Kur'AN'da ulûHlyyet



Yüklə 2,97 Mb.
səhifə47/59
tarix07.01.2019
ölçüsü2,97 Mb.
#91458
1   ...   43   44   45   46   47   48   49   50   ...   59

c) Hz. Meryem ve Teslis

Kur'ân, tanrılaştırılan varlıklar arasında, Hz. İsa'nın annesi Hz. Mer­yem'i de sayar:

Hatırla ki, Allah: 'Ey Meryem oğlu İsa! Sen mi insanla­ra: 'Beni ve annemi Allâh'dan başka iki tanrı olarak benimseyin' dedin?' diyecek, İsa: “Seni tenzih ederim, hak olmayan sözü söylemek bana ya­raşmaz (...)” diyecektir. 2743

Şu âyette ise, Meryem'in tanrılaştırıldığına işaret vardır:

Meryem oğlu Mesih, sadece resuldür, -Ondan önce de resuller geçmiştir-, Onun annesi dosdoğrudur, her ikisi de yemek yerlerdi (.-.)”2744.

Hristiyanlar, Meryem'i Allah'tan başka tanrı saydıklarını inkâr etmiş ve etmektedirler. Hıristiyanlık tarihine bakılacak olursa, onlar arasında Meryem'i tanrılaştıranların bulunduğu görülür. Collyridiens diye adlandı­rılan, dördüncü asırda Arabistan'da doğup sonra kaybolan bir hıristiyan cemaati, tekerlekli bir taht üzerinde Meryem'i tazim ediyor, ona pasta­lar takdim ediyorlardı. Tamamen kadınlara mahsus, Meryem'e ait geniş bir ibadet merasimi vardı 2745.

Wellhausen'e göre el-'Uzzâ (Venüs yıldızı), Suriyelilerde göğün kıraliçesidir. Müşrik iken el-'Uzzâ'ya tapmış olanlar, hıristiyan olduktan son­ra onu, tanrıça Meryem şekline soktular ve Meryem'e çörek sunarak 'Uzzâ ibadetini Meryem ibadeti şekline dönüştürdüler. 2746

Daha 2. asırda St. İrenee “Bid'atlara Reddiye” kitabında Ophites'lerin. Ruhu “İlk Kadın” yahut “Yaşayanların Anası” ile karıştırarak, bunun Mesih'i doğurduğunu iddia ettiklerine dikkati çeker. Bir kaç sene sonra Origene “Yuhanna İncilinin Şerhi” adlı eserinde), özellikle âbionftes mu­hitlerde mâruf olan ve İsa'nın annesini “Ruhu'l-kudüs” ile aynı sayan bir “İbranîler İncil’ini zikreder (Aramîcede rûh mânâsına gelen ruha kelimesi müennestir). Aphraates nezdinde, bir kaç anlama gelebilecek, şöyle tu­haf bir formül vardır: O der ki:

“(Dindar) insan, babası olan Allah'ı ve anası olan Ruhu'l-kudüs'ü sever ve ibadet eder”2747. İmparator Justinien kanunlarından birinde Meryem'in, imparatorluk hâmiyesi olduğu kabul edilmiştir. 2748 Biachere'e göre, Kur'ân'ın Meryem'in tanrılaştırmasından bahsetmesinin sebebi şark hıristiyanlığı tarafından Meryem'e tanınan bü­yük yerde aranmalıdır. 2749 Şimdi de, daha yakın zamanlardaki duruma bir göz atalım, Meryem'in tanrılaştırması hakkında batılı bir yazarın fikirlerini, aşağıda biraz kı­saltarak nakledeceğiz:

Kur'ân'ın, hıristiyanların Meryem'i tanrılaştirdıklarından bahsetmesi, bir takım hakikatlere dayanmıyor değildir: Coredemptrice (Tanrının, insanların günahına kefaret olarak Kendisini feda etme­sine ortak olan), Mere de Dieu (Tanrının annesi) telakkileri, diğer taraf­tan fiilî marianisme (Meryem-perestlik) ki, İslâm nazarında Allah'a mahsus olan tazimin, kısmî bir ihlâlini teşkil eder. Nihayet İslâm, arap müşrik­lerine çok yakın olan ve bazı şark mezheblerinde görülen Meryem'e tap­maya (Mariolâtrie) karşı vaziyet almalıydı 2750.

Şimdiki Katolik Hıristiyanlık “Meryem'e yöneltilen duaları Tanrının kabul edeceğini” ikrar eder 2751. “Kilise, bütünüyle Meryem'i takdise ina­nır ve açıkça kabul eder ki Meryem, ruh ve beden olarak dirilmiştir. Halbu­ki öbür ölüler hakkında, sadece dirileceklerini söyleriz”. Keza Hz. İsa gibi, Meryem'in de dünyada hazır ve icraatta bulunan olduğu ifade olunur ve onun göğe çıktığı akidesi (assomption) üzerinde durulur 2752.

Kur'ân nazarında tevhid, her türlü şaibeden uzak, halis ve arınmış olmalıdır. Kur'ân tevhidinin, bu hassasiyetinden dolayıdır ki, tevhidle şir­kin arası bir bakıma çok uzak, bir bakıma çok yakındır. İnsanın, mücerred ve kişilik dışı olan hevâsının bile peşine düşmekle, onu tanrılaştırmış 2753 olacağı, açıkça bildirilir 2754.

Şimdiki Katolik inancının bile Meryem'e verdiği “Tanrının Annesi” (Theotokos: Bu vasıf, 431'de toplanan Efes konsilinde kabul edilmiş olup, halen kullanılmaktadır) 2755 lakabı, duaları ona yöneltme, onu ruh ve bede­niyle diri dünyada hazır ve icraat yapan gibi sıfatlar, İslâm, nazarında Ulûhiyyet sıfatlarının kısmen tanınmış olması için, yeterli sebeb teşkil eder. İlâh (Tanrı) ibadetin kendisine yöneltildiği varlık demektir. Bu şart­lar altında, hıristiyanların Meryem'i bir anlamda tanrılaştırdıkları söylene­bilir.

Hıristiyanlar geçmişte olduğu gibi şimdi de, “tecessüd eden Kelâm'ın annesi” olarak Meryem'e “Tanrının Annesi” derler. Fakat karışık izah­ları anlamayan normal dindarların, “Tanrının Annesi” tabirinden, onun tanrılığını anlamadıklarını kim temin edebilir? Onun heykelinin bile kar­şısına geçip, takdimelerde bulunmak, huşu ile eğilerek ona dua etmek ve ondan, ancak Allah'ın yapabileceği şeyleri istemek, onu tanrılaştırmak­tan başka bir şey değildir. Yaşanan dindarlık, bu şekildedir ve yaşayış temellerini hurafelerde değil, resmî doğmalarda bulmaktadır. Mariolâtrte (Meryem'e tapınma) tabiri hıristiyanlar tarafından ortaya çıkarılıp, Mer­yem kültürü ifade için kullanılmaktadır. H. Rousseau, timsalleri kabul eden Hıristiyanlık hakkında:

“Kabul etmek gerekir ki, halk dindarlığının işareti, medlul ile karıştırıp; işareti, (sureti) medlulün mahalli olarak kabul et­mekle, putperest bir temayüle sahiptir” 2756 demektedir. Bu konuda bak 2757.

Kur'ân, bütün bunlardan daha az şeylerin tanındığı varlıkların bile tannlaştırıldığını söyler. Hevanın tanrı edileceğine dair âyetlere, az ön­ce işaret etmiştik. Yahudi ve Hıristiyanlar hakkında, din adamlarını, Allah’tan başka rabler edindiklerini bildirir 2758. Bu âyetteki rabb edinmeyi, bizzat açıklayan Hz. Peygamber (a.s.) rabb edinmenin, din adamlarının haramı helâl, halâli haram yapıp, onların da buna tâbi olmalarıyla tefsir etmiştir 2759. Bu şekilde tefsir, ayrıca sahabeden İbn 'Abbâs ve Huzeyfe' den de gelmektedir 2760. Müfessirler, bu âyetin tefsirinde, bundan başka görüş serdetmezler 2761. Ulûhiyyetin vasıflarından biri olan, kulları için helal ve haram esasları koymak yetkisinin başkalarına tanınması bile, tanı­yanları müşrik saymaya kâfi geliyor. Bu âyette dikkati çeken bir taraf da şudur:

Hıristiyanların din adamlarını -deminki anlamda- tanrılaştırmaları ile-Mesih'i tanrılaştırmaları, aynı tutulmuştur. Halbuki Kur'ân'ın başka yer­lerinde geçtiği gibi, hıristiyanların Mesih'i tanrılaştırmaları hakikî anlam­dadır, ona gerçekten tanrı diye taparlar. Buna rağmen, dinlerini, din adam­larına teslim etmelerinden dolayı tanrılaştırılan din adamlarıyla Mesih, yan yana zikrediliyor. Demek Kur'ân'a göre; şirk ister açık ve kaba, ister do­lambaçlı ve ustalıklı olsun, hepsi şirk vasfına dahil sayılır. ,

Şimdiye kadar şunu anlatmak istedik:

Meryem, hıristiyanlar tarafın­dan pek âlâ tanrılaştırılmıştır. Gelelim Meryem'in teslis ile alâkasına:

Meryemi tanrılaştırmak başka, onu teslise katmak, daha başka bir şeydir. Meseleye temas eden bütün batılı yazarların hemen hepsi 2762 (is­tisnasına rastlamadık). 5, 73 ve 5, 116 âyetlerini birleştirerek Kur'ârın, Meryem'i Hıristiyan teslisinin bir unsuru yaptığını, Hıristiyan teslisi olarak:

“Allah - İsa - Meryem” üçlüsünü gösterdiğini iddia ederler. Bundan dolayı, hıristiyanlar “Kur'an'da kendilerini bulmadıklarını” söylerler. Bazı müslüman tefsirlerinde bile, bunu böyle telakki ederek, lüzumsuz yere bir izah aramalarına şaşmamak elde değildir. Hıristiyan teslisi, “Baha (Tanrı) - Oğul(İsa) - Ruhulkudus”ten ibarettir; Kur'ân, üçüncü olarak Mer­yem'i sayıyor, sanılınca şöyle denmiştir;

“Arabistan'da, böyle bir teslîş ile­ri süren bir mezhep vardı, sonradan kayboldu; Kur'ân, o mezhebi kasdetmektedir.” Belki de böyle bir mezheb vardı. Her çeşit mezheple dolu olan hıristiyanlık tarihinde bu, uzak bir ihtimal değildir.

Fakat, Kur'ân'ın Meryem'i teslisin bir unsuru saydığı kesin olarak varid değildir. Kur'ân, 4, 171 ve 5, 73 âyetlerinde, açıkça bir teslisten bahseder. Ancak, şeklini ve bu üç unsurun neler olduğunu bildirmez. 5,116'da ise, Mesih ve Meryem'in, hıristiyanlarca tanrı sayıldığını belirtir. Meryem'in tanrılaştırılması başka, teslise dahil edilmesi çok daha başka bir şeydir. Gördük ki, Kur'ân, hıristiyanların din adamlarını bile tanrılaş­tırmalarını tenkit etmektedir 2763. Fakat hiç kimse, buna dayanarak Kur'ân'ın bir “hıristiyan çok tanrıcılığından söz ettiğini söyleyemez ve söylememiştir. Aksi halde teslis kalmazdı. Kur'ân'ı ciddî olarak tetkik et­mek, bu asırlık yanlışı düzeltmeyi zarurî kılar. 2764


Yüklə 2,97 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   43   44   45   46   47   48   49   50   ...   59




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin