Büyük ve çoğu pek mükellef mağaza ve ticarethaneleri ismen kayde lüzum görmedik: 2 oto ve lâstik mağazası, 3 oto-motor ve aksamı mağazası, 8 otomobil ve lâstik mağa. zası, l oto-traktör mağazası, 2 halı mağazası, l mozaik döşemeci, 2 oto yedek parçacısı, l oto mağazası (Mehmed Alemdar), l elektrik - buz dolabı mağazası, 5 mobilya mağazası, Cav bisikletleri mağazası (B.: Cav), l züc-câcî eşya mağazası, 2 eczâhâne, 2 muhallebici, 2 bakkal, l Tekel bayii, l yorgancı ve Şan Sineması.
Seyahat, hava ve deniz yolları acentala-rı da hemen bu cadde üstünde toplanmış gibidir: Türk Hava Yolları, Air France, Nar-vast Turist, Antaş Seyahat, Cunard Line, Ekvator Seyahat, Lutf Hansa, İsrail Hava Yolları, Süis Air, ölimpic Hava Yollan, Safeeaa
ANSÎKLOPEDÎSÎ
Hava Yolları, Pan American Hava Yolları, Sas Hava Yolları, «B.O.A.» ve «B.E.A.» ve «M.E.A.» Hava Yolları, Wagon.Lit Cook (1963, Mayıs).
Hakkı GÖKTÜRK
CUMHURİYET CAMİİ — Maltepededir; metruk bir Rum ortodoks kilisesi iken (Ayios Nikolaos Kilisesi) 1925 de Heyeti Vekîle ka- -rarı ile camie tahvil edilmişdir. Mustatil plânlı kagir bir yapı olup ahşab çatısı iki sıra üzerine dörderden sekiz ahşap sütun üzerine oturtulmuşdur, zemini tahta döşelidir. Camie tahvilinden sonra ihdas edilmiş üst kadınlar mahfiline yine sonradan konma ahşab merdivenle çıkılır; avlusuna da abdest muslukları konmuşdur; İkinci Cihan Harbinde yedi sene kadar askerî depo olarak kullanılmış, 1947 de yine cami olarak ibâdete açılmışdır. Ahşab eski çan kulesi durmakta idi .1948).
Hakkı GÖKTÜRK
CUMHURİYET GAZETESİ — İstanbu- -lun büyük gazetelerinden biri; ilk nüshası 7 Mayıs 1924 de çıkmış, inkıtasız devam ile 1963 de kırkıncı yılını idrâk etmiş ve 8 Mayıs 1963 çarşamba günü çıkan 13921 numaralı nüshasını. Türk toplum hayatındaki bu hizmet yıllarının hâtırasına tahsis etmişdir; Cumhuriyet Gazetesi Türkiye Cumhuriyeti ile hemen yaşıd gibidir; kırk yıl içinde, taşıdığı ismin mânasına sâdık kalarak, Türk basınında inkılâbın dâima en ön safında bulunmuş, bilhassa gericiliğe, irticaa karşı mücadele etmiş, devir devir, nesil nesil sanat, fikir ve politika hayatının en seçkin kalemleri bu gazetenin yazı ailesi içinde bulunmuşdur. Her gün yüz-binlerce nüsha basan avam gazetesi olmaya, Türk münevverlerinin güvenini kazanmış bir gazete olarak kalmayı tercih etmişdir.
Kurucusu, devrinin ünlü gazeteci ve siyâset adamlarından Yunus Nâdi Beydir (B.: Abalıoğlu Yunus Nâdi); ölünceye kadar da gazetesinin başmuharrirliğini yapmışdır.
7 Mayıs 1924 tarihli ilk nüshasında gazetesini Türkiye halkına takdim eden Yunus Nâdi şunları söylüyor:
«Bugün ilk nüshasını neşre muvaffak olduğumuz Cumhuriyet, karilere kendi kendisini tanıtmaya kâfi ise de, gazetemizin gaye, şekil ve mesleğine ait bir iki kelime ilâvesini faydadan hâli bulmadık.
«Cumhuriyet» in siyasî programı ismin-
CUMHURiYET GAZETESi
de mündemiç ve onu neşredenlerin siyasî bayatları ile muayyendir.
«Cumhuriyet, Türkiye'de cidaller neticesinde istihsal edilmiş bir zarurettir.
«Cumhuriyet memlekete mal olmuş bir fikirdir. Biz onun mümessil ve müdafiiyiz... Açık ve kat'î olarak söyleriz ki gazetemiz ne hükümet gazetesi, ne bir fırka gazetesidir. «Cumhuriyet» sadece Cumhuriyetin, daha ilmî ve şâmil ifadesiyle demokrasinin müda-fiidir. Cumhuriyet ve demokrasi fikir ve e-saslarmı ihlâl eden, yıkan ve yıkmaya çalışan bir kuvvetle mücadele edecektir. Memlekette her mânasiyle hakikî bir demokrasi ve hakikî bir Cumhuriyet tesisi için gazetemiz bütün varlığîyle çalışacaktır. Memlekette halkın, halk tarafından, halk için idaresi bizim mefkûremizdir ve biz yalnız bu mefkurenin esiriyiz. Başka hiç bir kuvvetin değil.»
Yunus Nâdi, Cumhuriyet Gazetesi on yaşma basdığı gün de şu başmakaleyi yazmış, di:
«Cumhuriyet rejiminin bütün milletçe büyük şevkler ve heyecanlarla kutladığımız onuncu yıldönümünden sonra işte «Cumhuriyet» gazetesinin de onuncu yıldönümüne sıra gelmiş bulunuyor. Dün denilecek kadar yakın bir tarih bizim hayatımızda ~da on senesini doldurmuş demek. Bu on senenin Türk milleti hesabına asırlara sığmıyacak büyük inkılâplarla dolu olduğunu bir daha kendimiz de şaşarak sevinç ve iftiharla ^hatırlamaya vesile bulmuş oluyoruz.
«Asıl Cumhuriyet Türkiyeye Anadolu u-fuklarında doğduğu gibi bi?im «Cumhuriyet» te İstanbula Anadolu'dan geldi. Oldum olasıya gazeteci olan onun -sahip ve muharriri, Mütarekenin kara günlerinde nakli kabil matbaa levazımına dağı taşı aşırarak Atıadolunun millî cidal merkezine gitmişti. Oradan buraya Cumhımvetle döndü. Yenigün «Cumhuriyet» doğurmuştu.
«Ogün bu-gün bu yeni sahifenin basında millî meselelerimizi takip ediyor ve Yüksek Cumhuriyet rejimimize lâyık bir müessese olmaya çalışıyoruz. Biz iyiyi, güzeli ve yükseği takdir eden büyük milletimizin mütemadiyen muhatabı olduğumuz çok kıymetli tevee-cühleriyle bütün müşkülâtı muvaffakiyeti?
CUMHURiYET GAZETESi
— 3628 —
istanbul
ANSİKLOPEDİSİ
— 3627 —
CUMHURiYET GAZETESi
: cSJ^ -J-''
|
1 »-f
|
-^.,^'J^-!:o
t;>j).JJ>j»j>?U'
--•-•= •••••"• ~"
|
*İ$L±" *ı|mv -i--s\
|
31 Ağustosta başlıyor.
Kilitlen b
GÜTEN BEESSAHESÎ
Btyoiiu, AeacamU Sttas'K. Ctd. Mx 9 Iılelon; » O Z3
fiâaalık: 39S7'i30îl
40 yıı sayı İ4055
Cufflfl 30 Ağustos 1963
AKDRE GtDFfa 18S-M1S «ad«î i»-hâUTBlsnndııı y»pü«n teyeeaı K. ^. dn*. «" «"S"»
y»yınıl»n™ Düny» EaeUyU^ d«! Tereüzneler «riönın Hodera ?WW* Edtblyau bolümand. pKmıjur Fuö Wta UrafmdiO diümiıa (tvrilto *nı e«f K™ EJilim Bnfcsnlı& ysytn*vltnıl« bBHle U-
«U kuni) 6BÜ* »nlmrtuılıf
(Bum 13İT2/1SOTI)
Cumhuriyet Gazetesinin 11 Eylül 1924 tarihli nüshası; Bursa'nın kurtuluş gününde.
yenerek yürüdük. Büyük milletimizin yüksek teveccühü sayesinde «Cumhuriyet» matbaa, gazetesi bugün dünyanın emsali müesseseleri arasında yüz aklığiyle mevki alabilecek mükemmel bir müessese olmuştur. Bundan dolayı milletimize en yürekten gelme teşekkürlerimizi sunmayı ilk vazife biliyoruz.
«Gazetemizin on senelik hayatı onun Cumhuriyet rejimi içinde ilânihaye inkişafa namzet millî Türk hayatiyle beraber devam edecek müstakbel hayatının bir delili gibi alınabilir. «Cumhuriyet» büyük Türk milletinin efkârına'tercümanlık etmek vazifesinde kendisine hakkın, hakikatin müdafaasını ve terakkinin de kayıtsız şartsız iltizamını şiar edinmiştir. Gazetemiz şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra milletin takdir ve tenkidine her gün yeni sahifeler arze-decek olan bütünahayatında da kendisine daima o şiarı rehber edinerek yürüyecektir.
«Meslek olarak adımız üstünde Cumhuriyetçiyiz. Türk milletinin kazanılan istikbali ve istiklâli gibi ebedî istikbalinin de ancak bu temele dayanabileceğine kaniiz. Bu ise derin ve yüksek olduğu kadar basit ve kolay bir iştir: S'adece Türk milletinin kendi mukadderatına kendisinin hâkim olması işi. Memleketi izmihlal uçurumundan çekip çıkaran bu düstur ortaya bir Türk halk devleti koydu. Bizim Cumhuriyetçiliğimiz hakikaten halkçılıkla tebarüz etmektedir. Halkın şuuru ise ortaya membaı hep kendisinde bulunan bir devlet otoritesi koymuştur. Biz devleti millî menfaatlerin baş düşünücüsü en yüksek millet müessesi biliyoruz. Nihayet, o, milletin kendisinden başka bir şey değildir. «Cumhuriyet rejimi Türk kadınına asır-
lardanberi haksız ve yersiz olarak mahrum edildiği hürriyet hakkını iade ederek onun Türk erkeğiyle beraberliğini ilân etmiştir. Gazetemiz büyük milletimizin bütünlüğüne ait bu yüksek kararın hakikat sahasındaki kıymetini tecelli ettirmek üzere güzel ve imanlı teşebbüsler aldı ve Türk kadınının bütün yeryüzündeki en ileri hemşirelerinden geri kalır hiç bir yeri olmadığını ispat etti. Türk kızının dünya güzellik kıraliçesi seçimini hepimiz hâlâ iftiharla hatırlarız.
«Çocuklarımız ve gençlerimiz en canlı mevzuumuz, en heyecanlı meşgalemizdir. Milletin istikbali demek olan yeni nesiller üzerinde titredik, titriyoruz ve titriyeceğiz.
«Büyük Türk milletinin lâyık olduğu büyük yarınlara hep daha muvaffak ve daha kuvvetli yetişmesi Gazi'nin çizdiği büyük ve ana yoldur. «Cumhuriyet» gazetesi milletle beraber yaşayıp gidecek bir müessese olarak işte hem o yolun yolcusu hem de iktidar ve imkânının bütün heyecaniyle meşale tutucu-sudur. Bu dünyada bizi yıldırabilecek hiç bir zorluk yoktur. Bütün müşküllerimize rağmen
Cursel «Cumhuriyet" s 30 Ağustos hâtıralarını anlattı
"Yunanlılar Bvrsayı. ateşe
Cumhuriyet Gazetesinin 30 Ağustos 1963 tarihli nüshası; Büyük taarruzun 41 inci yıldönümünde.
halden memnun ve istikbalden eminiz.» (Yunus Nâdi).
Gazetenin kurucusu Yunus Nâdi 1945 de tedavi için gittiği İsviçre'de vefat etti; gazetesi müessese şahsiyeti ile yerleşmişdi; o-ğulları Nâdir Nâdi ve Doğan Nâdi de bu müesseseyi aksatmadan yürütecek çağda ve li-yakatde idiler. Bu büyük günlük gazete son onsekiz yıldanberi de iki kardeşin ve onların dirayetle seçdikleri iş arkadaşları elinde ge-lişdi. Gazetenin kırkıncı yılını idrâki münâsebeti ile Falih Rıfkı Atay (B.: Atây, Falih Rıf. kı) şu satırları yazıyor:
«Rahmetli dostum Yunus Nâdi, Ankara-da ihtilâl devrinin yenilmez güçlükleri için-
II Kutluyoruz
Böşkönının CUMHURiYET'e demeci
de «Yenigün» gazetesini kurarak Anadoluya ilk defa İstanbul milliyetçilerinin sesini götürmüştür.
«Zaferden sonra, hemen hemen aynı güçlükler içinde «Cumhuriyet» gazetesini kurarak İstanbul'a ilk defa Ankara devrimlerinin sesini getirmiştir.
«Ölünceye kadar ideallerine bağlı kalan ve onlardan hiç bir zaman fedakârlık etmeyi düşünmiyen bir dâva adamı idi.
«Cumhuriyet gazetesi İstanbul'da uzun müddet Cumhuriyet rejiminin tek savaşçısı olarak kalmıştır.
«Atatürk, Yunus Nâdi'yi en yakınları a-rasında tutar ve severdi. Gazetesini kendi gazetesi sayardı.
«Ona, oğulları kendi yolundan ayrılmı-yan ve bu yönde bizlere kendisini .aratmıyan bir baba olmak bahtiyarlığı da nasip olmuş-.tur.» (F. R. Atay).
Yıllarca Cumhuriyet gazetesinin yazı işleri müdürülüğünü ve gazeteden 1963 yılı Nisan ortalarında ayrılan Cevad Fehmi Başkut da (B.: Başkut, Cevad Fehmi) yine kırkıncı yıl münâsebeti ile şunları yazıyor:
«Bir Türk gazetesi için 40 yıl en uzun mesafelerden biridir. Hele bu mesafeyi en inanılır ve ciddî gazete olarak, vasıflarından ve prensiplerinden hiç bir şey kaybetmeden aşmak, fazlasiyle dikkat çekici bir neticedir. Dün olduğu gibi bugün de okuyucu, bir değil, müteaddit gazeteye göz gezdirmekte, bazan bunlarda (Cumhuriyet) de olmıyan haberler görmekte, fakat bu haberleri daima şüphe ile karşılamaktadır.
— Cumhuriyet yazmadıkça inanma! sözü Türk okuyucusunun zihnine yerleşmiş kesin bir kanaat olarak sürüp gitmektedir.
«40 yıllık bir çalışmanın mahsulü olan bu inanış, zihinlere kolayca yerleştirilmiş de-
CUMHURİYET GAZETESi
— 3628 —
istanbul
ANSİKLOPEDİSİ
— 3629
CUMHURİYET GAZETESi
met, nev'i şahsına münhasır fıkraları ile devrinin en sevilen bir kalemi olan Agâh İzzet, çok uzun yıllar musahhih olarak çalıştığı «Cumhuriyet* teki başarılı hayatını veznedar olarak tamamladıktan sonra hayata gözlerini yuman İ. Nami Köroğlu, yine bu gazeteye mü-sshhih olarak hizmet eden romancı S'elâhattin Enis (Atabeyoğlu), mesleğinin cidden büyük bir ustası olan sermürettip Selim Tanyeli, 70 yıllık ömrünün 50 yılını mesleğine vakfeden emektar mürettibimiz Hamdi (Baba) Vuruşka-ner, yine bir diğer emektar mürettibimiz İhsan Usta ile uzun yıllar bu çatı altında çalışan oğlu Linotip operatörü Hüsnü Seçkiner,
iveten bu akşamdan itibaren HER
Beynelmilel Vedei STRİPTİZ
HtMALAYA
Rezervasyon Tel: 44 29
Cumhuriyet Gazinosunun Striptiz Artisti Himalaya için verdiği ilân, (Resim : S. Bozcalı)
ğildir. Cumhuriyet ilk tesis gününden itibaren 'sansasyondan kaçınmış, haberleri oldukları gibi; ehemmiyetlerini mübalâğalandır-madan, büyültmeden, şişirmeden neşretmiş, sun'î bir heyecan yaratmayı en zararlı bir davranış olarak karşılamıştır. Her haberi mutlaka ölçüp tartmış, şayiaları membalarma kadar gidip tahkik etmeden ve doğruluğuna inanmadan sütunlarına geçirmemiştir.
«Bir taraftan bütün azmi ve bütün ciddiyetiyle bu yolda yürürken aynı zamanda bir fikir gazetesi olmak vasfını da bir gün olsun kaybetmemiş, memleketin en iyi kalemleri onun sütunlarında yer almışlardır. Hemen hemen bütün büyük politikacılar, tanınmış devlet adamları kısa veya uzun süreler Cumhuriyet muharrirliği yapmışlardır.
«Cumhuriyet, arkada bıraktığı 40 yıl içinde Atatürkçülüğü değişmez en önemli prensip olarak daima el üstünde taşımış, bunu yaymak, kökleştirmek uğrunda büyük gayretler harcamıştır. Gazetemiz ayrıca millî menfaatlerin hırçın bir savaşçısı olarak her zaman en önde yer almış, gericiliğin, cehlin, kara taassubun amansız düşmanı sıfatiyle sürekli mücadeleler yapmıştır.
«Ciddiyeti, ağır başlılığı onu hiçbir zaman muhafazakâr bir gazete hüviyetine bürün-dürmemiştir. Türk basın tarihine geçen bir. çok yenilikler evvelâ Cumhuriyet sayfalarında yer almıştır.
«işte bütün bu vasıflariyle Cumhuriyet bundan 40 yıl önce 6.000 - 7.000 tirajla yayın hayatına atılmışken 100.000 tiraja yükselmiş, memlekette iş adamının, subayın, öğretmenin, mühendisin, avukatın, bir kelime ile söylemek icap ederse aydın vatandaşın gazetesi olmuştur» (C. F. Başkut).
Gazete, kırkıncı yılını idrâk ettiği gün, 8 Mayıs 1963 tarihli nüshasında «40 yıl içinde kaybettiklerimiz» başlığı altında, muhakkak ki hiç bir gazetenin gösteremediği kadirşinaslık eseri şu hâtıra satırlarını neşretmiştir:
«Bu sevinçli günümüzde aramızdan ebediyen ayrılmış olanların, çatımız altındaki ve sütunlarımız arasındaki boşluğu içimize hüzün veriyor.
«Bu gazeteyi kuran ve onu en sağlam temeller üzerine bir âbide gibi inşa eden rahmetli üstadımız Yunus Nadi, eserinin zaferi-
ni gördükten sonra, Cumhuriyet 22 yaşında iken aramızdan ve başımızdan ayrıldı...
«Mükemmel bir gazeteci olduğu kadar sevilmiş bir kaleme de sahip bulunan ilk mes'ul müdürümüz Mehmet Agâh, edebî hayatının son şualarını Cumhuriyet sütunlarında veren büyük edip Cenab Şahabeddin, Türk edebiyat tarihinin ünlü ismi Ahmed Rasim, Türk basınının «Beybabası» Hasan Bedreddin, bir gece pencereden ölümün kucağına düşen Foto Kemal, idare müdürümüz İbrahim, mes'ul müdürlerimizden Hoca Behçet, devrinin ünlü bir kalemi olan Ekrem Reşat (Bu istanbul Ansiklopedisinin sâhib ve müdevvini Regad Ekrem Koçu'nun babası) ve ömürlerini tam birer gazeteci olarak bitiren Münir, Baba Rüştü, Kemal Ahmet, Sırrı ve Hasan İl-hami, ilk on yılımızın içindeki kayıplarımız oldular.
«Bugüne kadar bir yılımız geçmedi ki, bir arkadaşımızın acısı ile yüreğimiz yanmasın. Aramızdan göçüp gidenler o kadar çok ki, hangisini sayalım, hangisinden başlıyalım... «Cumhuriyete aralıksız tam 30 yıl emek veren üstad Abidin Daver, uzun seneler çizgi ve esprileriyle millete neş'e saçan Cemal Nadir Güler. Türk basınında bir çığır açmış ve ekol kurmuş olan Foto Namık Görgüç, edebiyatımızın büyük üstadı Halit Ziya Uşaklıgil, bir islâm âlimi olarak ölümsüz bir isim yapan ve uzun yıllar emek verdiği «Cumhuriyet» e ciltler dolusu yazı yazan Ömer Rıza Doğrul, senelerce günlük fıkraları, hikâye ve romanları ile bu gazeteye hizmet eden namlı yazar Ercüment Ekrem Talû, gerek yazı işleri müdürü ve gerekse memleket hikâyeleri ile «Cumhuriyet» e pek büyük emeği geçen Feridun Osman Menteşeoğlu, bugünkü arşiv ve kütüphanemizin kurucusu ve Babıâli'nin en renkli bir siması olan Vartan (efendi) To-masyon, yıllar boyu bu gazeteye imzasını koyan mes'ul müdürümüz Hikmet Münif Ül-gen, ilerlemiş bir yaşında bir otomobilin tekerlekleri altında canveren, Türk basınında ilk istihbarat şefi Fuat Duyar, «Siyasi İcmal» sütununda seneler senesi her gün «Cumhuriyet» okuyucularının karşısına çıkan Muharrem Feyzi Togay, oğlu ile eşinin intihar ettikleri odada bir aile faciasının son kahramanı olarak hayatına son veren Kemal Ragıp, tarihî konulardaki nefis yazıları ile uzun yıllar
«Cumhuriyet» okuyucularını sürükleyen M. Turhan Tan (Samih Fethi), gazetemize en güzel eserlerini veren kıymetli edipler Hüseyin Rahmi, Mahmut Yesari ve Aka Gündüz ile ayni zamanda uzun bir süre çatımız altında bilfiil çalışan Peyami Safa, senelerce «Cumhuriyet» in belli başlı kalemşörleri arasında yer alan Yusuf Osman Bükülmez, menhus bir hastalığın pek genç bir yaşta aramızdan aldığı ticaret sahasının başarılı muhabiri Faik Güneri, muhasebe servisimizin uzun yıllar temel direği vazifesini gören üç çalışkan ve değerli idareci; Mahmut Uras, Sadi Ersan, Lütfü Tamur. haricî haberler servisimizin emektarı Süren Şamlıgil, «Gâyei Zalim» imzası altında en güzel yazı örneklerini veren Hüseyin Suat, yurt yazı-larile olduğu kadar Türk güreş tarihine ait seri halindeki ma-kalelerile de unutul, maz bir isim yapan İsmail Habip Sevük, devrinin en başarılı bir muhabiri olup, talihsiz hayatına elîm bir şekilde son veren M. S'elim Tura, ömrünün sonuna kadar yıllar boyu matbaa müdürlüğü vazifesini başarı ile yürüten Bali Tekin, gazetemize küçük bir kütüphaneyi kapsayacak ölçüde roman ve hikâye tercüme eden Ömer Fehmi (Başkut); «Cumhuriyet» adına bütün yurdu adım adım dolaşan umum Anadolu muhabirimiz Ali Fuat, en güzel makalelerini bu sütunlar arasında neşreden değerli muharrir ve Bakan Hasan Âli Yücel, üstat bir kaleme sahip bulunan Ağaoğlu Ah-
CUMHURiYET GAZİNOSU
— 3630
istanbul
ANSİKLOPEDİSİ
— 3631
CURA (Mustafa)
Cumhuriyet Mahallesi (1934 Belediye Şehir Rehberinden)
emektar ambar muhasibimiz Şefkati...
«Ve daha dün denilecek bir mazide ara, mızdan ayrılan spor âlemimizin unutulmaz şampiyonu Ömer Besim Koşalay, matbaa müdürümüz ve eski gazeteci Talât Mithat Hem-şeri, kıymetli yazı işleri müdürümüz Nazım Ulusay, gazetemize ciltler dolusu telif - tercüme yazılar yazan Tevfik Sadullah (M. Kenan Kan), fecî bir otomobil kazasında kaybettiğimiz Ankara Foto Muhabirimiz Necati Andiç, santral memuru Ferhat Şengil, pek genç yaşta kaybettiğimiz üç makinecimiz Yılmaz Bo-zok, Mehmet Mengeneli, Ali Etik ve posta servisimizden İsmail Tokar ile Hüseyin Karanfil ve ilk sayılarından itibaren ömrünün sonuna kadar tam 36 yıl bu gazeteyi bütün yurda tevzi eden Mehmet (Ağabey) Ünal...
«Onları 40 inci yıla girerken bir kere daha bütün kalbimizle anıyor ve aziz hâtıraları önünde tazimle eğiliyoruz».
CUMHURİYET GAZİNOSU VE PAVİ YÖNÜ — Beyoğlu'nda Tepebaşı'nda İstanbul'un şöhretli gece eğlence yerlerinden; sahnede kendilerine has cilve ile soyunarak vü-cudlarını serapa üryan teşhir ederek geçmen ve «Striptiz yıldızı» denilen güzel veya güzelce kadınların bu marifeti İstanbul'da ilk defa gösterdikleri bir yerdir, ki Cumhuriyet Ga-
S l L A H Ş Q R
zinosu ve Paviyonunun Lady Chinchilla ve Himalaya gibi yabancı çıplak yosmalar için günlük gazetelere verdiği gaayetle büyük ilânlar sık sık görülür.
Bu müessesenin tarihçesinin tesbiti için idarecilerine gönderdiğimiz bir mektup her neden ise cevabsız kalmış, muhabirimiz de hoj karşılanmamışdır. Bu şehir kütüğünde bu satırlarla yetinildi. Bir büyük şehrin günlük hayatında muhakkak ki yeri küçümsenmiye-cek «neş'e tahsil edilen» müesseselerdendir.
CUMHURİYET SOKAĞI — Bakırköyü-nün sokaklarından; Fişenkhâne Caddesi ile Gençler Sokağı arasında uzanır, Yakut Sokağı ile dört yol ağzı yaparak kesişir, Fadıl Paşa Sokağı ile de kavuşağı vardır. İki araba geçebilecek genişlikde asfalt yoldur; kapu numaraları 1-23 ve 2-30 olup, binalar umumiyetle beton yapı ev ve apartımanlardır; içlerinde iki üç tane de ahşab ev görülür. Bu so-kakda bir de Hahambaşılığa bağlı bir mûsevî ibâdet evi vardır (nisan 1963).
Hakkı GÖKTÜRK
CUMHURİYET MAHALLESİ — Şişlinin mahallelerinden; Şişli, Meşrutiyet, Bozkurt, Paşa, Duâtepe ve Gazi Halaskar mahalleleri ile çevrilmişdir. S'mır yolları şunlar: İzzet-paşa Sokağının bir kısmı ve Silâhşor Cadde-
u
C.
si (Meşrutiyet Mahallesi ile); Halaskar Gazi Caddesi (Gazi Halaskar ve Şişli Mahalleleri ile); Ergenekon Caddesinin bir kısmı (Bozkurt Mahallesi i-le); Ergeneron Caddesinin geri kalan kısmı ile Şişli Deresi S'oka-ğı (Duâtepe Mahallesi ile); Feriköy Kabristanı Sokağı (Paşa Mahallesi ile). İç sokakları şunlardır: Saksı Sokağı, Tavukçu Fethi Sokağı, Tayyareci Fehmi Sokağı, Rumeli Caddesinin bir kısmı, Kırağı Sokağının bir kısmı, E-fe Sokağı, Âbidei Hürriyet Caddesinin bir kısmı, Feriköy Mezarlık Çıkmazı, Bilgiç Sokağı, Havuzlubağçe Sokağı, İzzet Paşa Sokağının bir kısmı, Arpa-suyu Sokağı, Havariyun Sokağının bir kısmı, Feriköy Fırını Sokağının bir kısmı.
Cumhuriyet Mahallesinde 243 ev, 168 apartıınan, 25 gecekondu, 212 dükkân, 13 arsa, 6 bağçe, 15 gazino, 32 fabrika, l börekçi simitçi fırını, 3 eczâhâne, l pastahâne, l pasaj, l işhanı, l matbaa, 6 okul, l banka şubesi, l P.T.T. şubesi l sinagog, l mezarlık, l mâliye şubesi, ve birer emniyet amirliği, mal müdürlüğü, vergi dâresi vardır. Vog-Bali Çorab Fabrikası, Nestle Çikolata Fabrikası, Melba Bis-küi Fabrikası bu mahalledeki fabrikalar arasındadır; mahallenin nüfusu 3500 erkek ve 3000 kadın olmak üzere 6500 kişidir (nisan 1963).
Hakkı GÖKTÜRK
CUMHURİYET MEYDANI — (B.: Taksim Meydanı).
CURA — Yalın ayak yarı çıplak hâneber duş pırpırlar arasında: «içilen cıgaranm bitimine yalım son bir iki nefeslik yeri»; meselâ pırpırı mürâhik oğlan cıgara içen benzeri bir adama yalvarır:
— Curayı bana ver be ağabey!..
Mustafa Cura (Resim : S. Bozcah)
— Ulan yeter be babacığım, curayı bana
bırak be!..
* İki hâneberduş konuşur:
-
Ne oldu senin aynalı curacın?
-
Bandırmak mı?.. Keskin Ali domuzu
kandırıp aldı yanına, sarıkızla mastor..
Halk ağzı argoda da buna benzer bir isim vardır, artık içilmeyip de yere yahud tablaya atılan cıgaraya «İzmarit» denilir; şu fark ile ki «İzmarit», pırpırılar ağzındaki «cura» hâline gelmemiş, daha hayli içilecek yeri olan cıgara da olabilir, hattâ ekseriya o haldedir.
Bibi. : F. Devellioğlu, Türk Argosu.
CUEA (Mustafa) — 1945 de Rumeli Kavağı Köyünde bir balıkçı, ve bilhassa pek usta bir ağ tamircisi idi, o târihde otuz yaşlarında (doğumu 1915) idi, aslı Karadeniz yalısından Hopalı olup pek yoksul kimseler olan babası ile anasını pek küçük yağda kaybetmiş, hayatın türlü meşakkat ve acılıklarını görmüş, tatmış, askerliğini bahriyede yapdıkdan sonra Şilede, Mimarsinanda (eski Kalikratyada) Marmara Adasında balıkçılık ile dolaşmış, bu arada Kumkapıda ağ tamirciliğini öğrenmişdir; 1938 - 1939 arasında da Devlet Deniz Yolla-
CURCUNA SOKAĞI
— 3632 —
İSTANBUL
ansiklopedisi
- 3633 -
CÜCE
rmın liman vapurlarından Ülev Vapurunda ateşçilik yapmışdır; vücud yapısı ile yüz çizgileri ile Karadeniz yalısı halkının güzel insanlarından biri idi; bu İstanbul Ansiklopedisinde «Balıkçı» maddesi yazılır iken resminin bir balıkçı tipi bu şehir kütüğüne geçeceğini öğrendiğinde ancak hakiki aydınlara has ve-karlı iftiharı duymuş, ve bu hal tercemesi o duygusunun hakkı olarak tesbit edilip dere edilmişdir. Usta ağ tamircisi balıkçı Mustafa Cura 1963 yılında Rumeli Kavağı Köyünden de ayrılmış bulunuyordu, ki bu köyde adını bilene dahi rastlanamadı.
Hüsnü KINAYLI
Dostları ilə paylaş: |