4- İmam Humeyni (Allah’ın rahmeti üzerine olsun) Asrı ve Dinin Olumlu Boyutlarına Artan Teveccüh
İran’da İslam devriminin zafere erişmesiyle birlikte dünya bu devrimin insan hayatında diğer bir önemli etkisinin daha çıkışına şahit olmaktadır. Dinin insan hayatı üzerindeki etkilerini keşfetme hususunda farklı ilim dallarında bilginlerin sergilediği eşsiz faaliyetlerin yaygınlık kazanması da, çağdaş dünyanın İslam devriminin temel mesajlarından ve İmam Humeyni’nin kılavuzluklarından büyük oranda etkilendiğinin en büyük şahididir. Bilginlerin dini inançlarının güçlenmesi ve beşeri toplumların genel planda hayati önem arz eden öğretilere yönelmesi ile birlikte çağdaş dünyamız bugün ilmi ve araştırma kurumlarının, dini iman ve dini öğretilerin insan hayatını düzenleme hususundaki yepyeni bir ilgi ve yönelimine şahit bulunmaktadır. Bu bölümde kısaca da olsa bu konuyu açıklamaya çalışacağız.
Din; İnsanın Mutluluğunun Yegane Yolu
İnsanın varlık hakikati; düşünce, ahlak ve amel diye bilinen üç boyutta tecelli ettiği için ilahi peygamberler de bu üç bölümde kendi hayat verici kılavuzluk ve öğretilerini ortaya koymuşlardır.
İnsanın fikirsel boyutuyla yakın ilgisi olan birinci bölüm; inançlar , temel inanç ve dünya görüşlerinden oluşmaktadır. İlahi peygamberler bu bölümde insanın temel ve teorik sorularına cevap vermek için gelmişlerdir. Tıpkı, “Allah kimdir, insan kimdir ve varlık alemi nasıldır?” sorularına cevap vermek gibi.
İkinci bölüm ise büyük Peygamberlerin ahlaki kılavuzluklar kalıbında insana doğru olan tavırları açıklaması ve beyan etmesidir. Onlar insan ve dünyanın realitesine teveccüh ederek ve insanda gizli olan kabiliyetleri göz önünde bulundurarak insanın eğitim ve yönlendirilmesine koyulmuşlardır. Hakikatte o dünya görüşünden bu ahlak, metotlar ve ahlaki emir ve yasaklar elde edilmektedir.
Üçüncü bölüm ise furu-i din diye ifade edilen ilmi hükümlerdir. Bunu açıklayan ve beyan eden ilim ise fıkıh ilmidir.
Bu bölümün “furu-i din” olarak adlandırılmasının sebebi ise bu hükümlerin temel inançların neticesi olmasıdır. Yoksa bu isim onun önemsiz olduğunu göstermez. Felsefe, irfan, kelam ve ahlak gibi ilimler, temel ahlak ve inançlardan beslenmektedir. Ameli hükümler ise yeni insani bilimleri özellikle de hukuk, siyasi ilimler, kamu idaresi, hükümet, ekonomi vb. ilimleri kapsamaktadır.
Hakikatte fıkıh, dinin ameli hükümleri ve ideolojisi konumundadır. Aynı zamanda İmam Humeyni’nin (Allah’ın rahmeti üzerine olsun) yüce tabiriyle, beşikten mezara kadar beşer hayatını idare etme sistemidir.
Söz konusu üç boyut insan hayatının temel bölümlerini teşkil etmektedir. İnsan hayatının değişim yaratan iniş ve çıkışları, başlıca zikzakları hep bu üç alanda gerçekleşmektedir. Nitekim çağdaş insanın hayatında ortaya çıkan başlıca sorunlar, problemler ve boşluklar da bu üç boyuttan biriyle ilgilidir.
Bu önbilgileri aktarmamızın sebebi, dinin bu üç boyutta bir iddia sahibi oluşudur. Büyük peygamberler de ilahi görevleri esasınca, dinin bir misyonu olduğunu önemle vurgulamışlardır.
Başka bir ifadeyle dinin insan hayatındaki sorunları çözmedeki fonksiyonu ve insanın çeşitli ihtiyaçlarını gidermede din öğretilerinin yeterliliği din strüktüründen kaynaklanmaktadır. Bu öğretilerin ilahi vahiyde kökleri bulunmaktadır.
“O, arzusuna göre konuşmamaktadır.”1
Sadece alemlerin yaratıcısı, insan hayatının gerçek iyi ve kötü boyutlarını en iyi bir şekilde bildiği için, elçilerinin semavi şeriatler ve rabbani öğretiler kalıbında beşere sundukları şey, insanın maddi ve manevi dertlerini tedavi için itimat edilecek yegane yol konumundadır.
Materyalist Ekollerin Çıkmazı ve Din Misyonuna Evrensel Bakış
Her gün geniş bir düzlemde uluslararası kitle haberleşme araçlarında yer alan haber, bilgi ve yorumlara baktığımız taktirde, İran İslam devriminin semasından beşerin din isterlik güneşinin doğuşuyla dünya düzleminde çok ilginç değişimlerin oluşmakta olduğu gerçeğini anlamaktayız.
Bugün artık din karşıtı öğretilerin tedavülden kalkması ve beşer ürünü ekollerin çıkmaza girişiyle artık insan her zamandan daha çok evrensel toplumun karmaşık sorunlarını halletme hususunda laik sistemlerin güçsüzlüğünü derk ederek kurtuluşun sadece dini öğretilerin eteğine sığınmakta olduğunu görebilmektedir.
İngiliz bilgini John Cane Türkiye’ye yaptığı gezisinde, yayın organlarından biriyle yaptığı röportajında bu zikredilen gerçeği itiraf ederek açıkça şöyle demektedir: “Batıda hükümet sistemi iflas etmiş durumdadır. Laiklik de insanın susamış ruhunu suvaramamıştır.”
Adı geçen bilgin, Nietzsche’yi şiddetle kınayarak şöyle demektedir: “Nietzsche batıda Allah’ı öldürmenin gerekliliğini söz konusu edince laiklik büyük bir güç elde etmiş oldu. Ama bugün açıkça gördüğümüz gibi dini hayat batı toplumlarında yeniden söz konusu edilmektedir ve din sosyal platformda işlerliğini yeniden açık bir şekilde göstermektedir.”1
Bugün artık sosyal, siyasi, iktisadi vb. ilişkilerin düzenlemesinde dinin evrensel boyutlarda işlerliğinin tecelli edişi ve insanın ruhsal ve fiziksel hastalıklarını önleme ve tedavi etme hususundaki özgün konumunun keşfedilişiyle birlikte, her gün dinin olumlu işlevleri hakkında araştırma ve incelemede bulunan bilginler, ilim ve araştırma merkezlerinin sayısı biraz daha artış kaydetmektedir.
İşaret edilen araştırma ve incelemeler bugün artık dini inançlar ile beden ve ruh sağlığı arasında direkt bir ilişkinin olduğunu önemle vurgulamaktadırlar. Dini sorumluluklar ile aile kurumunun temellerinin sağlamlığı arasındaki kopmaz ilgiye önemle vurgu yapmakta ve çevreyi koruma ile batıda olduğu şekilde dizginlerini koparmanın genişlemesinin olumsuz etkilerini kontrol etmede dini inançların önemli etkilerinin olduğunu doğrulamaktadırlar. Adı geçen araştırmalar, tedavisi olmayan ve öldürücü hastalıkları önleme ve kontrol etmede dini öğretilerden yardım almanın gerekliliğini hatırlatmakta ve inançlı ve imanlı kimselerin derin bir mutluluk hissini taşıdığını onaylamaktadırlar.
Bazı araştırmacılar ise eğitim kurumlarına dini öğretileri tavsiye etmekle birlikte, bu merkezlerde ve eğitim ortamında dersleri öğrenme süreci üzerinde de dini öğretilerin olumlu etkileri olduğuna ısrarla vurgu yapmaktadırlar.
Dostları ilə paylaş: |