Hakkı GÖKTÜRK
ERGiN (Hayrullah) — Muhitindeki, şöhreti ile «Kunduracı Hayrullah Usta», Türkiye Büyük Millet Meclisinin 4. ve 5. devrelerinde istanbul mebusu, 1900 de Istanbulda doğmuş-dur, ilk ve orta tahsilinden sonra 17 -18 yaşlarında pek sevdiği sanatına girmiştir; 1931 seçiminde, Atatürk'ün direktifi ile Meclise demokratik bir hava getirmek için Cumhuriyet Halk Partisi namzed listesine sanatkâr ve esnafdan da bazı kimseler alınırken, istanbul esnafı arasında dürüst bir sima olarak tanınmış Hayrullah Usta da istanbul'dan aday gösterilmiş ve mebus olmuştur.
Mebusluk yıllarında tezgâhını bozub dükkânı kapamamış, hattâ istanbul'a gelince, tezgâh başına geçip iş bile işlemiş, ve siyasî hayattan ayrıldıktan sonra da Beyazıddaki dükkânına dönmüştür. 1964 de kunduracılık yapmakda idi; 1964 de Milli Türk Talebe Birliğinin ismet inönü'ye hediye ettiği bir çift çizmeyi bu Hayrul-la Ergin Usta dikmiştir.
Bürhaneddin OLKER
ERGiN (Mehmed AJâeddin) — Gazeteci; istanbullu bir ailenin oğlu olarak 1894 de Erzincan'da doğdu, babası Birinci Cian Harbi için-
Alâeddin Ergin
(Eesim: S. Bozcalı)
r
ERGİN (Metin)
S176 —
İSTANBUL
ANSİKLOPEDİSİ
— 5177 —
ERGÖKMEN (Semahat)
de 1915 de Osmanlı Devletinin Kirmanşah konsolosu iken bir askerî hastahâneyi ziyaretinde bu hastahânenin bombalandığı sırada şehid düşmüş Mehmed Kâmil Beydir, annesinin adı Hatice Hanım olup 1957 de vefat etmiştir.
Aiâeddin Ergin İstanbul Sultanisinde okudu, Bursa Ziraat Mektebinde öğrenci iken 1914 de askere çağırıldı ve ihtiyat zabiti talimgahına sovkedildi, gözlerinden silâhsız asker olarak Levazım Mektebinin 8. devresinde altı ay okuyarak Bandırma Ziraat müfrezeleri kumandanlığı emrine verildi; 1918 de terhis edildi ve hemen o sıralarda gazetecilik hayatına atıldı; yıllar boyunca Alemdar, Milliyet, Açıkgöz, Son Telgraf, Vakit ve Haber gazetelerinde muhabirlik yaptı. Bu satırların yazıldığı sırada 1964, gazete muhabirlerinin duvayeni idi ve serbest muhabir olarak çalışıyordu. Son derece nâzik, hatır sayar bir istanbul efendisidir; evli ve bir erkek evlâd sâibi olup oğlu Gökalp Ergin de bu satırların yazıldığı sırada istanbul Belediyesi Beşiktaş Şube Müdür Muavini idi.
Aiâeddin Erginin muhabirlik mesleği dışında da faaliyetleri olmuşdur. 1932 de Cumhuriyet Halk Partisine girmiş, 1950 - 1960 arasında bu partinin Eminönü İlçesi Teşkilâtına aralıksız Ocak Başkanlığı yapmış, 1960 -1964 yılları arasında danışma, mahalle teşkilât ve se-eim kurullarında çalışmıştır.
1932 -1950 yılları arasında Kızılay ve Çocuk Esirgeme Derneklerinde çalışmışdır. Ayrıca Türk Maarif Cemiyetinde, Resmî İlânlarda, Basın Birliğinde, Gazeteciler Cemiyetinde çegidli vazifeler ifâ etmişdir.
İkinci Cihan Harbi içinde 1941 de 47 yaşında iken, temiz sicilinden dolayı ikinci defa olarak askere alınmış, 1943 yılma kadar Erzurum-da 3. Ordu Müfettişliği Levazım Şubesinde bu-lunmuşdur.
ERGİN (Metin) — «Gazeteci ve avukat; 1926 da Istanbulda doğdu; Hasarı Hayrullah Bey ile Ayşe Zübeyde Hanımın oğludur; Baya-zıd 6. İlk Okulda, Robert Kollejde okudu (1946), 1951 de İstanbul Üniversitesi'nin Hukuk Fakültesini bitirdi; Bütün Dünya Mecmuasında sekreter yardımcılığı, Vatan Gazetesinde muhabirlik (1948-1953), Cumhuriyet Gazetesinde muharrirlik (1951 -1958) yapdı, bir ara Yeni İstanbul Gazetesinde çalışdı; Newsweek, Business
International mecmualarının ve Washington Star, Los Angeles Times gazetelerinin Türkiye temsilcisidir; İngilizce, Almanca, Fransızca bilir; İstanbul Gazeteciler Cemiyeti, İstanbul Gazeteciler Sendikası, istanbul Derıiz Kulübü üyesidir. Amerikaya gitmiş, Avrupanm birçok memleketini görmüştür. Eserleri: Mağlub Olan ilâh, 100 Büyük Adam, Türkiye Nasıl Yükselir; ve memleketde, Amerika ve Kanada da Türkçe ve İngilizce yayınlanmış bini aşan makaleler» (Kim Kimdir Ansiklopedisi, 1962).
ERGİN (Nazif) — Türk Ticaret Bankası idare meclisi reisi iken 1965 de vefat etmiş değerli bir idareci; Sivas eşrafından Beyzade ailesinden Kaymakam Osman Beyin oğludur; uzun seneler valilik, içişleri Bakanlığı müsteşarlığı, P.T.T. Genel Müdürlüğü ve Milletvekilliği yap-mışdır, Merkezefendi Mezarlığına defnedilmiş-dir; hayatı hakkında başka bilgi edinilemedi. Bibi.: Vefat ilânı
ERGİN (Osman Nuri) — Bilhassa istanbul üzerinde belediyeciliğe, şehirciliğe ve Türkiye Tarihi üzerinde de bilhassa Maarif Tarihi konusunda geniş çalışmaları ile ve bu gayretin ve himmetin mahsulü pek değerli eserleri ile tanınmış bir müdekkik, muarrir; istanbul'un en
Osman Nuri Ergin
(Resim: Yaşar Ekinci)
şerefli yerlerinden birine adının verilmesine ve iîelebed hatırlanmasına hak kazanmış bir sima; bu İstanbul Ansiklopedisinin seçkin kalem arkadaşlarından; otuz yıldan fazla İstanbul Belediyesinde çalışmış ve uzun zaman Belediye mektubculuğunda bulunmuş olduğu için devrinin edebî mahfillerinde «Mektubcu Osman Bey» diye tanmmışdı; çalışkan, vekarlı, nâzik, çelebi, hattâ darviş meşreb bir zât idi; 1883 de Malatyamn bir köyünde doğdu, Hacı Ali adında bir çiftçinin oğludur, babasını küçük yaşda kaybetmiş, on yaşında iken bir hami delâleti ile Is-tanbula gelerek Dârüşşafakaya girmiş ve o büyük şefkat ve ilim ocağının feyzi ile yetişmiş-dir. Darüşşafakayı 1902 de sınıfının birincisi olarak bitirmiş, 1907 de istanbul Dârülfunu Edebiyat Fakültesinden mezun olarak Şehiremâne-tinde (İstanbul Belediyesinde) bir kâtiblikle memuriyete başlamışdır; Ömrü boyunca kaldığı Belediyede kâtiblik, mümeyyizlik, müdürlükler yapmış ve en uzun hizmeti de mektubculukta görmüşdür; Oradan Vilâyet Mektubculuğtına nakledilmiş ve o mektubculukdan yaş haddi ile emekliye ayrılmışdır; memuriytleri ile birlikte Vefa İdadisi ile Dârüşşefakada Zabıtai Belediye ve istanbul Polis Mekteblerinde muallimlik yap-mışdır; feyz aldığı Dârüşşafakadaki muallimliğine de, maaş kabul etmeyerek, fahrî olarak ömrünün sonuna kadar devam etmişdir; 1910 da Darüşşafakayı Yöneten Cemiyeti Tedrisiyei îs-lâmiyenin idare Heyetine alınmış, orada ömrünün sonuna kadar bulunmuşdur.
5 temmuz 1961 de Atikalipaşadaki evinde vefat etti, Edirnekapusu Ş e h i d l i ğ i n e defnedildi. Vefatından az önce 7 bin cildin üstünde kitablarını Bayazıddaki Belediye Kütübhânesine hibe etmişdi.
Kitab o'arak yayınlanmış başlıca eserleri şunlardır: «Mecellei Umuri Belediye» (5 büyük cild), «Belediye Vergi ve Resimleri», «İstanbul Şehreminleri», «Sevil Belediye Kongresi», «İstanbul Müessesâtı Hayriyei Sıhhiyesi», «Beledî Mevzular», «1934 İstanbul Şehir Rehberi», «Beledî Bilgiler», «Cumhuriyet ve İstanbul Mahallî İdaresi», «Dârüşşefaka Tarihçesi», «Muallim M. Cevdet», «Türkiyede Şehirciliğin Tarihi İnkişâfı», «Türkiye Maarif Tarihi» (5 cild), «Trük Şehirlerinde İmaret Sistemi», «İstanbul Tıb Mektebleri», «İbni Sina Bibliografya-, sı», «Prof. Dr. Süheyl Ünver Bibliyografyası»;» «Kütübhâneler Kılavuzu», «Türk arihinde Ev-
kaf, Belediye ve Patrikhaneler». «Abdülaziz Mecdi Efendinin Hayatı».
Hazırlanmış, fakat ölümü ile kitab hâlin
de yayınlanamamıg eserleri de vardır ki en nr"'
himi «Türkiyede Esnaf Teşkilâtı ve Ticaret
Usulleri» dir, ;
ERGİN (Zühdi Kâmil) — Değerli hekimlerden; 1898 de İstanbulda doğdu, Abdi Kâmil Beyin oğludur; 1918 de Tıb Fakültesinden dip-ioma aldı; hastahânelerde çalıştı, 1945 de Haseki Hastahânesi Bakterioloji şefliğine tâyin edildi, 1957 de bu hastahânenin başhekimi oldu, 1959 da vefat etti. Hayatı hakkında başka bilgi edinilemedi.
X//!
Zühdü Kâmil Ergin
(Resim: S. Bozcalı)
ERGÖKMEN (Semahat) — Türkiye Radyolarının Türk musikisi bölümünde kadın ses sanatkârlarının en seçkin1 erinden biri; 1913 de Üsküdarda Doğancılarda dünyay geldi, şehid yüzbaşı Ali İshak Beyin kızıdır. Üsküdar Kız Sanat Okulu talebesi iken musikiye başlamıştır, sanat hayatını kısaca şöyle anlatıyor: «...ilk hocalarım kemence üstadı Kemal Niyazi Seyhun ile Udî Hayriye Hanımdır, sonra Lem'i Atlı ile Ijtamşdım ve merhumun bütün eserlerini kendilinden meşk ettim; Tanbûrî Refik Fersan, Fâ-
L_
r
EBGTJN (Hüseyin Sâdeddin Nüzhet)
5178
(Süleyman)'>İSTANBUL
ANSİKLOPEDÎSt
5179 —
ERGTJNER (Süleyman)
Semahat Ergökmen
(Resim: S. Bozcalı)
hire Fersan ve Münir Nureddinden klâsik eserleri meşk ettim, üzerimde hakkı olan büyük hocalarımdan biri de Nuri Halil Poyraz merhumdur. Sanat hayatımı radyo mikrofonlanna vakfettim, sahne okuyucusu olmayı hiç bir zaman düşünmedim, bundan sonra da düşünecek değilim;' önce istanbul Radyosunda, kurulduğu andan itibaren 15 yıldan fazla Ankara Radyosunda, sonra tekrar istanbul Radyosunda okudum. Bence iyi ses sanatkârı, bestekârların eserlerini, kendisinden hiçbir nağme, eda katmadan söyleyendir; saz ça^am, bestelerim vardır».
İlk şarkısını 1941 yılında bestelemişdir; aşağıdaki dört şarkısını Mustafa Ronanm «50 Yıllık Türk Mûsikîsi» isimli eserinden alıyoruz:
Mahur Şarkı, 1941 (Söz: Ömer Bedreddin) Sevgilim, sevgilim yanımda mısın Yoksa bu rüya mı, canımda mısın Gel, hayâl olsan da, koynumda mısın Yoksa bu rüya mı, canımda mısın
Hüzzam Şarkı, 1944 (Söz: Kemal Tözen)
D'le, yâdın gelir bakınca aya Amnca 'başlıyor benzini solmaya Göster de yüzünü solsun şu mehtâb İçeyim aşkını ben doya doya
Hüseynî Şarkı, 1944
(Söz: Riza Tevfik) Ağla sevdiceğim gül ruhlerinden Jaleler dökülsün nev bafâr olsun Hârâbat illeri bülbüllerinden Bu ıssız bağçeler nâlekâr olsun
Kürdilihicazkâr Şarkı, 1946 Yüzün renk vermiş güle bir bak da Gözünün szi var yeşil yaprakda Gönül durmuyor senden ırakda Gözünün izi var yeşil yaprakda
Kıymetli sanatkârın sânına lâyık genişlik-de bir hâl tereemesi elde edilemedi.
ERGUN (Hüseyin Sâdeddin Nüzhet) —
Edebiyat muallimi, şâir, sâdî tarikati dervişle
rinden, Üsküdarda Kef çedede Mahallesinde Hal
laç Baba Sâdî Dergâhının son şeyhi; aşağıdaki
hal tercemesini Mahmut Kemal İnal'ın «Son
Asır Türk Şâirleri» isimli antolojisinden alıyo
ruz : • • i
«Yemende vefat eden kolağası Ali Efendinin oğludur. Annesi Sâdiye Hanım Yenişehir Fener Sâdî Dergâhı şeyhi şâir Mehmed Vehbi Efendinin kızıdır, anne cihetinden bütün akrabası bu tarikata mensubdur.
«1901 de Bursada doğdu. Üsküdar İttihad v'e Terakki Mektebinde, Üsküdar Sultanîsinde okudu, istanbul Darülfünunu Edebiyat Fakül-
Sâdeddin Nüzhet Ergun
(Resim: Yasar Ekinci)
leşinin Edebiyat Bölümünden mezun oldu.
«Dayısı divan sahibi bir şair olan Üsküdarda Hallaç Baba Dergâhı şeyhi Ferid Efendi vefat ettiğinde, (ailenin başka erkeği olmadığı için tarikatlarda şeyhlik veraseti geleneğince kız kardeşinin oğlu Sâdeddin Nüzhet Efendi) henüz yedi yaşında iken bu dergâhın şeyhliğine tâyin edildi, fakat yaşının küçüklüğü dolayısı ile Koskada Abdüsselâm Dergâhı şeyhi Yahya E-fendi, onun vefatı ile de Şeyh Ali Fakrî Efendi Sâdeddin Hüzhet Efendiye vekâlet ettiler. 1921 de Meşihat Dâiresinde imtihan edildi, şeyhliğe liyâkati anlaşılarak Hallaç Baba Dergâhına bilfiil şeyh, tâbiri mahsusu ile «Postnişîni İrşâd» oldu. Üsküdarlı şâir Talât şeyhliğine şu .tarihi söylemişdir:
Bugün seccâdei irşada geçdi Tarikat ehlinin bir serbülendi Dedi târihini Derviş Tal'at «Cenabı Şeyh Sâdeddin Efendi» 1340 (1921)
«Dergâhların kapanması üzerine muallimlik mesleğine girdi. Konya Muallim Mektebinde, Erenköy Kız Lisesinde, Kadıköy rkek Lisesinde, Orta Muallim Mektebinde, (Kuleli Askerî Lisesinde) edebiyat muallimliği yaptı.
«Musiki ile de meşgul olmuş, Harbiye Nezâreti mümeyyizliğinden mütekaid bestekâr Şeyh Said Efendiden hayli ilâhî meşketmişdi. Manzumelerini Darülfünunda talebe iken yazdı, bir kısmı Millî Mecmuada intişar etmişdir, MuciMim olduktan sonra müellifliğe başladı».
Son vazifesi Bayazıd Devlet Kitablığı Müdürlüğü olmugdur, bu vazifede bulunurken 25 rıisan 1956 da Üsküdardâki evinde, müteverri-men vefat etti, Karacaahmed Mezarlığında Şâir Nedimin kabri yakınında bir yere defnedildi.
S. Nüzhet Ergunun en sâdık, vefakâr dostlarından Mesud Bey aile hayatı üzerine bize şu notları vermişdir:
«Muallimlikle bulunduğu Konyadan gayri bütün ömrü Üsküdarda Kef çedede ;Mahall esindeki Hallaç Baba Dergâhı meşrutasında geç-mişdir ve orada ölmüşdür.
İkinci Cihan Harbi içinde Almanların Yu-nanistanı istilâ ettiği sırada ihtiyatî bir tedbir olarak hükümet arzu edenlerin İstanbuldan Anadoluda istedikleri yere nakledileceğini tebliğ etmişdi, Sâdeddin Nüzhet Bey, her halde
hastalığının icâbî endîşelerle Çankırıya gitmiş-di, annesini orada kaybetti. Kendisinden büyük emekli binbaşı Abdullah Gürsel ve kendisinden küçük ilk okul öğretmeni Osman Gürsel ve Av-ni Gürsel adında üç erkek kardeşi vardır. İki defa evlenmişdir. 1937 de ayrıldığı ilk zevcesi Nezâhet (Dilek) hanımdan Solmaz ve Suna isimlerinde iki kızı ve Ergun Celâl adında bir oğlu vardır, ikinci zevcesi Şerife Çâhende Hanımdan da Muhiddin Özden adında bir oğlu oîmuşdur.
«Cemal âşıkı adamdı, ilmini, irfanını velûd kalemini kıskanan bir takım adamlar bu yönden çirkin iftiralara hedef yapmışlar, gadre uğratmışlar, hattâ muallimlik mesleğinden ayrılmaya mecbur kılmışlardı. Son yıllarda geçim yolunda ağır sıkıntılara .düşmüş, meş'um hastalığı da o yıllar içinde ilerlemişdir. Nihayet Maarif Vekili Hasan Alî Yücel asîl bir himaye ile S. Nüzhet Ergunu Bayazıd Devlet Kitablığı Müdürlüğüne tâyin etmişdi; cenazesini de kendi kesesinden o kaldırmışdır. Allah ikisine de ganî ganî rahmet eylesin».
Elliden fazla eseri vardır, bazıları şunlardır:
«Halk Şâirleri». «Karacaoğlan», «Gevheri», «Pir Sultan Abdal», «Bahâî», «Şeyh Galib», «Neşâtî» «Sabûhî», «Fehim», «Rami Paşa», «Âşık»», «Beşiktaşlı Gedâî», «Kâtibî», «Kul-oğlu», «Hengâmî», «Silleli Sürûrî», «Âşık Ömer», «Nâmık Kemal», «Şamili Rifat», «Ce-nab Şehâbeddin», «Baki», «Mevlânâ», «Türk Edebiyatı Tarihi ve Numuneleri», «Mezar Kitabeleri», «Bektaşi Şâirleri», «Türk Musikisi Antolojisi», «Türk Şâirleri».
Son iki büyük eseri ölümü üzerine yarım kalmışdır. «Türk Musikisi Antolojisi» dinî musikimiz ve la dîni musikimiz olmak üzere iki kısımdır, birinci kısım, dinî musiki kısmı iki cild olarak basılmışdır. «Türk Şairleri» de ted-kik erbabını şuerâ tezkirelerine müracaatdan kurtaracak muazzam bir eser olacakdı, büyük kıt'a ancak 90 forması basümışdır. Bu eser son asır Türk şâirleri içinde pek çok simayı Mah-mud Kemal înal'ın şahsî garazkâr hükümlerinden kurtarmış olacaktı (B.: İnal, Mahmud Kemal).
ERGUNER (Süleyman) -- Çağdaş Türk mûsikisinin üstadlarından, kıymetli bir neyzen ve bestekâr; 15 ağustos 1902 de İstanbulda Sul-tanselim semtinde Abdisübaşı Mahallesinde
ERGUNER (Süleyman)
5186 —
İSTANBÜt
ANSİKLOPEDİSİ
— 5181 —
ERGÜL (Güler)
Debbağ Yunus Caddesinde 19 numaralı evde doğdu, babası Sultanselim Camii müezzini Hafız Hasan Efendidir, annesinin adı Dürriye Hanımdır; dört yaşında iken anesini, onbir yaşında iken babasını kaybetmiş, geçim yolunda ve o küçük yaşında Sultanselim Camiinde müezzinlik yapmışdır ve mûsiki hayâtına önce çok güzel sesi dikkati çekerek atılmışdır; çok tatlı, dâvûdî bir sesi vardı, zekî ve cevval bir çocuk-du, muhitinde Sultanselimli Hafız Cemal Beyin idaresinde yapılan mûsiki âlemlerine ça-ğınldı ve o toplantılarda kendisine bir feyiz yolu açıldı; Birinci Cihan Harbinin mahrumiyet yıllarında müezzinlik yapdı. Kur'an dersleri alarak hafız oldu, bir yandan da rüşdiye tahsilini tamamladı. O devrin musiki akedemi-leri yerinde olan mevlevîhânelere devam etti; O mevlevî âyinlerinde ney sesinin öylesine meftunu oldu ki bir ney tedârik ederek usta görmeden, göz dikkati ve kulak hassasiyetinin yardımı ile kendi kendisine ney üflemeye başladı ve kısa zamanda «Neyzen» denilecek bir kudrete sahib oldu.
Cumhuriyetin ilânını müteakib Tekel İdaresine intisab etti; memuriyet hayatında da dürüstlüğü ve çalışkanlığı ile temüyüz etti, sırası ile Keskin, Kütahya, Karaman,- Çarşamba ve Burdur Tekel Müdürlüklerinde bulundu, 1942 de Cibâli Tütün Fabrikası sicil amirliği ile istanbul'a geldi.
îstanbuldan ayrılır iken bir «Hafız Süleyman Efendi» idi, îstanbula dönüşünde, kısa bir zaman içinde, neyi kendine has üstâdâne bir tavır ile üfleyen «Neyzen Süleyman Erguner» olarak mûsiki mahfillerinin bir şöhreti oldu; «Ney üflediği zaman mistisizmin heybeti ve lirizmin tail'ıhğı dinleyenleri bir huşu ve mestânelik â'emine sürükjüyordu»; tarih, edebiyat, tasavvuf ve matematik üzerine pek çok eser okumuş, zengin bir kütübhâneye sâhib, bilgili ve tatlı dilli bir meclis adamı idi; hakiki sanatkâr hüviyetinden gelen bir tevâzua sâhibdi; bütün bu kıymetler birleşince sevilen ve aranan adam cldu.
Süleyman Erguner'in üstad neyzenliği yanında bir de kıymetli bestekâr şahsiyeti var<-dır; saz eseri olarak çok güzel bir «Hicaz Peşrevi» ve hepsi ayrı güzellikde dört saz semaisi
(Şevkefzâ, Dilkesîde, Ferahnak ve Sabâ saz samâüeri), üstâdâne ilâhîleri ve güzel şarkıları vardır.
Bir uşşak Yörük semaisi vardır ki, güftesi Yahya Kemalindir. Eserleri üzerinde son derece titiz şâir bu yörüksemâiyi dinlediği zaman zevkle, sevinçle ağlamışdır. Buraya o şüri teberrüken alıyoruz:
Ömrün şu biten mevsimi tam olsun erenler Son meclisi cam üstüne cam olsun erenler Şükranla veda ettiğimiz camı fenaya Son pendimiz ahfada devam olsun erenler
Caizse hârâbata ilâhîde de her şey Yaran yine rindânı kiram olsun erenler Tekrar mülâki oluruz bezmi ezelde Evvel giden ahbaba selâm olsun erenler
Çok talebe yetiştirmişdir; 1923 de evlenmiş, bir kızı, iki oğlu olmuşdur; oğullarından biri neyzen, biri de tanbûrîdir.
Değerli sanatkâr l aralık 1953 de henüz 51 yaşında iken Cibâli Tütün Fabrikasmdaki işinin başında beyin kanamasından vefat etti. Eyyub Mezarlığına defnedildi. Mevlânamn âşıklarından, büyük feyzini de mevlevihânelerden almış olduğu için kabir taşına Mustafa Nafiz Ir-roak'm §u beyti yazılmışdır:
Süleyman Erguner
(Besim: S. Bozcalı)
Söyleyüb son sözü Hak diye Ergun nây'a Kavuşdu şimdi Hazreti Mevlânâya
Hakkı GÖKTÜRK
ERGUNER (Ulvi) — Emekli Yarbay, üstâd neyzen; 3 Ağustos 1924 de Istanbulda Sultanselim semtinde doğdu, neyzen ve bestekâr Süleyman Erguner'in oğludur (B.: Erguner, Süleyman), annesinin adı Muzaffer Hanımdır; ilk tahsilini babasının memuriyetle dolaştığı Anadolu kasabalarında yapmış, Konya Askerî Orta Okulunda, Kuleli Askerî Lisesinde okumuş, 1943 de Harb Okulundan Levazım Asteğmeni olarak diploma almışdır; ordu hizmetleri Eceabad, Erzurum, Sankamış, Ankara ve îstanbulda görerek 1958 de Koreye git-raişdir; Kore dönüşünde bir müddet Trakya, Hayrabolu ve Keşanda bulundukdan sonra İstanbul'a gelmişdir. Neyzen olarak büyük şöhretinin icab ettirdiği çalışmalar ordudaki hizmeti ile telif edilemediği için 1984 de isteği ile emekliye ayrılmışdır.
İlk musikî derslerini babasından almışdı, ney üflemeyi de ondan öğrenmişdi. Konya Askerî Orta Okulunda da Ahmet Ezgimenden çok istifâde etmiş, okulun bando efradı ara-
Ulvi Erguner
(Resim: S. Bozcalı)
sında çalışmışdı. Lise talebesi iken ve sonra görevli olarak Ankarada bulunduğu zamanlar da Sâdeddin Heper, Halil Can, Nuri Halil Poyraz, Fahri Kopuz, îlyas Tonguç, Hulusi Gök-menli'den dînî ve lâdinî Türk mûsikîsi üzerinde geniş bilgi edinmişdi, ve radyo yayınlarına katılmışdı; kendisi feyz aldığı kimseleri şükran ile yâd ederken : «Bilhassa üstâd Mesud Cemil Beyin çalışmalarından ve sohbetlerinden çok faydalandım» demişdir. Hâlen İstanbul Radyosunda bulunmaktadır. Tarih ve Edebiyata en az mûsikî kadar düşkündür. Bir kaç saz eseri bestelemişdir. Evli ve üç erkek evlâd sahibidir. Bu satırların yazıldığı sırada 11 - 14 yaşları arasında bulunan oğulları da keman çalarak, ney üfleyerek mûsikî ile meşgul idiler (1964).
Hakkı GÖKTÜRK
V
Güler Ergül (Resim: S. Bozcalı)
ERGÜL (Güler) — 1988 neşesinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü Trafik Şubesinde erkek kıyafeti ile polis olarak çalışmaya başlamış 17 yaşında güzel bir kız; babası Büyük Kapalı Çarşıda mobilyacılık yapan Hüseyin Ergüldür; erkekliğe özenmesi çocukluğunda başlamış, ilk okula pantalonla gitmiş, Fatih Kız Lisesinde öğrenci iken tam erkek kılığına girerek saçlarını da bir delikanlı gibi kestirerek muhitinde «Erkek Güler» lâkabını almış-
F
ERGUVANLI SOKAĞI
— 5182 —
İSTANBUL
ANSİKLOPEDİSİ
5183 —
ERHAT (Azrâ)
dır; ve liseyi terk etmiş, trafik polisi olmuş-dur; bu şubedeki vazifesi kayıd tescil memurluğu idi. Kendisi ile görüşen Tercüman Gazetesi muhabirine şunları söylemişdir :
«Okulda sporla meşgul oldum, gülle atmada, yüzmede, atlamada madalyalar aldım. Okul sıralarında kız arkadaşlarımın en mahrem sırlarına vâkıf olmuştum. Onların bütün gönül maceralarının, sevinçlerinin ve kaderlerinin en yakın ortağı oldum. Okul dışındaki erkek arkadaşlarımın da .sırdaşıydım, bu durum hâlâ 'devam ediyor. Hem delikanlıların, hem de kızların dünyasında yaşıyorum. Eğer bir gün ameliyatla erkek olacağım söylenirse bu hususta çok düşünürüm» demişdir.
ERGUVANLI SOKAK — 1934 Belediye Şehir Rehberine göre Boğaziçinin Anadolu yakasında Paşabahgesinin sokaklarından; vapur iskelesinin yanında deniz kenarında uzanan bir yoldur (1934 B.Ş.R. Pafta 24); yerine gidip su satırların yazıldığı sıradaki durumu tesbit edilemedi (Temmuz 1968).
ERGUVAN SOKAĞI — Galata Yeni-câmi Mahallesi yollarından; Bereketzâde Medresesi Sokağı ile Billur Sokağı arasında uzanır (1934 B.Ş.R. Pafta 15/129). Bir araba geçecek genişlikde, paket taşı döşeli ve iki yanı yaya kaldırımlı bir aralık sokakdır. Bir yanını, kapusu Vayvoda Caddesinde olan şeddadî taş yapı altı katlı Selanik Bankası binasının arka yüzü kaplar, öbür kenarında üçer katlı üç kagir han vardır. Bereketzâde Sokağı ile olan kavuşağı başında da Bankalar Emniyet Komiserliği bulunmaktadır; l mücellid, l berber solonu vardır (Şubat 1967).
Hakkı GÖKTÜRK
ERGÜDER (özean) — Gazeteci, 1929 da Çanakkalede doğdu, zengin iş adamlarından Nazif Ergüderin oğludur, annesinin adı Nebâ-hat Hanımdır; Robert Kollejde okudu (1949), Londra Üniversitesini bitirdi (1954); tahsilde bulunduğu sırada Vatan Gazetesinin Londra muhabirliği ile gazetecilik hayatına atıldı; memlekete döndükten sonra Vatanın yerine çıkan Hür Vatan Gazetesinde çalaşdı, sonra bu gazetenin sahihlerinden biri oldu, az sonra da gazetenin adı «Hareket» olarak değiştirildi; fakat bu güzel gazete ömürsüz oldu.
Neslinin en değerli simalarından olan Öz-can Ergüder bu satırların yazıldığı sırada An-karada Uius Gazetesinde siyasî fıkra yazarlığı yapıyordu; ingilizce bilir, evlidir, melih bir yüze sâhib, sohbeti tatlı ve nâzik bir meclis adamıdır. «Maske» adında bir romanı vardır (1956); Gazeteciler Cemiyeti üyesidir.
ERHAN (Kemal) — «Bankacı, iş adamı; Gameda (Gazete ve Mecmua Dağıtım Bürosu) Ldt. Şirketi Müdürü ve Bateş Bayilik Teşkilâtının sahibi; 1920 de îstanbulda doğdu, Yusuf Kenan Bey ile Ayşe Hanımın oğludur; Kü-çüksu îlk Okulunda okudu, 1939 da istanbul Erkek Lisesini bitirdi, 1943 de istanbul Yüksek Ticâret Mektebinden diploma aldı; 1944 -1947 arasında Dâhiliye Vekâletinde çalışdı, 1947 - 1951 arasında hasusî işler tuttu, 1951 -1953 arasında Türkiye îmar Bankasında çalışdı, 1953 - 1957 de Yapı ve Kredi Bankasında müfettiş, 1957 - 1959 da aynı bankada umum muharebe müdürü oldu; 1959 da Gameda Limited Şirketine Müdür oldu, 1960 da Bateş'i kurdu. Polis Emekli Derneği, istanbul Spor Kulübü üyesidir. Lâle (Öktem) Hanımla evlidir; Oya (doğ. 1947) ve Serrâ (doğ. 1955) adında iki kızı vardır; ingilizce bilir;
Dostları ilə paylaş: |