Kısaltmalar



Yüklə 280,8 Kb.
səhifə2/10
tarix07.04.2018
ölçüsü280,8 Kb.
#46992
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10

II. TARİHİ ARKA PLAN

A. SİHRİN TARİHİNE KISA BİR BAKIŞ


Sihrin anlamlarını ve normalden farklı ve etkileyici şeylere de sihir dendiğini göz önüne alırsak, sihrin geçmişini insanlığın başlangıç dönemlerine kadar götürmemiz mümkündür. Sihir olayının insanlığın ilk yaşadığı bölgeler diye bilinen Harran, Bâbil, Mısır ve Hint Bölgelerinde yaygın olması da bunu destekler. Bununla beraber büyünün ilk olarak nasıl ortaya çıktığı ilim adamları arasında tartışmalıdır. Sosyologlar, insanoğlunun sihirle ilk temasının, günlük hayatta karşılaştığı bazı problemlere çözüm arama esnasında olduğunu söylerler. İlk zamanlar geçimini avcılıkla temin eden insanlar, daha fazla hayvan avlamak için bazı resim, şekil ve uğurlar edinmeye başlamışlar, bunun sonucu av sihri ortaya çıkmıştır. Çok hayvan avlayabilmelerinin hayvanların çokluğuna da bağlı olduğunu anladıklarında "bolluk sihri"ni gündeme getirmişlerdir.27 Paleolitik devirden kalma mağara içlerine ve kayalara yapılmış, kargı saplı hayvan resimleri, ok isabet etmiş yaralı av hayvanlarını tasvir eden kilden yapılmış heykelciklerin olması bu bağlamda düşünülebilir. Yine Kur’an da "Gönderilen hiçbir peygamber yoktur ki, sihirbaz ve mecnun olarak itham edilmesin."28 ifadesinin bulunması ve Hz. Âdem (a.s.)’ın da peygamber olması sebebiyle O’da sihirbazlıkla itham edilmiştir denebilir ve böylece sihir, Hz. Adem zamanından beri vardır.

Yukarıdaki varsayımsal bilgilerden sonra, sihrin bilgiye dayanan ilk varlığını Keldânîler'de görüyoruz. Bâbil diyarında yerleşmiş bulunan Keldânîler astroloji ilminde çok ilerlemişlerdi. Keldânîler tarafından oluşturulan sihir ilmi eserlerinden pek azı Arapçaya çevrilmiş, bu alanda çalışan bazı Müslümanlar bunlarla bu konuda uzmanlaşmışlardır.29

Keldânîler ve aynı bölgede yaşayan Bâbil ve Asur medeniyetleri, gök cisimlerinin ulûhiyetine, âlemi onların idare ettiğine inanıyor ve yeryüzündeki olayları tek bir ilahın yaptığını kabul etmiyorlardı. Bu nedenle Hz. İbrahim (a.s.), bunlar arasında tevhid inancını yaymak üzere gönderilmiştir.30

Kur’an-ı Kerim’den anlaşıldığına göre31, Hz. Musa (a.s.)’ın Firavun’un sihirbazlarıyla mücadelesi, o dönemde Mısır’da sihrin yaygın olduğunu gösteriyor. Ayrıca, Mısır’dan günümüze ulaşan kaynaklar sihir ve büyücülüğün, sihirsel ve büyüsel adların, büyülerin, tılsım ve formüllerin, Mısır din hayatında büyük bir yer işgal ettiğini göstermektedir. Mısır’da sadece Kâhinler büyü ve efsun yaparlardı. Kâhinler, büyü formüllerini topladıkları "Ölüler Kitabı" veya "Kabir Kitabı" şeklinde eserler yazarlar, bu kitaplara ölülerin yapacakları uhrevi seyahatleri ve konakları gösteren haritalarda ilave ederlerdi. Yine bu kitaplarda, ölünün ebedi yolculuğunda kara sihirden korunması için rukye ve sihri dualar yazılır, aynı nedenlerle ölüler mumyalanır, üzerlerine çeşitli yazı ve işaretler resmedilirdi.32

Dönem olarak, Firavun dönemi Mısırla muasır olan Bâbil'de sihir çok ileri boyutlardaydı. Kur'an Bâbilli'lerin bu özelliklerinden bahsetmiş,33 Hz. Peygamber (s.a.v.) ve sahabeden bu yönde haberler rivayet edilmiştir. Bu dönemde sihre dair birçok eser telif edilmiş, ancak çok azı günümüze gelebilmiştir. El-Fîlâhatü'n-Nebâtiyye bunlardandır.34 Cessas, Bâbilliler'in yıldızlara taptıklarını, uyguladıkları sihrin de bunların hareket ve te'sirleri inancına dayandığını kaydeder.35

Aynı dönemlerde Irak, Şam, Rum Diyarları ve İran'da da sihir inanışları yaygındı. Fakat İran'da Mecusilikten önce ve sonra sihirbazlarla mücadele yapılmıştır.

Hz. Süleyman (a.s.) zamanında da sihirbazlık çok ileri gitmiş, bunu gören Hz. Süleyman (a.s.) sihirbaz ve kâhinlerin yazdığı tüm sihir kitaplarını toplatıp gömdürmüştü. O’nun vefatından sonra bu tür kitaplar tekrar o toplumda revaç bulmuştu.36

Büyücülük İslam öncesi Arap toplumunda da çok yaygındı. Fal okları atmak, yıldızlara bakmak, küçük kareler çizip içlerine harf ya da sayı yazmak şeklinde büyü yaparlardı. Ayrıca cahiliye devrinde ruhlar âlemi, Allah (c.c.) ile kabilelerin ilahları ve cinlerden meydana gelmekteydi. İnsanları bu âlemle birleştiren bağlar, kâhinler, sihirbazlar, gaipten haber verenler, şairler ve delilerdi.

Eski Çin'de Taoizm'in büyü ile bütünleştiği görülür. Büyü hayatta ve hatta ölüm ötesinde insanı güçlendirmeyi hedefleyen bir işlemdir. Bu yüzden de toplumda çok yayılmıştı. Aynı dönemde Japonya ve Hindistan’da da büyüye büyük ilgi duyulmakta, bilhassa hastalıkların tedavisinde birçok büy' çeşidine başvurulmaktaydı. Hintliler özellikle hipnotizma ile uğraşmışlardır. 37

Antik Çağdaki Ortadoğu, Yunan-Roma kültürleri ve Hıristiyan Avrupa kültürlerinde de sihrin önemli bir yer tuttuğu görülmektedir. Eski Roma'da büyünün etkisini gidermek ya da önlemek için yapılan karşı büyüye ve aşk, iş, spor karşılaşmaları ve hitabet sanatında zafer kazanmak için kullanılan tılsımlı söz örneklerine rastlanmıştır.38

Türkler'de sihir, İslam öncesine kadar uzanır. Türkler'in dini liderlerine "toyon", sihirbazlara ise "kam" denirdi. Kam, şaman yerine kullanılırdı. Kam kelimesi, ruhlar, tanrılar ve cinlerle irtibatlı kişi anlamlarına gelmekteydi. Kam, büyü yapar, gaypdan haber verir, hastaları tedavi eder, efsunlanmış taşlarla yağmur yağdırıp rüzgâr estirirdi. Yine cinlere karşı çocuklar efsunlanır ve göz değmesine karşı nazarlık takılırdı. Hastayı tedavi için kurşun dökme, cin çarpmasına karşı dualar okuyup üflemekle cini kovma gibi büyü çeşitleri uygulanırdı. İslam'dan sonra da dini yasağa rağmen devam etmiştir. Anadolu'da sihir, yaşamın bir parçası olarak varlığını sürdürmüştür. Anadolu büyülerinde, gönül işleri, muhabbet büyüleri, cinsel büyüler en yaygın olanıdır.39

Kısacası insanlık tarihi kadar eski olan sihir, insanın olduğu hemen her yerde varlık göstermiş, özellikle dini mesajların ışığından uzaklaşıldığı dönemlerde etkisini artırmıştır. Vahyî dönemlerde de kültürel bir öğe olarak özellikle dinî bilgisi zayıf halk kitlelerinin inançsal boşluğundan yararlanmak üzere kötü niyetli kişilerin, dini motifleri de kullanarak sihri yürüttüğü görülmektedir. Günümüzde de özellikle medyanın da katkısıyla sihir ve sihirbazlık çeşitli isimler altında yaygınlaşmaya başlamıştır. Ruh çağırma seansları, burç falları, kahve falları vs. özellikle sosyete çevrelerinde yaygın olarak görülmektedir. Bu olumsuz durumu düzeltmenin yollarının başında toplumu dini ve ilmi yönden aydınlatan faaliyetlerin yaygınlaştırılması gelmektedir.


B. YAHUDİLİKTE SİHİR


Mısır, Fenike ve Suriyeliler'le temasta bulunan Yahudiler bu bölgelerdeki büyüsel kavramlardan etkilenmişlerdir. Ancak Yahudiliğe göre, büyünün etkisine inanma, tanrı iradesinin beşeri maksatlara alet olması anlamına geleceğinden, büyüsel faaliyetler şiddetle yasaklanmıştır.40

Yahudi kutsal kitabında başlıca üç büyücü tipinden bahsedilir:

1) Gelecekten haber veren kimseler, kâhinler (menaheş), falcılar (meonen), müneccimler (kesamim).

2) Sadece büyü ile uğraşan büyücü-efsuncu (mekhaşef).

3) Cincilik bakıcılık yaparak, ölü ruhlardan bilgi edinerek hem kehanet hem de büyü ile uğraşanlar.41 Bunlardan başka benzer bir takım kelimelerde Yahudi Kutsal Kitabında geçmektedir.

Tevrat'ta, sihirle uğraşanlar günahkâr addedilir, yaptıkları da putperestlik olarak görülür.42 Büyücülüğe karşı çok ağır cezalar öngörülür: "cinci yahut bakıcı olan erkek veya kadın mutlaka öldürülecektir; onları taşla taşlayacaklardır, kanları üzerinde olacaktır."43

Yasalar kesin, ceza ölüm olmasına rağmen Yahudiler belirli çizgiler dahilinde büyü uygularlar. Bir hastayı iyileştirmek için hastalığını bir hayvana aktarırlar. Bir ineğin küllerini içeren su ile arınırlar, tahta heykelcikler olan Terafim’lerle fal bakarlar ve sihirli değnekler kullanırlar. Ayrıca "Kabbalah" dedikleri mistik ve skolâstik felsefeye göre Yahudi alfabesindeki 22 harfin ve ifade ettikleri adetlerin mistik ve sihri mahiyetleri vardır.44

C. HRİSTİYANLIKTA SİHİR


Eski Ahid'e göre Yeni Ahid'de sihre ayrılan yer az olmakla birlikte, Hristiyanlıkta da sihirle ilgili yasaklamaların devam ettiği görülür. Yeni Ahid'de cinler ve putlara secde edenler, katiller, zina veya hırsızlık gibi kötülükler yapanlar şiddetle kınanmaktadır.45 İncilin çeşitli yerlerinde sihirbazların insanları dine karşı bir tutuma çekmek için çalıştıklarından, ancak hepsinin de sonunda din adamlarının gösterdiği mucizeye benzer alâmetler karşısında tevbe edip vaftiz edildiklerinden bahsedilir.46 Yine İncil'de sihirbazlar, "hile ve kötülükle dolu", "Rabbin yolundan saptıran"; ve "İblisin oğlu" gibi sıfatlarla tanımlanırlar.47

Mucize ile sihir, Hıristiyanlar tarafından birbirine karıştırılmıştır. Bu yüzden Hıristiyan din adamları uzun süre, Hz. İsa'nın sihirbazlardan olmadığını savunmak durumda kalmıştır. Sihirle mucizeyi birbirinden ayırt edici kriterler ortaya konmuş, böylece problem geçici olarak halledilmiştir. Fakat İsa'nın çarmıha gerilip tekrar dönüşünü sihirle bağdaştıranlarla oluşan yakın ilişkiler problemi tekrar gündeme getirmiştir.48

Yüzyıllarca Hıristiyan âleminde büyücülüğe karşı yürütülen inançsal ve yasal mücadeleler, büyücülüğün belini kırmak bir yana tam tersine onu güçlendirmiştir. Çünkü büyücülüğün dayanaklarından olan geri kalmışlık, cehalet, çaresizlik, hırs, kıskançlık ve nefret gibi olgular Hıristiyan dünyasında da yaygındı. Ayrıca din ve ahlak adına yapılan baskılar konuyu daima gündemde tutmuş, sonradan özgür bırakılınca da büyü, medyatik bir hal almış; batı yapımı filmler büyü konusuna oldukça geniş bir yer vermiştir. Yani Hıristiyan âleminde sihir inancı varlığını hâlâ devam ettirmektedir.

D. İSLAMDA SİHİR


Cahiliye döneminde sihir oldukça yaygındı. Fal okları atmak, yıldızlara bakarak geleceği kestirmek, kareler çizip içine bazı sayı ve harfler yazmak şeklinde kehanette bulunulurdu. Cinlerin karanlıkta ortaya çıktığına ve insanları çarptığına inanılırdı.

İslam dini melek, cin, şeytan gibi soyut varlıklara inanmayı benimsemekle birlikte, en üstün ve yüce güç olarak Allah (cc)'ı göstermiştir. O’nun iradesi dışında hiç kimsenin hiçbir yolla bir başkasına yarar ve zarar veremeyeceğini bir ilke olarak benimsediğinden büyü ve büyücüde olağanüstü güç kabul etmeyi, Allah (cc)'ın birliği ve gücünün üstünlüğü inancına aykırı bulmuştur. Bu nedenle Kur'ân ve hadiste sihir, açık ve kesin bir şekilde yasaklanmıştır.



Yüklə 280,8 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin