[39] ise bu konuda "Et-Tevhidu ve İsbât-ı Sıfâti'r-Rabb-i Azze ve Celle, Elletî Vesafe Bihâ Nefsehû Fî Tenzilihî ve Alâ Lisâni Nebiyih..." adında ayrı bir kitap

yazmıştır. Bu kitapta işlenilen konuların bir bölümünün ana başlıkları, kitabının sonunda şöyle geçer:

− Allah İçin Nefsin İspatı (İsbâtu'n-Nefsi Lillah)

− Allah İçin Yüzün İspatı (İsbâtu'l-Vechi Lillah)

− Allah İçin Suratın İspatı (Bâbu Zikr-i Sûret-i Rabbinâ Celle ve Alâ)

− Allah İçin Gözün İspatı (Bâbu İsbâti'l-Ayn Lillah Celle ve Alâ)

− Allah İçin İşitme ve Görmenin İspatı (Bâbu İsbâti's-Simâi ve'r-Ru'yeti Lillahi Celle ve Alâ)

− Yaratıcı İçin Elin İspatı (Bâbu İsbâti'l-Yedi Li'l-Hâliki'l-Bârî Celle ve Alâ)

− Allah İçin Ayağın İspatı (Bâbu Zikr-i İsbâti'r-Ricli Lillahi Azze ve Celle)

− Bütün Müminlerin Allah'a Bakacaklarının İspatı (Bâbu Zik-ri'l-Beyân Ennellahe Yenzuru İleyhi Cemiu'l-Müminin)

− Bütün Müminlerin Allah'ı Yalnız Bir şekilde Göreceklerinin İspatı

(Bâbu Zikri'l-Beyâni Enne Cemie'l-Müminin Yerevnellahe Yev-me'l-Kıyâmet-i Muhalliyen Bih).

Yine İmam Hafız Osman b. Said Dâremî'nin (öl. 280 kamerî) Cehmiyye'ye reddiye olarak yazmış olduğu kitabın bazı bölümlerinin

başlıkları şunlardan ibarettir:

− Rabbin Arş Üzerine Yerleşmesi ve Göğe Yükselmesi ve Yaratıklardan Ayrı Oluşu (Bâbu İstivâi'r-Rabb-i Ala'l-Arşi ve İrtifâihi İle's-Semâi

ve Beynunetihi Mine'l-Halk)

− Allah'ın Şaban'ın Yarısında İnişi (Bâbu'n-Nüzûl-i Leylete'n-Nısf-i Min Şabân)

− Arefe Gününde İnişi (Bâbu'n-Nüzûl-i Yevme'l-Arefe)

− Rabbin Kıyamet Gününde Hesap İçin İnişi (Bâb-ı Nüzûli'r-Rabb-i Yevme'l-Kıyâmet-i Li'l-Hisâb)

− Allah'ın Cennet Ehli İçin İnişi (Bâbu Nüzûlillah-i Li-Ehli'l-Cenne)

− Görme Bâbı (Bâbu'r-Ru'yet).[40]

Zehebî[41] de "el-Uluvvu'l-Ali Li'l-Aliyyi'l-Gaffâr" isminde bir kitap yazmış ve bu kitapta yüce Allah'ın en yüksek yerde olduğunu anlatan birtakım ayet ve hadisleri toplamıştır. Peşinden de sahabe, tâbiîn, ulema ve hadisçilerin sözlerini naklederek bunu teyit ettirmeye çalışmıştır.

Yüce Allah'ı Görme ve O'nun Bazı Sıfatları Hususundaki İhtilâfın Kaynağı


Buraya kadar yüce Allah'ın sıfatları hakkında bazı Müslümanların görüşünü naklettik. Bunların karşısında bu inanç ve görüşleri reddederek, "Gözler O'nu idrak edemez; O ise bütün gözleri idrak eder..."[42] ayetini okuyan Müslümanlar yer almaktadırlar. Onlar, karşı tarafın delil olarak sunduğu "O gün yüzler ışıl ışıl parıldar. Rablerine bakıp durur." ayetine, "O gün yüzler şendir ve Rableri-nin emrini beklerler." şeklinde mana vermektedirler. Bu ayette geçen "nâzıra" kavramı, bekleme anlamındadır ve ayette "Emr" kelimesi gizlidir. Tıpkı Hz. Yakub'un evlâtlarının, babalarına, "İçinde olduğumuz şehre (şehrin ahalisine) sor."[43] cümlesinde "Ehl" kelimesinin gizli olduğu gibi.

 Yoksa şehrin taşı toprağı kastedilmemiştir; zaten böyle bir şey makul da değildir. Aynı şekilde zâhiren Allah'ın cismi olduğu anlaşılan diğer ayetleri de cismiyetle örtüşmeyecek şekilde tevil etmektedirler. Bu grupta yer alan Müslümanlar, bu inanca sahip olanlara ve Allah'ın cismi olduğunu sananlara, Allah'ı, yaratıklarına benzetenler ve Allah'ın cismi olduğuna inananlar anlamında "Mücessime" ve "Müşebbihe" derler. Bunlar İmam Cafer Sadık'tan (a.s) şöyle rivayet ederler: Allah'ın, arşın üstünde olduğunu söyleyenler, Allah'ı mahmul (taşınan) ve Arş'ı ise hâmil (taşıyan) sanmışlardır. Oysa hâmil (taşıyan), mahmulden (taşınandan) daha güçlü olmalıdır. Yine Allah'ın bir şeyin içinde veya bir şeyin üzerinde olduğuna inanan veya Allah'ın olmadığı bir şey ve bir yerin olduğunu veya bir şeyin O'nu kendisiyle meşgul ettiğini sanan, O'nu, yaratıklara benzetmiş ve öyle tavsif etmiş olur. Oysa Allah

her şeyi yaratandır, O asla bir şeyle mukayese edilemez ve insanlara benzetilemez. Allah'ın olmadığı bir yer yoktur, O'nun özel ve belli bir yeri de yoktur.[44] Yine buna tanık olarak Hz. Ali'nin (a.s) şu buyruğunu gösterirler: Yüce Allah aşağı inmez, aşağı inmeye ihtiyacı da yoktur. Bunun aksini söyleyenler Allah'a fazlalık ve noksanlık isnadında bulunmuş olur.

Çünkü hareket eden her şeyin kendisini bir harekete geçirene veya kendisiyle hareket edeceği şeye ihtiyacı vardır; Allah'ın ise bunların hiçbirine ihtiyacı yoktur. Dolayısıyla Allah'ın sıfatlarını sayarken, O'nu bir şeyle sınırlandıracak, fazlalık ve noksanlıkla, bir şeyle harekete geçirilme, bir şeyle hareket etme, aşağı inme, oturma ve kalkma gibi şeylerle tanıtmaktan kaçının.[45] Yine delil olarak İmam Rıza'nın (a.s) hadisini gösteriyorlar. Hz. İmam, kendisine, "Yüce Allah Hz. Musa'yı kendisiyle vasıtasız konuşmaya ve Hz. Muhammed'i (s.a.a) kendisini görmeye muvaffak etmiştir." diyen râvîye cevap olarak şöyle buyurmuştur: Böyle olsaydı, yüce Allah'ın "Gözler O'nu idrak edemez; O ise bütün gözleri idrak eder.", "Onlar ise bilgi bakımından O'nu kavrayıp kuşatamazlar.", "O'nun benzeri gibi olan hiçbir şey yoktur." buyruklarını bütün varlıklara bildiren kimdi? Bunları Muhammed (s.a.a) bildirmedi mi? Râvi, "Evet, o ulaştırdı." deyince, İmâm (a.s) şöyle buyurdu: Öyleyse Allah tarafından geldiğini söyleyen ve O'nun emriyle insanları "Gözler O'nu idrak edemez." buyuran Allah'a davet eden kimsenin kendisi, "Ben bu gözlerimle Allah'ı gördüm, O'nu iyice gördüm, O da insan suretindedir."

Diyebilir mi? Niçin utanmıyorsunuz?! Resulullah bir konuyu Allah tarafından insanlara tebliğ ettikten sonra kendisi onun aksini yapmış olabilir mi?! Zındıklar bile Resulullah'a (s.a.a) böyle bir iftirada bulunmadılar. Râvî, "Yüce Allah Kur'ân'da, 'Andolsun, onu bir de diğer inişte görmüştü.' buyurmuştur." dedi. İmâm, "Bu ayetin peşinden Resulullah'ın (s.a.a) ne gördüğünü belirten başka bir ayet de gelir. O ayette şöyle geçer:

Onun gördüğünü gönül yalanlamadı. Yani Muhammed'in gözlerinin gördüğünü gönlü yalanlamadı. Daha sonra Hz. Peygamber'in gözlerinin gördüğü şeyi bildirir: Andolsun, o, Rabbinin en büyük ayetlerinden olanını gördü. Burada Allah'ın ayetlerinin onun zatından farklı olduğu anlaşılmaktadır. Yine, Onlar ise bilgi bakımından O'nu kavrayıp kuşatamazlar. buyurmuştur. Açıktır ki, gözler O'nu görecek olursa, miktarına ve niteliğine dair bilgi edinilmiş olur."

Bunun üzerine Ebu Kurre İmam'a, "Öyleyse siz bu rivayetleri kabul etmiyor musunuz?" diye sorunca, İmam, "Kur'ân'a aykırı olan rivayetleri yalanlarım." buyurdu.[46] Böylece Ehlibeyt İmâmları zâhirleri Allah'la görüşülebileceğini ve O'nun cisim olduğunu düşündüren ayetlerin tefsirini beyan ederek Kur'ân ayetlerinde geçen ayak bileği, el, arş ve benzerlerinden veya "Allah insanları kendi şeklinde yaratmıştır."[47] diyen hadisten maksadın ne olduğunu açıklamışlardır. Biz burada onların hepsini nakletmedik. Çünkü burada maksadımız iki ekolün bütün delillerini açıklamak değil, sadece iki ekolde Allah'ın sıfatları konusunda birbiriyle çelişen, her biri Kur'ân ayetlerini kendi görüşüne göre tefsir eden ve böylece iki ekol arasında ihtilâf çıkmasına sebep olan hadislerden örnekler sunmak istedik.

 Gelecek bölümde, peygamberlerin özellikleri ve yüce Allah'ın onlara özgü kıldığı bazı hususlar hakkındaki ihtilâflara ve bunların kaynaklarına değinmeğe çalışacağız.



Yüklə 1,44 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   70




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin