Menzil i Künbet i Tahmûres: Acem Hânlarından Tahmûre Hân, Çıgalaoğlu cenginde mürd olup bir kubbe içre medfûndur. İki yüz hâneli Ermeni evleridir. Acem'e ve Şuşikliye harâc verirler. Andan yine şarka 7 sâ‘at çengelistân içre gidüp Şâhgediğin aşup 2 sâ‘at dahi bir sahrâ yı çemenzâr [u] lâlezârda gidüp,
Evsâf ı kal‘a i Mekü;: Enûşirvân; binâsıdır. Gerçi binâsı yokdur ammâ yine Enûşirvân binâsıyla meşhûrdur. Sene ( ) târîhinde içinde olan Ekrâdları Süleymân Hân'a tâbi‘ olup Mahmûdî beğine hîbe olunmuş kal‘a idi. Ba‘dehû bir hîle ile kızılbaş istîlâ edüp yine Mahmûdî beğlerinden Malâzgird [292b] beği hükmünde iken sene ( ) târihinde Fâtih i Bağdâd Murâd Hân'ın vezîria‘zamı Kara Mustafâ Paşa ba‘de'l-feth Bağdâd'ın Derne ve Dertenk câniblerine {hudûd kesmeğe vardıkda} efendimiz Melek Ahmed Paşa henüz Diyârbekir vâlisiyken {ma‘an} Derne ve Dertenk'e gidüp Acem diyârlarıyla Âl i Osmân vilâyetlerinin hudûdları mu‘ayyen olunup akd i sulh olmasıyçün Şehrezul hâkinde Zâlim Ahmed kal‘asın Âl i Osmân tarafından harâb etdiler. Acem dahi Van hudûdunda Katûr kal‘asın harâb etdi. Ve yine Revân kurbunda bu Mekü kal‘asın Osmânlı harâb edüp beğini ve neferâtını Malazcird'e kodular. Ba‘dehû Acem bu Şuşik kal‘ası beğinin isyân [u] tuğyânı mahallinde Acem fursat bulup bu Mekü kal‘asına nezâketle bir gice Acem Mâzenderânîsi koyup hısn ı hasîn etdi. Yed i kudret ile bir kal‘a i Kahkahadır. Âl i Osmân'da kal‘a i Van ve Mardin ve Şebin Karahisâr ve Afyon Karahisâr ve Âdilcevâz ve Tokad ve Amasiyye misillü kal‘a i Mekü'dir.
Eşkâl i kal‘a i Mekü: Nehr i ( ) kenarında dibi ince, yukarısı sahrâ yı azîm gûyâ mantar gibi yâhûd zencef ütücüsü mermeri gibi ince belli, evc i âsumâna ser çekmiş aslâ bir tarafdan zaferi mümkün değil havâlesiz bir kal‘a i bî-misâldir. Aşağı kayada ağaç cisr ile ubûr olunur. Ancak bir kapusu var, andan içeri minâre yolu gibi kayadan kesmeli yokuş yukaru çıkılır. İçinde yedi yüz hâne kadar imâr olmada hâneleri var, dahi ol kadar ma‘mûr değildir. Eğer imâr olursa Kahkaha-âsâ bir kal‘a i bî-misâl olur. Revân hânlığı hükmünde bir sultânlık olup içinde iki bin Mâzenderânî tüfenk-endâz komuşlar. Ve her gice nehr üzre cisrin kaldırup kal‘anın kayası cezîre-misâl kalup kal‘anın tâ zirve i a‘lâsından yüz kulaç iplerin dollâblarıyla kal‘aya su çeküp def‘ i atşân ederler.
................ (2 satır boş) ................
Bu kal‘a hânı bin mikdârı dizçöken tülüngi ile aşağı serdârımıza inüp bir ziyâfet i azîm edüp ba‘de't-ta‘âm serdârımız Bâkî Paşa, Şuşik beği ahd i amân-billah ile taleb edüp cümle asker beğe zarar gelmeyeceğine mütekeffil olup beği dahi tevekkülen-alallah deyüp amân ile bir günde yine kal‘asına getirüp Seydî Ahmed Paşa'ya teslîm edüp ol dahi yedinci günde Hınıs kal‘asına gelüp Erzurûm Vezîri Mehemmed Paşa efendimize teslîm edüp cümle mîr i mîrân [ve] ümerâlar ve iş erleri ve Avnikli Ahmed Ağa dahi ricâ edüp katl olunmayup haps olundu. Âhir kırk bin koyunu ve kırk atını ve on yedi katar-ı katırını ve yigirmi Gürcî gulâmın ve elli kise mâlın alıp hapsden ıtlâk olundu. Ammâ kal‘ası Malazcird Beği Mehemmed Beğ'e ihsân olunup andan dahi yigirmi kîse ve yigirmi katar-ı katır ve bî-hisâb vaşak postu ve kaplan postu ve yedi aded keruke zırh [u] zereh-külâh ve serpenâh alınup cümle guzât ı müslimîn ile sâlimîn ve gânimîn ve mansûr ve muzaffer Erzurûm'a avdet olunup ol gün 7 sâ‘atde,
Menzil i karye i Alacalar: Araz kenarında Bâyezîd kal‘ası hükmünde üç yüz evli Ermeni ve müselmân köyüdür. Bunda sâhib i devlet efendimiz Revân Hânı elçisi Kâsım Hân'a ve Nahşıvân Hânı elçisi Takî Hân'a ve Tebrîz Hânı elçisi Seyf Alî Hân'a azîm ziyâfetler edüp muhabbetnâmeler verüp her birine ikişer çıplak küheylân atlar ve mercân u tesbîh ve tîr ü kemânlar ve niçe elvân Ceneviz ve Venedik hâreleri ihsân edüp cümle elçilere hitâben buyurdular kim "Âl i Osmân devletinde biz sulha muğâyir iş işlemeği revâ görmeyüp Şuşik Beği Mustafa Beğin ilin vilâyetin nehb ü gâret edüp kal‘asın âhir beğe ihsân etdük kim sizin Revân hânı karındaşımız andan şikâyet etmeğile hakkından gelindi. İmdi sizler dahi sulha muğâyir iş etmeyüp Mekü kal‘asına koyduğunuz askeri çıkarup kânûn ı sulh üzre kal‘ayı harâb idesiz ve illâ hâlâ tuğrâkeş serdâr ı mu‘azzam deryâ-misâl asker ile Revân ve Nahşıvân diyârların nehb u gâret ederim", deyü cevâb ı pür-savâb hitâb edince üç aded elçi ser-ber-zemîn edüp "bi-ser ü çeşm" dediklerinde her birine birer Acemâne semmûr kürkler giydirilüp Kilârcı Velî Ağa Elçi Kâsım Hân ile Revân cânibine gitdi. Alacaatlı Hasan Ağa elçi Takî Hân ile Nahşıvân'a gitdi. Hakîr dahi gümrük kâtibi olmamız hasebiyle gümrüğe tüccâr gelmesiyçün hakîre nâmeler verilüp [293a] Tebrîz Hânına bir mücevher zeynli at ve yelkenden çullu küheyl at ve latîf sultânî destmâllar ve bir incü tesbih ve bir çift çârkâb tîrkeş verüp Tebrîz hânı elçisi Seyf Alî Hân'a hakîri teslîm edüp "Evliyâm size Allah emâneti olsun" deyü vasıyyetler edüp tatyîb i hâtır ile mukayyed olup "Bu cânibde gümrüğümüze kârbânlar gönderesiz" deyü nâmeler ve ricânâmeler hâkîre teslîm olunup harc-ı râh bir kîse ve bir kat libâs ı fâhire on bir huddâmımdan gayrı her ocakdan beşer onar âdem koşup cümle kırk beş nefer olup paşa efendimizle ve cümle ehibbâ ile vedâlaşup tevekkülen alâ cânib Revân'a [ve] Nahşıvân'a revâne olduk.
Bin elli ( ) mâh ı ( )de nehr i Araz kenarından diyâr ı Acem'de Revân ve Nahşıvân ve Tebrîz'e gitdiğimiz kûh-kendleri ve seyr [ü] temâşâ etdiğimiz âsâr ı acîbe ve garîbeleri ayân u beyân eder
Evvelâ Araz nehri kenarınca ol gün cânib i şarka 5 sâ‘at gidüp
Karye i Yaylacık: Avnik kal‘ası hükmünde nısfı Ermeni ve nısfı müselmânlardır kim Mahmûdî Ekrâdlarıdır. Bir câmi‘leri var. Andan yine cânib i şarka nehr i Araz sâhiliyle,
Menzil i Barudhâne: Şuşik kal‘ası hükmünde bir dere kenarında üç yüz hâneli, nebâtatlı ve giyâhatlı güherçile hâsıl olur ma‘mûr kenddir. Anınçün barudhânedir. Andan yine şarka 9 sâ‘at
Menzil i kend i Düşkaya: Kend'i harâb olmuşdur. Avh deresi nâm bir âb ı şîrînin sâhilinde çemenzâr [u] lâlezâr üzre hayme ü hargâhlarımızla meks edüp emîrâne safâlar etdik. Andan yine şarka 12 sâ‘at,
Menzil i Çağla Gurna: Ma‘mûr köydür. Cümle ahâlîsi Ekrâd ı Şuşik;'dir. Kal‘a i Şuşik sol cânibimizde sarp kayalar üzre nümâyân olup "safâ geldiniz" deyü yedi selâm topu atup me’kûlât [u] meşrûbâtlarından vâfir hedâyâları yeni beğ cânibinden geldi. Bu mahalde Revân Hânı Elçisi Kâsım Hân ile Niksârlı kilârcı Velî Ağa, Van cânibine revâne olup hakîr bizim elçi ve Nahşıvân elçisi ile sağ tarafda dağlar içre Nahşıvân yoluna revâne olup cânib i şarka niçe yaylağ ve dağ u rağ u bâğlar aşup 13 sâ‘atde,
Menzil i kal‘a i Karış, ibtidâ i vilâyet i diyâr ı Acem: Sene ( ) târihinde Şâhrûh b. Timur Hân binâsıdır. Ba‘dehû Azerbaycân Sultânı Uzun Hasan hükmüne girdi. Hâlâ Revân hâkinde Azerbaycân şehirlerindendir. Kal‘ası bir püşte üzre evce ser çekmiş şahin ve zağanos yuvası misâl kal‘a i Azerbaycân ı pür-cândır ve şekl i murabba‘ sengîn bünyâd bir kal‘a i Ferâh-âbâd-misâl kal‘a i üstüvârdır. Cümle taş binâ bir metîn ve müstahkem binâ yı ra‘nâ kal‘a i zîbâdır. İçinde bin dizçöken tülüngi dizçökenleri vardır. Ser-neferleri bizimle olan elçilere hedâyâlar getirdikde bize rağmen kal‘adan yetmiş seksen pâre toplar atup şâdmânlar etdi, ammâ hûrde topları var. Sadâ yı top ı kûpden cânib i erba‘asındaki dere ve depeler ra‘d-vâr gür gür gürleyüp velvele verdi. Kal‘anın zîrinde haymelerimizle meks edüp âheste reviş aşağı rıbâtı seyr [ü] temâşâ etdik, ammâ ol kadar ma’mûr değildir. Mâ-tekaddem şehr i azîm ve kal‘a i kadîm imiş. Ammâ sene ( ) târîhinde Sultân Murâd Hân ı Râbi‘, Revân seferi üzre müteveccih oldukda Erzurûm, Ahıçka ve Kars ve Van kulları bir yire cem‘ olup bu Karış şehrin nehb [ü] gâret edüp karış karış edüp hânelerin harâb u yebâb ve halkın esîr [u] kebâb idelden berü ilâ yevminâ hâzâ aşağı şehri dahi ol kadar imâr değildir. Ancak yedi minâreli câmi‘leri ve üç hammâmı ve esvâk ı muhtasarı vardır. Lâkin bâğı ve bâğçesi çokdur. Şehri nehr i Karış kenarına vâki‘ olmuş, âb [u] hevâsı sehîl ve latîf, pirinç hâsıl olur mahsûldâr sahrâsı vardır. Bu nehrin tulû‘ı kûh ı Sükûn'dan sökün edüp nehr i Araz'a munsab olur. Kal‘a ağası elçi ile hakîri ziyâfete da‘vet edüp atlarımızla güç ile kal‘aya nîm sâ‘atde urûc edüp aşağıda cümle zemîn nakş ı bukalemûn-nümâyân idi. Hemân şâhın dizçöken ağası serinde zûrzuvileli tâcı üzre alaca serbend üzre gûnâ-gûn otâğalar zeyn edüp ve ablak çığçığa telleri başına bend kılup yanımıza geldikde temennâ edüp "Hey kurbân, tû hayr mukdem, yüz basa, göz basa gelüp safâ geldiniz" deyü hâne i cihân-nümâsına da‘vet edüp yahşi [293b] mihmândârlık edüp meydân ı muhabbete sofra yerine kalemkârî çit destehân gelüp on bir gûne pilâvdan avşıla pilav, göğü pilav, muza‘fer pilâv, od pilâv, şille pilâv, hoş pilâv, çalav pilâv, mu‘ammer pilâv, sarmısak pilâv, köse pilâv, düvezde pilâv ve düvezde püryân ve sebzevât ve nemekdân ve mastaba çorbası ve latîf herîseleri tenâvül olunup cân sohbetleri etdik. Ba‘de'z-ziyâfe elçilere ve hakîre ve Alacaatlı Hasan Ağa'ya latîf vaşak postları hedâyâ verüp andan aşağı haymelerimize geldikde ardımız sıra elli koyun ve bin kadar beyâz ekmek ve yedi sekiz katır yükü meyve i gûnâ-gûn ve avşıla şerbetleri kal‘a hâkimi sultândan gelüp ol gîce ıyd ı ekber edüp iki gün meks edüp nehr i Karış kenarında iki cânibde kasr ı âlîleri temâşâ ederek hıyâbân [u] gülistân ı İrem Kelenter bâğına varup anda dahi bir ziyâfet i âli-i kal‘a i sultânî edüp elçiye ve hakîre hedâyâ pârçeler verdi. Bâğdan gelirken Sultân Evhadullah Câmi‘in taşradan temâşâ etdik. Ammâ hakkâ kim bir minâre i mevzûnlu câmi‘ i bî-bedeldir. Ve âna karîb Tâceddîn i Münşî hammâmı ve yedi mihmân-sarâyı var. Âb u hevâsının letâfetinden mahbûb ve mahbûbesinin kudretden mükehhal karalı ve gazâlî gözleri var kim her biri uşşâka bir nigâh etdükde bin nikâh ihsân etmiş kadar câna safâ verir. Ertesi ale's-sabâh bu Karış şehrinden üç yüz baş kızılbaş ı evbâş [u] kallâş-i Mâzenderânî esb-süvâr ile cânib i şarka 12 sâ‘at kûh ı bî-pâyânlar aşup,
Menzil i karye i kend i Masîr: Kend lafzı bu diyârlarda kasabaya derler, kûh ı Masîr dâmeninde bin toprak örtülü, bâğlı ve bâğçeli ma‘mûr u âbâdân, âb ı zülâlli, âb bâbları yaylalardan cârî ve revân eder kend i müzeyyendir. Yedi câmi‘i ve üç hammâmı ve üç yüz kadar dükkânce bâzârlı şehr i sağîredir. Bu dahi Revân hâkinde kelenterlikdir. Bir şeb bu cây ı zîbâda mihmân olup andan 14 sâ‘at,
Kend i Zuchân: Bu şehr Nahçevân hâki hudûdunda Nahşıvân hânının hâssıdır. Gâyet ma‘mûr ve şüküfezâr kasabadır. Mihmândâr gelüp vâfir ikrâm etdi. Bu kende iki Acem püseri gelüp huddâmımız oldu. Yahşı hânende idiler. Tarz ı Horasân ma‘niyyât okuduklarında âdeme cân bağışlardılar. Andan yine cânib i şarka bir vâsi‘ dere içre 7 sâ‘at ibret-nümâ dırahtları seyr [ü] temâşâ ederek
Menzil i Üçkilise;: Bu mahal Revân haddindedir. Üç kûh ı bülend üzre üç deyr i mu‘azzamlardır kim her birinde yüzer ikişer yüz bıtrîk ve ruhbân ve kıssîs ve mıkdısı Ermeni papasları ve bıtrîkleri var. Ve mahbûb ı pençe i âfitâb muğbeçe i mahbub boğda gulâmları var kim âyende vü revendelerin önüne durup cân u baş ile hizmet ederler. Bu deyrin birin Enûşirvân binâ etmiş, birini Kayser i Rûm binâ etmiş, birin Ermen Zenân binâ etmiş kim hâlâ beş yüzden mütecâviz bâkire kızlar vardır. Cümle alığsız bakla yerler. Bu deyrlerde her müsâfirîn ve mücâvirîne ol mertebe hizmet ve ikrâm ederler, şîr-i hurma ve katr-ı nebât hamuru yedirüp zer-ender-zer câme i hâblar döşeyüp cümle atlara çul tobra çıkartmayup hizmet ederler. Millet i Mesîhiyye'de tâ‘ife i Ermeni'nin bu düyûrlara gâyet i‘tikâdları olduğundan cemî‘î kâfiristândan bu deyrlere nezîrâtlar gelir, gâyet evkâf ı metîndir. Her birinde beşer onar mihmândârları ve kırkar ellişer işbâzları vardır kim keşkeği ve herîsesi rûy ı dünyâda meşhûrdur. Baş mıkdısı olan papası iki yüz ruhbân ı dalâlet-âyîn ile elçilere ve hakîre ziyâfete da‘vet edüp ba‘de't-ta‘âm hedâyâlar verdi.
Garîbe ve acîbe i Üçkilise: Bu deyrin büyüğü Enûşirvân binâsıdır. Anda senede bir kerre kırk elli bin kefere vü fecere dîb i Firengistân'dan cem‘ olup bu Üçkilise dağının zirve i a‘lâsında, pür-çemenzâr sahrâda bir halıça i atîkleri vardır, anı döşerler ve ol dağlarda ne kadar nebâtât u giyâhât makûlesi nâfi‘ edviye i ahşâbâtlar var ise cümle nebâtâtı bir azîm kazan içine koyup mezkûr halıça üzre saçayak koyup kazanı ana tahmîl edüp mezkûr halı üzre germâ-germ âteş edüp kâmil bir sâ‘atde kazgan içre cümle nebâtât ve kerefis ve mi‘denüvâz pişüp bir sâ‘at yanan âteşden aslâ halıça yanmayup niçe bin âdem temâşâsına hayrân olur, vâcibü's-seyr bir halıçadır. Ba‘dehû ta‘âm ı nebâtâtı cümle keferelere bezl edüp teberrüken hokkalar ile dib i Firengistâna götürüp ba‘zılar ol mahalde yiyüp hamd ü zevk u safâ ederler. [294a] Hakîr bu ahvâli râhiblerden su‘âl etdim: "Vallahi bu halıça oldur kim Hazret i İsâ bu halıça üstünde rahm ı mâderden müştakk olmuşdur ve İsrâ‘ilî havfinden bir gâra kapanup on iki halîfeleriyle dağdan otluk cem‘ edüp bu halıça üzre pişirirdi. Ve Benî İsrâ‘îlî İsâ Nebî'den mu‘cize isteyüp bu halıça üzre bir melik ölüsün ihyâ etdi. Ve cümle İsrâ‘îlîye mu‘cize içün bu halıça üzre ta‘âm pişirüp bezl i it‘âm etdi. Ba‘dehû bu halıça Buhtunnasr eline girdi. Andan Enûşirvân'ın eline girüp bu deyri bînâ etdikde yılda bir kerre üzerinde ta‘âm pişirüp yine pâk u pâkîze edüp boğçalar içre başımıza berâber hıfz ederiz. Hattâ "Süleymân Hân Nahçevân seferine geldikde bu seccâde üzre iki rek‘at namâz kıldı" deyü rivâyet etdiler. Ammâ halıça yı ibret-nümâ ne harîrdir, ne pembedir ve ne sûfdur. Bir gûne zincâbî elvân bir seccâde i kebîrdir. Lâkin gâyet sakîldir. Ammâ bu hakîrin akl ı kâsıriyle eyle mülâhaza etdim ki cezîre i Kıbrıs'da ( ) nâm mahalde bir kûh ı azîm vardır. Hikmet i Hudâ ol kûhun taşını tokmak ile döğüp kettân gibi olur. Ba‘dehû hayyâl iplik eğirüp âbdest makramaları ve latîf ve zîbâ donlar ve gömlekler edüp a‘yân ı İslâmbol'a ve pâdişâha hedâyâ getirirler. Hatta Kaya Sultân efendimize Sultân Murâd Hân latîfe edüp "Kayam, sana kayadan hâsıl olma bir taş gömlek vereyim" deyü bir don gömlek ihsân etmişdi. Birkaç eyyâm Kaya Sultân kayadan kamîsı giyüp kirlendikde âteşde yakup pâk ve beyâz olup ibret içün yine giyerdi. Hayâl ü rakîk bir gömlek idi. Ekseriyyâ a‘yân-ı kibârda çokdur. Hattâ Kapudan Hüsâmzâde hakîre bir makramasın bağışlayup mülevves oldukda Melek Ahmed Paşa huzûrunda âteşe yakup gül i pembe-misâl oldu. Allahu a‘lem mezkûr halıça dahi Kıbrıs taşından dokunmış ola, ve's-selâm.
Bu Temâşâları edüp ertesi bu Üçkilise'den kalkup yine cânib i şarka azamet i Hudâ eyle ma‘mûr ve âbâdân yerlerde kurâ ve kendler, dağ u rağları, bâğlar ve sahrâ [ve] kurâları mahsûllü yerler aşup bir zirâ‘ mikdârı arz ı hâliye zemîn i şûre görmeyüp 9 sâ‘atde,
Kend i Sükûn: Nahşıvân hudûdunda kûh ı Sükûn dâmeninde bir ma‘mûr ve âbâdân kurâdır kim gûyâ bir şehr i azîmdir. On bir minâresi nümâyân idi. Ammâ bu hakîr sehl müşevveşü'l-hâl olmağıla bu kendi bir hoş temâşâ edemeyüp atımıza süvâr olup,
Evsâf ı ziyâret i ( ) Muhammed Şâm ı Gazan;
................ (4,5 satır boş) ................
Şehr i Sükûn bu âsitânenin evkâfıdır kim bir azîm âsitâne i Bektâşiyândır. Üç yüzden mütecâviz pâ-bürehne ve ser-bürehne ber-dağ ı bî-bâğ abdâlânı vardır. Tabl döğerek alem kaldırup def u kudûmler çalarak sûr ve zil urarak hoş-âmede gelüp tekbîr getirdiler. Hakkâ ki muhibb i hânedân, ârif i billah, dervîş i dilrişân ı zî-şân, kayd ı dünyâdan bî-kayd bir alay âşıkân ı sâdıkân, terk i tecrîd, fakr u fâka pâdişâhları, yüze güler cemâl hayrânları, aşk ı İlâhî'yle sermest medhûş u bî-hûş cânlardır. Çerâğlarına kurbân-bahâ birkaç Abbâsî ve Bisitîler koyup şeyhleri Ni‘met Dede du‘âsıyla behre-mend olup hamd ı Hudâ müşevveş i hâtır iken ten-dürüst olup ertesi gün ale's-sabâh bir sahrâ yı bî-pâyân içre 13 sâ‘at gidüp üç kerre çemenzârlarda istirâhat edüp ol sahrânın kıblesi cânibi nihâyetinde bir çamenzâr yirde,
Menzil i nehr i azîm Zengî: Kenarında haymelerimizle meks etdikde azamet i Hudâ bu sahrânın cânib i erba‘asında olan kendlerin ahâlîlerinden Osmânlı gelmiş deyü ol kadar âdemler hedâyâlarıyla gelüp bî-hisâb me’kûlât [ü] meşrûbâtlar getirüp mihmândârlıklar etdiler kim huddâmlarımız ma‘dîkerb-vâr sâhib i şikem oldular. Ve atlarımız haymeler önünde yonca ve tırfil ve ayrık ve firye yidiler kim her bir hussânın karnı hum ı Husrevânî-misâl oldular. Ve bu nehr i Zengî cânib i kıblede Hârân dağlarından cem‘ [294b] olup cânib i şimâle cereyân edüp niçe bin pâre kendleri reyy edüp iner. Nehr i Araz'a, Araz Kür'e, Kür bahr i Gîlân'a mahlût olur. Andan yine cânib i şarka ma‘mûristân kendlerin sahrâlarında sayd [u] şikârlarımız hargûş olup 10 sâ‘atde,
Menzil i kend i Sidirgi; Nahşıvân hâkinde İmâm ı Rızâ evkâfıdır. Cemî‘î tekâlîfden berî ma‘mûr u müzeyyen bin hâneli ve bâğ u bâğçesi bilâ-hisâb âb [u] hevâsı latîf kenddir kim cümle halkı Şi‘îlerdir.
Germâb ı Sidirgi: Şehr hâricinde bâğlar kenarında kubbe i âlîli ılıcaları vardır kim üçünün dahi aşren-fe-‘aşr havz ı azîmlerinde Acem mahbûbları sîm-ten mâhîleri gibi havz ı Şâfi‘î'de şinâverlik edüp birbirlerin bî-tekellüf derağûş ederler. Bu şehrin ekseriyyâ halkı Gökdolak ve Cüllah'lardır. Âşıkâne ma‘niyyâtlar okurlar, hûb bülend savtları vardır. Andan yine cânib i şarka 13 sâ‘at,
Menzil i zâviye i Ahmed Beğ: Nahşıvân hâkinde beş yüz hâneli ve bâğlı ve bâğçeli ma‘mûr kenddir. Üç câmi‘i var. Âl i Osmân'ın Zal Paşazâde Ahmed Paşası, Nahçevân hâkimi iken bunda İslâmbol tarzı minâreli bir câmi‘ i zîbâ inşâ etmekle elsine i Acem'de bu kende zâviye i Ahmed Paşa derler. Hâlâ yine bu kend ol câmi‘ i dilküşânın evkâfıdır. Andan 16 sâ‘at ma‘mûr kendli özler içre gidüp,
Evsâf ı şehr i Azîm Karabâğlar: Bu şehri ibtidâ Menûçehr binâ etmişdir. Şehr i atîkdir kim hâlâ Nahşıvân hâkinde başka sultânlıkdır. Zamân ı kadîmde azîm imaristân imiş. {Sene 1012 Mehemmed Hân ı Sâlis asrında dest i Osmânlıda iken Acem zafer buldu} Sene 1045 târîhinde Fâtih i Revân Murâd Hân ı zamân ba‘de'l-feth i Revân bu şehre gelüp meks etdikde kadîm i eyyâmda İreme zâtü'l-‘imâd misilli ma‘mûr olan şehri asker i deryâ-misâline fermân edüp ân ı vâhidde harâb u yebâb ve der-i dîvârların türâb, halkının ciğerin kebâb edüp hâlâ âsâr ı inhidâmları zâhir u bâhirdir. Tîmur Hân bu Karabâğlar'da kışlayup refâhiyyet üzre geçinmişlerdir. Tâ bu mertebe ma‘mûr [u] âbâdân sahrâ yı bî-pâyândır. Ve üç kerre Süleymân Hân ve niçe kerre serdârlar asâkîr i bî-pâyânlar ile beşer altışar ay meks edüp ganîmet üzre geçinmişlerdir. Lâkin Murâd Hân ı Râbi‘in harâb etdüğünden beri yine imâr olmadadır. Ammâ güneşde zerre ve deryâda katre-misâl imâr olmamışdır. Huddâmlarımız kırk minâre addetmişlerdir. Hamd i Hudâ bu şehrin âb [u] hevâsı letâfetinden tabî‘atımız hoş olup esb-süvâr ba‘zı refîkler ile şehri sehl temâşâ etdik. Mihmândârımız takrîri üzre on bin mikdârı bâğlı ve bâğçeli hâneler ve yetmiş mihrâb, kırkı minâreli câmi‘ler ve hân ve hammâmı ve esvâkları vefret üzre ammâ henüz dahi imâr olmadadır. Ve hevâsının letâfet cihetinden vech i hüsnlü mahbûb u mahbûbelerine râst gelirdik. Ve me’kûlât ü meşrûbâtının [ve] memdûhât-ı müsmirrâtının kesreti bir diyârda yokdur. Kara Bâğlar desek vechi vardır. Elçi ile bir bâğda teferrüc ederken Yezdan Kulu nâm bir bâğbân yigirmi altı gûne emrûd ı âbdâr getirdi. Meleçe ve Abbâsî ve Ürdibâri demek ile ma‘rûf ve memdûh emrûd ı hoş-horları olur kim tenâvül edenin üzerine elbette âb ı zülâli cüllâb ı katr-ı nebât gibi cereyân eder. Gâyet lezîz emrûdları ve la‘lgûn gülnârları olur. Ve esvâk ı şâhîsinde pâk u pâkîze işbâzlarında gûnâ-gûn Revân pirinci pilâvları ve herîsesi güyâ sıfr gibi leziz ve râyiha i tayyibesi vardır. Ve işbâzları gâyet pâkdir. Zîrâ cümlesi müslimdir. Bu Acem diyârında cümle me’kûlât [ü] meşrûbât füruht edicilerde aslâ Ermeni ve Urum yokdur. Aslında Urum keferesi aslâ ve kat‘â yokdur. Meğer ticâret ile gelüp gide. Ammâ Yahûdî ve Şi‘î ve Teberrâ‘î ve Kurâyî çokdur. Ve melâhide ve zenâdıka ve Ca‘ferî ve Cebrî ve Kaderî ve Hurûfî ve Zemînî ( ) ( ) ( ) ( ) Bu mezheb i bâtıllı furak ı dâlle gâyet çokdur. Bu Karabâğ'ı seyr [u] temâşâ edüp yine cânib i kıbleye 9 sâ‘at gidüp,
Evsâf ı kal‘a i Nahşivân ı nakş-ı cihân : Hakkâ ki cihânın nakş ı bukalemûnî şehirdir. Ba‘zılar Nahçivân ba‘zılar Nahışvân derler. İrân ı zemîn diyârı şehirlerinin âb ı rûyıdır. Hâlâ Azerbaycân ı evcân hudûdunda başka hânlıkdır kim hânı iki bin askere mâlikdir. İhtimâdevlesi ve kelenteri ve münşîsi ve darûgası ve dizçöken ağası ve çiğyeyen akası vardır kim bu esnâfların hükûmetde alâkaları vardır. Kadısı ve şeyhülislâmı dahi vardır. Bu şehri zamân ı kadîmde Şâh Efrâsiyâb binâ etmişdir kim ecdâdlarının medfûn olduğu kıbâblar nümâyândır. Anların zamân ı devletinde bu Nahşivân ol kadar ma‘mûr [u] âbâdân imiş kim deşt [u] sahrâsında bir hatve arz ı hâliye yok imiş. Ba‘dehû sene 691 târihinde Moğol tâ’ifesi [295a] tama‘a düşüp yer götürmez asker ile gelüp bu şehr i imâristân ı nakş ı cihânın nakşın bozup hârâb [u] yebâb etdi ve kal‘asın münhedim edüp türâb etdi. Ba‘dehû Şâh İsmâ’il gelüp imâr etdi. {Ba‘dehû sene 912 târihinde Mehemmed Hân ı Sâlis asrında şâh ı güm-râh tarafından Zülfikâr Hân gelüp Nahşivân'e istilâ eyledi} Ba‘dehû sene ( ) târîhinde Murâd Hân ı Râbi‘ askeri gelüp Tabanıyassı Mehemmed Paşa feth etdi. Ahvâl i kâr ı dünyâ böyle ola gelmişdir. Beyt:
Bozulur niçe bin işler, düzülür niçe cünbüşler
Bu kâr-ı bu'l-acebdir buna olmaz kârger peydâ
Ebyâtı mazmûnunca hemîşe hâl i dünyâ gâh imâr ve gâh harâb olmadadır kim 1 nassına mazhar olmuşdur. Ammâ Murâd ı Râbi‘ harâbından sonra imârı cümle on bin iki yüz toprak örtülü hânedân ı azîmler ile ârâste ve yetmiş aded cevâmi‘ ibâdethâne ile pîrâste ve kırk mesâcid ve yigirmi hân ı sarây ı mihmân ve yedi hammâm ı dilsitân ve bin mikdâr esvâk ı dükkân ile tezyîn olmada bir şehr i müzeyyendir. İmârâtının ekseri hayr ve ecr ile mebnîdir. Dördüncü iklîm i hakîkîde ve on sekizinci iklîm i örfiyye vasatında olmak ile âb [u] hevâsı sehl şiddet üzre halk olunup bâğı ve bâğçesi azacık olmağıla eşcâr ı müsmirrâtı dahi kalîldir. Ammâ mahsûlât [u] menbûtâtının memdûhâtından yedi elvân pembesi olur. Meselâ pembe i zâgî ve monlâyî ve za‘afrânî ve la‘lî ve hâs ve beyâz pembesi ve galle ve hıntası memdûh ı âlemdir. Ve ehl i sanâyi‘den her esnâfı mevcûddur, ammâ kalemkârî Behrâmpûrı ve destehân çitleri meşhûr ı cihân ı nakş-vândır. Ve cümle sahrâsı vâsi‘atü'l-aktâr ve rahîsatü'l-iş‘ârdır kim dörd vukıyye kara arpasın bir at yise kifâyet eder. Ol mertebe yağlı arpası ve besâtînlerinde mahzen i mâ kavunu ve karpuzu olur. Ve âb [u] hevâsının letâfetinden mahbûb ve mahbûbesinin reng i rûyları ebyazu'l-levndir. Merdânesi zurzuvileli tâc üzre serbend sarup kalemkârî peşk-püş câme giyerler. Ve ayaklarına elvân keçe çakşır ve yeşil ve kırmızı ve nârencî ve turuncî pây-pûş giyerler. Zenâneleri sivri takye giyüp üzerlerine beyâz [câr-ı] ızâr bürünüp pâylarına elvân çizme giyerler. Mahbûbları gûnâ-gûn kebûtî kürkden börk i Isfahânî giyüp Mirzâ yı dilâr-emsâl hırâmânî-reftar ve zerafet ve nezaket üzre güftâr edüp halka hüsn i ülfet ederler. Lâkin mahbûblarına rağbetleri yokdur. İbtizâle düşmüş bir alay zen-dost arasında kalmış mahbûbânlar ve civânânlardır. Ve cümle halkı Şâfi‘îlerdir, ammâ kızıl kızılbaşlardır. "Şâfi‘î mezhebindeniz" deyü da‘vâ yı merd ederler. Ammâ kizb edüp mezheb i Ca‘feriyye'de bir alay Hâmisîlerdir. Ammâ ezân kırâ’at olanda evkât ı hamselerine müdâvemetleri var, ammâ cemâ‘atle aslâ namâz kılmazlar. Cemâ‘at i kesîrden garîb câmi‘ler vardır kim gûyâ her biri birer cennet i firdevs i huld ı berrîndir.
Cümleden Cenâbî Ahmed Paşa Câmi‘i ve Ferhâd Paşa Câmi‘i ve Güzel Alî Paşa Câmi‘i ve Cağaloğlu Câmi‘i ve Hadım Ca‘fer Paşa Câmi‘leri ile müzeyyen ve münakkaş ve Kâşî fağfûr ı Çîn ile mebnî câmi‘lerdir. Niçesinin kubbeleri dahi çînî ile {mebnî} mestûrdır. Ve İslâmbol tarzı otuz üç minâreleri vardır. Ahmed Paşa Câmi‘i, İslâmbol'da Rüstem Paşa Câmi‘i gibidir.
Ve Cenâbî hammâmı gâyet latîf, âb [u] hevâsı hûb ve nazîf hammâm ı rûşenâdır. Ammâ der-i dîvârı Kâşî çînidir ve ferşi ruhâm-ı gülgûn döşelidir ve cümle peştemâlları sadranc nakşı münakkaşdır. Ve cümle dellâkleri pençe i âfitâb maral-ı Huten âhûsu ;gözli dilberânlardır. Billûr-misâl endâmların nilgûn futaya sarup hizmet ederler.
Ve mihmânhânemize karîb Zâl Paşa hammâmı, bu dahi vâcibü's-seyr havâsı ve binâsı hûb, dellâkleri mahbûb ve gayrı huddâmları mergûb hammâm ı ferah-cândır. Bunun dahi cümle der-i dîvârı Kâşî, fağfûr i Çîndir. Ve ferşi serâpâ sâfî yeşim ve yerekânî ve balgamî ve mermer i somâkî ile döşenmiş bir hammâm ı münevverdir kim cemî‘î camları billûr ve necef ve morandır. Ve kubbe i âlîsinin ortasında aşren-fe-‘aşr bir havz ı azîmi var, cümle dilberânlar onda deniz mâliki gibi şinâverlik ederler. Bu havz içre hammâmcı beher yevm birer şele, ya‘nî birer sepet berk i verd i handân döküp gûyâ cümle dilberân gülâb içinde şinâverlik edüp beyâz vücûdlarına gül yaprakları yapışup sîmîn tenleri gül gül olup gül ruhları âlu'l-âl, gülfâm lebleri la‘l i Bedehşân-misâl olur. Ve cemî‘î dilberânları bî-bâk u bî-pervâ havz içre perr i tâvûsî perendeler ve kebûterî perendeler atup şivekârlığ ve çâresâzlığ edüp arz ı [295b] ma‘rifet edüp ırz [u] vakârların setr eder bir alay mahbûbândır. Hulâsa i kelâm bu hammâm ı hoş-hevâ ve hoş-binânın midhatinde ve hüsn i letâfet ve nezâfet ciheti ta‘rîf ve tavsîfinde Hassân u Selmân dahi âcizdir, değil ki bu hakîr Evliyâ yı âciz, acz u taksîriyle medh etmek ne mümkündür. Ve esvâk ı şâhî içre ankâ hâcegiyân ve mün‘im sevdâgerânlar vardır kim her biri niçe yüz bin tümen mâl ı firâvâna ve gencîne i Kârûn'a mâlik mâldâr tüccâr ı berr u bihâr âdemler vardır. Ve cümle halkı ehl i zevk ve ehl i şevk ve ıyş [u] ışret sâhibleridir kim rûz-merre birer bâğda ıyş [u] ışret ederler. Hattâ Nahşivân Hânı Rızâeddîn Hân bize istikbâle çıkdıkda elçisiyle hakîri doğru bir bâğa götürüp nâme ve muhabbetnâmeler bâğda kırâ’at olunup cümle a‘yân-ı kibâr ı Nahşivân anda hâzır olup bir ziyâfet i uzmâ ve bir meclis i sâz u söz i hânendegân u mutrıbân sohbeti olmuşdur kim gûyâ meclis i Hüseyn-i Ba[y]kara oldu. Meğer Hân ı âlî-şân, sâhib i tab‘, hoş-sohbet cân imiş. Sultân Murâd'a Bağdâd'ı veren Şâh Safî'nin hazînedârbaşılığından hân olmuş Gürcî-peçe Aristo-fikr kimesnedir. İsmine Devlet Mirza Hân nâm vermişler, bir nâmdâr er idi. Bu bâğda ba‘de'z-ziyâfe ibtidâ kendüye paşa efendimiz tarafından elçilik ile gelen Alacaatlı Hasan Ağa'ya ve hakîre birer hil‘at i fâhire ve onar tümen hammâm-bahâ Abbâsî ve birer at ihsân edüp kendi elçisine dahi hil‘at i fâhire giydirdi. Böyle bir sâhib i kerem hân idi. Ve kırk elli aded dûrbîn i fikr [u] ilm ve dânâ ve fâzıl u kâmil nedîm ve musâhibleri var kim her biri tekmîl i fünûn etmiş nedîm i şehriyârîlerdir. Bu şehrin re‘âyâ vü berâyâsı lisân ı Dihkan'ı kelimât ederler, ammâ ârif şâ‘irleri ve nedîm ve zarîfleri, zarâfet ve nezâketle lisân ı Pehlevî ve lisân ı Moğolî kelimât ederler kim lisân ı kadîmlerdir. Ve şehirleri dahi kadîmdir kim böyle kelimât ederler. Evvelâ lisân ı Dehkanî ve lisân ı Derî ve lisân ı Fârisî ve Pârisî ve lisân ı Gâzî ve lisân ı Pehlevî kelimât etdikleri dahi mahalliyle terkîm olunur:
Kâle Tefsîrü'd-Deylemî:
[Resûlullah (S.A.V.) Mikâ’il (A.S.)'den sordu: "Allahu Te‘âlâ Farsça bir şey söylemiş midir?" "Evet, ey Resûlallah" dedi. "İbrâhîm (A.S.) suhûfunda Allah 'Çi konem bâ în meşt hâk sitemkârân çüz ân ki peyâm rem.' Resûlullah (S.A.V.) Lisân-ı Gazi'ye küfreden kafirdir ve Resûlullah (S.A.V.) "Cennet ehlinin dili Arapça ve fasih Farsça'dır" buyurdu]
Kelâm-ı derûn-ı Hakâyikü'd-Dekâyîk te’lîf-i Kemâl Paşazâde.
yek
1
|
dü
2
|
se
3
|
çâr
4
|
penç
5
|
şeş
6
|
heft
7
|
heşt
|
nüh
|
deh
|
yânizde
|
düvâzde
|
sânzde
|
çârde
|
8
|
9
|
10
|
11
|
12
|
13
|
14
|
Îzed
|
Yezdân
|
Hudâ
|
Perverdigâr
|
peyember
|
Allâh
|
Allah
|
Allah
|
Allah
|
peygamber
|
peygamber
|
peyâmber
|
nân
|
âb
|
gendüm
|
diğer
|
diğer
|
ekmek
|
su
|
buğday
|
erzen
|
hâb
|
mâst
|
darı
|
düş
|
yoğurd
|
biyâ merev ey püser
|
birev
|
gel gitme ey oğul
|
git
|
merev
|
bigûy
|
ey peder i mâ
|
gitme
|
söyle
|
ey babam[ız]
|
ey bürâder i mâ
|
kâse
|
ey kardaşım[ız]
|
çanak
|
kûze
|
sebü
|
bardak
|
desti
|
ham
|
çârûb
|
zeyn
|
nemed
|
küp
|
sürüpge
|
eğer
|
keçe
|
teng
|
tenk
|
bârdum
|
sîne-bend
|
daracık
|
kolan
|
kuskun
|
gömüldürük
|
hâvîd
|
fitrâk
|
rikâb
|
ligâm
|
deve semeri
|
terki
|
özengi
|
uyan
|
efser
|
peşmâ-kend
|
tâzyâne
|
câme
|
yular
|
eğrim
|
kamçı
|
don
|
pîrâhen
|
dûr-rîse
|
kütlân
|
mutrib
|
gömlek
|
kettan iği
|
mutâf iği
|
saz çalıcı
|
pilever
|
ıslık
|
ıslık i Rûmî
|
velîze
|
çerçi
|
mastaki sakızı
|
Rum sakızı
|
kara sakız
|
gündürüd
|
sirîh
|
engürd
|
engübîn
|
günlük
|
bal
|
bal
|
bal
|
ebkâme
|
bâhâ
|
sigbâ
|
haykîne
|
ekmek aşı
|
esler
|
sirkeli aş
|
kaykana
|
kûzât
|
kâcî
|
çengâl hâst
|
levzine
|
pirinç aşı
|
bulamaç
|
omaç aşı
|
bâdemli helva
|
batile
helva kazanı
|
Beyt
Merîn bengî-yi hurma hor ki der helvâest cây o
Hemîşe der emân bâdâ zî ta‘n-ı sûfî-i sâ’im
Çü dîdem fevt-i o şîrîn revân ez cân [ü] dil hakkâ
Be goftem behr-i o târîh bâdâ ni‘meteş dâ’im1
Sene 923 [296a]
Niçe gûne ıstılâhât [u] ibârâtları var, ammâ bu kadarla iktifâ etdik. Ve nevâhîlerinde olan Terekeme ve Gökdolak ve Moğol kavminin başka lehçe i mahsûsaları vardır. İnşâallah anların dahi lisânları mahalliyle tahrîr olunur.
Ve bu Nahşivân sahrâsı ve nâhiyeleri etrâfında olan metîn ve müstahkem kal‘alar vardır. Bir niçesin görmek oldu, ammâ sayd [u] şikâr takarrübiyle deverân u seyerân ederken ubûr edüp bir hoş temâşâ edemedik. Ol kal‘a isimleri bunlardır.
Evvelâ cümleden metîn ve sa‘b Alıncak Van, Molla Kutbeddîn binâsıdır. Andan kal‘a i Serân, andan kal‘a i Susuşmârvân, Mervân ibni'l-Hımâr binâsı olmağıla "Sûs Mervân" derler, manzûrumuz olmuşdur. ( ) ( ) ( ) ( ) ( )
Temâşâ bu kim cemî‘î Acem diyârının kal‘alarının esmâları Revân ve Şirvân ve Hemedân ve Nahşivân ve Gîlân-ı Mâzenderân ve Van-ı Azerbaycân ve Isfahân misilli isimleri var.
Ammâ Tataristân kal‘alarının esmâları Biğ kirmân, Çerkez kirmân, Yâr kirmân ve Kerş kirmân ve Tamân kirmân, Şâhin kirmân ve Arbat kirmân ve İn kirmân, Gâzî kirmân ve Doğan kirmân ve Özi kirmân ve Ak kirmân isimli kal‘aları vardır.
Ammâ Leh vilâyeti kal‘alarının esmâları bu gûnedir. Evvelâ Kamaniçse ve İlvoviçse ve Çehrliçe ve Omaniçe ve Rıdvaniçe ve Yazloviçe ve Kırakoviçe ve Gürleviçe ve Lubiniçe ve İzbariçe, bu gûne isimli Leh kal‘aları vardır.
Ammâ Erdel diyârında Macar kal‘alarının esmâları bu gûne vâki‘ olmuşdur kim tahrîr olunur. Evvelâ kal‘a-i İçtuvar ve Hustuvar ve Sakmar ve Şekeşvar ve Mekeşvar ve Uğvar ve İntuvar ve Udvar ve Peteşvar ve Şebeşvar ve Kolçıvar ve Şibevar ve Jidvar ve Şiçevar ve Devevar ve Şalumkuvar ve Şebeşuyvar ve Kuyvar ve Labuşvar ve Batlanvar ve Fuğraşvar ve Sibinvar ve Erdel diyârının bu gûne kal‘a esmâları vardır.
Ammâ Nemse'nin Alman vilâyeti kal‘alarının esmâları böyle vâki‘ olmuşdur. İbtidâ Estorgon kal‘amıza hem-müşâ olan Çasar ı Nemse kal‘ası budur. Kal‘a i Komran ve Tata ve Paya ve Semartin ve Pojon ve Pojap ve Beç kral tahtıdır, ve Perak ve Ni‘met-uğvar;
................ (1 satır boş) ................
Her kâfiristân diyârının birer gûne şehr [u] kılâ‘larının esmâları vardır, ammâ birinde nâm ı elfâz ı tumturaklı isimleri yokdur.
Ammâ Devlet i Âl i Osmân'da olan arz ı mukaddese şehirleri esmâlarında âb [u] tâb ve şân vardır. Evvelâ vilâyet-i Karamân, vilâyet i Aydın ve vilâyet i Sarıhan ve vilâyet i Teke Bây ve vilâyet i Menteşe Bây ve vilâyet i Yunan ve vilâyet i Sivas ve vilâyet i Tarabuzan; ve vilâyet i Gürcîstân ve vilâyet i Diyârbekir ve vilâyet i Halebü'ş-şehbâ ve vilâyet i Tarabulus-şâm ve vilâyet i Şâm ı cennet-meşâm ve vilâyet i Kuds i Şerîf ve vilâyet i Taberistân ve vvvilâyet i Askalân; ve vilâyet i Arz ı Hâsân ve vilâyet i Ümm i dünyâ Mısr ı nâdiretü'l-asr ve vilâyet i Mağrib-zemîn ve vilâyet i Habeş i dehliz ve vilâyet i Lahsa ve vilâyet i Basra ve vvilâyet i Bağdâd ı behişt-âbâd; ve vilâyet i Musul ve vilâyet i Şehrezul ve vilâyet i Van ı sedd i îmân ve vilâyet i Çaldırân ve vilâyet i Adana i Âl i Ramazân ve vilâyet i Mar‘aş ı Zü'l-kadriyye, bu cümle İslâm diyârlarının kıblegâhı vilâyet i Beytullah Mekke i Mükerreme ve vilâyet i Medîne i Münevvere şerrefehullahu Te‘âlâ.
Cemî‘î cezîre i dünyâda olan pâdişâh ve kralların hasretü'l-mülûkleri olan yetmiş aded mîr i mîrânlık ve üç yüz altmış aded mîr i livâlık ve yetmiş mevleviyyet ve bin sekiz yüz kadılık yerler ve iki bin altmış şehr i mu‘azzamlar ve bin üç yüz seksen pâre hısn ı hasîn ve sedd i metîn esmâ ve elkâbları latîf kılâ‘ ı azîmler cümle Âl i Osmânın kabza i tasarrufunda olup [ilâ-]inkırâzu'd-devrân memâlik i mahrûseleri bi'l-cümle kabza i teshîrlerinde ola. Âmîn yâ Mu‘în.
Âl i Osmân ile Acem diyârının büldân [u] kılâ‘ları isimleri bu gûne latîf esmâları vardır. İnşâallahu'r-Rahmân diyâr ı Acem'de seyâhat etdiğimiz kılâ‘ [u] büldânların esmâları ale'l-infirâd tahrîr olunur. Ez-în-cânib şehr i Nakşivân'ın bu gûne temâşâların edüp Hân'dan on tümen Abbasî ve elli pârçe lipâçe ve bir karaçabuk at ve Tebrîz hânına na‘meler alup
Diyâr ı Tebrîz'e gitdiğimiz konakları beyân eder
Evvelâ Nahşivân'dan cânib i kıbleye 8 sâ‘at
Dostları ilə paylaş: |