1.11ÇEVRE
DAP kapsamında bölgede belirlenen çevre sorunları;
-
Kent merkezlerinde hava kirliliği
-
Katı atıkların sağlıksız depolanması ve yeraltı suyu kirliliği tehdidi
-
Evsel ve endüstriyel atık su deşarjıyla nehir, göl ve akarsu kirliliği
-
Su havzalarındaki erozyon
-
Endemik flora ve fauna türlerinin yok olma tehdidi
DAP kapsamında belirlenen çevre sorunları TRA1 Bölgesi’ne indirgenmiş ve mevcut durum tespiti yapılmıştır. Bu kapsamda; Erzurum, Bayburt ve Erzincan illeri kent merkezlerinde ısınmaya ve trafik emisyonlarına bağlı hava kirliliği bulunmaktadır. Kent merkezlerinde yapılan hava kirliliği ölçüm değerlerinin yönetmelikte verilen sınır değerleri aşmakta olup, hava kirliliğinin en yoğun görüldüğü il Erzurum’dur. Hava kirliliğinin en önemli nedeni kalitesiz yakıt kullanımı ve Erzurum ve Erzincan’da bulunan şeker fabrikaları emisyonlarıdır.
TRA1 Bölgesi’nde yer alan illerde düzenli depolama sahaları mevcut olmaması ve düzensiz depolama sahalarının yer seçimlerinin uygun olmaması nedeniyle katı atıkların yönetimiyle ilgili ciddi problemler yaşanmaktadır.
Gürültü ölçümleri Çevre İl Müdürlüklerinin bulunduğu Erzincan ve Erzurum illerinde yapılmış olup, kara ulaşımı gürültü düzeylerinin her iki ilde de sınır değerleri aşıldığı görülmüştür.
Orman alanlarının tahribatı, çayır ve mera alanlarının aşırı otlatma nedeniyle azalması sonucu erozyon sorunu görülmektedir. Bölge’deki endemik flora türlerinin yok olma tehdidi vardır.
TRA1 Bölgesinde, kentsel atık su arıtma tesisi Erzincan’da mevcut olup, Erzurum ve Bayburt illerinde ise arıtma tesisi bulunmamaktadır. Bölgede yer alan endüstri kuruluşlarında arıtma tesisi mevcut değildir. Erzurum’un atık su arıtım tesisi projeleri bitmiş, fakat inşaatlarına henüz başlanmamıştır.
Bölge’deki illerde ve ilçelerde yer altı su kaynakları içme ve kullanma suyu amaçlı kullanılmaktadır. Ancak özellikle Erzurum’da yeraltı su kaynaklarının içmesuyu standartlarına uygun olmadığı tespit edilmiştir.
DAP ‘ne göre; çevrenin korunması ve uzun dönem sürdürülebilir kalkınma sağlanması için öngörülen önlemler şu şekilde belirtilmiştir:
-
Kurumlar arası yetki kargaşası giderilmeli, Çevre Bakanlığı il teşkilatları ve belediyeler personel ve ekipman anlamında güçlendirilmeli, çevre denetimi konusunda bu teşkilatların yaptırım güçleri artırılmalıdır.
-
Hava kirliliğinin önlenmesine yönelik olarak; evsel ısınmada kaliteli yakıt kullanılmalı, doğalgaz ile ısıtmaya geçiş özendirilmeli, baca gazı emisyonu yüksek tesislerde filtreler kullanılmalı, trafik emisyon denetimi yapılmalı, binalarda ısı yalıtımı yapılmalıdır.
-
Katı atıklar standartlara uygun olarak düzenli depolama tesislerinde bertaraf edilmelidir.
-
Kentsel ve endüstriyel atık sular arıtılmalıdır.
-
Bölgede flora ve faunanın, endemik türlerin korunması, milli parklar, Tabiat Parkları, Tabiat Anıtı ve Tabiatı Koruma Alanlarının Çevre Bakanlığı tarafından koruma alanı statüsüne alınmasını
-
Çevre yönetimi konusunda tüm toplumun bilinçlenme düzeyini artırıcı çalışmalar yapılmasını öngörmektedir.
1.11.1DAP Kapsamında Çevre Öncelikleri
1.11.1.1Çevre Yönetimi ve Yerel Yönetimler
Çevre yönetimi ile ilgili görev ve sorumlulukları olan pek çok kamu kurum ve kuruluşunun (Sağlık Bakanlığı, DSİ Genel Müdürlüğü, İller Bankası, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Orman Bakanlığı, Belediyeler, DİE, vb.,) bulunması yetki kargaşası doğurmaktadır.
Çevre yönetiminde en etkin kurum olması gereken Çevre Bakanlığı, taşra teşkilatlarının tamamlanmaması, personel ve ekipman eksiklikleri nedeniyle yetki ve sorumluluklarını yerine getirememektedir.
Kentsel altyapı hizmetlerinin planlanması ve uygulanmasında sorumlu yerel yönetimler ise finansal ve personel kapasitelerinin yetersiz olması nedeniyle teknik ve finansal açıdan İller Bankası’na bağımlıdır. Belediyeler, kentsel altyapı yönetimi konusunda uzman teknik personel (çevre mühendisi, şehir plancısı, vb.) istihdam edememektedirler.
DAP kapsamında; etkin bir çevre yönetimi için öngörülen stratejiler şöyledir:
-
Çevre Bakanlığı’nın il düzeyinde kalifiye, alanında uzman personel ve donanımla il düzeyinde teşkilatlanması sağlanmalıdır.
-
Yerel yönetimlerin teknik, finansal ve insan kaynakları kapasitelerinin geliştirilmesi sağlanmalıdır.
-
Çevre yönetimine ait tüm verilerin bir veri tabanı sistemiyle Çevre Bakanlığı’nda toplanması sağlamak
1.11.1.2Hava Kirliliği
TRA1 Bölgesi’nde görülen sert iklim koşulları nedeniyle yakıt kullanım süresinin uzun olması ve kalitesiz yakıt kullanımı nedeniyle tüm illerde hava kirliliği yaşanmakta olup, en fazla kirlilik Erzurum’da görülmektedir.
Araç egzoz emisyonları ve sanayi tesislerinin baca gazları da bölgede hava kirliliğine neden olmaktadırlar. Evsel ısınmanın dışında kirliliğe katkıda bulunan endüstrilerin belli başlıları; Erzurum ve Erzincan’da şeker endüstrisidir.
Sağlık Bakanlığı, Çevre Bakanlığı, Mülki Amirlikler ve Belediyeler gibi değişik kurumlara hava kirliliğini denetleme görevi verilmiştir. Belediyeler yetkili olmakla beraber gerekli alt yapıları olmadığından, Çevre Bakanlığı da taşra teşkilatını tamamlayamadığından ve mülki amirlikler daha çok koordinasyon rolü üstlendiklerinden Bölge’de sadece Sağlık Bakanlığı denetlemeyi sürdürmektedir.
DAP kapsamında; hava kirliliğinin önlenmesine yönelik belirlenen stratejiler şöyledir:
-
Isınmaya bağlı hava kirliliğinin önlenmesine yönelik yakıt kalitesinin artırılması, doğalgaz kullanımının mümkün olması durumunda özendirilmesi, alternatif enerji kaynaklarının kullanımının özendirilmesi ve uygun ısınma ve ısı yalıtım tekniklerine yönelik halkın bilincinin geliştirilmesi,
-
Hava kalite kontrolünün her ilde yapılması ve ölçüm sistemlerinin teknolojik olarak geliştirilmesinin sağlanması
-
Endüstriyel tesislerin baca gazı emisyonlarının düzenli ölçümünün yapılması ve gerekli önleyici tedbirlerin alınması
-
Araç egzoz emisyon ölçümleri yapılması, kirliliğin önlenmesine yönelik gerekli tedbirlerin alınması
-
Binalarda ısı yalıtımı sağlanmalı, imar planı aşamalarında hava kirliliği sorunu da dikkate alınmalıdır.
1.11.1.3Katı Atık Yönetimi
TRA1 Bölgesinde katı atık toplama ve taşıma hizmetleri belediyeler tarafından yapılmaktadır. Tüm il ve ilçelerde katı atık düzenleme depoları bulunmamakta olup, katı atıklar vahşi depolama sahalarında bertaraf edilmektedir. Erzurum ili için düzenli depolama alanı yer tespiti ve Erzincan’da ise depolama sahası proje çalışmaları sürmektedir.
DAP kapsamında; bölgede katı atıkların yönetimine yönelik belirlenen stratejiler şöyledir:
-
Düzensiz depolama sahalarının ivedilikle terk edilmesi ve düzenli depolama sahalarına geçişin sağlanması gereklidir.
-
Tıbbi atıkların ve evsel katı atıkların toplanması, taşınması ve bertarafı konularında yerel yönetimler arasında işbirliğinin geliştirilmesi
-
Tıbbi atıkların diğer katı atıklardan ayrı olarak toplanması, taşınması ve bertarafını sağlayacak planlanmanın yapılması
-
Katı atıkların kaynakta ayıklama ve geri kazanımına yönelik faaliyetlerin, atıkların geri kazanımı ve fiziksel kimyasal işlenmesine yönelik bilimsel araştırmaların ve bu konuda halkın bilincini geliştirmeye yönelik çalışmaların teşvik edilmesi
1.11.1.4Flora-Faunanın Korunması
Flora-fauna çeşitliliği, özellikle de endemik türlerin varlığı açısından zengin olan TRA1 Bölgesi’nde, mevcut ormanların tahribatı, çayır-mera alanlarının bilinçsiz kullanımı ve su erozyonu gibi etkenler flora fauna açısından tehdit oluşturmaktadır.
Kışlık yem üretiminin yetersizliği nedeniyle bölgede çayır ve mera alanları kapasitelerinin üzerinde kullanıma maruz bırakılmakta ve kritik otlatma yapılmayacak zamanlara uyulmamaktadır. Çayır ve meralarda oluşan tahribat sonucu pek çok endemik tür yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır.
Bölgede inşaatı devam eden ve planlanan baraj inşaatları da o Bölge’nin flora ve faunasını tahrip etmekte; endemik canlı türlerinin yok olmasına sebep olmaktadır.
DAP kapsamında bölgede flora ve faunanın korunması, hassas bölgelerin en etkin biçimde yönetilmesi hususunda tespit edilen stratejiler şöyle belirtilebilir.
-
Bölge’de kentleşme, endüstrileşme, turistik yapılaşma ve baraj yapımlarından önce Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporunun hazırlanması,
-
Baraj inşaatlarından etkilenen endemik türlerin toplanması ve yeniden yetiştirilmesiyle biyolojik çeşitliliğin korunmasını sağlayacak kurumsal yapılanmaya gidilmelidir. Bu amaçla Türkiye genelinde kurulacak Merkezi Biyolojik Çeşitlilik Araştırma Enstitüsü koordinatörlüğünde bölgede yer alan üniversite ve diğer araştırma enstitülerinin tür çeşitliliğine yönelik çalışmaların teşvik edilmesi,
-
Çayır ve meraların bilinçli kullanımının sağlanması, bu amaçla halkın bilincinin geliştirilmesi,
-
Milli Parklar, Tabiat Parkları, Tabiat Anıtı ve Tabiatı Koruma Alanlarının Çevre Bakanlığı tarafından koruma alanı statüsüne alınması, koruma alanlarında çevre sorunlarının tespit edilerek gerekli önlemlerin alınması,
-
Meraların korumasına yönelik kullanımını güvence altına alacak ve biyolojik çeşitliliğin korunmasını sağlayacak mera yasasının oluşturulması,
-
Bölge’de flora ve faunanın korunması için Orman Bakanlığı, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı ve Çevre Bakanlığı arasında çok iyi bir iletişim ve işbirliğinin geliştirilmesi,
-
Çayır ve mera alanlarının ıslahı ve korunması,
1.11.1.5Su Kirliliği
TRA1 Bölgesi, Türkiye’nin Çoruh, Aras ve Fırat gibi önemli hidrolojik havzalarını içermektedir. Havza yönetimi ve su kirliliği kontrolü bu anlamda Bölge için önemlidir.
Bölgede su kirliğine neden olan parametreler; evsel atık suların arıtılmadan yüzeysel su kaynaklarına deşarj edilmesi, toprak erozyonu, endüstriyel atıksuların arıtılmadan yüzeysel su kaynaklarına deşarj edilmesi, maden işletmeleri ve düzensiz çöp depolama sahalarından kaynaklanan sızıntı sularının yeraltı sularına karışması olarak verilebilir.
Bölgede su kaynaklarının korunmasına yönelik olarak ilgili mevzuatta verilen arazi kullanım yasakları uygulanmamaktadır. İçme amaçlı kullanılan yeraltı su kaynaklarının temin edildiği kuyular çevresinde de koruma tedbirleri yoktur.
Bölgede su kirliliğinin korunmasına yönelik uygulanan izleme ve denetleme faaliyetleri Sağlık Bakanlığı (içme suları), DSİ Bölge Müdürlükleri, Tarım İl Müdürlükleri ve üniversiteler tarafından plansız ve programsız bir şekilde yürütülmektedir. Çevre Bakanlığı’nın kurumsal, teknik ve donanım yetersizliklerinden dolayı su kirliliği izleme denetleme mekanizmasında etkisi yoktur.
Su kaynaklarının çok amaçlı kullanımı da bütüncül su kaynağı kullanımı açısından sorun oluşturmakta olup, su kaynaklarının kalitelerinde düşüşe sebep olmaktadır.
DAP Bölgesinde genelinde olduğu gibi TRA1 Bölgesi'nde de kentsel ve endüstriyel atık sular arıtılmadan yüzeysel su kaynaklarına deşarj edilmektedir. Erzurum kenti ve çevre ilçelerin kanalizasyon atık suları ile et kombinası, Şeker Fabrikası, Doyasan Yağ Fabrikası ve ETTAŞ gibi endüstriyel tesislerin atık suları doğrudan Karasu nehrine deşarj edilmektedir. Ayrıca tarımsal drenaj sularının da Karasu’ya karışması kirliliğe sebep olmaktadır. Bunun yanında Erzurum çevresindeki yüzeysel suların analizleri DSİ tarafından sadece sulama suyu parametreleri dikkate alınarak yapıldığı için su kaynaklarının kirliliğini değerlendirmek mümkün olamamaktadır.
Erzincan kentinin arıtma tesisi inşa edilmiş olup, hâlihazırda işletilmektedir. Ancak bu tesislerde inşa ve işletmeden kaynaklanan sorunlar bulunmaktadır.
Bölgede kanalizasyon şebekesi bulunmayan yerleşim birimlerinin sayısının çok fazla olması, yerel yönetimlerin kısıtlı imkanlarıyla arıtma tesislerinin inşaat ve işletme faaliyetleri için yetersiz kalması bu konuda kısıtlayıcı en önemli etkendir.
Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği gereği, yerleşim merkezleri atık sularını arıttıktan sonra alıcı ortama vermek zorundadırlar. Ancak atık suyun arıtılmadan önce kanalizasyon şebekesi ile toplanması gerekliliği, DAP Bölgesi’nde önemli sınırlayıcı bir faktördür.
DAP Bölgesindeki diğer tüm iller gibi Erzurum, Erzincan ve Bayburt illerinde Yer altı su kaynakları içme ve sulama suyu amaçlı kullanılmaktadır. Erzurum ilinde yeraltı suyu kuyu çıkışlarında yapılan testler sonucu bu kaynakların içme suyu standartlarını karşılamadığı tespit edilmiştir.
DAP kapsamında bölgede su kirliliğinin kontrolü amacıyla belirlenen stratejiler şu şekilde belirtilebilir:
-
Su havzaları bakımından zengin olan bölgede Çevre Bakanlığı'nın koordinatörlüğünde havza bazında örgütlenmeye gidilerek; havza yönetiminin yerel yönetimlerin, sanayi odalarının, STK’ların ve halkın katılımıyla oluşturulacak Havza Yönetim Kurulları eliyle yürütülmesi
-
Bölge'de yapılacak her türlü inşaat, sanayi, baraj gibi yatırımlar için çevresel etkilerin ve koruma önlemlerinin belirlenmesini mümkün kılmak üzere Çevresel Etki Değerlendirmesi sürecinin uygulaması
-
Havza bazında o havzanın özelliklerine uygun kirletici kaynak standartları tanımlanmalıdır.
-
Çevre Bakanlığı'nın, su kalitesinin belirlenmesine yönelik iller düzeyinde örgütlenmesi
-
Organize sanayi bölgelerinde, sıvı, katı ve gaz atıklar için yönetim planı oluşturulması ve bu kapsamda, ortak arıtma tesisleriyle atıkların bertarafının sağlanması
-
Bölgede yer alan endüstriyel kuruluşların atık sularının arıtma tesislerinde arıtılması ya da ön arıtmaya tabi tutulduktan sonra kanalizasyon şebekesine verilerek uzaklaştırılmasının zorunlu hale getirilmesi
-
Kentsel atık suları arıtma tesislerinde arıtıldıktan sonra yüzeysel su kaynaklarına deşarj edilmesinin sağlaması, bu kapsamda yerel yönetimlerin kanalizasyon şebeke sistemlerinin ve arıtma tesislerinin kurulması faaliyetlerini tamamlaması, (Bu anlamda en önemli öncelik, Erzurum kentinin atık suları için atık su arıtma tesisinin kurulması ve 2001-2005 dönemi sonunda bitirilmiş olması olarak belirlenmiştir.)
-
Yerel yönetimlerin çevre kirliliği önleme fonları kaynaklarını, çevre koruma faaliyetleri için kullanmasının sağlanması
-
Göl ve akarsu havzalarının yağış havzaları ile birlikte ele alınarak, noktasal ve yüzeysel kirletici kaynakların tespit edilerek havza bazında (havzanın ağaçlandırılması, atık suların arıtılarak deşarj edilmesi, tarım ilaçları ve pestisidlerin kullanımının kontrol altına alınması gibi) koruyucu önlemlerin alınması
-
Yer altı su kirliliğinin önlenmesine yönelik olarak; su kaynakları çevresinde koruma tedbirlerinin alınması
-
Erzincan’daki maden suyu ve termal su, Erzurum'da termal su kaynaklarının farklı koruma alanlarına göre gerekli tedbirler alınarak özellikleri korunması ve geliştirilmesi
-
Arazi kullanım politikaları için yönetim planlarının yapılması ve imar planlarında gerekli önlemlerin alınması
1.11.2Değerlendirme
Doğu Anadolu Projesi kapsamında sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması, bölgede etkin çevre koruma ve yönetiminin geliştirilmesine yönelik belirlenen önceliklerin değerlendirilirken, her üç ilde de çevre il durum raporları ve yerel yönetimlerin faaliyet raporlarında belirtilen mevcut durumlar dikkate alınmıştır.
Çevre yönetiminde yaşanan yetki kargaşasını önlemek için Çevre Bakanlığı ve yerel yönetimlerin kapasitelerinin ve yetkilerinin artırılmasına yönelik olarak yapılan mevcut çalışmalar incelendiğinde; Bölge’nin her üç ilinde de, Çevre Bakanlığı’nın, Çevre ve Orman İl Müdürlükleri olarak teşkilatlandığını görmekteyiz. Hava kirliliğinin kontrolüne yönelik taşıt ve baca gazı emisyonlarının kontrol ve izlemeleri İl Çevre Müdürlükleri tarafından yapılmaktadır.
TRA1 Bölgesi’nde her üç ilde de, 2004 yılında Erzurum, 2007 yılında Erzincan ve 2008 yılında da Bayburt illerinde doğalgaz kullanımına başlanmıştır. Doğal gaz kullanımının yaygınlaşmasıyla, kalitesiz yakıt kullanımına bağlı oluşan kentsel hava kirlilik değerlerinde azalma kaydedilecektir.
Kentsel ve tıbbi atıkların toplanması, taşınması ve bertaraf edilmesi faaliyetlerini içeren katı atık yönetimi konusunda üç il incelendiğinde; üç il merkezinde de katı atık düzenli depolama sahalarının kurulduğu, tıbbi atıkların ve evsel atıkların bu alanlarda sıhhi yöntemlerle depolandığı görülmektedir. İlçe merkezleri ve diğer yerleşimler göz önüne alındığında; Erzincan ili bu konuda yapılan yatırımlarla ön plan çıkmaktadır. Erzincan ilinde 35 belediyenin katı atıkları, Erzincan Belediyesi ile yapılan protokol sonucu belediyenin düzenli depolama sahasında depolanmaktadır.
Erzincan ilinde yer alan belediyeler arasında atık yönetimi konusunda ortak çalışmalar yürütülmesi amacıyla tüm belediyelerin izin katılımıyla “Belediyeler Birliği” kurulmuştur.
Çevresel Etki Değerlendirmesi süreci, 16.12.2003 tarih ve 25318 sayılı kanunla yürürlüğe giren Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği ile uygulanmaya başlanmıştır. Bu süreçte; Bölgede yapılan ve çevreye önemli etkileri olabilecek kentleşme, endüstrileşme, turistik yapılaşma, baraj, vb. her türlü faaliyetin planlama, inşaat, işletme ve faaliyet sonrası dönemlerinde ortaya çıkacak çevresel etkilerinin belirlenmesi ve gerekli önlemlerin alınması amaçlanmaktadır. Çevresel Etki Değerlendirme Raporlarının hazırlanması ve onaylanmasına yönelik çalışmalar Çevre Bakanlığı tarafından yürütülmektedir.
Bölge’nin su kirliliği ile ilgili en temel sorunu olan kentsel ve endüstriyel atıksuların arıtılmadan yüzeysel su kaynaklarına deşarj edilmesi DAP sonrası dönemde güncelliğini korumaktadır. Erzurum kent merkezi atık suları, kombine, şeker fabrikası ve benzeri endüstri kuruluşların atıksuları, arıtılmadan Karasu nehrine ve Pulur çayına verilmektedir. Ilıca ilçesi yakınlarında kurulması planlanan Erzurum Atıksu Arıtma Tesisi Projesi çalışmalarında ÇED süreci sonuçlanmış olup, inşaatı henüz başlamamıştır. Bayburt ilinde, kentsel atıksular Çoruh nehrine arıtılmadan deşarj edilmektedir. Erzincan Atıksu Arıtma Tesisi mevcut olup, kentin atık suları biyolojik arıtmaya tabi tutulduktan sonra Karasu’ya deşarj edilmektedir.
Dostları ilə paylaş: |