Bu dosya, Ethem Aydın isimli eserin web üzerinden izinli yayınlanan resimsiz hazırlanmış bölümüdür. Değiştirilemez. Serbestçe kopyalanıp dağıtılabilir. Bu dosyanın orjinali



Yüklə 2,29 Mb.
səhifə95/97
tarix29.10.2017
ölçüsü2,29 Mb.
#19746
1   ...   89   90   91   92   93   94   95   96   97

SAYIN SOYCAN


Bugün İçel Sanat Kulübü dergisi elime geçti.

Sizin mesleğinizin ne olduğunu bilmiyorum ama ben sanat içinde biri olarak, Cemal Turan'ın sanatı ve kişiliği üzerine yazdıklarınızı anlamakta zorluk çektim.

Başta soyut sanat olmak üzere bütün (izm)lerin figüratife sonsuz borcu vardır. Bildiğime göre sanat objeden yola çıkar. Görsel olduğu için de bu böyledir. Ayrıca figüratif olmak hiç bir zaman suç değildir, kusur değildir. Benim bildiğim sanatçı bilerek kullandığı figür anımsatmalarından utanmaz. Hele Turan, sanatta ikili oynamaz, yaptığının bilincinde ve sorumluluğunu taşır. Onu ve sanatını üstün yapan bu sanatsal kişiliğidir. İlk tümcede dille yaşam bağlamı, sanat anlamına ters düşer. Sanat başlı başına evrensel bir dildir.

Nereden, dil kendini oyan bir matkap oluyor, neden?

Sanatta sahicilik diyorsunuz, anlamı nedir?

Yazında seçtiğiniz sözcüklerin zor anlaşılması veya anlaşılmaması için çok çaba vermişsiniz.

Lacan, akışkan, töz, travmatik, narrativ, amorf, spontane, kontrast, dokusal efekt, sentaktik, melankolik, espas, perspektiv, güzergah, valör, plastisite, paradoksal sözcükleri ayakta duruyor, yerine oturmuş değil. Üstelik bu terimler çağdaş sanatta kullanılmıyor, demode oldular.

Dahası izleyiciyi tedirgin eder.

Sanatçıyla ilgilenişiniz övülesi; ancak, ağırlıklı olarak bu yazınızda Cemal bey'i öveceğim derken bilmeden dövdünüz.

Bugün eleştirmenlik, bütün kadim sanat tarihini kapsayan bir olay olduğu için, bilinçli olarak, sanatçıyı sorumluluklarıyla başbaşa bırakmayı daha doğru buluyoruz.

Saygılarımla.

E. Aydın, 21Ocak1997





ÖZLÜ SÖZLER

(Editörün Notu: Aşağıdaki sözler Ethem Aydın’ın yazıları arasından seçilmiştir.)

* Yaşamın müsvettesi yoktur.

* Yaşamakda olduğumuz zaman taslak değildir, hayatımızın kendidir.

* Yaşam özde anlamsız, ama körü körüne inanmışlığın , süregen gerçekliğinin karanlık yüzüdür

* İnsanı onu seven bir dostu yaratır.

* Beni ben doğurdum

* Mecburen yaşanacağına göre zaman zaman yıkıp yapacağız.

* Dün ve gün sıradandır, koklanmış çiçek gibidir.

* Ömür dediğin bir karıştır, programlanmazsa, ne kadar uzun yaşanırsa yaşansın heder edilmiş olur

* İnsan anılarda yerleşebilmişse yaşamış oluyor.

* Geçmişin belleği bize yarınlarda nasıl olmamızı söylemiyorsa veya anlamada zorlanıyorsak, yaşanmışlık adına eksikli sayılırız.

* Dünün deneyimleri yegane hazinelerimizdir. Ondan vazgeçmek ölmek demektir.

* Hatıralar bizi,yaşlandıkça durağan bölgelere iter, durağan bölge ise yaşlılığın özlediği ortamdır. Geleceğin mutluluklarını düşlemek, onlarla içiçe olmak bence yaşamaktır.

* Atalarımızın belleği, kitaplarda, kitaplıklarda saklanarak, korunarak bizlere ulaştı. O yüzdendir ki, zaman zaman, hatta sık sık, otobandan çıkarak, arkaik, hatta kılasik olmuş zamanlarda, bellek tazelemek gereksinimi duyarız.

* Bütün canlılar bir gün er geç ölecekler diyebilirseniz, yaşamak daha güçlü olur.

* Ölümlü yaşamın değeri, özle ölçülür. Yoksa hep doğulup ölünmüş olur ki; hayvanlar da böyledir.

* Acele edip yarınlar için, yarınki insanlar için, çocuklarımız için, kullanımlı ve kalıcı birşeyler yapmaya çalışmalıyız, biz küçük insanlar. Yoksa adımız, şayet anılacaksa ki bu bir umudur, "hiç olmazsa doğdu ve öldü" diye anılmasın!.

* Geçmişi özümseyerek, geleceğe iletide bulunan yorulmaz.

*Akan zaman içinde insanlar hızdan çılgına dönmüş (mahşer)i yaşarken dingin, ışıklı, yüksek, yörüngesinde ışıldayan, yansıyan, yansıtan yüzler de vardır. Gönül adamıdırlar. Onlar ki, dünden bugünlere solmayan incelikleri bağışlarlar ve insanlık ideosu bu pırıltılarla var olur.

* Ölümü geciktirmek bencil bir mutluluk yaratır, ama bu mutluluk daha acı sonlara neden olabilir.

* Karın, izleri kapatmasında da bir keramet vardır.

* Yaşamak, unuttukça bir anlam getiriyor. Bencil yorumlar, karanlık kavramları, sevimli ve kabullenilir yapıyor.

* Başarı cesareti severkollar.

* Gösterdiğim gördüğün kadardır.

* Kabul etmek, öyle olmanın ilk adımıdır.

* Anne bir tarladır. Topraktır. Bu toprağa atılan tohum iriufak, sağlıklısağlıksız belsenir. Büyür. Gen olarak, baba özelliklerini taşır ve korur. Topraktan sebep değişimler gen özelliği taşımazlar. Nesiller arasında kaybolurlar. Aşı gibi, gübre gibi, bakım faktörleri gibi.

* Topal eşekle kervana karışmak bana ters gelir.

* Üniversiteyi devreye sokmadan yapılan iş soysuz olur.

* Kendimi sıfır noktada ararım. Kanımca orası çok sağlam bir mekandır, kaybedeceğim yoktur.

* Çevremiz bir atım barutu olan sahte kahramanlarla dolu. Hepsi de diplomalı.

* Kabak çekirdeği yerken doğum yapılmaz.

* İyi ayakkabı insana yol yürümesini öğretir.

* Çalışanlar isimsiz kalmazlar

* İnsan bir sırkıntıdan olmuştur, akar akar durulur. Kıvamını, kalitesini bularak, üzerinde yürüdüğü toprağa güç katarak, yılanlar kadar sessiz, uyumlu akar akar. Yol ölüme doğru değil, ölümsüzlüğe doğrudur.

* Kısa mesafelerde insanı değerlendirmek yanlış ve anlamsızdır.

* Uygarlığın yazgısı teknolojinin varsayımlarına, yanılgılarına endeksli oldukça düşünce bir ütopya, bir rüya olmaktan kurtulamaz.

* Sıradan olmaktan, bir varlık olmaktan, özünüzü büyüterek kurtulabilirsiniz.

* Varlık sıradandır. Her doğan bir varlıktır. Varlık, özün dışında bir saksıdır. Öz, kol atıp, dallanıp mavilere tırmandıkça kişilik, insana doğru yol aldıkça, gazanferane savaştıkça, öz büyür, insanlık büyür, biz büyürüz.

* Eğer bir sıvıdan, bir gazdan daha hafif olan insanı ağırlıklarla dontamazsak insanlık tarihi bir düze doğum, ölümlerle sürer giderdi. İşte bu biteviyeliği yenmek insanlıktır.

* Güzellik daima ayrıntıda kıvrımların arasındadır. Görenlere,duyanlara, duyuranlara binlerce şükran.!

* Sivri bir dil, çoğu toplumlarda hala ruhsatsız bir tabanca gibidir.

* Ekinci yağmur ister, yolcu kurak.

* Dini ancak dinsizler, yobazlar, ticaret için kullanırlar.

* Solucanın bile karnı doyarken boğaz tokluğuna yaşıyorsak, bence biryerlede birşeylere yazık oluyordur.

* Kalemle kağıt buluşunca, iş olur, aş olur,sevgi olur, aşk olur.

* Bir yerde bir olay varsa, birilerinin bunu yapmasını düşünüyorsanız, o birileri hep sizsinizdir.

* Türk halkı severken döğme, döverken sevme alışkanlığındadır. Etiğimiz böyle.!

* Sınırınızı siz belirlersiniz, savunduğumuz sürece, o sınır sizin sınırınız olur.

* İyi yemek yakıcı ateşte pişer.

