|
|
səhifə | 10/53 | tarix | 22.12.2017 | ölçüsü | 3,49 Mb. | | #35622 | növü | Yazı |
|
İstanbul'un itilaf devletleri tarafından işgali üzerine, Üsküdar yoluyla
Anadolu'ya geçirilecek kişilerin geçişini kolaylaştırmak amacıyla
başlangıç Üsküdür'da olmak üzere bir menzil hattı kurulmuş ve bu menzil
hattının Anadolu içindeki görevlerini Yüzbaşı (1925'de Binbaşı) Dayı Mesut
ve Yeni Bahçeli eski mebus Şükrü Bey'ler ile Maltepe Atış okulundan
Yüzbaşı (1925'de Binbaşı) Fehmi ve Hulise Bey'ler üstlenmişler ve bir çok
önemli saygıdeğer kişiyi Anadolu'ya geçirmeyi başarmışlardır.
Bu heyet daha sonra Kocaeli Kuvayı Milliye örgütüyle de meşgul olarak
24.Tümen Kumandanı Yarbay Atıf Bey'in emir ve talimatı dairesinde pek
önemli hizmetler yapmışlardır.
Kocaeli Kuvayı Milliye kumandanlığını Dayı Mesut Bey üstlenmiş ve Fehmi
Bey'de Yavuz takma adıyla Adapazarı Milli Taburunu kurmuş idi.
İzmit çevresinde İngiliz ve Yunanlıların yardımlarıyla lanet edilecek
işler yapan ve bir çok müslümanın kanını akıtmış olan Gönüllü Ermeni Alayı
Kumandanı Kaptan Tanik Çetesine Aslan Bey köyünde bir gece baskını yapan
Yavuz Bey, 500'ü aşkın Ermeni çetesini bütünüyle yok etmiştir"
FRANSIZLAR İNGİLİZLERE KARŞI
Fransızlar Kurtuluş Savaşı sırasında özellikle İnglizlere karşı bir tutum
sergilerler ve Anadolu'yu işgale birlikte başladıkları İngiltere ile
yollarını ayırırlar. Fransa parçalanan Osmanlı'dan daha fazla maddi ve
manevi miras ister. Ama İngiltere ona bu kadar bonkör davranmamaya
kararlıdır. İngiltere bu amaçla hemen gizli servislerini ve casuslarını
devreye sokar. 23 Mayıs 1919 tarihinde toplanan ve Osmanlı'nın İtilaf
Devletleri arasında mandeterliklerle paylaştırılıp, köleleştirilmesi
sorunu, Paris Konferansı'nda uzun uzadıya tartışmalara yol açmıştır.
Parçalanma kesin karardır. Ama bu parçalanmadan herkes ne kadar pay
alacaktır, sorun budur. İngilizlerin oyunları sonucu pay isteyenlerin
sayısı giderek artar.
31 Ocak 1919 da Emir Faysal Suriye, Irak, Cezire, Hicaz, Yemen'in de dahil
olacağı Arap topraklarının bağımsızlığını istemesi, 26 Şubat'ta
Ermenilerin Kilikya, Maraş Sancağı, Erzurum, Bitlis, Van, Diyarbakır,
Harput, Sivas, Trabzon'un kıyı şeridi gibi toprakların Türkiye'den
ayrılarak İtilaf Devletleri'nin himayesi altında kendilerine verilmesi ve
20 yıllık bir manda ile yönetilmelerini istemeleri, Kürtlerin Diyarbakır,
Harput, Bitlis, Musul, Urfa sancaklarını kapsayan bağımsız bir Kürdistan
talep etmeleri, hiç hesapta olmayan, yeni ortakları gündeme getirmiştir.
Bu da işgali birlikte başlatan büyük devletlerin kavgalarını açığa
çıkartır. Özellikle Emir Faysal'ın bağımsızlık talebi Suriye'deki
çıkarları açısından Fransa'nın hoşuna gitmez. Üstelik Suriye'nin
kurulacak olan Arap Federasyonu'nda yer alacak olması 1916 da varılan
paylaşım anlaşması Sykes-Pioct'a ters düşmektedir. Zira bu anlaşmaya göre
sadece Halep, Şam, Musul üçgeninde bir Arap Konfederasyonu'nun
kurulmasına izin verilmiştir. Suriye sorunun yanı sıra Kürtlerin de bu
anlaşmayla Fransa'ya verilmiş bulunan bölgeye (Musul, Urfa) göz dikmiş
olmaları, Fransızlarla İngilizlerin arasını açmıştır. Kürtlerin
taleplerinin yaratıcısı İngilizlerdir. İngilizler bu amaçla bir Kürt-İslam
ayaklanmasının mali ve ideolojik temellerini de hazırlamaktadırlar.
Casusları bu işle görevlidir. İngiltere Birinci Dünya Savaşı sırasında
kendilerine yardımcı olmaları durumunda Araplara bağımsızlık vereceği
sözünü vermiştir. Ancak bu sözde yer alan ve petrol bölgeleri üzerinde
egemen olan Musul konusunda pişmandırlar. Kürtleri kışkırtarak bu bölgeyi
geri almak istemektedirler. Bunda da başarılı olurlar. Kürtleri de
Araplara yaptıkları gibi bağımsızlık sözüyle kandırır ve amaçlarına uygun
bir şekilde kullanırlar. Sonuçta İngilizler bu çalışmalarının semeresini
15 Eylül 1919'da bir gizli sözleşme ile Musul'u yeniden geri alarak
görürler.
Fransa gerek Ermeni, gerek Kürt isteklerinin arkasında İngilizlerin
bulunduğunu bilmektedir. Bu kavgada İngilizlerin kazığını çokça yediğini
düşünen Fransızlar özellikle Suriye konusunda taviz vermek
istememektedirler. Bu nedenle de bir manevra ile Osmanlı toprak
bütünlüğünün çok parçalı olmasına karşı tutum takınırlar. Bu daha sonra
İngilizleri baltalamak için yapılan diğer eylemelere kadar uzanacak bir
başlangıç olur.
MUSTAFA KEMAL'İN İTALYANLARA OYUNU VE YENİ GİZLİ SERVİS: MİM MİM
İtalyanlar ise Mustafa Kemal'in akıllıca oynadığı bir oyunun sonunda 15
Haziran 1920' de İngilizlere ve Fransızlara kazık atmak amacıyla
Türkiye'deki madenlerin imtiyaz hakkını tek başlarına alacakları vadine
kanarak, Mustafa Kemal ile bir gizli protokol imzalarlar. Bu protokol
İtalyan Başbakanı Kont Sforza'nın yakın arkadaşı Kont Fago ile Mustafa
Kemal arasında imzalanır. Buna göre İtalya, Ankara Hükümeti' ne 4 milyon
Türk Lirası borç verecektir. Ayrıca Yunanlıların Anadolu'da yayılmasını
engelleyecektir. Buna ek olarak da Ankara Hükümeti' nin yurtdışından
getireceği silah ve cephanelerin Ankara' ya indirilmesini
engellemeyecektir. Büyük miktarda cephaneyi Antalya, Zonguldak, Ereğli
ve Bartın'da Rossi şirketi gemileriyle Türklere teslim edeceklerdir. Bu
durum Fransız gizli servisince o zaman saptanmıştır.Ancak sonuçta Mustafa
Kemal'in bu oyunu sayesinde İtalyanlardan sonuna kadar yararlanılmakla
kalınmamış, Türkiye'deki ekonomik ayrıcalıklarının gittiğini sanan
Fransızlar bunun bir adım önüne geçmek için çabalarken İngiliz, Fransız ve
İtalyan güç birliği ağır yaralar almıştır.
3 Mayıs 1921' de TBMM hükümeti, "Mim Mim" teşkilatını resmen tanır.
Örgütün başarısı nedeniyle Kurtuluş Savaşı sonrasında elemanları hükümetçe
ödüllendirilmiştir. "M.M" Grubu'nun teşkilat yapısı ve elemanlarının
dökümü şöyledir:
M.M Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Tuğ General İhsan Sökmen Paşa. Üyeler:
Harbiye Nazırı Yaveri Yarbay Kamil, Polis Şube Müdürlerinden Üsküdarlı
Sadi Bey, Maliye Nezareti Memuru Seyfi Bey, Tasviri Efkar Gazetesi Sahibi
Ebuzziya Velid Bey, Yedek Üye Kavalalı İbrahim Paşazade Hüseyin Bey ve
Kavala Eşrafından İbrahim Bey.
Topkapı Şubesi Kurucuları:
Albay Hüsamettin Ertürk (Ankara'nın dışındaki örgütün kurucusudur) Yüzbaşı
Emin Ali, Deniz Yüzbaşı İsmail Hakkı, Mehmet çetin, Topkapılı Mehmet,
Topkapılı İhsan, Serezli Niyazi, Yarbay Erzurumlu Kemal Koçer.
Beyazıt Şubesi Kurucuları:
Albay Besim, Yarbay Mustafa Muğlalı,Nidayi Paşa
Eminönü Şubesi Kurucuları:
Binbaşı Şevket, Binbaşı Asım, Teğmen Muhlis.
M.M Grubu Elemanları:
Yüzbaşı Ahmet Muhtar, Binbaşı Kadri, Yüzbaşı Ali Şefik, Binbaşı Ömer Lütfü
Süman, Yüzbaşı Rıfat Akyol, Yüzbaşı Hayrettin Güvener, Binbaşı Sami
Tatlıdil, Binbaşı Ali Rıza Sezener, Yüzbaşı Ali Hıfzı Demiroğlu, Yarbay
Talat Ustabaşı, Binbaşı Aysun Özden, Yüzbaşı Seyfettin, Yüzbaşı İhsan,
Üsteğmenler Ahmet Sadi duruma, Mithat Sanal, Muhlis Erdener, Halil İbrahim
Ünalan, Teğmen Recai Elden, Binbaşı M. Tevfik, Binbaşı Hakkı, Yarbay
Hüseyin Hüsnü, Yarbay Yusuf İzzettin, Yüzbaşı Rıfat Sivri Hisarlı,
Binbaşı Cemalettin, Yüzbaşılar Ali Şevket Turgut, Kamil Kuter, Halil
Okay, Adil Hikmet M., Ali Atabey, Binbaşı Osman Şükrü, Binbaşı M. Bilal
Alpagut, Yüzbaşı İsmail Sezai Güral ( İzmir MM), Yüzbaşı Rüştü Toper,
Binbaşı Ali Saffet, Binbaşı Hakkı, Yüzbaşı Hüsamettin, Teğmen M. Tevfik,
Yüzbaşı Mehmet Fahrettin Binişin, Yüzbaşı Ahmat Şükrü, Yüzbaşı Ahmet Zeki,
Üsteğmen Raşit.
M.M Grubuna Yardımcı Olanlar:
Ziya Paşa (İstanbul Harbiye Nazırı), Albay Beşiktaşlı Hilmi (Levazım
Dairesi'nden), Albay İzmir'li Hüsnü, Kayyum Ahmet, Yüzbaşı Abdülvahap,
Yüzbaşı Zeki, Yüzbaşı Bilal, Sadık Bey (Sayıştay Denetçisi), Nihat Bey (
Sayıştay Denetçisi ), İsa Bey (İçişleri Bakanlığı Saymanlık Müdürlüğü),
Beylerbeyli Avni Bey (Maliye Tahsil Şubesi Memirlarından ), Beylerbeyli
Zühtü Bey (İstanbul Gümrüğü Memurlarından), Hacı Tevfik (Gezici Postacı),
Arap İhsan Bey (İstanbul Telgrafhanesi Müdürü), Hacı Mümtaz Bey (İstanbul
Telgraf Yollama Memurlarından), İstanbul Telgraf memurlarından Cevat,
Edip, İsmet Beyler, Telgraf Hat Memurları Koca Mehmet Bey, Yaşar Bey,
Topkapılı Cemal Bey.
M. M Grubu Genelkurmay'ın emirleri doğrultusunda :
A-Müdafayi Milliye Grubu
1- İstihbarat sağlanması
2- Fesat cemiyet mensuplarının saptanması
3- Silah, cephane ve malzeme tedariki ve Anadolu'ya sevki
B- Müdafai Milliye Teşkilatı:
1- Propaganda
2- İstanbul'daki müslüman Türkleri azınlık çetelerine karşı korumak
3- Verilecek emirlere göre baskınlar ve tahripler yapmak üzere ekipler
teşkil etmek;
şeklinde çalışmalarını yürütmüştür.
Hüsamettin Ertürk anılarında Mim Mim grubunun faaliyetlerini savaş
sonrasında da sürdürdüğünü anlatmaktadır. Örneğin ikinci dönem
milletvekili seçimleri sırasında grubun Mustafa Kemal'in emriyle, bir
kısım milletvekilinin İstanbul'da seçimleri kazanması için çalışmalar
yaptığını aktarır. Örgüt Ankara'da Sovyet ajanlarını da izlemiş, Yeşil
Ordu ve Türkiye Komünist Fırkası soruşturmalarında aktif olarak
çalışmıştır. Ancak örgütün fiilen ortadan kaldırılışı İstanbul'un
kurtuluşundan sonra 5 Ekim 1923' de olmuştur.
BİR AJAN ANLATIYOR
Hüsamettin Ertürk anılarının yeraldığı ve Samih Nafiz Tansu tarafından
kaleme alınan ' İki devrin perde arkası' adlı kitapta (Hilmi Kitapevi
yayınevi 1957 İstanbul ) olayların gelişimini, istihbarat faaliyetlerini
ve kendi serüvenini özetle şöyle dile getirmektedir :
" Enver Paşa İngilizlerin Intelligence Service'i gibi bir gizli teşkilata
Birinci Dünya Savaşı'nın çıkmasından az önce ihtiyaç duyarak, Harbiye
Nezareti' ne bağlı bir Teşkilat-ı Mahsusa kurmuştur. Umuru Şarkiye adı da
verilen teşkilatın gayesi, o zamanlar çeşitli memleketlerde propaganda
yapmak, askeri sırları ele geçirmek, bütün islamları ve Türkleri
ayaklandırıp bir imparatorluk bayrağı altında birleştirmekti. İttihat ve
Terakki idarecileri, bu işleri organize etmek için, çeşitli tedbirler
almışlar, yüzlerce islam büyüğü mücahidi İstanbul'a davet ederek
bunların iaşe ve ibadelerini deruhte etmişlerdi. Enver Paşa bu teşkilatın
başına evvela Süleyman Askeri Beyi, sonra Ali Başhampa Bey'i, teşkilatın
lağvından az evvel de Hüsamettin Ertürk'ü getirmiştir. Teşkilat-ı Mahsusa'
ya büyük ümitler bağlayan İttihat ve Terakki, Birinci Dünya Savaşı
başlarken ve bütün savaş boyunca gerek islam memleketlerinde gerek Türk
diyarlarında çeşitli hareketler ihdasına, isyanlar tevlidine muvaffak
olmuştur. Savaşta mağlup olmamız üzerine ve mütarekeden önce Türkiye'den
ayrılırken, Enver Paşa teşkilatın garp devletlerine karşı resmen
lağvedilmesini, fakat gerçekte resmen devam etmesini tavsiye etmiştir.
Sadrazam ve Harbiye Nazırı Müşir İzzet Paşa, Teşkilat-ı Mahsusa'nın
müstemlekelerde itilaf devletleri aleyhine çalışmış olması dolayısıyla,
bahis konusu devletlerin bunun lağvını ve elindeki silah ve cephanenin de
teslimini istediklerini Hüsamettin Ertürk'e bildirmiş, Ertürk emrin
birinci kısmını yerine getirerek, tecrübeli Teşkilat-ı Mahsusacıları
İstanbul'dan Anadolu'ya sevketmiş, silah ve cephaneleri de keza
Anadolu'ya göndermek için gayret sarfetmiştir. Teşkilat-ı Mahsusa'nın
lağvından sonra, Atatürk'ün ve Fevzi Çakmak'ın tensibi ile, Ankara'da M.M
( Müdafi Milli İstihbarat ) Grubunu kuran Ertürk o zaman grubun gayesini
şöyle tesbit ve tarif etmiştir:
' Milli orduya taazzuv ettirmek için İstanbul'daki askeri ambarlardan
esliha, mühimmat, levazım ve techizat elde etmek'
1921 yılı başından itibaren barış akdine kadar önemli siyasal meselelerde
büyük hizmetler etmiş olan MM Grubu, istihbarat ve propaganda
konularında da çalışmış, bir çok casusluk olayını meydana çıkarmıştır."
Bu casusluk çalışmaları sarısanda en önemli konulardan biri daha önce de
değindiğimiz gibi Anadolu'ya silah sevkiyatıydı. Bu konuda İngilizlerle
büyük bir kavga veriliyordu. Ancak Fransızlar Anadolu'daki İngiliz
egemenliğine kendi çıkarları açısından karşı oldukları için, zaman zaman
Türk gizli örgütlerine yardım etmişlerdir. Fransızlar parçalanmış bir
küçük Asya'nın İngilizlerin eline düşmesini istememekteydiler.
FRANSIZLARLA BİRLİKTE İNGİLİZLERE CASUSLUK DERSİ
İstanbul bütün bu çekişmelerin ve fırtınaların ortasındadır.
İngiliz gizli servisinin İstanbul'daki liderlerinden Binbaşı Hey 1921
yılının sıcak bir yaz günü Fransız servisinin ikinci bürosunun şefi albay
Blanc'ın yanındaki Türk kadınla, Tokatlıyan' da ne yaptığını merak
etmiştir. Kadın oldukça güzeldir. Sadık arkadaşı Cengiz'den kadının
kimliğini öğrenmesini isteyen Hey, Blanc'ın Anadolu'ya silah kaçırdığını
biliyordur. Ve tetikte beklemektedir. Sonunda istediği yanıt Cengiz
tarafından kendisine aktarılır:
Tokatlıyan Oteli'nin terasında Albay Blanc ile oturan kadının adı Cemile
Hanım'dır. Türkiye'nin eski Atina Büyükelçisi' nin kız kardeşidir.
Maçka'da oturur ve 26 yaşındadır.
Kadın, Blanc ile eğlenmemekte, görevini yerine getirmektedir. Görevi Blanc
ile Anadolu' ya yapılacak silah sevkiyatını konuşmaktır. Binbaşı Hey olayı
anlamıştır. İngiliz servisi alarma geçirilir. Fransız Albay silah
sevkiyatında yakalanacaktır. Tabii Cemile Hanım' ında gözünün yaşına
bakılmayacaktır.
İngiliz ajanları Boğaza doğru yolalan görünüşte masum bir Fransız Şilebini
belirlemişler ve gözaltına almışlardır.
Şilebin kaptanı ile Cemile Hanım arasındaki bir görüşme de İngilizlerce
saptanmış ve bir kısmı dinlenmiştir. Boşaltma ertesi gece yapılacaktır ve
Cemile'nin ışık işaretleri Fransızlara yol gösterecektir. İngiliz Binbaşı
Cemile'nin göz hapsine alınmasını ve sıkı bir şekilde izlenmesini ister
adamlarından.
Beklenen gün gelmiştir. Hey ve aynı teşkilattan albay Maxfield o gün
Tarabya Palas'ın bahçesinde diğer ajanlarla birlikte Cemile Hanımın
çıkışını beklemektedirler.
Cemile gece saat 21.00 da otelden süzülerek, kapıda kendisini bekleyen
arabaya yönelir. Fırtına vardır. Yağmur bardaktan boşanırcasına
yağmaktadır. Otomobilin şöför koltuğunda albay Blanc'ın bir adamı vardır.
Otomobil hızla hareket eder. Arkasında İngiliz gizli servisinin araçları
bulunan Fransız otomobili İstanbul'un eski mahallerinden birinde Albay
Blanc'ın randevu yeri olarak kullandığı bir evin önünde durur. Cemile
koşarak eve girer, bir kaç dakika sonra çıkar. Takip yağmura, bozuk
yollara karşın son sürat devam eder. Bu sırada Boğazdaki Fransız şilebi
bütün lambaları sönük olarak karanlıkta yol alır. Cemile kıyaya varır, bir
süre sonra Cemile ile şilep arasında beklenen ışık işaretleri başlar.
Cemile'yi takipteki 4 ingiliz arabasındakiler inerler ve üzerlerine yağan
yağmura aldırmadan siper alırlar.
Binbaşı Hey müdahaleye hazırlanırken üzerlerine çevrilen ışıldağın
aydınlatmasıyla irkilir. Bu sırada yaylım ateş başlamıştır. İngilizler
karşılık verir. Bir süre devam eden ateş sırasında işabet alan ışıldak
kırılır. Silahlar susar. Hey'in arabaları mahvolmuştur. Cemile'nin
arabasına doğru koşar, öfkeyle bağırmaya başlar. Şöför gayet soğukkanlı
kendisinin bir Fransız olduğunu ve arabada da bir Türk diplomatın
kızkardeşinin bulunduğunu belirterek, "Ben hanımın şoförüyüm. Işıldağımızı
neden kırdınız" diye sorar. İngiliz' in şaşkın bakışları arasında şoför
devam eder:
"Bizim hanımın romantik kaprisleri vardır, bir Fransız gemisinde kaptan
olan sevgilisine, projektörün ışıklarıyla veda edeceğine söz vermişti.
İşte kırdığınız o projektördür."
Hey, sırılsıklam bir durumda, ne yapacağını bilemeden herkesi gözaltına
alıp, yaralı adamlarını toplayıp merkezine döner. Cemile' yi bir büroya
alır. Aydınlık odada Cemile hanımın pecesini kaldırır. Önce sararır, sonra
morarır. Karşısında Blanc'ın ortağı Cemile değil, adının Ahmet olduğunu
gülerek söyleyen bir Arap durmaktadır. İngilizler için iş işten geçmiştir.
Cemile Hanım bir başka sahilde boşalttığı silahları çoktan Anadolu
yollarına çıkarmıştır bile.
Bu ve benzeri olaylarla ve can alıp can vererek devam eden mücadelede
gizli teşkilatlar hep odakda yeralırlar...
İNTİKAM İÇİN ÖLDÜRÜLEN HAİN
M.M Grubunun İstanbul'da gerçekleştirdiği bir intikam olayı da çok
önemlidir.
Manyas Eşenli Çerkes Yusuf Bey, Çerkes Ethem'in karargahında divanı harp
üyesidir. Atatürk ve Rauf Orbay'ın yakından tanıdığı ve sevdikleri bir
kişidir. Sivas kongresine delege olarak katılmıştır. M.M Grubu' nun
çalışmalarına aktif olarak katılır ve bazı olaylarda onları yönlendirir.
Ankara ile İstanbul arasında gidip gelen ve olayların çözümünde çok etkili
olan Yusuf Bey daha sora Adapazarı, Bolu, Hendek çevresinde, Milli
Mücadele'nin teşkilatlanması için çalışmalar yapmıştır. Uzun yıllar
İstanbul ile Kuvayı Milliye karargahları arasındaki irtibatı sağlayan
Yusuf Bey, kendisini tanıyan ve çekinen Anzavur Ahmet Paşa ile
(Ayaklanan ) peşindeki İngiliz istihbaratını bir ara atlatamayacak duruma
gelir ve Salihliye çekelir.
Ancak kendisinin uzmanlığı ve iyi bir istihbaratçı oluşu, kaynakları ve
olayları tanımadaki ustalığı onu yeniden göreve getirir. Ankara,
kendisinden önemli bir işin halli için önce Adapazarı-Bolu havalisine,
ardından da İstanbul'a gitmesini ister. Adını, kılığını değiştiren Yusuf
Bey İstanbul'da Özbek Tekkesi Şeyhi olan Ata Efendi'ye gider. Ata Efendi
milli mücadele yıllarında M.M grubu ile Ankara arasındaki haberleşmede ve
İstanbul'daki yardımlaşmada etkin olan cesur ve inanmış bir kimsedir. Ata
Efendi tekkede silahların saklanması ve Anadolu'ya hem insan hem de silah
sevkinde önemli rol oynamıştır. Yusuf Bey İstanbul'da önce Ata Efendi' ye
uğramış ve kendisine Kuvayı Milliye'nin isteklerini aktarıp yardım talep
etmiştir. Bu istekleri Ata Efendi tarafından kabul edilir. Ayrıca Yusuf
Bey'in Adapazarı-Bolu mıntıkasındaki çalışmalarına ilişkin bilgileri de
alarak M.M grubunun emin elemanları aracılığıyla Anadolu'ya aktarır.
Bu görüşmenin ardından Yusuf Bey, İstanbul'da silah bulmak ve bunların
Anadolu'ya geçişini organize etmek için temaslarda bulunmaya devam eder.
Sirkeci'de bir dostuyla gazinoda konuşurken peşindeki Anzavur'un
adamlarından Şah İsmail tarafından uzun süren bir takibin sonunda şehit
Dostları ilə paylaş: |
|
|