I u n d e n bugüN



Yüklə 7,14 Mb.
səhifə46/129
tarix09.01.2019
ölçüsü7,14 Mb.
#94242
1   ...   42   43   44   45   46   47   48   49   ...   129

Bibi. Tarih-i Cevdet, VIII, X; Tarih-i Şâniza-de, I; Mustafa Nuri Paşa, Netayicü'l-Vukuat, III-IV, ist., 1327; I. H. Uzunçarşılı, Rumeli Ayanından Tirsinikli İsmail, Yıhkoğlu Süleyman Ağalar ve Alemdar Mustafa Paşa, Ankara, 1942; Karal, Osmanlı Tarihi, V; G. Oğulukyan, Georg Oğulukyan'm Ruzname-si-1806-1810 isyanları, III. Selim, IV. Mustafa, II. Mahmud ve Alemdar Mustafa Paşa, ist., 1972; Efdaleddin (Tekiner), "Alemdar Mustafa Paşa", TOEM, no. 10-21 (1911-1913); Ali Rıza, Bir Zamanlar • K. Arapyan, Rusçuk Ayanı Mustafa Paşa'nın Hayatı ve Kahramanlıkları, Ankara, 1943.

NECDET SAKAOĞLU



ALEMDAR SİNEMASI

İstanbul'un sinema olarak yapılmış ve halen ayakta olan en eski salondur. Gülhane'den Yerebatan Sarayı'na doğru çıkarken, Alemdar Caddesi üstünde sağ koldadır. Bugün (1993) otomobil galerisi olarak kullanılmaktadır.

İhtifalci Ziya Bey, sinemanın yapıldığı yerde eskiden bir Bizans Manastı-rı'nın (Meryem Ana) bulunduğunu söyler. Salonun inşa tarihi belli değildir. Cumhuriyet'ten önceki yıllarda işletmecisinin Haçaras Efendi, sonra ise Anas-tas ve Vasil Anas kardeşler olduğunu 1933'te Cumhuriyet gazetesinde çıkan bir yazıdan öğreniyoruz. Mustafa Gökmen de, çeşitli gazete kayıtlarına dayanarak, sinemanın ilk sahibinin Mehmed Abut Efendi, ikinci sahibinin ise Sadık Bey olduğunu yazar.

Alemdar Sineması'nın bir özelliği de kadın ve erkeklere bir arada film oynatmayı ilk deneyen salon oluşudur. Bilindiği gibi İstanbul'da ilk sinema salonları açıldığında müşteriler sadece erkeklerdi. Alemdar'da ise, kapıdan perdeye doğru tahta perdeyle salon ikiye bölünerek, bir tarafına kadın, diğer tarafına erkek seyirciler alınmıştır. Burhan Ar-pad, 19öO'lı yıllarda kaleme aldığı bir yazıda, Alemdar Sineması'nın bir zamanlar İstanbul sinemalarının en kibar salonu olarak tanındığını belirtir. 470 kişilik, locası ve balkonu bulunmayan bir salona sahip olan Alemdar Sineması, açıldığı günden 1960'lara kadar sürekli yabancı film oynattı. Daha sonra ise yerli film gösterilmeye başlandı. 1974'te seyirci sayısı iyice azalınca kapatıldı. Önce spor salonu oldu, ardından da otomobil galerisi yapıldı. Bibi. Gökmen, Sinemalar, 27; ISTA, II, 606. GÖKHAN AKÇURA



ALGAZİ, İZAK

(24 Nisan 1889, İzmir - 3 Mart 1950, Montevideo, Uruguay) Yahudi asıllı, klasik Türk musikisi ve Musevi dinî musikisi okuyucusu; Musevi din adamı. "Bülbülî Salomon" lakabıyla tanınan, sinagog hazzanı (hanendesi), besteci Salomon Algazi'nin oğludur. İlk ve orta öğrenimini İzmir'de tamamladı. 19l4'te İzmir'deki Yahudi okullarında öğretmenliğe başladı. Genç yaşta Yahudi cemaati içinde ve dışında çeşitli toplumsal faaliyetlere katıldı, cemaate bağlı kuruluşlarda görevler aldı. 1908-1911 arasında İzmir Belediye Meclisi'nde üye olarak bulundu. I. Dünya Savaşı ile Yunan işgalinin yol açtığı yıkımlar İzmir'deki Yahudi cemaatim de etkileyince 1923'te ailesiyle birlikte İstanbul'a göç etti. İstanbul'da Şişhane'deki Neve Şalom Sinagogu'nun(->) maftirimine (koro) girdi, bir süre sonra da musiki faaliyetleriyle tanınan Galata'daki İtalyan sinagoguna hazzan ve musiki müdürü oldu.

Algazi İstanbul'da geçirdiği on yıl içinde Yahudi cemaatinin en ileri gelen hahamlarından biri oldu. Yahudi eğitim kurumlarında etkin görevler üstlendi. Cemaatle genç cumhuriyetin ileri gelenleri arasındaki ilişkileri geliştirmeye ça-"Ştı. Yahudi cemaatinin cumhuriyetin ülküleriyle bütünleşmesi gerektiği görüşünü benimseyerek bu inancını İstanbul'da çıkardığı haftalık gazete la Voz



İzak Algazi

Edwin Seroussi, Mizimrat Qedem - The Life and Music of R. Isaac Algazi from Turkey, Kudüs, 1989



Orientale'de yazdığı yazılarda dile getirdi; Atatürk'ün modernleşme ve Batılılaşma konusundaki düşüncelerini savundu.

1930'lu yıllar Algazi için oldukça huzursuz yıllardır. Devlet memuriyetinde Türklerin azınlıklara tercih edilmesi yüzünden iş bulma imkânları azalmış, bu arada radyo yönetim kurulu üyeliği yetkililerce onaylanmamıştır. Çıkardığı haftalık gazete 1933'te İbrani alfabesini bırakıp, Latin alfabesini kabule zorlanmış, siyonist eğilimleri de Türkiye'de kalmasını engellemiştir. Bütün bu etmenler sonucu Türkiye'de artık barınamayaca-ğına inanan Algazi önce Paris'e göç etmiş, iki yıl sonra da Uruguay'ın Montevideo şehrine yerleşmiştir.

İzak Algazi İstanbul'daki Yahudi cemaatinin en tanınmış hahamlarından ve en seçkin aydınlarından biridir. Geniş kültürü son yıllarında yayımlanan, makale, şiir ve öteki edebi yazılarını topladığı kitaplarında görülür. Aynı zamanda güzel konuşan, etkileyici bir hatipti. Yahudi ve Türk musikilerindeki ustalığı ise en önemli yönüdür. Bu çokyönlülü-ğüyle Türkiye Yahudi cemaati içinde benzerine az rastlanır bir ün kazanmış, nerdeyse efsaneleşmişti. Bu efsane bugün de Yahudi cemaati içinde canlıdır.

Algazi 20. yy'ın en önde gelen Sefa-rad musikicilerinden biridir. Yahudi dünyasında yakın zamanların en büyük Doğulu musiki adamlarından biri sayılmaktadır. Musikiciliğiyle Türklerin de hayranlığını kazanmış, musiki çevrelerinde seçkin bir sanatçı katına yükselmiştir; musikideki bilgisi ve ustalığından ötürü Türklerce "Hoca" sıfatıyla anılırdı. Musiki yeteneği çok genç yaşta fark edilen Algazi ilk musiki bilgilerini babası Salomon Algazi'den öğrendi. Musiki-

deki öbür hocaları Musevi besteciler Sem Tov Şikâr (1840-1920) ile Hayyim Alazraki'dir (ö. 1913). Hem Musevi dini musikisi hem de klasik Türk musikisi alanında yetişti. Türklere ve Yahudilere musiki dersleri verdi. Algazi'nin eşine az rastlanır, geniş hacimli sesi ile üstün okuyuş üslubu 78 devirli plaklarla günümüze ulaşmıştır. Bu plaklardan 32'si dini ve dindışı Yahudi şarkıları ile doğaçlamalardır. Bu ezgilerin en belirgin özelliği, bir-iki şarkı dışında tümünün Türk musikisi makamlarının yapısı içinde bestelenmiş ve icra edilmiş olmasındadır. Doğrudan doğruya Türk musikisi için doldurduğu plaklarda ise şarkılar ve gazeller okumuştur; Türk musikisi plaklarının tam bir dökümü çıkarılmamıştır. Tamamı İstanbul'da doldurulan her iki türdeki plaklarında da ses, perde ve aralık hâkimiyeti hemen dikkati çeker. Özellikle "gazel" türünü başarıyla kullanmıştır. Üslubu ve tavrı zamanın tanınmış birçok Türk musikisi okuyucusu üzerinde etkili olmuştur. Gözlemcilere göre Türk musikisi repertuvarı da geniş olan bir sanatçıydı. Algazi üzerine bir araştırma yayımlayan, İsrail'deki Bar-Ilan Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Edwin Seroussi sanatçının taş plaklarından temizlenerek hazırlanan iki kasetini kitapla birlikte yayımlamıştır.

Algazi aynı zamanda bestecidir. Neveser kâr, suzidil, şevkefza, mâye ve bestenigâr fasılları bestecilik alanındaki başlıca ürünleridir. Ne var ki, bu eserler bestelendiği günlerde seslendirilmişse de notaları yayımlanmamış, mirasçılarında kalmıştır. Sanatçı bunlar dışında bir de "tayyare marşı" bestelemiştir. Şiirleri ile şiir derlemeleri Türk musikisi açısından önem ve özellik taşır. Bu şiirlerin her biri bir musiki faslında yer alan musiki eserleri için yazılmış, bir araya getirildiğinde bir dizi oluşturan güftelerdir. Her dizi bir makamın adım taşır.

Algazi'nin bir de Hüseynî Faslı adlı bir nota yayını vardır. 1925'te İstanbul'da yayımladığı bu kaynakta çeşitli Musevi bestecilerin bir "fasıl" oluşturan eserlerinin notaları yer almaktadır.

Bibi. A. Galanti, Türkler ve Yahudiler, ist., 1947; A. Galanti, Türk Harsı ve Türk Yahudi-si, ist., 1953; E. Seroussi, Mizimrat Qedem-The Life and Music of R. Isaac Algazi from Turkey, Kudüs, 1989; B. Aksoy, "Unutulmuş Bir Musiki Üstadı: Haham İzak Algazi Efendi", Argos, no. 37, Eylül 1991.

BÜLENT AKSOY



ALIŞVERİŞ MERKEZLERİ

Kentin çeşitli semtlerinde, son beş yıl içinde kurulup yaygınlaşmaya başlayan, içinde çeşitli mağazalar yanında eğlence ve boş zaman değerlendirme birimlerini de toplayan büyük merkezler.

İlki 1988'de Ataköy'de Galleria adı altında açılan modern alışveriş merkezleri, tarih boyunca her zaman canlı bir alışveriş ve ticaret kenti olan İstanbul'un Kapalıçarşı, Mısır Çarşısı, büyük pasajlar gibi mekânlarının işlevini günü-

ALIŞVERİŞ MERKEZLERİ

188

189

ALİ

Center Şişli'de, 19 Mayıs Caddesi üzerinde kuruludur. 1990 Eylül'ünde faaliyete geçmiştir. İnşaatına Temmuz 1986'da başlanan merkez toplam 16.280 m2 alan üzerine kuruludur. İşmerkezi olarak hizmet veren Nova Baran Plaza, 13-350 mr'de 20 ofis katı ile bunlara ait bir kapalı garajdan oluşmaktadır. 3 a-det, 21 kata hizmet veren, l adet de 5

müzde yüklenmiş çarşılardır. Aynı çatı altında giyim kuşamdan gıdaya, elektronik eşyadan müzik aletlerine kadar çeşitli ürünleri pazarlayan mağazaları, büroları, lokanta ve cafeleri, eğlence, dinlenme ve boş zamanları değerlendirme birimlerini barındıran bu merkezler, 1990'dan itibaren farklı semtlerde birbiri ardına kurulmaya başlayarak kentin ekonomik yaşamında olduğu kadar sosyal yaşamında da yeni bir ilgi odağı haline gelmiştir. Her gün binlerce müşteri ve meraklının ziyaret ettiği bu merkezler sinema, toplantı, fuar solanlarına; buz pateni pisti ve oyun salonları gibi bölümlere de sahiptir. İçlerindeki çeşitli lokanta, kafeterya ve barlarda değişik ülke mutfaklarından örneklerin de sunulduğu alışveriş merkezlerinde ünlü mağaza ve kuruluşların şubeleri, irili ufaklı dükkânlar vardır.

Büyüklükleri, çeşitlilikleri, modern ve özenli mimarileri, yönetim anlayışları ve işletmecilikleriyle Türkiye için yeni örnekler oluşturan bu merkezler kendi güvenlik ve enerji sistemlerine, açık ya da kapalı otopark alanlarına sahiptirler, istanbul'da açılan alışveriş merkezlerinin sonuncusu Eylül 1993'te hizmete giren Capitol'dür. Nova Baran, Pyramid, Atrium yanında kentin çeşitli bölgelerinde halen en önemlisi inşaatı bitmekte olan Levent-Etiler Nisbetiye Caddesi ü-zerindeki Ak Merkez olmak üzere benzer yeni merkezlerin de kurulması planlanmaktadır.

Kentin modern alışveriş merkezlerinin ilk örneklerinden olan Galleria'nın inşaatına Ocak 1987'de, Ataköy Turizm Merkezi Kompleksi'nin ilk bölümü olarak başlanmış ve projesi Hayati Tabanlıoğ-lu'na ait olan Galleria, 18 ayda tamamlanmıştır. Türkiye Vakıflar Bankası'nm iştiraki Ataköy Turizm Tesisleri ve Ticaret AŞ tarafından işletilen Galleria, toplam 77.000 m2'lik alana yayılmıştır. Merkezin en büyük bölümleri, Fransa'nın ünlü Printemps Mağazaları ile ABD'nin ünlü eğlence merkezi Fame City'dir. Galleria bütünlüğü içinde 127 mağaza bağımsız olarak hizmet vermektedir.

Alışveriş merkezinde, 480 m2'lik bir buz pisti, 2.000 arabalık üç katlı otopark, kuruluşun 3. yılında hizmete giren 1.400 m2'lik fuar alanı, kokteyl salonu, 450 kişilik Palladium, iki seminer salonu ve cep sineması vardır. Birinci kata yayılmış restoran, kafeterya, açık büfe gibi yeme içme birimleri ise merkezin en çok müşteri toplayan bölümleridir.

1993 istatistiklerine göre, haftada. 200.000 kişinin ziyaret ettiği Galleria'da, kişi başına düşen alışveriş süresi 82 dakika, bir kişinin saat başına yaptığı harcama ise 434.110 TL'dir. Haftanın yedi günü, saat 10.00 ile 22.00 arası açık olan Galleria'da, Fame City ve yiyecek içecek bölümleri, cuma ve cumartesi günleri saat 01.00'e, diğer günler ise 24.00'e kadar hizmet vermektedir.

Galleria, 1988'de Uluslararası Alışveriş Merkezleri Konseyi'nin ABD ve Av-

Altunizade'de Eylül 1993'te açılışı yapılan alışveriş ve eğlence merkezi Capitol.

Elif Erim / TETTV Arşivi

rupa'da o yıl hizmete giren 78 merkez arasında yaptığı bir değerlendirmede, en iyi mimari tasarım, en iyi mağaza karışımı, en detaylı proje, en hızlı inşaat ve en farklı özellikleri taşıyan merkez olarak birinciliği kazanmıştır.

Capitol alışveriş ve eğlence merkezi Altunizade'de, Tophanelioğlu Caddesi üzerinde kuruludur. 18 Eylül 1993'te açılmıştır. Projesi, Miar Mimarlık AŞ tarafından hazırlanan inşaatın yapımını üstlenen Mesa Grubu ile Tursoy Otelcilik ve Turizm Yatırımları AŞ'nin ortak yatırımı olan merkezin yönetimini, Mesa ve Tursoy grupları tarafından kurulan Metur Alışveriş Hizmetleri AŞ yürütmektedir.

Toplam 57.000 m2 alanda kurulu cilan 6 katlı Capitol, 2 garaj katı, 3 alışveriş katı ve eğlence merkezinden oluşmaktadır. 131 bağımsız bölümü vardır. Zemin katında 3.800 m2 alana yayılmış irili ufaklı hazır yemek işletmeleri ve konfeksiyon mağazaları yer almaktadır. Birinci katında, 50 m2'den 210 m2'ye kadar çeşitli genişlikte giyim mağazaları, ayrıca bu iki kata birden yayılmış, 5.700 m2'lik büyük bir mağaza daha vardır, ikinci katta ise, ev dekorasyon, günlük ihtiyaç ve konfeksiyon mağazaları bulunmaktadır. Bu katta en büyük alanı (2.300 m2) bir süpermarket kaplamakta, en üst katta geniş bir eğlence merkezi (6.700 m2) yer almaktadır.

Capitol'de, ayrıca 3 adet sinema, l adet küresel perdeli sinema, bowling, bilardo, quasar (lazer oyunu) salonları, çocuk merkezi ve hazır yemek işletmeleri vardır. Merkezin ortasında bulunan agora, çarşı içi yaya trafiğinin odak noktasıdır. Burada düzenlenen konser, defile, tiyatro gösterileri, bütün katlardan izlenebilmektedir.

Nova Baran Plaza ve Center



Elif Erim / TETTV Arşivi

Katlar arası düşey ilişkiyi 11 adet yürüyen merdiven, 4 adet 12 kişilik asansör ve merdiven güçlendirmektedir. Merkezde her kattaki mağazalara hizmet veren, garajla bağlantılı bir yük asansörü, yangın ve servis merdiveni, tuvalet, depolar ve tesisat şaftından oluşan 6 adet servis modülü vardır.

Nova Baran Plaza ve Nova Baran

kata hizmet veren asansör vardır. Plaza bölümünün toplam yüksekliği 72 m'dir.

Alışveriş merkezi olarak faaliyet gösteren Nova Baran Center ise 2.930 m2'lik bir alanda, 3 kata dağılmış 46 dükkân ile hizmet vermektedir. Birinci katta lokantalar, "fast food" dükkânları, cafe ve barlar vardır. İkinci katta, giyim, bijuteri, parfümeri, saat, gözlük, içki, sigara, evcil hayvanlar satan mağazalar ile bir pizza restoranı, oyun salonları ve Nova Baran Sineması bulunmaktadır. Üçüncü kat yine giyim ve çeyiz mağazaları, plak, kaset, CD, fotoğraf mağazaları ile güzellik salonlarına ve turizm acentalarına ayrılmıştır.

Nova Baran Plaza ve Center'ın dış cephesi reflektif camla kaplıdır. Isıtma, soğutma, havalandırma merkezi sistem ile sağlanmaktadır. Binada, uydu TV ve müzik yayını yapabilen modern donanım vardır. Güvenliği sağlamak amacıyla kurulmuş güvenlik odası, bu merkeze bağlı olarak tüm katlarda elektronik u-yarı sistemleri ve çok ekranlı bir koruma sistemi ile donatılmıştır. Merkez kendi kesintisiz enerji kaynağına sahiptir.

Center'ın iç bahçesi boydan boya ayna ve çiçeklerle süslü, ferah bir mekân olarak düzenlenmiştir. Kapalı otopark, Plaza katlarının kullanıcılarına (her kata 4 araçlık yer olarak) tahsis edilmiştir. Açık otopark ise, 60 araç kapasiteli olup, Center'daki dükkân işleticilerine ve müşterilerine ayrılmıştır.

Fenerbahçe Burnu'nda kurulu olan Pyramid kültür ve eğlence merkezi, mağazacılık sektörünün tanınmış isimleri (Cotton Bar, Divarese, Beymen Club, Benetton, Sisley, Jean Shop, Be-netton 012 Levi's), fast food firmaları (Mc Donald's, Dairy Queen, Creperie, Sultanahmet Köftecisi, Taco Grande, Pizzamatik, Yanı Yam, Baskin Robins), Talya Tekel birimi, 10 hattan oluşan Bowling Salonu, Snack Bar'ı ve sineması ile her yaştaki müşteri kitlesine seslenmektedir.

Yaklaşık 3.000 m2'lik bir alana kurulmuş olan merkez, 2 kattan oluşmaktadır. Giriş katında 8 mağaza, 5 yiyecek içecek mağazası ve tekel birimi vardır. İkinci katta Bowling Salonu, Snack Bar, Family Fun adlı oyun salonu ve Deniz Bar bulunmaktadır. Alt kattaki 440 m2'-lik Atrium, müşterilerin dinlenme alanı olarak düzenlenmiştir.

Yaz aylarında açık olan teras katında, iki adet bar ve şark köşesi vardır. Eğlence merkezinin bahçe düzenlemesi ve iç mekânlarının dekorasyonu, İstanbul insanının özlem duyduğu yeşillik ve doğa imgelerini canlandırmayı hedeflemiştir.

AYŞE HÜR


ALİ (Acem)

(?, ? - 1537, İstanbul) Klasik Osmanlı yapı sanatında adı bilinen ilk başmimar-dır. 1537'de ölen Acem Ali ile aynı dönemde yaşayan Esir Ali arasındaki isim benzerliği, araştırmacıların dikkatini

çekmiş ve her ikisinin de aynı kişi olduğu ispatlanmıştır. "Acem" ve "Esir" la-kaplanyla anılmasının nedeni, Yavuz Sultan Selim'in Doğu seferi sırasında İranlılardan esir alınmasıdır.

Babasının Abdülkerim adlı bir kişi olduğu, vakfiyelerdeki "Abdülkerim oğlu Alâeddin Ali Bey" kaydından anlaşılmaktadır. Mezarı, Şehremini'ndeki kendi adını taşıyan Mimar Acem Camii'nin mihrap cephesi önündeki hazirededir. Kendisinden sonra Mimar Sinan, mi-marbaşılığa atanmıştır.

Acem Ali, mimarbaşılığı döneminde Bursa ve Edirne üsluplarını çok iyi özümlemiş; Sinan ve sonrası için bu alanda önemli bir mimari birikim bırakmıştır. Bunların içinde en önemlisi hiç şüphesiz cami mimarisinde yan mekânların terk edilip, orta kubbenin ayak kullanmadan doğrudan duvarlara oturtulması geleneğini başlatmış olmasıdır.

Sultan Selim Camii ve Sultanahmet'teki İbrahim Paşa Sarayı(->), Acem Ali'nin en önemli eserleridir. Kitabesiz olmalarına rağmen bazı yapıların da ona ait olduğu, üslup özellikleri dikkate alınarak ileri sürülmüştür. Bunların arasında Eyüp'teki Cezerî Kasım Paşa Camii, Sütlüce ve Silivri'deki Pirî Mehmed Paşa camileri ile Topkapı Sarayı'ndaki Bâbüsselam bulunmaktadır.

ÖZKAN ERTUĞRUL



ALİ (Kara)

(l 7- yy) Osmanlı cellatlarının en ünlüsü. 17. yy'm ortalarında yaşadı ve yaklaşık yirmi beş yıl cellatbaşılık yaptı. Cellat Usta Süleyman'ın çırağı olarak mesleğe başladı. Pek çok cellat gibi Çingene asıllı olduğu sanılmaktadır. İri yarı bir adam olan Kara Ali, yaz kış çıplak

Derviş Ali'nin bir hattı: Mülk suresi. TSM. Şevket Rado, Türk Hattattan

dolaşır, sağ omzunda çapraz takılmış yalın bir kılıç taşırdı. Kuşağından kement ve çeşitli işkence aletleri sarkar, bu görünümü ile etrafa dehşet saçardı. İdam edilen kişinin giysileri ve üzerindeki parası celladın hakkı olduğundan, Kara Ali'nin kurbanlarının kim olduğunu dahi merak etmeden büyük bir soğukkanlılıkla görevini yaptığı söylenirdi. Şair Nefî, Sadrazam Hezarpare Ahmed Paşa ve Sultan İbrahim Kara Ali'nin boğduğu ünlü kişilerden birkaçıdır. Kara Ali'nin yalnız, Sultan İbrahim'in ölümünde (1648) soğukkanlı davranamadı-ğı rivayet edilir.

İSTANBUL


ALİ (Derviş)

(?, istanbul - 1673, İstanbul) Sülüs ve nesih hattatı. Hattatlar arasında, Anbarî-zade Derviş Ali'den ayırmak için Büyük Derviş Ali, I. Derviş Ali adlarıyla anılır. Yeniçeri ağalarından Karahasan oğlu Hüseyin Ağa ailesi tarafından yetiştirildi. Bir rivayete göre Hüseyin Ağa'nın manevi evladı; bir rivayete göre de azatlı kölesidir. Gençliğinde Yeniçeri Oca-ğı'nda karakullukçu idi. Hat sanatında hocası Halid-i Erzurumi'dir. Birçok öğrenci yetiştirmiştir. Bunlar arasında Sadrazam Köprülü Fazıl Ahmed Paşa da vardı.

Derviş Ali, elliden fazla Kuran ve birçok enam, evrâd (dua kitabı), kıt'a ve murakka yazmıştır. Suyolcuzade Mehmed Necib Efendi, Devhatü 'l-Küttâb adlı eserinde onu, Şeyh Hamdullah üslubunu canlandırdığı için göklere çıkarır.

Derviş Ali, gerçekten de Şeyh Hamdullah kudretinde yazı yazmıştır. Eserlerini Şeyh Hamdullah'ın eserlerinden ayırmak zordur. Bu yüzden hattatlar,

r

ALI



190

191

ALİ EFENDİ

ona "şeyh-i sani" (ikinci şeyh) adını vermişlerdir. Den'iş Ali, ünlü hattat Hafız Osman'a da(->) hocalık etmiştir.



Bibi. Müstakimzade, Tuhfe, 336; Rado, Hattatlar. 100-101: Suyolcuzade Mehmed Necib, Devh'atü'l-Kütiâb, İst., 1942, s. 49.

ALİ ALPARSLAN



ALİ (Derviş) (Anbarîzade)

(?, İstanbul - 1716, İstanbul) Hattat. Ak-lâm-ı sitte denen altı çeşit yazıda ustalık göstermiştir. Babası Anbarîzade unvanını taşıdığı için Anbarîzade Derviş Ali diye meşhur olmuştur. Ayrıca, Şeyh Hamdullah okuluna bağlı diğer Derviş Ali'den(-0 ayırmak için II. Derviş Ali, Küçük Derviş Ali, Derviş Aliyy-i Sani veya îmam Derviş Ali gibi unvanlarla da anılır. Mevlevî tarikatına mensuptu. Hat sanatında hocası Ağakapılı ismail bin Ali'dir. Yazının inceliklerini de Hafız Osman'dan öğrenmiştir. Alaca Mescit denen Çelebioğlu Mescidi'nin imamı idi. Mezarı Eyüp'tedir. Derviş Ali, Hafız Osman okulunun ünlü hattatlarındandır. Bibi. Müstakimzade, Tuhfe, 338; Rado, Hattatlar, 123.

ALi ALPARSLAN



ALİ BABA TEKKESİ

bak. ŞEHİDLÎK TEKKESİ



ALİ BEHÇET EFENDİ TEKKESİ

bak. SELİMİYE TEKKESİ



ALİ BEY (Denizoğlu)

(19. yy) Türk besteci. Hayatı, gördüğü musiki eğitimi ile onu izleyen musiki çalışmaları konusundaki bilgiler yok denecek kadar azdır, ama İstanbul'da yaşadığına kesin gözüyle bakılabilir.

"Denizoğlu" lakabıyla anılan Ali Bey, hem sanat musikisi zevkine, hem de halk zevkine seslenen, kendi türünde son derece başarılı şarkılar bestelemiştir. 17. ve 18. yy'ların musikisinde "şarkı" pek önemli sayılmayan, kuralları kesin olarak belirlenmemiş, hafif bir türdü. "Şarkı" ilk kez 19. yy ortalarında Hacı Arif Bey'in eserleriyle kuralları belirli, daha ciddi bir müzik formu durumuna geldi. Ancak, Hacı Arif Bey'le aynı dönemde yaşadığı halde eski bestecilerin şarkı anlayışını sürdüren değerli besteciler de vardır. Son derece kıvrak, coşkun, neşeli, zarif, şuh, bazen de buruk bir hüzün taşımakla birlikte büsbütün karamsar olmayan bu tür şarkılar, bir bakıma "Mustafa Çavuş üslubu" denebilecek bir bestecilik çizgisinin uzantılarıdır. Denizoğlu Ali Bey de bu çizginin bestecilerinden biridir. Şarkıları İstanbul'un musiki çevrelerinde olduğu kadar halk katında da çok sevilmiştir. Sanat musikisi zevkiyle İstanbul halkının musiki zevkini ilgi çekici bir üslupla kaynaştırdığı, bu yönüyle de İstanbul'a özgü musiki zevkini geniş ölçüde temsil ettiği söylenebilecek olan Ali Bey'in şarkılarından bazıları Türk musikisi reper-tuvarımn en tanınmış şarkıları arasında

yer alır. Özellikle hisarbuselik yürük aksak ("Yandım deminden, ağyar elinden"), şehnazbuselik semai ("Gönlüm alamam, yüzün göremem") ve şedd-i araban yürük aksak ("Bahçelerde aşla-ma, aşlamayı taşlama") şarkıları günümüze kadar değerinden ve güzelliğinden hiçbir şey yitirmeyen, konserlerde ve radyolarda sık sık okunan eserlerdir.

İSTANBUL


ÂLİ BEY (Direktör)

(1844, istanbul- 3 Şubat 1899, İstanbul) Mizah ve oyun yazarı. Kapı kethüdası Yusuf Cemil Efendi'nin oğludur. Özel eğitim gördü. Babıâli Tercüme Odası'nda çalıştı. Karantina başkâtipliği, Varna Sancağı mutasarrıflığı, Mamure-tü'1-Aziz ve Trabzon valiliği yaptı. 1894'ten ölümüne kadar Düyun-ı Umumiye İdaresi'nde direktör olarak çalıştı. Bu yüzden "Direktör" lakabıyla anılır.

Âli Bey ilk Türk mizah yazarlarındandır. Diyojen (1870-1872), Çıngıraklı Tatar (1873) ve Hayal (1873-1877) gazetelerindeki yazıları edebi mizahın ilk başarılı örnekleri arasındadır. Âli Bey Gedik-paşa'daki Osmanlı Tiyatrosu'nun kuruluşunda Güllü Agop'la(->) birlikte önemli rol oynadı. Fransız oyun yazarlarından çeşitli yapıtlar uyarladı. Telif oyunlar da yazdı. Bunların başlıcaları Ayyâr Hamza (1871, yb 1940), Kokana Yatıyor (1870, yb 1961), Misafiri İstiskal (1870), Geveze Berber (1872), Tosun Ağa ve Çıngı-



Direktör ': Âli Bey

Nuri Akbayar

ra/fe'tır. Ayrıca Letafet (1897, yb 1961) adlı müzikli oyunu vardır. Lehçetü'l-Ha-kayık (1897, yb 1962, 1974) adlı mizahi sözlüğü de çok ünlüdür.



Bibi. Osmanlı Müellifleri, II, 334; Sicitt-i Os-manî, W, 675; (Sevengil), Türk Tiyatrosu, I, 31; And, Tanzimat, 259; And, Osmanlı, 173.

İSTANBUL


AIİ BİN ABDULLAH

(1456, ? - ?, ?) Osmanlı mimarı. Mimarbaşı Yakub Şah'ın başhalifesi olarak Ba-yezid Camii'nin inşasında görev aldığı ve padişah tarafından çeşitli hediyelerle ödüllendirildiği bilinmektedir.

1507'de Yakub Şahla birlikte Bursa Pirinç Hanı'nın yapımında görev aldı. Yakub Şah'ın ölümünden sonra mimarbaşı oldu. Bu dönemde, Rumelihisarı Hamamı'nı inşa etti. II. Bayezid'in Dime-toka Sarayı'nın yapımında bulundu. İstanbul'da kırk beş gün süren 1509 depreminde hasar gören birçok yapının tamirini üstlendi. Bu yapılar arasında bulunan Fatih Camii'ni Mimar Bâlî ve Mimar Mahmud ile birlikte tamir etti. Yine aynı depremde hasar gören İstanbul surlarının onarımını mimarbaşı sıfatıyla yürüttü. Mimar Ali bin Abdullah'ın Hamza isimli bir oğlu olduğu ve saray mimarlarına katılmış olduğu bilinmektedir. Mimar Ali bin Abdullah'tan sonra, saray mimarbaşılığı görevine Mimar Murad'ın getirilmiş olma ihtimali kuvvetlidir.



Yüklə 7,14 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   42   43   44   45   46   47   48   49   ...   129




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin