Türkçe Transcript (*)
|
Vekâle-lleżîne ûtû-l’ilme veylekum śevâbu(A)llâhi ḣayrun limen âmene ve’amile sâlihan velâ yulakkâhâ illâ-ssâbirûn(e)
|
Ali Bulaç Meali
|
Kendilerine ilim verilenler ise: 'Yazıklar olsun size, Allah'ın sevabı, iman eden ve salih amellerde bulunan kimse için daha hayırlıdır; buna da sabredenlerden başkası kavuşturulmaz' dediler.
|
Edip Yüksel Meali
|
Kendilerine bilgi verilmiş olanlar, "Yazık size, inanan ve erdemli davranan için ALLAH'ın ödülü daha iyidir," dediler. Buna ancak sabredenler kavuşturulur.
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
Kendilerine ilim verilmiş olanlar ise, şöyle dediler: "Yazıklar olsun size! İman edip iyi işler yapanlara göre Allah'ın mükafatı daha üstündür. Ona da ancak sabredenler kavuşabilir."
|
Süleyman Ateş Meali
|
Kendilerine bilgi verilmiş olanlar ise: "Yazık size, dediler, inanan ve iyi iş yapan kimse için Allah'ın sevabı daha hayırlıdır. Buna ancak sabredenler kavuşturulur."
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
Kendilerine ilim verilmiş olanlar şöyle demişti: "Yazıklar olsun size! İman edip hayra ve barışa yönelik iş yapan kişi için Allah'ın vereceği karşılık daha üstündür. Ama buna, sadece sabredenler ulaştırılır."
|
Yusuf Ali (English)
|
But those who had been granted (true) knowledge said: "Alas for you! The reward of Allah (in the Hereafter) is best for those who believe and work righteousness: but this none shall attain, save those who steadfastly persevere (in good)."
|
M. Pickthall (English)
|
But those who had been given knowledge said: Woe unto you! The reward of Allah for him who believeth and doeth right is better, and only the steadfast will obtain it.
|