Evl‹YÂ Çeleb‹ seyahatnâmes‹


Evvelâ cümleden şebîh i Hükûmet i Hakkarî i Âl i Abbâsiyân



Yüklə 7,57 Mb.
səhifə21/74
tarix14.02.2018
ölçüsü7,57 Mb.
#42780
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   ...   74

Evvelâ cümleden şebîh i Hükûmet i Hakkarî i Âl i Abbâsiyân: Van'ın kıblesinde Vastân kal‘ası ve Şatak kal‘ası aşarı kal‘a i Çölümerik'de sâkin ulu hânlıkdır kim kırk yedi bin askere mâlikdir ve kâmil on iki bin tüfeng-endâz Celüvî nâm piyâde askere mâlikdir kim cümle mutarraş ve çâr-darb u mehîb [ü] bed-çehre kavm i şecî‘dir. Ancak çenesinde Filemenk kâfiri gibi azacık sakalı vardır. Ve Berabaş ve Portukalî ve Ihmılıh Kazağı gibi alınlarında sehel saçları vardır. Başları kazan kadar vardır. Ekseriyyâ kulakları halhallıdır.

Ve her biri kırkar ve ellişer dirhem tüfeng atar. Ol kadar tüfeng-endâzlardır kim pireyi ururlar ve arkalarında birer Kürd kalkanları ve ellerinde kûpâl nâm çevgânları vardır ve başlarında alaca serbendler üzre çığa teller ile zeyn olmuşdur. Ammâ ekseri kulakları yanların bıçağ ile delüp kanları akarak turna; ve şahin; ve horos telleri sokmuşlardır.

Ve cümle esbabları alaca şal ve şapikdir kim etekleri dilim dilimdir ve yine şalvarları alaca şaldır ve ayaklarında poçikli pâbuçları pansadı ve hezârî ve sıdısı kebkebli pâbuçları var kim her pâbucu ikişer vukiyye gelir. Hatta ceng mahallinde bu Celü kav­mi­nin kalkanları olmasa hemân ayağından pâbucun çıkarup bir eline giyüp bir elinde ya hançer veya kılıç ile yumulup geldiklerinden sonra her biri on âdemden dönmek ihtimâli yokdur. Hatta Van kulu mâbeyninde darb ı meseldir. Bir âdem gâyet gazaba gelüp bir hasma hücûm eylese "Hakkarî Celüvi gibi pâbucun eline giymiş gibi gelür." deyü darb ı mesel olmuşdur. Ta bu mertebe Hakkarî'nin piyâde on iki bin tüfeng-endâzı vardır. Hîn i ma‘rekede kırk elli bin Celü ulûfe-hârân-ı kavm i bahâdırânlardır ammâ mezhebleri ma‘lûmum değildir.

Ve bu Van eyâletinde Hakkarî'den gayrı azîm askere mâlik biri dahi,



Hükûmet i Bitlîs i Âl i Abbâsiyân hân ı Abdâl Hân ı âlîşândır: Bunlara kavm i Rujikiyân derler. Hakkarî kadar askere mâlik değildir ammâ ülkesi çokdur. Ve Abdâl Hân'ın ihsân ve in‘âmı Kür­distân halkına mebzûl olmağile cümle kavm i Ekrâd hâkister i efkende ve çâkeri olmuşlardır. Hîn ı ma‘rekede elli bin âdem cem‘ etmeğe kâdir­dir. Bâlâda cümle eyâleti ve aşâ‘ir [ü] kabâ’ili tahrîr olunmuşdur kim on gün on gice Melek Ahmed Paşa ile hânesinde mihmân olmuşuzdur. Andan,

Hükûmet i gâzîyân ı Mahmûdî: Bunlar Van'ın cânib i şarkîsindeki yalçın dağlar içre sâkin olup Acem ile mâbeynlerinde ancak Şâh Gediği nâm bir dağ vardır ve müşâlarında Acem'in Kotur kal‘ası vardır. Bunlar cümle altı bin aded kılıç askerdir kim Kürdistân'da bunların atlısı gibi şecî‘ ve nâmdâr kavim yokdur. Kerrât ile Salmas ve Çorus ve Rûmiyye sahrâlarında Şâh askerine karşu koyup mansûr u muzaffer olmuşlardır. Beğleri Hoşaf kal‘asında sâkin olur bir tüvânâ İbrâhîm Beğ'dir kim kerrât ile ceng âteş-i Nemrûd'una girüp çık­mışdır. Ve bu kavm i Mahmûdî yüz yigirmi aşîret beğleri add olunur kim cümlesi İbrâhîm Beğ'den yıllık ve donluk alırlar. Bunların da hâkinde hâs u harâc ve timâr u ze‘âmet vardır. Bunların cânib i kıblesi Hakkarî'dir. Ve Hakkarî hânı Yezdenşîr hazretleri ile akrabâlardır. Andan şimâlleri hâk i kal‘a i Van'dır kim Van'dan Araytı'da Hoşaf kal‘asına gelir. Andan,

Hükûmet i Pinyanişî: Bunlar da Mahmûdî add olunur, ammâ başka hükûmetdir. Van'ın cânib i şarkîsinde altı konak ba‘îddir. Beğleri Hasan Beğ'dir. [255a] Tahtı Hasanî kal‘asıdır kim bunların diyârının şarkîsi ve cenûbî ve şimâlîsi üç konak yer Acem diyârıdır kim Acem'in Rûmiyye hânlarından Çovlan Sultân ile müşâdırlar. Şeb [u] rûz Acem ile ceng ederler. Cümle altı bin askerdir ammâ gâyet kadd i bâlâ ve zeber-dest tüvânâ âdemlerdir. Kerrât ile Rûmiyye ve Tebrîz hânlarının kırk elli bin askerin altı bin Pinyanişî gâzîleriyle Acem'i kır­mışlardır. Bunların hâkinde dahi hâs u harâc ve timâr u ze‘âmet vardır. Diyâr ı Acem'de bunlara Gâzîkıran derler.

{Hikâye i Pinyanişî:} Hatta bu Pinyaniş kavminin Çolak Mîr Azîz nâm bir beğleri var imiş. Sultân Murâd Hân Revân üzre gelirken Kızılbaş kal‘a i Revân'a imdâd gönderirken mezkûr Çolak Mîr Azîz Hân Kızılbaş'ın imdâda gidenlerinin Salmas sahrâsında önlerin alup sekiz bin âdemle otuz bin Şâhseven'i dendân ı tîğdan geçirüp cümle top ve cebehânelerin Van'a gönderüp mâl ı ganâ’imle muğtenim olmuş kavm i Pinyaniş'dir. Ol zamândan berü bunlara Gâzîkıran derler. İnşâallah mahallinde ülkeleri ve kılâ‘ları ve sâ’ir evsâfları sonra tahrîr olunur. Andan yine cânib i şarka,

Hükûmet i Benî Kuturî ve Hükûmet i Biredûsî ve Hükûmet i Çovlânî ve Hükûmet i Dümdümî ve Hükûmet i Dümbülî

Kânûn ı Süleymân Hân üzre bu beş sancak hükûmetler cümle Van'a tâbi‘ler idi. Ba‘dehû sene (   ) târîhinde Süleymân Hân vezîrlerinden Tavâşî Süleymân Paşa taht ı Âzerbaycân olan şehr i Tebrîz'i feth edüp bir kal‘a i azîm inşâ etdikde mezkûr beş aded hükûmetler Van eyâletinden ifrâz olup eyâlet i Tebrîz'e ilhâk olmuşdu. Ba‘dehû sene (   ) asrında Acem Tebrîz'e el koyup kabza i tasar­rufa aldıkda mezkûr beş aded hükûmetler sâbit-ka­dem olup mâbeynde kaldılar. Âhir sene 1048 târîhinde Sultân Murâd ı Râbi‘ Bağdâd ı behişt-âbâdı feth edüp evdetde {Dâr-ı} Saltanat ı aliyyesine vardıkda 1 emrine imtisâlen dâr ı bâkîye rıhlet etdüği sene 1048 Acem Benî Kutur kal‘asına asker koyup sulha muğâyir iş etmeğile bâlâdaki tahrîr olunan beş aded hükûmetler dahi bi'z-zarûrî Acem'e tâbi‘ olmuşlar. Zîrâ bunların hudûdları cümle Acem ile bâğ bâğa ve tarla tarlaya müşâ­dır­lar. Ammâ beğleri şâhdan tâc giymemişlerdir. An­cak hoş-nişîn boy beğleridir. İnşâallah bunlar dahi mahalliyle aşağıda seyecî‘ü tahrîr olunur.

Bâlâda tahrîr olunan Hükûmet i Pinyanişî ve Hükûmet i Mahmûdî ve Hükûmet i Hakkarî ve Hükûmet i Bitlîs, bu dörd aded hükûmetler hîn i fetihde Sultân Süleymân ahidnâmeleriyle bunlara kendü vilâyetleri sancak tarîkiyle verilmişdir ve san­cak i‘tibâr olunur. Lâkin yurdluk ve ocaklık üzre hükûmet olup sâ’ir ümerâlar gibi azl [u] nasb kabûl etmezler. Biri fevt olsa yerini oğluna veyâhud müsinn akrabâ-yı müstehakkına verilir, gayriye ve­ril­mez. Lâkin eyâletlerinde sâ’ir sancaklar hâki tahrîr olunduğu gibi tahrîr olunup ebvâb ı mahsûlâtı timâr u ze‘âmet kayd olmuş ma‘mûr kurâları vardır. Bir sefer i hümâyûn vâki‘ olsa erbâb ı timârı alâybeğisi ile Van paşası livâsı altında me’mûr oldukları sefere giderler. Ve bu hâkimler me’mûr oldukları sefere veyâhud Van derneğine gelmese sancağı oğluna ya akrabâ-yı elyakına sadaka olunup mülkiyyet üzre zabt edüp mefrûzu'l-kalem ve maktû‘u'l-kadem hükûmetlerdir.

Lâkin bunların taraf ı pâdişâhîden hâsları yok­dur. Kendü eyâletlerinde ebvâb ı mahsûlâtları her ne ise kendülere hâs ı hümâyûn kayd olunmuşdur. Ve bunlara taraf ı pâdişâhîden bir emîr gelse elkâblarında cenâb yazılır. Lâkin Bitlîs hânları Âl i Osmân'ın çok hizmetinde bulunmak ile iki tuğlu mîrimîrân pâyesi olup hâs ı hümâyûn içün kendüye Muş harâcının nısfı ihsân olunup emr i şerîflerinde "Cenâb ı hân ı âlîşân" yazılur.

....................(4/3 satır boş)....................

Eyâlet i Van'da olan sancak beğlerinin hâs ı hümâyûnların beyân eder

Evvelâ bâlâda Van'a gelirken Muş, Âdilcevâz, Ercîş, Bârgîrî sancağ ı Van hâsları tahrîr olunmuş­dur. Ammâ sancağ ı hâs ı Gergar 300.000 akçedir ve sancağ ı Kesân 350.000 ve sancağ ı Espa‘ird 200.000 ve sancağ ı hâs ı Ağakis 350.000 ve san­cağ ı Ekrâd 900.000 ve sancağ ı Benî Kutur 270.000 ve sancağ ı hâs ı kal‘a i Bâyezîd 240.000 ve livâ-i hâs ı Berda‘ 200.000 ve sancağ ı Ovacık 385.000. Bunlardan mâ‘adâ mîr i livâların hâsları kendü vilâyetlerinin ebvâb ı mahsûlâtları kendülere hâs olmuşdur, ve's-selâm.

Van eyâletindeki olan sancaklardaki timâr u ze‘âmetleri beyân eder

Evvelâ bâlâda Muş ve Âdilcevâz ve Ercîş ve [255b] ve Bârgîrî sancaklarının Van'a gelirken timâr u ze‘âmetleri tahrîr olunmuşdur.

Ammâ tahrîr olunmayan bunlardır kim beyân olunur

Evvelâ livâ-i Van'da ze‘âmet 48 ve timâr 147 kânûn ı Süleymân Hân üzre cebelüleri ile cümle bin yüz on beş aded güzîde askerdir ammâ sâ’ir huddâmları ile üç bin güzîde asker olur. Ve livâ-i Şureger ze‘âmet 30 ve timâr 133 ve livâ-i Çoban­lu'da ze‘âmet 2 ve timâr 26 ve sancağ ı Valegerz'de ze‘âmet 7 ve timâr 61 ve livâ-i Zerikî'de ze‘âmet 12 ve timâr 125 ve livâ-i Müks'de ze‘âmet 9 ve timâr 95 ve livâ-i Karkar'da ze‘âmet 15 ve timâr 102 ve livâ-i Hizân'da ze‘âmet 45 ve timâr 155 ve livâ-i Şirvân'da ze‘âmet 63 ve timâr 165 ve livâ-i Espa‘ird'de ze‘âmet 12 ve timâr 125 ve livâ-i Bârgîrî'de ze‘âmet 7 ve timâr 97 ve livâ-i Kesân'da ze‘âmet 9 ve timâr 105 ve livâ-i Ağakis'de ze‘âmet 12 ve timâr 155 ve livâ-i Benî Kutur'da ze‘âmet 3 ve timâr 96 ve livâ-i Berda‘da ze‘âmet 7 ve timâr 115 ve livâ-i Erecik'de ze‘âmet 3 ve timâr 86 ve livâ-i Şureger'de ze‘âmet 13 ve timâr 151.

Bu merkûm sancaklarda bu mertebe timâr u ze‘âmet olduğu Van Defterdârı Şânî Efendi him­metiyle defterhâne i Van'dan Süleymân Hân defterlerin ve kânûnnâmelerin getirüp bu hakîr i pür-taksîr cümle livâlardaki timâr u ze‘âmetleri tahrîr etdik. Lâkin dörd aded hükûmetlerde olan timâr u ze‘âmetlerin niçesi Bitlîs hânına ve niçe yüzü Hakkarî hânına ve Mahmûdî ve Pinyanişî beğlerine hâs kaydıyla ihsân olunmuş timâr ve ze‘âmetler olduğundan tahrîr olunmadı. Ve bâlâda Van defterdârı ve çavuşlar kethudâsı ve emîni ve kâtibi ve defter kethudâsı ve timâr defterdârı ve'l-hâsıl (   ) aded erbâb ı dîvân hâcelerinin hâsları ve ze‘âmet ve timârları cümle bâlâda mahalliyle tahrîr olunmuşlardır.

Ammâ el-hâletü hâzihî diyâr ı Van'da bu tahrîr olunan livâlardan gayrı timâr u ze‘âmet yokdur.

Ve eyâlet i Van, cümle sancaklarıyla ve mîr i aşâ’irleriyle cümle yüz yetmiş aded hükûmet add olunur.

Güzîde olan mîr i aşâ’irleri beyân eder

Evvelâ,

....................(3 satır boş)....................



Eyâlet i Van'da hîn i gazâda kânûn üzre ne kadar bin asker olur anı beyân eder

Evvelâ Süleymân Hân ahdi üzre Âl i Osmân pâdişâhı Van tarafından diyâr ı Acem'e gitse Van beğlerbeğisi talî‘a i asker olur. Anın önü sıra Hakkarî hânı çarhacı olur, dahi ilerisinde Mahmûdî baş çarhacı olur. Andan ileride Pinyanişî ve çolak Mîr i Azizli ve Gâzîkıranlılar yemîn ü yesârda ve pîşvâda ince karavullar olup ileride baş ve dil al­mağa me’mûrlardır.

Ba‘dehû Van paşasının akîbince Âl i Osmân vüzerâları Van'dan bizzât pâdişâh ı cem-kişver veya­hûd serdâr ı mu‘azzam olan vezîr i server gider. Andan sonra cümle mîr i mîrânlar, andan sonra cümleye akîb Bitlîs hânı cümle askeriyle kazan dibi kalup dündâr olur kim geri kalanları in­dire ve bindire ve hastaları gözleye, gerüye firâr edenleri kırmağa me’mûrdur.

Bu cüyûş ı muvahhidînin sağında Kürdistân'ın Espa‘ird ve Şirvi ve Ziriki ve Karni ve Hiron ve Karkar ve Ağakis ve Kesân ve Müks ve Berda‘ ve Ladik ve Erecik ve Dalegerz ve Çobanlu ve Benî Kutur nâmân on beş aded sancak beğleri tabılların döğerek pür-silâh u güzîde deryâ-misâl asker ile Âl i Osmân'ın sağ tarafında gitmek kânûn-ı Süley­mân Şâh'dır. Ammâ,

Sol tarafda giden sancak beğlerin beyân eder

Evvelâ Muş beği ve Âdilcevâz beği ve Ercîş beği ve Bârgîrî beği ve Bâyezîd beği ve Akçakal‘a beği ve Şureger beği ve Karacakal‘a beği ve Ekrâd ı Mekü beği ve Ziyâeddîn beği ve Abagay beği ve Şatak beğleri. Bu zikr olunan on beş san­cakda olan güzîde asker beğlerinin livâları altında tabılhânelerin döğerek Âl i Osmân askerinin sol tarafında yürürler. Ammâ kal‘a neferâtlarının nısfı kal‘ada kalup nısfı sefere gitmek şartdır. Ammâ cem‘an yekûn asâkir i Van altı bin aded Van kal‘ası kuludur ve altı bin asker sâ’ir kılâ‘ kullarıdır kim cümle on iki bin asker kılâ‘ kullarıdır. Kânûn üzre altı bini sefere me’mûrlardır ve üç bin asker dahi cebelüleriyle Van paşası askeri olur ve on iki bin asker i Hakkarî'dir ve altı bin asker i kavm i Mah­mûdî'dir ve altı bin asker i Gâzîkıran-ı Pinyanişî'dir ve beş bin asker i Bitlîs hânıdır. Ammâ eyâlet i Van'ın [256a] eğer Osmânlı sancaklarında ve eğer Kürdistân beğleri sancakları ki bâlâda tahrîr olunduğu üzre cümle otuz yedi aded sancaklardır kim kânûn ı Süleymân Hân üzre mezkûr sancakları erbâb ı ze‘âmetleri ve erbâb ı timârlarının hîn i gazâda cümle cebelüleri ile on iki bin kılıç erbâb ı zu‘amâ askeridir. Ve nısıf kal‘a kulları ve üç bin paşa askeri ve Bitlîs hânı ve Hakkarî ve Mahmûdî ve Pinyanişî hâkimleri askeriyle cümle erbâb ı zu‘amâ askeriyle cümle eyâlet i Van'da hemân sefer eşer kırk sekiz bin asker i güzîdedir. Bunlar cümle Âl i Osmân'ın vazîfe ve timâr ve ze‘âmetin yeyen kulla­rıdır. Kırk elli bin asker dahi bunların huddâmân ı pür-silâhları olur. Hakkâ ki bir asker i güzîdedirler kim memâlik i Âl i Osmân'da kırk bir sene geşt ü güzâr etmediğimiz serhad kalmamışdır. Ammâ bu abd i kemter Rûm'da Egre ve Budin ve Bosna gâzîleri kadar mücâhidîn i fî sebîlillah bî-hîle ü bî-hud‘a asker görmedim. Ve diyâr ı Anadolu'da Acem serhadlerinde Kars kulu ve bu Van kulu gibi serbâz ve şehbâz u güzîde müsellah bî-emân asker görmedim.



{Hikâye i garîbe [vü] acîbe}: Hatta Süleymân Hân bu kal‘a i Van'ı feth etdükde derûn ı kal‘a i Van'a asla Ekrâd kavmi komayup la‘netnâme tahrîr edüp cümle kavm i Ervâm'dan Arnavud ve Boşnak ve Çerkes ve Abaza ve Gürcî ve Tatar ve gayrı benî Âdem i mütenevvi‘den "Benem diğer nîst" diyen zor-âver fetâlardan on iki bin güzîde asker koyup bunlara beleğan-mâ-belağ ihsân [u] in‘âmlar edüp âhir ulûfeler ve me’kûlât [u] meşrûbâtların müstev­fâ ta‘yîn edüp "Bu kal‘a-i vakfullahı size emânet kodum. Dîn i mübîn uğuruna bu sedd i üstüvârı ale'l-ittifâk gözedesiz!" deyüp çetr i mülammâ‘ında hâb-âlûd oldukda hemân Hazret i Ebâbekrini's-Sıddîk radıyallahu anh Süleymân Hân'ın vâkı‘asına girüp eydür: "Ey Süleymân! Ne hoş bu kal‘ayı Van kuluna emânet verdin. Bu kal‘a­ya Hazret i Risâlet-penâh efendim ibtidâ nübüv­vetinde ben İslâm ile müşerref olduğumda yarlığ ı belîğle beni bu kal‘a i Van'a elçiliğ ile gön­derüp ibtidâ Van halkını ben İslâm ile müşerref edüp Câlût Melik deyrini câmi‘ etdim. Ol zamân­dan berü bu kal‘a i Van benim himâyemdedir. Yürü {rumûz} "Gam yeme!" sene (   )1 târîhine dek evlâd ı evlâdların mansûr [u] muzafferdir. Hemân sen diyâr ı Alman'da Belgrad ve Malta ve Kızılelma ve Bağdâd ve gayrı diyâr deyr­lerin feth [ü] fütûhâtına me’mûrsun. Yürü ce­nâb ı Bârî sana yârî ola. Ben Van'ı bi-emrillah feth ederim." deyüp Süley­mân Hân ol ân hâbdan bîdâr olup Ebussu‘ûd Efendi'ye nakl bi'l-mastar menâm ı sâlihayı bir bir takrîr etdikde Ebussu‘ûd Efendi ve gayrı huzzâr ı meclisler hamd ü senâ edüp Van kulları inkırâzu'd-deverân tenâsül bulma­larıyçün du‘â edüp cânib i dârü's-saltanati'l-aliyye tarafına atf ı ınân ederler.

Hakîkatü'l-hâl anların du‘âsı berekâtıyla ve Hazret i Ebâbekir'in himâyesi ruhâniyyetiyle Van'ın kulları merkûm Rûm kavminden tenâsül bulup bir gûne şedîd ü çerî ve cabbâr u bî-emân u gaddâr, aklı gözünde, ism i Hudâ sözünde, nûr ı münevver yüzünde şehbâz u bahâdır ceng eri âdemlerdir.

Asla latîfe ve mezâk u rîş-hand ve hîle vü hud‘a bilmez âdemlerdir kim her biri birer kağan arslan gibi on Kızılbaş ı bed-ma‘âş ı nâ-tıraşa karşu varup savaş ederler. Ve birbirlerine âşıkâne ve sâdıkâne görüşürler. Cümle garîb-dost ve muhibb i garîbü'd-diyâr âdemlerdir. Şeb [u] rûz ellerinde kalkanları ve bellerinde hançer ü şemşîrleri ile âmâde kavimlerdir ve bunların içine bir gayrı mezhebden âdem gire­mez. Kal‘a içre bir Yahûdî ve Acem girse emân vermeyüp katl ederler. Cümle Hanefiyyü'l-mezheb mü’min ü muvahhid ve mu‘tekid ü pâk-mezheb, gıll u gışdan berî ve ceng eri âdemlerdir ve cümlesi Ebâbekir himâyesinde olmak ile Hazret i Ebâbe­kir'in tarîk ı Hâcegân ı Nakşıbendiyye'si fukarâ­la­rı­dır. Tevhîd u tezkîrlerin görüp istimâ‘ eden âşıkân­lar hayrân olurlar.

Ve bu tâ’ifenin asılları ecnâs ı mütenevvi‘adan tenâsül bulmağile bunların mâbeyninde bir gûne lehce i mahsûsa lisânları var kim şütürbe kürbe bir mudhik lisândır kim mahallinde tahrîr olunur. Cenâb ı Bârî bu kavmi hıfz ı emânda ide, âmîn.

Bu mahalde kal‘a i Van'ın ibtidâ imâreti ve bânîsi ve fâtihleri ve hâkimleri ve askerleri cümle tahrîr olundu, ammâ,

Der-beyân ı evsâf ı imârethâ-yı cevâmi‘ i kal‘a i Van ı kaviyyü'l bünyân



Cümle (   ) aded salât ı cum‘a edâ olunur cevâmi‘lerdir. Evvelâ cümleden akdem yukaru İçkal‘a'da,

Câmi‘ i Vang: Ta Hazret i Dâvûd asrında binâ olunmuş ma‘bedgâh ı kadîmdir. Ba‘dehû Hazret i Ebâbekir elçilik ile geldikde mescid oldu ve niçe yüz mülûk ı divelde câmi‘ olup âhir sene 940 târîhinde Süleymân Hân ta‘mîr ü tevsî‘ edüp Süleymân Hân câmi‘i derler. Bir kapulu hayli vâsi‘ câmi‘dir ve bir minâresi vardır. Hatta [256b] Van'da bir zelzele i azîm oldukda minâresi münhedim olup Yeniçeri Ağası Ömer Ağa bir musanna‘ minâre et­mişdir kim minârenin alemi vakt i zuhra dek ebr i kebûtlar içre görünmezdir. Bu İçkal‘ada bundan gayrı câmi‘ yokdur. Cümle pencereleri aşağı şehre ve Edremit sahrâsındaki bâğ u bâğçeler;e nâzırdır. Andan sonra binâ olunan aşağı kal‘ada,

Ulucâmi‘: Âzerbaycân şâhlarından Akçakoyun­lu Şâh Cihân'ın binâsıdır ve bundan büyük câmi‘ yokdur. Kıble kapusundan mihrâba varınca tûlen ve arzen orta ayak ile (   ) ayakdır. Ve derûn ı câmi‘de cümle amelî amûdlar üzre mebnî bir kubbe i âlîsi eflâke kad çekmişdir. Üstâd ı bennâ-yı mühendis i selef var makdûrun bezl edüp envâ ı fusûs ı mukavvim-i mahkûk gûnâ-gûn ruhâm ı ibret-nümûn-ı ma‘kûk ile ma‘kûd kılın­mışdır ve kubbe i âlîsi ve cümle der i dîvârı rûyunu ol mi‘mâr ı selef kırmızı ve siyâh tulalar ile câmi‘in cânib i erba‘ası dîvârı yüzüne yazılar yazmış ve tu­ladan gûnâ-gûn hatlar dizmiş kim âyetün min âyâtillahdır. Bu hatların misli Hama ve Hımıs kal‘asının rûy ı dîvârında dahi vardır. Ve bu Ulucâmi‘ ma‘bedgâh ı kadîm olup helâl ü zülâl gazâ mâlıyla binâ olduğundan başka bir gûne rûhâniyyetli câmi‘dir. Ve bir tarz ı kadîm mihrâb u minberi var kim umk ı mücevvefler ile ve beyâz u siyah ahmergûn u gayrı gûnâ-gûn ahcâr ı zî-kıymetler ile sadefkârî olmuş mihrâbdır. Ve bir minâre i musanna‘ı var kim vâcibü's-seyrdir. Ve'l-hâsıl bu câmi‘in misli seb‘ada yokdur. Bunda olan zîbâ san‘atlar ve bu savma‘ada olan zîbâ tasarruflar bir câmi‘ i ma‘bedhânede yokdur kim ehl i vasf anın midhatinde kâsırdır. Hulâsa i kelâm hüsn i letâfeti ve kân ı zerâfeti vasfdan hâric ü beyândan âric bir câmi‘ i rûşendir. Taşra haremi etrâfı kân ı ulemâ ve sulehâ dârü't-tedrîslerdir. Andan,

Câmi‘ i Hüsrev Paşa: Süleymân Hân vüz­erâlarından Koca Hüsrev Paşa'dır kim şehr i Bitlîs içre bezzâzistânı ve kârgîr binâ sûk ı sultânî ve Rahova sahrâsındaki hânı binâ eden Hüsrev i Şîr câmi‘idir kim Van hâkimi iken bu câmi‘ i şerîfi binâ etmişdir kim cemî‘i kıbâbları ve medreseleri cümle rasâs ı hâs ı nîlgûn ile mestûr olmuş bir câmi‘ i pür-nûrdur. Orta kubbesi gâyet mu­sanna‘dır ve zeheb i hâlis ile mutalla‘ olmuş alem­leri âfitâb ı âlem-tâbın tesîriyle şa‘şa‘ası çeşm i benî Âdemi hîrelendirir. Ve derûn ı câmi‘de envâ‘ i zî-kıymet musanna‘ âvîzeleri vardır. Ve cânib i er­ba‘a­sında revzenleri ve billûr ve necef ve moran cam­­ları gâyet münakkaşdır. Ve mihrâb u minberi ve mü’ezzinân mahfeli gâyet musanna‘dır. Ve bir İslâm­bol tarzı minâre i serâmedi vardır. Haremi etrâ­fın­da cümle medrese hücreleri vardır. Bu câmi‘ i pür-nûr Ortakapu iç yüzünde paşa sarâyı kur­bünde olmağile her cum‘a paşalar bu câmi‘de ibâdet ederler. Bu şehr i Van'da bundan gayrı kurşumlu imâret yokdur. Andan,

Tebrîz kapusu câmi‘i: Ma‘bedgâh ı atîkdir, ammâ hâk i amber-pâk ile mestûr câmi‘ i ma‘mûr­dur. Ammâ bânîsi ma‘lûmum değildir. Bunun dahi hareminde medresesi vardır. Andan,

İskele kapusu câmi‘i: Abbâs Ağa nâm bir hümâmın binâsıdır.

....................(1.5 satır boş)....................

Bunlardan mâ‘adâ mahalle mesâcidleridir.

Der-beyân ı mesâcidhâ-yı kal‘a i Van: Cümle (   ) aded mezgitlerdir. Evvelâ,

....................(1 satır boş)....................



Der-beyân ı dârü't-tedrîs i âlimân: Cümle (   ) aded medrese i dârü't-tahsîl i ulûmdur. Evvelâ medrese i Ulucâmi‘ ve medrese i Horhor ve medrese i Hüsrev Paşa ve medrese i Tebrîz kapusu ve medrese i Abbâs Ağa ve medrese i Kayaçlı.

Sitâyiş i dârü'l-Kur'ân: Ancak iki yerde der­shâne i Hazret i Kur’ân vardır. Evvelâ Ulucâmi‘de ve Hüsrev Paşa Câmi‘inde dârü'l-kurrâ vardır. Ammâ hıfz ı Kur’ân'dan gayrı İbn Kesîr ve seb‘a ve aşere kırâ’atları tilâvet olunmaz, tâlibânı yokdur. Ammâ şâ‘iri çokdur.

Der-vasf ı dârü'l-hadîs i Peygamberân: Her câmi‘de ilm i hadîs ders i âmları vardır ammâ Rûm'daki gibi kârgîr binâ ile mebnî dârü'l-hadîsleri yokdur ve müfessirîn ü muhaddisînleri gâyet çok­dur. Hatta Müslim ü Buhârî hadîslerin hıfz eyler âlimleri vardır.

Der-ayân ı dârü't-ta‘lîm i mekteb i sıbyân: Cümle yigirmi aded mekteb i tıflândır. Cümle necîb ü reşîd ciğer-kûşeleri Fârisîhândır. Andan, [257a]

Manzara i tekye i dervîşân ı zîşân: Cümle (   ) aded tekyedir. Evvelâ tekye i Hâcegân ı Rûmiyye,

....................(1 satır boş)....................



Ta‘rîf i çeşme i âb ı revân: Cümle (   ) aded çeşme-sâr ı âb ı hayvânlardır. Cümleden Horhor çeşmesi ve Dördgözlü çeşme ve Hüsrev Paşa çeşmesi

....................(1 satır boş)....................



Alâmet i sebîl i cân-sitân: Cümle (   ) aded sebîlhânedir.

....................(1.5 satır boş)....................



Esmâ i aded i mahallât ı Müselmân: Cümle (   ) mahalledir. Evvelâ Paşa mahallesi ve Horhor mahallesi ve mahalle i Ulucâmi‘ ve mahalle i Suluk ve mahalle i İskele kapusu ve mahalle i Ortakapu ve mahalle i Tebrîz kapusu (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   )

Evsâf ı sarâyhâ-yı kibâr ı a‘yân: Cümle kırk aded sarây ı ma‘mûrelerdir. Cümleden Ortaka­pu'nun iç yüzünde Hüsrev Paşa Câmi‘i kur­bünde Paşa sarâyı, cümle kırk aded hücre ile ârâste ve kâl‘a vü dîvânhâne i tahtânî ile pîrâste olmuş, kal‘a dîvârı tarafı bâğçeli ve Uğrunkapusu üzre kasr ı âlîli ve bir hammâmlı sarây ı azîmdir ve dîvânhâne odasının târîhi böyle vâki‘ olmuşdur:

Şâniyâ oldu sâl i târîhi:

Tarh ı dîvânhâne i âlî. Sene 1055.

Bu dahi bir kasr ı Havernak târîhidir:



Gönül levhinde yazdı kilk i fikrin Şânî târîhin:

Süleymânî binâ vü tarh ı zîbâ kasr ı sultânî

Sene 1047.

Süleymân Paşa binâsı olmağile târîhi böyle vâki‘ olmuşdur. Bu dahi paşaların hâsodası târîhidir:



Şânî berâ-yı târîh i sâleş Goftâ:

"Mübârek în beyt i ra‘nâ"1

Sene 1058.2

Bu dahi Ketenci Ömer Paşazâde Van'ı ta‘mîr etdikde bir kal‘a i bâlâ üzre binâ etdiği kasr ı âlînin târîhidir:



Görüp itmâmını Şânî dedi ana târîh

Eyledi sa‘y edüp Van'ı mücedded[en] ta‘mîr3

Sene 1055.

Bu sarây ı azîmin enderûn ı gılmân ı hâssa içün kırk elli aded tahtânî hücreleri ortasında bir mey­dân ı azîmi vardır. Hatta taşra dîvânhânesi dahi tahtânî bir vâsi‘ meydândır. Bu hakîr ol dîvânhâne dîvârına bir kalyon ve kadırga tasvîri tahrîr etdim, hâlâ alâmetimizdir ve bu dîvânhânenin cânib i gar­bındaki pençereler sarây bâğına nâzır bir bâğ ı İremezâtü'l-imâd'dır. Ve dîvânhâne kapusundan taşra sarây meydânıdır kim bizim Melek Ahmed Paşa efendimiz ol meydânda tabl [u] kudümün döğerek her gün cirid oynadup iç ağaları silâhşör­lük ederlerdi. Tâ bu mertebe meydân ı vâsi‘dir. Bu fezânın cânib i erba‘asında dâ’iren-mâdâr tahtânî ve fevkânî ikişer kat altı yüz aded müte‘addid hüc­re­lerdir. Çârsûya nâzır bir kapusu vardır kim şeb [ü] rûz anda pâsbânlar bevvâblık ederler.

Andan yine bu aşağıda Hüseyin Ağa sarâyı ve Kadı Efendi sarâyı ve Süleymân Beğ sarâyı ve De­mir­cioğlu sarâyı ve Mallı kayaçlı sarâyı ve Çen­de­dan­oğlu sarâyı ve Hadım Ca‘fer Ağa sarâyı ve Defterdâr Şânî Efendi sarâyı (   ) (   ) (   ) (   )

Bu sarâylardan mâ‘adâ bâlâda ve aşağı kal‘ada cümle sekiz bin sekiz yüz hücre add olunur. Cümle hâneleri kireç ve cibis ile mestûr hâne i ma‘mûr­lar­dır. Çoğu ikişer kat musanna‘ ve kârgîr binâ hâne­dân­lardır ve cemi‘î şâhrâhları pâk u pâkîze kal­dı­rım­lı vâsi‘ tarîk ı âmlardır.

Üç aded mahalle Ermenîlerdir kim bunlar da kal‘a huddâmlarıdır kim harâclarına bedel kal‘anın ta‘mîr ü termîmine memûrlardır. Bunlardan gayrı bu kal‘ada millet i Nasârâ'dan Urûm u Yahûdî ve Fireng ü Kıptî ü Râfızî yokdur. Ve gâyet mün‘im bâzergân Ermenîleri vardır. (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   )


Yüklə 7,57 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   ...   74




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin