1960'lardan Günümüze
İstanbul'un son otuz yıllık mimarlık ortamı iki farklı belirleyiciye göre şekillenmiştir. Bunlardan birincisi, öncülleri 1950' lerin liberal ekonomi ve sanayileşme
'
eğilimleriyle kendisini gösteren ama asıl ivmesini 1970'li yıllardan başlayarak alan ve giderek artan bir hızla kent mekânına damgasını vuran nüfus artışı ve kentsel büyüme olgusudur. İkinci etmen ise, daha çok mimarlığın üst düzey ürünlerine damgasını vuran ve mimarların üslup tercihleriyle ilgili güncel ifade arayışlarının bina ve kent .mekânlarına yansımasıdır.
1960'ların başından günümüze, baş döndürücü bir kentsel ve demografik büyümeye ulaşan ve ülke ekonomisinin neredeyse yarısını temsil eden bir iktisadi potansiyele sahip olan İstanbul'da, kent mekânını ve onun parçalarını oluşturan binaların program ve biçim kabullerini kentin bu özelliklerinin etkilememiş olması olanaksızdır. Öte yandan, bu ekonominin ve kentin barındırdığı karmaşık nüfus kitlesinin farklı kesimlerinin artan ve çeşitlenen ihtiyaçlarına cevap veren yapıların, dönemin gün geçtikçe belirginleşen tüketim imajlarıyla ilişkisi de doğal bir kültürel olgu olarak görülmektedir. Bu imajlar kente, döneme ve mimarlık ortamına damgasını vuran seçkin yapıtlarda dolaysız ifadelerim kazanırken, ikincil yapılarda, hattâ yarı kırsal koşullarda biçim kazanan gecekondu benzeri "marjinal" gelişmelerde bile kimi za-
Jı_.
Dostları ilə paylaş: |