İnsanların ortak amaçlarını gerçekleştirmek için kişisel güçlerinin yeterli olmadığını fark ederek güçlerini birleştirmeyi düş



Yüklə 481,61 Kb.
səhifə8/8
tarix06.03.2018
ölçüsü481,61 Kb.
#44366
1   2   3   4   5   6   7   8

NURİ USLU (OTURUM BAŞKANI)
Zamanımız çok geçti, belki tam anlayamadınız; ama, ben şunu söyleyerek, bu Ağaçlandırma Genel Müdürlüğümüzün konusunu şöyle kapatalım: Arkadaşlar, bu konularda en küçük bir tereddüdünüz, bir sorunuz veyahut da talebiniz olduğunda, bizim orman idarelerimize, şefliklere, işletmelere veyahut da Çevre Orman il müdürlüklerine mutlaka müracaat edin, bu anlattıklarımızı orada daha iyi anlayacaksınız ve göreceksiniz ki, çok fazla teşvik olduğunu, geldiğini, şu üç yıl içerisinde çok şeyin değiştiğinin farkına varacaksınız. Daha çok değişikliğin, inanın, samimiyetimle söylüyorum, farkında değilsiniz. Yani, bunun için, lütfen, çevre orman il müdürlükleri ile işletme müdürlüklerimizle bölge şefliklerimizle görüşün. Kooperatif başkanları olarak, birlik başkanları olarak sizler de çok büyük sorumluluk taşıyorsunuz. Yani, bunları gidin, orada görüşerek bu bilgileri elde etmenizi tavsiye ediyorum.

Bu tür sahaları bize derseniz, siz bulun, biz özel ağaçlandırma yapacağız, biz onu yapamayız. Siz kendiniz bulacaksınız, en yakın orman idaresinden veya Çevre Orman İl Müdürlüğünden talep edeceksiniz. Bu böyle yürüyor.

Merkez Birliği olarak, Ağaçlandırma Genel Müdürlüğümüzle görüşerek bunu değerlendirelim.

Arkadaşların, salonun da belli bir saate kadar bizim emrimizde olduğunu ve ondan sonra burada kalamayacağımızı ilettiler. Onun için süratle hemen Or-Köy Genel Müdürlüğümüzü temsilen, Genel Müdür Yardımcısı Reşit Uzel Beyi davet ediyorum, arkasından Orman Genel Müdürümüz Sayın Osman KAHVECİ’yi dinleyeceğiz, hemen bildiriyi okuyup, tamamlayacağız.


REŞİT UZEL (OR-KÖY GENEL MÜDÜR YARDIMCISI)
– Sözlerime başlarken cumhuriyet tarihinin ilk dönemlerinde bir sosyologun bir tespiti var. Diyor ki, bizim üç düşmanımız var; cahillik, ayrılık gayrılık ve fakirlik. Ben, bunu orman köyleri bağlamında bir de ümitsizliği ekliyorum. Şimdi, bu üç büyük düşmana karşı mücadele yöntemlerini ortaya koyarken, cahilliğe karşı eğitim, ayrılık gayrılığa karşı birlik ve beraberlik, yani örgütlenme, fakirliğe karşı da sektörel eğitim, sanat kazanımı ve bunların da desteklenerek istihdam oluşturulması gibi de bir çözüm reçetesi önümüze koyuyor. Şimdi, ormancılık tarihine baktığımızda, ormanlardan insanların yararlanması öyle bir noktaya geldi ki, artık ormanlar elden çıkma durumuna ulaştı. Bunun üzerine 13 üncü, 14 üncü Yüzyıllarda Avrupa’da, eşzamanlı dönemlerde de Osmanlı İmparatorluğu döneminde birtakım kısıtlamalar, kanuni düzenlemeler ve orman içinde yaşayan halkın ormandan hemen hiç istifade etmemesi noktasına varan düzenlemeler geldi. Fakat, bir görüldü ki, bu düzenlemelerle orman korunmuyor. Bu defa, ormanlardan orman köylülerinin, ormanın civarında yaşayan insanların faydalanması yönünde yine kanuni düzenlemeler arka arkaya geldi. Bizim tarihimizde 1870’de Orman Nizamnamesi ile 1920’de Baltalık Kanunu ile 1924’te 484 sayılı Devlet Ormanlarının Köylülerin İntifası Kanunu ile 1937’de 3116 Kanun ile 1956’da 6831 ve onu değiştiren kanunlarla orman köylüsünün orman üzerindeki hakları, nelerden istifade edeceği ve sorumlulukları tayin edildi. Fakat, bu sürecin sonunda da 1970’lere gelindiğinde görüldü ki, bütün bunlar ormanları korumaya yetmiyor. Bu defa farklı bir refleks, farklı bir çalışma metodu ortaya koyma ihtiyacı duyuldu ve Or-Köy diye bir teşkilat kuruldu. Or-Köy teşkilatının görevi de, ormancılık faaliyetlerinin sürdürülmesi noktasında orman köylüsünün mağduriyetini gidermek, onun fakirliğine çözümler üretmek, odun tüketimini azaltıcı birtakım tedbirleri ortaya koymak idi. Tabiî bunu yaparken kime hitap edecek? Orman köylüsüne. Orman köylüsü kimdir? Miktarı nedir, bunun tespiti gerekiyordu. Orman Kanununda hangi köylerin orman köyü olacağı, daha doğrusu mülki hudutlarında orman olma kaydı getirilmişti;ama, orman içi, bitişiği gibi Ceza Kanunda yer alan hükümleri açıklayan ve orman köyü sayısı ile köylü sayısını tespit eden yükümlülüğü de Or-Köy Genel Müdürlüğüne fon yönetmeliğine konulan bir hükümle koydu. Şimdi, en son tespitimize göre, 20 900 orman köyü var ve buralarda 7,8 milyon orman köylüsü yaşıyor. Bu tanım, hukuki bir tanımdır. Bu tanım, aynı zamanda Orman Kanununun ceza maddelerinde ağırlaştırıcı ve hafifleştirici hükümler noktasındaki bir tanımdır. Bu tanım, ormancılık teşkilatının birinci derecede önceliği içerisinde olan destek vermesi gereken orman köylüsü kitlesini ifade eden bir tanım değildir. Bunu bu anlamda anlamakta fayda var diye düşünüyorum. Yani, birinci derecede öncelikli köy nedir, köylü miktarı nedir, bununla ilgili bir tespit yapılmış mıdır? El yordamıyla yapılan tespitler vardır; ama, net sonuca ulaşmış bir şey yoktur. Bu, orman Genel Müdürümüz tarafından 2-2,5 milyon gibi tarif ediliyor. Doğru da olabilir;ama, bu konunun ciddi olarak ele alınmasında fayda var.

Genel Müdürlüğümüz kurulduktan sonra odun tüketimini azaltıcı bağlamda dam örtülüğü, kuzine soba, tüp gaz ocağı gibi sosyal projeler uygulanmış, son yıllarda buna güneş enerjisiyle su ısıtma sistemini de eklemiştir. Onun ötesinde, orman köylüsünün ekmeğinin yanına bir katık koyması noktasında, ekonomik projeler, gelir getirici projeler dediğimiz projeler de uyguluyor ve biz 2003 yılı başına geldiğimizde, 2000 yılında 1 700 civarında, 2001 yılında 1 400-1500 aralığında, 2002 yılında 1 800-2 000 civarında bir orman köylüsüne ancak hizmet götürebiliyorduk, onun dışındaki kaynakların, tüm kaynağımız içerisinde yüzde 60-70’e varan oranda bir kısmını her yıl 30-40 kooperatife tahsis ediyorduk. 2003 yılına geldiğimizde, bu kooperatiflere oluşturulan, tesis edilen projelerin geri ödemelerinin başladığı sene idi, yani, 2000-2001 yılında uygulanan projelerin, trilyonluk projelerin geri ödeme senesi idi. Bir baktık ki, bizim geri ödeme beklentimizin yüzde 79’u bunu karşılayacak durumda değildi. Erteleme talep etti. Ertelemek zorunda kaldık, yoksa icraya verecektik. Fakat bu, bize aynı zamanda ne yapıyoruz, nereye gidiyoruzu sorgulama ihtiyacını da ortaya koydu ve biz 2003’ün sonunda, 2004’ün başında Bakanlık olarak bunu görüştük, kooperatif projelerine karşı bakışımızı revize ettik. Dedik ki, orman köylüsünün bilgi, deneyimiyle, eğitimiyle, teknolojik altyapısını yönetemeyeceği, işletmesini yönetemeyeceği, yarın üzerine yük olarak kalacak trilyonluk imalat projelerini desteklemenin bunlara iyilik değil, kötülük olduğunu görüyoruz; çünkü, Muğla’dan birlik başkanı arkadaşımız birkaç ay evvel gelmişti. Efendim, tüm köydeki evlerimize haciz konuyor. Sebep? Oraya uygulanan bir projenin borçlarının ödenememesiydi. Yine, 2000 yılı ortalarında çıkardığımız bir geçici maddeyle, orman köylülerinin Or-Köy’e olan borçlarının faizlerini yeniden yapılandırdık, icrada olanları geri çektik, yani icrayı takibatı durdurduk ve ciddi anlamda onların bir nefes almasını da sağlamış olduk. Bugün, Or-Köy olarak, biz kooperatiflere, kooperatifçiliğe, kooperatif projesi uygulamaya karşıyız gibi bir anlayış bazı arkadaşlar tarafından ifade edildi. Buna kesinlikle katılmıyoruz. Bu sene 16 projeye 2 trilyon kaynak ayırmıştık, 14 projede 1,5 trilyonda bir gerçekleşmemiz oldu ki, kooperatifin kendi içsel nedenlerinden gerçekleşememesi oldu. Geçen sene de bu 2 trilyon 600 milyar civarında bir rakam idi. Önümüzdeki yıl ne olur? Tüm illerimize ve orman bölge müdürlüklerine daha önce yazı çıkardık. Dedik ki, sizin yörenizde faaliyet gösteren ve orman işletmeciliği açısından desteklenmesi gereken kooperatifleri bize bildirin.

Bakın, burada üretim sürecinde kol gücünden, beden gücünden mekanizasyona dönmenin gerekliliği vurgulandı. Hem birlik tarafından hem de ormancılar tarafından. Eğer, kooperatiflerimizin bir anlamda bir mekanizasyona geçme düşüncesi olur, bununla ilgili bir mekanizasyon projesi getirir, uygunluğu da görülürse, biz buna destek verebiliriz. Şunu koyduk: Bu sene için mesela 250 milyar lira psikolojik sınır koyduk. Kooperatif projelerine 250 milyara kadar olan projelerini destekleyelim, üzerinde desteklemeyelim, çünkü, onları ağır yükün altına koyarak iyilik etmiyoruz, kötülük ediyoruz düşüncesi vardı.

Tabiî, ferdi kredilere ağırlık verince bu orman köylümüze ciddi anlamda yansımaya başladı. Geçen yıl 2004’te 3 700, 2005’de de 5 300 aileye kredi verir duruma geldik, yani 1 500-2 000’lerden 5 300 aileye hitap eder duruma geldik. Kooperatiflere kapımız yine açık. Onların ilgi çekici ve gelir getirici projelerini de bekliyoruz.

Birtakım şeyler getirdik. Dedik ki, illerin ormancılığa katkıları, orman varlıkları, orman köylüsü sayıları, yaptıkları üretim, dolayısıyla Or-Köy bütçesine yaptıkları katkı ve ekonomik gelişmişlik de ülke içindeki sıralamaları gibi birtakım kriterlerle illeri puanlamaya tabi tuttuk ve Sezar’ın hakkını Sezar’a düsturuyla her ile hak ettiği ödeneği de vermeye gayret ettik. Bu, çok çözümcü bir yaklaşım mı? Bu, şu anda birazcık böyle vaziyeti idare edici yaklaşım. Asıl şey nedir? 2006 yılı başında, ocak ayında, bayramı müteakip hafta içerisinde tüm bölge müdürlükleri merkezlerimize ekipler çıkarıyoruz. Merkezden arkadaşlar gönderiyoruz, bölge müdürlüklerimize, il müdürlüklerimize, Sayın Müsteşarın imzasıyla, bir emir yayınlandı. Öncelikli köylerinizi tespit edin, sorunlu köylerinizi tespit edin, bununla ilgili ön tespitlerle ilgili çalışmaları, değerlendirmeleri yapın, nihaî kararı da gelip beraber verelim.

Yine geçen yıl Mersin Bölge Müdürlüğümüzden, Adana Bölge Müdürlüğümüzden, özellikle sedir ekim alanları ve gençleştirme alanları civarında kıl keçiyle ilgili sorunların olduğunun, bununla ilgili bir çözüm getirilmesi talebi ulaştı. Bunun üzerine, biz, kıl keçi beslemekten vazgeçecek orman köylülerine kurasız kredi verilebileceği hükmünü getirdik ve tüm teşkilatımıza yaydık. Mersin’de, Adana’da, Gaziantep’te bu sene ciddi anlamda uygulamalar da oldu.

Yine 2005 yılında 5 pilot ilde, bir havza bir ürün projesi uygulaması getirdik. Burada temel yaklaşım, orman köylerinin bir ürünle ekolojik olarak, coğrafik olarak, pazar imkânları yönünden en şanslı olduğu bir ürünle anılması, bilinmesi, aranmasını temin etmekti. Bunun adına, bir havza bir ürün dedik;ama, işin aslı şu idi: Ormancılık çalışmaları noktasında problemli orman köylerinde ne olur, hangi şeyler yapılabilir, gelir getirici faaliyetler yapılabilir, bunu köylüyle beraber tespit edelim;ama, o köye verdiğimiz destek üç kişide, beş kişide kalmasın, yani, sorun kaç kişiyle oluşuyor. İşletme müdürümüz diyor ki, ben burada gençleştirme yapacağım, bu köyde 20 sorunlu vatandaş var. 20’sine birden kredi verelim, bu köyde sorun bitsin;ama, verdiğimiz kredi de boşa giden kredi olmasın. Bir arkadaşımız ifade etti, iki sene sonra, üç sene sonra o hayvanların damları boşaltılıp, vatandaş oraya geçiyor. Aslında, bu da bir kazanç da; çünkü, kendi oturduğu eve de inekleri bağlıyor, affederseniz. Bu, o vesileyle köylü bir ev de kazanmış oluyor da. Tabiî, asıl amaç bu değil; modern ahırlarda inekçiliği yapmasıdır. Bir köyde uyguladığımız bir projeyle, mesela kiraz gibi, mesela sera çiçek yetiştiriciliği gibi, mesela arıcılık gibi, mesela el sanatlarında bir konu gibi, mesele ekolojik tarımda şu ürünlerin üretilmesi gibi köylünün biz şunu yaparız ve başarılı oluruz dediği pazar hacmi oluşturacak bir konuda desteklenmesi gibi bir model projesi uygulaması başlattık. Bu sene uygulamaların sonucuna göre, önümüzdeki yıllarda bu uygulamalar yaygınlaştırılarak devam edilecek.

Yine köylere üçer beşerli değil, sorunu çözmeye yeterli miktar kadar kredi tahsisini öngördük; fakat, burada bazı orman işletme müdürlüklerimizde, verdiğiniz paranın miktarı çok az, bu bizim yaramıza tuz olacak miktarda değil, dolayısıyla siz kafanıza göre takılın, kafanıza göre köyleri belirleyin, zaten siz de biliyorsunuz gibi bir yaklaşım da arkadaşlarımız tarafından ifade ediliyor. Biz şunu söylüyoruz: Diyoruz ki, Çanakkale Harbinde Seyit Onbaşının attığı bir top, zamanında attığı bir top mermisi, savaşın kaderini değiştirmiştir. Eğer biz de, bu yapacağımız yardımı bir kuruşluk da olsa, bir mermilik de olsa, tam hedefe ve zamanında atarsak, orada bir projenin, bir ormancılık çalışmasının, bir köylünün kaderinin değişmesine vesile olabiliriz. Lütfen, buna hem köylülerimiz, köylerimizin temsilcileri olan sizler hem de orman işletmelerimiz ve onların temsilcisi olan sizlerden ilgi bekliyoruz, yardım bekliyoruz.

Yine odun dışı orman ürünleri ile ilgili hem kooperatif hem de ferdi projelere destek veriyoruz ve orman köylülerinin bir noktada bir çıkış noktasının da bu olduğunu düşünüyoruz. Yani, el sanatları ve benzeri folklorik değerler mutlaka üretilir, satılır; ama, oraya turist gelirse, bedelini bulursa. Aksi takdirde, el sanatlarının para etmesi, pazar bulması biraz zor. Fakat, odun dışı orman ürünlerinin güzel usulüne uygun olarak toplanması, tasnif edilmesi, paketlenmesi ve kurulacak kooperatifler eliyle pazarlanması durumunda orman köylüsünün ciddi anlamda bir gelir elde edeceğini düşünüyoruz.

Biz, kooperatiflere şöyle yeni bir bakış açısı da getirmeyi uygun görüyoruz.O da nedir? Kütahya başkanımız ifade etti. Kooperatifçilik demek ürettiğini pazarlamak, tükettiğini temin etmektir.Yani bu aslında OR-KÖY’ün felsefesi de olan bir şey.Or-Köy’ün proje desteklemek için aradığı şartlardan biri bu.Ha yani Manisa’dan Birlik başkanı arkadaşımız Or-Köy’de Tedgem gibi100x2 projesi uygulasa olmaz mı?Yani olmaz mı diye sorulacak çok soru var.Olur olmazın detaylarını tartışırız da.Ancak biz kooperatiflerin böyle yüksek maliyetli projeler yerine orman köylüsünün içinde bulunduğu ve etrafında bulunan kaynakları harekete geçirici, bu kaynakları tanıtıcı ,pazarlayıcı yaklaşımlı projelerine daha sıcak bakıyoruz.Bu anlamda Kooperatiflerimizi gayrete ve bize proje getirmeye çağırıyoruz. AB sürecinde sosyal ve ekonomik sorunları çözülmüş ,sosyal güvenlik şemsiyesi altına alınmış, orman içinde kalkınması sağlanamayacak köylülerin tespit edilip taşınması ile ilgili tedbirler alınmış ve içinde kalanlara gerekli desteklerin verildiği ve kalkındırıldığı ,organik tarım gibi orman dışı ürünler gibi konularda ihtisaslaşmış,üretimleri kurdukları kooperatifler eliyle pazarlayan,tanıtan örgün ve mesleki eğitim seviyesi yükselmiş müreffeh ve mutlu bir orman köylüsü dileği ile tamamlıyorum.


OSMAN KAHVECİ (ORMAN GENEL MÜDÜRÜ)
–Hepinizi saygıyla selamlıyorum Tabi burada AB sürecinde orman köylüsü ve ormancılığımızın yerini konuşurken yine konuşmamız gerekirken sabahtan akşama kadar bütün arkadaşlarımı burada dinledim.Gerçekten bu toplantıya fevkalade önem veriyorum.Sayın OR-KOOP başkanı ile bu toplantının oluşmasında yoğun bir emek sarf ettik.Ama akşama kadar gördüğüm toplantının sonucunda gerçekten emeğimize değer böyle seçkin arkadaşlarımızın gecikmelerde olsa görüşlerini ifade etmeleri bizi fevkalade memnun etti. Bunların içerisinde bazı arkadaşlarımız bizim duygularımızı,uygulamalarımızı tenkit etseler bile bundan da payımızı aldık, bundan da hiç gocunmadık. Çünkü biz tenkit edilmekten korkmuyoruz.Tenkitten belki sağlıklı bir sonuca da varırız Her şeyi mükemmel yaptığımızı iddia etmiyoruz.Ama şunu iddia ediyoruz.Doğru yapmak istiyoruz,güzel yapmak istiyoruz.Burada bir çok arkadaşımız kooperatiflerinin Orman Genel Müdürlüğü ile olan üretim ve benzeri sorunlarını detaylı bir şekilde açıkladılar.Ben şimdi hepsinin şu tamimde şöyleydi de.,şu kanunda böyleydi de bundan dolayı da böyle oldu gibi çok detayına girecek değilim.Biz bu istişare toplantısını yaparken ortaya çılan sorunları çalışma grupları olarak tekrar değerlendirelim diye zaten böyle bir konuşma yaptık ,böyle bir görüşme yaptık.Çünkü burada ortaya atılan fikirlerin olgunlaştırılması nedenleri,niçinleri ve arkasından da çözümlerinin bulunacağı daha küçük çapta toplantılarla bunların devam etmesini düşündük.Onun içinde her kesimin her arkadaşımızın sorunlarını cevaplandırırsam herhalde saatte yetmez.. Ama gerçekten herkesin kafasının karıştığı bir şey var.AB sürecinde sabahki konuşmamda da söyledim AB sürecin de veya AB ülkelerinde orman köylüsü var mı.? Yok.ama bizde var.AB de yok diye biz orman köylüsü gerçeğini inkar edemeyiz.Bu hem ülkemizin bir realitesi.,hem de Anayasal hem de 6831 sayılı orman kanununda açık ve net orman köylüsünün tanımı ,sosyal ve hukuksal alt yapısı var.Başka ülkelerde var mı? Yok. Ama bizde var ve biz gerçekten hareket etmek zorundayız.Şimdi hep bazı arkadaşlarımız Türkiye deki ormanların Devlete ait olduğunu hiç tartışmıyoruz.Başkasına işletilmesini tartışmıyoruz..Çünkü, tartışmaya kalktığın zaman orman devlet tarafından işletilir. Ormanlar bir başkası tarafından işletilemez, Anayasa. Ama, ormanlardan faydalanma hakları devredilebilir, nitekim devrediyoruz. İşte, Orman Kanunu, hiçbir vatandaşa tanımayan orman köylüsüne haklar tanımış. 31, 32, 33, 34 ve benzeri. Şimdi, birçok arkadaşımızın tartıştığı, özellikle 34 üncü madde haklarından gelen uygulamalar. Biliyorsunuz, bu bir kere daha değişti. Biz, bir kere daha değiştirmeyi düşünüyoruz açıkçası 34 üncü maddeyi, şu sizin dediğiniz şekilde. (Alkışlar) Ama, bunun için bir kere daha tekrar bir araya gelip, sık sık, yani zırt zırt kanun değişmez, bir kere daha gerçekten, mahzurlarını gördük, bu mahzurlarını, bir daha olmayacak, en azından bizi uzun süre götürebilecek şekilde 34 üncü maddenin bir kere daha masaya yatırılmasında ben de aynen sizin gibi düşünüyorum, 34 üncü madde bir kere daha değerlendirilmeli.

Şimdi, bir emekli arkadaşımız, ormanların kadastrosundan bahsetti. Gerçekten, sınırları belirli olmayan bir ülkedeyiz. Arkadaşlar, belki AB sürecinde en hızlı yapmamız gereken olay hududun sınırının nerenin orman olduğu, nerenin vatandaşın olduğu bu kavga bitmeli ve biz, orman kadastrosunun bitirilmesini ilk önceliklerimizden aldık. 1937’den bu yana herkes, beş yılda kadastroyu, o zamanki kanun beş yılda kadastro bitirecek dedi. Altmış yıl geçti ve elimizdeki rakam Türkiye kadastrosunun henüz daha bitmediği. Yılda 250-350 bin hektarlarla 60 yılı geçirdik. Biz, geçen sene 1 milyon hektar kadastro yaptık ve bu sene 2 milyon hektar kadastro bekliyoruz ve önümüzdeki yıl Türkiye’nin kadastrosuyla birlikte orman kadastrosunun da bitmesini bekliyoruz ve hedefliyoruz. Evet, bu sorunda bize birçok sıkıntılar geldi. Burada bir arkadaşımız, Ordu-Giresun Başkanımız, bilemiyorum burada mı, oradaki sorunu anlattı. Evet, eğer böyle büyük hedefleri olursa, elbette ki, sorunlar olacak. Efendim, bir kadastro... İki kardeş arasında babamız, dedemiz tarlaları bölebiliyor mu? Kavgalar çıkmıyor mu? Böyle binlerce insanın yüzlerce yıl benim dediği orman alanında fındık yapmış, çay yapmış, tarım yapmış, bazılarının tapusu var, bazılarının yok; bazıları 1950’de açmış, bazısı 70’te açmış, bazısı 95’te açmış. Bunları tek tek böyle adalet terazisi içerisinde ayırmak çok kolay bir olay değil. Evet, birileri, bir şekilde bu uygulamalarımızdan memnun olmayacak; ama, Türkiye memnun olacak. Biz birilerini de rahatsız etmek istemiyoruz; ama, ister istemez, artık belki biraz devletin, belki biraz vatandaşın bu konuda gösterebileceği toleransla bu bitmeli. Efendim, falanca bölgede bazı insanlar sızlanıyor. Yapmayalım... Falanca bölgede de sızlanıyorlar, orada da yapmayalım, o zaman kadastro yapmaya gerek. Evet, hangisini tercih edelim? Hiç kimsenin canı yanmasın diye kadastro, 21 inci Yüzyılda, daha sınırlarını bilmeyen, bir orman teşkilatı, halen mülkiyetini bilmeyen bir devlet olabilir mi? Onu için biz, bunun bitirilmesini istiyoruz; ama, vatandaşlarımızın bundan en az zararla atlatmasının gayretini de sürdürüyoruz. Onun için de, belki AB sürecinde orman köylüsünün ormancılığımız yerindekinin en önemli parmak basmamız gereken konulardan birisi, ormanlarımızın sınırlarını bilmemiz. Biz, bazı orman alanlarımıza gittiğimiz zaman birileri bizi kovuyor, benim ormanım diyor veya bizim bazı vatandaşlarımızın arazisine biz diyoruz ki, burası devletin ormanı, buradan çık. Bunlar bitmeli. Onun için de bu gayret içerisindeyiz.

Genelde istediğimiz ve beklediğimiz kooperatiflerimizden, gerçekten, evet, el ele, gönül birliği içerisinde AB sürecinde orman köylümüzü ve ormancılığımızı hazırlayabilmemiz için artık birbirimizi iyi anlamalı, birbirimizin sorunlarına kendi sorunları gibi bakmalıyız. Onun için de kooperatiflerin daha güçlü, daha yaptırımı kuvvetli altyapı ve teknik yönden donatılmış bir kooperatifle birlikte elbette ki, orman teşkilatı da, sadece kooperatifler kendisini yenilemeyecek, kendisini yapılandırmayacak, orman teşkilatı da, biz de kendimizi bu süreçte yeniden sorgulayacak daha çağdaş bir orman teşkilatı, daha çağdaş bir kooperatif, daha çağdaş bir köylümüzle birlikte AB sürecine, inşallah, hiç endişesiz, sorgusuz güçlü bir Türkiye ile girecek diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bazı arkadaşlarımız, benden böyle iyi haber gibi, zam gibi bazı şeyler söylediler. Tabiî bunlar, böyle, biz o kadar politikacı değiliz, zam şu kadar oldu, bu kadar oldu gibi falan; ama, müsterih olun, asla sizin enflasyonun altında ezilmenizi istemiyoruz, sizin başınızı öne eğdirmeyeceğiz.

Hepinize saygılar sunuyorum.
NURİ USLU (OTURUM BAŞKANI)Demek ki, bu toplantının ne kadar, gerçekten ihtiyaç olduğu orta yere çıktı. Şu ana kadar 38 kişi söz aldı arkadaşlar. Böyle bir istişare toplantısı herhalde hiç görülmemiştir.

Sonuç bildirgesini yukarıda okuyacağız.

Hepinize teşekkür ederim, iyi akşamlar.

AVRUPA BİRLİĞİ SÜRECİNDE ORMAN KÖYLÜSÜ



VE ORMANCILIĞIMIZDAKİ YERİ”

İSTİŞARE TOPLANTISI

SONUÇ BİLDİRGESİ

Çevre ve Orman Bakanlığı ile OR-KOOP Merkez Birliğinin işbirliği içinde, AB sürecinde orman köylülerinin ve ormancılığımızdaki yerinin irdelenmesi, Çevre ve Orman Bakanlığının tüm birimleriyle orman köylüsü ve kooperatiflerinin her türlü ilişkilerinin değerlendirilmesi amacıyla 28 Aralık 2005 Çarşamba günü Dedeman Oteli-ANKARA adresinde gerçekleştirilen, “AB SÜRECİNDE ORMAN KÖYLÜSÜ VE ORMANCILIĞIMIZDAKİ YERİ” konulu istişare toplantısına Çevre ve Orman Bakanlığı Merkez Birim yetkililerinin, 3 Bakanlık İl Müdürlüğü, 9 Orman Bölge Müdürlüğü, İlgili Meslek Kuruluşlarının yetkililerinin, orman köylülerinin temsilcileri olarak başta OR-KOOP Merkez Birliği ve 26 Bölge Birliği yöneticilerinin katılımıyla sabah oturumundaki açılış konuşmaları sonrasında gündem gereği saat 14.00 de toplanılmış ve bu kapsamda yapılan konuşma ve değerlendirmeler sonucunda aşağıdaki durum tespitleri ve öneriler belirlenmiştir.


A. Avrupa Birliği ile İlişkili Doğrudan İlişkili Konular


  1. Bugüne kadar yürütülen süreçte hazırlanan dokümanlarda ormancılık ve orman köylüleri ile ilgili konular yeterince yer almamıştır. Bundan sonraki süreçte ve müzakereler sırasında gündeme geldiği durumlarda bu konuların iyi anlatılması ve savunulması sağlanması (kanuni haklar, önem ve gerekçeleri, orman köylülerinde yoksulluk sorunu, göçün yarattığı sıkıntılar, orman köylerinde ekonomik gelişmenin ormanlar ve kırsal çevrenin korunması açısından önem, vb);

  2. Orman işçiliğinde iş güvenliği ve sosyal güvence konularının halledilmesi konusunun AB tarafından kesin koşul olarak getirileceği beklenmeli, bu konuda ÇOB, OR-KOOP, diğer ilgili kurumlar tarafından ortak çalışmaların gerçekleştirilmesi;

  3. Önümüzdeki yıllarda AB’nin kırsal kalkınma ve kırsal çevrenin korunması konularında sağlayacağı destek stratejileri, öncelikli programlar ve proje koşulları hakkında orman köylüleri ve örgütlerinin bu konularda bilgilendirilmesi, eğitim ve pilot proje uygulamaları ile kapasite geliştirme çalışmalarının gerçekleştirilmesi (OR-KOOP tarafından, ÇOB, TEDGEM desteği, AB temsilciliği, diğer ilgili kurumlarla işbirliği ile);

  4. Kırsal kalkınma alanında hizmet veren kooperatifler ve çiftçi örgütleri arasında işbirliğinin geliştirilmesi (OR-KOOP, diğer tarımsal amaçlı kooperatif birlikleri, TEDGEM, vb.);

  5. AB uyum ve müzakere süreci içinde gerçekleşen gelişmeler hakkında orman köy örgütlerinin ve ilgili diğer STK’ların düzenli olarak bilgilendirilmesi, gerekli durumlarda katılım ve katkılarının alınması (ÇOB, OR-KOOP işbirliği ile);

B. Orman köylerinde Gelir ve Yaşam Koşullarının İyileştirilmesi ile İlgili Konular

  1. Orman köylülerinin ormanların odun dışı ürün ve hizmetlerinden yararlanma ve daha fazla pay alma imkanlarının (eko-turizm, avlak tesisi ve yönetimi, odun dışı ürünlerden faydalanma, el sanatları, vb.) ve gelirlerinin geliştirilmesi, bu amaçla bilgilendirme, katılımcı eğitim, pilot proje uygulamaları, değerlendirme çalışmaları (ÇOB, OR-KOOP, ilgili kurumlar işbirliği ile);

  2. Orman köylülerinin odun üretimi dışındaki ormancılık faaliyetlerinin (orman alanlarının korunması, ağaçlandırma, erozyon kontrolü, mera ıslahı, vb.) yürütülmesi işlerini doğrudan yüklenmesi konularında ilgi, bilgi ve deneyimlerinin geliştirilmesi, uygulamalarının yaygınlaştırılması (ÇOB, Orman Köy Kooperatifleri, köy tüzel kişilikler, diğer paydaşlar işbirliği ile), ormanların rehabilitasyonu ve kırsal kalkınma faaliyetlerini entegre eden yöntem ve uygulamaların yaygınlaştırılması (ÇOB, OR-KOOP, köy tüzel kişilikleri);

  3. Ormanların yönetim planlaması ve ormanların yönetim sonuçlarının değerlendirilmesi ile ilgili karar süreçlerine yerel orman köylülerinin ve örgütlerinin katılım yöntemleri ve uygulamalarının geliştirilmesi, yaygınlaştırılması (ÇOB, orman köy kooperatifleri, köy tüzel kişilikleri işbirliği ile);

  4. OR-KOOP’un merkez ve bölge birliklerinin eğitim, mekanizasyon, kırsal kalkınma projeleri hazırlama ve finans bulma ve uygulamaları konularındaki hizmet kapasitelerinin ve uygulamalarının güçlendirilmesi (OR-KOOP, TEDGEM, ÇOB işbirliği ile);




  1. Odun istihsali ve işçiliği ile ilgili Konular




  1. Ormancılık çalışmalarında yapılacak yeni mevzuat düzenlemeleri ve uygulamaların orman köylüleri ve onların temsilcisi kooperatifler-bölge birlikleri-merkez birlikleri ile kurumlar arasında yapılacak ortak bir çalışmayla gerçekleştirilmesi,

  2. Dikili satış uygulamalarında görülen aksaklıkların giderilmesi amacıyla mevzuat yeniden düzenlenmeli ve kooperatiflerin dikili satışlardan pay alması sağlanmalıdır.

  3. 34. madde uygulamalarından doğan aksaklıkların giderilmesi için % 25 emval yerine, bu uygulamanın parasal değerinin üzerinde olmak kaydıyla prim ödenmesi için gerekli yasal düzenleme yapılmalıdır.




  1. Alınan Kararların Takibi ve Gerçekleştirilmesi

    1. Bakanlık ve orman köylüleri temsilcileri (OR-KOOP) tarafından istişare toplantısında dile getirilen konularla ilgili olarak ortak izleme-ortak çalışma grupları oluşturulması ve görevlendirilmesi,




    1. Orman Bakanlığı ile OR-KOOP arasında önceki yıllarda imzalanan “İşbirliği Protokolü” doğrultusunda geliştirilecek “Orman Köylüleri, İşçileri, Kooperatifleri Eğitimi ve Denetimi Projesi”, ile Ormancılık, ağaç kesim ve standardizasyon teknikleri, iş güvenliği, işçi sağlığı ve ergonomi, Ağaçlandırma teknikleri, fidan dikimi bakımı ve korunması, konularında ilgili Bakanlıklar ve kuruluşlar ile işbirliği içinde eğitim çalışmalarına başlanması, bu eğitimlerin daha geniş alanda uygulanması amacıyla Dış Kaynaklı bir Eğitim Projesi geliştirilmesi,




    1. Çevre ve Orman Bakanlığı ile Finlandiya Çevre Bakanlığı arasında

imzalanan “Türkiye-Finlandiya Ormancılık İşbirliği Anlaşma” sı kapsamında; “Türkiye’de Ormancılık İş ve İşçi Güvenliği” konusunda ortak bir projenin Finlandiya Orman Genel Müdürlüğü, Orman Genel Müdürlüğü ve OR-KOOP Merkez Birliği işbirliği içinde AB uyum sürecine katkı sağlanması amacıyla AB fonlarından desteklenerek uygulanmak üzere geliştirilerek uygulamaya konulması, bu amaçla 2006 yılı içinde ilk çalışmalara başlanılması,
hususlarının ilgili taraflara tavsiye edilmesine karar verilmiştir. 28.12.2005
Yüklə 481,61 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin