Musa (Aleyhi-s-Selâm / Selâm O’na) : Ahkâf Suresi 12



Yüklə 8,04 Mb.
səhifə245/260
tarix07.01.2022
ölçüsü8,04 Mb.
#88301
1   ...   241   242   243   244   245   246   247   248   ...   260
Tâ-Hâ Suresi
74


إِنَّهُ

şüphesiz


مَنْ

kim


يَأْتِ

gelirse


رَبَّهُ

Rabbine


مُجْرِمًا

suçlu olarak



فَإِنَّ

şüphesiz


لَهُ

onun için vardır



جَهَنَّمَ

cehennem


لَا يَمُوتُ

ölemez


فِيهَا

orada


وَلَا يَحْيَىٰ

ve yaşayamaz








Türkçe Transcript (*)

İnnehu men ye/ti rabbehu mucrimen fe-inne lehu cehenneme lâ yemûtu fîhâ velâ yah

Ali Bulaç Meali

'Gerçek şu ki, kim Rabbine suçlu-günahkar olarak gelirse, hiç şüphe yok, onun için cehennem vardır. Onun içinde ne ölebilir, ne dirilebilir.'

Edip Yüksel Meali

Kim Rabbine suçlu olarak gelirse cehennemi hakkeder; orada ne ölür, ne de yaşar.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Her kim Rabbine suçlu olarak varırsa, şüphesiz ki ona cehennem vardır. Orada ne ölür, ne de dirilir.

Süleyman Ateş Meali

Kim Rabbine suçlu olarak gelirse onun için cehennem vardır; orada ne ölür ne de yaşar.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Şu bir gerçek ki, Rabbinin huzuruna suçlu olarak gelen için cehennem vardır. Orada ne ölür ne de hayat bulur.

Yusuf Ali (English)

Verily he who comes(2597) to his Lord as a sinner (at Judgment),- for him is Hell: therein shall he neither die nor live. *

M. Pickthall (English)

Lo! whoso cometh guilty unto his Lord, verily for him is hell. There he will neither die nor live.

Tâ-Hâ Suresi
75


وَمَنْ

kim


يَأْتِهِ

O'na gelirse



مُؤْمِنًا

bir mü'min



قَدْ عَمِلَ

yapmış olarak



الصَّالِحَاتِ

iyi işler



فَأُولَٰئِكَ

işte


لَهُمُ

onlar için vardır



الدَّرَجَاتُ

dereceler



الْعُلَىٰ

yüksek













Türkçe Transcript (*)

Vemen ye/tihi mu/minen kad ‘amile-ssâlihâti feulâ-ike lehumu-dderacâtu-l’ulâ

Ali Bulaç Meali

'Kim O'na iman edip salih amellerde bulunarak O'na gelirse, işte onlar, onlar için de yüksek dereceler vardır.'

Edip Yüksel Meali

İnanmış ve erdemli bir hayat sürmüş olarak O'na gelenler ise, yüksek dereceleri hakkederler:

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Kim de ona bir mümin olarak salih ameller işlemiş olduğu halde varırsa, işte onlara en yüksek dereceler vardır.

Süleyman Ateş Meali

Kim de iyi işler yapmış bir mü'min olarak O'na gelirse, işte onlar için de yüksek dereceler vardır:

Yaşar Nuri Öztürk Meali

O'nun huzuruna, hayra ve barışa yönelik iyilikler üretmiş bir mümin olarak varana gelince, işte böyleleri için çok yüksek dereceler öngörülmüştür.

Yusuf Ali (English)

But such as come to Him as Believers who have worked righteous deeds,- for them are ranks exalted,-

M. Pickthall (English)

But whoso cometh unto Him a believer, having done good works, for such are the high stations;

Tâ-Hâ Suresi
76


جَنَّاتُ

cennetleri



عَدْنٍ

Adn


تَجْرِي

akan


مِنْ تَحْتِهَا

altlarından



الْأَنْهَارُ

ırmaklar


خَالِدِينَ

sürekli olarak kalırlar



فِيهَاۚ

orada


وَذَٰلِكَ

ve işte budur



جَزَاءُ

mükafatı


مَنْ تَزَكَّىٰ

arınanların











Türkçe Transcript (*)

Cennâtu ‘âdnin tecrî min tahtihâ-l-enhâru ḣâlidîne fîhâ(c) veżâlike cezâu men tezekkâ

Ali Bulaç Meali

'İçlerinde ebedi kalacakları altından ırmaklar akan Adn cennetleri de (onlarındır). Ve işte bu, arınmış olanın karşılığıdır.'

Edip Yüksel Meali

Adn bahçeleri ki altından ırmaklar akar. Orada ebedi kalıcıdırlar. Arınanların ödülü işte böyledir.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Adn cennetleri vardır ki, altlarından ırmaklar akar, onlar, orada ebedî olarak kalacaklardır. Ve işte bu, (küfür ve isyandan) arınanların mükafatıdır. Meâli Şerifi

Süleyman Ateş Meali

Altlarından ırmaklar akan Adn cennetleri. Orada sürekli olarak kalırlar. İşte arınanların mükafatı budur!

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Adn cennetleri ki, altlarından ırmaklar akar; sürekli kalacaklar içlerinde. Arınıp temizlenenlerin ödülü işte budur.

Yusuf Ali (English)

Gardens of Eternity, beneath which flow rivers: they will dwell therein for aye: such is the reward of those who purify themselves (from evil).(2598) *

M. Pickthall (English)

Gardens of Eden underneath which rivers flow, wherein they will abide for ever. That is the reward of him who groweth.

Tâ-Hâ Suresi
77


وَلَقَدْ

andolsun


أَوْحَيْنَا

biz vahyetmiştik



إِلَىٰ مُوسَىٰ

Musa'ya


أَنْ أَسْرِ

geceleyin yürüt diye



بِعِبَادِي

kullarımı



فَاضْرِبْ

vur


لَهُمْ

onlar için



طَرِيقًا

bir yol


فِي الْبَحْرِ

denizde


يَبَسًا

kuru


لَا تَخَافُ

korkma


دَرَكًا

yetişme(sin)den



وَلَا تَخْشَىٰ

ve endişe etme




















Türkçe Transcript (*)

Velekad evhaynâ ilâ mûsâ en esri bi’ibâdî fadrib lehum tarîkan fî-lbahri yebesen lâ teḣâfu deraken velâ taḣşâ

Ali Bulaç Meali

Andolsun, biz Musa'ya vahyetmiştik: 'Kullarımı geceleyin yürüyüşe geçir, onlara denizde kuru bir yol aç, yetişilmekten korkmadan ve endişeye kapılmadan.'

Edip Yüksel Meali

Musa'ya: "Kullarımı geceleyin yürüyüşe çıkar ve onlar için denizde kuru bir yol aç. Yakalanmaktan korkma, endişe etme," diye vahyettik.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Gerçekten Musa'ya şöyle vahyettik: "Kullarımla geceleyin yürü (Mısır'dan çık) de (asânı vurarak) onlara denizde kuru bir yol aç; (artık firavun tarafından) yetişilmekten korkmazsın ve (boğulmaktan) endişe de etmezsin."

Süleyman Ateş Meali

Andolsun biz Musa'ya: "Kullarımı geceleyin (Mısır'dan çıkarıp) yürüt; (asanla suya) vur, denizde onlar için kuru bir yol (aç). (Fir'avn'ın sana) yetişme(sin)den korkma, (boğulmaktan) endişe etme." diye vahyetmiştik.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Yemin olsun, Mûsa'ya şöyle vahyetmiştik: "Kullarımı geceleyin yürüt! Denizde onlar için kuru bir yol aç! Size yetişecekler diye korkma, endişelenme!"

Yusuf Ali (English)

We sent an inspiration(2599) to Moses: "Travel by night with My servants, and strike a dry path for them through the sea, without fear of being overtaken (by Pharaoh) and without (any other) fear." *

M. Pickthall (English)

And verily We inspired Moses, saying: Take away My slaves by night and strike for them a dry path in the sea, fearing not to be overtaken, neither being afraid (of the sea).

Tâ-Hâ Suresi
78


فَأَتْبَعَهُمْ

onların ardına düştü



فِرْعَوْنُ

Fir'avn


بِجُنُودِهِ

askerleriyle



فَغَشِيَهُمْ

örttü (boğdu)



مِنَ الْيَمِّ

denizden


مَا غَشِيَهُمْ

onları örten şey





















Türkçe Transcript (*)

Feetbe’ahum fir’avnu bicunûdihi feġaşiyehum mine-lyemmi mâ ġaşiyehum

Ali Bulaç Meali

Firavun, ordularıyla peşlerine düştü; sulardan onları kaplayıveren kaplayıverdi.

Edip Yüksel Meali

Firavun, ordusuyla birlikte ardlarına düştü. Ne var ki, deniz üstlerine kapanıp onları içine aldı.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Firavun ordularıyla hemen onları takip etti, denizden kendilerini sarıveren (korkunç boğulma) sarıverdi

Süleyman Ateş Meali

Fir'avn, askerleriyle onların ardına düştü, denizden onları örten örttü (deniz onları örtüp boğdu).

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Derken, Firavun, ordusuyla birlikte onların arkasına düştü. Ama denizden onları sarıp kuşatan, sarıp kuşattı.

Yusuf Ali (English)

Then Pharaoh pursued them with his forces, but the waters completely overwhelmed them and covered them up.

M. Pickthall (English)

Then Pharaoh followed with his hosts and there covered them that which did cover them of the sea.

Tâ-Hâ Suresi
79


وَأَضَلَّ

saptırdı


فِرْعَوْنُ

Fir'avn


قَوْمَهُ

toplumunu



وَمَا هَدَىٰ

doğru yola iletmedi






Yüklə 8,04 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   241   242   243   244   245   246   247   248   ...   260




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin