Hidayet önderleri hz. Fatima (A. S) Müellif: Komisyon (Dünya Ehl-i Beyt Kurultayı) Tercüme


- Hz. Peygamber (s.a.a) ve Fatıma (a.s) Arasında Fedek



Yüklə 0,75 Mb.
səhifə21/36
tarix20.11.2017
ölçüsü0,75 Mb.
#32369
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   ...   36

3- Hz. Peygamber (s.a.a) ve Fatıma (a.s) Arasında Fedek


Yüce Allah bir ayette şöyle buyuruyor: "O hâlde sen, akrabaya, yoksula, yolda kalmışa hakkını ver. Allah'ın rızasını isteyenler için bu, en iyisidir. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir."[191] Bize göre, bu ayette hitap Hz. Peygamber'e (s.a.a) yöneliktir. Burada yüce Allah, Peygamberi'ne, akrabalara haklarını vermesini emrediyor. Peki kimlerdir bu akrabalar? Nedir bunların hakları? Müfessirler, bu ayette sözü edilen akrabalardan maksadın, Hz. Peygamber'in (s.a.a) akrabaları olduğu hususunda görüş birliği içindedirler. Bunlar da, (üzerlerine selâm olsun) Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin'dir. Dolayısıyla, ayetteki hitabın anlamı şudur: Akrabalarına haklarını ver.

Suyuti'nin ed-Dürrü'l-Mensûr adlı eserinde Ebu Said el-Hudri'nin şöyle dediği belirtiliyor: "Akrabaya hakkını ver… ayeti nazil olunca, Hz. Resulullah (s.a.a) Fatıma'yı çağırdı ve ona Fedek'i verdi."[192]

İbn Hacer el-Askalanî es-Savaiku'l-Muhrika adlı eserinde şöyle der: "Ömer dedi ki: Size bu meseleyi anlatacağım. Bu ganimet hususunda Allah, bazı şeyleri sadece Peygamberi'ne (s.a.a) özgü kılmıştır ve bundan, onun dışında hiç kimseye herhangi bir pay vermemiştir. Allah şöyle buyuruyor: 'Allah'ın, onlardan Peygamber'ine verdiği ganimetler için siz at ve deve koşturmuş değilsiniz. Fakat Allah, Peygamber'ini dilediği kimselere karşı üstün kılar…'[193] Dolayısıyla şu Fedek arazisi de sadece Peygamber'e (s.a.a) özgüdür."

Tarihî rivayetlerden Fedek'in Fatıma'nın elinde olduğu anlaşılıyor. Bu araziler üzerinde tasarruf hakkı ona aitti. Yine İmam Ali'nin (a.s) Basra'ya vali olarak tayin ettiği Osman b. Hüneyf'e gönderdiği mektuptan da anlaşılacağı üzere o dönemde Fedek Âl-i Resul'ün elindeydi.

"Evet, Fedek bizim elimizdeydi. Göğün gölgelediği şeylerin içinde sadece bu kadarı bize aitti. Ama bazıları onun bizde olmasını kıskandılar, bazıları da öfkelendiler. Fakat Allah ne güzel hakemdir!…"[194]

Bazı rivayetlerde belirtildiğine göre, Ebubekir halifelik makamına oturur oturmaz Fedek'i Fatıma'dan (a.s) aldı.[195] Bunun anlamı şudur: Fedek, Resulullah (s.a.a) zamanından beri Fatıma'nın elinde ve onun tasarrufu altındaydı ve Ebubekir onu Fatıma'dan aldı.

Allâme Meclisî'nin rivayetinde şöyle deniyor:

"Resulullah (s.a.a) Fedek bölgesini ele geçirdikten sonra Medine'ye girince, Fatıma'nın (a.s) yanına gitti ve şöyle dedi: 'Ey Kızım! Allah babana Fedek'i ganimet olarak verdi, bu araziyi ona özgü kıldı. Başka hiçbir Müslüman için değil, sadece ona bu arazi üzerinde dilediği gibi tasarrufta bulunma yetkisini verdi. Dolayısıyla bu arazi ile ilgili olarak dilediğimi yapabilirim. Annen Hatice'nin babanın üzerinde mehir borcu vardı. Bu mehir karşılığında Fedek'i sana veriyorum. Sana ve senden sonra da senin çocuklarına bağışlıyorum bu araziyi.' Peygamberimiz (s.a.a) bu sözleri söyledikten sonra bir deri parçasının getirilmesini, ardından da Ali b. Ebu Talib'in çağırılmasını istedi. Ali'ye dedi ki: 'Yaz. Fedek Resulullah'ın Fatıma'ya bağışıdır.' Buna Ali b. Ebu Talib, Resulullah'ın azatlısı ve Ümmü Eymen şahittir."[196]


4- Fedek'in Gasp Edilmesi


Resulullah'ın (s.a.a) vefatından sonra Ebubekir iktidara geçtikten on gün sonra, bütün iktidarın dizginlerini iyice eline geçirdi. Sonra Fedek'e birini göndererek Resulullah'ın kızı Fatıma'nın vekilini oradan çıkardı.

Rivayet edilir ki, Fatıma Ebubekir'e şu haberi gönderir: "Sen mi Resulullah'ın (s.a.a) vârisisin, yoksa ailesi mi?" Ebubekir, "Elbette ailesi." diye cevap verir. Fatıma şöyle der: "Öyleyse Resulullah'ın (s.a.a) payına ne oldu?" Ebubekir şu karşılığı verir: "Ben Resulullah'ın (s.a.a) şöyle dediğini duydum: 'Allah, Peygamber'ine bir tadımlık tattırmıştır…' Sonra Allah Peygamber'in ruhunu kabzetti. Onun mirasını da ondan sonra onun yerine geçen kimseye vermiş oldu. Ondan sonra göreve ben geldim. Ben de Fedek'i Müslümanlara geri veriyorum."

Aişe'den şöyle rivayet edilir: "Fatıma Ebubekir'e haber göndererek Resulullah'ın (s.a.a) mirasından payına düşenleri istedi. Fatıma o sırada Medine'de, Fedek'te ve Hayber humusundan Resulullah'ın payına düşen kısımları istiyordu. Ebubekir şu karşılığı verdi: Resulullah (s.a.a): 'Biz peygamberler miras bırakmayız, bizden geride kalan mal sadakadır… Âl-i Muhammed bu maldan sadece yiyebilir.' buyurmuştur. Allah'a yemin ederim ki, ben Resulullah'ın (s.a.a) sadakalarının durumunu hiçbir şekilde değiştirmeyeceğim. Resulullah (s.a.a) zamanında nasıl idiyse, bundan sonra da öyle olacaktır. Bunlar üzerinde Resulullah'ın yaptığı tasarrufun aynısını yapacağım. Böylece Ebubekir Peygamber'in (s.a.a) mirasından Fatıma'ya bir pay vermeyi kabul etmedi."[197]

İmam Muhammed Bâkır'ın (a.s) şöyle dediği rivayet edilir:

"Ali, Fatıma'ya (a.s) dedi ki: 'Git ve baban Resulullah'tan (s.a.a) sona kalan mirasını iste.' Bunun üzerine Fatıma, Ebubekir'in yanına geldi ve şöyle dedi: 'Niçin, babam Resulullah'ın (s.a.a) mirasını bana vermiyorsun? Neden benim vekilimi Fedek arazisinden çıkardın? Orayı Resulullah'ın (s.a.a), Allah'ın emriyle bana verdiğini bilmiyor musun?' Ebubekir şöyle dedi: 'Allah dilerse, hiç şüphesiz sen haktan başka bir şey söylemezsin. Ama bunun için şahitler getirmen gerekiyor.' Bunun üzerine Ümmü Eymen geldi ve Ebubekir'e şöyle dedi: 'Ey Ebubekir! Resulullah'ın söylediği bir sözü senin karşına kanıt olarak sunmadıkça şahitlik etmeyeceğim. Allah adına seni yemine veriyorum, Resulullah (s.a.a), 'Ümmü Eymen cennet ehlinden bir kadındır.' dediğini bilmiyor musun?' Ebubekir, 'Evet, biliyorum.' dedi. Bunun üzerine Ümmü Eymen şöyle dedi: 'Ben şahitlik ediyorum ki yüce Allah, Akrabalara hakkını ver… ayetiyle Resul'üne tavsiyede bulundu, o da Allah'ın bu emri doğrultusunda Fatıma'ya Fedek'i verdi.' Sonra Ali (a.s) geldi, o da aynı şekilde şahitlikte bulundu. Bunun üzerine Ebubekir, Fedek'in Fatıma'ya ait olduğunu belirten bir yazı yazarak ona verdi. Bu sırada Ömer içeri girdi ve 'Bu yazı nedir?' diye sordu. Ebubekir, 'Fatıma, Fedek'in kendisine ait olduğunu iddia etti, Ümmü Eymen ve Ali de onun lehine tanıklıkta bulundular. Ben de ona bu yazıyı verdim.' dedi. Ömer yazıyı Fatıma'dan aldı, içine tükürerek parçaladı. Fatıma ağlayarak dışarı çıktı."

Rivayet edilir ki: "İmam Ali (a.s) mescitte bulunan Ebubekir'in yanına geldi ve dedi ki: 'Ey Ebubekir! Niçin Fatıma'ya Resulullah'tan (s.a.a) kalan mirasını vermiyorsun? Fatıma, Resulullah (s.a.a) yaşarken bu araziye sahip olmuştu.' Ebubekir ona şu karşılığı verdi: 'Burası Müslümanlara kalan bir ganimettir. Resulullah'ın (s.a.a) burayı kendisine verdiğine dair şahit getirmesi gerekir. Aksi takdirde buranın üzerinde bir hak iddia edemez.' Bunun üzerine Emirü'l-Müminin (a.s) şöyle dedi: 'Ey Ebubekir! Sen, bizim hakkımızda, Müslümanlar için verdiğin hükümden farklı bir hüküm mü veriyorsun?' 'Hayır.' dedi. Ali (a.s) şöyle dedi: 'Müslümanların elinde sahip oldukları bir şey varsa, ben gelip bu şey üzerinde hak iddia etsem, kimden belge istersin?' 'Senden isterim.' dedi. Bunun üzerine Ali (a.s) şu karşılığı verdi: 'Öyleyse, şu anda elinde bulunan, üstelik Resulullah'ın (s.a.a) zamanından, onun ölümünden sonraya kadar sahip olduğu bir arazi ile ilgili olarak ne diye Fatıma'dan belge istiyorsun? Niçin Fatıma'nın elinde bulunan bu arazi üzerinde hak iddia eden Müslümanlardan, tıpkı benden istediğin gibi, belge ve şahit istemiyorsun?...' Ebubekir bir şey söylemeden öylece susup kaldı."

"Bunu gören Ömer şöyle dedi: 'Ey Ali! Bizimle konuşmaya son ver. Çünkü senin sunacağın kanıtlara karşı koyabilecek güçte değiliz. Ya adil şahitler getirirsin, ya da orası Müslümanlara kalmış ganimettir; Fatıma'nın da, senin de orada herhangi bir hakkınız yoktur.' İmam Ali (a.s) şöyle dedi: 'Ey Ebubekir! Allah'ın kitabını okuyor musun?' 'Evet.' dedi. 'Peki bana, 'Allah ancak siz Ehl-i Beyt'ten her türlü kötülüğü uzak tutmak ve sizi tertemiz kılmak ister.' ayetinin kimin hakkında indiğini söyler misin? Bizim hakkımızda mı, yoksa başkalarının hakkında mı inmiştir?' dedi. 'Tabi ki, sizin hakkınızda inmiştir.' dedi. Bunun üzerine Ali (a.s) şöyle dedi: 'Peki, bazı kimseler, Resulullah'ın (s.a.a) kızı Fatıma'nın hayâsızca bir davranışta bulunduğuna dair şahitlik etseler, Fatıma'ya ne yaparsın?' 'Diğer kadınlara uyguladığım gibi, ona da had cezasını uygularım.' dedi. Ali (a.s) şöyle dedi: 'O zaman, Allah katında kâfirlerden olursun.' 'Niçin?' dedi. 'Çünkü, Allah'ın, onun tertemiz olduğuna ilişkin tanıklığını reddetmiş, şahitlerin onun aleyhindeki şahitliklerini dikkate almış oluyorsun. Tıpkı Allah'ın hükmünü ve Peygamber'in (s.a.a) Fedek'i Fatıma'ya ait kılan hükmünü reddedip, onun Müslümanlara kalmış bir ganimet olduğunu iddia ettiğin gibi. Oysa Resulullah (s.a.a), 'Belge getirmek, iddia sahibine, yemin etmek de inkâr edene aittir.' buyurmuştur.' buyurdu. Bunun üzerine ortalık dalgalanmaya başladı ve bazıları bazılarının görüşünü reddeder biçimde bir kaynaşma meydana geldi. Sonunda dediler ki: Allah'a andolsun, Ali doğru söylüyor."[198]


Yüklə 0,75 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   ...   36




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin