KirkçEŞme tesisleri


MEVLEVİ MUSİKİSİ VE SEMA 420



Yüklə 8,39 Mb.
səhifə666/889
tarix09.01.2022
ölçüsü8,39 Mb.
#91610
1   ...   662   663   664   665   666   667   668   669   ...   889
MEVLEVİ MUSİKİSİ VE SEMA 420

len "araba"nm doğrudan ya da dolaylı olarak topografyayı tahrip etmesine olanak verildiği ve denizin kentli yaşamına entegrasyonu sağlanamadığı zaman, istanbul'un fiziki kimliğinden tarih bağlamında söz etmek, sadece birkaç anıtın müze eşyası gibi gösterisinden ibaret kalacaktır.

DOĞAN KUBAN

MEVLEVİ MUSİKİSİ VE SEMA

Mevlevi musikisi bu tarikata özgü musiki türü, tekke musikisinin de en önemli ve en geniş koludur.

Ömrü boyunca musikiye büyük önem verdiği bilinen, Mesnevî'sine de "Bişnev in ney" (Dinle bu neyi) diye başlayan Mev-lana'nın yolundan gidenlerce belirlenen tarikat adap ve erkânı ile ayin şekli de onun fikir ve işaretlerinin ilhamı ile oluşmuştur. Mevlevîlikte sadece İsm-i Celâl (Allah) kelimesinin tekrarıyla zikredilir, zikir sessizce gerçekleştirilir. Ayinde bu zikir duyulmadığı, yalnızca icra edilen musiki duyulduğu için, Mevlevîlikte musiki bu açıdan da önem kazanmıştır. Öbür tarikat ayinlerinde kullanılmayan ney, rebab, tanbur, ud gibi sazların kullanılması da Mevlevî musikisinin ayırt edici özelliklerindendir. Zaten ayinin musikisini de neyzenbaşı yönetir. Mevlevî ayini, aynı zamanda Türk musikisinde miraciyeden sonra en uzun beste şeklidir.

"Sema" adıyla tanınan Mevlevî~ayininin resmi adı "mukabele-i şeriftir. Mukabele törenleri İstanbul dışındaki tekkelerde genellikle cuma namazından sonra düzenlenirdi. İstanbul'daki 5 mevlevîhanede ise belli günlerde mukabele edilirdi. Cuma ve salı, Galata; cumartesi, Üsküdar; pazar, Kasımpaşa; pazartesi ile perşembe, Ye-nikapi; çarşamba, Beşiktaş (daha sonra Bahariye) mevlevîhanelerinin ayin günleriydi. Ayrıca, "ihya geceleri" denen bayram ve kandil geceleri ile hilafet törenlerinde de ayinler düzenlenirdi.



Sema: Mevlevî ayini Mevlana'nın belli bir usul ve törene bağlı olmadan, doğrudan doğruya bir vecd halinin ifadesi olarak tarif ettiği semanın bir düzene bağlanmasıyla oluşmuştur. Mevlana'nın oğlu Sultan Veled ile torunu Ulu Arif Çelebi de belli bir düzen olmadan, coşkunca sema ederlerdi. Daha sonra, cuma namazlarını takiben Mevlana'yı anmak için düzenlenen toplantılar ayine belli bir düzen verilmesi ihtiyacım ortaya çıkarmıştır. Böylece sema meclislerinde ayine belli bir düzen verilmeye başlamıştır. Ayin, önce ana hatlarıyla Pir Âdil Çelebi, daha sonra da buna bazı ayrıntılar eklenmesiyle Pir Hüseyin Çelebi tarafından bugünkü düzenine kavuşturulmuştur.

Buna göre, mukabele-i şerifin düzeni şöyledir: Meydana Dede'nin "Buyurun Yâ Hû" seslenişiyle çağrılan dedeler ile öteki Mevleviler teker teker baş kesip selam vererek sağ ayakla, eşiğe basmadan semahaneye girerler, görev ve rütbelerine göre yerlerini alır, ayakta beklerler. Ayinin musikisini icra edecek olan mutrıb heyeti

de mutrıbhanedeki yerini alır. Herkes sağ ayak başparmakları sol ayak başparmağının üzerinde, yani ayaklan mühürlü denen durumda ve sol eli ile sağ omzunu, sağ e-liyle de sol omzunu tutarak ayakta şeyhi bekler. Bu duruş biçimine "niyat vaziyeti" denir.

Şeyh sağ arkasındaki meydancı ile semahaneye girince ayak mühürleyip başını eğerek selam verdiğinde herkes aynı biçimde sessizce selama cevap verir. Şeyh postuna geçince namaz başlar. Tıpkı camideki gibi kılınan namaz şeyhin Fatiha'sı ile sona erer.

Namaz safları bozulunca, yüzler mesnevi kürsüsüne dönük olarak yeni yerleşim biçimine geçilir. Şeyh yahut mesnevi-han kürsüye çıkınca herkes yer öperek bulunduğu yere oturur. Mesnev f den şerh edilecek beyitleri şeyh kendisi okumaya-caksa, Mesnevi okumakla görevli dede, şerh edilecek beyitleri okur, sonra da şerhine başlar. Şerh bitince, mutrıbhanedeki-lerden biri Kuran'dan kısa bir bölüm okur, onu izleyen Post duasından sonra da Fatiha okunur. Şeyh kürsüden inerken, herkes yeri öpüp ayağa kalkar, kıbleye göre semahanenin sağında yerini alır.

Bütün tarikat ayinleri, peygambere duyulan sevgi ve saygının bir ifadesi olarak salavat ile başladığı halde, Mevlevî ayininde Naat-ı Mevlana ile başlar. Güftesi Mev-lana'ya ait olan, Itrî'nin rast makamında bestelediği naat, yalnız mevlevîhanelerde değil, başka tekkelerde de 200 yılı aşkın bir zaman boyunca okunmuştur. Naatların en tanınmışı olan bu musiki şaheserinin bir çelebilik makamı tavsiyesi olarak ayinlerde ney taksiminden önce okunması Ab-dülhalim Çelebi (ö. 1679) yahut II. Bostan Çelebi (ö. 1705) tarafından bütün mev-levîhanelere bildirilmiştir. Aynı beste ile

Ney çalan Mevlevî. Atatürk Kitaplığı Arşivi

başka naatların da okunduğu olmuştur. Ayrıca kimi çok usta naathanlar bu bestenin sonundaki terennüm bölümünü o gün okunacak ayinin bestelendiği makamın seyrini gösterecek biçimde tamamlamışlardır; Hammamîzade İsmail Dede'nin na-atı her defasında başka bir makama göçü-rerek okuduğu söylenir. Itrî'nin naatından önce, bestesi günümüze ulaşamamış başka naatların yahut Mevlana'nın peygamberi öven gazellerinin kaside tarzında doğaçlama okunduğu tahmin ediliyor.

Naat bitince, kudümzenbaşı kudüme birkaç darbe vurur ve neyzenbaşınm yahut başka bir neyzenin "post taksimi" denen taksimi başlar. Taksim biter bitmez peşreve geçilir. Peşrevin ilk zahme darbesiyle birlikte şeyh ile semazenler ellerini şiddetli bir şekilde yere vurarak ayağa kalkarlar. Neyzenler de ayağa, kalkarak peşrevi çalarlar. Ayaktaki semazenler sağa doğru birbirlerine yaklaşırlar. Bu sırada şeyh, postun önüne çıkıp baş keserek selam verir, aynı selam herkesçe tekrarlanır. Sonra şeyh sağa doğru döner, peşrevin temposuna da uygun bir biçimde sağ ayağım atıp solu yanına çekerek, sonra solu ileri atıp sağı çekerek yürümeye başlayınca semazenler de aynı hareketlerle yürümeye başlar. Şeyhin arkasındaki aşçıbaşı yahut semazen postun önüne geldiğinde ayak mühürleyip baş keser ve "hatt-ı istiva" denen postun ucu ile kapı arasında çizili olduğu varsayılan, şeyhten başkasının ba-samayacağı çizgiyi atlayarak geçtikten sonra, posta arkasını dönmeden cephesini geliş yönüne çevirerek gene ayak mühürleyip bekler. Arkasındaki, postun önüne yaklaşan semazen de ayak mühürler ve postun önündeki iki derviş birbirlerinin yüzüne, gözüne, özellikle iki kaşı arasına bakarak ve hırkalarının içindeki sağ ellerini kalplerine götürerek selamlaşıp niyaz-laşmış olurlar. Postun sağındaki semazen arkasını semahaneye çevirmeden gene sağa dönerek yürümeye başlandığında, kendisinden sonraki semazen gene aynı tarzdaki hareketlerine devam eder. Böylece herkes birbiriyle selamlasın Semahaneyi ikiye böldüğü kabul edilen hatt-ı istivanın post hizasındaki uzantısında gene ayak mühürlenerek baş kesilir, karşı karşıya gelmeden yürümeye devam edilir. Semahane çevresinde birinci devir tamamlandıktan sonra, ikinci, üçüncü devirler de aynı şekilde devam eder. Semazen-lerin bu şekilde üç defa semahanenin etrafını dolaşmalarına "devr-i Veledî" (Sultan Veled devri) denir. Peşrev yürüyüşün ortasında bitse bile, tekrar peşrevin başına dönülür, devir tamamlanıncaya kadar çalınır.

Üçüncü devirde sıranın sonundaki semazen şeyhi beklemeden selamını verip yürümeye devam eder. Onun sıradaki yerini almasıyla birlikte şeyh de postuna geçer. O anda kudümzenbaşı peşrev çalmaya son verilmesini işaret etmek için kudüme birkaç defa vurur, onu sadece makamı gösteren çok kısa bir taksim izler. Sultan Veled devrindeki niyazlaşma Kon-ya'daki âsitanede şeyh postu önünde de-

ğil. Mevlana'nın sandukası önünde olur. Devir süresince herkes sessizce Allah adını zikreder.

Ney taksiminden sonra, ayinhan denilen okuyucular saz eşliğinde ayini okumaya başlarlar. Şeyh postunun üzerinde, semazenler şeyhin solundaki safta baş keserek selam verirler. Semai yönetecek olan semazenbaşı dışında, bütün semazenler omuzlarındaki hırkaları çıkararak oturdukları yere bırakır, hemen niyaz vaziyeti alırlar. Şeyh postun önüne doğru üç adım atarak ileri çıkıp baş keser, onu ötekiler izler. Şeyh sağ eli üstte olarak ellerini kavuşturmuş durumdayken semazenbaşı şeyhe doğru ilerler, şeyhin açıkta duran elini, şeyh de eğilerek semazenbaşının sikkesini öper. Semazenbaşı hatt-ı istivanın sağına geçip şeyhin sağ karşısında niyaz vaziyetinde durur, baş keser. Onun her baş kesmesinde semazenler de baş keserler. Şeyh baş keserek semaya izin verdiğini belirtir. Bütün semazenler sırayla şeyhin önüne gelerek baş kesip el öperler, şeyh de onların sikkelerini öper. Semazenbaşının sağ ayağım geriye çekerek yahut ileri atarak verdiği işarete göre semazen ya ortaya ya da kenara doğru üç adımda yürüyerek semaya başlar. Semazenlerin o-muzlarını tutmakta olan elleri yavaşça aşağıya iner, ellerin dışı vücuda ve sikkeye değdirilerek omuz hizasından yukarı kadar kaldırılır, sağ eller yukarıya, sol eller aşağıya bakacak biçimde sema edilir. Bu şekilde son semazen de semaya girdikten sonra, semazenbaşı şeyhe baş kesip, semai yönetmek üzere semahanede dolaşmaya başlar. Şeyh de postunun gerisinde ayakta semai seyreder.

Ayinin birinci selamının bitip ikinci selamının başladığı usul değişikliğinden anlaşılır. Selamın başında herkes bulunduğu yerde yüzü semahanenin merkezine dönük biçimde durarak niyaz vaziyetinde baş keser, ikili, üçlü kümeler halinde omuz omza yaslanır. Şeyh postun önüne doğru ilerleyip baş kestiğinde gene herkes baş keser. Şeyh sessizce selam duası edip tekrar postun gerisine geçtiğinde gene birlikte baş kesilir. Ama el, sikke öpülmez. Sonra gene bir usul değişikliğiyle üçüncü, daha sonra da dördüncü selama geçilir.

Dördüncü selamda semazenler semahanenin ortasına girmezler, kenarlarda sıralanarak sema ederler. Son semazenin de semaya girmesinden sonra, hepsi bulundukları noktadan ayrılmadan sema eder. Semazenbaşı şeyhe niyaz edip semazen-leri de yerleştirdikten sonra şeyhin solundaki yerine geçer, artık yürümez. Şeyh ise postun önüne çıkıp niyaz eder, o da semaya girer. Dördüncü selam bitince sazlar son peşrev ile son yürük semaiyi çalarlar; sonra da son taksime geçilir. Taksim tamamlanınca, mutrıbdan biri Kuran okur. Onu izleyen özel dua, tekbir ve salavattan sonra Fatiha da okunur. Sonra şeyhle birlikte herkes yer öpüp ayağa kalkar. Şeyh "Hu diyelim" sözüyle biten gülbankı okur. Mutrı-ban ile semazenler baş keserek "Hû" derler. Şeyh kapıya doğru yürür. Tam ortaya geldiğinde gene selam verir. Bu selamı

Eski bir

kartpostalda

neyzen

dervişler.




Yüklə 8,39 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   662   663   664   665   666   667   668   669   ...   889




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin