Kalpteniman esselamu Aleyküm



Yüklə 2,29 Mb.
səhifə23/49
tarix20.11.2017
ölçüsü2,29 Mb.
#32302
növüYazı
1   ...   19   20   21   22   23   24   25   26   ...   49

İğneden Kaçmak

 

Siz kardeşlerime nasihat etmeyi düşündüğüm zaman her zaman kendi canlı yaşadığım hadiseyi misal olarak yazmayı adet edindim. Filânca zamanda şu şöyle yapmış bu böyle demiş hikâye olduğundan


Pek beğenmiyorum
Biz ise birey olarak başımızdan geçen hadiseleri ibretlik olayları duymanız için okuyan belki etkilenir umuduyla yazıyorum.

 

Bu siteye ve birçok sitelere bu umudum ile yazıp kopyalıyorum. Bu arada yazdığım sitelere diğer sitelerden aldığım faydalı konuları da “Alıntıdır.” diyerek kendi yazım olmadığını belirtiyorum.



 

Bu gece siz kardeşlerime 1961 yılında çok sevdiğim ve bu gün hayatta olmayan asker arkadaşım ile yaşadığım hadiselerden anlatmak istedim.

 

Koğuşumuzun bildiri tahtasına yazı asıldı. “Yarın iğne günü kimse kaytarmasın eğer kaytaran olursa ağır cezaya uğratılacaktır.” Asker arkadaşım, ne ceza verirlerse versinler ben vurulmam dedi çünkü iğneden çok korkuyordu.



 

Ertesi günü öğle üzeri bizi sıhhiye odasının önünde sıraya dizdiler. Birazdan iğneden korkan arkadaşım da geldi yanımda sıraya girdi. Ben de, hani iğne vurulmayacaktın neden sıraya girdin deyince, vurulmak için değil görünmek için buradayım dedi. Ben ise bekleyerek heyecan yaşamayı sevmediğim için bir an olsun şu korku bitsin diye sıradaki arkadaşlara “Benim işim var.” deyip iğne vuran sıhhiyeci arkadaşlara doğru ilerlerken arkadaşım da geriye doğru kaçıyordu.

 

Arkadaşımın korktuğu kadar vardı, iki sıhhiyeci ellerinde uzun iğneler bekliyor. İki kol sıvalı halde evvelâ omuza yakın yere iki kola tentürdiyot sürüyorlar akabinde iki sıhhiye iğnecinin arasına giriyorsun, biri sağ kolunu, biri sol koluna basıyorlar iğneyi. Ben iğneleri vuruldum koğuşa gittim. Baktım ki arkadaşım benden evvel gelmiş. Sırıta sırıta bana bakıyor ve “vuruldun değil mi?” diye alaylı bir şekilde konuşuyordu.



 

Ben de sen nasıl başardın. Sıradan nasıl kaçtın? Çavuşların onbaşıların elinden nasıl kurtuldun deyince, iki kolunu sıvadı; ”Bak tentürdiyot sürdürdüm. İğne vurulmuş gibi göstererek aradan sıyrıldım. Bu kadar kolay. Sen ise enayice gittin en öne vurdurdun, erkekliğini öldürdün. Bu iğneleri boşuna vurmuyorlar. Senin gibi ahmaklar vurdurur ancak.” Dedi ve keyifli keyifli güldü. Ben de güldüm.

 

On beş dakika geçti. Bölük çavuşu koğuşa girdi. Bağırmaya başladı; “İnin ulan aşağıya


Hepiniz kontrol olacaksınız. Meğerki bölüğün çoğu kaytarmış ilaçların artmasından anlamışlar. Anında palaska şakırtısı başladı. İğneden kaytaranlar hem dayak yiyorlar hem de iğne. Arkadaşım ise telaş ve korku içinde ranzanın altında bir o taraf bir bu tarafa dönüp duruyordu. Ben ranzadan gayet huzurlu bir şekilde indim kollarımı sıvadım baktılar “tamam.” dediler. Yatağıma döndüm. Arkadaşım ise aşağıda kaytaranların dayak sesini duydukça daha çok paniğe kapılıyor ve benden medet bekliyordu.

 

Ben de, bak arkadaşım tek bir çare var. Ben sana iğne vururum sen de en az dayaktan kurtulursun.


Sen nasıl iğne vuracan sen sıhhiye misin deyince dikiş dikmek için kullandığım yorgan iğnesini gösterdim. “Bununla. Zaten tentürdiyot sürülü biraz kanını akıtırız onlarda yutarlar.” deyince razı oldu. Kolunu uzattı ama görmek lâzım çok batırma ha diye yalvarıyordu. Ben seri şekilde boyalı yere iğneyi batırdım. O’da sıktı. Kanını çıkardı. Öteki koluna da aynısını uyguladık. Aşağıya indi gösterdi. Sevine sevine geldi ve ne dedi biliyor musunuz? ”Ahmak, senin erkekliğin gitti ama ben erkekliğimi kurtardım.”
Şimdi bu hatırayı hatırladığım zaman şöyle bir düşünce aklıma geliyor.

 

Hz. ALLAH(c.c) dünyaya Azrail aleyhisselâmı indirse ve haber salsa. “Kim bana evvel gelmek istiyorsa çoluk çocuğunu, malını, bıraksın. Buyursun bana gelsin.” dese kaç kişi sıraya girer de ruhunu kabz ettirir?



 

Yorumları size bırakıyorum. Kalın sağlıcakla kardeşlerim.

 

Kalpteniman.



 

İhanetin  Cezası!

Resulullah (s.a.v) Efendimiz Medine’deki Yahudilerle bir tür vatandaşlık


antlaşması yapmıştı.
Ancak Ayeti kerimelerde buyurulduğu üzere daima antlaşmayı bozmak ve
müslümanlara zarar vermek için fırsat kollamışlardı.
Bu hususta resulünü uyarmak için hazreti ALLAH (c.c) şöyle buyurdu.

 

İÇLERİNDE PEK AZI HARİÇ, ONLARDAN DAİMA HAİNLİK


GÖRÜRSÜN.(Maide-13 )
O gün neyse bu gün de aynı, İslâm düşmanları yine aynı hainliklerine devam ediyorlar.
Resulullah (s.a.v) ashabı kiramdan yanına on kişi alarak nadir oğullarının bulunduğu mahalleye
giderek onlarla görüşüp antlaşmayı yürürlüğe sokmak istedi.

 

Fakat onlar tam aksine Resulullah Efendimizi öldürmek için tuzak kurdular.


bir kuruluğun üzerine büyük bir kaya koydular resulullah Efendimizi ve arkadaşlarını
o kuruluğun altına oturtturdular.
O büyük kaya parçasını onların üzerine düşürecekleri sırada Cebrail (a.s) gelerek haber verdi
ve tuzakları boşa gitti Yahudiler suç üstü yakalandılar.

 

Bu tuzağın ardından hazreti ALLAH (c.c) şöyle buyurdu.


Bir kavmin antlaşmayı bozma hususunda hainlik yapmasından çekinirsen sen de hak ve adaletle onların seninle yaptığı antlaşmayı onlara at antlaşmayı bozduğunu onlara bildir çünkü ALLAH hainlik yapanları sevmez. buyurdu. (Enfal-58 )

 

Resulullah (s.a.v) Efendimiz bu hadise üzerine Yahudilere on gün içinde orayı terk etmelerini


 aksi takdirde savaş açılacağını iletti onlarda sürgün edildiler cezalarını çektiler.
Bu güne döndüğümüzde Avrupa’nın tutumu karşısında ne yapmalıyız.
Bakanımızı konsolosluğa sokmayan, vatandaşlarımızın üzerine atlaralar itlerle saldıran islam
düşmanlarına lâyık oldukları  cezayı  referandum başkanlık seçiminde top yekûn EVET diyerek cezalandırırız inşaALLAH.

 

Evet mi diyeyim hayır mı diyeyim diye düşünme.


Ülkeni bölmek isteyen iç ve dış düşmanlar hayır diyorsa demektir ki evet demek en doğru karardır.
Hazreti ALLAH (c.c) cümle vatandaşlarımıza evet demeyi nasip etsin inşaALLAH.
 
Kalpteniman.
İlahi Nefes İle Okunan Su Rahmettir

 

Hz.  ALLAH’ın üflediği nefes yarattığı bütün kullarınadır.



Hz. ALLAH (c.c) kâinatın tek bir ALLAH’ıdır.
Rahmandır,  inananın da, inanmayanın da yaratıcısıdır.
Ona sığınan ister Hindu, ister putperest, ister ateist, ne inançta olursa olsun dünya nimetlerini esirgemiyor.
Hazırladığı dünya nimet tepsisini, çalışıp aradıkları zaman, azmedip çalıştıkları zaman, bütün kullarına sunuyor.
Bakalım çevremize, bakalım dünyaya, böyle olmuyor mu?
Birçok Ayeti kerimelerinde, Biz dünyayı insanlara hizmetçi kıldık buyurmuyor mu?
buyuruyor.
Çalışan yorulan kendisine sığınan bütün kullarının dünyalıklarını ikram ediyor.
İçindeki nefsini riyazetlerle öldüren Ruhunu güçlendiren Hinduların olağan üstü güce
kavuşmaları da bu yüzdendir, yaptıkları istihraçtır dünyalık bir nimettir.
Ahirete ise hiç bir faydası yoktur.
O kullar azmedip yorulmuş zahmet çekmiş Hz. ALLAH Celle Celâlehü de o insanlara ikramda bulunmuştur fakat onlardan razı değildir
Ahirette ise, Rahim sıfatı ile tecelli edecek inananlara sonsuz nimetlerinin kapısını açacak,
inanmayan insanları ise hesaba çekilecektir.
Olay bundan ibaret.
Bir Edison düşünün  gece dememiş gündüz dememiş mücadele etmiş
azmedip çalışmasından dolayı ona elektriği buldurmuş ona ışık nimetini buldurmuş şöhret yapmış.
Tarih kitapları onun imansız olduğunu yazıyor eğer böyleyse ahirette azap çekecektir.

 

Yakın zamanda birisi bana, yahu anlatıp duruyorsun fakat boş konuşuyorsun demişti.


Ben de neden deyince?
Baksana dünyaya müslümanlar sefalette, kâfirler rahatta,
Eğer müslümanlık hakk din ise neden böyle oluyor demişti de, ben de ona yukarıda yazdıklarımı anlatmıştım.
Daha açık bir ifadeyle;
Hz. ALLAH (c.c) Dünya nimetlerine de, ahiret nimetlerine de, yarattığı bütün
kullarını ortak etmiş, fakat çalışmalarını da şart koşmuş,
dünya nimetini arayanlara dünya nimetlerini,
Ahiret nimetlerini arayanlara da ahiretin ölümsüz nimetlerini ikram ediyor.

 

Su meselesine gelince, Toprak, su, hava, ateş, unsurlarını derinden incelersek bilmediğimiz bir çok şeyleri keşfederiz dört unsur da birbirine bağlantılı biri olmazsa diğerinin değeri kalmıyor.



 

Hava ise her şeyin yaşam kaynağı onsuz hayat olmuyor.


Hz. ALLAH (c.c) Ayeti kerimesinde;
Ben Ademe kendi Ruhumdan üfledim buyuruyor. (Sad,72)

 

Üflenen hava Hz. Adem aleyhisselâma üflenmişse Kâinata üflenmiştir.


O zaman üflenen hava Hz. ALLAH’ın kudreti ilâhi nefesi oluyor zerreden kürreye hayat
kaynağı oluyor.
O zaman her harekete  geçen söz nefesle hareket ettiğinden, söylenen söz şiddet içeriyorsa isabet ettiği yere şiddet getirir orada tahribat yapar.
Fakat harekete geçen sesler sakinlik ve huzur saçıyorsa. isabet ettiği yere huzur getirir.
    
Böyle olduğu için, hangi dinden olursa olsun herkes Hz. ALLAH’ın ilâhi Rahmet nefesi ile yaşadığından sakin ortamda oluşan her nefes sakinlik verir.
Her şiddet ve küfür içeren yerlerde hareket halindeki nefes ve sözler mana ve maddeyi bozuyor.

 

Şimdi Hz. ALLAH’ın nefesiyle, Onun sonsuz kudret ilâhi adı ile başlayarak okunan dua ile


üflenen harekete geçen suyun durumunu bir düşünün, isabet ettiği suya
Rahmet ve kudret dolmaz mı?
O suyu içen şifa bulmaz mı?
Çünkü su Hz. ALLAH’ın rahmeti, kelâm Hz. ALLAH’ın kelâmı, hava Hz. ALLAH’ı nefesi,
İman edip istifade edene ne mutlu.

 

Hz. ALLAH (c.c) bizlere ikram ettiği ilâhi nefesini hayırlı sözlerle sarf etmemizi cümlemize


nasip etsin İnşALLAH.

 

İlahi Rıza Hudutları

 

Hz. ALLAH (c.c) bizi hudutlarla çevirmiştir.


Ayeti kerimede;
ALLAH’a tevbe edenler, ibadet edenler, Hamd edenler,
oruç tutanlar, rüku ve secde edenler, iyiliği emredip
kötülükten vaz geçirmeye çalışanlar ve ALLAH’ın hududunu
koruyanlar var ya işte bu müminleri müjdele.( Tevbe: 112 )

 

Evvelâ güzel bir tevbe etmemizi istiyor.


Tevbeden murad insan evvelki hayatından sıyrılacak.
Cenab-ı hakka yönelmeye azmedecek.
Geçtiği yollara dönmeyi ateşe girme mesabesinde görecek.
Bu lütfa Mazhar olduktan sonra ne lâzım? ibadet lâzım.
O yolda yürümek lâzım çünkü o yol kestirmeden Hakka gider.

 

Sonra onu günah batağından çıkaran ibadet için huzuruna


almakla şereflendiren, kendisine yaklaştıran mabuduna hamdetmesi lâzım.

 

Ondan sonra oruç tutmak lâzım ki nefsin arzuları gemlensin teskiye bulsun.


Rükular secdeler çoğaltılacak, çok çok namaz kılınacak.
Bunları yaptıktan sonra iyiliği emreder kötülükten nehyeder olamamız icap
ediyor.
Bu şekilde bu güzel işleri yaparsak Hz. ALLAH’ın çizdiği bu rıza hudutlarını aşıp
taşmazsak bu hudutlar içinde kalmış oluruz.

 

Nefsin tabiatında şehvete günaha ve kötülüğe meyil vardır,


Gücünü hep o yolda kullanır işte bunun adı nefstir.
Nefs vücudun içinde pusuda bekleyen yedi başlı ejderhadır.
Haset, riya , kin , kibir, şehvet, gadap.yalancılık gibi hayvanı sıfatlardan
hangi sıfatta kişiyi yakalarsa onu alır cehennemin ortasına Kadar götürür.

 

Tahribatı dış düşmandan daha büyüktür.


Eğer dizginlenmezse Hz.  ALLAH’ın koyduğu hudutları aşar,geyesine ulaşır.
Hakiki imana sahip olabilmek ve o imanı koruyabilmek için
nefsle mücadele şarttır.
Hz. ALLAH (c.c)  nefsin her türlü hile ve desiselerinden cümlemizi
muhafaza etsin inşaALLAH.

 

Sözler ve notlardan:


Ömer ÖngütEfendi Hz.

 

İman edip salih amel işleyenleri And olsun ki,


Salihlerin arasına sokarız.  (Ankebut-9)

Hazreti ALLAH (c.c) ayeti kerimesinde;
İman edip salih amel işleyenleri And olsun ki,
Salihlerin arasına sokarız.  (Ankebut-9)

 

Hazreti ALLAH (c.c) biz kullarına Salihlerden olmanın yolunu tarif ediyor


ilâhi davet bu hem de yeminli davet And olsun buyuruyor bizi kurtuluşa davet
ediyor bizi çok seviyor ateşe atmak istemiyor.

 

Salihlerden olmak ne büyük lütuf ah olabilsek çok zor da değil.


İlk şartı iman etmemizi istiyor ikincisi ise salih amel istiyor.
Her geçen gün kendisine yaklaştığımız hazreti ALLAH (c.c) bize cennetini
hazırlamış oraya girmemiz için hayırlı ameller yapmamızı istiyor.
Gözünü aç be kardeşim bu imkânı değerlendir ama ölmeden değerlendir.
Öldükten sonra bu fırsat kaçıyor.
Elin tutarken, ayağın yürürken, gözlerin görürken, aklın başındayken aklını
kullan kalpteniman et hayırlı ameller işle salih kulların arasına katıl seni
yaratan vadediyor fırsatı değerlendir yaşıyorken sağlığın yerindeyken  diyoruz
çünkü yarın ne olacağın belli değil bir nefeslik canın var nefesi içine alır dışarıya
veremeden gözlerin kapanır salihler arasına katılamadan yaratıcının karşısına çıkıverirsin
ah vah fakat geri dönüş yok.
Hazreti ALLAH (c.c) cümlemizi gafletten kurtarsın kalpten iman ederek hayırlı ameller
işleyerek salihler zümresine katılmamızı nasip etsin inşaALLAH.

 

ALLAH’ÜMMAHŞURNA Fİ ZÜMRETİSSALİHİN.



 

Kalpteniman.


İman Edip Salih Amel İşleyenler Bir Bahçe İçinde Mesut Olurlar.(Rum-15)

 

Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti kerimesinde!


İman edip salih amel işleyenler bir bahçe içinde mesut olurlar
buyuruyor.(Rum-15)

 

Bu ayeti kerime ifade ediyor ki, salih amel işleyen kullara korku yok


daha gözlerini yumup ahirete göçer göçmez cennet bahçesine giriyor.
Fakat o bahçeye kavuşmak için hazreti ALLAH’ın emrettiği gibi yaşamak
gerekiyor ki o bahçeye girilebilsin.

 

Bir düşünün ki bize kâbus gibi gelen ölüm veya dünyadan kopuş


zannettiğimiz gibi korkunç değildir, yeter ki hazreti ALLAH’ın gönlünü
kazanalım gerisi kolay.

 

O da hazreti ALLAH’a kalpten iman etmek yapın dediğini yapmak ,yapmayın


dediğini yapmamaktır.
İlâhi emirleri açık ve kesindir ve çok zordur hep nefsin istemediği şeylerdir.
Kuranı kerimin ve sünnetin koyduğu hudutları bozmamak o daire içinde
olmak o kadar.

 

Hazreti ALLAH’ın emirleri bellidir müslüman olan her fert bunu bilmektedir.


Başta kul hakkı bunu başarabilen o bahçeye namzettir.
Çünkü o kişi hazreti ALLAH’a iman etmiştir ki kul hakkına önem vermiş haram lokmayı
ağzına sokmamış hazreti ALLAH’ı zikir ve şükürle anmış şeytanın oyununa gelmemiştir.
Ne mutlu böyle kullara ki cennet bahçesini hak etmiş kıyamet kopma felâketini yaşamadan
hazreti ALLAH’a kavuşmuştur.

 

Ayeti kerimeler gösteriyor ki ahirete göçen insanlar ruhi bedenle göçüyorlar yeni bedene


ancak kıyamet koptuktan sonra girecekler.
Ruhi bedenimize gelince lâtiftir elle tutulmaz gözle görülmez o beden de elleri ve ayakları olan
bildiğimiz etten kemikten olan görünen bedenimizin yapısındadır o lâtif beden ile biz hayattayız
ve hareket edebiliyoruz .

 

Bir de şu var ki. Lâtif beden dediğimiz görünmeyen ruhumuz kendisini içine girdiği et ve


kemikten olan cismani bedenle meydana çıkarıyor hepsi hazreti ALLAH’ın takdiri ilahiyesindir.
İşte bu bedenimiz ömrü biten cismani bedenimizden çıkar çıkmaz ya cennet bahçesine ,veya
cehennem çukuruna girecektir hazreti ALLAH (c.c) cennet bahçesine girmemizi cümlemize nasip etsin.

 

Cennet bahçesi deyince daha evvel yazmış anlatmıştım!


Rahmetli ananem ve dayımızın bir yaşantısı var ki biz onları örnek aldık ve öyle yaşamaya gayret
ediyoruz. Şöyle ki ananem ve dayım Selanik’ten 1930 yılları civarında muhacir olarak bütün varlıklarını
orada bırakarak türkiyeye geliyorlar onlara nüfus başına onar dölüm yer veriyorlar çiftçilik yaparak
hayatlarını sürdürüyorlar ekip biçiyorlar geçimlerini temin ediyorlar.

 

Zaman zamanı kovalıyor ananemin abisi olan dayımız yaşlanıyor.


Bundan sonrasını ananemin ağzından duyduğum gibi anlatayım.
Abimi sabahları ziyarete her gittiğimde onu yatakta uyur vaziyette buluyordum
bunu ona yakıştıramıyordum çünkü dinine aşırı düşkündü hazreti ALLAH’ın her emrini
titizlikle yerine getiriyordu yengemize sorduğumda hiç bir şey söylemiyordu.

 

Bir sabah yine onu uyur vaziyette görünce dayanamadım abi bu sana yakışmıyor sabah güneşini


üzerine doğduruyorsun uğursuzluktur yapma böyle deyince, ah be kardeşim bu ağabeyin de böyle
tembel ne yapayım dedi ben de üstüne gitmedim.

 

Aradan zaman geçti hastalandı kalkamaz oldu devamlı ziyaret ediyordum yengemiz kendisi ile


ilgileniyordu derken hastalığı yükseldiğini haber aldım  telaşla ziyarete gittim sessizce yatıyordu
biz de başını bekliyorduk aniden  canlandı hareket etmeye bireyler söylemeye gayret ediyordu
en sonunda beni ayağa kaldırın Şıhlar geldi dedi vakit geçirmeden iki kişi onu ayağa kaldırdı beni kıbleye çevirin dedi kıbleye çevirdiler ALLAH’Ü EKBER ALLAH’Ü EKBER LÂİLÂHE İLLÂLLAHÜ
VALLAH’Ü EKBER ALLAH’Ü EKBER VELİLLÂHİL HAMDI üç kere tekrar etti ve beni yatırın dedi yatırdık ve ben göçüyorum cenazemi kaldırmaya gelenlerden helallik alın dedi az zaman sonra da
kelimeyi şahadet getirerek ruhunu teslim etti.

 

Hemen yıkanması için hazırlık yaptık etrafa haber saldık sevenleri geldiler köyümüzün imamı onu yıkadı


yıkarken de iki dizinin siyah olmuş olduğunu görünce yengemize sordu bu bir yerden mi düştü diye sorunca yengemiz de. sağlığında kimseye söyleme diye tembih etmişti  sebebi her gece sabaha kadar namaz
kılar geceyi tamamen ibadetle geçirirdi dizleri o yüzden morarmıştı deyince ben de onun neden sabahları
uyuduğunu anlamıştım .Derken annem yengem ağladık cemaatten helallik aldık defnedildi

 

Aradan zaman geçince annem halitim dinine çok düşkündü acaba cennetini kazanmış mı diye istihare namazı kıldı ve ALLAH’ım halitimin durumu nedir hesabı kolay geçti mi diye dua ederek yattı.


Rüyasında Halit abim görünüverdi  o da sordu oğlum Halit hesabını verdin mi?
Verdim anne bir tek hesabım var ki onun için baskı altındayım komşumdan belime takmak için bir kemer almıştım onu vermedim o ise odada duvarda asılı onu oradan al ve komşuya ver helâllik al sıkıntım kalksın
deyince annem uyanır uyanmaz tarif ettiği yerden kemeri alıyor ve sabaha çıkmadan komşunun kapısını
çalıyor helâllik alıyor.

 

Annem yine merak etti emaneti verdik helâllik aldık durum nedir diye yine istihare namazı kıldı ve


ALLAH’ım oğlumun durumunu bana göster hesabını verdimi bileyim diyor ve yatıyor.
Rüyasında kendini hiç görmediği bir yerde görüyor bakıyor ki karşısında duvarlarla çevrilmiş bir
bahçe kapısında nöbetçiler var yanlarına gidiyor bahçede oğlunu gezinirken görüyor.
bekçilere diyor ki bahçede bulunan benim oğlumdur müsaade edin ben de onun yanına gideyim deyince
olmaz bu bahçe halitindir ona aittir diyorlar ve annem sevinçle uyanıyor.

 

Bu kıssa ailemizde yaşanan bir ibretlik hadisedir hiçbir kitaptan alınmış değildir biz de küçüklüğümüzde


hazreti ALLAH’ımıza yalvarmıştık, ALLAH’ım bizim de yaşlılığımızı Halit dayımızın yaşadığı gibi yaşat hamdolsun aynı minval üzere yaşatıyor hazreti ALLAH’ım sonsuz şükürler olsun siz de yalvarın.
Yukarıda asılı olan Ayeti kerime önümüze gelince daha evvel yazdığımız hatıramızı yazmak geçti
içimizden biz de yazdık hazreti ALLAH ibret alanlardan eylesin cümlemize cennet bahçesine girmemizi nasip nasip etsin inşaALLAH.

 

Kalpteniman


İman Edip Salih Amel İşleyenleri Andolsun Ki Salihlerin Arasına Sokarız.(Ankebut-9)

 

Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti kerimesinde!


İman edip salih amel işleyenleri Andolsun ki Salihlerin arasına sokarız.(Ankebut-9)
buyuruyor zatı Alisine nasıl yaklaşılacağını tarif ediyor.

 

Bu Ayeti kerimeyi iyi anlayan kalpten iman edip uygulayan hazreti ALLAH’a kul


peygamberine de ümmet olmuştur.
Yeter ki azim etsin şeytan ve nefsini düşman bilsin salih ameller işlesin.
 
Hayırlı işler yapan halkın gönlünü kazanınca hakkın da gönlünü kazanacağı hepimizin
malumudur.
Ne oluyor o zaman, kişi hem dünyasını hem ölümsüz ahiret yurdunun nimetlerini
kazanmış olur.
Hazreti ALLAH (c.c) cümlemize dünya ve ahiret nimetlerini kazananlardan eylesin Amin.

 

Kalpteniman


İmralı’da Beslenen Kök.

 

Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti kerimesinde;


İnkâr edenlerin ve ALLAH yolundan alıkoyanların işlerini ALLAH
boşa çıkarmıştır. (Muhammed-1)

 

Bu Ayeti kerime bu günler için de aynen geçerlidir.


İnkârcı PKK’nın dinsiz imansız kadrosunun yaptıkları sinsi çalışmaları ile
devlet tarafından iyi niyet teklifini hain plânlarına alet ederek saf niyetli
kürt gençlerinin beyinlerini yıkayarak ALLAH yolundan alıkoydular onları
vatan düşmanı terörist yaptılar onların imanlarını bozdular.
kendilerinin sapık fikirleri ile şaşırttılar korkuttular dağlara kaçırdılar
annelerinden babalarından ayırdılar  kendileri gibi şeytana asker yaptılar.
Canlarını imanlarını katlettiler katletmeye devam ediyorlar.
Fakat hamd olsun yüce ALLAH’ımıza Devlet idarecilerimizin kararlı azimli
tutumları ile kahraman ordumuzun ve polisimizin mücadelesi ile 
onların kurdukları tuzaklar boşa çıkarıldı bu hazreti ALLAH’ımızın bir lütfudur.
Hazreti ALLAH (c.c) onları kazdıkları çukurlara gömdü gömmeye devam edecek inşaALLAH.
Biraz aklı ve imanı olanlar pişman oldular teslim oluyorlar inşaALLAH arkası gelecektir.
Onları dağa çıkaran elebaşlarının hepsi gün gelecek kaçacak delik arayacaklar
bulamayacaklardır.
Hazreti ALLAH’tan en büyük dileğimiz bu elebaşların hepsini elleri kelepçeli görmektir.
Bu ise uzak değil yakındır inşaALLAH.
Yeter ki başta Reisi cumhurumuz ve idarecilerimiz kesin kararlı azimli olsunlar.
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti kerimesinde sen bir kere azim et ben yolları açarım buyuruyor.
Devlet idarecilerine düşen azim ve kararlılıkla hem ordumuzu hem polisimizi maddi
manevi desteklemeleridir.
Fakat en mühim mesele unutulmasın yabani bitkiyi biçersen yine çıkar hatta daha
güçlü çıkar fakat kökünü kurutursan bir daha çıkmaz bir kök İmralı’da besleniyor
kurutma işi oradan başlamadığı müddetçe yeni yabani otlar üreyecektir.
kimse kendi kendini kandırmasın.

 

Kalpteniman.


İnkâr Eden Kafirlere Dünya Nimetlerinin Verilmesi Bizi Aldatmasın

 

Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti kerimesinde:


İnkâr edeni de az bir müddet geçindiririm. (Bakara-126)
buyuruyor.
Diğer bir Ayeti kerimede ise:
Sakın kendilerini denemek için dünya hayatının süsü olarak
bol bol geçimlikler verdiğimiz kimselere gözünü dikme!
Rabbinin rızkı daha hayırlı hemde daha süreklidir.(Taha-131)

 

Onlar az bir zaman faydalanırlar Ahirette ise büyük bir felakete


uğrayacaklardır.
Dünya nedir ki gözünü aç kapa geçiyor bu ise ömür geçince fark ediliyor.
Hazreti ALLAH’ın az bir geçim buyurması bu yüzdendir.
Kâfir bir iyilik yapar onun karşılığı bu dünyada verilir.
Mümin bir iyilik yaptığında hem bu dünyada hem de ahirette
karşılığını bulur.
Kâfir ise ahirette azaptan başka bir şey bulamaz hem de ebedi azap!
Hazreti ALLAH (c.c) cümlemizi yaşadığımız bu dünyada ve gideceğimiz Ahirette de
selâmette olanlardan eylesin Amin..

 

Kalpteniman


İlmiyle Amel Etmiyenin Sonu

 

Alim bir zatın alimlerle cehenneme giderim, cahillerle cennete gitmem dediği


nakledildiğinde. Ömer ÖngütEfendi şöyle buyurdular.

 

Bu sözün ne aslı var ne de manası var.


Cehaletle söylenen  sözlerdir.
Cenab-ı Fahri kâinat (s.a.v) Efendimiz buyuruyorlar ki,
İlmiyle amel etmeyen alim cehenneme girer. (Müslim)

 

Evet efendim girecek cehenneme, cehennemde bakacak ki kendisini dinleyip amel edenler cennette sefa içinde yaşıyorlar.


Kendisi alim olduğu halde cehennemde yanarken amel etmediğine bin pişman
olacak ve içinden de yanacak .
Bu gibi kimseler iki cehennemde olacaklar.

 

Cehennem lâf değil içerisine gir de konuş deseler konuştuğu şeyin lâf olduğunu


o da anlıyacak.
Gir de konuş bakalım orası öyle bir yer ki evlât ana babadan,
Ana baba evladından kaçıyor kimsenin kimseye faydası olmuyor.

 

Alim ona denir ki, Hz. ALLAH’a iman etmiş itaat etmiş, İlmiyle amel etmiş.


İndi İlahide sevilmiş, ve rızaya nail olmuş.

 

Alim ona denmez ki, Hz. ALLAH’ın ihsan ettiği ilmiyle amel etmemiş aynı zamanda o ilmi benimsemiş o ilimle böbürlenmiş halka anlatmış kendi nefsine duyuramamış.



 

İnsan ilmiyle amil olmadıkça onun ilmi diğer ilimlerden farksızdır tarih gibi coğrafya gibi, fen gibi.


Şimdiki zamanda böyle alimler ortalığı sarmış durumda.
Adam mikrofonu elinde Kamera karşısında  kral gibi bağırıyor.
Bir şey demeye kimsenin hakkı yok herkes yuvasını yapıyor çünkü.
Kimi alim cennete, kimi alim de cehenneme hazırlıyor.

 

Hz. ALLAH(c.c) cümlemizi ilmiyle amel edenlerden eylesin inşaALLAH.



Amin.

 


Yüklə 2,29 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   19   20   21   22   23   24   25   26   ...   49




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin