sonra diz kapağı altına kadar kısaldı; (Hafif meşreb kadınlarda hattâ diz kapağının da üstüne çıkdı
«Kumaşlar çarşaflık adı ile aranır, en âlîleri Beyoğlu, Bağçekapusu, Sultanhamamı mağazalarında bulunurdu.» (M. İzzetden naklen M. Z. Pakalm, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri).
İstanbulda kadının sokak kisvesi olarak çarşafın kesin yerleşmesini Sermed Muhtar Alus şöyle anlatıyor:
«İncecik papazi yaşmakların altından, gerdanın, göğsün; aralığından kâküllerin, zülüflerin, kaşlarla gözlerin, tabak gibi görünmesi, renk renk canfes feracelerin caddelerde, mesirelerde erkeklerin taşkınlıklarına vesile olması yüzünden bu kıyafet bir müddettir mimlenmişken, 1889 da sun-turlu bir vak'a patlak veriyor: aylardan ramazan, mevsim bahar, Şehzade Camisi mukabele, vaiz dinlemeye üşüşen hanımlarla Dopdolu. , Aks ama doğru kafile kafile dağılırlarken, billur yaşmaklı, filizi feraceli, gelinlik bir nigâr, annesi ve teyze-siyle: beraber avlunun kapısından çıkmış; Süleyma-niye'ye sapan Taşteknelerdeki evlerine gidecekler. Oldukça da muteber kişiler. O iki hatun, dördüncü ordu tahkim-i hudut ve Anadolu istihkâmat ve inşaatı komisyonu reisi Mirliva M. Paşanın baldızı, taze de büyüğünün kızı.
«Üç dört t külhanbeyi kızcağıza musallat oluyor, peşine takılıp söz atıp möz atış, sokulup çimdik mimdik derken, kadınlar çıkışmaya başlayınca uçarılar işi /azıtıyorlar. Billur yaşmağı, filizi feraceyi paramparça ediyorlar. Feryat ve figanı duyan polisler yetişiyor, yakalanan herifler haydi karakola. Etraf mahşer, nigâr korkudan baygın.
«Hafiyenin biri derhal Yıldız'a jurnal dayamış. Hâdiseyi duyan Sultan Hamit derhal iradeyi basıp yaşmak feraceyi yasak etmiş.
«Bu yasak umuma mahsustur. Saray takımı, sultanlar, kadın efendiler, hazinedarlar, saraylılar; kalburun üstüne gelen rical haremleri,
faraza sultan kaynanaları, görümceleri bayram, Hırkaişerif alaylarında; Kâğıthane gezintilerinde yine o kılığa girerek landonlara, kupalara kurulup, piyasalara katılırlardı.
^.adinneler, hanım nineler, çarşafla peçeyi «bid'at» saydıklarından pek yadırgamışlar, bunları örtünmemek için haftalarca, aylarca kapı dışarı çıkmamış, yavaş yavaş ısınıp alışmışlardır.»
(S. M. Alus'dan naklen M. Z. Pakalm, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri).
Kibar, şık bir İstanbul ha'nımının yerine ve mevsimine göre giymek üzere en az üç dört çar-. safı bulunurdu.
Oaayetle süslü, son moda çarşaflar altında ve yüzü kalınca bir peçe ile örtülü kadınların cilveli reftar ve türlü türlü eda, çalım ile çapkın erkekleri peşlerine takdıkdan sonra korkunç derecede çirkin, hattâ kuzgunî zencî çıkdıkları çok gö-rülmüşdür.
Çarşaf, bâzı ahvalde erkeklerin kıyafet tebdiline vâsıta olmuşdur; zabıta takibi karşısında adî veya siyasî suçluların çarşaf altında kaçdık-lan söylenir.
Toplum hayatımızda müslüman türk kadınının tesettür, örtünme mecburiyeti kalkıncaya ka-
ÇARŞAFLI HANIM SOKAĞI
— 3760
istanbul
ANSİKLOPEDİSİ
— 376İ —
carşanba kolu teftişi
Çarşaf karikatürde Bunlar mı?.. Penguen kuşları!..» (Necini Riza; Akbaba, 1962)
Çarşaf karikatürde (Yalçın Çetin; Akbaba, 1962)
dar kız çocukları 12 - 1V3 yas arasında er-i;ekden kaçmaya, sokakda çarşaf giymeğe başlarlardı, buna da «çarşafa girmek» denilirdi. .,
Misafirliğe giden kadınlar gitdikleri yerde kapudan girince çarşaflarını çıkarırlar, misafir çarşaflan, onlar gidinceye kadar «çarşaf boğçası» denilen husûsî boğçalara konulurdu.
Memleketimizde kadının örtünme mecburiyeti kalktığı halde çarşaf yasağı kori-mamışdır; ender de olsa çarşaflı kadınlar hâlâ görülür, fakat kadın sırtında kalmış o-lan bu sori çarşaflar ayak takımının giye -geldiği uzun bol etekli, uzun pelerinli, kaim peçeli, şayakdan yahud âdi bezden siyalı çarşaflardır; bu çarşafları giyenler için de. tereddüd etmeden garib bir muhafazakârlık temerrüdüdür denilebilir, onlaıa karşı da: «kara çarşafla mücâdele» denilen bir tepki ' vardır. Çok dar gelirli âilelelerin kadınları için sokak kisvesi kara çarşafın «settârül uyûb» olduğunu kabul etmek de insaflı hüküm olur.
ÇARŞAFLI HANIM SOKAĞI — 1934 Belediye Şehir Rehberine göre Kadı-
köyünün Osmanağa Mahallesi sokaklaıından (pafta 29/Osmanağa). Şu satırların yazıldıp sıradaki durumu tesbit edilemedi. (Ocak 1964).
ÇARŞANBA — Batı türkcesinde haftanın yedi gününden birinin adı; aslı farsca «Cihar şen-be = dördüncü gün» den bozmadır; «şenbe» farsca gün «cihar» da dört demekdir, İranlılarda ka-. dimden beri haftası «pazar» olduğu için çarşanba-ya da dördüncü gün denmişdir; cumadan başlayan haftada bu günün adı mânâsız kalır.
İstanbul ağzında «ayın son çarşanbası» diye bir deyim vardır ki «uğursuz gün» anlamındadır; yine aynı anlamda: «dokuz ayın çarşanbası bir araya geldi» denilir; bir de bir işin asla olmayacağını beyan yolunda: «çıkmaz ayın son çarşanba-smda!..» denilir. «Çarşanba karısı» diye de halk ağzı bir deyim mevcuddur. (B.: Çarşanba karısı); çarşanba gününün bu kadar kötülenmesinin sebebi tesbit edilemedi.
ÇARŞANBA — Fâtihde İstanbulun meşhur bir semtinin adı; bütün semtlerde olduğu gibi sınırını kesin olarak göstermek mümkün değildir; meşhur binalara nisbetle, Dârüşşefaka Lisesinin, İsmail Efendi Medresesi ve Camiin, Murad Molla kütübhânesinin ve Mehmedağa Camii ile Hamamının bulunduğu sahayı ihtiva eden semttir diyebiliriz.
Yakın geçmişe kadar bu semtin adı «Çarşanba Pazarı» idi; bundan da aydın olarak anlaşılır ki bu semt ismini, buna her hafta kurula gelen büyük bir pazara nisbetle almışdır.
ÇARŞANBA DEĞİRMENİ SOKAĞI — 1934 Belediye Şehir Rehberinde Fâtih kazasının Kara-gümrük nahiyesinde Kocadede ve Beyceğiz mahallesinin arasındaki sınırın bir kısmını teşkil eder bir sokakdır. (Pafta 7/101 ve 102). Beyceğiz Caddesi ile Manyanizâde Caddesi arasında uzanır; Çulhalar sokağı ile bir kavuşağı vardır. Bir araba geçebilecek genişlikde kaba taş döşeli, sağa sola kavisli bir yoldur; üzerindeki evlerin hemen hepsi beton yapıdır, aralarında 4 katlı bir de apartıman vardır; bir de nalbur dükkânı bulunmaktadır. (Eylül 1963).
Hakkı GÖKTÜRK
ÇARŞANBA DÎVÂNI VE ÇARŞANBA DİVÂNI KANUNU — İstanbulun günlük iktisadî ve ticarî hayatının tanzimi ve İstanbul esnafının ahvâlinin teftişi için Fâtih Sultan Mehmed devrinden Tanzimat devrine kadar her hafta sa-dırâzamm başkanlığında toplanmış bir divân ve yürürlükde kalmış bir kanundur.
Hükümet başkanı olarak devlet reisi pâdişâhın salâhiyeti sonsuz vekîli bulunan sadırâzam aym zamanda devlet merkezi İstanbul şehrinin de en büyük idare âmiri idi.
Şehrin Belediye işleri ile görevli dört kadısı (İstanbul, Galata, Eyyub ve Üsküdar Kadıları) ve en büyük zabıta âmiri olan Yeniçeri Ağası, vazifeleri dolayısı ile, pâdişâh adına sadırâzamdan _- emir alırlar, aksayan işlerde ona karşı mes'ul olurlardı. Bundan ötürüdür ki İstanbul tarihinde Çarşanba dîvânı çok önemli yer alır.
Bu dîvân kanun gereğince' her hafta çarşanba günü sabahı sadırâzamın sarayında toplanır idi; Yukarda da kaydettiğimiz gibi divân başkanı sadırâzam, beş üyesi de İstanbul, Galata, Eyyub ve Üsküdar kadıları efendiler ile Yeniçeri ağası idi. Kadı efendilerle yeniçeri ağası, maiyetlerinde birinci derecede sorumlu, her hangi bir mesele üzerinde gereken izahı yapabilecek memurlarım da dîvâna getirirlerdi. Sadırâzam başkanlık mevkiine resmî üniforması ile, başında Selîmî kavuk ve sırtında Erkân kürkü ile otururdu; ve öğleye kadar halkın ve esnafın şikâyetleri dinlenir, şikâyet konusu meselelerin, davaların takibi için notlar alınırdı; halk esnafdan, zabıtadan; esnaf da zabıtadan, zulümden, tazyikden, rüşvetden pervasızca şikâyetde bulunabilirdi. Eğer sadırâzam iffet ve istikaamet sahibi ve celalli bir zât ise, bu Çarşanba Dîvanları, vazifelerini suiistimal etmiş memurlar için çok yaman olurdu.
İstanbul esnafının kendi aralarındaki dâvalara da bu dîvanda bakılırdı; Çarşanba Dîvanlarında verilen kararlar, zamanımızın ticâret mahkemeleri kararları kuvvetinde idi, hattâ bir temyiz mercii de yokdu.
Çarşanba Dîvanı sadırâzamın dîvan azalarına ve maiyetlerine verdiği bir öğle yemeğinden sonra dağılırdı (B. : Çarşamba Teftişi).
ÇARŞANBA KARISI — Zamanımızda kullanılmıyor; «Saçı başı dağınık, yırtık, mülevves kılık kıyafetli kadın», ve «Büyücü, sihirbaz, cadı» anlamlarında kullanılır halk ağzı bir deyim idi. Çarşanba gününe nisbetle nereden doğmuş-dur tesbit edilemedi.
ÇARŞANBA KOLU, TEFTİŞİ — Fâtih Sultan Mehmed devrinden Tanzimat devrine kadar devam etmiş kanun gereğince her hafta çarşanba günleri sadırâzamların İstanbulun her hangi bir semtindeki esnafı, çarşı pazarları resmen teftişi (B.: Sadırâzam; çarşanba Dîvânı Kanunu).
Çarşanba teftişine çıkmak sadırâzamlar için
ÇARŞAMBA PAZARLARI
— 3762 —
İSTANBUL
ANSİKLOPEDİSİ
— 3763 —
ÇARŞI, ÇARŞILAR
mecburî değildi, fakat çıkıldığı takdirde, harfiyen riâyet edilen bir protokola tâbi idi.
Çarşanba Teftişi öğleden sonra sadırâzam sarayında toplanan Çarşanba Dîvânı dağıldıkdan sonra yapılırdı. Teftişde sadırâzama refakat eden yüksek memurlar Yeniçeri ağası ve ihtisab ağası ile sadrıâzamm teftiş edeceği bölgenin kadısı idi, yani nefsi İstanbul, Galata, Eyyub ve Üsküdar kadılarından biri bulunurdu.
Sadırâzam çarşanba teftişine, o sabah dîvandaki resmî kiyâfeti ile, başında Selîmî Kavuk ve sırtında Erkân Kürkü, ve çok kalabalık bir maiyetle çıkardı.
Çarşı, pazar, mahalle, esnaf teftişine o eski devirde «Kola çıkmak» denilirdi (B.: Kol); Tevkiî Abdurrahman Paşa sadırâzamın çarşanba teftişini şöylece anlatıyor:
«Başında Selîmî ve sırtında Erkân Kürkü bulunan sadırâzamın atına da, Dîvânî Hümâyuna giderken vurulan Dîvan Rahti (eğeri) vurulur, ye kol alayı şöyle tertib edilir:
«Subaşı Ağa başında perîşânî destar, ve Asesbaşı Ağa başında süpürge sorgusu ile, yeniçerileri önlerine dizib kendileri at başı beraber giderler (B.: Subaşı; Asesbaşı).
«Onları, başında süpürge sorgusu ile Çardak Kolluğu Çorbacısı tâkib eder (B.: Çardak Koltuğu). Başında perîşanî destar bulunan Şehir kadısının kâhyası da Çardak Çorbacısı ile atbaşı beraber gider.
«Onları dîvanı hümâyun çavuşları ve Çavuş-başı Ağa tâkib eder, çavuşlar başlarına Mücevve-ze, Çavuşbaşı da Selîmî giyer ve atlarına dîvan eğerleri vurulur.
«Onlardan sonra Şehir Kadısı Efendi atlı ve tek başına gider; ve Kadı Efendiyi, başında Selîmî ile yine atlı ve tek başına Yeniçeri Ağası tâkib eder.
«Yeniçeri Ağasını, iki sıra ve yaya olarak başlan üsküflü ve serâser kuşaklı mumcular tâkib eder. O iki sıra mumcuların ortasında ikişer ikişer acemi oğlanları yürür, acemi oğlanlarını da yay'a olarak Acemi oğlanlar Kethüdası tâkib eder.
«Onların ardından ve sadırâzamın akının önü sıra, fakat sağ tarafda başında perîşanî destar, belinde orta kuşak ve elinde değnek ile yaya olarak İhtisab Ağası gelir (B.: İhtisab Ağası); yanında bir terâzici vardır.
«Onları az geriden vezir satırları ile (B.: Şatır) Saraçbaşı Ağa tâkib eder.
«Muhzirbaşı Ağa Sadırâzamın sağ üzengisi vanında, Bostancılar Odabaşısı Ağa da sol üzen-
gisi yanında, Bostancılar Odabaşısı Ağa da sol üzengisinin yanında yürürler.
«Sadırâzamın atını, baslarında üsküflerle muhzirler yürür, cezalandırılacak esnaf için falakaları, değnekleri onlar taşır. Onları da cebeci ve topçu çavuşları ve yeniçeri kethüda yerleri karışık olarak tâkib ederler.
«Bu üslûb ile düzülen kol alayı vezir sarayından çıkdıkdan sonra Eminönüne iner, İskele yolundan Unkapamna gidilir. Orada zahîre yoklanacak ise alayın baş tarafındaki atlılar atlarından inerler, sadırâzâmı yaya olarak karşılarlar; sadırâzamı atından Yeniçeri Ağası indirir, ve İhtisab Ağasının elinden değneği alarak sadırâzamın eline verir.
«Bu suretle başlayan teftişde narha riâyet etmeyen ve müşteriye gadreden esnafın (daha önce tesbit edilmiş oldukları için) haklarından gelinir; şer'an siyâsete (îdama) müstahak olanları, o gün orada âleme ibret olmak üzere siyâset olunur .
«Bu kol esnasında şâir türlü kusurları görülen esnaf, hemen orada, halkın gözü önünde falakaya yatırılır ve bir meydan dayağı atılır.
«Yolda Sadırâzam nerede durursa hemen Kadı Efendi ile Yeniçeri Ağası da karşısına gelip atlarının başını çekib dururlar, fakat kendilerine bir şey sorulmayınca ağız açamazlar; orada herkes susmaya mecbur olup sadırâzamdan gayrı bir ferde söz söylemek kanun değildir; Sadırâzam narh üzerine bir şey soracak ise Kadı Efendi ile İhtisab Ağasına sorar; yalnız kasab dükkânlarında eti az görür, veya mevcud etleri arık bulursa, o zaman bunun sebebini Yeniçeri Ağasından sorar..».
On yedinci asrın büyük muharriri Evlîyâ Çelebi, sanrâzamların Çarşanba Kolu - Teftişinin, Fâtihin Sadırâzamı Mahmud Paşadan kalmış olduğunu kaydediyor ve şunları yazıyor:
«İbtidâ Veziriazam Mahmud Paşa bir oda Yeniçeri ile Muhzir Ağa ve Sipahiler Kethüdası, ve cebeci, topçu, azeb çavuşları ve bir bostancı oda basısı ile şehirli taifesini te'dib için falaka değnek vurarak çarşanba günü kola çıkdı...».
ÇARŞANBA PAZARLARI — Eski tâbiri ile dört kadılık büyük şehir îstanbulun her kadılık bölgesinde (Nefsi İstanbul, Galata, Eyyub, Üsküdar) haftanın her gününde ayrı ve belli bir semtde olmak üzere yedi büyük pazar kurulurdu; ve meselâ nefsi İstanbulda çarşanba günü pazar Fâtihde kurulur idi ki Fâtihde bu pazarın asırlar boyunca kurula geldiği semt parçası hâlâ çarşan-
ba adını taşımaktadır; Galatada Perşenbe günleri kurula gelmiş pazarların semti de keza hâlâ «Perşenbepazarı» adı ile bir semt ismi olmuşduı (B.: Pazarlar).
ÇARŞANBA SOKAĞI — 1934 Belediye Şehir Rehberinde Fatîh Kazasının Karagümrük Nahiyesinde Kocadede Mahallesi sokaklarından (Pafta 7/101); Müstekimzâde Sokağı ile Valde Medresesi Sokağı arasında uzanır; Silistire Sokağı ile bir kavuşağı vardır. Bir araba geçecek geniş-likde, kaba taş döşeli, sağa sola kıvrılır, ikişer katlı ahşab ve beton evler arasından geçer; kapu numaralan 1-21 ve 2/24 dür (eylül 1963).
Hakkı GÖKTÜRK
CARŞANBA TEKKELERİ — Tekkelerin kaldırılmasından önce İstanbuldaki tekkeler taşıdıkları isimlerden gayri âyin günlerine nisbet ile de anılırlar idi; âyin günü çarşanba olanlara da «Çarşanba Tekkesi» denilirdi; bilhassa has isimleri ezberlemede sıkıntı çeken ayak takımından kadınlar tekkeleri böyle isimlendirirlerdi. Muhtelif tarikatlara âid çarşanba tekkeleri şunlar idi:
Bedevi Tekkeleri
Silivri Kapusu ile Belgrad Kapusu arasında Ağaçkakan Tekkesi.
Celvetî Tekkeleri
Üsküdarda Ağahamamında îskenderbaba Tekkesi, yahud Kaymakcızâde Tekkesi.
Tophanede Akarcada Akarca Tekkesi.
Ahırkapud'a Afcbıyık Tekkesi.
Dolmabahçede Çakırdede Tekkesi yahud Karaabalı Tekkesi.
Üsküdarda Büyük Çamlıcada Selârni Tekkesi.
Üsküdarda Pazarbaşmda,, Fenâî Ali Efendi Tekkesi.
Veznecilerde Keşfî Osman Efendi Tekkesi. Cerrahî Tekkeleri
Edirnekapusunda Acıçeşmede Halil Nizamî Tekkesi.
Silivrikapusunda Karagöz Tekkesi.
Bağçekapusunda Yıldızdede Tekkesi.
Halveti Tekkeleri
Yedikule'de Kasab tlyas Mescidinde Kule Meydanı Tekkesi.
Gülşenî Tekkeleri
Hasekide Başçı Camii içinde Başçı Hacı Mahmud Tekkesi.
Kaadirî Tekkeleri
Ayasofyada Soğukçeşmede Şeyh Hulusi Tekkesi.
Şehremininde Remli Tekkesi.
Kasımpaşada Zindan arkasında Doğramacı Tekkesi.
Fındıklıda Ali Baba Tekkesi.
Sinanpaşada Hamd'i Efendi Tekkesi.
Karagümrükde Kabakulak Tekkesi. * Mevlevihane kapusunda Kaledibi Tekkesi.
Kasımpaşada Büyükpiyâlede Muabbir Hasan Efendi Tekkesi.
Tophanede Nebatî Tekkesi.
Kasımpaşada Yahya Kâhya Tekkesi yahud Yahu Baba Tekkesi.
Mevlevi Tekkeleri
Eyyubda Bahariye Mevlevîhânesi. Rifâî Tekkeleri
Tophanede Firuzağada Paşababa Tekkesi yahud Hocazâde Tekkesi. '
Husrevpaşada Ârifefendi Tekkesi.
Odabaşı çarşısında Şeyh Abdullah Tekkesi.
Halıcılar Köşkünde Karanuhud Tekkesi.
Üsküdarda Ahmediye Camiinde Şeyh Mahmud Tekkesi.
Üsküdarda Tabaklarda Şeyh Nuri Tekkesi.
Saadî Tekkeleri
Sudlücede Hasırcızâde Tekkesi.
Sinanî Jekkeleri Eyyubda Düğmecilerde Ümmî. Sinan Tekkesi.
Sünbülî Tekkeleri
Fethiye civarında Tercüman Yunus Tekkesi yahud Drağman Tekkesi.
Küçükmustafapaşada Sirkeci Tekkesi. Mevlevihânekapusunda Mimar Acem Tekkesi.
Şâbânî Tekkeleri
Üsküdarda Çinilide Ümmî Ahmed Efendi Tekkesi. Rumelihisarmda Durmuşdede Tekkesi. Çarşanbada Refet Efendi Tekkesi.
ÇARŞI, ÇARŞILAR — Büyük şehir İstan-bulun meşhur çarşıları ile çarşı boyu sokaklar!, ve haftanın belli günlerinde muhtelif semtlerde kurulan pazarlar bu İstanbul Ansiklopedisinde çarşıların kendi isimlerinde, sokak isimlerinde ve «Pazarlar» maddesinde tesbit edilmişlerdir.
İstanbulun târihî panoraması için en eski ve muhakkak ki çok kıymetli bir kaynak olan Evliya Çelebi Seyahatnamesinde nefsi İstanbulun çarşıları hakkında, Bedestanlar müstesna, her hangi bir kayıd yokdur.
Bâzıları zamanımıza kadar gelememiş İstanbulun bir isim taşıyan çarşılarını cedvel hâlinde tesbit etmek çok zordur, türlü konuda kaynaklardan toplanmış notlar ile aşağıda bu yolda bir deneme yapıyoruz, ki bu çarşılar bu ansiklopedide kendi isimleri altında müstakil maddeler olarak yazılmışlardır:
-
— Yirmiden fazla meşhur isimli çarşıyı sının için
de toplamış Büyük Kapalı Çarşı (B.: Büyük Kapalı
Çarşı).
-
— Aksaray Çarşısı.
-
— Alipaşa Çarşısı.
-
— Arasta Çarşısı.
-
— Arpacılar Çarşısı. ;
-
— Asmaaltı Çarşısı.
-
— Atpazan Çarşısı.
-
— Ayasofya Çarşısı.
-
— Aynalı Çarşı. , ;
ÇARŞI, ÇARŞILAR
— 3764
fSTANBUL
ANSİKLOPEDİSİ
3765 —
ÇARŞI, ÇARŞILAR
-
— Bakırcılar Çarşısı.
-
— Bala t Çarşısı.
-
— Bahkpazan Çarşısı, Eminönünde.
-
— Bahkpazan Çarşısı, Galatada.
-
— Bahkpazan Çarşısı, Beyoğlunda.
-
— Bahkpazan Çarşısı, Beşiktaşda.
-
— Bahkpazan Çarşısı, ÜskUdarda.
-
— Balkapanı (B.: Kapan; Balkapanı).
-
— Cerrahpaşa Çarşısı.
-
— Cibâll Çarşısı.
-
— Çadırcılar Çarşısı.
-
— Çakmakçılar Çarşısı.
-
— Çlçekpazan Çarşısı.
-
— Çeııberlitaş Çarşısı.
-
— Çömlekçiler Çarşısı.
-
— Demirciler Çarşısı.
-
— Dökmeciler Çarşısı, Nüriosmâniyede.
-
— Dökmeciler Çarşısı, Süleymânîyede.
-
— Eyyub Çarşısı.
79 — Fermeneciler Çarşısı.
-
~ Fındıklı Çarşısı.
-
— Fincancılar Çarşısı.
-
— Gedikpaşa Çarşısı.
-
— Hakkâklar Çarşısı.
-
— Haseki Çarşısı.
-
— Hasırcılar Çarşısı.
-
— Hasköy Çarşısı.
-
— Hocapaşa Çarşısı.
-
— İpciler Çarşısı.
-
— Kadırga Çarşısı.
-
— Kalyoncu kolluğu Çarşısı.
-
— Karaman Çarşısı.
-
— Kasımpaşa Çarşısı.
-
— Keresteciler Çarşısı.
-
— Ketenciler Çarşısı.
-
— Kumkapusu Çarşısı.
-
— Kuruyemişciler Çarşısı.
-
— Kutucular Çarşısı.
-
— KUçükpazar Çarşısı.
-
— Kürekciîer Çarşısı.
-
— Limoncular Çarşısı.
-
— Matta Çarşısı.
-
— Marpuçcular Çarşısı.
-
— Mısır Çarşısı.
-
— Okçular Çarşısı.
-
— Perşenbepazaıı Çarşısı.
-
— Sahhaflar Çarşısı
-
— Sahpazarı Çarşısı.
-
— Samatya Çarşısı.
-
— Saraçlar Çarşısı (B.: Saraçhane).
-
— Sedefçiler Çarşısı.
-
— Sirkeci Çarşısı.
-
— Sultahamamı Çarşısı.
-
— Tahmis Çarşısı.
-
— Tahtakale Çarşısı.
-
— Tarakçılar Çarşısı.
-
— Taşçılar Çarşısı.
-
— Tiryakiler Çarşısı.
-
— Tophane Çarşısı.
-
—• Unkapanı.
-
— Uzun Çarşı.
-
— Vefa Çarşısı.
-
— Vezneciler Çarşısı.
-
— Yağkapanı.
-
— Yelkenciler Çarşısı.
-
— Zındankapusu Çarşısı.
Evliya Çelebi Nefsi İstanbulun dışında, Eyyub, Galata ve Üsküdar kadılıkları sınırlan içindeki çarşılar hakkında On jyedinci asır ortası için bâzı notlar vermişdir; yerlerinde ayrıca bahsedilmek üzere buraya o notlan da alıyoruz:
KALE DIŞINDA YENİKAPU
Mevlevihane vakfından 80 kadar dükkân vardır.
TOPÇULAR
100 kadar dükkân vardır. Cümle eşya mevcuddur.
OTAKCILAR Çarşısı vardır.
EYYUB NİŞANCASI
20 adet dükkânı vardır.
ÇÖMLEKÇİLER — DEFTERDAR Çömlekçiler kasabasının Yavedud, Zalpaşa, .Defterdar ve Hocaefendi namlarında dört iskelesi vardır ki bu kasabanın ana caddesinin iki tarafı 3CO aded dükkânlarla tezyin olunmuş çarşısıdır. Nalband dükkânları gaayet cokdur ve 250 aded çanakçı, çömlekçi, bardakçı dükkânları vardır ki buradan 40-50 kuruşa satın alınan bir desti pâdişâh ve vâzerâya hediye götürülür, o kadar makbuldür.
EYYUB
Çarşısı cümle 1085 dükkândır, gerçi bedesteni yokdur, lâkin cümle zîkıymet eşya mevcuddur. Kavaf Çarşısı, Sütçüler Çarşısı, Masumlar (Eyyub oyuncakcılan) Çarşısı mükellef ve müzeyyen çarşılardır. Bu çarşının yoğurdu ve kaymağı leziz, ve berber dükkânları gaayet müzeyyendir. Her cuma nice bin .âdemler Hazret! Ebâ Eyyubu ziyaret için gelip çarşı ve pazar âdem deryası olur. Erbübı safa kaymakçı dükkânlarının şah-nlşinlerine oturub bal ile kaymak yiytb safa ederler.
SÜTLÜCE 50 kadar dükkânı vardır.
KİREMİTÇİLER (HALICÎOĞLU) İskele başında 200 kadar dükkânı var ise de ekseri meyhane ve bozahânedir, 200 kadar kiremldhâne-8î vardır. Halkı mm ve ermeni ve yahudilerdir; gemiler burada kışlar, gemicilerse meyhane erbabıdır.
HASKÖY
Dükkânı 600 ü geçer, 100 meyhanesi vardır. KASIMPAŞA
Çarşıları Cuma Pazan, Kasımpaşa Çarşısı, Piyâle-paşa Pazan, Terziler Pazarı, Kulaksız Pazan, Debbağ-lar Pazan, İskele Pazan.
Kasımpaşa Çarşısı 360 dükkândır. Bedesteni yokdur velâkin bu çarşıda cümle zîkıymet eşya mevcuddur. Ezcümle debbağlar esnafı gümrah taifedir, 300 kadar büyük îîârhâneleri vardır ki her birinde yirmişer otuzar zeberdest pehlivanlar işler; kırmızı köselesi ve tutkalı meşhurdur, bu taifeye bir kanlı veya hırsız sığınsa cümlesi baş kaldınp o mücrimi hâkime vermezler, ama o mücrim de ölünceyedek bunların i-
cinden halâs olamaz, sanatı öğrenir ve harâmilikden vaz geçer. Çarşı içinden dere akar, etrafı başdan başa dükkânlardır, dere üstünde üç aded birer gözlü kagir köprüleri vardır.
GALATA
Galata Kalesinin derya cihetleri çarşı pazar yerleridir. Galata çarşıları-cümle 3080 dükkândır, sekiz çarşısı, yağ kapanı, attarlan vardır. Oniki kubbeli, kurşun örtülü Fâtih Sultan Mehmed Bedesteni vardır. Dükkân sahihleri ekseriyetle hım ve frenkdir. Lebi deryada, Ortahisarda 200 aded kat kat harâbathâneier, meygedeler vardır ki her birinde beşer altışar yüz fâ-sik iyşü işret idüb hanende ve sâzendegâh ile bir hay huy fderler ki dillerle tarifi mümkih değildir. Adem canı, ruh-gıdası, kuş sütü hep Galatada bulunur.
TOPHANE VE FINDIKLI
800 dükkân vardır, bedesteni yokdur, fakat zîkıymet her eşya mevcuddur, zîrâ bender şehirdir; ulu ağaçlar gölgesinde bina olunmuş pazarcı dükkânları meşhurdur, çarşısının kebabı, levendler için darı bozası, sünger gibi göz göz pişmiş somunu meşhurdur.
Dostları ilə paylaş: |