Sonuç. Uluslararası alanda görülen ve örgütlü suç olgusunun meydana çıkarttığı en önemli sonuç, bu konuların ayrıntılı bir şekilde yasalarla düzenlenmiş olduğudur. Gerek anglo amerikan hukukunda ve gerekse kıta avrupası hukuk sistemlerinde ya yasal düzenleme yapılmakta veya mahkeme kararları ile kurallar ortaya konmaktadır.
Örgütlü suçla mücadele amacıyla ayrıntılı yasal düzenlemeler yapılması, hukuk devleti garantilerinin sağlanması açısından büyük önem taşır. Ancak bu kanunların uygulanması aşamasında şeffaflık ön plana çıkmaktadır. Sadece yasal düzenleme yapılması yeterli olmayıp bu yasaların denetimi sağlayacak şekilde ve şeffaf bir şekilde uygulanması da ön plana çıkmaktadır.
Sadece yasal düzenleme yapılması, ceza adalet sisteminin etkinliği açısından güvence sağlamaz. Yapılan yasal düzenlemenin sürekli olarak gözden geçirilmesi, gerekli değişikliklerin yapılması ve etkin bir suç araştırması yaparken temel hak ve özgürlüklerin dengeli bir şekide kısıtlanmasının yolu böyle açılabilir. Meselâ Almanya'da örgüt üyelerinin pişmanlık duyarak tanıklık yaptığı hâllerde terör suçları ve örgütlü suçlarda görülen bazı aksaklıklar değerlendirilmiş ve zaten süreli olan bu tür istisnai düzenlemelerin uzatılmamasına karar verilmiştir. Diğer taraftan mal varlığı değerlerinin suçtan kaynaklanıp kaynaklanmadığına ilişkin ön alan araştırmaları ve karapara aklama suçuna ilişkin araştırmaların hukuk devleti ilkeleri açısından yarattığı sorunlar ve etkin soruşturma yapılması ihtiyacı karşılıklı olarak dengelenmelidir.
Gizli soruşturma yöntemlerinin Ceza Muhakemesi Kanunu ile düzenlenmesi hukuka saygılı bireylerin korunması açısından büyük bir önem taşır. Zîra istihbarat hukukundan ceza muhakemesi hukukuna akratılan iletişimin denetlenmesi teknik takip ve gizli soruşturmacı görevlendirilmesi gibi tedbirler mobese kameraları uygulaması biçiminde giderek genişlemekte ve suç işleme şüphesi altında olmayan milyonlarca kişiyi de kapsayan verilerin elde edilmesine yol açmaktadır. Halkın adalet sistemine güveninin sağlanması için bu tür yöntemlerin yaygınlaştırılmaması düşünülmelidir.
8.1.3. Terör Suçları İle Mücadele
8.2. Örgüt Suçları ve Terör Suçlarında Yargılama Makamı
Türk Ceza Muhakemesi Hukuku açısından, muhakemenin genel ilkelerinin uygulandığı mahakemeye genel muhakeme denilebilir.
Bunun yanında, özellikler içeren muhakeme evreleri de düzenlenmiştir. Özellik gösteren muhakeme usulleri, çocuk suçlarında, kamu görevlilerinin işlediği iddia edilen suçlarda ve örgüt suçları ile terör suçlarında görülür.
İşlenmiş olan örgüt suçları (TCK 220) açısından adli görevler söz konusu olurken, örgütün henüz işlemediği suçlar bakımından kolluğun önleyici görevleri vardır. Bu gibi hâllerde kolluğun ön alan araştırmaları yapması gerekir.
Örgüt suçları ile terör suçlarının araştırılması, soruşturulması ve kovuşturulmasını ele alan bu bölümde, bölümde ceza muhakemesi hukukunun genel ilkeleri ve genel hükümlerden sapma gösteren muhakeme usulleri üzerinde durulacaktır.
8.2.1. Terör ve Örgüt Suçlarının Yargılanmasının Gelişme Süreci
Aşağıda bu makamların gelişme süreci ve 2014 itibarı ile durumu tartışılacaktır.
a) 1973 Mahkemeleri
Terör suçlarının yargılanması açısından ilk girişim, 1961 Anayasasının 136 ıncı maddesine 1973-1699 sayılı kanunla devlet güvenlik mahkemelerinin eklenmesi olmuştur.
Bunun arkasından 11 Temmuz 1973 tarihli 1773 sayılı Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkındaki Kanun yürürlüğe girdi, Anayasa Mahkemesi 1773 sayılı Devlet Güvenlik Mahkemesi Kanununun bazı maddelerinin Anayasaya aykırı olduğunu saptayınca (5 Mayıs 1975 tarih ve K, 1975/126 sayılı karar), bu kanun şekil yönünden iptal edildi.
b) 1983 Mahkemeleri
1982 Anayasası'nın 143'üncü maddesinde DGM'lerin kurulmasına yönelik düzenleme yer aldığı için, 16 HaZîran 1983 tarihinde 2845 sayılı Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun yürürlüğe girdi. Bu mahkemelerin bir asil ve bir yedek üyesi, birinci sınıf askeri hâkimler arasından atanmaktaydı. Cumhuriyet Savcı yardımcıları ise, askeri hâkimler arasından atananlar vardı.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, İncal - Türkiye kararında, DGM lerde askeri hâkimlerin görev yapmasının adil yargılanma hakkını ihlâl ettiğine karar verdi. 1988 tarihli bu kararı, Çıraklar - Türkiye ve Ağaoğlu - Türkiye kararları izledi.
Bu kararlar üzerine, 18 HaZîran 1999 tarih ve 4388 sayılı kanunla Anayasanın 143 üncü maddesi ve 22 HaZîran 1999 tarih ve 4390 sayılı kanunla da Kanun değiştirilerek, askeri hâkim ve savcıların görevlerine son verildi.
c) CMUK 394 Mahkemeleri
Bu gelişmelerden sonra 7 Mayıs 2004 tarih 5170 sayılı kanununla Anayasanın 143 üncü maddesi, 5190 sayılı Kanun ile de, 30 HaZîran 2004 tarihinde Devlet Güvenlik Mahkemeleri yürürlükten kaldırıldı ve 5190 sayılı Kanun ile DGM'lerin yerine, yargı çevresi birden çok yeri kapsayan ağır ceza Mahkemeleri kuruldu. Ancak, bu mahkemelerin görevlerinin, yürürlükten kaldırılan DGM'lilerin görevleriyle aynı olduğu söylenebilir (CMUK 394a).
0 sırada yürürlükte bulunan Çıkar Amaçlı Örgüt Suçlarıyla Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlar da, terör suçlarının yanı sıra geniş yetkili ağır ceza mahkemelerine verildi.
ç) CMK 250 Mahkemeleri
1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren Ceza Muhakemesi Kanunu, CMUK 394a - 394d madde hükümlerini büyük bir değişiklik yapmadan CMUK 250 ve devamı maddeler olarak, yeni Ceza Muhakemesi Kanununa aktardı.
CMK 250 mahkemelerin görev ve yargı çevresini belirlemekte, CMK 251 bu suçların soruşturma evresindeki yetkileri ve CMK 252 ise, kovuşturma evresindeki görevler düzenlenmekte idi.
Yürürlükten kaldırılan ilk DGM lerden o zamana kadar yapılan değişiklikler incelendiğinde, bu mahkemelerin görev ve yetkilerinin birbirini izler biçimde, önemli değişiklikler yapılmaksızın korunduğu söylenebilir.
d) Mülga TMK 10 Mahkemeleri
i) Genel Bilgiler: 2 Temmuz 2012 tarihinde, 6352 sayılı Yargının Etkinleştirilmesi Kanunu, Meclise sunulan tasarısında yer almamasına rağmen, Ceza Muhakemesi Kanununun 250 ila 252'inci maddelerini yürürlükten kaldırıldı ve terör ve TMK 10/4 suçlarını yargılayan yeni mahkemeler kuruldu. Böylece TMK 10 ile görevlendirilen bu ağır ceza mahkemeleri, özel yetkili ağır ceza mahkemelerinin yerini aldı. Daha sonra 2014 yılında bu yapı da değiştirildi.
Yeni ortaya çıkan yasal durum ile ağır ceza mahkemeleri, TMK 10'daki suçları yargılayanlar ve diğer ağır cezalak suçları yargılayanlar olmak üzere ikiye, TMK 10'daki suçları yargılayanlar ise, ikiye ayrıldı.
Mülga CMK 250 ile kurulmuş olan özel yetkili mahkemeler, görmekte oldukları davalara kesin hükme kadar devam edeceklerinden (6352 sK.geçici madde 2 fıkra 4), bu mahkemeler yürürlüğe giren TMK 10/3 te yer alan usul kurallarına göre yargılama yapmaya devam etmekte idi.
Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar dolayısıyla açılan davalar, Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca yargı çevresi birden çok ili kapsayabilecek şekilde belirlenecek illerde görevlendirilecek ağır ceza mahkemelerinde görülmekte idi (TMK "2012-6352" 10/1). Bu mahkemelerin başkan ve üyeleri adli yargı adalet komisyonunca, bu mahkemelerden başka mahkemelerde veya işlerde görevlendirilemiyordu.
ii) Özgürlükler Hâkimi:
Koruma tedbiri kararı vermek için ayrı bir hâkim görevlendirilmesi uygun olur mu?
TMK kapsamına giren suçlar nedeni ile yürütülen soruşturmalarda hâkim tarafından verilmesi gerekli kararları almak, bu kararlara karşı yapılan itirazları incelemek ve sadece bu işlere bakmak üzere yeteri kadar hâkim görevlendirilmişti (mülga TMK "2012-6352" 10/3-c).
2014-6526 sayılı Kanun ile TMK 10 kaldırıldıktan sonra 2014-6454 sayılı Kanun ile sulh ceza mahkemeleri kaldırıldı ve sulh ceza hâkimlikleri kuruldu. Sulh ceza hâkimliklerinin görevi, soruşturma evresinde hâkim tarafından verilmesi kararları vermektir. Böylece ihtisas hâkimlikleri oluşturuldu,
İletişimin denetlenmesi ve gizli soruşturmacı görevlendirilmesi gibi gizli soruşturma yöntemlerinin kararları ağır ceza mahkemesi tarafından oybirliği ile verilecek, fakat diğer koruma tedbirlerine sulh ceza hâkimlikleri karar verecektir.
iii) Mülga TMK 10 Terör ve Örgütlü Suç Mahkemelerinin
Yapısı:
TMK 10/1 uyarınca bu madde kapsamına giren suçlar dolayısıyla açılan davalar, yargı çevresi birden çok ili kapsayan ağır ceza mahkemelerinde görülüyordu.
Yargı çevresini, adalet bakanlığının teklifi üzerine HSYK belirliyordu. Mahkeme bir başkan ve üyelerden oluşuyordu, fakat üye sayısı yasada gösterilmemişti. Terör ve örgütlü suç mahkemeleri 9 Temmuz 2012 tarihinde HSYK genel kurulu tarafından kurulmuş ve 11 ilde 13 ağır ceza mahkemesi oluşturulmuştu. HSYK birinci dairesinin 10 Temmuz 2012 tarih ve 1088 sayılı kararı ile hâkim ve savcılar da görevlendirilmişti.
iv) Mülga TMK 10 Mahkemelerinin Görevi: Bu mahkemeler Terörle Mücadele Kanununda gösterilen suçları yargılarlıyordu. Terörle Mücadele Kanununda iki grup suç vardı:
a) TMK 10/1 terör suçları: TMK 10/1 deki kural gereği, Terörle Mücadele Kanununda düzenlenen suçlar, bu mahkemelerde yargılanıyordu.
TMK nın 3 üncü maddesinde düzenlenen mutlak terör suçları ile TMK 4 de belirtilen terör amacıyla işlenen suçlar ve yasada gösterilen diğer suçlar, bu kapsamda idi.
b) TMK 10/4 de sayılan suçlar: TMK 10/4 de yer alan şu suçlar da bu mahkemelerin yargılama alanı içinde idi. Bu suçlarda terör soruşturmasında uygulanan üçüncü fıkranın (d), (e), (f) ve (h) bentlerindeki usul kuralları uygulanmıyoru (TMK 10/4).'
c) Terörün finansmanı suçu: TMK 10 ağır ceza mahkemeleri TMK da yer alan terör suçları ile TCK da yer alan ve TMK 10/4 de sayılan örgüt suçlarını yargılıyordu. Terörün finansmanı suçu ise, TMK'dan çıkarılıp ayrı bir kanunla düzenlendiği için, TMK 10 ağır ceza mahkemesinde değil, yerel ağır ceza mahkemesinde yargılanıyordu (TMK 8 inci maddesine bu konuda yapılmış bir atıf bulunmadığı için, 2013-6415 Sk. m. 16/2 uygulanmıyordu).
Kişi itibariyle yetki kuralları gereğince Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay’ın yargılayacağı kişileri ilişkin hükümler ile askeri mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümler saklı idi (TMK "2012-6352" 10/2).
v) Mülga TMK 10 Mahkemelerinin Yer ve Kişi Bakımından Yetkisi: 9 Temmuz 2012 tarihli HSYK Genel Kurul Kararına göre 11 bölgeyi kapsayan 13 adet ağır ceza mahkemesi kurulmuştu. İstanbul ve Diyarbakır'da ikişer mahkeme vardı. Böylece Adana'da kurulan ağır ceza mahkemesi Adana, Aksaray, Gaziantep, Hatay, Karaman, Kilis, Mersin, Niğde ve Osmaniye illerini kapsamakta; Ankara'da kurulan 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Ankara, Bartın, Bolu, Çankırı, Düzce, Karabük, Kastamonu, Kayseri, Kırıkkale, Kırşehir, Nevşehir, Yozgat ve Zonguldak illerini kapsamakta, İstanbul'da kurulan 22 ve 23. Ağır Ceza Mahkemeleri İstanbul, Edirne, Kırklareri, Kocaeli, Sakarya ve Tekirdağ illerini kapsamakta; Diyarbakır'da kurulan 8 ve 9. uncu ağır ceza mahkemeleri Diyarbakır, Batman, Bingöl, Mardin, Siirt, Şırnak ve Şanlıurfa'yı içine almakta idi.
Mülga terör ve örgütlü suç mahkemelerinin kişi yönünden yetkisi: 6352 sayılı kanun ile 2012 yılında TMK 10 mahkemeleri kuruluncaya kadar görev yapan CMK 250 mahkemelerinin kişi itibarıyla yetkisi, başta asker kişileri kapsamıyordu. Asker kişileri bu mahkemelerde yargılamak amacıyla yasada değişiklikler yapıldı, konu Anayasa Mahkemesinin kararında irdelendi. Neticede yasal engeller kaldırılarak, asker kişilerin CMK 250 mahkemelerinde yargılanması mümkün kılındı.
vi) Mülga TMK 10 Mahkemelerinin Zaman Yönünden Yetkisi:
Terör ve örgütlü suç alanında iki farklı ağır ceza mahkemesi görevli idi. 6352 sayılı Kanunun 156/b maddesi uyarınca CMK 250 mahkemeleri 5 Temmuz 2012 tarihi itibarıyla yürürlükten kaldırılmıştı. Ancak, ilga edilen bu mahkemelerin, açılmış ve görülmeye devam eden davalarını kesin hükümle sonuçlandırıncaya kadar bakmaya devam etmeleri ve bu davalarda yetkisizlik veya görevsizlik kararı verilmemesi öngörülmüştü (6352 sK. geçici madde 2/4).
vii) Suça Sürüklenen Çocukların İşlediği Terör Suçları:
Suça sürüklenen çocuklar, bu madde hükümleri uyarınca kurulan mahkemelerde yargılanamıyordu; bu mahkemelere özgü soruşturma ve kovuşturma hükümleri çocuklar bakımından uygulanmıyordu (mülga TMK "2012¬6352" 10/6; mülga CMK "2010-6008, m. 8" 250/4).
Çocuklar bakımından 2010 yılında isitisna tanınmış ve terör suçu işlediği iddia edilen çocukların çocuk ağır ceza mahkemesinde yargılanması prensibi, Terörle Mücadele Kanununda 2010 yılında tekrar kabul edilmişti (TMK 9/1, cü. 2 hükmü, 2010-6008 numaralı Kanun ile yürürlükten kaldırılmıştır). Bu değişiklik öncesinde, 12-15 yaş gurubu gene çocuk mahkemelerinde, fakat 15 yaşın üzerideki çocuklar terör suçu işlediği iddiasıyla çocuk mahkemelerinde değil, geniş yetkili ağır cezada yargılanıyordu.
Çocuklar, mülga CMK 250 madde hükümleri uyarınca kurulan mahkemelerde yargılanamıyor ve bu mahkemelere özgü soruşturma ve kovuşturma hükümleri çocuklar bakımından uygulanamıyordu (mülga CMK "2010-6008, m. 8" 250/4).
2014-6526 değişikliği de çocuklar bakımından özel bir düzenleme yaptı ve ağır ceza mahkemelerinin görevini düzenleyen 5235 sayılı Mahkemeler Kanununun
12 inci maddesinde, Çcouk Mahkemeleri ile Anayasa Mahkemesi ve Yargıtayın ilk derece sıfatı ile yaptığı yargılamayı ayrık tuttu.
Kanun koyucu 2014 yılında çıkardığı 6526 sayılı Kanun ile Terörle Mücadele Kanunun 10 uncu maddesini yürürlükten kaldırdı.
8.2.2. TMK 10 Mahkemelerinin Yürürlükten Kaldırılması: 2014-6526.
Yürürlükten kaldırılan TMK 10 mahkemelerinin görevi ağır ceza mahkemelerine devredildi. Bunu sağlamak üzere 5235 sayılı Kanunun 12 inci maddesi yeniden düzenlendi. Ağır ceza mahkemeleri, yağma, irtikâp, resmî belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık, hileli iflas suçlarının yanında mülga TMK 10 mahkemelerinin görevine giren suçları yargılamakla da görevlendirildiler. Ayrıca, müebbed ve on yılan fazla hapis cezasını gerektiren suçlar da ağır ceza mahkemelerinde görülür.
TMK 10 mahkemelerinin kaldırılması ile dosyaların ağır ceza mahkemelerine nasıl devredileceği, 2014-6526 sayılı Kanunun 1 inci maddesi ile Terörle Mücadele Kanununa eklenen Geçici Madde 14 ile düzenlendi:
MADDE 1 - 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 14
(1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte, 2/7/2012 tarihli ve 6352 sayılı Kanunun geçici 2nci maddesi uyarınca görevlerine devam eden ağır ceza mahkemeleri ile bu Kanunla yürürlükten kaldırılan Terörle Mücadele Kanununun 10'uncu maddesi uyarınca görevlendirilen ağır ceza mahkemeleri kaldırılmıştır.
(2) Kaldırılan bu ağır ceza mahkemelerinde görev yapan başkan ve üyeler ile Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçların soruşturmasında görevlendirilen hâkim ve Cumhuriyet savcıları, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca, beşinci fıkra uyarınca devirlerin tamamlanmasından itibaren on gün içinde müktesepleri dikkate alınarak uygun görülecek bir göreve atanırlar.
(3) Bu Kanunla yürürlükten kaldırılan Terörle Mücadele Kanununun 10' uncu maddesi uyarınca görevlendirilen Cumhuriyet savcılarınca yürütülen soruşturma dosyaları, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte, yetkili Cumhuriyet başsavcılıklarına devredilir.
(4) 6352 sayılı Kanunun geçici 2'nci maddesi uyarınca görevlerine devam eden ağır ceza mahkemelerinde ve bu Kanunla yürürlükten kaldırılan Terörle Mücadele Kanununun 10'uncu maddesi uyarınca görevlendirilen ağır ceza mahkemelerinde derdest bulunan dosyalar, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte bulundukları aşamadan itibaren kovuşturmaya devam edilmek üzere yetkili ve görevli mahkemelere devredilir. Bu mahkemelerce verilip Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında veya Yargıtayın dairelerinde bulunan dosyaların incelenmesine devam olunur.
(5) Üçüncü ve dördüncü fıkralar uyarınca yapılacak devir işlemleri, bu Kanunla kaldırılan ağır ceza mahkemelerinde görevlendirilen hâkimler ile Cumhuriyet savcıları tarafından bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren on beş gün içinde sonuçlandırılır. Dosyaların devir işlemleri sonuçlandırılıncaya kadar, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, devredilen dosyalarla ilgili koruma tedbirleri hakkında karar vermeye bu mahkemelerin bulunduğu yer hâkim ve mahkemeleri yetkilidir. Ayrıca, bu Kanunla kaldırılan ağır ceza mahkemelerince verilip henüz gerekçesi yazılmamış
olan hükümlerin gerekçeleri, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç on beş gün içinde yazılır. Kaldırılan mahkemelerde bulunan ve kesinleşen dosyalara ait arşiv ve emanetler ile diğer evrak ve dokümanlar Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından belirlenecek mahkeme veya mahkemelere devredilir ve müteakip işlem ve talepler bu mahkemelerce yerine getirilir veya karara bağlanır.
(6) Mevzuatta Ceza Muhakemesi Kanununun mülga 250'nci maddesinin birinci fıkrasına göre görevlendirilen ağır ceza mahkemeleri ile Terörle Mücadele Kanununun 10'uncu maddesinin birinci fıkrasına göre görevlendirilen ağır ceza mahkemelerine yapılmış atıflar ağır ceza mahkemelerine; bu mahkemelerin üyelerine yapılmış atıflar Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen Ankara Ağır Ceza Mahkemesine yapılmış sayılır. Mevzuatta Ceza Muhakemesi Kanununun mülga 250'nci maddesinin birinci fıkrası kapsamına giren suçlar ile Terörle Mücadele Kanununun 10'uncu maddesinin dördüncü fıkrası kapsamına giren suçlara yapılan atıflar, Türk Ceza Kanununda yer alan;
a) Örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen uyuşturucu ve uyarıcı madde imal ve ticareti suçu veya suçtan kaynaklanan malvarlığı değerini aklama suçuna,
b) Haksız ekonomik çıkar sağlamak amacıyla kurulmuş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde cebir ve tehdit uygulanarak işlenen suçlara,
c) İkinci Kitap Dördüncü Kısmın Dört, Beş, Altı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlara (305,318,319, 323,324,325 ve 332 nci maddeler hariç), yapılmış sayılır.
(7) Bu Kanunla yürürlükten kaldırılan Terörle Mücadele Kanununun 10' uncu maddesi kapsamına giren suçlarla ilgili olarak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla açılmış olan davalarda, sanığın taşıdığı kamu görevlisi sıfatı dolayısıyla hakkında soruşturma yapılabilmesi için izin veya karar alınması gerektiğinden bahisle durma veya düşme kararı verilemez."
8.3. İddia Makamı ve Araştırma Görevi
8.3.1. Mülga Terörle Mücadele Kanunu Kapsamındaki Suçlarda İddia Makamı
Terörle Mücadele Kanununun 10 uncu maddesinin 2014-6526 sayılı Kanun ile yürürlükten kaldırılması üzerine, terör suçlarının soruşturmakla görevli Cumhuriyet savcılarının görevleri de sona erdi.
Böylece genel usuldeki kuralların uygulanmasına geçildi.
Mülga TMK 10/3 Cumhuriyet savcılarının Cumhuriyet Başsavcılığı ile ilişkisi şöyle idi: Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlarla ilgili soruşturma, HSYK tarafından bu suçların soruşturma ve kovuşturmasında görevlendirilen Cumhuriyet savcıları tarafından bizzat yapılıyordu. Bu Cumhuriyet savcıları Cumhuriyet başsavcılığınca başka mahkemelerde veya işlerde görevlendirilemiyordu (TMK 10/3-a).
a. 2012 Yılında Yürürlükten Kaldırılan Usul Hükümleri
Örgüt suçlarında kolluğun şüpheli, sanık, tanık, bilirkişi veya suçtan zarar gören şahsı hazır bulundurma mecburiyeti kaldırıldı. Mülga CMK 250 deki örgüt suçlarına ilişkin soruşturma ve kovuşturmalarda ağır ceza mahkemesi veya başkanının, Cumhuriyet savcısının, mahkeme naibinin veya istinabe olunan hâkiminin kolluğa belirtilen kişileri istenilen gün saat ve yerde hazır bulundurma mecburiyeti yüklenmişti (mülga CMK 251/6).
Bu düzenleme, önceden çağrı yapmadan zorla getirme yetkisi verdiği için, prensip olarak hukuka aykırı idi. Kaldırılması yerinde olmuştur.
Örgüt suçlarının soruşturulmasında yer bakımından yetki genel usülden farklı idi. Cumhuriyet savcısı soruşturmanın gerekli kıldığı hâllerde suç mahâlline veya delillerin bulunduğu yerlere giderek soruşturma yapabiliyordu. Eğer suç ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yer dışında işlenmişse C. savcısı suçun işlendiği yer C. Savcısından soruşturma yapılmasını isteyebiliyordu (CMK 251/3). Bu hükme TMK 10 da yer verilmedi. Ancak, kovuşturma evresi bakımından, güvenliğin sağlanması bakımından, duruşmanın başka yerde yapılmasına karar verilebiliyordu (mülga TMK 10/3-g).
Askeri mahâlde işlenen örgüt suçu. Suç askeri bir mahâlde işlenmiş ise, C Savcısı ilgili askeri savcılıktan soruşturmanın yapılmasını isteyebiliyordu (mülga CMK 251/4). Bu düzenleme mülga TMK 10 kapsamına alınmamıştı.
Türk Silahlı Kuvvetleri Kıt'a karargâh ve kurumlarından istemde bulunulması hâlinde, istem yetkili amirlikçe değerlendirilerek yerine getirilebiliyordu (mülga CMK 251/8). Bu düzenleme mülga TMK 10 kapsamına alınmamıştı.
Terör suçunda ifade almadaki farklı düzenleme. Şüphelinin kolluk tarafından ifadesi alınırken ancak bir müdafi hazır bulunabiliyordu (mülga TMK 10/1-c). Bu düzenleme yeni TMK 10 kapsamına alınmadı.
Müdafi sayısı. Şüpheli gözaltı süresince yanlız bir müdafiin hukukî yardımından yararlanabiliyordu (mülga TMK 10/1-b). Bu düzenleme TMK 10 kapsamına alınmadı.
Terör suçunda müdafiin dosyayı incelemesi, şüpheli ile yazışması ve şüpheliye belge vermesinin engellenebilmesi kuralı kaldırıldı. Müdafiin dosya içeriğini incelemesi veya belgelerden örnek alması, soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebilecek ise, C. Savcısının istemi üzerine hâkim kararıyla kısıtlanabiliyordu (mülga TMK 10/1-d). Bu düzenleme TMK 10 kapsamına alınmadı. 2014 yılında ise CMK 153 ün kısıtlamayı düzenleyen fıkraları yürürlükten kaldırıldı.
Terör suçunda müdafiin şüpheli ile görüşmesi geciktirilmesi ve görevli hazır bulundurulması düzenlemesi kaldırıldı. Gözaltındaki şüphelinin müdafii ile görüşme hakkı, C. savcısının istemi üzerine hâkim kararı ile yirmidört saat süre ile kısıtlanabiliyor ama bu zaman zarfında ifade alınamıyordu (mülga TMK 10/1-e). Ancak müdafiin savunmaya ilişkin belgeleri, dosyaları ve tutuklu bulunan şüpheli ile yaptığı konuşmaların kayıtları incelemeye tabi tutulamıyordu. Mülga CMK 250 uyarınca müdafiin terör örgütlerinin örgütsel amaçlı haberleşmelerine aracılık ettiğine dair bulgu varsa görüşmede Cumhuriyet Savcısının istemi ve hâkim kararıyla bir görevli hazır bulundurulabiliyor ve bu kişilerin müdafiine verdiği veya müdafiince bu kişilere verilen belgeler hâkim tarafından incelenebiliyordu. Hâkim belgenin kısmen veya tamamen verilmesine veya verilmemesine karar veriyordu. Bu karara karşı ilgililere itiraz hakkı tanınmıştı.
Terör suçlarında tebligat. Terör suçlarında tebligat yapılamaması hâllerinde, işin ivediliğine göre basın veya diğer kitle iletişim araçları ile tebligat yapılabiliyordu. Bu hüküm yeni düzenlemeye alınmamıştır.
Örgüt suçlarının duruşmasında uygulanan bazı istisnai hükümler yürürlükten kaldırıldı. "Sanık sayısının çok olduğu hâllerde, ilgisi bulunmayan sanıkların yokluklarında duruşma yapılmasına mahkeme karar verebiliyor, kendilerini etkileyen hâl varsa, esaslı noktalar sonraki oturumlarda kendilerine bildiriliyordu"; bu hüküm (mülga CMK 252/1-b)yürürlükten kaldırıldı.
"Güvenlik açısından duruşmanın başka bir yerde yapılmasına mahkeme karar verebilir" hükmü (mülga CMK 252/1c) yürürlükten kaldırıldı.
"Cumhuriyet savcısı katılan veya vekiline iddiasını bildirmek için, sanık veya müdafiine de savunma için makul bir süre verilir. Bu süre uzatılabilir" hükmü (mülga 252/1-d) yürürlükten kaldırıldı.
"Mahkeme disiplini bozan davranışta bulunarak hakaret oluşturan söz ve davranışlar hakkında yayın yasağı koyabilir" hükmü (mülga CMK 252/1-c) yürürlükten kaldırıldı.
"Mahkeme başkanı duruşmanın düzenini bozan sanığı veya müdafii salondan çıkarır. Davranışlarına devam edeceği anlaşılan ve hazır bulunması gerekli görülmeyen sanığın yokluğunda duruşmaya devam edilmesine karar mahkemece verilebilir" hükmü (mülga CMK 252/1-f) yürürlükten kaldırılmıştır.
"Duruşmada suçun hukukî niteliği değişirse, genel kuralın (CMK 6) aksine, dosya alt dereceli mahkemeye gönderilebilir" hükmü (mülga CMK 252/1-g) yürürlükten kaldırılmıştır.
Dostları ilə paylaş: |