Konusu: İmam’ın (r a) Başlattığı Hareketin, Evrensel Düzlemde Bir Dine Dönüş Çağına Başlangıç Teşkil Ettiğinin Beyanında


İmam’a (Allah’ın rahmeti üzerine olsun) Göre İnsanın Manevi Susuzluğu



Yüklə 1,65 Mb.
səhifə78/89
tarix17.11.2018
ölçüsü1,65 Mb.
#83124
1   ...   74   75   76   77   78   79   80   81   ...   89

İmam’a (Allah’ın rahmeti üzerine olsun) Göre İnsanın Manevi Susuzluğu


Bu asırda insanın manevi susuzluğu, kendisini İslam’ın manevi öğretilerine doğru sürüklemektedir ve de karmaşık sorunlar, insanı islami öğretilere teslimiyete davet etmektedir.

İmam (Allah’ın rahmeti üzerine olsun) bu tarihi önemli akımı ve de temel özelliklerini beyan ederek şöyle buyurmuştur: “İslam ülkelerindeki alimlerin çoğunun, insanlığın maneviyata ve İslam’ın nurani hükümlerine susadığı bu asırdaki tarihi ve ilahi görevlerinden ve büyük rollerinden gaflet etmesi ve milletlerin susuzluğunu derk etmemesi gerçekten çok ilginçtir.”1

Ayetullah Hamenei de İslam’a yöneliş oluşumunda insanların manevi ihtiyacının rolünü teyit ederek ve de, “İslam’a yöneliş dalgasının Avrupa ve Amerika ülkelerinin kalbine kadar” yayılması hakikatine işaret ederek şöyle buyurmuştur: “İslam’ın manevi mesajları, her yerde alıcı bulan çok değerli bir meta konumundadır. Günümüz dünyasının ihtiyaç duyduğu manevi mesajlar, sadece İslami öğretilerin sonsuz ve büyük okyanusunda gizlidir.”2

Dünya Müslümanlarının önderi Ayetullah Hamenei, “Beşerin karmaşık sorunlarını sadece yeni ve kapsamlı bir düşünce giderebilir” hakikatini beyan ederek şöyle buyurmuştur: “İslam, günümüz dünyasının muhtaç insanlığına yeni bir düşünce sunmaktadır.”3

İşte bu yüzden New York Times gazetesi yorumcusu, İslam’a yöneliş dalgasının ABD’de yayıldığını itiraf ederek bunun sebeplerini beyan hususunda şöyle yazmıştır: “İşin uzmanları şöyle demektedirler: İslam çok cazibeli bir dindir. Zira bu din, evrensel mesajlar taşımaktadır.”4

Batının İslam’ı Yavaş Yavaş Kabule Hazırlığı


Bir taraftan batılı toplumların manevi susuzluktan kaynaklanan boşluğu ve artan huzursuzlukları ve diğer taraftan ise İslami düşüncenin kapsamlılığı, artık günümüzde öyle bir takım şartlar ortaya çıkarmıştır ki bu şartlar altında kolayca şu iddiada bulunmak mümkündür: “Batının toplumsal atmosferi, İslam’ı kabul etmeye elverişli bir hale gelmiştir. Eğer günümüzün dili olan ilim ve mantıkla davet eden kimseler bulunursa, batılı insanla irtibata geçerek bu ortamdan en güzel şekilde istifade edebilir.”1

Batı medeniyeti İslam dininin ilahi, manevi ve mantıksal düşüncesinin karşısında, oldukça zor ve buhranlı şartlara maruz kalmıştır. Şüphesiz İslam devriminin zafere erişmesi, batıda yepyeni bir atmosfer icat etmiştir ve batılıların yüzüne yeni ufuklar açmıştır. Dolayısıyla şöyle söylemek mümkündür: “Şu anda batıda milyonlarca insan bir kurtarıcı ve Mesih beklemektedir. Eğer İslam gerçek anlamda kendilerine tanıtılacak olursa, onlar için kurtarıcı olabilir. Zira İslam öğretileri, batı medeniyetinin kesin kaderinden, yani yok olmaktan kurtarıcı bir yol konumundadır.”2

Almanyalı yeni Müslüman olmuş Leyla hanım da bu konuda şöyle demiştir: “Toplumumuzda var olan korkunç fesatlarla birlikte, eğer insanlar İslam’ın hakikatlerinden ve İslam’ın gerçek yüzünden haberdar olurlarsa, şüphesiz tümü Müslüman olur. Çünkü biz, batılı değerlerin sonuçlarına şahit olmaktayız. Özellikle de son elli yılda Almanlar, Amerikalıların gelmelerinden ve de anti devrimci ölçüleri ve maddi değerleri propaganda etmelerinden sonra bu ahlaki felaket ve yokluğa sürüklenmişlerdir.”1

Söz konusu bu iddiaları teyit etmek için İtalyan haber ajansının, Avrupalı kadınların İslam’a yönelişi hakkındaki bir raporuna işaret etmek mümkündür. Bu raporun bir bölümünde şöyle yer almıştır: “İslam, şahsiyetini kaybetmiş olan Avrupalı kadınlara, şahsiyet ve kimlik kazandıran bir etken haline gelmiştir.”2



Batılılar Açısından Batının İslam’a Olan Şiddetli İhtiyacının Sebepleri


Batının ilmi, kültürel ve siyasi şahsiyetlerinin, batı dünyasının İslami öğretilerden istifade etmeye olan derin inancı ve de İslam dininin çıkmazdan kurtarıcı ve şahsına münhasır gücünü beyan eden sözlerini kısaca bir gözden geçirerek, batılı toplumlardaki vatandaşların İslam’a ve İslamcılığa evrensel boyutlarda yönelişinin sebeplerini daha derin bir şekilde incelemeye çalışacağız.

1- Yol Bulma İhtiyacı


Bugün Fransız İslam bilimcisi Prof. Lamand gibi batılı toplumlardaki bir çok seçkin kimseler şu inanca sahiptirler: Batı dünyası kaybettiği yolunu bulmak için İslam’a muhtaç durumdadır.”3

Nitekim İngiltere dışişleri bakan yardımcısı Derick Fachet de, dünyada var olan felsefe, ilim ve sanatın büyük bir bölümünün her şeyini İslam’a borçlu olduğu hakikatini itiraf ederek şöyle demiştir: “Biz, batının dizginlerini koparmış maddeciliğinin yerine geçebilecek bir yol arayışıyla birlikte, İslam’ın kuşatıcılığına büyük bir ihtiyaç duymaktayız.”4

Amerika’da aile konularında faaliyet gösteren guruplardan birinin başkanı ve de toplumsal konularda araştırmacı olan David Eidensohn (28 Ocak, 2002) ise, “Batı korkunç ve tüyler ürpertici bir bataklığa dönüşmüştür. Her gün daha da kötü kokmaktadır. Anne, baba ve din alimleriyle alay etmek, batı toplumunun zaruri ve temel ilkelerinden biri haline gelmiştir” hakikatini beyan ederek şöyle itiraf etmektedir: “Batılı sistemimiz, bir çok şeyleri müslümanlardan öğrenmelidir.”1

Öte yandan Paris Üniversitesinde İslam medeniyeti dalı üstadı Lui Cardo ise batının İslam’a olan şiddetli ihtiyacının sebebini beyan ederek şu inançta olduğunu söylemektedir: “Batının maddi dünyasındaki ruhsal boşluk, modern dünyanın, maddecilik ve maneviyat arasında bir denge peşinde koşturmasına sebep olmuştur ve İslam bu ihtiyacı giderebilecek bir dindir.”2


2- Manevi Konulara Olan İhtiyaç


Saraybosna Üniversitesi üstadı Dr. Nimarelia bu hususta şöyle demektedir: “Avrupa’da İslam hakkında söz konusu etmemiz gereken konular, manevi, felsefi ve ruhsal konulardır. Zira Avrupalılar bu konulara ihtiyaç duymaktadır. Bu konuda yapacağımız bir tebliğ çalışması da etkili olacaktır.”3

Basiret sahibi düşünürlerin görüşüne göre, Batı medeniyetinin inkar edilmez ve kapsamlı buhranının kökenleri, batının, hayatın çeşitli alanlarında vahiy ve maneviyata sırt çevirmesindedir. Bu hastalık da, İslam’ın mantıksal ve manevi düşüncesine gidilmesi dışında, asla tedavi edilemez.

Bosnalı düşünürlerden biri de bu iddiayı teyit ederek şöyle demiştir: “Bir çok uluslararası yorumcular ve hatta batılı büyük düşünürler bile, batı medeniyetinin büyük bir manevi buhrana düştüğüne inanmaktadırlar. Bu buhran gittikçe yayılma halindedir. Öyle ki bu buhran şu anda batılı insanın toplumsal hayatına, kurum ve organlarına sirayet etmiş haldedir.” Hakeza şöyle demektedir: “Benim inancıma göre, batı medeniyeti böylesine bir buhranla karşı karşıya olduğu müddetçe, İslam’ın karşısına çıkardığı gerçeklerden başka bir dönüşün yoluna sahip değildir. Eğer Müslümanlar, İslam modelini ve temel ilkelerini anlaşılır bir dille batılılara beyan edecek olurlarsa, şüphesiz İslam taraftarları gün gittikçe daha da çoğalacaktır.”1

Amerikan haftalık dergisi “Spot Light”ın yorumcusu da, “İslam, batının toplumsal metodunu açık ve kesin bir şekilde reddederek, batı halkının ahlaki bilincinin yeniden uyanmasına sebep olabilir” hakikatini beyan ederek şöyle yazmıştır: “Başka bir ifadeyle İslam özellikle usulcü şekliyle, günümüz dünyasında, insana düşmanlık ve dert dolu bir dünya yükleyen ve daha önce sabıkası olmayan maneviyat açısından köksüz düşünceyi ve parasal tekelciliği ciddi bir şekilde ortadan kaldırabilir.”

Hakeza şöyle eklemektedir: “Bu İslam, batıda hakim ve yaygın halde olan riyakarlığa, asil Hıristiyanlıktan daha çok karşıdır. Bu yüzden de, kilise için önemli bir mesaj taşımaktadır.”2


Yüklə 1,65 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   74   75   76   77   78   79   80   81   ...   89




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin