Mit dünden bugüne gizli dünyanin bilinmeyenleri tuncay özkan



Yüklə 3,49 Mb.
səhifə10/53
tarix22.12.2017
ölçüsü3,49 Mb.
#35622
növüYazı
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   53


İstanbul'un itilaf devletleri tarafından işgali üzerine, Üsküdar yoluyla

Anadolu'ya geçirilecek kişilerin geçişini kolaylaştırmak amacıyla

başlangıç Üsküdür'da olmak üzere bir menzil hattı kurulmuş ve bu menzil

hattının Anadolu içindeki görevlerini Yüzbaşı (1925'de Binbaşı) Dayı Mesut

ve Yeni Bahçeli eski mebus Şükrü Bey'ler ile Maltepe Atış okulundan

Yüzbaşı (1925'de Binbaşı) Fehmi ve Hulise Bey'ler üstlenmişler ve bir çok

önemli saygıdeğer kişiyi Anadolu'ya geçirmeyi başarmışlardır.

Bu heyet daha sonra Kocaeli Kuvayı Milliye örgütüyle de meşgul olarak

24.Tümen Kumandanı Yarbay Atıf Bey'in emir ve talimatı dairesinde pek

önemli hizmetler yapmışlardır.

Kocaeli Kuvayı Milliye kumandanlığını Dayı Mesut Bey üstlenmiş ve Fehmi

Bey'de Yavuz takma adıyla Adapazarı Milli Taburunu kurmuş idi.

İzmit çevresinde İngiliz ve Yunanlıların yardımlarıyla lanet edilecek

işler yapan ve bir çok müslümanın kanını akıtmış olan Gönüllü Ermeni Alayı

Kumandanı Kaptan Tanik Çetesine Aslan Bey köyünde bir gece baskını yapan

Yavuz Bey, 500'ü aşkın Ermeni çetesini bütünüyle yok etmiştir"

FRANSIZLAR İNGİLİZLERE KARŞI

Fransızlar Kurtuluş Savaşı sırasında özellikle İnglizlere karşı bir tutum

sergilerler ve Anadolu'yu işgale birlikte başladıkları İngiltere ile

yollarını ayırırlar. Fransa parçalanan Osmanlı'dan daha fazla maddi ve

manevi miras ister. Ama İngiltere ona bu kadar bonkör davranmamaya

kararlıdır. İngiltere bu amaçla hemen gizli servislerini ve casuslarını

devreye sokar. 23 Mayıs 1919 tarihinde toplanan ve Osmanlı'nın İtilaf

Devletleri arasında mandeterliklerle paylaştırılıp, köleleştirilmesi

sorunu, Paris Konferansı'nda uzun uzadıya tartışmalara yol açmıştır.

Parçalanma kesin karardır. Ama bu parçalanmadan herkes ne kadar pay

alacaktır, sorun budur. İngilizlerin oyunları sonucu pay isteyenlerin

sayısı giderek artar.

31 Ocak 1919 da Emir Faysal Suriye, Irak, Cezire, Hicaz, Yemen'in de dahil

olacağı Arap topraklarının bağımsızlığını istemesi, 26 Şubat'ta

Ermenilerin Kilikya, Maraş Sancağı, Erzurum, Bitlis, Van, Diyarbakır,

Harput, Sivas, Trabzon'un kıyı şeridi gibi toprakların Türkiye'den

ayrılarak İtilaf Devletleri'nin himayesi altında kendilerine verilmesi ve

20 yıllık bir manda ile yönetilmelerini istemeleri, Kürtlerin Diyarbakır,

Harput, Bitlis, Musul, Urfa sancaklarını kapsayan bağımsız bir Kürdistan

talep etmeleri, hiç hesapta olmayan, yeni ortakları gündeme getirmiştir.

Bu da işgali birlikte başlatan büyük devletlerin kavgalarını açığa

çıkartır. Özellikle Emir Faysal'ın bağımsızlık talebi Suriye'deki

çıkarları açısından Fransa'nın hoşuna gitmez. Üstelik Suriye'nin

kurulacak olan Arap Federasyonu'nda yer alacak olması 1916 da varılan

paylaşım anlaşması Sykes-Pioct'a ters düşmektedir. Zira bu anlaşmaya göre

sadece Halep, Şam, Musul üçgeninde bir Arap Konfederasyonu'nun

kurulmasına izin verilmiştir. Suriye sorunun yanı sıra Kürtlerin de bu

anlaşmayla Fransa'ya verilmiş bulunan bölgeye (Musul, Urfa) göz dikmiş

olmaları, Fransızlarla İngilizlerin arasını açmıştır. Kürtlerin

taleplerinin yaratıcısı İngilizlerdir. İngilizler bu amaçla bir Kürt-İslam

ayaklanmasının mali ve ideolojik temellerini de hazırlamaktadırlar.

Casusları bu işle görevlidir. İngiltere Birinci Dünya Savaşı sırasında

kendilerine yardımcı olmaları durumunda Araplara bağımsızlık vereceği

sözünü vermiştir. Ancak bu sözde yer alan ve petrol bölgeleri üzerinde

egemen olan Musul konusunda pişmandırlar. Kürtleri kışkırtarak bu bölgeyi

geri almak istemektedirler. Bunda da başarılı olurlar. Kürtleri de

Araplara yaptıkları gibi bağımsızlık sözüyle kandırır ve amaçlarına uygun

bir şekilde kullanırlar. Sonuçta İngilizler bu çalışmalarının semeresini

15 Eylül 1919'da bir gizli sözleşme ile Musul'u yeniden geri alarak

görürler.

Fransa gerek Ermeni, gerek Kürt isteklerinin arkasında İngilizlerin

bulunduğunu bilmektedir. Bu kavgada İngilizlerin kazığını çokça yediğini

düşünen Fransızlar özellikle Suriye konusunda taviz vermek

istememektedirler. Bu nedenle de bir manevra ile Osmanlı toprak

bütünlüğünün çok parçalı olmasına karşı tutum takınırlar. Bu daha sonra

İngilizleri baltalamak için yapılan diğer eylemelere kadar uzanacak bir

başlangıç olur.

MUSTAFA KEMAL'İN İTALYANLARA OYUNU VE YENİ GİZLİ SERVİS: MİM MİM

İtalyanlar ise Mustafa Kemal'in akıllıca oynadığı bir oyunun sonunda 15

Haziran 1920' de İngilizlere ve Fransızlara kazık atmak amacıyla

Türkiye'deki madenlerin imtiyaz hakkını tek başlarına alacakları vadine

kanarak, Mustafa Kemal ile bir gizli protokol imzalarlar. Bu protokol

İtalyan Başbakanı Kont Sforza'nın yakın arkadaşı Kont Fago ile Mustafa

Kemal arasında imzalanır. Buna göre İtalya, Ankara Hükümeti' ne 4 milyon

Türk Lirası borç verecektir. Ayrıca Yunanlıların Anadolu'da yayılmasını

engelleyecektir. Buna ek olarak da Ankara Hükümeti' nin yurtdışından

getireceği silah ve cephanelerin Ankara' ya indirilmesini

engellemeyecektir. Büyük miktarda cephaneyi Antalya, Zonguldak, Ereğli

ve Bartın'da Rossi şirketi gemileriyle Türklere teslim edeceklerdir. Bu

durum Fransız gizli servisince o zaman saptanmıştır.Ancak sonuçta Mustafa

Kemal'in bu oyunu sayesinde İtalyanlardan sonuna kadar yararlanılmakla

kalınmamış, Türkiye'deki ekonomik ayrıcalıklarının gittiğini sanan

Fransızlar bunun bir adım önüne geçmek için çabalarken İngiliz, Fransız ve

İtalyan güç birliği ağır yaralar almıştır.

3 Mayıs 1921' de TBMM hükümeti, "Mim Mim" teşkilatını resmen tanır.

Örgütün başarısı nedeniyle Kurtuluş Savaşı sonrasında elemanları hükümetçe

ödüllendirilmiştir. "M.M" Grubu'nun teşkilat yapısı ve elemanlarının

dökümü şöyledir:

M.M Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Tuğ General İhsan Sökmen Paşa. Üyeler:

Harbiye Nazırı Yaveri Yarbay Kamil, Polis Şube Müdürlerinden Üsküdarlı

Sadi Bey, Maliye Nezareti Memuru Seyfi Bey, Tasviri Efkar Gazetesi Sahibi

Ebuzziya Velid Bey, Yedek Üye Kavalalı İbrahim Paşazade Hüseyin Bey ve

Kavala Eşrafından İbrahim Bey.

