Bilgin Tez


II. BÖLÜM DİVAN-I HÜMÂYUN TAHVİL AHKÂM DEFTERLERİ



Yüklə 1,52 Mb.
səhifə4/15
tarix15.01.2019
ölçüsü1,52 Mb.
#96733
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   15

II. BÖLÜM
DİVAN-I HÜMÂYUN TAHVİL AHKÂM DEFTERLERİ


Mühimme defterlerinin dışında Divan-ı Hümâyun’dan verilen hükümlerin kaydedildiği bir diğer defter türü de tahvil ahkâm defterleridir. XVI. yüzyıl tahvil ahkâm defterleri; timar tevcih hükümleri ile idarî, askerî ve dini görevlere ait tayin ve tevcih hükümlerinin, beratların ve mülknamelerin kayde­dildiği defterler şeklinde tanımlanabilir. XVI. yüzyılın başından itibaren tutulmaya başlanan tahvil ahkâm defterleri Divan defterleri içerisinde en kalabalık seriyi teşkil etmektedir. Bu defterler, Divan-ı Hümâyun’un tahvil kalemi vasıtası ile yürüttüğü tımar tevcihleri ve idari faaliyetlerin mahiyetinin anlaşılabilmesi bakımından önemlidir.

A. Tahvil Kalemi

Tahvil ahkâm defterlerinin tutulduğu tahvil kaleminin ortaya çıkış süreci de beylikçi kaleminde olduğu gibi meçhul kalmıştır. Tahvil kelimesi, idarî bir teşekkülü niteleyen bir isim olarak ilk kez XVIII. yüzyılda arşiv belgelerinde geçmeye başlamış olsa da127 Osmanlı bürokrasisinde çok eski tarihlerden itibaren idarî tayinler dolayısıyla kul­lanılmaktaydı.128 Tahvil kelimesinin Osmanlı bürokrasisinde en erken kullanım şekillerinden birisine Feridun Bey’in Münşeâtü’s-Selâtin’inde rastlanmaktadır. Münşeât’da yer alan bir belgeye göre 788/1386 tarihinde I. Murat tarafından Sofya sancakbeyi İnce Balaban’a Sofya sancağı 500.000 akçe ile verilip kendisine tahvil bitisi gönderilmiştir.129 II. Murat dönemi tahrir defterlerindeki muamelat kayıtlarında130 ve ilki 892-894/1486-1488 tarihli timar ruznamçe defterlerinde131 tahvil kelimesi, timarların tevcihine dair işlemlerde bir terim olarak kullanılmıştır.

XIV. yüzyıldan itibaren idarî tayinler ve timar tevcihleri için kullanılan tahvil kelimesinin 910-911 tarihli tahvil ahkâm defterinde hem idarî tayinler hem de timar tevcihleri için kullanılmış olmasını, Divan-ı Hümâyun’da tahvil işlemleri için bir uzmanlaşmanın başladığını ve bu uzmanlaşmaya bağlı olarak tahvil kaleminin nüvesini oluşturacak yeni bir teşekkülün ortaya çıkmakta olduğunu gösteren bir işaret olarak kabul edebiliriz.132

İ. H. Uzunçarşılı, diğer Divan kalemlerinde olduğu gibi tahvil kalemi­nin ortaya çıkışı hakkında da her hangi bir yorumda bulunmamış ve tahvil kaleminde birinci sınıf şehir hakimlerinin yani mevali denilen vilayet kadılarının, vezir, beyler­beyi, sancak beyi beratlarıyla zeamet ve timarların kayıtlarının tutulduğunu söylemiştir.133 İ. H. Uzunçarşılı’nın tahvil kalemi için verdiği tarif, esas olarak XVIII. yüzyıl vak’anüvislerinden Halil Nuri Bey’in eserine dayanmaktadır.134 Uzunçarşılı kalemle ilgili verdiği bilgilerde ayrıca D’ohsson’un eseri ile bir Buyruldı Mecmuası’nı da kullanmış135 fakat Topkapı Arşivi D. 3208 noda kayıtlı olan defteri gördüğü halde136 bu defterin tarifini dikkate almamıştır. Tahvil kaleminin XVIII. yüzyıl sonundaki faaliyet alanlarını gösteren defterde tahvil kalemi şu şekilde tarif edilmektedir137:

“Tahvil kalemi

Arâzi-i Devlet-i Aliyye’de vâki‘ cemî‘ ze‘âmet ve timarların kayıdları ka­lem-i mezkûrda olmağla bir kimesneye ze‘âmet ve timar tevcih olun­dukda kalem-i merkûma gelip tahvîli yazıldıktan sonra Defterhâne-i Amireye gidüp berâtı tahrîr olunur. Mevâli-i izâmın kayıdları da kalem-i mezbûrdadır.”138

İ. H. Uzunçarşılı tarafından, tahvil kaleminin görev alanlarını tarif için kullanılan bütün belgeler XVIII. yüzyıla ait olup bu tarifler de ancak bu dönem için geçerlidir. Çünkü XVI. yüzyılda tahvil ve ruus kalemleri görev alanları bakımından birbirinden bağımsız iki daire halinde teşkilatlanmamıştı. Bu dönemde tahvil ve ruus kalemi aynı devlet görevlilerinin tayinleriyle uğraşıyor ve tahvil kalemi, ruus kaleminin hazırladığı buyuruldulara istinaden tahvil hükmünü veriyordu.139

Tahvil ahkâm defterlerini tutan tahvil kaleminin, XVI. yüzyılda timar tevcih hükümlerinin yanısıra merkezdeki askerî yöneticilerin, mevleviyet kadılarının, eyaletlerdeki beylerbeyi ve eyalet divanı üyelerinin, sancak beylerinin ve eyalet ve sancaklardaki askerî görevlilerin tayin hükümlerini hazırladığı tahvil ahkâm defterlerindeki kayıtlardan anlaşılmaktadır. XVI. yüzyılda tahvil kalemini tarif eden herhangi bir kaynak mevcut olmadığı için tahvil ahkâm defterlerinin muhtevasına bağlı olarak tahvil kalemi için bu şekilde bir görev tanımı yapmak mümkündür.



B- Tahvil ahkâm defterleri

Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde mühimme ve maliye ahkâm defterleri gibi, hüküm sûretlerinin kaydedildiği üçüncü bir ahkâm defter türü bulunmaktadır. Ancak günümüze kadar bu defter serisi tanımlanamamış hatta gerek teşkilat tarihi çalışmalarında gerekse arşiv rehberlerinde böyle bir serinin mevcudiyetinden bah­sedilmemiştir.140 Bunun başlıca sebebi, bu defterlerin, Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde yapılan tasnif çalışmaları esnasında muhtelif serilere dağıtılmış ve her tas­nifte de farklı bir seri adı altında kaydedilmiş olmasıdır. Tahvil hükümlerinin sûretle­rini ihtiva etmesi dolayısıyla bu tezde tahvil ahkâm defterleri ismi ile anılacak olan bu defterler; Divan defterleri (1 ve 2 numaralı Mahzen defterleri kataloğunda yer alan defterler daha sonra Divan defterleri başlığı altında toplanmıştır), Kamil Kepeci, Maliyeden Müdevver Defterler gibi çok farklı serilere dağılmış bulunmaktadır. Tahvil ahkâm defterlerinin bu kadar farklı tasnifler içerisinde dağılmış bulunması defterlerin tanımlanamamasından ve ortak bir seri ismi altında toplanamamasından kaynaklanmıştır. Mahzen defterleri kataloğunu hazırlayan tasnif heyetinin bu defter seri­sinin mahiyeti hakkında tereddüde düştüğü 961-962/1553-1555 tarihli bir tahvil ahkâm defterini, mühimme serisinin ilk defteri olarak tasnif etmesinden141 ve çok az sayıdaki tahvil ahkâm defterini ise “muhtelif ve mütenevvi defterler” başlığı altına yerleştirmesinden anlaşılmaktadır.142 Tasnif heyeti daha sonra bu defter serisinin XVI. yüzyıla ait olan bölümünü tasnif etmekten vazgeçmiş olmalıdır.

XVI. yüzyıla ait tahvil ahkâm defterlerinin geri kalanı daha sonra Kamil Kepeci ta­rafından tasnif edilmeye çalışılmıştır. Fakat ilk tasnif çalışmasını yürüten uzmanların yaşadığı tereddüdü Kamil Kepeci’de de görmek mümkündür. Düzenlediği katalog­dan anlaşıldığına göre Kamil Kepeci, maliye ahkâm defterleriyle tahvil ahkâm defter­lerini önce “ahkâm defterleri” başlığı altında tasnif etmeye çalışmış ve bu başlık altına 13 defteri yerleştirmişken143 sonra “Divan-ı Hümâyun Divan Defterleri” is­miyle yeni bir seri oluşturmuş ve tahvil ahkâm defterlerini bu başlık altında tasnif etmiştir.144 Bu suni ayırım hiçbir tenkide konu olmamış ve ahkâm defterlerinin doğru bir tarifinin yapılamamasının başlıca sebeplerinden birini teşkil etmiştir.

Kamil Kepeci defter tasnifinde tahvil ahkâm defterleri için seri adı olarak tesbit edilen “Ahkâm” ve “Divan Kalemi” başlıkları, defterlerin muhtevasını yansıtma­dığı gibi “Divan Kalemi Defterleri” şeklindeki bir isimlendirme de seri hakkında bir fikir vermemektedir.

Kamil Kepeci tarafından “Divan kalemi” başlığı altında tasnif edilen defterle­rin mahiyeti hakkında bugüne kadar her hangi bir yorumda bulunulmamıştır. Bu defterler Osmanlı tarihi araştırmalarında da hemen hemen hiç gündeme gelmemiştir. Bunda defterlerin yazısının çok karmaşık olması ve konularının büyük çoğunluğunu da timar tevcih kayıtlarının oluşturması rol oynamış olmalıdır.145

İ. H. Uzunçarşılı, Divan-ı Hümâyun defterlerini tanıtırken146 Kepeci tasnifin­deki “Divan Kalemi” ve “Ahkâm” başlıkları altında toplanmış olan defter serilerine dair bir şey söylememiş fakat “Divan Kalemi” başlığı altında tasnif edilen bazı tahvil ahkâm defterlerine XVII. yüzyılda düzenli olarak yazılmaya başlanan “kayd-ı dîvân” başlığına bakarak bunları “kayıt” veya “sadire” defteri şeklinde ayrı bir defter serisi olarak tanıtmıştır.147 Halbuki bu tür kayıtların bulunduğu defterlere XVI. yüzyıl tahvil defterlerinde de çok az olmakla beraber tesadüf edilmektedir. Do­layısıyla bu defterlerin “kayd-ı dîvân” veya “kayıt defteri” şeklinde isimlendiril­mesi yanlıştır.

Kamil Kepeci tasnifinde “Tahvil Kalemi Defterleri” başlığı altında katalog­lanmış olan defterler ise timar muameleleriyle ilgili defterler olup içerisinde icmal ve mufassal tahrir defterleri, timar yoklama defterleri, ruznamçe defterleri gibi defterler mevcuttur. Bu defterlerin Defterhane defterleri başlığı altında toplanması gerekmek­tedir.148

İçerisinde tahvil ahkâm defterleri bulunan bir diğer seri de Maliyeden Müdevver Defterler tasnifidir. Bu seride XVI. yüzyıla ait olan ve ahkâm defteri ismi altında kayıtlı bulunan defterlerin ekseriyeti tahvil ahkâm defteri olup bunlardan an­cak birkaçı maliye ahkâm defteridir. Maliyeden Müdevver Defterler içerisindeki en eski tahvil ahkâm defteri 977/1569-1570 tarihlidir.149

Ciltleri dağılmış olup sayfa veya formalar halinde bulunduğu için daha önceki tasnif çalışmaları esnasında defter serilerine dahil edilmemiş olan çok sayıdaki tahvil ahkâm defteri parçası da ANŞT koduyla Bâb-ı Âsafi Defterleri tasnifine dahil edilmiştir. 415 kadar parça defterden oluşan bu seri 980 numaralı Bâb-ı Âsafi Def­terleri Kataloğunda 1062-1451 numaralar arasında kayıtlıdır. Bu defterler 972-1249/1570-1834 tarihleri arasına aittir.

Günümüze ulaşan en eski tahvil ahkâm defteri Başbakanlık Arşivi’nde şikâyet defterleri serisinde ADVN.ŞKT 978 numarada kayıtlıdır. Bu defter h. 910-11 se­nesine ait hükümleri ihtiva eden iki ayrı formadan müteşekkildir. Defterin baş ta­rafının olmaması dolayısıyla hükümlerin kaydedilmeye başlandığı tarih ile defterin ismi hakkında bir bilgiye ulaşmak mümkün olmamaktadır. Bu defterin dışında XVI. yüzyılın ilk yarısına ait ikinci bir defter mevcut değildir.

İlk tahvil ahkâm defterinden 60 yıl sonraya ait olan ve halen Mühimme defterleri serisinin 1 numarasında kayıtlı bulunan defter ise XVI. yüzyılın ikinci yarısına ait en eski tahvil ahkâm defteridir (1 Ramazan 961-19 Zilkade 961/31 Temmuz 1554-16 Ekim 1554). Bu iki defter arasındaki döneme ait defterler ise kaybolmuştur.

Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nin muhtelif defter tasnifleri içerisinde XVI. yüzyıla ait 196 tahvil ahkâm defteri tesbit edilebilmiştir. Bunlar kronolojik olarak yeniden tasnif edilmiş ve hazırlanan liste EK I’de verilmiştir. Aşağıda bu defterler türleri, muhtevaları, diplomatik özellikleri ve ihtiva ettikleri belge türleri bakımından değerlendirilecektir.



C-Tahvil ahkâm defter türleri

Tahvil ahkâm defterlerini tutuldukları yer, muhtevaları ve ait oldukları coğrafi bölge bakımından değerlendirmek mümkündür. XVI. yüzyıl tahvil ahkâm defterlerinde yer alan bazı başlıklardan defterlerin tutulduğu yeri ve ait olduğu bölgeyi öğrenmek mümkün olmaktadır. Fakat bu başlıklar bütün defterlerde mevcut olmadığından bir defterin mahiyetini anlamak için çoğu zaman içindeki belgelerin ve varsa notların değerlendirilmesi gerekmektedir.

Tahvil ahkâm defterlerinin diğer Divan defterlerinde görülmeyen bir özelliği bu defterlerde Anadolu ve Rumeli’ye ait hükümlerin ayrı defterlere kaydedilmiş olmasıdır. KK 74 nolu defterden 77 nolu deftere kadar Anadolu ve Rumeli’ye ait hükümler aynı defter içinde kaydedilirken 78 nolu defter­den itibaren bölge ayrımı başlamıştır. Mesela KK 79 nolu tahvil ahkâm defteri Anadolu’ya ait tahvil hükümlerini ihtiva etmekte olup defterin başlığı “Anadolu kaydıdır” şeklinde düzenlenmiştir.

ANŞT 1165 nolu defterde görüldüğü üzere Anadolu ve Rumeli’ye ait tahvil hükümlerinin aynı defter içerisinde farklı bölümlere kaydedildiği de oluyordu. ANŞT 1165 nolu defterde Rumeli’ye ait tahvil hükümleri “Rumeli kaydı” başlığı altında defterin 62. sayfasından itibaren kaydedilirken Anadolu’ya ait tahvil hükümleri “Anadolu kaydı” başlığı altında defterin 172. sayfasından itibaren kay­dedilmiştir.150 Kepeci 68 nolu defter ise XVI. yüzyılda ikinci bir örneği olmayan ve yalnız Tiflis’e ait tahvil hükümlerinin kaydedildiği bir defterdir. Bu defter “Tiflis’e müte‘allik ahkâmdır” (s. 2) başlığını taşımakta ve H. 980-992/1572-1585 yılları arasındaki Tiflis’le ilgili tahvil hükümlerini ihtiva etmektedir.

XVI. yüzyıl tahvil ahkâm defterlerini defter­lerin tutuldukları yere göre ise; Divan, sefer ve rikab defterleri olmak üzere üç başlık altında incelemek mümkündür.

Divan’da tutulan tahvil ahkâm defterleri

XVI. yüzyılda tahvil ahkâm defterlerinde defterin mahiyetini anlamaya yardımcı olacak her hangi bir özel başlık kaydı bulunmamaktadır. Fakat bu defterler­den bazılarında nadiren de olsa gün tarihli başlık kaydının altında defterin tutulduğu mahalli gösteren “Kostantiniyye” kelimesine tesadüf olunmaktadır.151 “Kostanti­niy­ye” mahall-i tahrir kaydı, defterlerin İstanbul’da tutulduğunu gösterse bile bunu, defterlerin kesin olarak Divan-ı Hümâyun’da tutulduğunu gösterebilecek bir işaret olarak değerlendirmek mümkün değildir.

XVI. yüzyıl sonlarına doğru Divan’da tutulan defterleri diğerlerinden ayıracak başlıklar kullanılmaya başlanmıştır. A.NŞT 1147 nolu ve 1004/1595-1596 tarihli defter ile KK 161 nolu ve 1010/1601-1602 tarihli defter, Divan’dan verilen hükümlerin özel başlıklarla gösterildiği ilk defterler olması dolayısıyla dikkat çekmektedir. Bu tarihe kadar başlıklarda coğrafî bölge ayırımı ve defterin kimin nezaretinde tutulduğuna dair kayıtlar başlıkta yazılırken A.NŞT 1147 nolu defterin başlığında ilk kez tahvil hükümlerinin verildiği yer belirtilmiş olup defterin başlığı şu şekilde düzenlenmiştir:152

“ Dîvân-ı Hümâyûn kaydıdır. Der zamân-ı hazret-i Reîs Musa Efendi Hak celle ve alâ hayr ile itmâma irüşdüre”

Divan’da tutulan tahvil ahkâm defterlerinin, sadrazam ve reisülküttabın nezare­tinde hazırlandığı defterlerdeki başlık kayıtlarında her iki idarecinin isminin de bera­ber kaydedilmesinden anlaşılmaktadır.

Sefer tahvil ahkâm defterleri

Seferde tutulan tahvil ahkâm defterlerini Divan’da tutulanlardan ayırmaya ya­rayacak tek farklılık bu defterlerin ciltleri üzerinde veya giriş sayfalarında yer alan başlıklar ile gün başlığının altında kaydedilen mahal adlarıdır. Eğer defterde bu tür kayıtlar mevcut değilse seferde tutulan defterleri Divan’da tutulan defterden ayırmak hemen hemen imkansızdır. Çünkü her iki defter türünde de kayıtlı hükümlerin dip­lomatik özellikleri ve defterlerin tutuluş şekilleri aynıdır.

Sefer dönemlerinde, sefere katılacak timar sahiplerinin kayıtları defterhaneden çıkartılarak yeni bir defter düzenlenmekte ve sefer esnasında tayin ve tevcih muame­lelerinde kullanılmak üzere serdarlara teslim edilmekteydi. Boşalan timarları, alaybey­leri arzları üzerine bizzat seraskerler tevcih etmekte ve tevcih için gerekli olan tezkire ve tahvil hükümleri de seraskerler tarafından verilmekteydi. Fakat timar tevcih işleminin son aşamasını teşkil eden beratlar mutlaka merkezden verilmekteydi.153

1 numaralı mühimme defteri aslında bir sefer tahvil ahkâm defteri olup sefer esnasında serdarlar tarafından verilen hükümlerin kaydedildiği en eski defterdir. Bu defter 961 senesindeki sefere ait tahvil hükümlerini ihtiva eder.

Sefer esnasında serdarlar tarafından verilen hükümlerin kaydedildiği sefer tahvil ahkâm defterleri, diğer defterlere göre daha uzun ve daha muhtevalı başlıklar taşımaktadır. Bu tür defterlerden başlık kaydı bulunan en eski defter, 1 Muharrem 979- Evayil-i Cemaziyelevvel 979/26 Mayıs 1571-30 Eylül 1571 tarihleri arasındaki hükümleri ihtiva eden KK 66 nolu defterdir ve şu başlığı taşımaktadır154:

“Ülgün seferinde emr-i şerîfe müte‘allik vâki‘ olan kazâyânın kaydı defteridir ki zikr olunur”

Budin muhafazasıyla görevlendirilmiş olan Mehmed Paşa’ya ait defter de uzunca bir başlık taşımakta olup başlığın altında, veziriazamlık görevinin Ali Paşa’nın vefatı dolayısıyla Mehmed Paşa’ya verildiğini ifade eden bir notu da ihtiva etmekte­dir.155 Serdar Gazi Hasan Paşa tarafından verilen hükümlerin kaydedildiği bir diğer sefer tahvil ahkâm defterinin cildi üzerinde bir etiket yapıştırılmış ve defterin başlığı buraya kaydedilmiştir. Başlıkta defterin, serhadlerin muhafazasına memur edilen Gazi Hasan Paşa tarafından verilen hükümler için tutulduğu ifade edilmiştir.156

Rikabta tutulan tahvil ahkâm defterleri

Sadrazam seferde iken İstanbul’da rikab kaymakamı tarafından verilen tahvil hükümlerinin ayrı bir defter içinde toplandığı, A.NŞT 1226 nolu defterin ilk say­fasındaki bir başlık kaydından anlaşılmaktadır. 5 Şaban 1026/8 Ağustos 1617 tarihli başlığın bazı ke­limeleri defterin sol üst köşesinin çürüyüp kopmuş olması dolayısıyla eksiktir. Bu başlık:

“Vezîr-i sânî kâyim-makâm Mehmed Paşa ........... virdüği ahkâm kaydıdır. Mûcebince amel [olunmak] buyuruldı. Fi 5 Ş[aban] [10]26”

şeklindedir. Başlıktaki “Mûcebince amel [olunmak] buyuruldı” cümlesinden defterdeki hükümlerin padişaha arz edildiği ve tayin ve tevcihlerin padişah tarafından onaylandığı anlaşılmaktadır. A.NŞT 1227 nolu defter de aynı şekilde padişaha arz edilmiş ve “Mucebince amel [olunmak] buyuruldı” şeklindeki onay yazısı defterin başında kaydedilmiştir.



Konularına göre ayrılmış müstakil tahvil ahkâm defterleri

XVI. yüzyılın sonlarına doğru tayinlere ait hükümlerle timar tevcihlerine ait hükümler yeni seriler teşkil edecek şekilde ayrı defterlere kaydedilmeye başlanmış ve bu uygulama defterlerin mahiyetini de tamamen değiştirmiştir.157 Bu tür defterlerden tesbit edebildiğimiz birkaçı aşağıda; “kul kaydı başlıklı defterler”, “eyalet ve sancak tevcih defterleri” ve “timar tevcih defterleri” başlıkları altında incelenmiştir.

Kul kaydı” başlıklı defterler

Tahvil ahkâm defterleri arasında, tayin kayıtlarının müstakil bir defter serisi oluşturduğu ilk defter türü “Kul kaydı” başlığını taşıyan defterler olmuştur. İlk ola­rak KK 98 nolu defterin başlığında “Kul cüzidir” şeklinde, defterin belli bir bölümünü tanımlamak üzere karşımıza çıkan bu başlık158 daha sonra müstakil tahvil defterlerinin başlığı olarak sıkça geçmeye başlamıştır. İçerisindeki tahvil hükümlerinin tamamı kullara ait olan ve “kul kaydı” başlığını taşıyan en eski defter 1005/1596-1597 tarihli olup başlığı şu şekildedir:

“Serdâr hazretleri sa‘âdetle sefer-i hümâyûna teveccüh buyurduk­larında dutılan kul kaydıdır. Hak subhânehû ve te‘âlâ hazretleri mübârek eyleye. Bi-hürmet-i Seyyidi’l-mürselîn. Fi 23 Şevvâl sene hamsün ve elf (9 Haziran 1597)” 159

Kullara ait hükümlerin ayrı defterlere kaydedilmesi uygulamasının XVII. yüzyılın ikinci yarısında da devam ettiği bu döneme ait defter başlıklarından anlaşılmaktadır.160 “Kul kaydı” başlığını taşıyan defterler, merkez ve taşra askerî sınıflarından gönüllülere, farislere, dizdarlara, müteferrikalara, vilayet yeniçerilerine, çavuşlara ve sair görevlilere sefer dolayısıyla verilen terakki ve timar tevcih kayıtlarını ihtiva etmek­tedir.



Eyalet ve sancak tevcih defterleri

Beylerbeyileri, sancak beyleri ve muhtelif eyalet görevlilerine ait tayinler XVI. yüzyılda timar tevcihlerine ait hükümlerle beraber tahvil defterlerine kaydedilirken yüzyılın so­nuna doğru bunlar ayrı defterlere kaydedilmeye başlanmıştır. Eyalet ve sancak tevcihlerine ait kayıtların diğer tahvil hükümlerinden ayrı olarak kaydedildiği ilk defter A.NŞT 1141 nolu defterdir. 10 Za 1001-14 L 1003/8 Ağustos 1593-22 Haziran 1595 tarihleri arasında eyalet beylerbeyliklerine, sancak beyliklerine, eyalet defterdarlık ve kethüdalıklarına, eyalet yeniçeri ağalıklarına vs tayinlere ait kayıtları ihtiva eden defterin cildi üzerinde güzel bir nesih hatla yazılmış “Sancak kaydıdır” başlığı bulunmaktadır. Bu defter, XVI. yüzyıldan sonra tutulmaya devam edilen eyalet ve sancak tevcih defterlerinin ilk örneği olması dolayısıyla da önemlidir. Defterde gün tarihli başlık kayıtlarının yanısıra hüküm özetlerinin sonunda da hükmün yazıldığı tarih ayrıca gösterilmiştir. Defterde tayin hükümlerinin tam metinleri kaydedilmemiş bunun yerine hükmün özeti verilmiştir. Defterdeki ilk kayıt şu şekilde düzenlenmiştir:161

“Mîr-i mîrân-ı Gence

Musul Beğlerbeğisi Hasan Paşa’ya virilüp müjde emri yazıldı. Fi 10 Za”

Defterdeki tayin kayıtlarının özet şeklinde verilmesi bu deftere mahsus bir uygulama olmayıp idari tayinlerin tımar tevcihleriyle beraber kaydedildiği daha önceki tahvil ahkâm defterlerinde de özet şeklinde yazılmış tayin kayıtlarına rastlanmaktadır. Eyalet ve sancaklardaki idarecilere ait tayin hükümleri XVI. yüzyıl tahvil ahkâm defterlerine aynıyla kaydedilirken XVI. yüzyılın sonuna doğru bu tür tayin kayıtları doğrudan hüküm şeklinde deftere geçirilmeyip ruus defterlerinde olduğu gibi, bir başlık altında hüküm özetinin yazıldığı görülmektedir.

Başlıklı liva tevcihat kayıtları (KK Divan Def. nr. 103 s. 3).

Bu tür kayıtların ilk örneklerine KK. 98 nolu defterde rastlanmakta olup162 yukarıdaki örnekte ise, Kepeci 103 nolu Divan defterinde Erbil, Kelaş ve Siruçek livalarına yapılan tayinler dolayısıyla düzenlenmiş hüküm özetleri görülmektedir. Düzenleniş şekli bakımından ruus kayıtlarına benzeyen bu özet hükümler, belgenin sonundaki “emr-i şerîf yazılmışdır” ifadesi dolayısıyla ruuslardan ayrılır. Hüküm özetlerinden anlaşıldığına göre; Erbil livasına Siruçek beyi İsmail Bey, Kelaş livasına Erbil beyi Süleyman Bey ve Siruçek livasına ismi belirtilmeyen Kelaş sancağı beyi tayin edilmiştir.

Timar tevcihlerine ait müstakil tahvil ahkâm defterleri

XVI. yüzyılda timar tevcihlerine ait tahvil hükümleri farklı konulardaki tahvil hükümleriyle tek bir tahvil ahkâm defter serisine kaydedilirken, XVI. yüzyılın sonlarında timar tevcihlerine ait hükümler ayrı tahvil ahkâm defterlerine kaydedilmeye başlanmıştır.163 Bu açıdan 1001 tarihi timar bürokrasisinin önemli dönüm noktalarından birini teşkil etmiş olmalıdır. Bu tarihe ait A.NŞT 1139 nolu defterde sadece timarlı si­pahilere ait kayıtlar mevcuttur (19 M 1001-16 Ş 1001/26 Ekim 1592-18 Mayıs 1593). Bu defter timar, zeamet ve hasların kasr-ı yed, ferağ, ölüm, ehl-i fesad ve şaki olma, sefere varmama vesair sebeplerle ilk sahibinden bir başkasına intikali do­layısıyla yazılmış hüküm kayıtlarını ihtiva eder.



Timar tevcihine dair özet şeklinde yazılmış tahvil hükmü (KK Divan Def. nr. 75, s. 28).

Yukarıdaki örnekte de görüldüğü üzere, XVI. yüzyılda timar tevcihlerine ait kayıtları ihtiva eden tahvil defterlerindeki timar tahvil belgeleri şu sıra ile düzenlenmekteydi:

1-  Sancak veya nahiye adı

2- Timar sahibi ve kimden tahvil olunduğu

3- Timarın bulunduğu köy ve köyün bağlı olduğu nahiye

4- Timar miktarı

5- Tahvil hükmünün verildiğine dair hüküm özeti



  1. Tarih

Tımar tevcihlerini ihtiva eden XVII. yüzyıla ait tahvil ahkam defterlerinde yer alan bütün belgeler yukarıdaki örnekte görüldüğü gibi düzenlenmiştir.

D- Tahvil ahkâm defterlerine kaydedilen belge türleri

Tahvil ahkâm defterlerinde kaydedilen belgeler; tahvil hükümleri, nişan, mülkname, tayin hükümlerine dair kayıtlar, mühürlü defter sûretleri şeklinde sıralanabilir. Bunlar arasında timar tevcihlerine ait tahvil hükümleri diğer belgelere kıyasla çok önemli bir yekun tutmaktadır. Bu sebeple tahvil hükümleri incelenirken bunlar üzerinde daha fazla durulmuştur. Nişanlar tahvil hükümlerine nazaran sayıca az olmakla beraber bütün defterlerde yer almaktadırlar. Mülknameler ise defterlerde en az rastlanan belgelerdir. Aşağıda bu belge türleri başlıklar halinde incelenmekte­dir.



Tahvil hükümleri

Tahvil hükümleri, tımar tevcihleri veya idari tayinler dolayısıyla düzenlenen ve göreve başlama yetkisi veren belgelerdir. İ.H. Uzunçarşılı’nın tahvil kalemi için verdiği tarifte tahvil defterlerinin berat kayıtlarını ihtiva ettiği belirtilmekle beraber,164 bu tarifin aksine tahvil ahkâm defter­lerine kaydedilen belgeler tahvil nişanları değil tahvil hükümleridir. XVI. yüzyıl tahvil defterlerinde beratlar için tahvil defterlerinin ancak birkaç sayfasının tahsis edildiği ve geri kalan belgelerin tahvil hükümlerinden oluştuğu görülmektedir.

Tahvil hükümleri Divan-ı Hümâyun’dan verilebildiği gibi paşa kapısında sad­razam tarafından ve sefer dönemlerinde serdarlar tarafından da verilebilmekteydi. XVI. yüzyıl sonuna ait bir defterde, tahvil hükümlerinin verildiği yer, peş peşe gelen üç hükmün sonunda ve çok açık bir şekilde kaydedilmiştir. 26 Muharrem 1007/29 Ağustos 1598 tarihinde düzenlenmiş olan üç hükmün sonunda; “Paşa kapusında yazdırdılar”, “Paşa kapusında kisedar yazdırdı” ve “Kisedar yazdırdı” şeklinde derkenarlar bulunmaktadır.165

Tahvil ahkâm defterlerinde kayıtlı hükümlerde, hükmün orijinalinde bulunan elkap kısmı yer almamaktadır. Hükümler genellikle “... beğlerbeğisine hüküm ki” veya “... kadısına hüküm ki” şeklinde ve elkab zikredilmeden başlamaktadır. Hitap kısmının elkabla birlikte kaydedildiği hükümlere az da olsa tesadüf edilmektedir. Buna örnek olabilecek olan, KK 65 nolu defterin 4. sayfasında Rumeli beylerbeyine yazılan hüküm şu şekilde başlamaktadır: “Emîru’l-ümerâi’l-kirâm kebiru’l-küberâi’l-fihâm zü’l-kadri ve’l-ihtirâm sâhibü’l-izzi ve’l-ihtişâm el-muhtass bi-mezîd-i inâyeti’l-meliki’l-allâm Rumeli beğlerbeğisi Hüseyin Paşa –dâmet me‘âlîhi- tevkî‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olıcak ma‘lûm ola ki”. Bu elkabı taşıyan üç hüküm kaydedildikten sonra, diğer hükümlerde açık elkab yazılmayarak ve beylerbeyi ismi verilmeyerek hitap şu şekilde kaydedilmiştir: “... beğlerbeğisine hüküm ki tevkî‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olıcak ma‘lûm ola ki ”.

XVI. yüzyılda tahvil hükümlerinin sûretleri, deftere sadece hükmün orijinalin­deki bazı elkab ve dua ibareleri çıkarılarak kaydedilirken XVII. yüzyılın ortalarına doğru hükümlerin özetleri kaydedilmeye başlanmıştır.

Timar tevcihine ait tahvil hükümlerinin üzerlerinde çeşitli muamelat kayıtları bulunmaktadır. Bu tür kayıtlar, Osmanlı timar bürokrasisinin muhtelif yönlerini or­taya çıkarması ve muamelelerin seyrinin takip edilebilmesi bakımından son derece önemlidir.

Tahvil ahkâm defterlerinde en sık karşılaşılan muamelat türlerinden birisi, daha önce verilen bir timar veya terakki hükmünün, timar sahibinin başvurusu üzerine farklı bir bölgeye “tebdili”dir. Aşağıda bu tür bir tebdil muamelesi iki hüküm üzerinde incelenmiştir.

Hükümlerden ilkinde, Karahisar-ı Sahib Beği Mustafa’nın arzı üzerine, İlyas’ın oğlu İdris’e üç bin akçelik bir timar tevcih etmesi, Anadolu Beylerbeyine emredilmiştir. Sonra İdris tekrar Divan’a müracaat ederek “Anadolu’da üç bin akçe timara emr virilüp müyesser olmaduğın” bildirmiş ve 18 Ca 989/20 Haziran 1581 tarihinde timar bölgesi Rum eyaletine değiştirilerek Rum beylerbeyine bir hüküm yazılmıştır. Aşağıda birinci ve ikinci hükmün üstünde ve altında yer alan muamelat kayıtları timar bölgesinin değiştirilmesi esnasında hangi işlemlerin yapıldığını göstermektedir:

“Alunup Rum’a tebdîl olundı. 18 Ca 989

Anadolu beğlerbeğine hüküm ki

Karahisar-ı Sahib Beği Mustafa mektûb gönderüp İlyas oğlı dârende İdris içün yarardır deyu bildirmeğin ibtidâdan üç bin akçe timar emr idüp buyurdum ki düşenden üç bin akçe timar tevcîh idesin. 166

“Buyurulmuşdur. 4 Ra 996 (2 Şubat 1588)

Rum beğlerbeğine hüküm ki

İlyas oğlı dârende İdris gelüp yarardır deyu Karahisar-ı Sahib Beği Mustafa arz eyledikde ibtidâdan Anadolu’da üç bin akçe timara emr virilüp müyesser olmaduğın bildirüp Rum’a tebdîl ricâ itmeğin ol emr alınup buyurdum ki mezkûra düşenden üç bin akçe bir timar tevcîh eyleyesin.

Târîh-i emr-i sâbık

Evâsıt-ı Cemâziye’l-evvel sene 989(Haziran 1581). 167

Muamelat kayıtlarından da anlaşılacağı üzere 989 yılında önce Anadolu sonra da Rum eyaletinden timar tasarruf etmeye hak kazanan İdris, “Buyurulmuşdur. 4 Ra 996” kaydının da işaret ettiği üzere ancak yedi yıl sonra fiilen timarına sahip ola­bilmiştir. Bütün eyaletlerdeki kılıç timarlar sabit sayıda olduğu için kendisine ibtidadan timar verilenler veya terakkiye hak kazananlar, o vilayetteki bir timarın ölüm, feragat, azil vs. sebeplere bağlı olarak boşalmasını bekliyorlardı. Eğer bu tür bir mahlül olmaz ise ibtidadan timar veya terakki verilen kimse timar bölgesinin değiştirilmesini iste­yebiliyordu. Nitekim İlyas’ın oğlu İdris de timar tasarruf etmek için yedi yıl bekle­mek zorunda kalmıştır.

Timar tevcihine ait hükümlerin üst kısmında yer alan muamelat tabirlerinden çok sık kullanılanlardan birisi de “âmed” tabiridir. Klişeleşmiş olan bu tabir, timar talep eden kişinin beylerbeyinden getirdiği tezkirenin veya kendi elin­deki eski tahvil hüküm veya beratının Divana teslim edildiğini göstermektedir.168 Aşağıda üç farklı örnek üzerinde “âmed” tabirinin kullanılışı görülmektedir:

“Âmed,

Mahlûl timara tâlib olup tekrâr hüküm virilüp bu hüküm alındı. Fi 7 Cemâziye’l-âhir sene 962 (29 Nisan 1555)” 169



“Tezkiresi geldüğinde yerine dahî kayd oluna ba‘dehû âmed yazıla”170

“Âmed


Tezkiresi geldi ru’ûsda bulunmağın kayd olundı”171

Bu üç örnekteki kullanılış şeklinden de anlaşılacağı üzere âmed tabiri muame­leye konu olan belgelerin kaleme ulaştığını göstermektedir. Kepeci Ahkâm Defterleri arasındaki 69 nolu defterde kayıtlı bir derkenar “âmed” tabirinin yazılışı ile ilgili önemli bilgiler ihtiva etmektedir:

“Hüdaverdi Ağa’nın huzûruna hafî olmaya ki

İştigaliniz olmadıkça bu kaydı defterden beyâz itmeye himmetiniz ge­rektir. Sûret-i emirlerden ba‘zılarının benim yazım ile âmed olmuştur, işâreti vardır, hüküm sûretini yazasız. Ammâ üzerinde olan âmed şeklini yazmayasız. Giru ben yazarım.”172

Bu kayıt âmed işaretinin kalemde muhtemelen reisülküttab tarafından yazıldığını göstermektedir. Reisülküttab defterler temize çekilirken âmed işaretinin yazılmamasını ve bu işareti kendisinin yazacağını söylemektedir.

Timar tevcihi için veya zayi ve terakkiler dolayısıyla verilen tahvil hükümlerinin bazılarında şahısların eşkallerine ait kayıtlar da timar yolsuzluklarını önlemek gaye­siyle zaman zaman derkenarlar halinde kayda geçirilmiştir. Fakat bu uygulamanın devam ettirilmediği bu tür kayıtlara sadece KK. 98 nolu defterde rastlanılmasından anlaşılmaktadır. Mesela Sefer oğlu Küçük’e ibtidadan üç bin akçe timar tevcihine dair Erzurum beylerbeyine yazılan hükmün altında “mezkur uzun boylu kara yağızdır”173 , Mustafa oğlu Musa’ya timar verilmesine dair Karaman beylerbeyine yazılan hükümde ise Musa’nın eşkali “orta boylu kara yağızdır” şeklinde tarif edilmiştir.174

Tahvil hükümlerinin sağ tarafında hükmü yazan katibin ismi veya rumuzu; sol veya üst kısmında ise genellikle tahvil hükümlerinin kimin tarafından yazıldığını veya tevcih edildiğini gösteren “bâ-hatt-ı hümâyûn”, “Hızır Beğ hattıyla”,175 “Kadıasker hattıyla”,176 “bâ-hatt-ı sâhib-i sa‘âdet”, “sâhib-i sa‘âdet hattıyla” derke­narları görülmektedir.

Bazı derkenarlar ise evrak üzerinde yapılan işlem hakkında daha ayrıntılı bilgiler vermektedir. Aşağıda defter emini ve kazasker tarafından mu­amele görmüş iki evrakın derkenarları görülmektedir:

“Defter emîni getürüp arz idüp arzıhâlinin üzerine kendü yazusıyla ya­zup virildi”177

“Kadıasker efendi arz idüp cümlesine katl buyuruldı deyu mahallinin üzerine işâret itmeğin hükmü virildi.” 178

Tahvil hükümlerinin üstlerine yazılan bu tür notlardan kaleme gelen arz ve ar­zuhallerin üzerinde kimler tarafından işlem yapıldığını öğrenmek mümkün olmak­tadır.179 Aşağıda Gazze Beyi Ahmed Bey’in arzı dolayısıyla yazılmış telhisin üzerinde “kânun” kelimesinden ibaret olan hatt-ı Hümâyun görülmektedir.

Telhis üzerinde hatt-ı hümâyûn (KK Tahvil Def. nr. 314, s. 115)

Defterdarlar, defter eminleri, hekimbaşılar maiyyetlerindeki kişiler için veya işleri dolayısıyla ricada bulunanlar adına hüküm çıkarttırdıkları zaman hükmün kimin aracılığı ile çıkarttırıldığı belgenin kenarına yazılmaktaydı. Hassa tabiblerden Mehme­d’in Haleb’deki işi için gönderdiği adamının atına ulakların müdahale etmemesi için İstanbul-Haleb arasındaki kadılara yazılan bir hüküm, Hekimbaşı Garsüddinzâde’nin aracılığıyla hazırlanmıştı.180

Tahvil ahkâm defterlerinin bazılarında, tahvil hükümlerinin üzeri çizilerek iptal edildiği de görülmektedir. KK 118 numaralı defter Rumeli’ye ait olmakla beraber Erzurum beylerbeyine yazılan hüküm yanlışlıkla bu deftere kaydedilmiş ve hükmün üstüne şu not düşülmüştür: “Sehivdir. Tekrar Anadolu’ya kayd olunmuşdur.” 181



Nişanlar (berat)

Tahvil ahkâm defterlerinde kayıtlı belge türlerinden birisi de nişanlardır. Nişanlar, tahvil ahkâm defterlerinin sonlarına doğru, nişanların kaydedilmesi için önceden ayrılan ve genellikle birkaç sayfayı geçmeyen bir bölüme yazılmaktadır.182 XVI. yüzyıl tahvil ahkâm defterlerinde nişan kayıtları için tahsis edilen bölümlerde başlık bulunmamaktadır. Bunun tek istisnası KK Divan defterlerinden 89 numaralı defter olup bu defterdeki nişanların kaydedildiği bölüm “İbtidâ-i nişân-ı hümâyûn” başlığını taşır.183

Tahvil ahkâm defterlerindeki nişan kayıtlarında nişanların doğrudan metinleri yazılmamakta ve nişan verildiğine dair “yazılmışdır” notuyla nişan kaydı son bul­maktadır. Aşağıda Yıldırım Bayezid Han medresesi müderrisi Mevlana Mehmed’in talebi üzerine talebeden Abdülkerim’in muidliğe tayin olunduğunu bildiren nişan görülmektedir:
“Nişân-ı hümâyûn oldur ki

Hâlâ mahrûse-i Edirne’de Yıldırım Han medresesinde müderris olan Mevlânâ Mehmed mektûb gönderüp medrese-i mezbûre kendüye inâ­yet olunmakla mu‘îd lâzım olmağın talebe-i dârende Abdülkerim i‘âde-i mezbûreye mahal olmağın yevmî beş akçe ile tevcîh idüp berât içün arz eylemeğin yazılmışdır”184

Tahvil ahkâm defterlerinde farklı devlet görevlileriyle esnaf gruplarına ve ulemâ sınıfı mensuplarına verilen nişanlar kaydedilmekteydi.185 Mesela Kepeci 66 nolu tahvil ahkâm defterinin 124-126. sayfaları arasında esirci, terzi ve ekmekçi esnafı kethüdalarının ta­yin nişanlarıyla müderris yardımcıları olan muidlerin tayin nişanları kaydedilmiştir

Mühürlü defterler

Tahvil defterlerinde beylerbeyi, sancak beyi, kadı, defterdar, elçi vs arza yet-kili kimselerden gelen mühürlü defterlerin sûretleri de kaydedilmiştir. Bu defterlerde ya savaşlarda kahramanlık göstermiş ya da devlet hizmetinde gayreti görülmüş kimseler arz edilerek timar ve maaşlarının artırılması talep edilmektedir. Bu tür mühürlü defter­lerin sûreti aynen tahvil defterlerine kaydedilmekte ve ileriki tarihlerde, talep edilen terakki ve görevler verildikçe, ilgili isimlerin üzerine, yapılan muameleye dair notlar yazılmaktadır. Bu mühürlü defterlere ait başlıklardan birkaçı aşağıda verilmiştir:

“Diyarbekir beğlerbeğisi Osman kulları ile hazîne defterdârı Hızır kullarının defteridir. Hazîne-i Diyarbekir’e hizmet idüp ziyâde hizmet ve sa‘yleri sebkat itmişdir deyu inâyet ricâ itdükleri kullarıdır.”186

“Vezîr-i a‘zam iken fevt olan Mehmed Paşa merhûmun adamlarından timar virilenlerin defteridir.” 187

Bazı mühürlü defterler ise tahvil ahkâm defterlerine işlenmeyerek tevcih mu­ameleleri defterin orijinali üzerinde yapılmıştır. Bu tür defterlerden birisi Koron ve Anavarin kalelerindeki muharebede yararlığı görülen askerlere verilen tevcih ve te­rakkileri ihtiva etmekte olup şu başlığı taşımaktadır:

“Kapudan paşa kullarının defteridir. Koron ve Anavarin kal‘a[larında] vâki‘ olan muhârebelerde yoldaşlık idenleri arz ider.”188

A.NŞT 1069 nolu bu defter kaptan paşanın orijinal mühürlü defteri olup tevcih muameleleri ilgili arzın kenarına yapılmıştır. Defterin orijinalinde ilk ve son sayfalar boş bırakılmış ve buraya telhis şeklinde yukarıdaki başlığı aynen ihtiva eden bir giriş yazılmıştır. Sonradan ilk sayfadaki kayıtlar iptal edilip tevcih sayısını gösteren bazı rakamlarda değişiklik yapılmış ve bunlar son sayfaya yeniden yazılmıştır.

Temlikname (mülkname)

Mülkname veya temliknameler, miri arazîden bir kısmının padişah tarafından özel mülk olarak bağışlanması üzerine toprak sahibine verilen tasarruf belgeleridir. Temliknamelerden günümüze ulaşan ilk örnek Orhan Gazi’ye aittir.189

Mülknameler, toprak tasarrufuna ait belgeler olması dolayısıyla tahvil ahkâm defterlerine kaydedilmiştir. KK Divan 64 numaralı defterde bir temlik name kaydı bulunmaktadır.190 Bu temlikname de, berat kayıtlarında olduğu gibi “Nişan-ı Hümâyun oldur ki” diye başlamakta, temliknamenin sonu ise “mülk-i mahzı olup keyfe mâ-yeşâ mutasarrıf ola” diye bitmektedir. Temlikname, eski vezir ve serdar Satırcı Mehmed Paşa’nın Kütahya’daki çiftliğinin paşanın ölümü üzerine Vezir Halil Paşa’ya verilmesi üzerine düzenlenmiştir. Reisülküttab Hamza Efendi’nin Mîrahur-ı kebîr Ali Ağa’dan satın aldığı mülk karyeler için tanzim edilen mülkname de bu türün ilginç örneklerinden birini teşkil etmektedir.191

Cizye kayıtları

Tahvil ahkâm defterlerine kaydedilen belgeler arasında, cizye ve adet-i ağnam tahsili ile görevlendirilenlere verilen hüküm özetleri de bulunmaktadır. Cizye ve adet-i ağnam hükümleri, XVI. yüzyıl boyunca tahvil ahkâm defterlerinin ilk sayfalarına diğer hükümlerden ayrı olarak kaydedilmiştir. Bu kayıtlar Osmanlılarda cizye bölgelerinin ve cizye tahsildarlarının durumlarını topluca göstermesi bakımından önemlidir. Aşağıda bu türe ait iki örnek verilmiş olup bunlardan ilkinde, Bitlis cizyesinin toplanması için dergâh-ı âlî müteferrikalarından Arif’in; ikincisinde ise Bağdat vilayetine bağlı Cebel-i Kelhur?’un âdet-i ağnamının toplanması için Bağdad’ın sağ kol yiğitler ağası Ahmed’in görevlendirildiği bildirilmektedir.

“Cizye-i Bitlis

İki başı dergâh-ı âlî müteferrikalarından hâliyâ livâ-i Çemişkezek[i] tahrîr iden Arif’e ta‘yin olundı. Bundan akdem sene-i âtiyenin bir başı Bitlis kulları kethüdâsı Aydın’a virilmişdi ve Mardin ve Hısn-i Keyf yamaklarının cizyelerinin ikişer başı Zaim Ali Kethüdaya verilmişdi. Hâliyâ Mardin’in bir başı mezkûr kullar kethüdâsına virilüp Bitlis’in iki başı Arif’e itdiresin deyu Diyarbekir defterdârına hükm-i şerîf yazıldı. Fi 11 Muharrem sene 973 (8 Ağustos 1565)”192

Adet-i ağnâm-ı Cebel-i Kelhur? der-vilâyet-i Bağdad

Bağdad’ın sağ kol yiğitler ağası olan Ahmed ta‘yîn olunup hüküm yazıldı. Fi 10 Safer sene 973 (6 Eylül 1565).193



Cizye kaydı (KK Divan Def. nr. 103 s. 1).

Yukarıdaki örnekte ise Kıbrıs defter kethüdası Mehmed Ağa’nın Kıbrıs’ta haraç toplamakla görevlendirildiğine dair Kıbrıs beylerbeyi ve defterdarına yazılmış hüküm görülmektedir.

E-Tahvil ahkâm defterlerinin diplomatik özellikleri

Tahvil ahkâm defterleri Divan-ı Hümâyun’da tutulan mühimme ve ruus defter­leriyle benzer diplomatik özelliklere sahiptir. Dua, gün tarihli başlık ve mahall-i tahrir kayıtlarının düzenleniş biçimi bütün Divan defterlerinde birbirine benzemektedir.

Tahvil ahkâm defterlerinde defterin ilk sayfasında ve en üst kısımda genellikle tek kelimeden oluşan davet ibaresi bulunmaktadır. Bunlardan en çok kullanılanı “hüve”dir.194 Bazı defterlerde “Hüve’l-mu‘în”195 ve “Hüve’r-Rezzâk”196 şekillerine de rastlanmaktadır. Bu kısa davet ibarelerinin dışında daha uzun dua cümleleri de görülmektedir. “Allâhu te‘âlâ mübârek eyleye”197, “Hak sübhânehû ve te‘âlâ mübârek eyleye”198, “Hazret-i Bârî mübârek eyleye”199, “Rabbi temmim bi’l-hayr”200 şeklindeki dua cümleleri en çok kullanılan şekillerdir. Aşağıda “hüve”, gün tarihli başlık ve “Kostantiniyye” mahall-i tahrir kayıtları ile “Der zaman-ı hazret-i Mehmed Paşa” başlığı görülmektedir:

Davet, gün tarihli başlık ve mahall-i tahrir kaydı (KK Divan Def. nr. 75, s. 2).

Davet ibaresinin hemen altında mühimme defterlerinde olduğu gibi gün tarihli başlıklar bulunmakta ve bunun altına da hükümler yazılmaktadır. Hicri takvimin esas alındığı tarih kaydı, iki satır halinde düzenlenmektedir. Üst satırda gün ismi Arapça olarak [yev] mü’l- ehad, [yev]mü’l-isneyn, ..... şeklinde yazılmakta, ikinci satırda ise günün tarihi, ay ve yıl kaydedil­mektedir. Arapça ay adlarından bazıları, o aya mahsus bir ihtiram sıfatı ile yazılmaktadır: “Muharremü’l-harâm”, “Saferü’l-muzaffer”, “Recebü’l-mürecceb”, “Şa‘bânü’l-mu‘azzam”, “Ramazânü’l-mübârek” ve “Şevvâlü’l-mükerrem” gibi.

XVII. yüzyılın ortalarına doğru tahvil ahkâm defterlerindeki gün tarihli başlıklar ortadan kalkmış ve tarih deftere kaydedilen belgenin sonuna yazılmaya başlanmıştır. Bu şekilde tarih atılan belgelerde günler bazen rakamla belirtilmemiş bunun yerine hükmün yazıldığı ayın ilk, orta ve son on gününe işaret eden “ evâyil ”, “evâsıt ” ve “ evâhir ” kelimeleri kullanılmıştır. Bazen de gün rakamla belirtilmiştir.

Tahvil ahkâm defterlerinden bazılarında tarih kaydının ardından defterin tu­tulduğu mahallin ismi de kaydedilmiştir. Burada sadece defterin tutulduğu şehir veya konak mahallerinin ismi yalın olarak veya başında Farsça “der” edatı ile veya “der yurt-ı ...” şeklinde kaydedilmiştir.201 Eğer defter İstanbul’da tutulmuşsa “der Kostantiniyye” veya sadece “Kostantiniyye” yazılarak mahall-i tahrîr gösterilmiştir.202 Fakat defterlerin çoğunda mahall-i tahrîr kayıtları yer almamak­tadır.

XVI. yüzyıl tahvil ahkâm defterlerinde de diğer Divan defterlerinde olduğu gibi, defterlerin türüne işaret eden ve düzenli olarak defterlere kaydedilen herhangi bir isim veya başlık bulunmamaktadır. Fakat bazı defterlerde, özellikle de seferlerde tutulanlarda, defterin mahiyetini açıklayan başlıklar mevcuttur. Bu tür kayıtlar defter hakkında bilgi vermekle beraber defterin hangi tür ahkâm kayıtlarını ihtiva ettiğini göstermez. KK 66 nolu defterin başlığı bu tür bir kaydı ihtiva eder (s. 2): “Ülgün seferinde emr-i şerîfe müte‘allik vâki‘ olan kazâyânın kaydı defteridir ki zikr olunur”.

Erken tarihli defterlerde az görülmekle beraber defterin kimin nezaretinde tu­tulduğunu gösteren kayıtlar vardır. Mesela KK 75 nolu tahvil ahkâm defterinde “der zamân-ı hazret-i Mehmed Paşa” kaydı ile (s. 2) def­terin kimin nezaretinde hazırlandığına işaret edilmiştir. KK 86 nolu tahvil ahkâm defterinin 7. sayfasında tarih başlığının altında “İbtidâ-i riyâset-i hazret-i Mehemmed Çelebi Efendi Hak sübhânehû ve te‘âlâ mübârek ve meymûn eyleye” kaydı, defterin reisülküttab Mehmet Çelebi zamanında tutulduğunu göstermektedir. 21 Zilkade 981/14 Mart 1474 gün başlığını taşıyan ANŞT 1074 numaralı defterdeki başlık kaydı ise cümle şeklinde olup daha açık bir şekilde yazılmıştır: “Hâlâ re’îs-i küttâb olan Hüseyin Çelebi Efendi bugünden ibtidâ buyurmuşlardır.”203 Benzer bir başlık da, bu sefer bir dua cümlesi ekli olarak şu şekilde kaydedilmiştir: “İbtidâ-i riyâset-i hazret-i Mehmed Çelebi Efendi. Hak subhânehû ve te‘âlâ mübârek ve meymûn eyleye.”204 Bazı başlıklarda ise defterin ait olduğu coğrafi bölge ile reisülküttap ismi birlikte yazılmıştır: “Anadolu kaydıdır. Tâc-beyzâde Efendi hazretlerinin zamân-ı şerîflerinde tutulmuştur. Hak celle ve ........ mübârek eyleye. Amin”.205

990/1582-1583 tarihine kadar başlıklar tarih kaydının altında yer alırken bu tarihte ilk kez başlık, tarihin üstünde yazılmıştır. Başlık ve tarih kaydı şu şekilde düzenlenmiştir206:

“Der zamân-ı hazret-i Hamza Beğ

Yevmü’l-isneyn

“Fi 18 şehr-i Cemâziye’l-âhir sene 990 (10 Temmuz 1582)”

XVII. yüzyılın başlarına ait olan tahvil ahkâm defterlerinde defterin hangi sad­razam veya reisülküttab zamanında tutulduğunu gösteren başlıklar düzenli olarak defterin ilk sayfasına kaydedilmeye başlanmıştır. Kepeci “Divan Kalemi” tasnifin­deki 136 nolu defterin başlığı “Der-zamân-ı Hazret-i Musa Efendi tavvelallâhu um­rahû”; 137 nolu defterin başlığı “İkinci Anadolu kaydıdır, der-zamân-ı Medhi Efendi tavvelallâhu umrahû”; 138 nolu defterin başlığı “Der-zamân-ı Hazret-i Medhi Efendi tavvelallâhu umrahû”; 139 nolu defterin başlığı “Rumeli Kaydı, Der-zamân-ı Hazret-i Medhi Efendi tavvelallâhu te‘âlâ umrahû ve devletehû” şeklindedir. Aşağıda Medhi Efendi zamanında tutulmuş olan 140 nolu Kepeci Divan defterinin başlığı görülmektedir:



10 Şevval 1008/24 Nisan 1600 tarihli başlık kaydı (KK Divan Def. nr. 140, s. 1).

Tahvil ahkâm defterlerinde, ruus defterlerindeki kadar sık görülmemekle bera­ber tarih kaydının altında veya üstünde kısa bilgi notları bulunabilmektedir. Mesela 1 numaralı mühimme defterinde yer alan muhtelif notlar, Ahmed Paşa’nın 961 yılındaki sefer dolayısıyla faaliyetlerini izlemeye imkan vermektedir.207 Padişahların Edirne­’ye gidişleri esnasında tutulan defterlerdeki notlar ise yolculuğun ayrıntılarını, konak yerlerini208 ve akdedilen divanları209 göstermesi bakımından önemlidir.

Kepeci 78 nolu defterin 231. sayfasında Peç elçisinin kendisine refakat eden görevlilere terakki verilmesi için iltimasta bulunduğu ve bu görevliler için hüküm verildiği şu şekilde not edilmiştir: “Peç elçisinin iltimâsıyla fermân olunan ahkâm-ı şerîfedir”.



F-Tahvil ahkâm defterlerinin muhtevası

Tahvil ahkâm defterleri muhteva bakımından ruus defterleri ile aynı tür konuları ihtiva etmekle beraber210 ruus defterlerine göre daha erken bir tarihte tutulmaya başlandıkları için burada ilk tahvil ahkâm defterinin muhtevası hakkında bilgi verilecek ve geç tarihli tahvil ahkâm defterlerinin muhtevasına da özetle temas edilecektir.

910-911 tarihli tahvil ahkâm defterinde211 timar ve zeamet tevcihlerine ait kayıtların yanısıra yayalar, yamaklar, cemaatler, aşiretler, haramilik eden köylüler ve muafiyet tanınan çeşitli meslek sahiplerine dair hükümler bulunmaktadır. Vergi muafiyetlerine dair muaf ve müsellem hükümlerine bu defterde çok az rastlanmak­tadır. Defterde ayrıca çeşitli siyasî ve idarî hususlara ait hükümler de bulunmakla be­raber bunlar sayıca çok azdır.

Bu defterde altı adet nişan kayıtlı bulunmaktadır. Nişanlardan dört tanesinde şeyh, seyyid ve zaviye sahiplerine vergi muafiyeti tanınmakta veya tanınan muafiyeti ihlal edenlerin men edilmesi emr edilmektedir. Nişanlardan bir diğeri ölen bir doğancının yerine yenisinin tayini ile ilgilidir. Defter­deki son nişan ise bir köyde pazar kurulması ve cuma namazı kılınması için bir şahsa verilen izne dairdir. Bu defterin eksik ve sadece iki cüzünün mevcut olması XVI. yüzyılın başında tahvil defterine kaydedilen nişanların türleri bakımından geniş değerlendirmeler yapmayı güçleştirmektedir.

Bu defterden sonraki dönemlere ait olan tahvil ahkâm defterleri muhteva bakımından daha zengindir. Mesela 961-962 tarihli tahvil ahkâm defterinde,212 timar ve zeamet tevcihlerinin yanısıra sancak beyliklerine;213 Ayasofya ve Semaniye müderrisliklerine; Zülkadirli ve Halep beylerbeyliklerine, Halep, Bursa, İstanbul, Edirne, Şam ve Bağdad kadılıklarına, muhtelif cemaat ve kabile kethüdalıklarına; kale dizdarlık, bölükbaşılık, kethüdalık ve hazinedarlıklarına; eyalet yeniçeri ağalığı, çavuşluk, muhasebecilik ve farisler ağalıklarına; sancak alaybeyliklerine, subaşılıklarına, çeribaşılıklarına ve kethüdalıklarına; ıstabl-ı amire-i büzürg voynukları çeribaşılığına, muhtelif naibliklere yapılan tayinler kaydedilmiştir. Tahvil ahkâm defterlerinde tayinlere ait kayıtlar bunlarla sınırlı değildir. Daha geç tarihli defterlerde farklı tayin kayıtlarına da rastlamak mümkündür.

XVI. yüzyıl tahvil ahkâm defterlerinde ilmiye sınıfından Anadolu ve Rumeli kazaskerleri ile mevleviyet derecesindeki İstanbul, Mekke, Medine, Üsküdar, Ga­lata, Eyüp, Edirne, Bursa, Selanik, Konya, Filibe, Bosna kadılarının tayin hükümleri mevcuttur.214 Saraydaki hizmetliler ve askerî sınıflardan altı bölük ağaları ile yeniçeri ağalarının da tayin hükümleri tahvil ahkâm defterlerine kaydedilmiştir. Ta­yin ve timar tevcihleri için verilen tahvil hükümleri, hükmün verildiği şahsa, görevlendirildiği alanda bütün yetkilerini kullanabilme salahiyeti bahşetmekle bera­ber, görev için gerekli beratı alma mecburiyetini ortadan kaldırmıyordu.215

Bu döneme ait defterlerde meşihat, tekke-nişinlik, zaviyedarlık, simsarlık, liman reisliği, muallimlik, münadilik, müjdecilik, mezraadarlık, ihtisab ve ihzariye, dellalbaşılık, tevliyet, imamlık, müezzinlik, su nazırlığı, mimarlık, ayazmacılık vs görevlere ait tayin kayıtları da bulunmaktadır. Bu kayıtlar, XVI. yüzyıl Os­manlı şehirlerinin esnaf teşkilatı ve vakıf müesseselerinin personel yapısının anlaşılabilmesi bakımından önemli belgelerdir.

Tahvil hükümleri; genellikle muhtelif devlet görevlilerine ait tayinler ile timar ve gedik tevcihleri dolayısıyla verilmekteydi. Bunun dışında adli davaların halli,216 devşirme toplanması,217 cizye tahsili,218 âdet-i ağnam tahsili,219 şehirlerin muhtelif idarî işleri, hapis cezaları,220 kalabend ve kürek cezaları,221 elçilerin yolculuk izinleri,222 sancakların tahriri,223 cami ve zaviye hazirelerine defin izni224 vs hususlar için verilmiş hükümler de tahvil ahkâm defterlerine kaydediliyordu.

Tahvil ahkâm defterlerinde; nişancılara yazılan tashih emr-i alileri225, köy ve kasabalarda pazar kurulabilmesine izin veren ikame-i pazar hükümleri,226 yeni yaptırılan veya mes­citten camiye tahvil edilen camilerde cuma hutbesi okunması için verilen izn-i minber hükümleri227, gemilerle zirai ürünler taşıyacak kimselere kefil olacaklara dair hükümler,228 inşaat izinleri229 gibi farklı hususlara ait hükümler de kaydedilmiştir.

Tahvil ahkâm defterindeki hükümlerin büyük bir bölümü, beylerbeylerine yazılmış hükümlerden oluşmaktadır. XVI. yüzyıl Osmanlı bürokrasisinde timarlara dair mahalli işlemlerin beylerbeyi vasıtasıyla yürütülmesi merkez-taşra ilişkilerinde beylerbeyine önemli bir mevki kazandırmıştı. Sancak beylerine ve kadılara yazılan hükümler, beylerbeylerine yazılanlara nispetle çok azdır. Kadılara yazılan hükümlerin konuları genellikle mahalli şikâyetlerle ilgilidir. Müderris ve mevleviyet kadılarının tayin hükümleri doğrudan kendilerine veya sadra­zam ve vezirlere hitaben yazılmıştır.




Yüklə 1,52 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   15




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin