I u n d e n bugüN



Yüklə 7,14 Mb.
səhifə91/129
tarix09.01.2019
ölçüsü7,14 Mb.
#94242
1   ...   87   88   89   90   91   92   93   94   ...   129

ATATÜRK BULVARI

382

383

ATATÜRK HAVALİMANI

Atatürk Arboretumu'nun girişinden (üstte) ve içinden (sağda) bir

görünüm.

Faik Yallmk

"canlı ağaç laboratuvarı" olarak hizmet görmektedir.

Atatürk Arboretumu'nu ziyaret edenler, İstanbul'da başka bir yerde göremeyecekleri bazı nadide ağaçlan, örneğin, Japon şemsiyeçamı (Sciadopitys verticil-lata), Çin suladini (Metasequoia glyptostroboides), Kaliforniya susediri (Calocedrus decurrens), bataklık servisi (Taxadium disticuni), Çin tırpanağacı (Cunninghamia lanceolatd), tayvanya (_Taiu>ania cryptomeroides), Amerikan sığlası (Liquidambar styraciflua), Amerikan laleağacı (Liriodendron tulipife-ra), mendilağacı (Davidia involucratd), Doğu Karadeniz meşesini (_Quercus ponticd) burada bulabilirler.

Bibi. F. Yaltırık, "Atatürk Arboretumu", İÜ Orman Fakültesi Dergisi, Seri A, c. 38(2), 1988; J. Scott-F. Yaltırık, The gardens of İstanbul and the Bosporus, Londra, 1990.

FAİK YALTIRIK

gürgen, doğu kayını ve Anadolu kestanesi izlemektedir.

Arboretuma yabancı orijinli (egzotik) ilk fidan, kokulu servi (Cupressus gove-niand) 1960'ta dikilmiş ve o tarihten itibaren yabancı kökenli ağaç dikimine artan bir hızla aralıksız devam edilmiştir. Bunların çoğu Çin, Japon ve Kuzey Amerika ağaçlarıdır. Diğer taraftan, ülkemizin değişik bölgelerinde yetişen ağaç ve çalı türleri de arboretuma getirilip dikilmektedir.

Bugün arboretum, başta İÜ Orman Fakültesi öğretim elemanları ile öğrencilerinin, Orman Bakanlığı bünyesindeki ilgili kuruluşlar ile orman mühendislerinin, diğer fakülteler ile araştırma kurumlarının, yerli ve yabancı bilim adamlarının, doğaseverlerin yapacakları incelemeler, bilimsel araştırmalar; lise, orta ve ilkokul öğrencilerinin ve halkın gezip görmesine her yönüyle açık

Atatürk Arboretumu'nda büyük gölet ve çevresinden bir görünüm. Faik Yaltırık



ATATÜRK BULVARI

Unkapam ile Aksaray'ı birbirine bağlayan kentin ana arterlerinden biridir.

Cumhuriyetle birlikte kent içi ulaşım sorun olmaya başladı. Vali ve Belediye Başkanı Lütfi Kırdar döneminde (1938-1949) yol yapımına önem verildi. Atatürk Bulvarı, Dolmabahçe-Maçka, Ka-sımpaşa-Dolapdere-Pangaltı, Taksim-Taşkışla yolları ve daha birçok yol bu devrin ürünüdür.

Atatürk Bulvarı'mn inşasına Cumhu-riyet'in ilk yıllarında başlandı. Uzunluğu 445 m, eni 50 m olan Yenikapı-Ak-saray kısmı 1925'te yapıldı. Parke olan bu kısım 160.000 liraya mal oldu. Atatürk Bulvarı'mn ikinci ve üçüncü kısımlarını oluşturan Saraçhanebaşı-Unkapam ve Aksaray-Saraçhanebaşı kısımları 1938 sonrası yapıldı. Bu kısımlar için istimlaklerle birlikte 4.200.000 lira sarf edildi.

Saraçhanebaşı-Unkapam kısmının boyu 1.100 m, eni 44 m'ydi. Aksaray-Saraçhanebaşı kısmı 555 m uzunluğunda ve 40-50 m genişliğindeydi. Kısmen mozaik parke, kısmen asfalt olarak yapılan her iki kısmın toplam alanı 43.788 m2'ydi. Sonraki yıllarda yapılan alt ve üst geçitler nedeniyle ilk şekli değişime uğradı.

Atatürk Bulvarı'mn Haliç ucu, Unkapam Geçidi'nin inşasına Haşim İşcan'ın belediye başkanlığı döneminde (1964-1968), 30 Nisan 1964 günü başlandı. Unkapam Geçidi Aksaray'dan gelip Azapkapı'ya geçmekte olan araçlarla, Eminönü-Eyüp arasında işleyen araçların bütün kesişmelerini ortadan kaldırdı.

Bu geçit yonca yaprağı biçimindedir. Balçıklı bir zemin üzerine oturduğu için bu alana 198 adet fore kazık çakıldı. Her' biri 30-35 m uzunluğunda olan bu kazıkların uzunluk toplamı 6.450 m'dir. 40 ton taşıma gücü olan her kazık 40 cm çapındadır. Kazıklar birbirine bağlanarak kolonlar meydana getirildi. Her kolon 205 ton ağırlık kaldırabilecek güçtedir.

Atatürk Bulvarı'mn uzantısı olan üstgeçit 27 m genişliğinde ve 68 m uzunluğundadır. Bu kısım Aksaray ile Taksim arasında işleyen araçlara ayrılmıştır.

Altgeçit ise Eminönü-Eyüp arasında ana trafiği kaldırır. Yonca yaprağı her iki istikametteki trafik bağlantılarını sağlar.

Unkapam Geçidi Atatürk Bulvarı'mn Haliç ucuna bir de meydan kazandırmıştır. 1965'te yapımı tamamlanan geçit 3.300.000 liraya çıkmıştır.

Atatürk Bulvarı'mn Beyazıt-Edirneka-pı yoluyla kesiştiği Saraçhanebaşı yine Haşim İşcan döneminde tekrar düzenlendi. Daha sonra Haşim İşcan Geçidi adı verilen Saraçhanebaşı Geçidi'nin yapımına 2 Eylül 1964 günü başlandı. Geçit 11.500 m2'lik bir alanı kapsamaktadır. Bu alanın 6.000 m2'lik kısmına geçit betonarme olarak inşa edildi. Sistem kenar ayaklar hariç, 16 kolon üzerine oturmaktadır. Küçük kolonlar 25 ton, en büyük kolonlar 1.000 ton yük taşıyacak güçtedir. Bu muazzam yük fore kazıklarla alt yol seviyesinden 10 m aşağıdaki kayaya yüklenmektedir.

Saraçhane Geçidi'yle Atatürk Bulvarı, Beyazıt-Edirnekapı yolunun altına alındı. Altgeçit ve üstgeçit üçü geliş, üçü gidiş olmak üzere altı izlidir. Geliş, gidiş yollarının her birinin genişliği 10,5 m' dir. Orta refüj ile birlikte altgeçidin genişliği 24 m'dir. Geçidin altındaki duraklara sağlı sollu (dörder merdivenle üst kattan ulaşılabilmektedir.

Atatürk Bulvarı üzerinde üçüncü bir

W

l



Atatürk

Bulvarı'mn

Aksaray-

Saraçhanebaşı

bölümünden

bir görünüm.



AH Hikmet Varlık,

1993

düzenleme Aksaray alt ve üst geçitleridir. İki kısımdan oluşan bu projenin ilk kısmının yapımına 20 Şubat 1970'te, Fahri Atabey'in belediye başkanlığı sırasında başlandı. Bu projeyle Vatan Caddesi bağlantısı dışında Atatürk Bulvarı, Millet ve Ordu caddeleri ile Yenikapı kesişmeleri önlenmiş oldu. Çalışmaların ikinci kısmı Vatan, Millet caddeleriyle çevre yolu ve Aksaray Geçidi'nin bağlantısını sağlıyordu.

İSTANBUL

Atatürk Bulvarı'mn Unkapam yönüne doğru görünümü. Erdal Yazıcı



ATATÜRK FEN LİSESİ

Kadıköy, Eğitim Mahallesi, Sarayönü Caddesi'ndedir. 17. yy'da bu yöre IV. Murad'ın av yeriydi. 1960'larda, padişahlara ait av köşkünün kalıntılarının yerine İstanbul Eğitim Enstitüsü binaları inşa edilmiş, enstitü daha sonra İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü ve İstanbul Atatürk Yüksek Öğretmen Okulu olarak hizmet vermiştir. 1982-1983 öğretim yılında bu binalarda İstanbul Atatürk Fen Lisesi öğretime başlamıştır.

Okulun eğitim amaçları matematik ve fen bilimleri alanlarında üstün yetenekli öğrencileri bilim adamı olmaya hazırlayacak bir eğitim vermek ve diğer ortaöğretim kurumlarının matematik ve fen programlarında yapılacak yenilikler konusunda laboratuvarlık yapmaktır.

Okulda öğrenim süresi, 6 dönemdir. Karma ve yatılı eğitim yapılan okula her yıl 96 öğrenci kabul edilir. Merkezi sistemle yapılan giriş sınavlarına katılmak için, ortaokul son sınıf öğrencisi olma, ortaokulda sınıf tekrar etmemiş olma, ortaokul ikinci sınıfta Türkçe, matematik ve fen bilgisi derslerinin yıl sonu notlarının en az 2, bu derslerin yıl sonu notlarının toplamının en az 10 olması şartlan aranır. Atatürk Fen Lisesi'nden 1993'e kadar 760 öğrenci mezun olmuştur. Okul öğrencileri ulusal ve uluslararası düzeyde matematik ve fen alanlarında birçok başarı ödülü kazanmıştır. Lise, özendirici bilimsel proje çalışmaları konusunda Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu ile işbirliği yapmaktadır.

AHMET MÜLAYİM

ATATÜRK HAVALİMANI

İstanbul'un 20 km batısında Yeşilköy'de, denizden 30 m yükseklikte kentin ana havalimanıdır. 1930'lu yıllarda önce askeri amaçlara hizmet eden İstanbul'un hava terminali 1938'de İstan-bul-Ankara seferlerinin başlamasıyla sivil amaçlı havacılığa açılmış oldu. Bu ilk havaalanı uluslararası standartlar dışında bir meydan olarak bir süre hizmet verdi; 1944'ten sonra Amerikan Wes-



ATATÜRK HAVALİMANI

384

385 ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ

pılması gereksinmesini ortaya çıkarmıştır. Özellikle turizm mevsimlerinde ve yurtdışında yaşayan büyük işçi gruplarının yurda geldikleri tatillerde, bayram arifelerinde, havalimanında büyük bir kargaşa yaşanır. Öte yandan sürekli trafiği, gümrüksüz satış dükkânları, dünyanın her köşesinden gelen kozmopolit yoku kalabalığı ile İstanbul'un en renkli köşelerinden biridir.

Atatürk Havalimanı planlamasını mimar Hayati Tabanlıoğlu yapmıştır. Atatürk Kültür Merkezi(->) ve Ataköy'deki Galleria kompleksi (bak. alışveriş merkezleri) gibi yapılarıyla da tanınan Ta-banlıoğlu'nun bu yapısı, kendisinin öğretim, eğitim ve uygulama yaşamında sıkı ilişkiler içinde olduğu çağdaş Alman modernizminin etkilerini özümseyen bir mimari davranış sergiler. Strüktürel ifadeye duyarlı, ayrıntılarda itinalıdır. Genel kompozisyonuna, kavranabilen geometrik formların abartılı olmayan bir artikülasyonu egemendir. Renk ise klasik modernizmin ak-kara kontrastına indirgenmiştir. Atatürk Havalimanı terminal binası, çağdaş ve dikkatli tasarımı ile II. Dünya Savaşı sonrası İstanbul mimari peyzajında kentin uluslararası hava ulaşım ağının saygın bir kapısını oluşturur.

Bibi. Anonim, Yeşilköy Havalimanı Yeni Terminal Binası, Cenajans, ist., 1984.

DOĞAN KUBAN



Atatürk Havalimanı

Şemsi Güner

tinghouse-IG White firmasıyla yapılan bir anlaşma uyarınca 1949-1953 arasında uluslararası normlarda inşa edildi. 12.000 m2'lik bir alanı kaplayan bu meydan tesisleri hem iç, hem dış seferler için hizmet veren bir terminal binası, bir hangar ve servis yapılarından oluşuyordu. 2.300 m uzunluğunda pisti ile bu meydan, yılda 500.000 yoku kapasitesi ile 1957'ye kadar yeterli olmuştur. Bu yıldan sonra uluslararası seferlerde jet uçaklarının kullanılmaya başlanması, alanın kullanımını kısıtlamıştır. Gerçi 1960 ile 1970 arasında yolcu sayısında yüzde 25 dolayında artış olmuş ve bu oran giderek büyümüştür. Fakat 1969'dan bu yana terminal tesislerinin yeniden planlanarak kapasitelerinin artırılması gündeme gelmiş ve 1971'den başlayan plan hazırlıkları sonucunda 1975'te inşaata girişilerek sekiz yıl içinde yeni terminal 1.275 hektarlık bir alan üzerinde gerçekleştirilmiş ve 7 Ekim 1983'te çalışmaya başlamıştır. Eski do-ğu-güney pisti 2.300 m, yeni kuzey-gü-ney pisti 3.000 m'dir. Yeni terminal binasının bitirilen birinci bölümü 70.000 m"dir. 1.000 araçlık bir otopark imkânı olan alanın yıllık yolcu kapasitesi, bittiği tarihte, 5.000.000'du.

Terminal binası, yapıldığı dönemde, iç hatlara tahsis edilen eski yolcu salonu ile birlikte kentin hava ulaşım gereksin-

melerini karşılayabiliyordu. Yeni terminal binasına aynı anda dokuz uçak köprülerle yanaşabilmekte, ayrıca apronda on uçak park edebilmektedir. Terminal, yapıldığı dönemin bütün teknik, konfor ve emniyet gereksinmelerini karşılamaktaydı. Ne var ki, turizmin giderek artan yoğunluğu, havayollarının, özellikle "chaıter" servislerinin, uluslararası yolculukta daha çok yeğlenen bir ulaşım araeı olması, özel uçak trafiğinin ve Türk Hava Yollan'nın dış seferlerinin artması gibi nedenlerle, eski Yeşilköy terminalinin kapasitesinin 1980'li yılların sonunda büyük ölçüde artırılarak hemen hemen iki katına çıkarılmasına karşın, bugün Atatürk Havalimanı istanbul'un hava ulaşımı ihtiyacını karşılamaktan çok uzaktır. Terminaldeki yolcu salonları 1993'te yapılan değişikliklerle iki katına çıkarılmıştır. İstanbul'a eski çevre yolu ile bağlanan terminale TEM ve Marmara kıyısından gelen yollar da geliştirilerek, üçüncü bir yol daha bağlanmıştır. Havalimanına yeni bir genel müdürlük binası yapılmış, hangarlar, servisler, bürolar ve otoparklar ilave edilmiştir. Dünyanın bütün büyük kentlerindeki havalimanları gibi Atatürk Havalimanı da sürekli büyümektedir. Bu durum, başından beri planlanan 2 no'lu terminal binasının yapılmasını zorunlu kıldığı gibi kentin yeni planlamasında başka havalimanlarının da ya-



ATATÜRK HEYKELİ

Sarayburnu'nda Gülhane Parkı kapısının karşısındaki alandadır. Anıtın yerleştirildiği nokta Atatürk'ün Kurtuluş Sa-vaşı'nı başlatmak için Samsun'a yola çıktığı yerdir. Yapıt Türkiye'deki ilk figüratif heykeldir.

Cumhuriyet'in ilanından sonra Kurtuluş Savaşı'mn önemli basamakları bir dizi heykelle anıtlaştırılmak istenmişti. Türkiye'nin pek çok yerini kapsayan bu program çerçevesinde Sarayburnu Atatürk Heykeli Avusturyalı heykeltıraş Heinrinck Krippel'e verildi. Krippel'in Türkiye'deki ilk çalışması olan heykel, sanatçının Viyana'daki atölyesinde gerçekleştirildi. Dökümü Viyana'da Birleşik Maden İşletmeleri'nde yapıldı; daha sonra parçalar Türkiye'ye taşınarak sanatçının denetiminde yerlerine yerleştirildi. Heykelin yapımına 1925'te başlanmış, açılışı 3 Ekim 192ö'da yapılmıştır.

Bronzdan dökülmüş olan heykel, Atatürk'ü sivil giysili, başı açık, sol elini beline dayamış, sağ kolunu aşağı uzatmış olarak gösterir. Heykel, yüksekliği 3 m'ye yaklaşan, yukarı doğru hafifçe incelen, mermer ve granitten, dörtgen bir kaideye oturur. Kaide de iki katlı, dörtgen bir platformun üzerinde yer alır. Birinci kata dört, ikinci kata üç basamakla çıkılır. Alanın dış çevresi 70 cm yüksekliğinde alçak bir duvarla çevrili1 dir. Üzeri üçgen, kare ve altıgen motiflerle dekore edilmiş olan duvarda l'er m aralıklarla, l'er m yüksekliğinde sütunlar kullanılmıştır. Bu sütunların kubbeye benzer başlıkları vardır. Benzeri elemanlar kaidenin yer aldığı noktanın çevrelenmesi için daha küçük ölçülerde tekrarlanmıştır.

Bu dönemde Türkiye için yeni bir yaklaşım olan figürlü anıt aslında Avrupa'da yaygın bir anıt tipiydi. Bu anlayışın en tipik özelliklerini taşıyan heykel,

Atatürk Heykeli, Sarayburnu

OnurDirikan, 1993

alan düzenlemesi, çevre ilişkileri, kaide biçimi, modelin anlatım yöntemi konusunda Batı Avrupa'da 19. yy'dan itibaren yaygınlaşan tercihin açık izlerini taşır. Heykelin büstünden kalıplar alınarak birçok resmi bina ve alana kopyaları yerleştirilmiştir.

FATMA AKYÜREK

ATATÜRK KİTAPLIĞI

Taksim'de, Mete Caddesi üzerinde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kütüphane ve Müzeler Müdürlüğü'ne bağlı, halka ve özel araştırmacılara hizmet veren kütüphane.

İstanbul'da ilk belediye kütüphanesi 1924'te Şehremaneti Dairesi'nde oluşturuldu. Daha sonra Vali ve Belediye Başkanı Muhittin Üstündağ başkanlığında Fuat Köprülü, Halil Edhem, Süheyl Ün-ver ve Osman Nuri Ergin'den kumlu bir komisyonun çalışmasıyla 1929'da Şişli Atatürk Evi'nde toplanmaya başlanan ve 1931'de de Beyazıt Medresesi'ne taşınan koleksiyon 10 Temmuz 1939'da Belediye Müzesi ve Kütüphanesi olarak açıldı. Kütüphane, satın alma ve büyük çapta bağışlarla büyüyünce, 1945'te müze buradan ayrıldı. Büyümenin sürüp gitmesiyle 1960'lı yıllarda kütüphane koleksiyonu da medreseye sığamaz oldu. 3 Mart 1981'de Koç Topluluğu tarafından yapılan yeni binasına taşınarak ferah bir mekâna kavuşan kütüphane 24 Nisan 1981'de Atatürk Kitaplığı adıyla hizmete girdi.

Bugün Atatürk Kitaplığı her kesimden okuyucuya, 4'ü kendisine bağlı Kadın Eserleri Kütüphanesi'nde olmak üzere 8'i kütüphaneci, 67 personelle hizmet vermektedir. 180.000 dolayındaki genel dermesi içinde yaklaşık 70.000 Türkçe, 30.000'e yakın yabancı dilde, 17.000 kadar Osmanlıca, 17.000 kadar da süreli yayın vardır. Çeşitli yazma, al-

bum, atlas-harita, takvim, salname, kartpostal, ayrıca gazete, Atatürk, İstanbul, başvuru gibi özel koleksiyonları bulunmaktadır. Bu dermelerle ilgili bölümler haftanın altı günü, "kendi kitabını okuma bölümü" ise her gün saat 19.00'a kadar açıktır. 500.000 kitap kapasiteli deposu, cilt ve onarım atölyesi, arşivi, konferans ve sergi salonları, fotokopi ve mikrofilm servisleriyle kitaplık sürekli çalışma ve gelişme halindedir. Muallim Cevdet kitaplarıyla başlayan, Koç Topluluğu bağışları da dahil pek çok değerli bağışla büyüyüp beslenen kütüphaneye en son bağış Ferit Edgü tarafından yapılmıştır.

Alfabetik, konu (Dewey) katalogları bulunan kütüphanede sözlük ve konu başlıklarıyla fiş katalogu çalışmaları, Anglo-Amerikan Kataloglama Kuralları (AAKK 2) uygulanarak sürdürülmektedir. Osman Nuri Ergin kitapları, O. Du-rusoy'ca hazırlanıp 1953 ve 1954'te üç cilt halinde basılmıştır. Yazmaların, N. Bayraktar'ca hazırlanan yeni bağışlar kısmı ile haritaların ilk kısmının katalogları da yayımlanmıştır. Yazmaların ve haritaların geri kalanlarıyla konusal başlık verme çalışmaları süren kartpostal katalogları ise basıma hazırlanmaktadır.

Belediyenin olanakları çerçevesinde başta altı terminalli bilgisayar sistemi olmak üzere, kütüphaneciliğin diğer modern sistemlerine kavuşma yolunda projeler geliştiren kitaplık, çeşitli kültür etkinlikleriyle de ilgi çekmektedir.

Bibi. M. Alpay-S. Özkan, istanbul Kütüphaneleri, İst., 1983; M. O. Durusoy, istanbul Belediye Kütüphanesi Alfabetik Katalogu, I, İst., 1953; A. Polatoğlu, "İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Atatürk Kitaplığı", (basılmamış konferans metni), 1992; U. Yıldırım, "İstanbul Kütüphaneleri ve Bir Sorun", Türk Kütüphaneciler Derneği Bülteni, XVII, 2, 1968. HAVVA KOÇ

ATATÜRK KÖPRÜSÜ

bak. UNKAPANI KÖPRÜLERİ



ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ

Taksim'de Kültür Bakanlığı'na bağlı gösteri sanatları, müzik, sergi ve konfe-* rans işlevli sanat kurumu.

1930'lu yılların başlarında İstanbul'da Batı türü sanat etkinlikleri için mekâna ihtiyaç duyuldu. Tepebaşı'nda iki ahşap ve eski tiyatro binası dışında bu tür etkinlikler için kamuya ait yer yoktu. Binanın yapımı İstanbul Valisi ve Belediye Başkanı Dr. Lütfi Kırdar tarafından gündeme getirildi. İl Genel Meclisi'nin onayıyla biri Taksim Meydanı'nda Büyük Opera binası, diğeri 2 Numaralı Park'ta Açıkhava Tiyatrosu olmak üzere iki gösteri mekânı inşasına karar verildi.

Ünlü Fransız mimar Auguste Per-ret'nin (1874-1954) önerileri alındı. Büyük Opera binasının tasarlanması amacıyla uluslararası bir yarışma açıldı. Ancak II. Dünya Savaşı döneminde yarışmayı kazanan proje uygulanamadı.

İstanbul'un fethinin 494. yıldönümü-

ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ

386

38 7 ATATÜRK VE GENÇLİK ANITI

ne rastlayan 29 Mayıs 1946'da mimar Feridun Kip ile mimar Rükneddin Gü-ney'in hazırladığı daha küçük tutulmuş projenin belediyenin mimari bürosunca uygulamasına geçilerek temel atıldı. Bina 5.277 m2'lik bir alanda inşa ediliyordu. On milyon liraya mal olacağı tahmin edilen yapı İstanbul'un fethinin 500. yıldönümüne yetiştirilecekti.

Projenin ilk şeklinde Büyük Opera, Auguste Perret'nin üslubu doğrultusunda erken modernist çizgide bir yapı olarak tasarlanmıştı. Cepheye geniş merdivenlerle çıkılıyor, yedi büyük kapıdan giriliyordu. Bina, giriş, fuaye ve salon; tiyatro ve konser salonlarından oluşan orta kısım; sahne ve müştemilat olmak üzere üç temel kısımdan oluşuyordu. Girişte her iki tarafında gişeler bulunan giriş holü vardı. Buradan, karşılıklı vestiyerleri ihtiva eden büyük hole geçiliyor-

Atatürk

Kültür

Merkezi

Nazım Timuroelu

du. Holden ötede büyük salonun fuayesi vardı. Fuayede, büyük salonun parterine açılan kapılarla, her iki tarafta balkon katlarına çıkan, konser katına inen abidevi merdivenler, asansörle ve yan fuayelerle irtibat geçitleri bulunuyordu.

Büyük salonun parteri at nalı biçimindeydi. Localarla birlikte 723 kişilik oturma yeri vardı. Orkestra yeri sahne önünde yan gömülü bir şekilde tasarlanmıştı. Bu suretle müziksiz temsillerde orkestra boşluğu, asansör tertibatıy-la, parter seviyesine yükseltilerek seyirci adedinin artırılması sağlanacaktı. Birinci balkonda şeref locası ve ön localarla yan koltuklar vardı. Bu balkon 358 kişi alıyordu. İkinci balkon 485 kişilikti.

Parterin altında konser salonu vardı. Bu salon 576 kişilikti. Salonun önünde fuayesi ve yanlarda salonları mevcuttu. Burası kapılarla doğrudan doğruya dış-

la bağlantı halindeydi. Konser fuayesinin önündeki büyük salon, aynı zamanda resim sergisi salonu olarak da kullanılacak şekilde düzenlenmişti. Hem temsil hem de konser verildiği zaman her iki salon birden toplam 2.705 izleyici alabilecekti.

Ancak belediyenin mali olanakları böyle büyük bir projeyi yürütecek güçte değildi. Fethin 500. yıldönümünde parasal olanakların darlığı nedeniyle yapının ancak kaba kısımları sonuçlandırılmıştı.

1953'te Prof. Bonatz ve daha sonra Prof. Holzmeister İstanbul'a davet edildiler. Yapının sonuçlandırılması için fikir ve bilgilerine başvuruldu. Yine aynı yıl özel bir yasayla belediye yapıyı Bayındırlık Bakanlığı'na devretti. Ayrıca 1953-1954 öğretim yılında İstanbul Teknik Üniversitesi'nde konuk öğretim üyesi olarak çalışmış Prof. Gerhard Graub-ner'den de rapor istendi. Graubner'in raporu çalışmaları olumlu olarak niteleyince inşaatın devamına karar verildi. Bakanlık opera binası olarak tasarlanan yapının bir kültür sitesine dönüştürülmesini öngördü. İnşaatı yürütmek üzere oluşturulan proje bürosunun başına yüksek mühendis Hayati Tabanlıoğlu getirildi.

Büro 1956'da çalışmalarına başladı. Hayati Tabanlıoğlu yapı programım değiştirdi: Binayı 500 dinleyici alabilen bir konser salonu, 200 kişilik oda tiyatrosu, 250 kişilik sinema salonu ve sanat galerisi de ekleyerek çok yönlü bir kültür merkezine dönüştürdü. Değişik amaçlı geniş fuayeler açıldı. Yeniden tasarımlanma aşamasında yapıya 1950'lerin yalın, akılcı, işlevci anlayışına uygun bir dış görünüm verildi.

AKM Büyük Salonu'nda Hintli müzisyen Ravi Shankar ve

topluluğunun verdiği bir konser. Ahmet Kuzik

Elektrik, havalandırma ve sahne tertibatı 19öO'lı yılların en modern olanaklarıyla donatıldı. Uzun bir yapım süresi sonunda Nisan 1969'da bitirildi; 12 Ni-san'da Devlet Opera ve Balesi'nin Ver-di'nin "Aida" Operası ve "Çeşmebaşı" Balesi galalarıyla açıldı. O günün kıstaslarıyla dünyanın dördüncü, Avrupa'nın ikinci büyüklükteki bu çağdaş sanat abidesi İstanbul Kültür Sarayı adı altında hizmete girdi. Açıldığı günkü maliyeti doksan üç milyon liraydı. Sonradan yapılan eklemeler, dekor-kostüm vb masraflarla bu rakam yüz yirmi milyon lirayı buldu.

27 Kasım 1970 günü, Arthur Miller'in ünlü eseri Cadı Kazam oynanırken çıkan bir yangında yapının büyük salonu ve sahnesi tahrip oldu. Birkaç hafif yaralı dışında can kaybı olmadı. Ancak, Topkapı Müzesi'nden alınarak IV. Mu-rad adlı oyunun temsili nedeniyle üst fuayede sergilenen IV. Murad'a ait tablo kül oldu. Yine IV. Murad'a ait birçok tarihi eşya kayboldu, yandı, ağır hasar gördü.

Bina yüz otuz milyon lirayı bulan kapsamlı bir onarım gerektirdi. Bu arada bazı kesimler yeniden yapıldı. İç dekorasyonu değiştirildi. Lokanta salonu sanat galerisi haline getirildi. Sahne tekniği çalışmaları Alman mimar Willi Ehle, mimari çalışmalar ise Hayati Tabanlıoğlu tarafından hazırlanıp uygulandı. 6 Ekim 1978'de bu kez Atatürk Kültür Merkezi (AKM) adıyla kullanıma girdi.

Kendi türünde Türkiye'nin en büyük kuruluşu olan AKM bugün 1.300 kişilik büyük salonu ile 500 kişilik konser salonunu, 250 kişilik sinema salonunu, 200 kişilik oda tiyatrosunu, sergi salonlarını ve geniş hizmet mekânlarını kapsar.

AKM'nin birbiri ardına sıralanmış dikdörtgenler prizmalarına dayanan bir mimarisi vardır. Bunların Taksim Mey-danı'na bakan birincisinde fuayeleriyle izleyici salonları yer alır. İkincisinde ise sahne bölümü vardır. Bunların arkasından da işlikler, depolar, donanım merkezleri, sanatçılar için hazırlık, çalışma ve dinlenme odaları ile yönetim birimlerini içeren sekiz katlı bölüm gelir. Yapı 1950'li yıllarda mimarlığa egemen olan işlevselciliğin bir temsilcisi sayılır. Taksim Meydanı'na bakan giriş yüzü büyük bir pencere gibi düzenlenmiştir. Önündeki alüminyum güneş kesiciler bu yüze ilginç bir devingenlik kazandırır ve yapının kendine özgü görünüşünü oluşturur. İşlevleri gereği öteki yüzlerde sağır duvarlar daha ağır basmaktadır. Yapının içi aşırı gösterişe kaçmayan ölçülü bir biçimde düzenlenmiştir. Buradaki en çekici noktalardan birini giriş fuayesinin bir yanında boşluğa asılıy-mışçasına duran döner merdiven oluşturur. Yapı bütün bu özellikleriyle çağdaş mimarlığın İstanbul'daki en önemli örneklerinden biridir.

Yapının işletmecisi AKM Müdürlü-ğü'dür. İçinde İstanbul Devlet Operası ve Balesi, İstanbul Devlet Tiyatrosu, İs-

tanbul Devlet Senfoni Orkestrası ve İstanbul Devlet Klasik Türk Müziği Korosu müdürlükleri bulunmakta ve etkinlikleriyle yapıyı kullanmaktadırlar. Ekim-mayıs ayları arasındaki gösteri mevsimi dışında AKM Uluslararası İstanbul Festivali, İstanbul Film Festivali, İstanbul Tiyatro Festivali ile Kültür Ba-kanlığı'nın izin verdiği uluslararası toplantılar için de kullanılmaktadır. Yapının üst katındaki galerilerde resim, süsleme ve plastik sanatlar sergileri düzenlenmekte, alt katındaki sinema salonunda da film gösterileri yapılmaktadır. 1970'te yangın dolayısıyla yapının geçirdiği olumsuz deneyim, güvenlik önlemlerinin çok sıkı tutulmasına yol açmıştır. Sahneyi izleyici salonundan ayıran çelik perde, duman kapakları, kaçış yolları, yangın söndürme, yağmurlama, uyarı (alarm), yıldırım çekici (paratoner) gibi donanımların yanısıra güvenlik görevlileri de sürekli işbaşındadırlar.

İSTANBUL


Yüklə 7,14 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   87   88   89   90   91   92   93   94   ...   129




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin