Çalmur cengler, ayaklar karsdur Raks ürür rakkaas, çardak sarsulur!
Onyedinci asrın büyük muharriri Evliya Çelebi de Dördüncü Sultan Murad zamanında yapılmış büyük 'bir esnaf - ordu alayı tasvir ederken çeng sazendelerinden şu satırlarla bahsediyor:
«Sâzendegânı Çengiyân - Nefer 12, müş-kil bir saz olduğundan ehli azdır. Çengî Ce-leb Mustafa Ağa bu kârda .hakkaaki yedi tûlâ sahibidir. Çengî Baba Satım, Çengî Baba Ali, Çengî Saçlı Ramazan da bu kârın ileri gelen-lerindendir».
ÇENGEL — Bilhassa Devlete karşı isyan edip şakavete başlıyan, zulüm ve hunharlrk-lariyle nam alıp da diri olarak ele geçenler hakkında verilen en ağır işkence ile idam cezalarından biri Çengele vurmaktı.
İstanbul'da Odunkapısı iskelesi civarında bulunan Çengel, kalın kalaslardan yapılmış kulemsi bir ahşap çatı idi. Üzerinde bir sıra, muhtelif uzunlukta, uçları yukarı doğru kıvrık, sivri ve kılağılı, kasap dükkânlarında olduğu gibi çengeller vardı.
Çengelde î-dâmın ne suretle icra edildiğini kesin olarak bilmiyoruz, bilinen mahkûmun anadoğması, çırılçıplak soyulduğudur; sonra iki ihtimal vardır: 1) Ana doğması soyulmuş olan mahkûmun elleri ve
Çengele atılan mahkûm; düşmesine göre. çengellerden birinin veya bir kaçının üstüne, başından, boynundan, gövdesinden, karnından, bacağından saplanıp kalırdı. Ya derhal, yahud saatlerce, günlerce feryad ve figan e-derek ölürdü.
Mahkûmun adı ve işlediği ağır suçlar evvelce dellâllar vasıtasiyle ilân edildiğinden, bazı katı yürekli insanlar, mesireye gider gi-
bi çengel seyrine giderlerdi. On sekizinci asır ortalarına kadar kalmış- olan çengelde idam edilenlerin içinde, ki hepsi bir takım kanlı eş-kiya ve korsandır, bir de Paşa vardır; Habeşistan Valiliğinde bulunmuş Beylerbeyi Hüseyin Paşa hicrî 1007 M. 1598) tarihinde Anadolu teftişine memur edilmişti; başına topladığı bir takım serserilerle, teftiş bahanesiyle, uğradığı köy ve kasabalarda çok zulüm yaptı; İstanbul'a şikâyetçileri geldi, bunun üzerine azloiunarak Karaman mütesellimi Mehmed Çavuş, bin kadar askerle tevkifine memur e-dildi; Aksaray civarında Mehmed Çavuşu mağlûp eden Hüseyin Paşa isyan bayrağını a-çarâk, o sırada Devlete meydan okuyarak bir kaleye kapanmış olan Celâli Karayazıcı Ab-dülhalime sığındı. Ertesi yıl, Sinan Paşa zade Mehmed Paşa, ,mühim 'bir kuvvetle üzerine gönderilerek her ikisini kalede muhasara etti ve Karayazıcıya gizlice 'haber yollayarak, Hüseyin Paşayı teslim ettiği takdirde delâlet edip Abdülhalimin suçlarını affettireceğini ve bir Sancak Beyliğine tâyin ettireceğini va'det-ti. Karayazıcı da Hüseyin Paşayı teslim etti. Türkiyenin sabık Habeşistan Valisi zincirbend olarak İstanbul'a getirildi. Divan-ı Hümâyun önünde elleri ve ayakları kırıldı, bir hammal beygirine bindirilerek şe'hir sokaklarında gezdirildi, teşhir edildi ve sonra da Odunkapısına götürülerek çengele vuruldu.
ÇENGELCİ — 1680 yılında İstanbul'a dehşet salmış bir gece 'hırsızıdır; sokaktan merdiven ile pencerelere çıkar, eve girmeyip, uzun bir kanca ile esvap, çamaşır ve kancaya gelebilecek ne varsa toplardı. Bir ara, fazla ihtiyatlı olanlar, çengelci korkusu ile geceleri, sırtlarından, çıkardıkları esvapları bile sandığa koyup kilitlemeğe başladılar.
Zabıtanın bütün gayretine rağmen bu yaman hırsız uzun zaman ele geçmedi; padişahın fermaniyle İstanbul halkı da geceleri mahalle nöbeti -tutmağa jbaşladı ve nihayet *bu yıl temmuzunun yirmi dokuzuncu (2 recep 1091) pazar günü Çengelciyi suç üstünde tuttular; meğer bu yaman hırsız kullanılmış esvap, çamaşır ve şâir eşya alım satımiyle meşgul .bir bezirgan imiş, çaldığı eşyayı da İstanbul'da satmayıp kendisiyle iş yapan Anadolu ve Kümelideki esnafa gönderir imiş. Hâkim önünde bütün suçlarını ikrar eden Çengelci, Parmakkapıda asılarak idam olundu.
ÇENGEL ÇİÇEĞİ — Aşağıdaki satırları
M. Zeki Pakalmın «Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri» isimli e-serinden alıyoruz: «İşkence ile îdam edilmek üzere çengele atılmış bir suçlunun kanlı çıplak ve sarkık cesedinden kinaye bir tâbirdir ki beddua yerinde kullanılırdı. (B.: Çengel) E-debiyatımıza da girmiş-dir; beyit Zâtî'nindir:
Göreyim dâri fenada ola
çengel çiçeği
Kim ki sünbül der ise zül-fi perişanın için,
«Şâir Sinoblu Şükrü de sevgilisini ayart-mış olan rakibi hakkında aynı tâbiri kullan-mışdır:
YCteünü gören istemez asmağa güvâhı
Ursan kazığa kimse demez neydi günâhı
Bağ içre tutub ol gülü kazıkladı derler Görem anı cenge! çiçeği olsun ilâhi.»
CENGELDERE SOKAĞI — Boğaziçinde Çengelköyü'nün yollarından, Çengelköyü Caddesi ile Pazarkayığı Sokağı arasında uzanır; i-ki isimsiz yol ve Kaynana Sokağı ile kavuşak-ları vardır. Cadde tarafından gelindiğine göre, kabataş döşeli olan bu sokağın sağ yanı deredir, sağa doğru bir kavis çizer; sol kenarında ahşab ve kagir ikişer katlı evler vardır; Pazarkayığı Sokaği ka-vuşağı yanında Çengel-köyünün eski güzel binalarından S'adullah Paşa Yalısı bulunmakda-dır, önünde ayna taşı
Çengelköjrü
(1934 Belediye Şehir Rehberinden B. Cantok eli ile)
— 3825 —
— 3824
1860 da Çeagefköyü
('Bri gravürden Sabiha Bozcalı eli ile)
ÇENGELKÖYÜ
kabartma tezyinattı bir çeşme vardır. Kaynana Sokağı kavuşağmm karşısında isimsiz bir aralık sokak görülür ve dere üzerinden bir köprücük ile geçilir. Kırmızı aşı boyalı ahşa'» Rauf Paşa Yalısı da bu sokak üzerindedir, köyün eski güzel binâlarmdandır (Aralık 1963).
ÇENGELKÖYÜ — istanbul veya Karadeniz Boğazının (Boğaziçinin) Anadolu yakası köylerinden; Beylerbeyi ile Vaniköyü'nün a-rasında; liman bitiminden Boğaza doğru bakıldığı .zaman tam karşıya gelir.
İstanbul Vilâyetinin Üsküdar kazasında Beylerbeyi nahiyesine bağlı büyük bir köydür; büyük bir koy kenarındadır. Galata Köprüsünden 4,2 mil (7,8 kilometre) uzaklıkda, o-lup liman vapurları bu mesafeyi, Köprüden kalkıp Üsküdar, Kuzguncuk ve Beylerbeyi iskelelerine uğrayarak 42 dakikada, doğru seferle gelirlerse 35 dakikada alırlar. Üsküdar -Beykoz arasında işleyen otobüsler bu köyden geçer, ve Üsküdardan Çengelköyüne 15 dakikada varırlar. Çok zengin bir tarihçesi olan devir devir üç ismi ile «Kuleli S'üvâri Kışlası», «Kuleli Askerî İdadisi», «Kuleli Askerî Lisesi» 'bu köydedir.
Köy, «Çengelköyü», .«Havuzbaşı» ve «Bağçeli evler» ismi ile üç muhtarlığa ayrıl-mışdır; sokakları isimleri ile şunlardır:
1) Çengelköy Muhtarlığında:
Çarşı boyunda: Çengelköy Caddesi, De-
;,-^-±f-ı • t~---^-—-.
İSTANBUL
rebey Sokağı, Ayazma Sokağı, Mandal Sokağı, Hamam Çeşmesi Sokağı, Hamam arkası Sokağı, Kerime Hâtûn Sokağı, Cakalı Sokak, Kuyu Sokağı, Taşodalar Sokağı, îftar Sokağı, Tanrıverdi Sokağı, Üzümözü Sokağı, Çengel-oğlu Sokağı, Bekârdere Sokağı, Kireçkuyusu Sokağı, Mezarlık Sokağı, Kaldırım Sokağı, Ba-kırcılarbaşı S'okağı. Bir P.T.T. binası, Denizcilik Bankası şubesi, Vapur iskelesi yanında 3 içkili lokanta vardır.
Yeni Mahalle semtinde: Kasımpatı Sokağı. Abdipaşa Sokağı, Çeşme Sokağı, Bayır Sokağı, Maslak Sokağı, .Lokmacı Kâşif Sokağı, Kalantor Sokağı, Hatice Hâtûn Sokağı, Çengelli bostan Sokağı, Lekeci Nuri S'okağı.
Kuleli semtinde: Kuleli Caddesi, Hasan-paşa yukarı set .Sokağı, Hasanpaşa aşağı set Sokağı, Rasadhâne Yolu, Kuleli Meydanı, Kuleli Mekteb Sokağı, Kuleli Hastahâne Sokağı, Taşocakları Sokağı.
2) Havuzbaşı Muhtarlığında:
Halk Caddesi, Çınar Sokağı, Çınarlı Cami Sokağı, Pazarkayığı Sokağı, Dereboyu Sokağı, Görgeç Sokağı, Kaynana Sokağı, Oymak Sokağı, Deniz Hamamı Sokağı, Havuzbaşı Sokağı, Dereiçi Sokağı, Çakaltepe Sokağı, Aznavur dere S'okağı, Küçük namazgah Sokağı, Defterdar Sokağı, Suyolu Çıkmazı, Nato Yolu (Köyü Ümrâniyeye bağlar), Tahirpaşa So-
ANSİKLOPEDİSİ
kağı. 2 bakkal, l mnav, l Tekel bayii, l kahvehane vardır.
3) Bağçelievler Muhtarlığı:
1951 yılında İngiliz Ali Bey Çiftliğinde «Çengelköyü 'Bağçelievler Yapı Kooperatifi» adı ile bir şirket kuruldu; İstanbul İmar Müdürlüğünce tasdik edilen bir harita ve proje ile bu çiftlik arazisi 800 parça arsaya ayrıldı ve böylece kurulacak mahallenin 2 okulu, 2 camii, l parkı ve l karakolu bulunacakdı. Hâlen cbu mahallede yapılmış 32 bina vardır. E-lektriği yer altı kablosu ile sağlanmışdır; tazyikli terkos .suyu vardır, muhtarlık 1961 yılında kurulmuşdur. Yazlık bir sineması ve l bakkalı vardır.
Bu bölgede Kostantin Ayazması adı ile meşhur bir ayazma vardır; Mayıs ayının ü-çüncü haftasında Hıristiyanlar tarafından takım takım gelinerek ziyaret edilir.
Yine o havalide eski süvari talimhanesi arazisinde 30 göçmen evi fcurülmuşdur, Talimhane denilen bu 30 evlik yer bir yol ile Bağçelievlere bağlıdır, ve 5 sınıflı bir ilk o-kulu ve iki bakkal vardır, buraya elektrik 1960 yılında verilmişdir.
Celâl Esad Arseven «Eski İstanbul» adındaki eserinde fetihden evvel Çengelköyünün bulunduğu yere Bizanslıların «Protos Diskos» adını verdiklerini yazıyor.
On yedinci asır ortasında yaşamış büyük
ÇENGELKÖYÜ
muharrir ve seyyah Evliya Çelebi Çengelköyü hakkında şunları yazıyor:
«Çengelköyü Kasabası — İstanbul fethinde buralarda Kıral Yanko İbni Madyan .(Nikomed) zamanından kalma bir takım çengeller bulunduğundan adına Çengelköyü den-rnişdir. Üsküdar Kadılığı hükmünde sübaşılık-dır. Köy lebi deryada olup arka tarafı bağlı bağçeli 'hiyabanlardır ki tavsifinde dil âcizdir. Ehâlisinin çoğu rumdur, islâmları azdır. Lâkin sarayları, bahusus /cindeki Has • Bağçesi gaayet mükellefdir, tumtaraklı, revnaklı bir Bağı İrenidir. Fakat Allâhü a'lem, bu bağçe-nin tâlii Mirrih burcuna tesâdif etmişdir; A-nadoluda isyan idüb Bergama Kalesinde kapanan İlyas Paşayı Küçük A'hmed Paşa tutub •huzüri şehriyârîye getirdikde bu bağçede ma-iyetiyle beraber katlolundu (B.: İlyas Paşa); ve daha nice böyle vak'alar oldu. Hattâ Çengelköyünün ehâlisi dahi kıtalden fâriz değillerdir. Lâkin köy mâmurdur; cümle tahtanı, fevkaanî kagir binalı üç bin altmış kadar evleri vardır; sahilinde bir de küçük camii vardır; çarşısından geçilerek İstavroz Bağçesiae gidilir (B.: İstavroz; Havuzbaşı)».
Evliya Çelebinin çağdaşlarından Ermeni yazarı Eremyâ Çelebi Kömüreiyan «İstanbul Tarihi» adı ile mâruf eserinde şunları yazıyor:
«... daha sonra gelen büyük Çengelkö-yünde runılar ve az miktarda ya'hudi oturur. Bunun ,yakınında efendilerin meskenleri ve sultanların bağçesi vardır. İleride Sultan Mu-rad'ın (Dördüncü Sultan Murad) pek sevdiği İstavroz, köşkü, konağı, bağçesi ve mescidi ile bir Türk köyüdür».
Yine Ermeni yazarlarından on sekizinci asırda yaşamış P. Ğ. İnciciyan «İstanbul» i-simli eserinde şunları yazıyor: «... sonra Türk ve rumiarla • .meskûn olan Çengelköyü gelir. Buradaki Ayios Yorgios rum kilisesi çok eskimiş olduğundan zamanımızda yeniden yaptırıldı. Çengelköyün koyu genişlik itibârı ile Boğaziçinde İstinyeden sonra ikincidir. Mün-bit vadisinin içinden bir dere geçer. İkinciteş-rin (kasım) ayında mehtabda burada büyük şenliklerle balık avı yapılır. Bir Panaia kilisesinin kalıntısı hâlâ görülmektedir. Kilisenin bulunduğu sokağın içinde eski zamanlardan kalma ve haç şekilleri ile süslü bir taş1 havuz vardır (B.: İstavroz; Havuzbaşı), Havuz-
ÇENGELKÖYÜ
— 3826 —
İSTANBUL
ÂNSÎKLOPfîDİSİ
382?
ÇENGELKÖYÜ
Tısı — Çengel Kariyesi İskelesi — Serapa kahvehaneler — Bostancıbaşı Abdullah Ağanın yalısı — Hasırcıbaşı Emin Ağanın yalısı — Yusuf Paşazade Molla Efendinin yalısı — Kethüda kalemi hulefâsından Raşid Efendi yalısı — Yusuf Paşa zevcesi Elhâne Hanımın yalısı — Fırtına Kaptan zevcesinin yalısı — Havuz İskelesi — Sadrı sabık Ahnıed Paşanın yalısı — Aribar Emini Ali Beyin yalısı — Salim Efendinin yalısı — Tâhir Ağazâde İzzet Efendinin yalısı...».
Bu vesikadan aydın olarak görülmektedir ki halkının ekseriyetini rumlarm teşkil ettiği söylenen. Çenıgelköyünün yalı boyunda, geçen asrın birinci yarısında, iskeleden. Kule Bağçesine doğru ermeni zenginlerinin sâhilhâ-neleri, İsketeden Beylerbeyine doğru da Türklerin yalıları dizilmişdir; Çengelköyü rumlarm köy içinde oturan bir takım bağçı-vanlar olduğu anlaşılıyor. Hattâ iskele kayıkçıları bile Karadeniz yalısından gelmiş bir takım Türk bekâr uşaklarıdır ki bunlardan yalın ayaklı yalın yüzlü Ahmed adında bir şen-
başı denilen yer bu sıradadır. Buranın denizden çıkış yeri ,geniş ve güzel bir vâdî olup Çayır İskelesi adını taşır».
Yeniçeri Ocağının kaldırılmasından az önce tanzim edilmiş bir Bostancıbaşı Defterinde (B.: Bostancıbaşı Defterleri) Çengelköyü-nün yalı boyu şöyle tesbit edilmişdir:
«... Seksoncular Bostancı Ocağı — Mes-cidişerif {— Kulebağçesi mesîregâh nam mahal — Kulebağçesi Bostancı Ocağı — Maile-ziz Çeşme — Kirişhâne — Kireç Ocağı — Çengel Kariyesi balıkçı odası — Morali Ali Efendinin damadının yalısı — mumaileyhin arsası — Sarraf Karabetin hanesi — Şerbetçi Hanımoğlu zimmînin hanesi — Darbhâne mubayaacısı Arnavud oğlu zimmînin hanesi — Darbhânede sarraf Kirkorun hanesi — Salcı Köçekoğlu Andonun hanesi — Simkeş Artinin hanesi — Aralık İskele — Çu'hacı Mike'nin iki hanesi — Simkeş Oseb vereselerinin hanesi — Aşçı Mardirosun hanesi — Kaytanoğ-lu zimmînin hanesi — Küçük Yorgi Kalfanın hanesi — Kapuçuhadan Ömer Efendinin ya-
Çngelköyde bir yalı
(Halil Paşanın tablosundan Sabiha Bozcalı eli ile)
baz çehre revnakı ve baht kuvveti ile yükselerek İmparatorluk tarihinde Kaptanıderya Hâin Ahmed Paşa olmuşdur (B.: Ahmed Fevzi Paşa, Firari Hâin).
Şirketi Hayriye tarafından neşredilmiş «Şirketi Hayriye ve Boğaziçi» isimli kitafoda Çengelköyü için şunlar yazılıdır:
«Ayvası ile meşhur olan bu köy Saray-burnunun tam karşısmdadır; Köprüden 4,2 mil (7,8 kilometre) mesafededir. Şirketi Hayriye vapurları 22 dakikada buraya vâsıl olur. Köyün adı için Ahmed Midhat Efendi diyor ki: «Çengelköyü tesmiye olunmasının sebebi burada gemi çapalarının yapılmasıdır; bunların bâzıları dört dişli olduğu için adına Çengel Çapa derler idi, müruru zaman ile çapası hazfedilerek yalnız Çengelköyü kalmışdır» (Ahmed Midhat Efendinin bu sözleri yakış-dırma yolunda bir gayretden ibarettir. Bizde dört dişli, iki dişli gemi çapaları ancak geçen asrın ortalarına doğru kullamlmışdır; ondan gemilerimizde çapa değil, «lenger» kullanıl- " mışdır (B.: Lenger, Lengerhâne). Kaldı ki, lenger olsun, çapa olsun ağır döküm işidir, büyük dökümhaneye muhtacdır; Kasımpaşa-da büyük bir sanayi .bölgesi kurulmuş iken gemi çapalarının Çengelköyünde dökülmesi ancak romancı muhayyilesinin yakışdırması o-labiiir. Çengelköyü ise hemen fethin akabinde bu adı almışdır. İst. Ansiklopedisi).
«Çamlıca Tepesi ile Çakaldağı eteklerinden dökülü'b gelen Bekâr Deresi köyün içinden geçer. Bu derenin iki tarafı kamilen mey-va bağçeleri ve bostanlardır.
«Havuzbaşı denilen yer gaayet yâsî bir vadi olup şark ve şimal cihetinden Çakal Dağı sırtı ile kapalı bulunduğundan poyraz rüzgârından korunmuşdur. Bu vadinin şimali şarkîsinde ve Çakal Dağı sırtında bulunan büyük kayaya Zurnacı Kayası denilir (B.: Çakal Dağı, Çakaldağı Kayası).
«Bu vadiden cereyan eden Havuzbaşı Deresi Çengelköyü ile Beylerbeyi hududunu ayırır. Havuzbaşı Çengelköyünün başlıca mesîre-sidir; buradan Çamlıcaya kesdirme bir yaya ve beygir yolu vardır.
«Ehâlisi, bir kısmı cüz'îsi müslim olmak üzere, rumdur. İki mahalle îtibar olunmuş-dur. 390 islâm, 260 gayrı müslim hanesi vardır (Bu eserin neşir tarihi mâlî takhdm ile» 1330 = milâdî 1914 -1915 olup Çengelköyünde Türk evleri gayri müslim hanelerinden
130 ev fazla gösterildiği halde köy halkının ekseriyetin 1914 -1915 arasında hâlâ rumlar-da oluşunun kaydını akıl ve rakam yolu ile anlayamadık. İst Ansiklopedisi).
«Meâbidi İslâmiyeden Çengeklöyünde üç camii şerif vardır; müteaddid çeşmeler mev-cuddur; başlıcalarmdan biri kariye hamamının ittisalinde bulunduğundan vaktiyle hamam Çeşmesi tesmiye olunan çeşmedir ki bilâhare vüzerâdan Yusuf Ziya Paşa himmetiyle tamir ve ihya edilmiş olduğundan Vezir Çeşmesi nâmı ile de mârufdur; suyu Çamlıca ayağı olduğu cihetle köylüler bu çeşmenin suyuna rağbet ederler. Bundan ,başka ikisi çarşı boyunda, diğer ikisi de mahalle içinde dört çeşme daha yardır.
«Kıyılarında deniz hamamları kuruludur. Haziran, temmuz, ağustos aylarında mercan, gümüş, ateş, kılıç balıkları avlanır.
«Çarşı içinde ve sahibi bahirde bir jandarma 'karakolhânesi, ve köy içinde Bekâr Deresi cihetlinde bir polis merkezi vardır. Köyde fidecilik ve ağaç yetişdirme sanatı revaç bulmuş, ayvası ile şeftalisi .şöhret almışdır.» (Şirketi Hayriye ve Boğaziçi).
«Mir'atı İstanbul» müellifi merhum Meh-med Râif Bey büyük 'himmet eseri olan meşhur kitabında af edilmez büyük bir hataya düşmüştür. Çengelköyü bahsinde bu köyün a-dı için: «Sebebi tesmiyesi kariyei mezkûrede ilk defa olarak Çengeloğlu Tâhir Paşanın bir mescidişerif bina eylemesinden ileri gelmiş-dir» diyor. Değerli yazarlardan Fikret Arıt 1955 senesinde Hafta isimli mecmuada «İstanbul Semtleri» başlığı altında neşrettiği bir sıra makaaleden Çengelköyüne tahsis edilmiş yazısında çok muteber kadim kaynaklara bakmaya lüzum görmeden Mehmed Râif Beyin notuna güvenmiş ve ayni fahiş 'hatâya sürük-lenmdşdir.
Çengelköy .adı fetihd'enberi devam ede-gelmekde iken ve bir onyedinci asır metni cilan Evliya Çelebi Seyahatnamesi gibi pek meşhur bir eserde apaçık yazılı iken onu on-dokuzuncu asırda yaşamış Çengeloğlu Tâhir Paşanın lakabına bağlamak pek hazindir; hele Tâhir Paşanın Çengelköyünde bir cami yaptırdığını söylemek uydurmacılığın bir şaheseridir; Çengelköyünde o isimle bir cami olmadıkdan başka o meşhur Kaptan Paşanın İstanbul'un her hangi bir yerinde camii veya mescidi yokdur (B.: Tâhir Paşa, Çengeloğlu).
ÇENGELKÖYÜ AYVASI
3828 —
İSTANBUL
ÂMSİRLOffDİSİ
Isâü —
ÇÎNGELKÖYÜ BEDEVİ TEKKİSÎ
Geçen asırda ve asrımız başlarında Çerı-gelköyünde oturmuş, yalısı, yahud köşkü, konağı, evi olan bazı meşhur sımalar şunlardır: Sadırâzaın Hamdullah (yahud Abdullah) Paşa, Sadullah Paşa (Viyana sefiri), Sadullah Pa-. şa damadı göz hekimi Esad Paşa, Zekâi Paşa, jandarma kumandanlarından İbrahim Paşa, valilerden Tevfik Paşa, Ali Nizami Paşa, Macar Feyzuilah Paşa, emlâki hümâyun ser mühendisi Ahmed Arif Paşa, Rauf Paşa, Bahriyeli S'erver Paşa, şehzadeliği ve veliahdliği zamanında VI Mehnıed Vahideddin, sıhhiye reisi Nuri Paşa, Refî Paşa, maliye muhasebecisi İbrahim Bey, Hırkai Saadet kethüdası Hacı Emin Bey, hazinei hassa veznedarı Hacı Halil Efendi, Hafız Paşa, sadırâzam Husrev ^Paşa kavasbaşısı Ahmed Ağa (köyde sekiz çeşme yaptırmış bir hayır sahibi), meşhur bir çiçek bağçesinin sahibi prens Sadullah Bey (Bağçe-yi Perşenbepazarında meşhur tohumcu Lefte-râki'ye satmısdır), ulemâdan Kasa'bzâde Hulusi Efendi, meşhur zenginlerden Morali Meh-med Bey, Hattat Sami Bey, Ressam Halil Paşa, General İsmail Hakkı Berkuk.
Çengelköyünün adı şiirimize de girmiş-dir. Şu beyit Sâbit'indir (Ölümü 1712):
Eyledim yâr i!e tenhâca tenıâşâyi Hisar Bahtıma Kariyei Çengelde bulundu ağyar
Fennî (Ölümü 1745) meşhur Sevâhilnâ-me'sînde Çengelköyü için şu beyti yazmışdır:
İste buldum sana sallanmağa bir özge mahal Sözümü dinle raklibâ Çengele gel
Geçen asırda Çengelköyü meyhaneleri kalenderler arasında çok meşhurdu; bir yangında yanmışlar, Aymtablı Aynî (ölümü 1842) teessürünü 'bir gazel ile anlatmışdı:
Kariye! Çengelde yandı âh kim meyhâııeier Nâre atsun kendin ol sûde olan mestâncler Gayri zülfi yâr i!e dârüşşifâyi aşkda Zabt olunmaz değme bir zencir iîe dîvâneler Şem'ai dîdârına yandım yakıldım bu gice İttiler bâkisterimden iîıtiyâ pervaneler Serteser şehri dili gezdim bu yaz ü kış Hep harâb olmuş o sâhiihâneler kâşaneler Ayniyâ gözden geçirdim tecribe ittim bunu Âşinâyı bîvefâdan eyûdur bigâneler
Üsküdarlı halk şâiri Tophane ketebesin-den Âşık Râzi de (ölümü 1880-1890 arasında) Sâhilnâme adı ile Boğaziçi civanları sânında yazdığı uzun tur manzumede Çengelköylüleri şöyle övüyor:
Çengelköyîü urum güzelleridir Sureti beşerde onlar peridir Yalın ayak baldır bacak çıplakdır Amma âşıklara yüzleri akdır Keşiş âguuşinde oînıuş perverde Rahîki vuslatı deva bin derde Meyhanede lâ'li lebi râyegân Akçeyi uzakdan sen göster henıan Dalfesin altında kâkülü sünfaül Urumca türküler ırlar o bülbül Kimi ayva tüylü kiraz dudakiı Gül çilek kokarlar oynatır akü îstefo Lefter Petro Vangel Vasil Beş nefer mabbubu eyledik tescil
1960 senesinde nefsi köy içinde şu notlan tesbit eyledik, çarşı boyunda ve civar sokaklarda 8 bakkal, 5 kasab, 3 aşçı, 6 manav,
-
helvacı, 3 sobacı, 5 berber, 3 terzi, 5 tütün
cü, gazete bayii, 3 sütçü, 2 mezeci, 2 tuhafi
yeci, l kömürcü, l kepekti arpacı, 2 oduncu,
-
ekmek fırını, l eczâhâne, 10 doktor mua
yenehanesi, 2 diş hekimi muayenehanesi, l
sıhhat ^memurluğu, l P.T.T. şubesi, l ..polis
•karakolu, l sinema, deniz kenarında da tara-
çalı güzel iki içkili (gazino bulunuyordu. Ayrı
ca Havuzbaşında da bir muattal fırın, 2 bak
kal; Kuleli Lisesi tarafında da l bakkal ile
l kahvehane vardı.
Bekâr Deresi boyundaki bağçeleri ile, çarşısı ile, faal bir balıkçılık hayatı ile canlı, hareketli, şenlikli ıbir köydür. Boğaziçinin bülbül yataklarından biridir.
ÇENGELKÖYÜ AYVASI — Yalnız istanbul ve çevresinin değil, belki Türkiyenin en makbul ayyaşıdır; gaayet yumuşak, lezzetli oldukdan başka kendine has bir ıtri ve gaayet tatlı bir rengi vardır; reçel yapmaya kı-yılamaz, meyva olarak yemek lâzımdır.
ÇENGELKÖYÜ BEBEVÎ TEKKESİ — 1868 ile 1867 arasında bu köyün zenginlerinden İbrahim Ed'hem Efendinin kızı Adevye Hanım tarafından zevci Şeyh Ahmed için yaptırılmış idi; âyin ^gününe nisbetîe bir cuma tekkesi ddi; tapusunun üstündeki • manzum târih kitabesi şudur:
Dahteri muhshıe evsâfı İbrahim Edhem Sânii Râbia yâni Âdeviye agâh Öyle bir sâhibei cad ü sebâ dervîşe Ki heme mamelekin Hak yoluna itti tebâh Ki itti inşâ bedevi silkine bu hânkehi Eyledi zevcini hem post nişîni iiîîâh Oldu bir zâviyei zümrei ehli tevhîd Zikr idüb ge! diyelim aşk ili yâ hû Allah Nefi isbatîe düşdü ana târih ey Şemsi «Zevci Şeyh Ahmede yapdı Âdeviye dergâh» 1283.
Tarih mısraı rakamla hak edilmiş târih-den 63 fazlası ile 1346 çıkmaktadır, tâmiyesi bulunamadı.
Bu dergâhın yapısı için söylenmiş ikinci bir tarih vardır ki tekke hücrelerinden birinin duvarına levha olarak asılmışdır:
Küşâdı tarihüı sorarsan
«Fergab» (1283)
Girelim aşk ile silkine gel ol sahi nebinin Görelim hizmetini aşk ile kurretülayneyni celinin Tut halkai zencîrini ficcümle velînin Urahm narayı gel hassası çok zikri celîlin Giyelim kisvesini Hâcei Ahmed Yesevînin Kanalım şerbetine Seyyidi Ahmed Bedevinin Yanalım aşk ile nail olalım sânı Halîle İrelim menzile nûş eyliyelim camı cemile Abdi memlûk olalım sıdk ile bu râhi celîle Rahmi gaalibdir ider re'fet çok abdi zelîle Alahm himmetini Seyyidi Ahmed Bedevinin Bulalım rif'atını Hâcei Ahmed Yesevînin Sofu inkâra düşüb Haydere taş atma Tîgi tevhîd ile ur nefsine aslaa yavaş atma Yok olan var olur bu yolda elbet telâş etme Kanalım şerbetine Seyyid Ahmed Bedevinin Alalım himmetini Hâcei Ahmed Yesevînin
Sene bin ikiyüz seksen üçünde
Küşâdı Dergâhı ÂIî'i Bedevi
Ettarikatül Nakşibendiyetü veî Kaadiriyye
HâHfei Hazreti Kuddûs
Kııdise sırrehül âliyye 1283
Tekke içindeki a'bdest musluklarının su hazînesinin üzerindeki tarih: «Şevketlû mehâ-betlû Sultan Abdülâziz Han Hazretlerinin cariyelerinden merhume Felefcsû Kalfanın hayratı, 1286 (1869 -1870)».
Tekkenin semahanesi mihrabı üstünde meşhut ıhattat Sami'nin iki levhası vardır. Tekkenin ıbağçesinde bulunan bir kabir taşında da şu manzum kitabe okunur:
Mevt'ü hayat emri Hûda aşikâr Alsa gerek bendesini Girdigâr Aldı benim duhteri pâkîzemi Nevclvamm oldu Hakka dilfikâr Bir veremi mühlik idî zahiri İrdi erenlerden ana bergüzâ Hazreti Seyyid Bedevî pirimiz Olsa gerek rûzi cezada medar Böyle olur ehli âba bendesi Himmeti pîranladır hem itibar Hakka niyaz eyliyelim rfihiyçün Hazreti Zehrâya olsun hemcivar Gitti İfâkat Hanım bak Cennete Aşık olub hû diyerek aşikâr 1289 (1872)
Dostları ilə paylaş: |