FAHRİ ÖZBEY = 1950 yılında yapılan seçimle işbaşına geldi. 1955 yılında yapılacak olan diğer seçime kadar bu görevini sürdürdü. Onun döneminde ilçe halkı huzurlu ve sakin bir yaşam sürdü. Elinden geldiğince hizmet vermeye çaba gösterdi. İlçeyi ziyaret eden ilin valisi: “ Sayın başkan, ilçede asayiş ne vaziyet-te, polis görevlendirmemi ister misin?” soruna karşılık olarak: “ Sayın Valim, ilçemiz çok huzurludur. Polislere gelince; eğer istirahat etmek istiyorlarsa gel- sinler, başımızın üzerinde yerleri var” diyerek, ilçenin huzurlu olduğunu, polis teşkilatına ihtiyaç duyulmadığını ima etmiştir.
İSHAK YAĞCI= 1955 yılı seçimleri sonucunda D.P.den başkan seçilmiştir. Her dönem başkanlık seçimlerini C.H.P.li adaylar kazanırken, ilk defa olarak bir D.P.li aday başkan seçilmiştir. Bu seçimin kazanılmasında, İsmail Doğan(Yarım ağa)ın, amcası torunu Mustafa Doğan’a kızıp D.P.yi desteklemesi ve Esat Do- ğan’ın yeğeni Mustafa Durak’ın D.P.İlçe başkanı olarak görev alması) etken olmuştur. İshak Yağcı’yı ben oturaklı, saygın ve sevimli bir insan olarak tanı- dım. İlçenin haklarını korumasını bilmiş, yeni cadde ve sokakların açılarak hiz-mete sokulmasını sağlamıştır. İlçeye elektrik onun zamanında gelmiştir. Son- raki dönemlerde ilçe halkının desteğine rağmen seçimi kazanamamış, yetmişli yılların başında yapılan seçimde, tüm Doğanşehir yerli halkının ( C.H.P.liler dahil) desteklemesine rağmen seçimi kaybetmiştir. Bunun yegane nedeni, muha- cir kesimden insanların mevcudu seçimi kazanmasına yetmemiştir. Zira, muha- cir kesimin büyük bir bölümü farklı nedenlerle ilçeyi terk etmiş, çevreden gelip yerleşen insanların nüfusu artmıştır. Yerli- yabancı ayrımı da, böyle bir sonucun doğmasına etken olmuştur. Bu sonuçtan sonra, üzüntüsünden kısa bir dönem sonra hayatını kaybetmiştir.
Zamanında ilçe kaymakamı Mahir Şellaki, yeni hizmete giren Orta Okulun mü-dürü de(o dönemde ben de ortaokulda okumakta idim.)Musa Tüzün idi. Bilahare Behçet Eren- Ahmet Karaaslan ilçe kaymakamı olarak görev yapmışlardır.
YAŞAR DOĞAN= 1967 yılında Belediye Başkanı olan babası Esat Doğan’ın vefatı üzerine, bu göreve vekaleten atanmış, bilahare 1969 yılında yapılan yerel seçimlerde kazanarak 1973 yılına kadar bu görevini sürdürmüştür. Döneminde içme su ve kanalizasyon şebekeleri kuruldu. Lise, Şekerbank ve Hükümet Binası hizmete açıldı. İlçede huzurun tesisi, memurlar ve insanlar arası yakınlık ve ile-tişimin sağlanmasında örnek bir kişilik sergilemiştir. Akrabam olması nedeni ile kendisine karşı saygı duymuş ve tabii olarak kendisini desteklemişimdir. Bele-diye Başkanlığına seçilişinde babası Esat Doğan’ın da manevi ağırlığı olmuştur.
Zamanında Raşit Gedik, A.Kadir Aksu, İlhan Danişment ve Mustafa Oruçoğlu kaymakam olarak görev yaptılar.
NEBİ ŞAHİNOĞLU = 1977 seçimlerinde M.H.P den aday gösterilerek, yerli halkın parti gözetmeksizin kendisini desteklemesi üzerine seçimi kazandı. 1980 ihtilaline kadar elinden geldiğince ilçeye hizmet etmeye çalıştı. Çalkantılı bir dönemdi. Böylesi bir ortamda görev yapmak oldukça zordu. Buna rağmen yapısı gereği kimseyle ters düşmedi. Zamanında ilçede önemli bir sorun yaşanmadı. Sancar’ın suyunu ilçeye getirmek gibi önemli projeleri vardı. İhtilal ile birlikte bu projeler hayata geçirilemedi. Çok değerli ve saygın bir insandı. Önceleri sağ-lık memuru olarak ilçe halkına hizmet vermişti.
ŞERAFETTİN YILDIRIM= 1984-1994 yılları arasında 2 dönem başkanlık göre- vini üstlenmiştir. Polat kökenli olmasına rağmen Doğanşehirde 2 dönem başkan- lık yapması, onun Doğanşehir ve halkını, Doğanşehir halkının da onu sevip tak- dir ettiğini gösterir. Kendisinin ilçeye değerli hizmetleri dokunmuştur. Bele- diye Parkı,Yeni Belediye hizmet binası, Belediye Otobüs garajı, Belediye iş merkezi ve en önemlisi Sürgü suyunun ilçeye getirilmesi sonucu, su sorununun kökünden halledilmesi onun zamanında olmuştur.
Zamanında asaleten ve vekaleten görev yapan kaymakanmlar şunlardır: Ahmet Nevruz-Mahmut Kuş-Necmeddin Yalıalp-A.Osman Koca- Ali Çetinkaya - İsmail Aka.( 1985 nüfus sayımında, nüfus 11242 dir.)
CENGİZ ÖZDEMİR= 1994 ve 1999 da peş peşe 2 dönem başkanlık seçimini kazanmıştır. Zamanında cadde ve sokaklar parke taşlarla döşenmiştir. Düğün ve cenaze işlemlerinde önemli katkılar sağlanmıştır. Genç ve tecrübesiz olmasına rağmen, halkın teveccühüne mazhar olmuştur. Bu dönemde Belediye ekonomik kriz yaşamış, memur ve işçilerin maaş ödemelerinde sıkıntıya düşülmüştür. Kendisi çok genç yaşta olması münasebetiyle, gençlerin problemlerini hallet-meye çalışarak, onlara yakın durmuştur. Doğanşehir Spor’un kalkınmasında ve başarılı olmasında katkısı büyüktür. Eğlence ortamlarının aranan kişisi olmuş, neşeli kişiliği, sempatik davranışları ve güzel sesi ile okuduğu türkülerle insan-lara unutamayacakları güzel anlar yaşatmıştır. Sesinin güzelliği dayısı Yaşar Ka-yahan ve büyükleri Fahri Kayahan’ dan kaynaklanmaktadır.
1998 nüfus sayımında ilçe nüfusu 13517 dir. Zamanında ilçede görev yapan kaymakamlar: Selami Uzun- Resul Kır- Mustafa Asım Alkan- Nursel Çakır-oğulları- Haluk Nadir- Avni Kula
HANİFİ BAYRAM= 2004 yılında yapılan yerel seçimde A.K.P den başkan se- çilmiş, biraz da iktidar olmanın etkisiyle ekonomik kriz aşılmış, memur ve iş- çiler maaşlarını tam olarak almanın mutluluğunu yaşamışlardır. Zamanında cad- de ve sokaklar yeniden parkelenmiş, festivaller( Elma Festivali) düzenlenerek ilçenin mahsülleri tanıtılmış, festival süresince müzikli proğramlar düzenlene- rek halkın eğlenmesi sağlanmıştır. Tali bazı yollar asvalt ile kaplanmıştır. Zama-nında ilçede görev yapan kaymakamlar: Mustafa Eldivan- Cevdet Atay’ dır.
İBRAHİM KARAMAN= 2009 yılında yapılan yerel seçimlerde C.H.P. den Be- lediye Başkanı seçilmiştir. Olumlu ve yararlı çalışmaları ile halkın sempatisini kazanmıştır. Tali yolların parkelenmesi, cadde ve sokak yollarına kaldırım dö- şenmesi, memur ve işçilerin maaşlarının tıkır tıkır ödenmesi ve ayrıca ikramiye verilmesi, belediye harcamalarına azami dikkat gösterilmesi, belediye gelirle- rinden de istifade ile ekonomik yatırımların gerçekleştirilmesi, harcamaların şef-faf bir şekilde yapılarak halkın bilgilendirilmesi, belediyeye ait hizmet binası ve parkların düzenleme çalışmaları, mezarlıklara gösterilen ihtimam. Kaybolmak üzere olan kale duvarlarının arta kalan kısımlarının düzenlenmesi ve koruma altına alınması kayda değer çalışmalardır. Bu olumlu çalışmalarının yanında, Belediyeye sonradan alınan kişilerin tümünün aşiret kesiminden olunmasından dolayı, halkın tepkisine maruz kalmış, bu ise kendisine puan kaybettirmiştir.
Zamanında ilçede görev yapan kaymakamlar: Cevdet Atay- Barbaros Baran-Mehmet Soğukpınar’dır.
-VAHAP KÜÇÜK – Malatya’nın Büyük Şehir olmasının ardından yapılan (2014) Belediye Başkanlığı seçimini Ak Parti adayı olarak kazanmıştır. Yapıl-ması gereken tüm hizmetler, Büyük Şehir Belediyesi ile birlikte değerlendiril-diğinden işler ağır seyretmektedir. Vahap Küçük’ün bu durumdan rahatsızlık duymakta olduğunu sanıyorum. Eski sistem devam etseydi, hizmetler daha pra-tik ve daha verimli olabilirdi diye düşünmekteyim. Kendisi, konumundan dolayı, çevreye ve çevre insanlarına özel mahiyette hizmetler sunmaktadır. Alt yapı ça-lışmalarına ağırlık vermesi önemlidir. Zamanında küçük münibüslerin devreye sokulması, ayrıca, ülkenin tüm yörelerinde 65 yaş üstü insanların belediye araç-larından bedava olarak yararlanıyor olmalarına rağmen, gariptir, ilçede bu uygu-lamanın devreden çıkarılmış olması insanları memnun etmemiştir.. Sevdiğim biri olarak ileride ilçeye büyük hizmetler sunacağı kanaatini taşımaktayım.
İsimleri zikredilen bu başkanların haricinde özellikle ihtilal ve geçiş dönem- lerinde vekaleten görev alanlar ise şunlardır: 1960 İhtilali öncesinde Hüseyin Kutlu- İhtilal sonrası; Kaym.Behçet Eren- Dr.Hilmi Ağan- Kaym.Ahmet Kara-aslan. 12 Eylül döneminde ise; Yz.başı Seyyit Bilgiç- Kaym. Mustafa Erdoğan- Mal Md. Ahmet Dölek ve Ökkeş Özdemir’dir. Belediye Başkanlık görevine vekalet edenler içinde en büyük hizmet Ökkeş Özdemir zamanında yapılmıştır. Cadde ve sokaklarda halk tarafından yapılan tecavüzler tesbit edilerek, derhal işlem yapılmış, genişletme çalışmaları ısrarla sürdürülmüştür. İlk defa onun za-manında tarihi kale surları önemsenerek tahribatı önlenmiştir.
BAŞLANGIÇTAN BU GÜNE MUHTARLAR
Muhacirler buraya geldiklerinde görev alan ilk muhtar, memlekette Rus Kiyası olarak tanınan İbrahim Ağa’dır(1885). 2-Kaya Ali(Yaman)1916. 3-Hafız Ömer Taştan(Dedem)1922-1926 4-Rıdvan Doğan(1939-1944) 5-Rıza Özdemir (1946) 6-Ziya Doğan(1948-1974) 7-İsmail Doğan(1949-1954) 8-Şükrü Hacı Erdoğan 9-(Şaban)Musrafa Özer 10-Derviş Özlü 11-(Derviş)Osman Özlü 12-Mustafa Turan 13-Ahmet Öztürk(1969-1972) 14-Ali Türker(Karşıyaka Muh.) 15-Bayram Yılmaz(Karşıyaka Muh.) 16-İbrahim Birey(Karşıyaka Muh.) 17-Mustafa Tokgöz(Karşıyaka Muh.) 18-Ali Aydoğdu(Karşıyaka Muh.) 19-Ali Balkış(Doğu Mah.Muh.) 20-Recep Tuncel(Doğu Mah.) 21-Abdullah Avcı 2 dönem 22-Hüseyin Sefi 2 dönem 23-Tahsin Topal(1978- Devam ) Yeni Mah. Muh. 24-İbrahim Günaydın(Karşıyaka M.) 25-Enver Selçuk(Karşıyaka Muh.)
D İ N B Ü Y Ü K L E R İ (Hocalar- Hafızlar- Mollalar )
Başlangıçta buraya gelen muhacirlerin büyük bir kısmının dini bilgilerinin kuvvetli olduğundan, çoğunun molla, hoca ve hafız konumunda bulunduğundan bahsetmiştik. Bunun nedenini de, gelmiş oldukları yörelerin yüz yıllarca önce- den İslâmla tanışmış olmalarına bağlamıştık. Zira bu yöreler daha önceleri Hıris-tiyanlık dininin etkisinde idi. Bunu da burada bulunan mezar taşları ve kilise kalıntılarından anlamaktayız. İslamiyet, Hz.Muhamed ile birlikte yayılma süre-cine girmiştir. İslâm komutanları önceleri ilâhi dinle henüz tanışmamış ülkelere girmişler, bazılarını telkinler yolu ile ve bazılarını da zor kullanarak İslâm’a kazandırmaya çalışmışlardır. İslamiyette zorlama yoktur. Ancak, bazı komutan-lar kendi inisyatifleriyle hareket etmişler, İslâmi düşünceye ters düşmüşlerdir. Özellikle Emeviler zamanında ülkeler zor kullanılarak ele geçirilmişlerdir. Ku-zey Afrika boydan boya fethedilmiş ve hatta Cebel-i Tarık boğazı geçilerek, Avrupa kıtasına atlanmış, Ispanya ve Portekizde Endülüs-Emevi hükümranlığı uzunca bir süre devam etmiş, sonunda ortadan kalkmıştır. Zor kullanılarak feth olunan ülkeler ve bu uğurda işlenen cinayetler (Hz.Hüseyin’in katli) İslâma bü- yük zarar vermiştir. Oysa ki İslam Peygamberi, yabancı ülke krallarına mektup-lar yazarak, onları nazik bir şekilde İslâm’a davet etmiştir. Bu konu ile ilgili olarak zorluk değil kolaylık, şiddet değil sevgi ile yaklaşım esas alınmıştır.
Kafkaslarda yaşamakta olan Türk asıllı insanlara, zor kullanmak fayda etme- miş, gönül insanları gönderilmek suretiyle ve ikna yolu ile İslâm’a kazandırıl- mışlardır. İslâmı benimseyen bu insanlar, bundan sonra İslâmı yoğun bir şekilde yaşamaya başlamışlardır. İşte buraya gelmiş olan muhacirlerin İslâm dinine düş- künlüklerini buralarda aramak gerekir.
MOLLALAR= Durak ailesinden; Molla Durak- Molla Ahmet Efe –Molla Süleyman.---Doğan ailesinden; Molla Refet ---Özbey ailesinden; Molla Abbas-Molla Bahri---Şen ailesinden; Molla Şerif—Coşkun ailesinden; Molla Coşkun---Güler ailesinden; Molla Hurşit---Taner ailesinden; Molla Refik-Molla Tevfik-Molla Ahmet---Yıldırım ailesinden; Molla Hakkı İsmail---Ünver ailesinden; Molla İrfan---Yağcı ailesinden; Molla Mevlüt---Kutlu ve Mutlu ailesinden; Molla Şakir, Molla Eşref, Molla Pehlül---Genç ailesinden; Molla Mustafa, Molla Şükrü, Molla Ahmet --Aydın ailesinden; Molla İbrahim---Tuncel ailesinden; Molla Hüseyin---Yayla ailesinden Molla Haşim.
Bunların dışında, Molla Cimo-H.Hamdi Durak’ın kayın babası---Molla Şerif-Hasan Durak’ın dedesinin kayın babasının eşinin babası.
HAFIZLAR=1)Hafız Ömer-(Yusuf Taştan’ın babası, benim dedem.) 2-Hafız Hasan-(Hüseyin Nayman’ın babası) 3-Hafız Halit-(Çenço Mahmut’un babası) 4-Hafız Şaban(Mehmet Fahri)-(Vet.Mahmut Özer’in babası) 5-Hafız Fahri-(Servet Özbey’in babası) 6-Hafız Hüseyin-(Memet, Reşat ve Mahmut Tekin’in babaları) 7-HafızKeçeci(Mehmet Nafi)-(Fuat Yıldırım’ın dedesi) 8-Hafız Ali Haci- (Vahap Korkmaz’ın babası) 9-Hafız Memet-(Ahmet ve Hanifi Kuru’nun dedeleri) 10-Küçük Hafız-(Topal Hasan Yılmaz’ın ilk eşinin babası) 11-Hafız Ebubekir-(Süleyman Bigili’nin dedesi) 12-Hafız Abo-(Bilgili ailesinden) 13-Hafız Hasan-(Bilgili ailesinden) 14-Hafız Ahmet-(Taner ailesinden) 15-Hafız Memet-(Taner ailesinden)
HOCALAR =1)Ali Efendi Hoca-(Bilgili ailesinden) 2)Ali Hoca-(Ata ailesinden) 3)Sarı Hoca(Karabey)-(Yurtçu ailesinden) 4)İbrahim Hoca-(Recep oğulların- dan) Hüseyin Tekin’in kayınbabası 5)Muhammet Hoca-(Molla Hakkı ve Hay- dar Hoca’nın babaları) 6)Haydar Hoca-(Ahmet, Mustafa ve Efrasim Yıldırım’ın babaları) 7)Gomoralı Süleyman Hoca-(Mahmut Şen’in babası) 8)Süleyman Hoca-(M.Fahri Özbey’in babası) 9)Hacı Hamdi Hoca-(H.Ahmet Durak’ın baba- sı) 10) Hacı Abbas Hoca (Latif Durak’ın babası) 11) Topal Hasan Hoca-(Nuri Yılmaz’ın babası) 12)Abbas Hoca-(Metin Günaydın’ın babası) 13)Nazım Hoca-(Seyfidar ve Tahir Oğhan’ın babaları) 14)Abdurrahman Hoca-(Ahmet ve Niyazi Turan’ın babaları) 15-Hacı Memet Hoca (Yaşar ve Turgut Güler’in babaları) 16)Üzeyir Hoca(Eğitmen)-(Ahmet Toraman’ın kayın babası) 17)Haci Ali Hoca-(Vahap Korkmaz’ın babası) 18) Zübeyir Hoca-(Mustafa Tekin’in kayın babası, Azmi Tekin’in dedesi) 19) Ali Hoca ( Memet ve Ahmet Hazer’in babaları )
Bütün bu molla, hoca ve hafızların dışında dini alanda farklı sıfatlarla anılan insanlar da olmuştur. Günaydın ve Güven ailelerinin büyükleri Müderris Ahmet Efendi- Yıldırım ailesinden Müderris Osman Efendi- Özbey ailesinden Mevle-vizade Abdülkadir Efendi- Genç ailesinden Müftü Ömer Efendi gibi.
Daha sonradan insanların kalabalıklaşması ve çevrenin genişlemesiyle cami adedi(Merkez Camii-Karşıyaka Camii-Aşağı Mah.Camii-Deprem Evleri Camii ve son olarak hizmete giren Aktopraklık mevkiindeki cami) de artış göstermiş, buna bağlı olarak cami hocaları da artmıştır. Mecit Seçkin Hoca- Ahmet Güler Hoca- Ender Hoca- İbrahim Hoca- Ragıp Hoca- Nazım Hoca- Enver Hoca v.s.
Eskiler içinde en meşhurları: Ali Efendi Hoca- Muhammet Hoca- Gomoralı Süleyman Hoca- Süleyman Özbey Hoca- Hacı Hamdi Hoca- Nazım Hoca-Haydar Hoca, Ali Hoca(Hazer). Bu hocalar ve özellikle de Gomoralı Süleyman Hoca, hem kasaba ve hem de civar kasaba ve köy insanlarını yetiştirmiştir. Mu-hacirler gelmezden önce yöre insanlarının dini konularda yeterli bilgiye sahip olmadıklarını, İslâmi uygulamaları onlardan öğrendiklerini, önceleri ifade etmiş-tik. Zaten yaşlı insanlar da yeri geldiğinde, itirafta bulunmuşlardır.
Gomoralı Süleyman Hoca’yı birkaç cümle ile geçemeyiz. O, kendi zamanın- da, Viranşehirde İslâmi açıdan en çok hizmet veren kişidir. Gerek kasaba içinde ve gerekse civar kasaba ve köylerden gelen insanların dini eğitiminde çok yarar- lı hizmeti dokunmuştur.Yalnız bununla kalmamış, imam olarak görev yaptığı camilerde görevini asla aksatmamıştır. Hatta denilir ki, Harapşehir (Günedoğru) camisinde görev yaparken, sabah namazlarını bile aksatmaz, 5 kilometrelik yolu hergün yaya olarak gider, namazı kıldırdıktan sonra evine dönermiş. Onun bir özelliği de çok hızlı olarak, uzun mesafe yürüyor olmasıdır. Sabah erkenden yola çıkar, Malatyaya varır, ihtiyacı olduğu lüzumlu şeyleri alır ve yatsı nama- zında evde olurmuş. Bu kadar mesafeyi toplam 110 km.yi, hangi insan bu kadar kısa sürede başarabilir?
Bu arada önceleri kasabada görev yapmış hocalardan “ Van’lı hoca(Adnan Tutak’ın dedesi)yı da unutmayalım. Sesi öylesine gür ve güzelmiş ki, ezan oku- maya başladığında, herkes işini gücünü bırakır, onu dinlemeye koyulurmuş. Ha-rapşehir(Günedoğru)köy camisinde imamken, okuduğu ezan sesi, taa Viranşe-hir’den rahatça duyulurmuş.
- EĞİTİM ve ÖĞRETİM İŞLERİ-
Muhacirlerin ilk zamanlarında, Viranşehirde okul henüz yoktu. Çocuklarını okutmak isteyen aileler, Polat ve Sürgü nahiyelerindeki okullara gönderiyor-lardı. 1894 yılında ilk rüştiye ( İlkokul) Sürgü nahiyesinde açılmıştır. O sıralar okulda sadece 10 adet erkek öğrenci bulunmaktadır. Bağlı bulunduğu Behisni kazasında ise ilkokul haricinde Katolik ve Ermenilere ait okullar da bulunmak-tadır. 1898 tarihinde Polat Kasabasında da bir ilkokul faaliyete geçer. Nihayet, 27.9.1925 yılında Viranşehire ilk öğretmen ataması yapılır. Bu öğretmen, Yeşil-yurt’lu Abdullah Şevket Özer’dir. Öğretmen yetiştiren “Eğitim Enstitüleri” yeterince mezun veremediğinden, öğretmen ihtiyaçları kısa bir eğitimden geçi-rilmiş olan eğitmenlerle sağlanıyordu. Aklımda kaldığınca bu eğitmenler: İshak Şahin, Mustafa Durak, Topraktepeli İbrahim Hoca, Ali Koç v.s. idi. Zamanla mezunlar çoğalınca eğitmenler devreden çıkarıldı. Viranşehir’de Esat Doğan’ın himayesi ile eğitim-öğretime başlayan ilkokul, üçüncü sınıfa kadar devam ediyordu. 4 ve 5.sınıfı okumak isteyenler, Polat yada Sürgü Kasabalarına gidi-yorlardı. Bilahare Viranşehir’de 4 ve 5.sınıfların açılması ile birlikte, bu sorun da ortadan kalkmıştır. Öğretmen sorunu da, sonradan devreye giren öğretmen okullarından mezun olan öğretmenlerce karşılanmıştır. Bu öğretmenler genel-likle, hemen yakınımızda faaliyet gösteren Akçadağ Öğretmen Okulu mezunla-rından oluşmaktadır.
Ben henüz ilk okulu okurken, Doğanşehirde l956 yılı sonbaharında, Şükrü Hacı Erdoğan’ın önderliğinde ve halkın da katkıları ile kerpiçten yapılan binanın bir sınıfında ortaokul hizmete girmiştir. Ertesi yıl ben de ortaokula başladım. Sınıfların tavanları henüz kapanmamıştı. Önceleri pek sıkıntı çekmedik, ancak sonbaharla birlikte soğuklar başlayınca üşümeye başlamıştık. Tavan sadece tahta ve çıtalarla kaplı idi. Kış aylarında daha da çekilmez olmuş, tavanın çamurla sıvanıp kapatılması biz öğrencilere kalmıştı. Nöbetleşe yapıyorduk bu işi. Soğu-ğun etkisi ile çamurlu ellerimiz adeta donuyor ve gözlerimizden şıpır şıpır yaşlar boşalıyordu. Okulun ilk müdürü MUSA TÜZÜN idi. Kendisinden o kadar çok çekinir ve korkardık ki!... Bizim zamanımızda orta okulda görev yapan öğret-menler: Kerim Sayan, Fahri Alpay, Mehmet Ekinci idi. Tabiiki bunlar yeterli ol-muyor, ilk okul öğretmenlerinden ve memurlardan takviye alınıyordu. Mehmet Ekinci hocamız Tokatlı idi. Şu sıralar Tokatta bulunmam nedeniyle, kendisi ile bir araya gelip eskilerden konuşarak nostalji yaptık.
O zamanlar ortaokulda eğitim-öğretim, şimdiye göre çok farklı idi. Kapanan Köy Enstitülerinden kalma alışkanlıkla öğrencilere sadece ders bilgisi verilmi-yor, farklı alanlarda uygulamalı çalışmalar da yapılıyordu. Hayvancılık, ipek bö-cekçiliği, marangozluk, terzilik v.s. akla ne gelirse her alanda çalışmalar yapı-lıyordu. Tüm öğrenciler ya istedikleri, ya da idarenin belirlediği bir alanda eği-tim alıp, bunu devam ettirme zorunluluğu vardı. Mesela ben; inekçilik bölü-münde idim. Okulun kendine has bir ineği vardı. Bu ineğin tüm bakımını, ben ve bu dalda olan birkaç arkadaş ile birlikte yapıyorduk… Geriye dönüp baktığımda, ülkenin ilerlemesi, gelişip büyümesi amacına yönelik kurulan ve bir süre devam ettirildikten sonra, sudan sebeplerle Köy Enstitülerinin kapatılması ülkemize ya- pılmış en büyük kötülük olmuştur diye düşünmekteyim. Nitekim bu okulların kapatılmasından sorumlu o zamanın Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri, belli bir zaman geçtikten sonra bu hatasını kabul etmiş ve bundan dolayı üzgün olduğunu dile getirmiştir. Ayrıca, tek parti (C.H.P.) iktidarında İsmet İnönü’ün öngörüsü ile kurulan bu okullar, yine aynı partinin bazı milletvekillerinin Demokrat Parti Milletvekilleri birlikte karşı durmaları neticesinde faaliyetleri askıya alınıyordu. Aradan yıllar geçtikten sonra C.H.P. Van Milletvekili Kinyas Kartal, bu okulla- rın kapatılması ile ilgili olarak şu itiraflarda bulunuyordu: “ Köy Enstitüleri kesinlikle bir komünist uygulama değildi. Doğuda en yüksek eğitim gören insan bendim. Köy Enstitüleri, bizim devlet üzerindeki gücümüzü kaldırmaya yöne-likti. Bunu içimize sindiremedik. Benim Van yöresinde 258 tane köyüm vardır. Bunlar devletten çok bana bağlı idiler. Ben ne dersem onu yaparlardı. Ama köy-lere öğretmenler girmeye başlayınca, benim gücümden başka güçlerin de oldu-ğunu fark ettiler. D.P. ile pazarlığa girerek bu okulları kapattık” … Şayet bu okullar kapatılmayıp bu sistemle çalışmaya devam ettirilseydi ülkenin durumu olumlu yönde çok farklı olurdu. Ama ne yazık ki o devirde ülkenin ilerlemesini ve güçlenmesini istemeyen dış güçler ve onların isteklerine boyun eğen iç mih-raklar ve halkın aydınlanması ile kendi itibarlarının sarsılacağına inanan büyük köy ağaları vardı.
Okulda çok sıkı bir disiplin vardı. Sadece okulda mı? Dışarıda hatta evimizde bile, sıkı bir kontrol altında idik. Okul müdürü Musa Tüzün, her gece köylerden gelip de birlikte kaldıkları öğrencilerin evlerine baskınlar yapar, ders çalışmayıp dalga geçen öğrencileri cezalandırırdı. Ondan öylesine korkar ve çekinirdik ki, yanlış bir hareket yapmaya asla cesaret edemezdik.
Zamanla ilçenin büyümesi, civar köy ve kasabalardan gelen öğrencilerle mev-cut hızla artış gösterdi ve bina kifayet etmez hale geldi. Sonuçta aynı yere, bü-yük ve yeni bina yapılarak, uzunca bir süre idare edildi.1972-1973 Öğretim yı-lında lisenin de faaliyete geçirilmesi ile bina sıkıntısı çekilmeye başladı. Ben o sıralar, bir zamanlar öğrencisi olduğum bu okulda, 1970 yılından itibaren öğret- men ve idareci olarak görev yapmaya başladım. Bina yetersiz kaldığı için sınıf-larda 80 öğrenci bulunuyordu. Böylesi sınıflarda görev yapmanın ne denli zor olduğunu o günlerden bilirim. Lise binasının yapılarak, orta okuldan ayrılması ile eğitim-öğretim normal bir düzeye gelmiş oldu.
Ortaokula başladığım sıralar, herkesin ve bu arada biz öğrencilerin en önemli eğlencesi, ilçede henüz faaliyete geçerilmiş olan sinema idi. Sinemaya gidip film izlemek bizler için dayanılmaz bir istek halinde idi. Sinemaya gitmek için önce-likle giriş ücretini temin etmek ve de en önemlisi okul idaresinin izninin olması gerekli idi. Ücreti temin etmek güçte olsa mümkün oluyordu da, okul idaresinin izni o kadar kolay olmuyordu. Öğrencilere tamamen yasaklanmıştı. Kaçak ola- rak gidenler tesbit edilip anında cezalandırılıyordu. Ancak şöyle bir kolaylık getirilmişti. Öğrenciler için uygun konulu filmler olursa, okul olarak bir öğret- men gözetiminde sinemaya gidilerek film izlenebiliyordu.
İlçede nüfus arttıkça okullara ihtiyaç duyuldu. Sonuçta ilk zamanlar, şimdiki Sağlık Ocağının bulunduğu yerdeki tek katlı ve çatılı bir küçük binada eğitim-öğretime başlayan ilk okul, sonradan şimdiki yeni binasına taşındı. O yetmedi üzerine bir kat daha çıkıldı. Yanına bir ek bina yapıldı. Daha sonra Karşıyaka İlkokulu ve devamında aşağı mahallede Zafer İlkokulu, Çevlik Mahallesinde Yunus Emre İlkokulu devreye girdi. Liseden sonra, Endüstri Meslek Lisesi, Sağlık Mes.Lisesi, İmam Hatip Lisesi, Pratik Kız Sanat Okulu hizmet vermeye başladı. Okul yapımında Vaiz Şahin’in oğullarının katkılarını unutmamak lazım.
Bütün bu okullarda hizmet veren öğretmen ve görevlilerin tümünü yazmama imkanım yok. Ancak ön plana çıkan ve hatırlayabildiklerimi burada zikretmeye çalışayım. İlk Okuldan başlayarak; Baş öğretmen Mustafa Yücel, büyük saygı ve duyduğum ilk okul öğretmenim Yaşar Okçu, Hasan Yılmaz, Hasan Ürkmez, Hasan Kabakaş, M.Ali ve Fatma Demiralp, Şahin Erdem, Süleyman Hoca, Memet Yörük, Seyfidar Oğhan, Ahmet Eroğlu, Gaffar Gözükara, Nevzat Dursun, Celal Gül, Cevri Özlü, yenilerden Yaşar Yaman(Halk Eğ.Md.), Doğan Dinçer(Okul ve ilçe Milli Eğ.Md.), Metin Günaydın, Ahmet Dinçer, Atilla Şahin, Memet ve Bülent Şahin, Necdet ve Yusuf Okçu, Nuran ve Hülya Durak, Leyla ve Sadık Doğan, Nazif ve Nazmi Doğan, Çetin, Metin ve Müveddet Şencan, Mehmet Ertuğruloğulları, Bedri Kutlu, Turan Kutlu, Orhan Kabakaş, Ali İnan,Yener Yıldırım(Ok.Md.), Nafiz Genç(Ok.Md.),Serdar Seçkin (Ok.Md.) Behzat Yerlikaya (Ok.Md.), Memet Bilgili v.s.
Orta dereceli okullardan; Musa Tüzün(Md.), Kerim sayan, Fahri Alpay, Meh-met Ekinci, Mehmet İnci(Md.), Mustafa Kırıkçı, Ünal Sığırcı, Süleyman Özçift-çi, Sıtkı Karahan(Md.), Ali Rıza Göktaş, Sabahattin Bal, Ömer Coşkun, Sabri Uçar, Hasan Okçu, Eyüp Yılmaz(Md.), Fuat Yıldırım, Mehmet Demiralp, Ne-cati Karaman, Sefa ve Aysen Demirci, Recai ve Aysel Çakıcı, İlknur Özdemir, Turan Özkan ve daha yüzlercesi. Bu arada Doğanşehir Ortaokulunda, en uzun süreli müdürlük yapan bendeniz Münir Taştan…
Daha birçok eski ve yeni hatırlayamadığım öğretmen arkadaşlar, bunların dışın- da, okullarda görev yapan katip Beşir Güngüt, müsdahdemlerden Hasan ve Memet Kaya, Fikri Genç, Ömer Canpolat, Hüsnü Özbey, Mahmut Bilgili v.s.
Dostları ilə paylaş: |