51. Hükümet-i İslami (Velayeti Fakih)Farsça:
Bu kitap, İmam’ın Kitabul Bey’ isimli eserinde özet olarak yer almış bulunan velayetil fakihle ilgili derslerini içermektedir. Kitabın üçüncü baskısı, İran’da İslam devleti kurulması düşüncesine zemin hazırlamış, zorba şahlık rejimi de bu kitaba karşı çok duyarlı davranmıştır.
52. Keşfül Esrar (Arapça): Merhum Şeyh Mehdi Payin Şehri, kum ulemasının büyüklerindendi. Oğlu Ali Ekber Hakimzade 1942 yılında Esarı Hazar Sale”a adında 38 sayfalık bir risale yazdı. Risale şia mezhebine saldırıyordu, yani vahhabi ftrkasının görüşlerini alarak ulema aleyhinde bir propagandaya yer veriyordu. Aslında vahhabiliği yaygınlaştırmaya çalışan bir taraftan Kesrevi, diğer taraftan da ulema düşmanı olan Rıza Han’la aynı çizgide olan bir risaleydi. İmam Humeyni, bu durum karşısında suskun kalmayı uygun görmedi ve bu risaleye cevap olmak üzere Keşfül Esrar’ı kaleme aldı. Kitapta aynı zamanda Rıza Han’ın ihanetlerini de açıkça gösterdi. Eser büyük ilgi gördü ve defalarca basıldı.
53. Risale Der Rical: (Arapça) İmam’ın rical ilmi üzerine bir telifi yoktur. Ama “Taharet” kitabinin birinci cildinde “ashabul usul vel kütüb’ün haberinin deliliği hakkında bir bölüm açmıştır. Ayrı bir risale olarak kabul edilebilecek bu bölüm 24 sayfadır. 316
55. Divan-ı şiir: (Farsça) İmam gençliğinden ömrünün sonuna kadar arasıra şiir yazmıştır. Bu şiirlerin bazı örnekleri kitaplarda kayıtlı bulunmaktadır. Nitekim bazıları İmam’ın vefatından sonra çeşitli şekillerde basılmıştır. Şiirlerinin tamamı nispeten büyük bir divan oluşturmaktadır. Ama bu şiirlerin bir çoğu kaybolmuştur. Bu şiirlerden birinin iki beyti şöyledir;
“Dostun havasında geçtim canımdan vatandan koptum ve ailemden” Bu şiiri gençlik yıllarının basında yazmıştır. Ama şiirin içerdiği anlam İmam’ın hayatında sürekli somutlaştırmıştır: 15 Hordad olayı, Türkiye’ye sürgün edilmesi, Kuveyt ve Paris’ hicreti, İran’a dönüşü, hava saldırılarının olduğu günler ve islam’ın maslahatı nedeniyle cepheye gidememesi.
56. Tehzib-ul Usul (Arapça): İmam’ın fıkıh usulü konusundaki derslerinde Cafer Subhanin tuttuğu notlardır. Dört risale halinde ( zarar, İstisab, teadu ve teracih ictihadtaklid) basılmıştır. Bu kitap, iki ve üç ciltler halinde de defalarca yayınlanmıştır.
57. Risali Fi Kaideti La Zarar/Neylül Evtar:
Cafer Subhani’nin tuttuğu notlardır. Bu risale Tehzibul Usule eklenerek basılmıştır.
58. Risale Fi İctihad Vet-Taklid,: Cafer Subhani’nin İmam’ın derslerinde aldığı notlardır. Bu risale Tehzibul Usul’e eklenerek basılmıştır.
59. Lubbul Eser/Risali Fit-Taleb Vel İrade vel Cebr Vet-tevfiz (arapça): Cafer Subhani’nin notlarıdır. Bu kitabla birlikte son üç eser hem Subhani’nin hem de İmam’ın yazdığı ve aralarında pek farklılık bulunmayan kitaplardır.
60. Kitabul Bey (Arapça) Son olarak İrşad Bakanlığı tarafından basılan, Huccetul İslam Kadiri’nin İmam’ın alışverişle ilgili meseleler konusundaki derslerinin bir bölümünde tuttuğu notlardır. Bu kısım imam tarafından da yazılmıştır. Bunu daha önce de belirtmiştik.
61. Sahife-i Nur (Farsça) İmam’ın 1963’den ömrünün sonuna kadar ki konuşmaları, bildirileri, hükümleri ve ropörtajlarınnı bir araya getirmiş bulunan en muteber eserdir. Bu derleme 20 cilttir.
62. Vasiyetname (Farsça): İmam’ın, vefatından sonra İslam ümmetinin istifadesine sunulmuş son eserdir. Yazarlar bu eserin, milletin yoğun ilgisi nedeniyle İran’ın yayıncılık tarihinde en çok traj yapan ilk kitap olduğunu söylemektedir.
63. Rah-i Aşk: İmam Humeyni’nin irfani mektubudur. Eser İmam Humeyni’nin eserlerini Düzenleme ve Neşretme Müessesesi tarafından yayınlanmıştır.
64. Bade-i Aşk: İmam’ın Suruş yayınları arasından çıkmış bir başka irfani mektubudur.1
7
PİRİ AŞK’IN VASÎYETNAMESİ
Piri Aşk’ın bu yetim bırakıp gittiği ümmetine bıraktığı en önemli eseri şüphesiz ki yazdığı vasiyetnamesidir. İmam bu vasiyetnamesinde ümmetin tüm fertlerine hitap etmekte ve kendilerine İslami sorumluluklarını hatırlatmaktadır. Pir-i Aşk ümmetine ne bir mal ne de bir mülk bırakmamıştır. Bizlere sadece manevi değerleri miras bırakmıştır. Ümmet fertleri de bu vasiyetnamedeki yerini tespit etmeli ve Pir-i Aşk’ın kendisine yaktığı meşalenin ışığında ilerlemelidir. Pir-i Aşk bizleri böyle öksüz bırakıp gitti. Ama eserleri, konuşmaları, mesajları ve hepsinden de önemlisi büyük bir ilahi nimet olan inkılabı ve bu inkılabın anayasası sayılacak derecede bir öneme sahip olan vasiyetnamesi aramızda önümüzde durmaktadır. İbretle dikkatle okuyunuz.
GİRİŞ
Bismillahirrahmanirrahim
Rasulullah (sallalahu aleyhi ve alihi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
“Ben aranızda iki değerli şey bırakıyorum: Allah’ın kitabını ve itretim (öz soyum) olan Ehli Beytimi; gerçekten bu ikisi (cennetteki) havuzda bana kavuşuncaya kadar, birbirlerinden ayrılmayacaklardır.”
Bütün hamdler (övgüler) Allah’adır ve sen (ey Allahım) her eksiklikten uzaksın. Ey Allahım senin Cemal ve Celalinin mazharları ve Kitabındaki sırların hazineleri olan Muhammed’e ve onun soyuna rahmet et. Öyle bir kitap ki kendinden başkasının bilmediği ve de kendin için seçtiğin isimlerin de dahil ahadiyyet, tüm isimlerinle birlikte onda tecelli etmiştir.
Muhammed’e ve onun soyuna zulmeden habir ağacın1 kökü olan zalimlere lanet olsun. Ben burada kısa ve yetersiz dahi olsa “Sakaleyn” (Rasulullah’ın bıraktığı iki değerli şey) hakkında bazı hatırlatmalarda bulunmayı uygun görüyorum. Elbette sekaleyn’in, (Kur’an ve Ehli Bey’tin) manevi, gaybi ve irfani makamlarını değil; çünkü benim gibi birisinin kalemi, bütün mülk (içinde bulunduğumuz evren) melekuti ala (bu evrenden üstün olan ruhlar ve melekler alemi) ve Lahut (melekut aleminden üstün olan akıllar alemi) alemlerince bile tanınması zor ve tahammülü muhal olmasa bile çok ağır olan ve bizlerin idrak gücümüzü aşan bir makamı işlemekten acizdir. Aynı şekilde Sıkli Ekber (Kur’ an) ve Sıkli kebirin (ehli Beyt) Ki o da mutlak büyük olan Sıkli Ekber( Kur’an) hariç her şeytan daha büyüktür yüce hakikatlarının unutulması ve inzivada kalması yüzünden insanlık aleminin başına nelerin geldiğini de açıklamak istemiyorum. Hakeza yetersiz bilgim ve şu sınırla vakitte Allah’ın düşmanları ve hileci tağutlar tarafından Peygamberin bu iki değerli emanetine yapılanları açıklamak da istemiyorum. Çünkü bilgisi yetersiz olan ve zamanı sınırlı olan benim gibi biri onlara yapılan zulümleri saymaktan acizdir. Sadece bu iki “Saki” (Peygamber’in bıraktığı değeri emanet)in başına gelenlere kısaca bir değinmeyi uygun buldum:
Hadiste yer alan “Bu ikisi (cennetteki) havuzda bana kavuşuncaya kadar birbirinden ayrılmazlar” İbaresi Rasulullah’ın sallalahu aleyhi ve alihi ve sellemmukaddes zatından sonra bu iki değerli emanetten birinin başına gelen, diğerinin de başına gelmiş (birine yapılan zulüm, gerçekte diğerine yapılmış) sayılır, ve birinin terk edilmeği, münzevi kılınması, gerçekte diğerinin de terk edilmesi ve inzivada bırakılmasını gerektirir demek istemektedir belki. Bu iki terk edilmiş emanetin durumu, cennetteki havuz’da Rasulullah’ın yanına varıncaya kadar da böylece devam edecektir. Acaba, bu Havuz, çokluğun vahdete kavuştuğu, damlaların denizde kaybolduğu bir makam mıdır? yoksa beşerin akıl ve irfanını aşan başka birşey midir?
Söylenmesi gereker ki, tağutlarca Rasul’ü Ekrem’in sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem bu iki emanetine reva görülen ve kalemlerin yazmaktan aciz olduğu zulümler gerçekte bütün İslam ümmetine, hatta bütün insanlığa yapılmıştır.
Şu noktanın hazırlatılması zaruridir ki; “sekaleyn” hadisi (bu vasiyetnamenin başında yer alan hadis) bütün müslümanlar nezdinde mütevatirdir. Ehli Sünnet’in kütübü, sitte ve diğer kitaplarında da bu hadisi şerif muhtelif lafızlarla (tabirlerle) Peygamberi Ekrem’den sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem mütevatir olarak rivayet edilmiştir. Bu hadisi şerif, bütün insanlar, özellikle değişik mezheblerden olan müslümanlar için kesin bir hüccet, (delil)dir. Böylece kendilerine hüccet tamamlanmış olan (mazeret yolları kapanan) tüm müslümanlar (Allah’ın huzurunda) kendilerine makul bir cevap hazırlamalıdırlar; ve eğer hiç bir şeyden haberi olmayan cahillerin bir mazereti olsa dahi mezheplerin alimleri için böyle bir mazeret yoktur.
Dostları ilə paylaş: |