KirkçEŞme tesisleri



Yüklə 8,15 Mb.
səhifə9/140
tarix27.12.2018
ölçüsü8,15 Mb.
#87838
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   140

Bibi. S. Eyice, "istanbul (Tarihi Eserler)", İA, V/2, s. 1214/113; N. M. Öztürkmen, İstanbul ve Ankara Kütüphaneleri, Ankara, 1957, s. 26; K. Altan, "Mimar Mehmet Tahir", Arkitekt, S. 7 (1937), s. 193; Unsal, Eski Eser Kaybı, 31; Kuban, Barok, 76; N. Kalyoncu, "Koca Ragıp Paşa Kütüphanesindeki Ahşap Avizeler", Türkiyemiz, S. 37 (Haziran 1982), s. 31.

HALE TOKAY

Koca

Ragıb Paşa



Külliyesi'nin

planı.


Hale Tokay

KOCA SİNAN PAŞA KÜLLİYESİ

bak. SİNAN PAŞA KÜLLİYESİ



KOCA YUSUF PAŞA SEBİLİ

Dolmabahçe-Karaköy yol yapımı sırasında Fındıklı Camii avlusundan sökülüp Kabataş Vapur İskelesi'nin karşısında, set duvarına bitiştirilen Koca Yusuf Paşa Sebili, yarım daire planı ve yedi kanadıyla değişik bir tasarıma sahiptir. I. Abdülhamid' in (hd 1774-1789) veziri Koca Yusuf Paşa tarafından 1201/1786'da yaptırıldığı, kitabesinde belirtilmiştir.

Yusuf Paşa liman reisi Hasan Kaptan' m kölesi iken Il6l/1748'de azledilmiş ve ölümüne kadar ona hizmet etmiştir. Cezayirli Hasan Paşa 1178/1764'te kaptan-ı derya olduğunda Koca Yusuf Paşa'yi kendine

KOCAMUSTAFAPAŞA

36

37

KOCAMUSTAFAPAŞA

Koca Yusuf Paşa Sebili

Yavuz Çelenk, J 994

haznedar yapmıştır. Daha sonra sırasıyla kapıcıbaşıve kapı kethüdası olan Koca Yusuf Paşa 1199/1784'te vezirlik rütbesiyle Mora valisi, 1200/1785'te sadrazam, 1204/ 1789'da da kaptan-ı derya olmuştur.

Çeşme ile birlikte tasarlanmış olan Koca Yusuf Paşa Sebili, mermerden yapılmıştır. Ortadaki çeşme kanadının iki yanında üçer kanat bulunmaktadır. Kanatlan ince sütunlar ayırır.

Sütun düzenlemesinde volütlü ve konik gövdeli başlıklara iki kademeli başta-, ban oturur. Sütunun devamında "S" kıvrımlı, yaprak örgeli bir bölüm yukarıya doğru genişleyen yatay silme takımlı bir başlıkla sonlanır. Bunun üzerine yine saçağa doğru genişleyen bir silme takımlı başlıkla sonlanan oval çiçek örgeli bir ikinci bölüm gelir. Sütun düzenlemesi yüksek bir kaideye oturur. Üzeri "S." ve "C" kıvrımlı bir madalyonla bezenmiştir.

Çeşmenin aynataşı 18. yy'm ikinci yarısında görülen "S" ve "C" kıvrımlı çizgiler ve istiridye kabuğu örgeleriyle oluşan derinliği az, zarif rokoko biçemiyle bezenmiştir. Çeşme geniş bir yalağa sahiptir.

Gövdeleri içbükey ve dışbükey biçimlenen çeşmenin iki yanındaki ikişer kanat, demir parmaklıklı sebil pencereleri o-larak tasarlanmıştır. Sebil açıklıkları "S" ve "C" profilli kemerlerle geçilmiş, kemer ortada madalyon, düşey eksende birer istiridye kabuğuyla oluşturulmuş, ilginç bir kilit taşı düzenlemesiyle taçlanmıştır. Kemerlerin köşelikleri ağ gibi oyulmuş çiziklerle bezelidir. Demir parmaklıklarda da "C" kıvrımlı bezeme dikkati çeker.

Sebil parmaklıkları yanında sağdaki kanatta kapı bulunur. Solda ise "S" ve "C" kıvrımlı az derin bir niş düzenlemesi vardır. Sağ ve sol kanatların üst bölümlerinde kare çerçeve içinde daire biçiminde mermer şebekeli birer madalyon yer alır.

Koca Yusuf Paşa Sebili'ni ışınsal çıtalarla bezeli geniş bir saçak örtmektedir. Yarım daire planlı iç mekânın örtüsü düzdür, ortada bir kubbe yer alır. Yüksek ve sivri biçimlenen bu kubbe, sekiz köşeli yüksek bir kasnağa oturur. Kubbe kasnağının köşeleri dışarıda yarım yuvarlak sütunlarla dönülmüştür.

Sebil 1900'lardan bu yana kahve olarak kullanılmaktadır, işlev değişikliği nedeniyle hem içte hem de dışta özgün görünüşünü yitirmiş, örneğin sebillerin ikisinde demir parmaklıklar sökülüp ahşap doğramalı pencereler oluşturulmuştur. İçe-

ride de duvarlar belli bir düzeye kadar ahşap kaplanmıştır.



Bibi. Kumbaracılar, Sebiller, 47; Goodwin, Ot-toman Architecture, 380; Kuban, Barok, 109; Tanışık, İstanbul Çeşmeleri. II, 140.

AYLA ÖDEKAN



KOCAMUSTAFAPAŞA

Suriçi istanbul'un güneybatısında, doğuda Cerrahpaşa(->), kuzeyde Fındıkzade(-0, güneybatıda Yedikule(->), güneyde Samat-ya(-*) semtleriyle çevrili, Fatih Ilçesi'ne bağlı mahallelerden oluşan eski ve gelenekli semt.

Ali Fakih, Abdi Çelebi mahalleleriyle Sancaktar Hayrettin, Arabacı Beyazıt, Da-vutpaşa ve Cambaziye mahallelerinin bir bölümüne yayılan semtin merkezi, aynı zamanda en önemli yapılarından biri olan Koca Mustafa Paşa Külliyesi(->) (Sünbül Efendi Camii) olarak kabul edilebilir. Doğuda Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi binaları ve bahçesi, kuzeyde Hekimoğlu Ali Paşa Caddesi ve onun batıya, surlar ü-zerindeki Silivrikapı'ya doğru Silivrikapı Caddesi olarak uzanan devamı, batıda Hacı Piri Caddesi, güneybatıda Hoca Kadın Caddesi, güneyde Orgeneral Abdurrahman Nafiz Gürman Caddesi, semtin sınırlarını çizer. Kocamustafapaşa Tren istasyonu aslında Samatya'dadır ve eski Samatya is-

Kocamustafapaşa

Meydanı'mn

yeniden


düzenlendikten

sonraki


görünümü

(üstte) ve

semtten bir

görünüm.


Fotoğraflar Cengiz

Kahraman, 1994

tasyonuna 1960'lardan sonra verilen addır.

Semt, Kocamustafapaşa adıyla anılmaya, 16. yy'dan itibaren, buradaki eski Bizans manastır ve kilisesinin, II. Bayezid'in (hd 1481-1512) vezirazamlarından, 1512' de kafası vurulan Koca Mustafa Paşa tarafından 1489'da camiye çevrilmesinden sonra başlamıştır. Daha önce, fetihten hemen sonra burada mescitlerini kurduran ve II. Mehmed'in (Fatih) çobanbaşısı olduğu söylenen Ali Fakih'in, yine Fatih'in alem-darbaşısı Sancaktar Hayrettin'in adlarıyla anılan mahallelerden oluşan çevrede, yerleşme tarihi Bizans dönemine kadar gider.

Bizans döneminde, bugünkü Kocamustafapaşa, Fındıkzade ve Cerrahpaşa'nın bulunduğu yörenin genel adı Eksokionion' du. Bu ad, İstanbul'un fethinden sonra da Rumlar tarafından Eksimarmara olarak kullanılmış ve bölgenin küçük bir bölümü de sözcüğün Türkçeye aktarılmasıyla Altı-mermer(-») olarak adlandırılmıştır.

Bizans'ın en önemli yolu olan Meşe' nin Kapitol'den ayrılan ve güneye uzanan kolu, Bous Forumu'ndan(->) geçtikten sonra Constantinus Suru'nun(->) İsa Kapısı (Ese Kapı) civarında yeniden ikiye ayrılır. Güneye inen yol tören yolu olarak Altın Kapı'ya(->) varırken, batıya doğru giden

l

anayol, günümüzdeki Hekimoğlu Ali Paşa Caddesi ve Silivrikapı Caddesi güzergâhını izleyerek Silivri Kapısı'na varırdı. Bugün Koca Mustafa Paşa Camii'nin bulunduğu yer, Eksokionion bölgesinin mezarlıkların bulunduğu Pelagiu yöresiydi.



Burada, Bizans döneminden kalan yapıların ve yörenin adının tarihi oldukça tartışmalıdır. 5. yy'da burada bir mezarlık bulunduğu, gerek rastlanan bazı kalıntılardan, gerekse yazılı belgelerden anlaşılmaktadır. Ancak, daha sonra, yapılan ve Koca Mustafa Paşa Camii'nin yerinde bulunan Ayios Andreas Manastırı'nın tarihi, soru işaretleriyle dolu olduğu kadar, bu bölgede bulunan Aziz Andreas adını taşıyan kilise ve manastırların ayrı ayrı yapılar olup olmadıkları da tartışmalıdır. Çeşitli kaynakların karşılaştırılması, Bizans'ın ilk dönemlerinde bölgede, özellikle suçluların ve idam edilenlerin gömüldüğü bir mezarlık bulunduğunu, yine burada Aziz Andreas'ın adını taşıyan bir kilisenin varlığını, bölgeye suçlular mezarlığı yüzünden "yargılama", "mahkeme" anlamına da gelen Krisis adının da verildiğini, Ayios Andreas Manastırı'na Krisis'teki Ayios Andreas Manastırı denmesinin nedeninin de bu olabileceğini düşündürüyor. Janin, Pelagiu ve Krisis'in aynı yer olabileceği ve buranın bugünkü Koca Mustafa Paşa Camii çevresinde bulunduğu görüşündedir.

Ayios Andreas Manastırı'nın 6. yy'da bir erkekler manastırı olduğu, daha sonra bir kadınlar manastırına dönüştüğü de varsayımlardan biridir. Kesin olan, bu kadınlar manastırının adının kaynaklarda ilk kez 792'de geçtiği; Giritli Aziz Andreas'ın rölik-lerini (kutsal emanet) taşıdığı için önemli sayıldığı, zaman zaman tamir edildiği ve 1204-1261 arasındaki Latin işgalinden sonra VIII. Mihael'in yeğeni Teodora tarafından 1284'te esaslı biçimde onarıldıği; bu sırada Teodora'nın buraya bir de kilise yaptırdığı, bu kilisenin ise şimdiki Koca Mustafa Paşa Camii binasının esasını meydana getirdiğidir.

istanbul'un fethinden sonra suriçi baştan başa yeniden iskân edilirken bu bölgede de camiler, mescitler etrafında, seyrek de olsa yeni mahalleler oluşmaya başlamıştır. Bugün hâlâ mahalle olarak varlıklarım koruyan ve Kocamustafapaşa semti içinde olan Ali Fakih ve Sancaktar Hayrettin mahalleleri, semtin, tarihleri fethe kadar giden en eski mahalleleridir. 15. yy'ın sonlarında bu çevrenin bağlar ve bostanlarla kaplı olduğu, bölgede iskânın, II. Baye-zid'in vezirazamlarından Koca Mustafa Pa-şa'nın, Teodora'nın yaptırdığı kiliseyi yeniden cami olarak inşa ettirmesi ve çevresinde medrese, imaret, hamam, çeşme ile bir külliye meydana gelmesinden sonra hızlandığı anlaşılıyor. Cami ve külliye, Bizans döneminden gelen mucizelerle, efsanelerle dolu ününü Osmanlı döneminde de korumuş, uzun zaman bölgenin en fazla ziyaret edilen ve önem verilen dinsel kurumlarından biri olmuştur. Halvetî Şeyhi Cemaleddin Halvetf'nin(-») tekkesinin de yerleştiği bu bütünlük daha sonra, şeyhin hem halifesi hem de damadı olan Şeyh

Kocamustafapaşa'nın eski evleri. îlke Ünkan

Sünbül Sinaneddin Efendi'nin adıyla anılmaya başlanmış, cami de halk arasında Sünbül Efendi Camii diye tanınmıştır. Sünbül Efendi'nin türbesi de caminin karşısında bulunmaktadır. 16. yy'ın sonlarında Defterdar Ekmekçizade Ahmed Paşa (ö. 1618), buraya bir medrese, bir zaviye ve mektep yaptırmış; 18. yy'da, Kocamusta-fapaşa'da konağı bulunan Hekimbaşı Giritli Nuh Efendi buraya yeni binalar eklemiş ;Kızlarağası Hacı Beşir Ağa 1737'de, avluya sütun biçiminde bir çeşme yaptırmış;

K O C A M U

Koca Mustâpaşa! Ücra ve fakîr

istanbul! Tâ fetihden beri mü'min, mütevekkil,

yoksul, Hüznü bir zevk edinenler yaşıyorlar

burada. Kaldım onlarla bütün gün bu güzel

rü'yâda. Öyle sinmiş bu vatan semtine

milliyyetimiz Ki biziz hem görülen, hem duyulan,

yalnız biz. Manevî çerçeve beş yüz senedir hep

berrak; Yaşıyanlar değil Allah'a gidenlerden

uzak.

Gizli bir his bana, hatif gibi, ihtar



ediyor; Çok yavaş, yalnız içimden duyulan

sesle, diyor: "Gitme! Kal! Sen bu taraf halkına dost

insansın;

Onların meşrebi, iklimi ve irfandansın. Gece, her yerdeki efsunlu

sükûnundan iyi, Avutur gamlıyı, teskin eder endîşeliyi;

1766 zelzelesinde zarar gören caminin kubbesi, II. Mahmud tarafından (hd 1808-1839) tamir ettirilmiş; I. Abdülhamid (hd 1839-1861) sebiller ekletmiş, duvarlarını tamir ettirmiş, daha sonra da çeşitli onarımlar yapılmıştır.

16. yy'dan sonra Kocamustafapaşa diye de anılmaya başlanan semtin kalbi Koca Mustafa Paşa Camii ve Külliyesi çevresinde atarken, bu yüzyıldan itibaren dönemine göre oldukça hızlı bir iskâna da sahne olduğu anlaşılıyor. Semt, güneyindeki Samatya ve güneybatısındaki Yediku-le'nin aksine bir Müslüman semti olarak görülüyor, istanbul'un fethinden sonra bu bölgeye, Silivrikapı'ya doğru Arnavutların, güneye Giritlilerin yerleştirildiklerini kimi kaynaklar yazıyor. Bunlar dışında ulemadan, vüzeradan kimselerin burada ahşap konaklar yaptırdıkları, Kocamus-tafapaşa'nın 17-18. yy'larda Osmanlı döneminin kibar semtlerinden olduğu biliniyor. 18. yy'ın ortalarında semtin kuzeydoğu sınırındaki Hekimoğlu Ali Paşa Külli-yesi'nin(->) burada yer alması en başta Halvetî tekkesi olmak üzere çeşitli tekkelerin, cami ve mescitlerin bulunması, bunun işaretleri sayılabilir. Semtin diğer ö-nemli tarihi yapıları arasında Yedikule'ye doğru, Ağaçayırı Mescidi ve Tekkesi(->), Ağaçkakan Mescidi ve Sıbyan Mekte-bi(-0, Ağaçkakan Tekkesi(->), Ali Fakih Camii(-0 ve Koca Mustafa Paşa Külliyesi içinde yer alan çeşitli türbe ve yapılar sayılabilir. Türbeler arasında Çifte Sultanlar Türbesi'nin, kökleri Bizans'a giden, daha sonra Islamileştirüen efsanesiyle, özel bir yeri vardır, istanbul'un suriçi semtlerinin çoğu gibi Kocamustafapaşa da çeşitli yangın felaketleri görmüş; Sulu Manastır yöresinde 700'e yakın ev yanmıştır. Bu yörede haritada da görülmekte olan ızgara planlı yerleşme dokusu, bu yangından sonra yeniden oluşan sokaklara ve evlere işaret etmektedir.

istanbul'un gelişip değişmesine bağlı olarak, diğer benzeri semtler gibi Kocamustafapaşa da daha 19. yy'dan başlayarak toplumsal değişim sürecine girmiştir. Öncelikle devlet ricali, yeni ve Batılı yaşam biçimine özlem duyan kesimler, kentin yeni gelişen, modern sayılan semtlerine taşınmışlar; 20. yy'ın başlarından itibaren semt yerliler dışında, daha çok Rumeli' den gelen göçmenler ve Karadeniz'den gelenler tarafından iskân edilmeye başlanmış ve yoksul bir semt olarak tanınmıştır. Semtin içinde kalan bostanlar, bahçeler yavaş yavaş evlerle dolmuş, ancak Koca-mustafapaşa'mn iki sıralı eski ahşap evlerin bulunduğu sokakları, geleneksel çarşısı 1960'lara kadar varlığını fazla bir değişiklik olmadan sürdürmüştür. Semtin görüntüsünde ve toplumsal yapısında köklü değişmeler 1960, 1970 sonrasının ürünüdür. En önemli değişiklik eski ahşap evlerin yıkılması, kat karşılığında müteahhitlere verilmesi ve yerlerine çok katlı, çok

daireli apartmanların kurulması olmuştur. 1950-1960'larda hızlanan İstanbul'a göçün bir bölümü Kocamustafapaşa'ya yerleşmiş, çoğunluğu semte 1920-1930'İarda gelmiş olanların bir kısmı da semti terk etmiştir.

Günümüzde Kocamustafapaşa, çevre semtlere göre önemli özellik taşımayan, orta ve orta-alt sosyoekonomik katmanların yoğunlaştığı, küçük esnaf ve tüccarların yanında emeklilerin ve küçük memur ailelerinin yaşadığı; çevredeki tıp fakülteleri ve hastaneler yüzünden öğrencilerin de oturduğu bir semttir.

1990 Genel Nüfus Sayımı'na göre semtin nüfusu Koca Mustafa Paşa Mahallesi 6.721, Ali Fakih Mahallesi 9.357, Sancaktar Hayrettin Mahallesi 8.371 ve semte kısmen dahil olan Arabacı Beyazıt Mahallesi 10.280, Abdi Çelebi Mahallesi 6.222, Davut Paşa Mahallesi 5.267 kişi olmak üzere, semt sınırları içinde, tahminen 40.000 civarıdır.

Bibi. Janin, Constantinople byzantine, 38, 39, 375, 405, 422; Müller-Wiener, Bildlexikon, 172-176; S. Eyice, "istanbul'da Koca Mustafa Paşa Camii", TD, Eylül 1953; Ayverdi, Mahalleler; Fatih Camileri, 205-207.

İSTANBUL

Necmeddin Kocataş'ın Şirket-i Hayriye idare Meclisi reisi olduğu yıllarda çekilmiş fotoğrafı. Şirket-i Hayriye, Boğaziçi



KOCATAŞ, NECMEDDİN

(1875, İstanbul - 6Şubat 1949, İstanbul) Hukukçu, yönetici.

Necmeddin Molla olarak da tanınır. Şeyhülislam TurşucuzadeAhmed Muhtar Efen-di'nin (1822-1875) oğludur. 1896'da Hukuk Mektebi'ni bitirdi. Müddeiumumi (savcı) yardımcısı olarak göreve başladı. 1900'de Selanik istinaf Mahkemesi müddeiumumisi oldu. Daha sonra istanbul'da ticaret mahkemesi üyeliği, bidayet mahkemesi müddeiumumiliğinde bulundu. Bomba Ola-yı(->) yargılamalarında müddeiumumi olarak görev aldı. 1908'de II. Meşrutiyet'in ilanından sonra dört ay kadar Bağdat valiliği yaptı. Kastamonu mebusu olarak (I-III. dönem 1908-1918) Meclis-i Mebusan'a girdi. Hüseyin Hilmi Paşa (1909-1910) ve ibrahim Hakkı Paşa (1910-1911) kabinelerinde adliye nazırı olarak görev aldı.

Cumhuriyet döneminde de bir dönem (1923-1927) Kastamonu milletvekilliği yapan Kocataş, uzun yıllar Şirket-i Hayriye" nin(->) yönetim kurulu başkanlığında bulundu. Bu yıllarda şirket her bakımdan başarılı bir dönem geçirdi. Onun girişimiyle 1937'de Hasköy Tersanesi'nde yapılan yolcu vapuruna "Kocataş" adı verildi. Boğazi-p z(->) adlı dergi de gene onun girişimiyle yayımlanmıştır. Sarıyer'deki yalısının (bak. Kocataş Yahşi) arkasındaki korudan çıkan ve yalının yanındaki tesislerde şişelenen su da Kocataş Suyu olarak ünlenmiştir.

Bibi. Gövsa, TürkMeghurlan, 219; Y. Öztuna, Devletler ve Hanedanlar, II, Ankara, 1989, s. 738, 876; Boğaziçi; Y. Mardin, Kocataş Yahşi Anılarım, ist., 1988, s. 3-27.

İSTANBUL

KOCATAŞ VAPURU

Şehir Hatları İşletmesi vapuru.

Şirket-i Hayriye'nin(-») 75 baca numaralı buharlı yolcu vapuru olarak şirketin yöneticilerinden Necmeddin Kocataş'ınC-0

girişimiyle 1937'de Hasköy Tersanesi'nde inşa edildi. 157 grostonluktu. Yaz, kış 373 yolcu alıyordu. Uzunluğu 33 m, genişliği 6,6 m, sukesimi 2 m idi. Hıdiv Abbas Hilmi Paşa'nın Nimetullah adlı özel yatından çıkartılan 1913 yapımı 330 beygirgücündeki tripil iki buhar makinesinden biri bu vapurda, öteki de l yıl sonra inşa edilen 76 baca numaralı Sarıyer adlı vapurda kullanıldı. Tek uskurlu olup saatte 10 mil hız yapıyordu. Bu iki eş vapur, Şirket-i Hayriye'nin son yolcu vapurları oldu. Türk mühendisinin ve işçisinin emeğiyle meydana getirilen bu iki vapurun her biri 56.369 liraya maloldu ki, eğer yurtdışında yaptı-rılsalardı 105.000 liraya malolacaklardı. Yıllarca Boğaz hattında, sonraları Köprü-Harem-Salacak, en son olarak da Unkapa-nı Köprüsü'nün altından geçebilmesi için direği ve bacası kesildikten sonra Haliç'te Eyüp hattında kullanıldı. 14 Kasım 1984'te hizmet dışı bırakılarak Pendik Tersanesi' ne bağlandığı zaman 47 yıllık bir tekneydi.

ESER TUTEL

KOCATAŞ YAIISI

Sarıyer'de 19. yy'ın sonunda neoklasik üslupta, ahşap/bağdadi teknikle inşa edilmiş yalı. "Abraham Paşa", "Molla Bey", "Necmeddin Molla Yalısı" adlarıyla da a-nılır.

Abraham Paşa Yalısı olarak tanınmışsa da asıl Abraham Paşa Yalısı, Kocataş Ya-lısı'nın yanındaydı ve bir yangın sonucu

Kocataş Yalısı

Yusuf Mardin, Kocataş Yalısı Amlanm, îst., 1988

ortadan kalkmıştır. Kocataş Yalısı, II. Ab-dülhamid döneminde (1876-1909) kısa bir süre sadrazamlık yapan, daha sonra uzun yıllar adliye nazırlığında bulunan Abdurrah-man Nureddin Paşa (1833-1912) tarafından mimar Sarkis Balyan'a yaptırılmıştır. Kocataş Yalısı ve gerisindeki koru 17.123 m2' lik bir arazi üzerinde yer almaktadır.

Yapı ortada üç katlı ana bölümle, her iki yanda ikişer katlı servis binalarından oluşur. Bu binalarla ana bina arasında her iki katta da bağlantı sağlanmıştır. Binaya üç açıklıklı bir portikle girilir. Portiğin dört ahşap kolonu üzerinde iki kaüı çıkma yükselir. Çıkmanın son katı kornişli bir fron-ton ile taçlanmıştır. Cephelerdeki düz ve basık kemerli pencerelerin tümü panjur-ludur. Kapının yer aldığı platforma, önden ve yanlardan beşer basamaklı mermer merdivenlerle çıkılır. Girişin hemen ardında yer alan taşlığa, ikisi karşıdaki camekânda bulunan dört kapı açılır. Sağ ve soldaki kapılar, her ikisi de şömineli olan odalara açılır. Karşıdaki camekânın hemen ardında sağda ve solda yan binalara geçişi sağlayan koridorlarla, karşıda önce çift\sonra tek kollu olarak üst kata çıkan ana merdiven bulunur. Rokoko üslubunda motiflerden oluşan dökme demir korkuluklu merdiven, kartonpiyer bordürlü yağlıboya natürmort panolarla bezeli merdivenevi içinde yükselmektedir. Merdivenin birinci sahanlığından camekânlı geniş bir kapı ile arka balkona çıkılmaktadır, ikinci kattaki sahanlıkta büyük salona ve yanlara açı-



KOÇ ÖZEL LİSESİ

40

41

KOÇU, REŞAD EKREM

lan kapılar bulunur. Yanlardaki bu kapılardan, alt katta olduğu gibi yan binalara geçilir. Tavan yüksekliği 5 m olan ve kabartma alçılarla zengin rokoko bezemeleri bulunan salonun sol ve sağındaki ikişer kapıdan yan odalara geçilir.

Üçüncü kata bir servis merdiveniyle çıkılır. Basık tavanlı odaların yer aldığı bu bölüm hizmetli katı biçiminde düzenlenmiştir. Yanlardaki servis binalarında ise mutfak, kiler ve diğer küçük servis odaları bulunur.

Bibi. O. Erdenen, Boğaziçi Sahilhaneleri, III,

ist., 1994, s. 418-427: Y. Mardin, Kocataş Yalısı Anılarım, ist., 1988.

İSTANBUL

KOÇ ÖZEL LİSESİ

Pendik Kurtköy'de bulunan özel ortaöğretim kurumu. 713-000 m2'lik arazi üzerinde toplam kapalı alanı 22.000 m2 olan o-kul binası, lojman ve diğer tesislerden oluşan bir kampusa sahiptir.

Vehbi Koç Vakfı tarafından 1984'te kurulması kararlaştırılan okul 1988-1989 öğretim yılında öğretime başlamış ve 1991-1992'de ilk mezunlarını vermiştir. 1993-1994 öğretim yılında okul yüzde 80 kapasite ile orta hazırlık, orta ve lise olmak ü-zere toplam 774 öğrencisi ile öğrenimini sürdürmektedir.

Okulda öğrencilerin yetenekleri ölçüsünde bedenen ve zihnen sağlıklı yetişebilmeleri için, yaşlarına uygun yeni beceriler kazandırma, modern metotlarla program ve projeler düzenleme, İngilizceyi çok iyi okumaları, anlamaları ve düşündüklerini söz ve yazı ile ifade edecek şekilde öğrenmeleri amaçlanmıştır.

Okula, eşit sayıda kız ve erkek öğrenci akademik yeteneklerine göre kabul e-dilmekte, öğrenci sayısının yüzde 10'u ücretsiz okumaktadır. Yatılı bölümü de vardır.

Bir kısım derslerin İngilizce okutulduğu okulda l yıl süreli hazırlık sınıfı, 3 yıl ortaokul ve 3 yıl da lise bölümleri bulunmaktadır.

İngilizce dışında bir yabancı dilin daha öğretildiği okul, nitelikli Türk ve yabancı öğretmen kadrosuna sahiptir. Öğrenciler ders dışı sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlere de yönlendirilmektedir.

Okulda, 1992-1993'ten itibaren başlatı-



Koç Özel Lisesi

Koç Özel Lisesi Arşivi

lan ders geçme ve kredi sisteminin esnekliğinden yararlanılarak, Uluslararası Bakalorya (IB) programının uygulanabilirliği üzerinde çalışılmaktadır. Bu sistem içinde mevcut diploma alanlarına ek olarak ayrı bir IB alanı ve bu alan için gereken ilave seçmeli dersler verilmesi yoluyla dileyen öğrenci Milli Eğitim Bakanlığı diploması ile birlikte IB diplomasına da sahip olacak-

tlf' İSTANBUL

KOÇ ÜNİVERSİTESİ

1993'te kurulmuş, İngilizce eğitim ve öğretim yapan, 1.100 öğrenci kapasiteli özel üniversite.

Rumelikavağı sırtlarındaki kampus tamamlanıncaya kadar İstinye'deki geçici tesislerinde faaliyetini sürdürmekte olan üniversite Vehbi Koç Vakfı tarafından desteklenmektedir.

Üniversitenin fen-insani bilimler ve e-debiyat fakültesi, iktisadi ve idari bilimler fakültesi, yönetim enstitüsü ve İngilizce dil hazırlığı bölümleri bulunmaktadır. Kampus tamamlandığında mühendislik fakültesinin kurulması planlanmaktadır.

4 yıllık lisans programından mezun o-lan öğrencilere tarih, sosyoloji, psikoloji, ekonomi, işletme veya uluslararası ilişkilerle matematik, fizik veya kimya alanlarında lisans diploması verilecektir. Yönetim enstitüsünde 2 yıllık sürekli lisans-

Koç Üniversite-

si'nin bir

amfisinde

öğrenciler ders

sırasında.



Koç Üniversitesi

Katalogu,

1984-1985

üstü programı ve yarım zaman (part-time) yöntemiyle izlenebilen yönetici (lisans-üs-tü) programı vardır.

Üniversitenin bütün fakültelerinde matematik, fen ve sosyal bilimler, insani bilimler, felsefe, bilgisayar, iletişim, Türkçe dil ve tarih dersleri zorunlu derslerdir. Öğrenciler, seçtikleri uzmanlık alanlarındaki derslere başlamadan önce, birinci ve ikinci sınıflarda bu "ortak" dersleri tamamlamakla yükümlüdür. Bağlı oldukları danışman öğretim elemanı, öğrencilere ders seçimi, ders programı ve diğer akademik konularda yol göstermektedir.

Üniversite bünyesinde, Avrupa ve ABD' deki başlıca kütüphanelerin bibliyografya ve bilgi kaynaklarına iletişim ağı aracılığıyla ulaşabilen bir kütüphane mevcuttur.

Öğretim üyesi-öğrenci oranının 1/10 olduğu üniversitede 3 öğrenciye bir bilgisayar düşmekte, öğretim üyeleri ve öğrenciler için modern, döşenmiş yurt binaları bulunmaktadır. Üniversitede ayrıca öğrenci sağlık merkezi, yemek, çay ve toplantı salonları, bir kitapçı dükkânı, bir banka şubesi ve çeşidi spor etkinlikleri için futbol, yüzme, tenis ve atletizm tesisleri vardır.

İSTANBUL


KOÇO

Moda Burnu'nda 20. yy'ın ilk çeyreğinden beri aynı yerde bulunan meyhane-lokanta.

Mahalli resmi kayıtlara göre 1931'de, gerçekte 1928'de ilk sahibi olan ve işletmeye adını veren Konstantinos (Koço) Koron-tos tarafından açılan Moda Park Lokantası, döneminin Moda'sında önceleri bir kır kahvesi şeklinde idi. Eski Moda İskelesi'n-den yukarı doğru çıkarken sağ kolda bulunan mevcut yapının girişindeki ilk kapalı mekân bu dönemde inşa edildi.

Lokanta, daha önceleri Mühürdar'da da gazinosu olduğu bilinen Koço Korontos" un yönetiminde 1954'e kadar kaldı. Aynı zamanda yaz aylarında bahçesinde de hizmet veren Koço'nun itibar kazanmasmda-ki en önemli hususlardan birisinin, ilk a-çıldığı dönemlerde bazı günlerde ücret almadan servis yapması olduğu söylenir.

1954'te Koço Korontos'un ölümünden

Moda'daki Koço Lokantası'mn dış görünümü. Laleper Aytek, 1994

sonra işletmenin yönetimi, kız kardeşi ile lokantanın şeflerinden Atanasios (Atanaş veya Tanaş) Cano ve Stelyo Mavro'ya geçti. 80 kişilik ilk salon önüne bu dönemde inşa edilen diğer 80 kişilik yarım açık salon ile müşteri kapasitesi artırıldı, ilk salonun üstünde bulunan terasta ve bahçede de servise devam edildi. Bu dönemde yaz aylarında müşteri kapasitesi aynı anda 240 kişiye servis verebilecek seviyeye u-laşmıştı.

Bahçesi ile birlikte hizmet veren Moda Park (Koço) Lokantası 1980'lere kadar Tanaş Cano ve Stelyo Mavro yönetiminde İstanbul'un seçkin meyhane-lokantasından biri olarak devam etti. Ancak bu dönemlerde artık yaşlanan ortaklar servisi yetiştiremez olmuşlar, hattâ bahçedeki üst seti yaz aylarında açamaz hale gelmişlerdi.

1985'te işletmeyi devralan Şeref Yavuz, Hilmi Suna, Fahri Şeker ve Mustafa Yılmaz, Koço Korontos zamanının kalitesini ve yemek pişirme şekillerini benimseyerek müessesenin devamlılığım sağlamaktadırlar. Örneğin, Koço Lokantası'mn meşhur iki mezesi, arnavutciğeri ve midye tavası, bugünkü ortaklardan, 1955'te Ayaspaşa'da eskiden mevcut olan Park Otel'de aşçı o-larak göreve başlayan ve 1966'da Tarab-ya Oteli'nde Necip Usta'nın yanında ve maiyetindeki 42 aşçı ile çalışmış olan Şeref Yavuz tarafından hiç değiştirilmeden Koço Korontos'un yöntemlerine uygun şekilde hazırlanmaktadır.

Lokantada 15'i mutfakta, 25'i serviste, 2'si kasada toplam 42 personel aynı anda 800 kişiye hizmet verebilmektedir. Koço Lokantası'mn Kalamış Koyu'na bakan manzarasının dışında bir başka özelliği de Kadıköy ve Modalı her dinden insanın halen adak yapmak üzere ziyaret ettiği Aya Katerina Ayazrnası'mn üzerine inşa edilmiş olmasıdır. Pazartesi günleri Kadıköy Metropolit Kilisesi'nden bir papaz burada bulunur. Koço'nun kendisi gibi bugünkü sa-

hipleri de ayazma ile ilgilenmeyi sürdürmektedirler.


Yüklə 8,15 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   140




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin