İMnci Abdülhamid bu tekkenin vakfına her ay iki yüz kuruş gönderirdi.
E. General H. Râif AYYILD1Z ÇENGELKÖYÜ BEDEVÎ TEKKESİ CİNAYETİ — Çengelköyündeki Bedevî Tekkesinde uşaklık yapan ondokuz yaşında Erme-naklı Yusuf adında gaayetle dilber bir delikanlı, kendisine misafir olarak gelen hemşehrisi otuz beş yaşında Deli İsmail adında bir softa tarafından geceyarısı islâm şiarına uymayan bir fiile teşebbüsü sırasında ölümle tehdit edilir iken şiddetle mukaavemeti üzerine 'boğularak öldürülmüş, ve kaatil softa, kurbanının bir gümüş saatini, gümüş kordonunu, sandığında sakladığı on altın kadar parasını da alarak kaçmışdır. Bu cinayet kuvvetle hatırlıyorum ki 8 nisan 1909 bir cuma gecesi işlenmişdi, ikinci meşrûtiyetin İstanbulluları heyecanla coşdurduğu günler idi, Çengelköyünde derin teessür uyandırdığı halde siyâsî hâdiselerin gürültüsü içinde kaatil izini kolaylıkla kaybettirmişdi; Bedevî Tekkesine de akşam üzeri geç vakitde gittiği için kendisini gören olmamış, uşak Yusuf dervişlerden birine: «Bu gece yatı misafiri bir hemşehrim geldi, şeyh efendiye arz edin...» diye izin istemişdi, «Kimdir» diye sorulduğunda da: «İlim ile meşgul dânişmenddir» demişdi. Cinâyetden kısa bir zaman sonra Otuzbir mart vak'ası oldu (13 nisan 1909, salı); İstanbul çok kanlı ve karışık günler yaşadı;..ardından Hareket Ordusu geldi, Sultan H-amid taht-dan indirildi, âsî Avcu Taburu efradı ile onları isyana teşvik ettikleri söylenen softaların takibi, idamları başladı.
Bir gün Balaban İskeîesindeki kahvelerin birinde oturuyordum, pek çok kişinin tanıdığı Ahnıediye Medresesinde oturur Deli İsmail adındaki softa da orada idi, ben Ermenaklı olduğunu bilmezdim, ama tanırdım, selâmla-şır, konuşurduk. Bir zât kahvenin önünden geçmiş, İsmaili uzaktan görmüş ve hemen Üsküdar mutasarrıfına giderek: «Balaban İskelesinde kahvehanede bir softa oturuyor, ben onu vak'adan bir gün evvel Taşkışlada askerî isyana teşvik yollu nutuk îrad ederken gördüm» diye ihbarda bulunmuş, bir zabit bir mikdar askerle kahvehaneyi basdı, ve beraber gelen muhbire: «Kimdir?» diye sordu, o da Deli İsmaili gösterince softayı çal yaka tuttular; aslında ise muhbir Deli İsmaili bir başka
ÇENGELKÖYÜ CADDESİ
3830 —
İSTANBUL
ANSİKLOPEDİSİ
— 3831
çengelköyü deniz hamamları
softaya 'benzetmiş, İsmail ise kendisini cinayetinden ötürü yakalıyorlar sanmış, orda kahvehane halkının önünde: «Yusufu boğmadım, Yusuf kazaen boğuldu, gece suç üstümde kalır diye kaçdım...» diyerek cinayetini îtiraf etti. Şaşdık kaldık. Divânı harb Deli İsmaili hemşehrisi uşak Yusuf un kaatili olarak îda-ma mahkûm etti ve Üsküdarda Ahmediyede asıldı. Bu garib hâdise üzerimde çok derin tesirler bırakdı, mağdur ve mazlum uşak Yusuf için bir manzume yazdım, bir hattata güzel talik hat ile yazdırıp camlattım, çerçiveiettim ve Çengelköy-Dergâhına götürüb şeyhe verdim, şeyh efendi okurken ağladı ve levhayı İsmail dergâh naziresinde bir duvar dibinde o-lan kabrinin baş tarafına duvara çakdırıp as-dırdı idi. Manzume şudur:
Aşık evi, maşuk evi, aşk evi İşte cânun Hânekaahı Bedevi
Bunda yatur bir diîâver tâzerfı
Derviş Yusuf ol civanı çârerû .
Kasd eseri oldu mahnfiken mevti Hem gösterdi pirimiz kerameti
Zahir oldu hikmeti eynelmefer Katlolundu firari kaafil nefer
Hâki pâki ravzai cennet misâl Bir fatiha eyler rica ol meh cemâl
Vâsıf HİÇ
ÇENGELKÖYÜ CADDESİ — Boğaziçi-nin Anadolu yakasında Üsküdardan Beykoza kadar uzanan ana yolun Çengelköy'ünden geçen parçasının adı, Beylerbeyi tarafında Yalı-tooyu Caddesi ile Vaniköyü tarafında Kuleli Caddesi arasındadır (Bu ana yolun Üsküdardan Beykoza kadar parça parça taşıdığı isim-leir: Paşa Limanı Caddesi, Kuzguncuk Çarşı Caddesi, Abdullah Ağa Caddesi, Yalıboyu Caddesi, Çengelköyü Caddesi, Kuleli Caddesi, Vaniköyü Caddesi, Kandilli Caddesi, Kandilli - Göksu Caddesi, Küçüksu Caddesi, Hisar Caddesi, Körfez Caddesi, Kanlıca - Hisar Yolu, Kanlıca - Çubuklu Yolu, Paşabağçesi - Çubuklu Yolu, Sâhib Molla Caddesi, İncirköyü -Beykoz Yolu, Karacaburun Caddesi, Ahmed Midhat Caddesi); İskele Gazinosu Sokağı, Çınarlı Cami Sokağı, Pazarkayığı Sokağı, Çen-geldere .Sokağı, Oymak Sokağı, Görgeç Sokağı, Tanrıverdi S'okağı, Fıçıcı Sokağı, Taşoda-lar Sokağı, Çengeloğlu Sokağı, Cakalı Sokağı, Kerime Hâtûn Camii Sokağı, Bekârdere Soka-
ğı ve Tâhir Paşa Sokağı ile kavuşakları vardır (1934 Belediye Şehir Rehberi, Pafta 26). Çengelköyü Vapur İskelesi tarafından gelindiğine göre iki araba geçecek genişlikde ve orta kısmı pa'ket taşı, iki yanı da kabataş döşelidir; önce sola, sonra sağa iki geniş kavis çizer; Bekârdere Sokağı kavuşağı hizasında orta kısım asfalt olur, ve Havuzbaşı mevkiinde ana yolun Yalıboyu Caddesi adını taşıyan parçasına bağlanır. Nefsi köy içinde bir çarşıbo-yudur, 4 kasab, 6 manav, 3 'berber, l kadın berberi, 3 kahvehane, 3 terzi, 2 ekmek fırını, 2 pastacı, 2 tuhafiyeci, l balıkçı, l elektrikçi, l 'büfe, l helvacı, l hallaç, l kolacı, l kunduracı, l nalbur, l halıcı, l manifaturacı, l kırtasiyeci, l benzin istasyonu ve l yazlık sinema vardır. Caddenin üst başında metruk ve susuz Kavasbaşı Ahmed Ağa Meydan Çeşmesi görülür. (Yapı târihi hicrî 1270, milâdî 1853-1854); az ileride bu zâtın ikinci çeşmesine rastlanır; Çengeldere Sokağı ile olan kavuşağınm karşısında Matbaacı Bekir Efendi köşkü hâlen Arab Abidinin mülkiyetindedir. Çengelköyü İlk o-kulu bu cadde üzerindedir, okulun yanında Hacı Hanım Çeşmesi vardır. (Yapı tarihi hicrî 1247, milâdî 1831 -1832). Kapu numaraları l - 85 ve 2 -104 dür. (Aralık 1963)
Hakkı GÖKTÜRK
ÇENGELKÖYÜ CADDE ÇEŞMESİ — Bo-ğaziçinde Çengelköyünde, köyün ana yolu olan bu caddede ilk okulun yanındadır; «Hacı Hanım Çeşmesi» diye de anılır; bu hayır sahibi hanım geçen asır sadırâzamlarından Yusuf Paşanın zevcesidir; manzum kitabesi devrinin şöhretli şâirlerinden Ayıntablı Aynî Efendinindir, kitabe şudur:
Nâmdâşı mâhi Ken'an sadri esbak kim o zât Tayyibede içdi ecel camın Hüdâya virdi can Zevcesi Hanımefendi nakdi cûdin sarf idüb Çeşme bünyâd eyledi nûş eylesün dilteşnegân Fi sebiiillâh sebil itdi bu âbı kevseri Cenneti Firdevse döndü işte bu vâlâ mekân Zayi itme katresin Aynî didim târihini «Hacı Hanım zemzemin itti mahallinde revan» Sene 1247 (M. 1831 - 1832)
Tarih mücevherdir, «damla», dolayısı «nokta» anlamında «katre» kelimesi ile işaret edilmişdir, yalnız noktalı harflerin rakam kıymetleri toplandığı zaman kitabede yazı 1247 yılı çıkar.
Ziyaretimizde mâmur, bir akar çeşme idi (1980),
Çengelköyü camii
(Plân: Hüsnü)
ÇENGELKÖYÜ CAMİİ — Banisine nis-betle Hacı Ömer Camii diye de anılır; Beylerbeyi istikaametinde yürünür iken Çengelköyü Caddesinin sağ tarafında Kaynana sokağında-dır; Hadikatül Ce-vâmi şu malûmatı veriyor: «Banisi El-hac Ömer Efendi nâm bir sahibi hayır olup merkadi de oradadır, lâkin gerek mezar taşında, gerekse mescidinin kapusu üstünde vakti zamanı kayıdlı olmadığından malûm değildir. Sultan Mah-mud Hânı evvelin validesi Saliha Sultan bu camii tamir ettirerek bir tuğla minare yaptırmış-dır; bu camiin vakfından Çengelkö -yünde bâzı evler vardır».'
Hadikatül cevâmiin «Çengel Kariyesi Mescidi» adı ile kaydettiği bu Hacı Ömer Camii dört duvar üzerine kiremit bir çatı ile örtülmüş müstatil plânlı bir binadır; minare kaidesine konmuş manzum kitabede camiin 1296 (1876) da yandığı ve on altı sene sonra 1312 (1894 - 1895) de tamir edildiği yazılıdır; kitabe şudur:
Camii Elhac Ömer ki doksan altıda yanub Kalmış idi arsa hâlinde on altı yıl tamam Vakfı bî hâsıl bu yüzden çâre nâ kaabilidi Kasılı beklerdi bir himmet bu hizmet vesselam Bil iane kariyyece inşâsını tasınım idüb Cümieten bu emri hayre eyledik ikdamı tam İimeyüb lâkin kifayet eldeki mevcudumuz Çaresiz kalmışken inşaat kısmen nâ tamam Sâyei lüt funda Sultan Hamîdüşşiyemin Emri itmamı müyesser oldu ber vefki meram Nâmı pâki hutbe zîybi minberi devran ola Camii nün kubbe oldukça ilâhî ber devam Söyledi Sadi maattebşir târihi güher «Lütfü Hakla buldu müjde camii Kâriye hitam» 1312
Camie beş basamak taş merdivenle çıkılır; son cemaat yerinin ortası beton, iki yanı tahta döşelidir; sağ tarafda bir merdivenle ka-
dınlar mahfiline çıkılır; minarenin kapusu da bu merdiven üzerindedir. Sol tarafda müezzin meşrutasına açılır bir kapu vardır; sağ tarafda dibde abdest muslukları bulunmaktadır.
İbâdet sahnın sağlı sollu iki yanında birer maksure vardır; zemini kilimle döşenmiş ve iki âvîze ile tezyin edilmiş olup on sekiz pencereden bol ışık alır; banisinin kabri camiin sol tarafındaki avludadır. (1963).
Hakkı GÖKTÜRK
ÇENGELKÖYÜ ÇEŞME SOKAĞI — Bo-ğaziçinde Çengelköyünün yollarından; nefsi Çengelköyünün üstünde Yenimahallededir, Abdipaşa Sokağı ile Bayır Sokağı arasında u-zanır ve Lokmacı Kâşif Sokağı ile dört yol ağzı yaparak kesişir (1934 Belediye Şehir Rehberi, Pafta 26). Bir araba geçecek genişlikde, kabataş döşeli bir yol olup, az meyilli bir yokuş olarak başlar, sonra düzleşir. Büyüklü küçüklü ahşab ve kagir evler arasından, geçer. Kapu /numaraları 1-7 ve 4 - 20 dir. Sokağa adını veren çeşme Abdi Paşa Sokağı üzerinde meydanırası bir açıklıkda bir çınar ağacının yanındadır (Aralık 1963).
Hakkı GÖKTÜRK
ÇENGELKÖYÜ DALYANI — Karakin Bey Deveciyan'ın «Balık ve Balıkçılık» isimli ınuhalied eserinde Boğaziçi dalyanları bahsinde şu malûmat verilij^or: «Çengelköyü dalyanının hududu Kuleli Camiinden Çengelköyü vapur iskelesi yanındaki viraneliğe kadardır. Hayli senedenberi metrûkdür. Hududu içinde Kuleli Camiinin önünde çiroz balığı saydına mahsus bir aded manyat volisi vardır; bura müstecirlerinin kayıkları bulunmaz ise civar ehâlisi aidat vermeden balık avlayabilir.» (1914).
ÇENGELKÖYÜ DENİZ HAMAMLARI — Zamanımızda artık 'kurulmuyor. İBirinci Cihan Harbine kadar Çengelköyünde koyda, aralarında 'hayli açıklık olan, biri kadınlara, biri erkeklere mahsus iki deniz hamamı kurulurdu, ve bu 'hamamlara iki ayrı aralık sokakdan gidilirdi; her iki hamamı da bir adam işletirdi, bir rum idi, yanılmıyor isek adı Yorgi idi, işinin ehli, köyün yerlisi, hatır bilir pek edebli bir adamdı; 1906 -1909 arasında Kuleli Askerî idadisinde talebe idim, kimsesiz olduğum için yaz tatilini de mektebde geçirenlerden, bizlerin deniz hamamına gitmemiz şiddetle ya-sakdı, 30 - 40 delikanlı idik, mekteb bizim için haftada iki erkekler hamamını tesMt edilmiş
ÇENĞELKÖYÜ HAMAM ARKASİ SOKAĞI __
İSfÂNBÜL
ANSÎKLOPEDÎSÎ
— 3833 —
ÇENGELKÖYÜ İLK OKULU
r* ı
r ı .—«»-_
bir ücretle yarım gün kapatır, sabahın erken saatinden öğleye kadar o günler deniz hamamına talebeden gayri müşteri alınmazdı; denize peştemal sarınıp girerdik, mayolar yokdu, iç donu ile denize girenler de ayıplanırdı, başımızda dâima bir nöbetçi zabit bulunur, hamam yolu başında da bir nöbetçi nefer dururdu. Talebeden bir çavuş da fazla açılanları hemen igeri çevirirdi. Halka mahsus günde iki tulumbacı ile deniz hamamına gitmiş diye bir çocuğun mektebden tard edildiğini anlatırlardı. Mekteb ö-nündeki rıhtımdan a-çıkda denize girmemiz de şiddetle ya-sakdı.
Bir yaz Cemal Bey isminde kibar ve güzel bir gencin deniz hamamında kayboluşu büyük bir vak'a olmuşdu; anlat-dıklarına göre çok a^-çılmış ve geri dönmemiş. Akşam hamam kapanır iken sâhibsiz esvabları hamamcıların nazarı dikkatini
çekerek gencin boğulduğu anlaşılmış; ondan sonradır ki hamamcı koyda bir kayık dolaş-dırmaya başlamışdı.
Hasan TOPER
ÇENĞELKÖYÜ HAMAM ARKASI SOKAĞI — Boğaziçinde Çengelköyünün yollarından; Tanrıverdi Sokağı ile Çengelköyün Mezarlık Sokağı ve Kerimehâtun Camii Sokağı arasında uzanır, bu son iki sokak ile bir üç yol ağzı yapar. Mandal Sokağı ve İftar Yokuşu ile kavuşakları vardır. Bir araba geçecek genişlikde, kabataş döşeli olup kapu numaraları 1-15 ve 2-8 dir. Evlerinin hepsi ahşab olan bu sokakda l kundura tamircisi dükkânı vardır (Aralık 1963).
Hakkı GÖKTÜRK
ÇENĞELKÖYÜ HAMAM ÇEŞMESİ — Çengelkuyünde hâlen mevcud olmayan hamamın köşesindedir, 1960 da ziyaretimizde mâmur bir akar çeşme idi. Halk ağzında hamama nisbetle anıla gelen 'bu çeşmenin banisi geçen asrın sadırâzamlarından Yusuf Ziya Paşadır, genç yaşında vefat eden zevcesinin ruhu-
nu şad etmek için yaptınmşdı; bir zaman sonra mecrası ıbozulmuş, susuz, muattal kalmış, hicrî 1279 da (M. 1862 -1863) Ayyadzâde Mah-mud Paşa adında bir hayır sahibi tarafından yeniden su getirtilerek tamir ve ihya edilmiş-dir. Cebhesinin üst kısmı üçgen şeklinde bir çatı-başlık ile bezenmiş olup ortasında defne yaprağı kabartmalarla çevrilmiş beyzî bir çer-çive içinde üstü çimento ile sıvanarak kapatılmış bir tura vardır; Cumhuriyet devrinde ka-
Çengelköyü hamamı, 1948
(Resim: Reşad Sevinçsoy)
Çengelköyü hamamı, 1948 (Plân: Reşad Sevinçsoy)
patılmış olan bu turanın, çeşmenin ihya tarihine göre Sultan Abdülazizin turası olmak gerekir. Üçgen çatı-başlık altında ve ayna taşının üstünde geniş bir alınlık vardır, bunun iki başında sekizer köşeli yıdlızlarla birer hilâl kabartması, onların arasında ortada da kitabe taşı bulunmaktadır. Çeşmenin şah- Fatin tarafından yazılmış altı beyitlik kitabesi şudur:
Yusuf Ziya Paşa meğer itmiş bu mevkiden güzer Kalsun deyû bir nev eser sarf eylemiş nakdi revan Menkûhesi merhumeyi yâd ile ol mâsftmeyi Bu çeşmei mâlûmeyi itmiş bina ol nüktedan Bunca müddetdenberi gayre geçüb mecrâleri Varlıkdan olmuşdu beri mânendi beyti şâiran Ayyadzâde pür saha kıldı yeni başdan bina Mecrâyi diğerden ana eski suyun itti revan Bunda sigaar ile kibar içdikce su leylü nihar ttsım düâyi bîşümar eshâbi hayre an be an încû gibi eamzeyledim târihi dilcâsun Fatin «Mahmud Paşa hayrıdır bu çeşmei âbı revan» 1279
Kitabeyi ihtiva eden alınlığın altında ayna taşının iki yanı dört köşeli iki sütun ile be-zenmişdir.
ÇENGELKÖYÜ HAMAM ÇEŞMESİ SOKAĞI —- Boğaziçinde Çengelköyünün yollarından; Çengelköyü Sokağı ile Kerimehâtun Camii Sokağı arasında bir aralık sokakdır. Bir araba geçecek genişlikde kabataş döşelidir. Sokağa adını veren Mehmet Paşa Çeşmesi (yapı tarihini hicrî 1279, milâdî 1862 -1863) Çengel-oŞlıı Sokağı ile alan kavuşağı başındadır; üzerinde üçer katlı biri kagir iki ahşab üç ev ve l 'bayrakçı ve l terzi dükkânı vardır (Aralık 1983).
Hakkı GÖKTÜRK
ÇENGELKÖYÜ HAMAMI — Bir tek hamam olup 1934 Belediye Şehir Rehberinin Çengelköyü paftasına göre Mandal Sokağı ile Çengeloğlu Sokağının kavuşağında idi; 1910 ile 1915 arasında kapanmış, uzun yıllar metruk kaldıkdan sonra 1948 de amele kazması altında yıkılıyordu; o yılın 2 mayıs günü ancak soğukluğu ile su haznesi kalmış bulunuyordu: ameleden biri: «On iki kurna sökdük, çıkardık» demişdir.
Bibi,:,R. E. Koçu, Gezi notu, 1948.
ÇENGELKÖYÜ HASTAHÂNESİ SOKAĞI — 1934 Belediye Şehir rehberine göre Bo-ğaziçinin Anadolu yakasında Çengelköyünün sokaklarından; yerine gidilip şu satırların yazıldığı sıradaki durumu tesbit edilemedi (Haziran 1964).
ÇENGELKÖYÜ İLK OKULU — Köyün
Havuztoaşı semtindedir. Bahçeli iki katlı kagir
bir yapıdır; okulun kuruluş tarihi 1901 -1902
arasındadır. '
Okulun arsası saray milkinden olup Çen-gelköylü Ahmet Sırrı -ve Arif Paşalar, Hacı Cemal Bey, Mehmed Sadi Bey, Matbaacı Bekir Efendi, Hasib Paşa torunlarından Mehmed Ali ve Hasan Beyler gibi hayırsever kimseler ön-ayak olarak İkinci Sultan Abdülhâmidden arsa ile beraber 200 altın almışlar, halktan da para toplamak suretiyle okulu yapmışlardır. Bundan önce köyde ilk 'okul olmayıp çocuklar Beylerbeyi okuluna giderlerdi. Ayni zamanda biri Ömer Efendi camiinde, diğeri Kerime Hatunda eski usûl vakıf iki mahalle mektebi vardı. Yine ayni kimselerin yardımiyle Bostan-deresi sokağında Matbaacı Bekir Efendiye aid bir ev okul haline konmuşdu. 1910 yılına kadar devam eden dershanelerinden Kerime Hanım mektebi 1916 da halkın dileği Maarif Nezâreti tarafından 3 dershaneli okul haline açılmış bir müddet sonra da Havuzbaşı okuluna katılmısdır. Havuzbaşı okulunu kurmaktan gaye köyde resmî bir rüşdiye açmaktı. İlk zamanlarda bu mümkün olmadı. Bir kaç yıl hususî okul halinde köyce idare edilmiş ve ancak 1910 yılında Beylerbeyindeki resmî erkek rügdiyesi bu binaya yerleşmiştir. Daha sonra Beylerbeyi erkek Numune mektebi olan Havuzbaşı okulu 1923 te beş sınıflı karışık ilk o-kul hâlini almıştır. 1914 yılında okul binasına eklenmiş olan yemekhane ile bahçe dıvar-lannın eski Ayan Reisi Çengelfcöylü Ahmed Riza Bey yaptırmıştır. Şimdiye kadar üç defa ' tâdil gören okul binasına 1935 yılında Maarifçe iki dershane eklenmiştir. 1962 de bir dershane ve bir oda ilâve yapıldı; yine 1962 de park tarafına bir demir kapı, yedi musluklu su için mermer tekne yaptırılmış, oyun bahçesi tamamen beton döşenmişdir.
Zamanımızdaki okul 16 sınıflı olup çift
öğretim yapılmaktadır. 665 talebesi, l müdürü
ve l müdür yardımctsı ile 18 öğretmeni var
dır. 150 ciltlik öğretmen kitaplığı ile sınıf ki
taplıkları da bulunmaktadır. Yılda ortalama
90 -100 öğrenci mezun olmaktadır. 1962-1963
yılında 156 çocuğa elbise ve ders aracı yardı
mı yamlmışdır. ı ' :
1962 -1963 ders yılında öğretim üyeleri ?-n sutlardı:
İsmet Tu'blek (müdür), Hulusi Yavuzer (müdür yardımcısı), Melâhat Arcan, Sâmiye
ÇENGELKÖYÜ ÎSPİRTO FABRİKASI
_ 3834 —
istanbul
ANSÎKLOPEDÎSt
3835 —
ÇENGELKÖYÜ KİREÇHÂNE SOKAĞI
Aksoy, Hasibe Ergün, Şükriye Acuntaş, Hüsnü Kaya, Mürüvvet Çalık, Feride Yaşatlı, Lenıan Ünüvar, Zekiye Erbaş, Resul Şişmanoğlu, Fikriye Ege, Receb Altuğ, İskender Karakılıç, Nedime Seden, Feride Küçükaksoy, Safa Taner.
Hakkı GÖKTÜRK
ÇENGELKÖYÜ İSPİRTO FABRİKASI — Vapur İskelesinden Kuleli Askerî Lisesine giden cadde üzerindedir; bir zamanlar ispirto ve rakı îmal eden bu fabrika hâlen muattal olub binasından, kömür tozu ile briket ve prese kömür yapılan bir atölye olarak istifade edilmekde idi (1960).
Emekli General H. R. AYYILDIZ
ÇENGELKÖYÜ KASRI — On dokuzuncu asırda Boğaziçinde Çengelköyünde üç bina bu isim ile anılmışdır.
1): Kuleli Kışlasının ortasındaki büyük avluda pâdişâhlara mahsus bir küçücük dinlenme salonu - kasrı vardı. Sonra kışlanın bir tamirinde kaldırıldı (B.: Kuleli Askerî îdâdi-si, Lisesi).
1828 - '1829 Türk - Rus harbinde karargâhını Rami Kışlasında kuran ve o yılın kışını Râ-mi'de, yaz mevsimini de Tarab-ya kasrında geçiren İkinci Sultan Mahmud bazı zamanlar Çen-gelköyüne giderdi. O harb devresinde hükümdarın maiyetinde bulunan ve hâtıralarını «Târihi Liva» adını verdiği bir eserde toplamış olan Hekimbaşı Abdül-3ha(k Molla bu ziyaretlerden ve Çengelköyünde mevcut bir (Kasrı Hümâyun) dan bahsetmektedir.
2): Bugünkü Rasathane tepesinde daha evvel Kenan Efendi isminde bir zata ait bulunan bir kasır vardı. Çepeçevre pencereleriyle Bo-ğaziçine ve İstanbula fevkalâde nezareti bulunan bu kasrı İkinci 'Sultan Mahmud pek sever ve bol güneşinden kinaye «Hekim girmez kasrı!..» derdi.
3): Çengelköyü tepesinde geçen asrın meşhur ermeni zenginlerinden Köçeoğlu A-gob Efendinin kasrı ki, bu zâtın aynı köyde bir de yalısı vardı. Bu kasır son sahibi olan son Osmanlı pâdişâhı Altıncı Sultan Mehmed Vahideddine nisbetle de anılır; «Sultan Va-
hideddinin köşkü» diyenler pek çokdur.
Zemin katı üzerine büyük beyzî bir sofa etrafında müteaddit odalardan müteşekkil o-lan Köçeoğlu köşkü devrinin * güzel binalarından birisiydi. Kırım harbi sırasında bir müddet İtalyan yaralılarının hastahânesi olarak kullanılmıştı.
Abdülmecid, Çengelköyüne Köçeoğlu köşküne yaz aylarında müteaddit ziyaretler yapar ve burada öğle yemekleri yerdi.
İkinci Sultan Abdül'hamid bir münasebetle, pederi zamanında Ermenilerin çok lütuf gördüklerini anlatırken Köçeoğullarmdan da bahsetmektedir: «Gümüş gerdanlar haremi hümâyun terziliğini, Köçeoğlu kilercibaşı-hğını yapardı. Hattâ şimdi Vahideddin Efendinin köşkünün bulunduğu mahal Köçeoğlu-nun çiftliği idi. Pederim gider, her hafta o-rada yemek yerdi. O kadar mütemed idi. Haremleri yaşmak, ferace giyerlerdi. Gelirler, haremi hümâyunda kalır, yatarlardı» diye anlatıyor.
Çengelköyü kasn
(Aziz Fakihoğlumın deseni)
Bilâhare Köçeoğlu köşkü, Abdülmecid o-ğuîlarmdan şehzade Burhaneddin efendi için satın alınmış ve efendinin vefatında, tahtta bulunan İkinci Sultan Abdülhamid bu köşkü, küçük biraderi Vahideddin Efendiye tahsis etmişti.
Hükümdarlığına kadar burada oturan Altıncı Sultan Mehmed Vahideddin, Çengelfcö-yü kasrını yeni binalarla, bahçelerle genişletti. Köçeoğullarmdan kalan ve «harem dairesi» ismiyle anılan beyaz boyalı yayvan bina,
deniz cephesine doğru ilâve bir kısımla büyütüldü. Bu suretle bina eski üslûbunu kaybetmiş oldu.
Bahçeye büyük bir havuz yaptırıldı ve dağlardan kasrın bütün bahçelerine ve binalarına su getirildi.
Şehzade Vahideddin Efendi, Yıldız sarayında büyük biraderini ziyaretine gittiği bir gün, Rus Çarının Hükümdara hediye gönderdiği takma, kuleli ahşap bir köşkü görüp beğenmişti. Çengelköyünde arazisine bu köşkün modelinde, Boğaza ve bütün etrafa hâkim kuleli büyük bir köşk inşa ettirdi.
Altıncı Sultan Mehmed Vâhideddin'in validesi, kendisi pek küçük iken ölmüş ve şehzadeyi bir müddet Abdülmecid'in ikinci hazinedarı ve daha sonra da kadın efendilerden Şayeste hanım büyütmüştü.
Mehmed Vahideddin Çengelköyü kasrını imâr ederken, kuleli köşkün Üsküdar cihetine analığı için de iki katlı beyaz boyalı bir köşk yaptırmıştı. Şayeste kadın efendi bazan gelir, bu köşkte otururdu.
Beşinci Sultan Mehmed Reşad'ın ölümü üzerine, Sadırâzam Talât Paşayla Harbiye Nazırı Enver Paşa, Çengelköyü kasrının, Köçeoğullarmdan kalan eski binasında son Osmanlı Hükümdarını tahta davet etmişlerdi.
Paşalar, Altıncı Sultan Mehmed Vahideddin tarafından, kasra kapıdan girince bey-2î sofa üzerinde sağ koldaki misafir odasında kabul olunmuşlardı.
Çengelköyü kasrı mimarî bakımından bir hususiyet arzetmez. Harem dairesi ile ilâve ve tamirlerden sonra eski üslûbunu kaybetmiştir.
Halûk Y. ŞEHSUVAROĞLU
ÇENGELKÖYÜ KİRAZI — On yedinci asır ortalarında İstanbul ve civarının en meşhur kirazını Çengelköyündeki bağçeler yetiş-dirirdi; bu 'kirazın şöhreti ne zaman başlamış ve ne zamana kadar devam edebilmiş tesbit edemedik; o asrın müverrihlerinden Fmdık-lılı Silâhdar Mehmed Ağa kendi adına nisbetle anılan vakaayinâmesinde -hicrî 1100 yılı vak'aları arasında şu satırları yazıyor: «Recebin on üçüncü çarşanba günü (3 mayıs 1689) padişah hazretleri (Dördüncü Sultan Mehmed) Tersane Bağçesinden Üsküdar Bağçesine göç ettiler. Kiraz faslı olduğundan (bir kısım
maiyeti ile) oradan İstavroz Bağçesine nakledip İstavrozlunun ve Çengelköylünün kirazlıklarını (zan ediyoruz ki o mevsim için bağçe-lerinin bütün kiraz mahsulünü) sâhiblerinin rızâları ile satın alub sekiz gün halvet idüb bağ saf âlân ettiler».
Bibi.: Silâhdar-tarihi, II.
ÇENGELKÖYÜ KİREÇHÂNE SOKAĞI
— 1934 Belediye Şehir Rehberine göre Bo-
ğaziçinin Anadolu yakasında Çengelköyü'nün
sokaklarından; yerine gidilip şu satırların ya
zıldığı sıradaki durumu tesbit edilemedi, (ha
ziran 1964).
ÇENGELKÖYÜ KULEBAĞÇESİ CAMİÎ
— Çengelköyünde Kuleli Caddesi üzerinde
deniz kenarında ve târihî kışla - mekteb bina
sının parkı karşısındadır; Hadikatül Cevâmi-
de «Kuleli Bağçe Mescidi» adı ile kayıdlıdır,
halk ağzında" da «Kuleli Camii» diye anılır;
Hadika şu malûmatı veriyor:
«Banisi Kaymak Mustafa Paşadır ki nişancı iken 1133 zilkaadesinde (1721) Kaptâ-nıderyâ ve sadırâzam (Nevşehirli) ibrahim Paşaya damad olup 1143 de (1730) vuku bulan Patrona Vak'asında kaynatası ile beraber şehîden vefat ile ceddi Kara Mustafa Paşanın Divanyolunda Parmakkapu kurbinde vâki medresesi mezaristanmda medfundur (B.: Mustafa Paşa, Kaymak). Bu mescidinin kurbinde çeşmei mâileziz de bina ve ihya et-mişdir. Camiin minberini müderrisinden Voyvoda Ahmed Ağa zade hattat Hasan Efendi koymuşdur.
Dostları ilə paylaş: |