Bibi. Ayvansarayî, Hadîka, I, 177-188; Kumbaracılar, istanbul Sebilleri, 25; Tanışık, istanbul Çeşmeleri, I, 82; Eyice, istanbul, 38; Öz, istanbul Camileri, I, 93, 150; Z. Nayır, Osmanlı Mimarlığında Sultan Ahmet Külliyesi ve Sonrası (1609-1690), ist., 1975, s. 186-188, 233; Kü-tükoğlu, istanbul Medreseleri, 349; Kütükoğlu, Darü'l-Hilafe, 38-39; A. Küçükkalfa, "Köprülü Kütüphanesi", ilgi, 39 (1984), s. 16-18; B. Unsal, Kütüphaneler, 98; Güran, istanbul Hanları, 99-101; O. Aslanapa, Osmanlı Devri Mimarisi, ist., 1986, s. 355-356; Eminönü Camikri, 119, 206-208.
AHMET VEFA ÇOBANOĞLU
KÖPRÜLÜ KÜTÜPHANESİ
Eminönü İlçesi'nde Divanyolu'nda, II. Mah-mud Türbesi'nin karşısındadır.
Süleymaniye Kütüphanesi Müdürlüğü' ne bağlı olarak hizmet veren kütüphane, istanbul'daki yazma kütüphanelerinin ö-nemlilerindendir. Kütüphane, Köprülü Mehmed Paşa'nm oğlu Fazıl Ahmed Paşa (1635-1676) tarafından, babasının vasiyetine uyularak yapılmıştır. Köprülüzade Fazıl Mustafa Paşa, 1678'de düzenlettirdiği bir vakfiyeyle kütüphanenin kuruluşunu tamamlamıştır. 3 kütüphaneci, l ciltçi ve l kapıcı kadrosuyla hizmete açılan kütüphanenin işlevindeki ilginç noktalar, personeline yüksek ücret ödeyişi, çalışma günlerinin artırılması ve o zamana kadar diğer kütüphanelerde de süren ödünç vermenin, burada sağlam koşullara bağlanışı olmuştur. Bunlar ve diğer bazı uygulamalar diğer kütüphanelere de örnek teşkil etmiştir.
Köprülü Kütüphanesi, aileden yapılan bağışlarla hem zengileşmiş, hem de yönetimi sağlam temellere oturtulmuştur. Med-
Köprülü Kütüphanesi
Yavuz Çelenk, 1994
resenin ihtiyacı üzerine, 1805'te 350 kitap satın alarak kütüphaneye bağışlayan mütevelli Mehmed Asım Bey, yeni gelir kaynakları göstermiş; ayrıca kütüphane ihtiyaçları ve personel ücretleri için nakit de a-yırmıştır.
Kütüphanede aileden dört kişinin bağış koleksiyonu bulunmaktadır. Bunlar, I. kısımda Köprülü Mehmed Paşa, Fazıl Ahmed Paşa; II. kısımda Hacı (Hafız) Ahmed Paşa; III. kısımda Mehmed Âsim Bey koleksiyonlarıdır. Kütüphanedeki yeni eserler ve başvuru kitapları ise IV. kısımda yer almışlardır.
Kütüphanenin eski harfli basma fihristinde, Fazıl Ahmed Paşa'ya ait birçok kitap Köprülü Mehmed Paşa'ya; Hacı (Hafız) Ahmed Paşa'ya ait olanlar da Fazıl Ahmed Paşa'ya ait gösterilerek, önemli bir yanlışlık yapılmıştır. Ayrıca Köprülü Mehmed Paşa adı Köprülüzade Mehmed Paşa şeklindedir. İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi ve Günay Kut'un yayınlarıyla bu yanlışlıklar ayrıntılı olarak ortaya konmuştur.
Devrinde 2.000'in üstünde kitapla kurulan kütüphanede bugün Türkçe, Arapça ve Farsça dillerde 2.775 yazma, 1.058 de basma eser bulunmaktadır. Yaklaşık 3.000 adet yeni dermenin Gökçeada Halk Kütüp-hanesi'ne devriyle yer sıkıntısı bir ölçüde çözümlenmiştir.
Yazma ve basmalar için ayrı olarak hazırlanmış alfabetik (yazar, kitap) ve konu (Dewey Onlu Sistemi) fiş ve İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi (IRCICA) tarafından hazırlanan üç ciltlik Arapça baskılar katalogu mevcuttur.
Kütüphaneye başvurular doğrudan yapılabilmekte; mikrofilm, fotoğraf türü istekler Süleymaniye Kütüphanesi'nde karşılanmaktadır. Kütüphaneye ait kitapların mikrofilmlerinin alınması ve bilgisayara yüklenmeleri halen Süleymaniye Kütüphanesi'n-ce yürütülmekte ve sürdürülmektedir.
Üniversite eğitimli bir sorumlu yönetici ve bir yardımcı hizmet personeliyle işleyen kütüphane, pazar ve pazartesi günleri kapalı, diğer günler iş saatlerinde a-çıktır.
Bibi. Catalogue ofManuscripts in the Köprülü Library, I-III, ist., 1986; Defter-iKütüphane-i Köprülü Fazıl Ahmed Paşa (Köprülü Kütüphanesi, 2462, 2463 ve vakfiyeler 19, 20), (yazma fihristler); G. Kut, "istanbul'daki Yazma Kütüphaneleri", TD, S. 33, (1980-1981); G. Kut-N. Bayraktar, Yazma Eserlerde Vakıf Mühürleri, Ankara, 1984, s. 76-80; t. E. Erünsal, Türk Kütüphaneleri Tarihi, U, Kuruluştan Tanzimat'a Kadar Osmanlı Vakıf Kütüphaneleri, Ankara, 1988; 11 Kültür Müdürlüğü, istanbul Kütüphaneler ve Müzeler Rehberi, İst., 1992; Köprülüzade Mehmed Paşa 'nın Kütüphanesinde Mahfuz Kütüb-i Mevcudenin Defteri, by, ty, (basma fihrist); N. Malkoç Öztürk-men, istanbul ve Ankara Kütüphaneleri, Ankara, 1957.
HAVVA KOÇ
Mimari
Yapı, tasarım açısından İstanbul'daki ilk bağımsız kütüphane binasıdır. Üç tarafı yol ile çevrili bir bahçe içinde yer alan yapı, taş ve tuğla malzeme ile inşa edilmiştir. Yapı kare planlı olup üzeri pandantiflerle geçişi sağlanan, dıştan sekizgen kasnaklı bir kubbe ile örtülmüştür. Batısında yer alan ve dört basamakla çıkılan revaklı bölüm eksende öne alınmış "T" şeklinde bir düzenlemeye sahiptir. Altı mermer sütun üzerinde baklavalı başlıklara oturan sivri kemerli revak, üçü elips biçiminde olan dört kubbe ile örtülmüştür. Eksende yer alan, içten ve dıştan basık kemerli olarak düzenlenen kapı ile kütüphane mekânına geçilir. Yapı yanlarda altta birer, üstte ikişer, girişin karşısında ise altlı üstlü üçer pencere ile aydınlatılmıştır. Pencereler tuğladan sivri boşaltma kemeri altında dikdörtgen açıklıklı olup dıştan küfeki taşı söveli-dir. İçte yalnızca alt pencereler mermer söveli olarak düzenlenmiştir.
Yapıda kubbe ortasında, kubbe ete-
ğinde, pandantiflerde ve içte kapı üzerinde kalem işi süslemeler vardır. Bunlar "C" ve "S" kıvrımlarının belirgin olduğu, kahverengi, siyah ve kırmızı renklerin kullanıldığı geç devir kalem işleridir. Pandantiflerde kırmızı zemin üzerinde bir çiçek demeti altında siyah zemin üstüne sarı ile "Maşallah" yazısı ve 1181/1767-68 tarihi bulunmaktadır. Aynı şekilde içte kapı üzerinde de "Maşallah" yazısı ile 1289/1872 ve 1327/1911 tarihleri yazılıdır. Bu tarihler geç devirde yapılan tamirlere işaret etmektedir. 1181/1767 tarihi mevcut kalem işlerine uygundur. 1289/1872 ve 1327/1911' de de bazı tamirler yapılmıştır. Bunlardan R. 1327/1911 tarihi Evkaf Nazırı Hayri Efendi zamanında başlatılan, kütüphaneleri yenileştirme hareketi çerçevesinde elektriğin getirilmesi, kitap dolaplarının yapılması, minder ve rahlelerin kaldırılarak masa ve sandalyelerin kütüphaneye girdiği tarih olmalıdır.
AHMET VEFA ÇOBANOĞLU
KÖPRÜLÜLER
Köprülüzadeler olarak da bilinir. Soy atası Köprülü Mehmed Paşa olan ve 1656-1710 arasında 6 sadrazam yetiştirmiş Osmanlı ailesi.
Köprülü Mehmed Paşa'nm kız kardeşi ile evlenen Kıbleli Mustafa Paşa'nm soyu Kıblelizadeler, Mehmed Paşa'nm evlatlığı ve damadı Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nm soyu Merzifbnluzadeler, ailenin sonraki kuşaklarından ayrılan Amcazadeler, Puçinlizadeler, Safiye Sultanzadeler de Köprülülerin kolları sayılmıştır. Bu geniş ailenin Osmanlı yönetimindeki etkinliği, İstanbul'un imarını ve kent yaşamını olumlu yönde etkilemiştir. İzlenen güçlü merkeziyetçilik siyaseti nedeniyle İstanbul'daki geleneksel yönetim yapısında önemli değişimler yaşanmış, sadrazam olarak Divan-ı Hümayun'un birçok yetkilerini eline alan Köprülü Mehmed Paşa ve halefleri, İstanbul'da ve taşrada pek çok hayır ve kültür kurumu tesis etmişlerdir. Köprülü Mehmed Paşa (1656-1661), Köprülüzade Fazıl Ahmed Paşa (1661-1676), Merzifonlu Kara Mustafa Paşa (1676-1683), Köprülüzade Fazıl Mustafa Paşa (1689-1691), Amcazade Hüseyin Paşa (1697-1702), Köprülüzade Numan Paşa (1710) bu aileye mensup sadrazamlar olup her biri adına İstanbul'da yapılmış cami, han, kütüphane, mektep, yalı, türbe, çeşme vb eserler bulunmaktadır. Ailenin sonraki bireyleri, taşra yönetiminde ve diplomaside görevler almakla birlikte başlangıçtaki etkinliği bir daha elde edememişlerdir. 20. yy'da ünlü edebiyat tarihçisi ve siyaset adamı Fuad Köprülü (1890-1966) de 1950-1957 arasında İstanbul milletvekili ve dışişleri bakanı olarak Köprülülerin tarihsel kimliğini temsil etmiştir.
Köprülü Mehmed Paşa
(15 78 ? Berat-Timoriçe Rudnik Köyü - 31 Ekim 1661, Edime) Gençliğinde İstanbul'a gelerek sarayda aşçı çıraklığı, aşçılık etti. l628'de Vezirazam Hüsrev Paşa'ya hazinedar oldu. Voyvodalık, İstanbul'da ihtisab a-ğalığı, Tophane nazırlığı, sipahi ağalığı, ce-
KÖPRÜLÜLER
92
93
KÖPRÜLÜLER
becibaşılık, kapıcılar kethüdahğı gibi görevlerde bulunduktan sonra l634'te mira-hur iken iki tuğlu sancakbeyi olarak Amasya'ya atandı. Köprü kasabasına yerleşmesi ve Köprülü sanını alması olasılıkla bu sıradadır. 1656'ya değin, Trabzon, Şam, Kudüs, Trablus'ta beylerbeyilik, istanbul'da kubbe vezirliği yaptı. Arada iki kez emekliye ayrıldı ve Köprü'ye çekildi. l655'te, Şam valisi iken vezirazamlığa atanan Boy-nuyaralı Mehmed Paşa'nın daveti üzerine onunla istanbul'a geldi. Yeni vezirazamın başarılı olamaması, başkentte yaşanan kıtlık, güvensizlik, Çanakkale Boğazı'ndaki Venedik ablukası gibi önemli nedenler, saraya yakın çevreleri yeni bir vezirazam aramaya yönlendirdi. Mimar Kasım Ağa'mn konağındaki bir dizi görüşmelerden sonra Turhan Valide Sultan'a ve IV. Mehmed'e (hd 1648-1687), hayli yaşlı olan ve aldığı görevlerde önemli bir başarısı bulunmayan Mehmed Paşa önerildi. O sırada Venediklileri korkutmak için istanbul surlarını badana ettirmek gibi garip önlemlerle uğraşan Boynuyaralı Mehmed Paşa bu girişimi öğrenince Köprülü'yü Trablusşam beylerbeyliğine atadı. Görevine gitmek için istanbul tüccarlarından borç bulmaya çalışan Köprülü'nün bir süre oyalanması şansını artırdı.
Köprülü Mehmed Paşa
TETTV Arşivi
Sarayda Turhan Sultanla görüşen Köprülü, yönetimde bağımsızlık (istiklal) istedi ve atamalara karışılmamasım, hakkındaki şikâyetler soruşturulmadan görevden a-lınmamasını koşul olarak önerdi. 15 Eylül l656'da istanbul camilerinde hatipler hutbe okumaktalarken IV. Mehmed, Köprülü Mehmed Paşa'ya mühr-i hümayunu verdi, imparatorluk ve İstanbul için yarım yüzyıl sürecek yeni bir dönem başladı. Atamayı öğrenen ulemanın tepkisi "okumak yazmak bilmez bir cahil", ağalarınki "asi Vardar Paşa'ya yenik düşmüş liyakatsiz â-dem", ricalinkide "bu müflis herif, devletin müşkilat-ı maliyesine ne veçhile çare bulur" oldu.
Köprülü, iktidara gelişinin birinci haftası sonunda Kadızadeliler-Sivasîler(-0 çekişmesinin teröre dönüşmesiyle karşı karşıya kaldı ve soğukkanlı bir yaklaşımla olayları yatıştırdı. Ardından Defterdar Karagöz Mehmed Paşa'yı, istanbul'a getirttiği Abaza Hasan Paşa'yı idam ettirdi. Ulufelerini zamanında alamayan kapıkulları, Defterdar Divrikli Mehmed Paşa'nın Süley-maniye'deki konağını taşlayarak camları kırdılar, istanbul'da yeni bir asker ayaklanması olasıydı. Huzuruna çıkan defterdarı dinleyen Köprülü "Sen ahval-i âlemi bilmez misin? Önceki defterdarlar da birçok defalar camlarının kırıldığım görmemişler midir? Hattâ birkaç takım camları ihtiyaten bulunurdu" dedi ve Mehmed Paşa'yı görevden aldı. Sarayda, ocakta, Paşa Kapısı'n-da buyruk dinlemez ne kadar adam varsa hepsini uzaklaştırdı. Önemli görevlere güvendiği adamlarını yerleştirdi ve kentteki en küçük bir kıpırtının kendisine ulaştırılmasını sağlayacak bir düzen kurdu.
4 Ocak l657'de başlayan sipahi ayaklanmasını, daha önce yemine bağladığı yeniçerilerin eyleme katılmamaları ile kolay bastırdı ve kapıkulu sipahilerinin elebaşla-rını yakalattırıp boyunlarını vurdurdu. Çalık Hüseyin, Cebeci Halil Ağa, Kapıcılar Kethüdası Mustafa Ağa gibi ünlü zorbalar idam edildi. Ayaklanmacıların her seferinde yerleştikleri Yeni Cami Hanı ve Elçi Hanı boşaltıldı. İstanbul'un ve Üsküdar'ın tüm hanları, bekâr odaları didik didik arandı, adları listelerde yazılı olanlar ortadan kaldırıldı. Köprülü, yanında yeniçeri ağası, cebecibaşı ve bölük ağaları olduğu halde gece kollarına çıkmakta, yakalanan zorbaları, serserileri boğdurup denize attırmaktaydı. Halktan ve esnaftan haraç alan 20 zorba ise gündüz halkın önünde idam e-dildiler, aynı günlerde istanbul'da "ulûm-i garibe ve esrar-ı ilahiye" savı ile halkı aldatan Şeyh Salim'i astırdı. Eflâk ve Boğdan voyvodalarını ayaklandırmaya yönlendiren Rum Patriği III. Partenios'u huzuruna getirten ve ele geçen mektubunu okutan Köprülü, 24 Mart 1657'de patriği Parmakkapı' da astırdı, istanbul'daki operasyonlar, suçlu suçsuz 4.000 kişinin yaşamına mal oldu.
İstanbul'a gelen Iran Elçisi Mir Ali'ye Eyüp'te Yusuf Paşa Bahçesi'nde ziyafet veren, Almanya Elçisi Simon Reninger'le ikili ilişkileri görüşen Köprülü Mehmed Paşa, başkente gelen Transilvanya, isveç, Lehistan elçileriyle de başarılı diplomatik görüşmeler yaptı. Transilvanya elçisini Yedi-kule'de hapsettirdi. Lehistan elçisinin, Rusya'nın İstanbul'daki ve Balkanlar'daki Rumları isyana yönlendirdiği tezini ihtiyatla karşılayarak Rusya ile savaşa yanaşmadı.
13 Haziran l657'de Venedik ablukasını kaldırmak için, Ankebut Ahmed Paşa'yı istanbul'da sadaret kaymakamı bırakarak Çanakkale'ye hareket etti. istanbul'da ise şeyhler, enderun ağaları zafer için fetih suresi okuyup dualar etmekteydiler. Kap-tan-ı Derya Topal Mehmed Paşa da donanma ile önceden Çanakkale Boğazı'na gitmişti. Venedik donanmasını yenen, Bozcaada'yı işgalden kurtaran Köprülü, Edirne' ye IV. Mehmed'in yanına gitti. l658'de
buradan Erdel seferine çıktı. Anadolu'da i-se Abaza Hasan Paşa Ayaklanması başladı. Köprülü, Erdel seferini yanda bırakıp Edirne'ye, buradan da padişahla birlikte istanbul'a döndü. 30 Ekim l658'de başkente gelen sadrazam, 13 Kasım'da Üsküdar'da ordugâh kurdu. Kapıkulu askerlerinin 6 aylık ulufelerini dağıttırdı. Anadolu'ya kaçıp ayaklanmacılara katılan sipahi ve yeniçerilerden ulufe almak bahanesiyle İstanbul'a dönen ve kendisine suikastta bulunmaya hazırlanan yüzlercesini öldürttü. Kapıkulu sipahi defterlerinden 7.000 askerin kaydını sildirtti ve bunların nerede yakalanırlarsa idamlarını emretti. İstanbul'a bağlanan yollar sıkı denetime alındı. 350 eylemci sipahi, Üsküdar'da padişahın otağı önünde idam edildi. Sadarette rakip gördüğü Girit fatihi Deli Hüseyin Paşa'yı önce Yedikule'de tutuklatan Köprülü, 29 Aralık l658'de bu ünlü veziri boğdurttu. Serdar Murtaza Paşa'nın u-zun bir mücadeleden sonra Abaza Hasan Paşa'yı ve ona destek veren paşaları Halep'te boğdurtması, Köprülü'nün ülke genelindeki otoritesini daha da artırdı. 1659 ilkbaharında padişah ve valide sultanla Bur-sa'ya giden Köprülü, istanbul'da sadaret kaymakamı olarak bıraktığı ismail Paşa'yı Anadolu'nun teftişiyle görevlendirdi, ismail Paşa "Hasan Paşalı" ithamıyla yüzlerce eski sipahiyi, eşkıyayı ya da haklarında suçlama olanları öldürtüp başlarını istanbul'a gönderdi.
Çanakkale Boğazı'na yeni istihkâmlar yaptırarak İstanbul'u güvenlik altına alan Köprülü Mehmed Paşa, özellikle Mısır tüccarlarının bu boğazdan mal yüklü gemileriyle İstanbul'a gelebilmelerini güvenceye aldı. Erdel ve Macaristan sorunları nedeniyle sadrazamlığının son l yılım IV. Mehmed' le birlikte Edirne'de geçiren Köprülü Mehmed Paşa'nın yokluğu sırasında İstanbul büyük bir yangın geçirdi. Seferlili Mehmed Halife'ye göre bu yangının nedeni, fetihten l660'a kadar sürekli imar gören, çok sayıda saray ve konakla bezenen ve zenginleşen kentte, halkın mağrur olması ve hak yolundan şaşmalarıydı! Herkes birbirini aldattığı, biri ötekinin elindekini almaya çalıştığı, ulema, bilimin gereğini yapmadığı, çarşı esnafı binbir hileye saptığı, sadaka ve zekât verilmez olduğu, faiz ve rüşvet arttığı, zina ve livata eğilimi yayıldığı, asker sınıfı ise itaatsizliğe ve isyana alıştığı için kent, her günahkâr beldenin başına gelen büyük bir felakete uğradı. Bu yorumu yapan Mehmed Halife, ilkin salgınların 700-800 insanın ölümüne yol açtığını, ardından yangınlar çıktığım, nihayet bunlar tesir etmeyince Köprülü Mehmed Paşa' nın keskin kılıcının ardından da 1660 yangınının istanbul'u kasıp kavurduğunu yazmaktadır. Ahî Çelebi Camii'nin(-») yanında 25 Temmuz 1660'ta "bir tütün içici yaramazın elinden" istanbul'a düşen ateş, Un-kapanı, Süleymaniye, Bedesten, Hasbah-çe taraflarını kavurdu. Halk canını kurtarmak için selatin camilerin haremlerine sığındı. Eski Saray yanındaki Kebeciler Hanı, içindeki mallarla kül oldu. Burada kalan Bosnalı ve Acem tüccarlara göre 10 Mı-
sır hazinesi değerinde eşya yandı. Yangın 52 saat sürdü. Unkapanı'ndan Hâsbahçe' ye, Zeyrek'ten Fatih'e, SangüzePe ve Molla Gürani'ye, Ese Kapısı'ndan Samatya'ya, Ağa Hamamı yolu ile Kadırga Limanı'nda-ki Siyavuş Paşa Sarayı'na, oradan Atmey-danı'na, Ayasofya altından, Alay Köşkü ö-nünden Demirkapı'ya kadar her taraf yandı. Bostancıbaşı, yangından kaçanları At-meydanı'nda toplamıştı. Buradaki yüz binden ziyade insan, sağından soluna dönemez durumda sıkışık kaldı. Fakat yangın İbrahim Paşa Sarayı'na ulaşınca bu kez panik yaşandı. Yangın suyollannı da bozduğundan, bu kez de istanbul'da susuzluk başladı. Un, buğday, ekmek bulunmaz oldu. Üsküdar, Eyüp ve Tophane'den ekmek getirtildi. Deniz kıyısında evi, yalısı olanlar İstanbul'dan çekildiler. Çoğu aile de sur dışına çadır kurdu. Seferlili Mehmed Halife' nin verdiği sayılara göre bu yangında 2.700 kişi ölmüş, 120 saray ve konak, 100'den fazla mahzen, 360 cami ve mescit ile 40 hamam yanmış ve zarar görmüştür.
Köprülü Mehmed Paşa, uzun bir hastalıktan sonra 31 Ekim 1661'de Edirne'de öldü. Vasiyeti gereği oğlu Halep Valisi Fazıl Ahmed Paşa sadrazam atandı. Cenazesi İstanbul'a getirilerek Çemberlitaş'taki açık türbesine gömüldü. Anadolu'da ve Rumeli'de hayır eserleri bulunan Köprülü Mehmed Paşa, Bolu-Istanbul karayoluna kaldırım döşetmiş, istanbul'da Tavukpaza-rı'nda Vezir Hanı'nın yanında da bir darül-hadis yaptırmıştır.
Köprülü Mehmed Paşa'nın eşi, Köprü Voyvodası Yusuf Ağa'mn kızı Ayşe Hanım olup, ailenin sonradan Vezirköprü adını a-lan bu kasabaya mensubiyeti Ayşe Hanım' dan dolayıdır. Mehmed Paşa'nın Ayşe Ha-nım'dan doğan 2 oğlu Fazıl Ahmed Paşa ve Fazıl Mustafa Paşa ile Ali Bey'dir. Mehmed Paşa'nın bilinen tek kız kardeşi ise Kıbleli Mustafa Paşa ile evlenmiş, Kıbleli-zadeler denen bu kol da zamanla Köprülülerden sayılmıştır. Mehmed Paşa'nın kardeşi Mevlevî Mustafa Hasan Ağa ise yaşamını Plevne'deki zeametinde geçirmiş o-lup kendisinden yürüyen kol, Ahmed ve Mustafa paşaların amcası olduğu için Amcazadeler adını almıştır.
Fazıl Ahmed Paşa
(1635, Köprü-3 Kasım 1676, Çorlu) 1642' de İstanbul'a geldi. Medrese öğrenimi gördü ve Şeyhülislam Karaçelebizade Abdü-laziz Efendi'den(->) rüus aldı.
Sahn müderrisi iken, babası Köprülü Mehmed Paşa'nın sadrazam olması üzerine vezirlikle Erzurum beylerbeyi atandı. Şam ve Halep valiliğinden sonra İstanbul'a döndü ve Edirne'de babasının yerine sadrazam (30 Ekim 1661-3 Kasım 1676) oldu. Bu sırada 26 yaşındaydı. Sadrazamlığının ilk 3 yılı boyunca Avusturya savaşları ile uğraştı ve bu süre boyunca eniştesi Merzifon-lu Kara Mustafa Paşa, IV. Mehmed de Edirne'de olduğundan, sadaret kaymakamı olarak İstanbul'un yönetimini fiilen üstlendi. 1665'te Topkapı Sarayı'mn harem dairesinde nedeni bilinmeyen bir yangın çıktı. Edirne'de bulunan IV. Mehmed ve Fazıl
Köprülü
Mehmed Paşa
ve oğlu
Fazıl Ahmed
Paşa'nın
gömülü
olduğu
açık türbe.
Yavuz Çelenk,
1994
Ahmed Paşa yeni bir harem dairesi yapılması için Merzifonlu'ya emirler gönderdiler, istanbul'u tehdit eden ikinci bir yangın ise Odun Kapısı'nda bir fıçıcı dükkânında gece yakılan mumlardan çıktı. Fazıl Ahmed Paşa istanbul'a ancak 1665 yazında dönebildi. Bir dizi toplantı ve görüşmelerden sonra da Kandiye Kalesi'nin fethi için Girit'e sefer düzenlenmesi kararlaştırıldı. Tersane'de donanmanın hazırlanması sürerken IV. Mehmed ve Fazıl Ahmed Paşa, Mart l666'da Edirne'ye hareket ettiler. Merzifonlu yeniden sadaret kaymakamlığına atandı.
Teselya'da Benefşe Limanı'ndan donanmaya geçen Fazıl Ahmed Paşa 3 yıla yakın Girit'te kaldı ve Haziran l670'te Edirne'ye döndü. Fakat IV. Mehmed burada oturduğu için sadrazamlık görevini istanbul'dan çok, Edirne'de sürdürdü. Fransa'nın istanbul'a gönderdiği elçi Marquis de Nointel ile de Edirne'de görüştü. Uzun bir hazırlıktan sonra da l672'de Lehistan seferine çıktı. Ertesi yıl ikinci Lehistan seferi gerçekleştirildi. Fakat rahatsızlanarak önce Edirne'ye, oradan da istanbul'a döndü. Aşırı içkiden kaynaklanan hastalığı l676'da ilerledi. Kışı geçirmek üzere istanbul'dan Edirne'ye hareket eden IV. Mehmed'i bir
konak geriden izlerken Çorlu Karabiber Çiftliği mevkiinde öldü. Cenazesi İstanbul'a getirilerek babasının türbesine gömüldü. Osmanlı tarihinde en uzun süre (15 yıl) sadrazamlığı olan Fazıl Ahmed Paşa, İstanbul'da uzun aralıklarla çok az kalabildi. Kentin sorunları ve yönetimiyle daha çok Merzifonlu Kara Mustafa Paşa ilgilendi. Babası Köprülü Mehmed Paşa'nın vasiyetine uyan Fazıl Ahmed Paşa, aileye ait külliyeyi tamamlayan bir kütüphane (Köprülü Kütüphanesi!-»]), sebil ve çeşme, Vezir Hanı'nın yanına bir mescit yaptırmıştır. I. Ahmed'in kızı Ayşe Sultan'ın Ayasofya' daki sarayını alarak onartmış ve istanbul' da iken burada oturmuştur.
Nesih ve sülüs hattatı, fıkıh ve kelam uzmanı olan Fazıl Ahmed Paşa'nın çocuğu yoktu. Edindiği büyük servetle istanbul'da tesis ettiği kütüphaneye değerli kaynak eserler kazandırmış, ayrıca Çorlu, İzmir, Uyvar, Kamaniçe, Kandiye, Yanova, Ki-soma, Edirne, Kalkandelen, Şam, Karasu'da pek çok hayır ve eğitim kurumu yaptırmıştır. İstanbullu yazar ve sanatkârları koruyarak onlara çalışma olanakları tanımıştır. Şair Mezakî, Kamaniçe Fetihnamesi'râ. yazan Nâbî, Tarih-i Uyvafın yazan Zühdî, Şair Fennî, Cevahirü't-Tevarih ad-
KÖPRÜLÜLER
94
95
KÖRÜKÇÜ TEKKESİ
Köprülüler sülalesinden İsmail Arif Bey'in Hicri 1288 tarihli mezar taşı. Yavuz Çelenk, 1994
lı Köprülüler'in siyasi tarihinin yazarı Hasan Çelebi, Ahmed Paşa'nın teşvikiyle Tenkihü't-Tevarih'i ve Kanunname-iSultan Mehmed'i kaleme alan Hezarfen Hüseyin Efendi, Hâlî, Nailî, Talibî, Neşatî bunlardandır.
istanbul'a gelen Fransız Elçisi Marquis de Nointel'in XIV. Louis'ye gönderdiği raporlarda, Köprülü Mehmed Paşa'nın ve oğlu Fazıl Alımed Paşa'nın çabalarıyla sağlanan güvenlik sayesinde istanbul'un kazandığı bakımlı ve canlı görünüm betimlenmiş-tir. Boğaziçi'ndeki padişaha ve devlet adamlarına ait yalılar, sahilsaraylar, Türk, Arnavut, Ermeni ve Rum mahallelerinin birbirleriyle kaynaşmış ortamları, bunları çerçeveleyen doğal güzellikler, çinilerle bezeli sultan köşkleri, serin bahçelere ve çiçek bolluğuna gömülmüş ahşap evler, Halic'i ve Boğaziçi'ni dolduran peremeler bu raporlarda anlatılmıştır. Bu raporlardaki yorumlara göre istanbul, Doğu'nun payitahtı sayılmaya hak kazanmış bulunuyordu ve bunun kanıtı da türlü konularda ricalarla kente gelen elçilerin çokluğuydu. Buhara emiri, "Müslümanların halifesi olan padişaha" saygısını bildirmek için elçisini hediyelerle gönderirken, Avrupa imparatorlukları ve kralları da barış arayışlarıyla aynı yöntemi izlemekteydiler. Örneğin, Avusturya imparatorunun elçisi, Fazıl Ahmed Paşa' nın eteğini öperken burnunu o kadar yere sürmüştü ki halıda kan lekesi kalmıştı! Gerçekten de Fazıl Ahmed Paşa, uzun iktidarı boyunca dış dünyada, ülküde ve istanbul'da mutlak söz ve yetki sahibiydi. Kız kardeşleriyle evli olan, sadaret kaymakamı Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, Kap-tan-ı Derya Kaplan Mustafa Paşa ve Vezir Seydî Mehmed Paşa'nın da desteğiyle tüm ülkeyi denetim altında tutmaktaydı. IV. Mehmed ise biraz da Köprülülerin teşvi-
kiyle giderek yönetimin uzağında kalmayı ve avlanmayı tercih etmekteydi.
Fazıl Mustafa Paşa
(1637, Köprü-19 Ağustos 1691, Salan-kamen) Köprülü Mehmed Paşa'nın ikinci oğlu. l642'de babasıyla İstanbul'a geldi. Medrese eğitimi aldı. Ağabeyi Fazıl Ahmed Paşa'ya danışmanlık yaptı. Eniştesi Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın sadrazamlığı sırasında 1680'de kubbe veziri oldu. Uzun bir süre Edirne'de kaldı ve rikâb kaymakamlığı görevinde bulundu. Özü muhafızı iken, l683'te bu görevinden alındı ve kubbe vezirliğine döndü. Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın idamı sonrasında Köprülülere karşı beslenen kırgınlıktan dolayı emekliye ayrıldı. l685'te Sakız, 1686'da Boğaz Hisarı (Çanakkale) muhafızı oldu. Eniştesi (Köprülü Mehmed Paşa'nın damadı) Siyavuş Paşa l687'de sadrazam olunca, ikinci vezirliğe yükseldi ve IV. Mehmed' in tahttan indirilmesinde rol oynadı. Kapıkulu askerlerinden gördüğü tepki nedeniyle İstanbul'dan ayrılmak ve Boğaz Hisarı muhafızlığına dönmek zorunda kaldı. Sakız muhafızı iken, Avusturya cephesindeki Osmanlı ordusunun çok zor durumda bulunduğu ve düşman ordularının Üsküp'e kadar ilerlediği bir sırada, Köprülülerin geçmişteki başarıları dikkate alınarak sadrazamlığa çağnldı (25 Ekim 1689-19 Ağustos 1691).
Ordunun ve halkın moralini yükseltici, vergi yükünü hafifletici önlemlerle işe başlayan Fazıl Mustafa Paşa, İstanbul'da ve Edirne'de büyük bir seferin hazırlıklarını başlattı. l690'da çıktığı Macaristan seferinde işgal edilmiş bazı kaleleri kurtardıktan sonra İstanbul'a döndü. Yeni bir hazırlıktan sonra ikinci kez, 1691 "de Macaristan seferine çıktı. Edirne'de ağır hasta olan II. Süleyman'ın (hd 1687-1691) ölmesi durumunda yerine Ahmed'in (II.) geçirilmesini ilgililere bildirerek cepheye gitti. Yeni padişah II. Ahmed (hd 1691-1695), cepheye gönderdiği hatt-ı hümayunla Fazıl Mustafa Paşa'yi sadrazamlık görevinde bıraktı. Varadin-Semlin arasında bozguna uğrattığı Avusturya ordusunu izlerken Salan-kamen muharebesinde şehit düştü. Cenazesi istanbul'a getirilerek aile türbesine gömüldü. Kimi kaynaklar ise muharebe meydanında cesedinin bulunmadığını bildirir.
Kısa sadrazamlığı sırasında, narh uygulamasının şer'i bir gereklilik olmadığını duyurdu. Fakat İstanbul'da narhı kaldırmaya dönük bir karar almaktan da çekindi. Bu yüzden kentte karaborsa yaygınlaştı. Bayramlarda yüksek kamu görevlilerinin padişaha, sadrazama hediyeler (iydiyye) sunmaları geleneğini kaldırdı. İstanbul'daki sarayı Süleymaniye ile Vefa arasında olup yanında bir de kütüphanesi vardı.
Köprülülerin soyu Fazıl Mustafa Paşa' nın 3 oğlu Numan, Abdullah ve Esad paşalardan sürmüştür.
Dostları ilə paylaş: |