Topkapı Şubesi Kurucuları:

Albay Hüsamettin Ertürk (Ankara'nın dışındaki örgütün kurucusudur) Yüzbaşı

Emin Ali, Deniz Yüzbaşı İsmail Hakkı, Mehmet çetin, Topkapılı Mehmet,

Topkapılı İhsan, Serezli Niyazi, Yarbay Erzurumlu Kemal Koçer.

Beyazıt Şubesi Kurucuları:

Albay Besim, Yarbay Mustafa Muğlalı,Nidayi Paşa

Eminönü Şubesi Kurucuları:

Binbaşı Şevket, Binbaşı Asım, Teğmen Muhlis.

M.M Grubu Elemanları:

Yüzbaşı Ahmet Muhtar, Binbaşı Kadri, Yüzbaşı Ali Şefik, Binbaşı Ömer Lütfü

Süman, Yüzbaşı Rıfat Akyol, Yüzbaşı Hayrettin Güvener, Binbaşı Sami

Tatlıdil, Binbaşı Ali Rıza Sezener, Yüzbaşı Ali Hıfzı Demiroğlu, Yarbay

Talat Ustabaşı, Binbaşı Aysun Özden, Yüzbaşı Seyfettin, Yüzbaşı İhsan,

Üsteğmenler Ahmet Sadi duruma, Mithat Sanal, Muhlis Erdener, Halil İbrahim

Ünalan, Teğmen Recai Elden, Binbaşı M. Tevfik, Binbaşı Hakkı, Yarbay

Hüseyin Hüsnü, Yarbay Yusuf İzzettin, Yüzbaşı Rıfat Sivri Hisarlı,

Binbaşı Cemalettin, Yüzbaşılar Ali Şevket Turgut, Kamil Kuter, Halil

Okay, Adil Hikmet M., Ali Atabey, Binbaşı Osman Şükrü, Binbaşı M. Bilal

Alpagut, Yüzbaşı İsmail Sezai Güral ( İzmir MM), Yüzbaşı Rüştü Toper,

Binbaşı Ali Saffet, Binbaşı Hakkı, Yüzbaşı Hüsamettin, Teğmen M. Tevfik,

Yüzbaşı Mehmet Fahrettin Binişin, Yüzbaşı Ahmat Şükrü, Yüzbaşı Ahmet Zeki,

Üsteğmen Raşit.

M.M Grubuna Yardımcı Olanlar:

Ziya Paşa (İstanbul Harbiye Nazırı), Albay Beşiktaşlı Hilmi (Levazım

Dairesi'nden), Albay İzmir'li Hüsnü, Kayyum Ahmet, Yüzbaşı Abdülvahap,

Yüzbaşı Zeki, Yüzbaşı Bilal, Sadık Bey (Sayıştay Denetçisi), Nihat Bey (

Sayıştay Denetçisi ), İsa Bey (İçişleri Bakanlığı Saymanlık Müdürlüğü),

Beylerbeyli Avni Bey (Maliye Tahsil Şubesi Memirlarından ), Beylerbeyli

Zühtü Bey (İstanbul Gümrüğü Memurlarından), Hacı Tevfik (Gezici Postacı),

Arap İhsan Bey (İstanbul Telgrafhanesi Müdürü), Hacı Mümtaz Bey (İstanbul

Telgraf Yollama Memurlarından), İstanbul Telgraf memurlarından Cevat,

Edip, İsmet Beyler, Telgraf Hat Memurları Koca Mehmet Bey, Yaşar Bey,

Topkapılı Cemal Bey.

M. M Grubu Genelkurmay'ın emirleri doğrultusunda :

A-Müdafayi Milliye Grubu

1- İstihbarat sağlanması

2- Fesat cemiyet mensuplarının saptanması

3- Silah, cephane ve malzeme tedariki ve Anadolu'ya sevki

B- Müdafai Milliye Teşkilatı:

1- Propaganda

2- İstanbul'daki müslüman Türkleri azınlık çetelerine karşı korumak

3- Verilecek emirlere göre baskınlar ve tahripler yapmak üzere ekipler

teşkil etmek;

şeklinde çalışmalarını yürütmüştür.

Hüsamettin Ertürk anılarında Mim Mim grubunun faaliyetlerini savaş

sonrasında da sürdürdüğünü anlatmaktadır. Örneğin ikinci dönem

milletvekili seçimleri sırasında grubun Mustafa Kemal'in emriyle, bir

kısım milletvekilinin İstanbul'da seçimleri kazanması için çalışmalar

yaptığını aktarır. Örgüt Ankara'da Sovyet ajanlarını da izlemiş, Yeşil

Ordu ve Türkiye Komünist Fırkası soruşturmalarında aktif olarak

çalışmıştır. Ancak örgütün fiilen ortadan kaldırılışı İstanbul'un

kurtuluşundan sonra 5 Ekim 1923' de olmuştur.

BİR AJAN ANLATIYOR

Hüsamettin Ertürk anılarının yeraldığı ve Samih Nafiz Tansu tarafından

kaleme alınan ' İki devrin perde arkası' adlı kitapta (Hilmi Kitapevi

yayınevi 1957 İstanbul ) olayların gelişimini, istihbarat faaliyetlerini

ve kendi serüvenini özetle şöyle dile getirmektedir :

" Enver Paşa İngilizlerin Intelligence Service'i gibi bir gizli teşkilata

Birinci Dünya Savaşı'nın çıkmasından az önce ihtiyaç duyarak, Harbiye

Nezareti' ne bağlı bir Teşkilat-ı Mahsusa kurmuştur. Umuru Şarkiye adı da

verilen teşkilatın gayesi, o zamanlar çeşitli memleketlerde propaganda

yapmak, askeri sırları ele geçirmek, bütün islamları ve Türkleri

ayaklandırıp bir imparatorluk bayrağı altında birleştirmekti. İttihat ve

Terakki idarecileri, bu işleri organize etmek için, çeşitli tedbirler

almışlar, yüzlerce islam büyüğü mücahidi İstanbul'a davet ederek

bunların iaşe ve ibadelerini deruhte etmişlerdi. Enver Paşa bu teşkilatın

başına evvela Süleyman Askeri Beyi, sonra Ali Başhampa Bey'i, teşkilatın

lağvından az evvel de Hüsamettin Ertürk'ü getirmiştir. Teşkilat-ı Mahsusa'

ya büyük ümitler bağlayan İttihat ve Terakki, Birinci Dünya Savaşı

başlarken ve bütün savaş boyunca gerek islam memleketlerinde gerek Türk

diyarlarında çeşitli hareketler ihdasına, isyanlar tevlidine muvaffak

olmuştur. Savaşta mağlup olmamız üzerine ve mütarekeden önce Türkiye'den

ayrılırken, Enver Paşa teşkilatın garp devletlerine karşı resmen

lağvedilmesini, fakat gerçekte resmen devam etmesini tavsiye etmiştir.

Sadrazam ve Harbiye Nazırı Müşir İzzet Paşa, Teşkilat-ı Mahsusa'nın

müstemlekelerde itilaf devletleri aleyhine çalışmış olması dolayısıyla,

bahis konusu devletlerin bunun lağvını ve elindeki silah ve cephanenin de

teslimini istediklerini Hüsamettin Ertürk'e bildirmiş, Ertürk emrin

birinci kısmını yerine getirerek, tecrübeli Teşkilat-ı Mahsusacıları

İstanbul'dan Anadolu'ya sevketmiş, silah ve cephaneleri de keza

Anadolu'ya göndermek için gayret sarfetmiştir. Teşkilat-ı Mahsusa'nın

lağvından sonra, Atatürk'ün ve Fevzi Çakmak'ın tensibi ile, Ankara'da M.M

( Müdafi Milli İstihbarat ) Grubunu kuran Ertürk o zaman grubun gayesini

şöyle tesbit ve tarif etmiştir:

' Milli orduya taazzuv ettirmek için İstanbul'daki askeri ambarlardan

esliha, mühimmat, levazım ve techizat elde etmek'

1921 yılı başından itibaren barış akdine kadar önemli siyasal meselelerde

büyük hizmetler etmiş olan MM Grubu, istihbarat ve propaganda

konularında da çalışmış, bir çok casusluk olayını meydana çıkarmıştır."

Bu casusluk çalışmaları sarısanda en önemli konulardan biri daha önce de

değindiğimiz gibi Anadolu'ya silah sevkiyatıydı. Bu konuda İngilizlerle

büyük bir kavga veriliyordu. Ancak Fransızlar Anadolu'daki İngiliz

egemenliğine kendi çıkarları açısından karşı oldukları için, zaman zaman

Türk gizli örgütlerine yardım etmişlerdir. Fransızlar parçalanmış bir

küçük Asya'nın İngilizlerin eline düşmesini istememekteydiler.

FRANSIZLARLA BİRLİKTE İNGİLİZLERE CASUSLUK DERSİ

İstanbul bütün bu çekişmelerin ve fırtınaların ortasındadır.

İngiliz gizli servisinin İstanbul'daki liderlerinden Binbaşı Hey 1921

yılının sıcak bir yaz günü Fransız servisinin ikinci bürosunun şefi albay

Blanc'ın yanındaki Türk kadınla, Tokatlıyan' da ne yaptığını merak

etmiştir. Kadın oldukça güzeldir. Sadık arkadaşı Cengiz'den kadının

kimliğini öğrenmesini isteyen Hey, Blanc'ın Anadolu'ya silah kaçırdığını

biliyordur. Ve tetikte beklemektedir. Sonunda istediği yanıt Cengiz

tarafından kendisine aktarılır:

Tokatlıyan Oteli'nin terasında Albay Blanc ile oturan kadının adı Cemile

Hanım'dır. Türkiye'nin eski Atina Büyükelçisi' nin kız kardeşidir.

Maçka'da oturur ve 26 yaşındadır.

Kadın, Blanc ile eğlenmemekte, görevini yerine getirmektedir. Görevi Blanc

ile Anadolu' ya yapılacak silah sevkiyatını konuşmaktır. Binbaşı Hey olayı

anlamıştır. İngiliz servisi alarma geçirilir. Fransız Albay silah

sevkiyatında yakalanacaktır. Tabii Cemile Hanım' ında gözünün yaşına

bakılmayacaktır.

İngiliz ajanları Boğaza doğru yolalan görünüşte masum bir Fransız Şilebini

belirlemişler ve gözaltına almışlardır.

Şilebin kaptanı ile Cemile Hanım arasındaki bir görüşme de İngilizlerce

saptanmış ve bir kısmı dinlenmiştir. Boşaltma ertesi gece yapılacaktır ve

Cemile'nin ışık işaretleri Fransızlara yol gösterecektir. İngiliz Binbaşı

Cemile'nin göz hapsine alınmasını ve sıkı bir şekilde izlenmesini ister

adamlarından.

Beklenen gün gelmiştir. Hey ve aynı teşkilattan albay Maxfield o gün

Tarabya Palas'ın bahçesinde diğer ajanlarla birlikte Cemile Hanımın

çıkışını beklemektedirler.

Cemile gece saat 21.00 da otelden süzülerek, kapıda kendisini bekleyen

arabaya yönelir. Fırtına vardır. Yağmur bardaktan boşanırcasına

yağmaktadır. Otomobilin şöför koltuğunda albay Blanc'ın bir adamı vardır.

Otomobil hızla hareket eder. Arkasında İngiliz gizli servisinin araçları

bulunan Fransız otomobili İstanbul'un eski mahallerinden birinde Albay

Blanc'ın randevu yeri olarak kullandığı bir evin önünde durur. Cemile

koşarak eve girer, bir kaç dakika sonra çıkar. Takip yağmura, bozuk

yollara karşın son sürat devam eder. Bu sırada Boğazdaki Fransız şilebi

bütün lambaları sönük olarak karanlıkta yol alır. Cemile kıyaya varır, bir

süre sonra Cemile ile şilep arasında beklenen ışık işaretleri başlar.

Cemile'yi takipteki 4 ingiliz arabasındakiler inerler ve üzerlerine yağan

yağmura aldırmadan siper alırlar.

Binbaşı Hey müdahaleye hazırlanırken üzerlerine çevrilen ışıldağın

aydınlatmasıyla irkilir. Bu sırada yaylım ateş başlamıştır. İngilizler

karşılık verir. Bir süre devam eden ateş sırasında işabet alan ışıldak

kırılır. Silahlar susar. Hey'in arabaları mahvolmuştur. Cemile'nin

arabasına doğru koşar, öfkeyle bağırmaya başlar. Şöför gayet soğukkanlı

kendisinin bir Fransız olduğunu ve arabada da bir Türk diplomatın

kızkardeşinin bulunduğunu belirterek, "Ben hanımın şoförüyüm. Işıldağımızı

neden kırdınız" diye sorar. İngiliz' in şaşkın bakışları arasında şoför

devam eder:

"Bizim hanımın romantik kaprisleri vardır, bir Fransız gemisinde kaptan

olan sevgilisine, projektörün ışıklarıyla veda edeceğine söz vermişti.

İşte kırdığınız o projektördür."

Hey, sırılsıklam bir durumda, ne yapacağını bilemeden herkesi gözaltına

alıp, yaralı adamlarını toplayıp merkezine döner. Cemile' yi bir büroya

alır. Aydınlık odada Cemile hanımın pecesini kaldırır. Önce sararır, sonra

morarır. Karşısında Blanc'ın ortağı Cemile değil, adının Ahmet olduğunu

gülerek söyleyen bir Arap durmaktadır. İngilizler için iş işten geçmiştir.

Cemile Hanım bir başka sahilde boşalttığı silahları çoktan Anadolu

yollarına çıkarmıştır bile.

Bu ve benzeri olaylarla ve can alıp can vererek devam eden mücadelede

gizli teşkilatlar hep odakda yeralırlar...

İNTİKAM İÇİN ÖLDÜRÜLEN HAİN

M.M Grubunun İstanbul'da gerçekleştirdiği bir intikam olayı da çok

önemlidir.

Manyas Eşenli Çerkes Yusuf Bey, Çerkes Ethem'in karargahında divanı harp

üyesidir. Atatürk ve Rauf Orbay'ın yakından tanıdığı ve sevdikleri bir

kişidir. Sivas kongresine delege olarak katılmıştır. M.M Grubu' nun

çalışmalarına aktif olarak katılır ve bazı olaylarda onları yönlendirir.

Ankara ile İstanbul arasında gidip gelen ve olayların çözümünde çok etkili

olan Yusuf Bey daha sora Adapazarı, Bolu, Hendek çevresinde, Milli

Mücadele'nin teşkilatlanması için çalışmalar yapmıştır. Uzun yıllar

İstanbul ile Kuvayı Milliye karargahları arasındaki irtibatı sağlayan

Yusuf Bey, kendisini tanıyan ve çekinen Anzavur Ahmet Paşa ile

(Ayaklanan ) peşindeki İngiliz istihbaratını bir ara atlatamayacak duruma

gelir ve Salihliye çekelir.

Ancak kendisinin uzmanlığı ve iyi bir istihbaratçı oluşu, kaynakları ve

olayları tanımadaki ustalığı onu yeniden göreve getirir. Ankara,

kendisinden önemli bir işin halli için önce Adapazarı-Bolu havalisine,

ardından da İstanbul'a gitmesini ister. Adını, kılığını değiştiren Yusuf

Bey İstanbul'da Özbek Tekkesi Şeyhi olan Ata Efendi'ye gider. Ata Efendi

milli mücadele yıllarında M.M grubu ile Ankara arasındaki haberleşmede ve

İstanbul'daki yardımlaşmada etkin olan cesur ve inanmış bir kimsedir. Ata

Efendi tekkede silahların saklanması ve Anadolu'ya hem insan hem de silah

sevkinde önemli rol oynamıştır. Yusuf Bey İstanbul'da önce Ata Efendi' ye

uğramış ve kendisine Kuvayı Milliye'nin isteklerini aktarıp yardım talep

etmiştir. Bu istekleri Ata Efendi tarafından kabul edilir. Ayrıca Yusuf

Bey'in Adapazarı-Bolu mıntıkasındaki çalışmalarına ilişkin bilgileri de

alarak M.M grubunun emin elemanları aracılığıyla Anadolu'ya aktarır.

Bu görüşmenin ardından Yusuf Bey, İstanbul'da silah bulmak ve bunların

Anadolu'ya geçişini organize etmek için temaslarda bulunmaya devam eder.

Sirkeci'de bir dostuyla gazinoda konuşurken peşindeki Anzavur'un

adamlarından Şah İsmail tarafından uzun süren bir takibin sonunda şehit
Yüklə 3,49 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   53




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin