1950-1960 / Savaş Sonrası
II. Dünya Savaşı'nın ikinci yarısında Alman gerilemesi başladığı sırada, dünya para ve ticaret politikalarında yeni ilkeler ve kurumlar oluşturmak üzere düzenlenen Bretton Woods Konferansı'nın sonuç belgesini imzalayan ülkeler ara-
CUMHURİYET DÖNEMİ
452
453
CUMHURİYET DÖNEMİ
1950'ler: Çapa Yalısı/H. Kemali Söylemezoğlu, 1951-53, Bebek (üstte solda); 4. Levent Sitesi/Kemal A. Anı, 1956 (üstte sağda); Çınar Oteli/R. Zıpçı-E. Ertem-A. Akın, 1959, Yeşilyurt (solda). Afife Batur (üst sol), Nazım Timuroğlu (üst sağ), Gürol Kara/TBTTV Arşivi (sol)
gereksizleşen artık işgücünün kırsal alandan kentlere göçünü başlatan gelişmeye yol açtı. Kentler hızla büyümeye başladı. Büyüme, kente gelen nüfusun barınma sorununun (gecekondulaşmanın) ya-nısıra büyük altyapı gereksinimleri doğuruyor ve kentlerin mevcut dokusunu değişime zorluyordu. Türkiye'nin toplumsal coğrafyasıyla birlikte kentlerin fizik yapısı da değişiyordu. En çok İstanbul'u zorlayan kentleşme, yalnız bu kenti değil, Türkiye mimarlığının geleceğini etkileyen, hattâ ipotek altına alan dramatik boyutlara ulaşıyordu.
Serbest ticaret rejimi, inşaat malzemesi dışalımını kolaylaştırdı. Avrupa'da savaş sonrası devalüasyonları, üretim artışları, dış yardım ve kredilerin yapı ve bayındırlık projelerine yöneltilmiş olması gibi etkenlerle 1950'li yıllar yapı sektörünün hızla canlandığı dönem oldu.
Kredilerin yöneldiği yapı tipleri, ithal edilen malzeme ve teknoloji bunların bağlı olduğu düşünce ve tasarım eğilimlerini de birlikte getirdi. Genişleyen iletişim olanakları, Türk mimarlarının genellikle Kıta Avrupa'sıyla sınırlı olan ilgilerinin Anglo-Amerikan dünyasına a-çılmasmı sağlayan sergiler, savaş yıllarının içedönük ortamını ve ideolojilerini çökertti. Üstelik, ulusal mimarinin tipo-lojilerde uygulabilen tasarlama ve biçim kabullerinin, yeni tipolojik programlara uyarlanabilmesi neredeyse olanaksızdı.
sında Türkiye de bulunuyordu. Bu, 1929 dünya ekonomik bunalımından sonra Türkiye'nin benimsediği devletçi, kendine yetme çabasında ve dışa kapalı e-konomik politikasını yeni konjonktür ve gereksinmeler karşısında gözden geçireceğinin işaretini veriyordu.
Gerçekten de savaşın bitiminde bu yolda önemli girişimler yapılacak ve Türkiye "yeniden oluşturulan Batı dünyasının uluslararası ekonomik düzeninin bir parçası haline gelecekti". Uluslararası sisteme açılışın ve benimsenen liberal modelin toplumsal yapıda yol açtığı gelişimlerin Türkiye'nin mimarlık ortamını değişime zorlaması kaçınılmazdı. Değişiklik o yıllarda biçim değişikliği olarak görülenin ötesinde daha derin ve yapısal ol-
du-..
Önce yapı talebinin kaynaklan değişti. Ekonominin özel sektöre tanıdığı öncelik bu kesimin yapı talebinin hacmini ve içeriğini genişletti. Mimarlığın niteliğinde belirleyicilik payını büyüttü.
Türkiye mimarlığının tipolojik programına yeni yapı tipleri katıldı. Yeni e-konominin ve genişleyen iş hacminin gereksindiği ofis-büro, market vb yapı tipleri, kendi şema ve kalıplarıyla 1950'ler mimarlığının gündemine girdi.
Üçüncü olarak dış yardımın (Marshall Programı) tarımda makineleşmeye yönlendirdiği krediler, 1950'li yılların traktör yılları olarak anılmasına ve tarımda
Yeni bir mimarlık düşüncesine ve anlayışına gereksinme vardı.
Milliyetçi ideoloji, savaşın bitiminden itibaren zayıflayıp gerilemişti ama mimarlık alanında etkinliğini yitirmesi ancak 1950'lere doğrudur. Çözülmeyi ça-buklaştıran olay, 1948'de İstanbul Adalet Sarayı Proje Yarışması'nın özellikleri ve müellifleri oldu. S. H, Eldem ve E. Onat' m ortak tasarımları olan proje, öncülüğünü yaptıkları ulusalcı mimarinin kalıplarından arınmış, işlevsel planlama ilkesine oturan, sade bir tasarımdı. Öncülerin ve özellikle Eldem'in bu ani dönüşü ile II. Milli Mimari Akımı, başlatanlar tarafından terk edilmiş oldu.
Dostları ilə paylaş: |