* Karşımdakine taşıyamayacağı kadar yüklem bindiriyorum. Onu o kadar yüceltiyorum ki, insan veya obje kimliğinden kurtarıyorum. Yüceltisi şurada: sıradanlığı saf dışı ediyorum, istiyorum ki, her insan benden daha iyi, daha bilgili olsun, benim kadar en az, çevreyle, insanlarla hayal ve duygu çizgisinde buluşsun. Dünya cennetten ileri olsun.

* Ben neye böyleyimdiye sormuyorum ama, Ethem neye böyle diyenlerden ürküyorum.

* Karagün, kararıp kalmaz. Bir gün güneş doğar.

* İyi fikir ve düşünceleri ertelerseniz bayat ekmek gibi geğişikliğe uğruyor. Kötü ideler ise çökeltiye bırakılmalı, onlarda aktivite vardır, zaman içinde kristal değerlerine ulaşabilirler. Hiç olmazsa yönüne göre sarkıt dikit gibi görüntü yalınlığına ulaşırlar.

* Ermişler, evliyalar, embiyalar, aşıklar yer çekiminden, toplumun yargılı kural ve kuramlarından kurtulabilen, anonim çizgisinin özgün yörüngesinde yer alabilen saygın kişilerin adlarıdır.

* Yükseklikler esintilidir, fırtınalıdır. Esintiye karşı yürüyebilenler yüksek ve yüksekliklerde yaşarlar.

* Şıvgarlar ölmez. Korkaklar erken ölür. Deliler ölümsüzdür.

* Ahırda doğmak, at olmayı gerektirmez.

* Düşünmenin, itici gücü duygulardır.

* Özlem eylem değildir.

* Genelde övgüler, yaratılışı eksikli kişileri yere vurmak için kullanılır.

* Kainat sadece müsbet ilimle algıladığımız gerçekler çizgisinde kurulmuş değildir.

* Bütün başarılar, belkide bir hiç uğruna emeğini, zamanını verebilenler sayesinde oluşur

* Bir şey mi icat etmek istiyorsunuz, öyleyse çiçek yetiştiren bir bahçıvan kadar sabırlı olcaksın, enaz.

* “En” çizgisi sırat köprüsü gibi tek kişilik bir yoldur

* Şovmenler, yol verildikçe karasinek ve sivrisi neğe dönerler.

* Toprak gibi silahımız, tohum gibi mermimiz, düşünce gibi yolaçıcımız, ışığımız varken insan hep var olacaktır.

* Bugünki teknoloji sanal, insandan uzak, gidişi insana karşıysa, sonu yakındır. Demedir, arayıştır..!!

* Havamı, suyumu, toprağımı zehirleyerek, biyolojik dengemi yok sayarak, verilmeğe çalışılanlar, geldikleri gibi gidecekler.

* Şimdiye değin gördüğüm ve edindiğim izlenimlere göre; ülkemiz profesörlerden çektiğini, nasırından çekmemiştir.

* Yanılgılar doğruları getirecektir.

* Doğrular eğri olarak doğar. Bu hep böyledir; Çünkü doğrular, aklın ürünüdür.

* Eğri, doğanın temel doğrusudur.

* Dostu korur kollarsan dost vardır.

* Hemen herkes “benben” sözcüğünden doğrudan veya dolaylı tiksinir.

* Raslantılarda ayrımına varamadığımız bir gizil güç vardır.

* Mutluluk adalarına,sıradanlık denizlerinden gidilir

* Yumurtanın tırtıldan, tırtılın kelebekten hiç haberi yoktur.

* Kabak çekirdeği yerken doğum yapılmaz.

* Particilik hiç bir iş yapamayanların son yükseliş umarları değil midir?

* Eğer attan korkuyorsanız, size karşı hemen gerekli tavrı alır, çünkü sizi yadsımıştır, dostluk mesajı almamıştır. Davranışı endişeli ve ikircimlidir, ne yapacağını bilemez, ısırır, teper, içinden öyle gelir. Köpekte böyledir, sizden bir inandırıcı mesaj almazsa huysuzlanır, saldırgan olur. Ölümde tıpkı böyledir. Korkuyorsanız, hem fikir, hem eylem olarak daha yakın durur. Halbuki bütün canlılar bir gün er geç ölecekler diyebilirseniz, yaşamak daha güçlü olur.

* Çağdaş, katılımcı,üleşimci, planlı,programlı, yüksek amaçlı, oturuşkun, tanısı, otaması, pratiğe dönük, edimler, çağdaş bulgulardan geçer..

* Saadet, dünyayı terkederken, son adımını kuytulardan attı. Aradığınız yine oralarda bir yerdedir..

* Çağdaş düşünce, yoksula balık ikram etmez, balık tutmağı öğretir.

* Kültür ve tabuların tortulaşmış, köktenci inançları, genç dimağlarda ışık ve ısı çoğaldıkça eriyecek yok olacaktır.

* Okullar ezelden beri hep diploma dağıtır, kaliteyi kişi kendi yapar.

* Bilgiyi acabaların labirentlerine sunmayın.

* Bilgi, düşünce ve para bekletmeğe gelmez bayatlar

* Teknolojide yeni buluşlar, zıtlıklarla savaşarak değil, onları kullanarak olmuştur.

* Kalemle kağıt hep var olacaktır. Uygarlık ne denli ilerse ilerlesin, insanlığın geleceği, yazılanların sorumluluğuyla bağıntılıdır.

* İyi öğretmen, dolu dolu veren, çocuğa inebilen, onu coşturabilen, not defterini silah olarak kullanmaya tenezzül etmeyen öğretmendir.

* Öğretmenler isimsiz yaşarlar. Sizlerin gönlünde yer etmekten büyük ne vardır?.!

* En verimli öğretmenler not defterini sadece yoklama yapmak için taşırlar. Not öğrencinin amacı öğretmenin de silahı değildir.

* Ben bir öğretmenim, her zaman yeşilim.

* Ölümsüzlük için tek silahımız sanattır.

* Sanatın göbek kordonu, tabiattır, doğadır.

* Şair gemsiz, hayalinin kanatlarında her yeri gezen herşeyi gören, gördüren, zamanı, ışık hızı ölçülerini aşan adamdır.

* Sanatçı, belirsizliğin emzirdiği çocuklardır.

* Alınteri + yeti + sabır = Sanat.

* Birileri aferin diyecek diye sanat yapılmaz.

* Artık sanat bugün, sanat için yapılıyor. Sanat eseri yok artık, sanatçılar var.

* Öğrenmek ilgiyle sevgiyle başlar, ilgiyi yakalamadan bilgi pek kuru, sevimsiz, çoğalma gücünden yoksundur.

* Kadın insan değil, insan üstüdür.

* Varsıl bir erkek; hep aranandır!!!!

* Sevgi hangi bilim dalının konusu olduğunun belirsizliği nedeniyle anlamında spekülasyona böylece de erozyona uğramıştır.

* Sevgi karşılıklı bir alış veriş değildir. O, karşılıksız verilendir.

* Çağdaş insanın mutsuzluğu sevgisiz yaşamayı seçişindendir.

* Size yapmakta olduğunuz insanlık için değerli edimleri yaptıran sevgidir.

* İnsanlığın vazgeçilmezi, yapıştırıcısı, zayıf çekim gücü sevvvgggi dir.

* Meğer, yaşam ne kadar anlamlı, güzel, dayanılmaz çekicilikte imiş!...Özbenin hamuruna, yüce bir im, sevgiyi fısıldamışsa........





ŞİİRLERİ

Şiir duyguların, duyumların olayıdır, bilimsel değildir. Böylece spiritüeldir.

Bilgiyse bir dizi sentez, kuram ve kuramların yörüngesinde yürür. Kuramlar buyurganılığıyla hayat kazanır ve iletişimde değişmezliğiyle, ulusal ve evrensel olabilir.

Bilimler başlangıçta bulunup bilinen kuramları elealır,inceler,irdeler, böylece yeni doğrulara açıktır

Din ise, tek doğrudur. Değişkenliği zamanlar içinde oluşur. Tanrı idesini bozmadan yürür. Uzam ve zamanda özgürdür. Şair ne güzel demiş: “Sevdiğim beni terk etse yemyeşil yapraklı bir dal kırılmış gibi olur içimde.”

Sanatçı da uzam ve zamanda özgür dolaşır. Gün olur, bulutlarla özdeşdir, onlarla konuşur, kaosu, kozmosu mekan eder. Zamansız ve mekansız dolaşır durur. İmgelerle, simgelerle konuşur. Dil insanların gönül dilidir. Soyut ama çoğunlukla algılanır. İçimizdedir ama gerçek değildir. Dili şiir dilidir.

Gözelerde sular soğuk, yalın, cam göbeğinde aşk pırıltısıdır, çağırgan.

Tadı çağla, adı Lale'dir.

Gecenin dinginliği ışıklarla buluştu

Yol yürüyor, bisiklet yürüyor

Yavaş yavaş

Gözler günde dünü arıyor

Dün yarına açık

Ağaçlar suda sazlarla içiçe oynaşıyorlar,

Güneş girdi araya

Sevgi çoğaldı,

Benek benek

Maviden yeşile,

Yeşilden turuncuya

Çiçeklendi sular

E. Aydın, 5Haz1996



Yüklə 2,29 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   89   90   91   92   93   94   95   96   97




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin