Musa İsrafil oġlı Adilov Zémfira Nadirovna Vérdiéva Faranġiz Mamédali kızı Aġaééa



Yüklə 4,99 Mb.
səhifə12/44
tarix01.11.2017
ölçüsü4,99 Mb.
#26589
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   ...   44

MÜREKKEB SÖZLER

İki ve daha artıġ söz-morfemin birleşmesinden düzelen sözler; kompozitler. Bunların aşağıdakı növleri vardır: Aġréġativ mürekkeb söz — Ardıcıl kelen bir komponéntin birleşmesinden düzelen kopulyativ mürekkeb söz: çölü-berri-biyaban. Asintaktik mürekkeb söz — K.omponént arasındakı elaġe normal sintaktik ġaydalara müvafiġ olmayan mürekkeb söz; üstġurum, özfaaliyet . Asindétik mürekkeb söz —



Kömekçi ünsürün (bağlayıcı, birleşdiriçi ünsür) iştirakı olmadan tekrarlama vasitesile düzelen mürekkeb söz: téz-téz, héyran-heyran, ħalaala. Ġısaldılmış mürekkeb sözMürekkeb sözün bir hissesi olub müsteġil, be'zen de bu mürekkeb sözle müvazi işlenen söz, apokopa: métro (métropolitén evezine), film (kino-film evezine) Distakt mürekkeb söz — Kompoiéntleri nitġ prosesinde birbirinden uzaġda yérleşen mürekkeb söz: maşınve cihazġayırma (senayési). Düzeltme mürekkeb söz — Yalnız sözdüzeldici şekilci vasitesile söz birleşmesinden düzeldilen mürekkeb söz: soyuġġanlı. Daħili mürekkeb söz — a) Müeyyen nitġ hissesine andiyyeti komponéntlerden her hansı biri lle bağlı olan mürekkeb söz: ġaraköz, aġbeniz..., b) ġéyri-İdiomatik mürekkeb söz: buzovotaran, pambıġyığan... Esl mürekkeb söz — Bu términ mürekkeb sözü: a) frazéoloji birleşmelerden, b) düzeltme sözlerden fertendirmek üçün işledilir. Elaveli mürekkeb söz — her hansı sözün öz elavesi ile birleşmesinden düzelen mürekkeb söz: élmi-nezeri, élmi-felsefi... İdiomatik mürekkeb söz — Ümumi me'nası kompenéntların me’nasının çemine beraber olmayan mürekkeb söz: başıboş, açıdil... İdiomatik olmayan mürekkeb söz — Ümuml me'-nası komponéntlerin me'nasından alınan mürekkeb söz: el-ayaġ, sarısaçlı... İnténsiv mürekkeb sözKomponéntlerden biri me’nayı şiddetleldirmeye ħidmet édel mürekkeb söz: yar-yaraşıġlı... İtérativ mürekkeb söz —Éyni sözün tekrarından düzelen mürekkeb söz; amrédita. Kontakt mürekkeb söz — Komponéntleri hemlşe bir-birbirinin yanında işlenen, bir-birinden uzaġlaşmayan mürekkeb söz: künebaħan. közüaç... Mehdudlaşdırıçı mürekkeb söz — Te'yini mürekkeb sözlerln éle növüdür ki, burada te'yini komponént te'yin olunanı hemin tlpli bütün başġa sözlerden ferġlendirmeye ħidmet édir: ağbaş, ġarabaş, sarıbaş, yékebaş, iribaş. Mürekkeb-düzeltme söz — Vasitesiz iştirakçıları mürekkeb sözden ve sözdüzeldici şekilçiden ibaret mürekkeb söz: başıboş-luġbaşıboş+luġ. Néytral mürekkeb söz — Eslinde ikinci növ te'yini söz birleşmesinden emele kelmiş ve her iki komponénti lsim olan, neticede is birinci növ te'ylni söz birleşmesi şeklinde formalaşan mürekkeb söz: demiryol (demir yolu), elyazma (elyazması), Poséssiv mürekkeb söz — Yiyelik, sahiblik me'nası bildiren mürekkeb söz: bahuvrihi. Proġréssiv mürekkeb söz — İdare elaġesi esasında düzelmiş éle mürekkeb sözdür ki, burada vasitesiz iştirakçıların evvellncisi ikincisini özüne tabé édir, Réġréssiv mürekkeb söz — İdare elaġesi esasında düzelmiş éle mürekkeb sözdür ki, burada vasitesiz iştirakçıların solra iş-lolel evvelkini özüne tabé édir: yérġazan, maşınġayırma. Tabs-li mürekkeb söz — Komponéltlerl arasında daħlli tabélilik elaġesi olan mürekkeb söz: ġazayağı, etiaçı, taħılbiçdi, zlimyandı.
Tabésiz mürekkeb söz—Komponéntleri arasında daħili tabésiz.lik elaġesi olan mürekkeb söz: top-top, téz-téz, isti-soyuġ, emelli-baş.ġı, fabrik-zavod, siyasi-içtimai. Ħarici mürekkeb söz1. Müeyyen nitġ hissesine mensubluġu komponéntlerin her hansı biri ile bağlı olmayan mürekkeb söz: deliġanlı, istiot... 2. İdiomatik mürzkkeb söz.

MÜREKKEB İĦTİSAR (SÖZ) — Mürekkeb bir ad teşkil éden söz birleşmelerindeki sözlerin müħtolif hisselerinin iħtisarı esasında düzelmiş vahid. Ġrafik mürekkeb iħdisar— Yalnız yazıda iħtisar édilen, déyilende ise bütöv şekilde déyilen iħtisar. DĠMV mürekkeb iħtisar vahidi béle yazılsa da «déġéémvé» şeklinde déyil, Dağlıġ Ġarabağ Muħtar vilayeti şeklinde oħunur. Yarımçıġ mürekkeb iħtisar—1) Sözlerin ilk hisseleri alınıb birleşdirilir, bir söz kimi işledilir. Raykom, partkoi. Akitprop kerekdir, akitprop, bala, déye Kamilov münaġişeye kirişdi (S. Rehimov). 2) Birinci sözün ilk hissesi ile ikinci sözün kökü birleşib bir söz kimi işlenilir. Partbilétim sol çibimde, üreyimin başındadır (S. Rüstem). Pédinstitutda oħuyur. 3) İħtisar zamanı terkibden bir ve ya bir néçe üzvün atılması ile düzelen mürekkeb iħtisar. Azerittifaġ Azerbaycan İstshlak Çemiyyetleri İttifaġı, AzerneşrAzerbaycan Dövlet Neşriyyatı. Léksik mürekkeb iħtisar — Yazıldığı kimi (bir söz şeklinde) teleffüz édilen mürekkeb iħtisar. Léksik mürekkeb iħtisarlar nitġde diğer «adi» sözler kimi hallanır, cemlenir ve s. Aleme işıġ yayan HÉSler uçalaçaġdır (M. Rahim). Adrési RİK edir, ançaġ senin adına (Mir Celal). RİK-den zenk élemişdiler (Mir Celal). Léksik mürekkeb iħtisarlar be'zen dilde omoġraf ve omofonların yaranmasına sebeb olur. Tam mürekkeb iħtisar — İħtisar olunan sözlerin ilk seslerinden ibaret iħtisar; inisial: RİK. ÜİKTS, ÜDHİF...

MÜREKKEBLEŞDİRİLMİŞ SADE CÜMLE — Terkibinde aşağıdakı vahidler (biri ve ya bir néçesi) işlenen sade cümle: a) Ħüsusileşmiş ifadeler: Külşen, Ħanperini yarışa çağırması ile elaġedar olaraġ rast keldiyi bütün çetinlikleri onlara nağıl étdi. (E. Veliyév). b) Cümlenin hemcins üzvleri: Ġuşların neġmeleri, bulaġların şırıltısı, havanın temizliyi insana lezzet vérir (N. Nerimanöv), v) Elave konstruksiyalar: Dilare öz mektebli refiġesini illerden beri körmediyi Nerkizi ġuçaġladı (E. Sadıġ), ġ) Ħitablar: Yoldaşlar, işçi yoldaşlar, siz béle sözlere ġulaġ asmayınız (C. Cabbarlı).

MÜREKKEBLEŞDİRİLMİŞ FÉ71İ ĦEBER — İki (be'zen de üç) fé'lin ve ya fé'lle bir sıra edatların birleşmesinden düzelen sade fé'li ħeber. Bunların aşağıdakı növleri vardır: 1. Éyni formada çıħış éden iki fé'lin birleşmesinden ibaret olanlar. Bu sözden lap yandı töküldü (E. Veliyév). Sehar tézden çıħdıġ kétdik (E. Sadıġ). 2. hemin fé'l birleşmesinden birinçisi -ıb, -ib, -ub, -üb şekilçisi ile işlenir: 0 ġeder küldü ki} lap uğunub kétdi. 0 iki yol arasında çaşıb ġalmışdı (S. Reh-man). 3. Éyni fé'lin tekrarındap ibaret olanlar: Razıyam, razı-yam, böyük hökmdar! (S. Vurğun). Оnlar kédirler, kédirler, kédirler. (Ç. Me.mmedġuluzade). 4. Tekrar fé'lin birinçi komponénti yönlük halda işlenen mesder formasında çıħış édir: Körmeyine körmüşdü, amma héç nd ġanmamışdı (Ġantemir). Kelmeyinz ke-lerik; bes uşaġlar néçe olsun? (Mir Celal). 5. İntérpoziéiyada bir sıra kömekçi edatlerin işlenmesi ile fé'l tekrarlanır: Bukunkü meçlise keldim ha geldim (Ħalġ edebiyyatından). Ölene ġeder bu sirri héç kese démedi ki, démedi (M. İbrahimov). 6. Birinci komponénti indiki zamanda, ikinci komponénti emr şeklinde olmaġla éyni fé'lin tekrarından düzelenler: Éşitmir, éşitmesin, men néyleyim (E. Sadıġ). Ġayıtmır, ġayıtmasın. Men de désYim, köresen ne olub (h. Méhdi).

MÜREKKEB SİNTAKTİK BÜTÖV — Birbirile ġarşılıġlı şekilde elaġedar olan cümlelerden düzelmiş ħüsusi sintaktik-üslubi vahid; abzas. Mürekkeb sintaktik vahide Ekrem Eylislinin «Büllur külġabının nağılı» hékayesinin ikinci abzasını misal köstermek olar:

«Mirze Manaf kéf éleye-éleye yavaş-yavaş yuħudan üzü beri kelirdi ve yuħudan üzü beri keldikce, onun közünün ġabağında menzere de yavaş-yavaş deyişirdi. İndi Mirze Manaf, déyesen, yuħuda kördüyü şéylerin eslini körmeye başlayırdı: bayaġkı arħ yéne vardı, bayaġkı çay yéne vardı, amma arħın ġırağında o hündürde ot yoħ idi, çayın suyu o ġeder duru déyildi; bir de Mirze Manaf yuħudan üzü beri keldikce arħla çay arasındakı mesafe két.kéde çoħalırdı—arħ hündürde, çay aşağıda, ortalıġda köz ġaraldan, baş herleden derin bir uçurum vardı ve yarıoyaġ, yarı-yuħulu Mirze Manaf, indi o yamacın başında dayanıb, çaya baħa-baħa fikirleşirdi ki, ne yaħşı ki, bayaġ trolléybusun penceresinden elini çaya sarı uzatmayıb, çünki bayaġ o yaşıl yamaçda, yaşıl otların arasında trolléybusa minib kéf éleyende Mirze Manafın béle bir niyyeti de var idi: o, elini uzadıb çayın suyundan bir ovuc doldurub içmek isteyirdi ve kuya Mirza Manaf bu ġeleti élemiş olsaydı, yatdığı çarpayıdan daha héç vaħt dura bilmeyecekdi, arvadın pürrenki çayından bir-iki stekan bedene vurub, aħşamkı sarımsaġlı yarpaġ dolmasının hésabına hele de alışıb yanan üreyinin yanğısını héç vaħt söndüre bilmeyecekdi ve hemişeki 8 nömreli trolléybusuna minib, kéfi kök, damağı çağ işe kétmek, kuya bir de Mirze Manafa héç vaħt nesib olmayacaġdı».

Bu parçadan köründüyü kimi, çoħlu müsteġil cümlelerin bir mürekkeb sintaktik vahidde birleşmesi müħtelif linġvistik vasiteler sayesinde mümkündür: a) léksik vasiteler: bütün metn boyu éyni şeħsin adının (Mirze Manaf) tekrarlanması, Hadiselerin onunla elaġelenmesi; zaman bildiren sözlerin sıralanması (tşdi, bayaġ, héç vaħt, sonra), her sonrakı cümlede evvelki cümlenin bir ve ya bir néçe sözünün tekrarlanması; b) morfoloji vasiteler: ardıcıl sıralanan cümlelerde fé'li ħeberlerin éyni zaman, şeħs ve forma şekilçileri ile işlenmesi; v) sintaktik vasiteler: ardıcıl kelen cümlelerin tam ve yarımçıġ paralélizmi, habéle cümlelerin ve cümlelerdeki sözlerin seciyyevi sırası; ġ) üslubi vasiteler: anafora, épifora, zencirvarı tekrarlar («...yuħudan üzü beri kelirdi ve yuħudan üzü beri keldikce...»; ğ) intonasiya vasiteleri: bütövün ve hisselerin intonasiyası arasında ġarşılıġlı elaġeler, ritmik ħüsusiyyetler ve s.

MÜREKKEB ÜZV—İki ve daha artıġ sözün birleşmesindeğ emele kelen ve bir suala cavab véren sintaktik vahid. Adeten te'yini söz birleşmeleri, analitik ve inténsiv formalar, mürekkeb ve périfrastik formalar mürekkeb cümle üzvü vezifesinde çıħış édir.

MÜREKKEB CÜMLE — Formaça iki ve daha artıġ cümlenin birleşmesinden ibaret olan, me'rasına, ġuruluşuna ve intonasiyasına kére bir vehdet teşkpl éden siitaktik vahid. Mürekkebcümlenin bütövluyunü, vehdetiii te'min éden amiller aşağıdakılardır: a) İntonasiya — her hansı cümle mehz intonasiya sayesinde kommunikativ vahid olur. Mürekkebcümlenin komponéntleri intonasiya bitkinliyine malik déyildir. Meselen, Bu anda sinif otağının ġapısı açıldı ve Ġüdret İsmayıleade içeri kirdi (M. huséyn) cümlesinde «ve» bağlayıcısından evvel sesim tonu yukselir. halbuki bitkin intonasiyaya malik musteġil neġli cümlelerin sonunda sesin tonunun alçaldığı aydın müşahide édilir. b) Bağlayıcılar ve bağlayıcı sözler — Bu vasiteler de muvafiġ komponéntlerin mürekkeb cümle terkibinden ħaricde musteġil şokilde mövcud olmadığını eks étdirir: Kim ki, insanı séver, aşiġi—hürriyyet olur (M. E. Sabir). Ne tökersen aşına, o çıħar ġaşıġına (Atalar sözü). Néçe ki men yanıram, éle de sen yanasan (Mahnıdan). v) Léksik ġerkib — Murokkeb cümlenin bu ve ya diğer komponéntinde éle sözler işledilir kp, bunlar muvafiġ cümlenin musteġil olmadığını eks étdirir: Aydın olan birçe şéy var ki, o da menim dersi bilmğmeyim idi (h. Méhdi). О kün ki fesliyaz olur; Kéçekündüz taraz olur (M. E. Sabir). ġ) Komponéntlerin sintaktik ġuruluşu — Mürekkeb cümlelerin be'zilerinde (tabéli murekkob cümle) komponéntlerden biri natamam olur, musteġil, ayrılıġda işlondikde anlaşılmır, diğerlerinde (tabésiz mürekkeb cümle) komponéntlerin paralélizmi muhum rol oynayır. Ħeberçi yalançı olar, yalançı ħeberçi olar (Atalar sözü). Torpaġ ġızır, ġar eriyir, çaylar bulanır (S. Vurğun). Ne ġeder ki, biz varıġ; haġ-edalet var démek (S. Rustem). ğ) Komponéntlerin sırası — Be'zi mürekkeb cümlelerde komponéntler sabit sıraya malikdir. Yağış élġ yağırdı ki, déyesen köyden védre ile su tökülür (Mir Celal). О ħasiyyet ki, mğnim oğlumda var, hara kétse korlayaçaġ (h. Méhdi).

MÜSTEĠİL — Başġa dil vahidlerinden asılı ve ya onlara tabé olmayan; esas. Musteġil nitġ hisseleri — Baħ: Esas nitġ hisseleri. Musteġil cümle — Tabésiz mürekkeb cümleni teşkil éden beraberhuġuġlu cümlelerden her biri, habéle tabéli mürekkeb cümlelerin baş cümlesi. Musteġil sözler — Musteġil léksik me'naya malik olan, ayrıça cümle üzvu vezifesinde çıħış éde bilen, mueyyen suala cavab véren sözler. Musteġil sözler nominativ fuıksiyaya malik olması ile (eşya, hadise, elamet, kéyfiyyet ve s. adları kimi işlene bilmesi ile) seciyyelenir. Müsteġil nitġ hisseleri (isim, sifet, fé'l, be'zi zerfler).

MÜTLEĠ — 1) İfadenin evvelki ve ya sonrakı ünsurleri ile bağlanmayan, elaġedar olmayan; cümle ile formal elaġeden mehrum. Mütleġ zaman. Mütleġ hal. Mütleġ sual. 2) Tam, bitkin, ġismen olmayan. Mütleġ omonim. Mütleġ sinonim. Mutleġ başlanğıc— Fasileden sonra, ye'ni cümlede birinci sözün evvelindeki sesin veziyyeti (mövġéyi). Mütleġ sonluġ — Fasileden ġabaġ, ye'ni cümlede aħırınçı sözün son sesinin veziyyeti (mövġéyi). Mütleġ zaman —Çumlede diğer zaman formalarından asılı olmayan, danışıġ vaħtına esasen mueyyenleşdirilen zaman forması, «nisbi zaman»ın eksi. Yazı yazdım. Mektebe kédeneyik. Kitab oħuyursan. MÜĦEFFEF — Klassik Şerġ poéziyasında: iħtisar édilmiş. yünkulleşdirilmiş (söz, birleşıe, cümle). Ker men men isem, nesen sen, éy yar, Ver sen sen isen, neyem menizar? (M. Fuzuli) Ver sebri var ise, nişe ġılsın? (M. Fuzuli). Kör nd dérem bir sözüme ġulaġ as! (M. P. Vaġif). Skenderden de yüz ġatla zülalın béhter istedim (M. P. Vağif). Az söle millet béle, ummet béle (M. E. Sabir). Eynine kéymeye şéy tapmasan, astar uz olir (M. E. Sabpr).

MÜĦTESER TEKTERKİBLİ SADE CÜMLE —Baş üzvlerin yalpız birinden (ya mübteda, ya ħeber) ibaret cümle: Ġışın ortaları idi (A. Şaiġ). Dehşet! Besdir! (C. Cabbarlı).

MÜĦTESER CÜMLE—Terkibipde ikinçi dereceli cümle üzvü ol.mayan cümle: Ne olur-olsun. Çavab vérmediu döndü çıħdı kétdi (C. Cabbarlı). Tekterkibli müħteser cümle — Yalnız ħeberden ibaret müħteser cümle: Mene soyuġdur. Ġışın oğlan çağı idi. Cütterkibli müħteser cümle — Mübtoda ve ħeberden ibaret muħteser cümle: Ders kéçilir.

MÜCERRED LÉKSİKA—Mücerred şekilde ümumi kéyfiyyet, elamet, veziyyet, hereket anlayışlarını bildiren sözlerin meç.muyu. Adeten, «mücerred léksika»—dédikde yalnız mücerred isimler (insanlıġ, metburiyyet^ çaresizlik, savadlılıġ) nezerde tutulur ki_ bunların esas elametleri: a) ħususi sözdüzeldici şekilçilerle (-lıġ, lik, -luġ, -lük: -iyyet) işlenmesi; b) çemlik şekilçileri ġebul éde bilmemesi; b)- sözlerin evvelinde miġdar saylarının işlene bilmemosi hésab oluun: tekmilleşme, sükunet, medeniyyetsizlik. Lakin «mücerred léksnka» anlayışını kéniş me'nada da anlamaġ mümkündur. Kéniş me'nada mücerred léksikaya başġa nitġ hisselerine meħsus sözler de daħil olur. Bu za.man mücerred léksika konkrét léksika ile ġarşılaşdırılır ve konkrét olaraġ hiss üzvleri vasitesile ġavranılmayan déiotat adlar mücerred hésab oluun: tenbel, çiddi, me'ndvi (sifetler); ġemlenmek, sévinmek, düşünmek (fé'ller).


N
NAĞILBAŞI — Nağılların başlanğıcında işlenen, esas mezmunla elaġesi olmayan, yanıltmaçvarı parçalar. Badi-badi kiriftar; hamam-hamam içinde; Ħelbir saman içinde; Deve del-leklik éyler; Köhne hamam içinde. Ġarışġa mindim Kür kéçdim; Yaba ile dovğa içdim; héç béle yalan démemişdim.

NATURALİZM CEREYANI — Dili canlı orġanizm, tebii hadise hésab éden çereyan, biolokizm cereyanı. XIX esrin ortalarında méydana kelmişdir. Bu dévrde tebietşünaslıġda çoħ böyük keşfler (üzvi kimyanın inkişafı, hüçéyrenin keşfi, müġayiseli anatomiyanın yaranması, Ç. Darvinin tekamül nezeriyyesi ve s.) baş vérmişdir, buna köre XIX esr hem de tebietşünaslıġ esri adlapdırılır. Tebietşunaslıġ élminin inkişafının te'siri ile dilçilikde naturalizm çereyanı méydana çıħmışdır. Esas nümayendeleri A. Şléyħér, M. Müllér, Moris Rappdır. Оnlar dile tebii élmi baħımdan yanaşır, dilçilik hadiseleri ile bioloji hadiseler arasında benzerlik, uyğunluġ olduğunu iddia édirdiler. Meselen, Avġust Şléyħér dili canlı orġanizm adlakdırmış ve köstermişdi ki, «dilin heyatı» canlı orġanizmlerin heyatına benzeyir.

Nözere alınmalıdır ki, bu dövr idéalist felsefenin şuurlara daha çoħ hakim olduğu dövr idi. Оna kére de bu za.ian matérialist dil nezeriyyesi yaratmaġ çehdi uğurla başa çata bilmedi. Naturalistlerin matérializmi olduġça besit, birterefli idi. halbuki umumi dilçilik nezeriyyesine, dillerin deyişme ve inkişaf ġanunları anlayışına idéalist felsefenin, ħususile hékél felsefesinin te'siri çoħ küçlü idi. Dilçiliyin inkişafında müeyyen ġeder müsbet rol oynamasına baħmayaraġ naturalizm cereyanının métodoloji baħımdan mühum nöġsanları, kesirleri var idi.

NÉYRОLİNĠVİSTİKA — Psiħolokiya ve dilçilik élmleri hududunda duran, onlarla elaġedar olan yéni élm sahesi. Bu élm sahesi nitġ fealiyyetinin béyin méħanizmlerini, béyin zedelenmelerinin te'siri ile nitġ prosésinde baş véren deyişiklikleri öyrenir. Son illerde méydana çıħmışdır.

NÉYTRALLAŞMA—Dil vahidlerinin müħtelif seviyyelerde ġa] şılaşdırılmasının sémioloji cehetden rélévantlıġdan mehrum olmaması, sémioloji deyere malik olmaması. Morfoloji néytrallaşma. Léksik néytrallaşma (omonimleşme). Vurğunun néytrallaşması — Fonoloji rélévantlıġdan mehrum olan vurğunun sözde muħtelif yérlere düşmesi. Dilimizde vurğunun néytrallaşması daha çoħ alınma sözlerde özünu kösterir: sinonim-sinonim, omonim-somonim, kilométr-kilométr, nékroloġ-nékroloġ. Üslubi néytrallaşma — Üslubi hedlerin, ferġlerin aradan çıħması. Meselen, klassik poéziyada bir sıra leru — danışıġ sözlerine: ses teġlidi, vokativ ve s. yér vérilmirdi. Réalist şé'rde üslubv néytrallaşma ile elaġedar her cur dil vahidi işledile bilnr. NÉYTRAL LÉKSİKA—Dilin bütün üslublarında işlene bilen, héç bir üslubi mehdudiyyet bilmeyen söz ve ifadeler. Bu vahidlerin adeten diğer (kitab, danışıġ dilinde, loru dilde) üslublarda sinonimleri mövcud olur. Meselen, «ölmek» anlayışı néytral léksikada éle «élmek» sözü ile vérilirse, kitab dilinde (üslubunda) «rehmete kétmek», «vefat étmek» terzinde, danışıġ dilinde (üslubunda) «ömrünu Size bağışlamaġ», «çanı (ağzından) çıħmaġ» şeklinde, loru dilde ise «kebermek», «çézmek» ve s. şekilde ifade édilir. Démeli, néytral léksika dilin diğer bütun uslublarına ġarşı ġoyulur ve bütün üslublarda işlene bilek vahidleri éhtiva édir.

NÉОLİNĠVİSTİKA—XX esrin 20-ci illerinde V. humboldtun, V. Vundtun, B. Kroçénin, J. B. Vikonun, K. Fosslérin idéyalarının, habéle İ. Şmidtin, h. Şuħardtın, X. Jilyéronun nezeriyyelerinin te'siri ile İtaliyada méydana çıħmış yéni dilçilik mektebi. Néolinġvistlerden C. Bonfanté, V. Pizani, Kroçé ve Fosslér, kösterirler ki, dilin yaradıcısı her bir anda insandır; onuv ifade étme ġüdreti ve iradesidir. Bu çereyana köre tebiet ve çemiyyetde obyéktiv ġanunlar yoħdur, yalnız hakim siniflerin iradesi esasdır. Оnlar lazım olmayan yérde de ictimai amillerin te'sirini körürler. Meselen, C. Dévoto ve Vittori Pizani kösterirler ki, Hind-Avropa dilinin mehvi, dağılması ictimai elaġelerin deyişmesinden (sinfi ferġler yaranması, bir kastanın başġası ile evez édilmesi) ireli kelmişdir. M. Bartoli ise yazır ki, sözlerin muħtelif ses terkibine malik olmasının sosioloji sebebleri vardır. Néolinġvistler dildeki deyişikliklerin sebebini butün ħalġın heyatı ile elaġelendirmeyib, yuħarı tebeġelerin heyatı ile bağlayırlar. Оnlar öz tedġiġatlarında dilin tariħini konkrét şekilde, o dilde danışan ħalġın tariħi ila elaġelendire bilmirler. İtalyan néolinġvistleri erazi amilini esas götürerek kösterirler ki, réal şekilde ne dialéktler var, ne de ki, diller. Yalnız izoġlaslar sistémi vardır. Bélelikle, dil bir ġrup izoġlaslar kimi başa düşülür. Оdur ki, dilçiliyin başlıça meġsedi ayrı ayrı dil faktları üçün izoġlaslar müeyyenleşdirmekden ve dilçnlik ħeritelerinde eks étdirilen izoġlasları tehlil étmekden ibaretdir. Bu cereyan dili bedii yaradıçılıġ, ruhi fealiyyet hésab édir. Néolinġvistler dilçilik coğrafiyası sahesinde çoħ iş körmüş ve onun neticelerini müġayiseli-tariħi dilçilik métodikasına tetbiġ étmişler. Genç ġrammatiklerin eksine olaraġ onlar kösterirdiler ki, diller arasında daimi ve tedrici kéçidler vardır, burda keskin hüdud ġoymaġ olmaz.

Nehayet, onlar, «dil ġohumluğu» anlayışına ġarşı «dil ittifaġları» anlayışını ireli sürür ve burada hemhüdud dillerin birbirine yaħınlaşması ve birleşmesinden behs édirdiler.

NÉОLОKİZM — Yéni yaranan mefhumları ifade étmek üçün düzeldilen söz ve ya ifade; lavsan, kosmonavtika.

Müeyyen bir söz kéniş yayılıb, hamı terefinden işlenmeye başladıġda artıġ néolokizm hésab olunmur. Meselen, kolħoz, ékskavator, staħanövçuluġ. Sémantik néolokizm — Mövcud sözün me'naca yénileşmesi, yéni me'na kesb étmesi. Müasir dövrde séçmj, ses vérmek, milyonér (kolħoz) sözleri yéni me'na ġazanmışdır. Üslubi néolokizm — Müeyyen üslubi meġsedle yaradılan, lakin kéniş miġyasda işledilmeyen néolokizm: çekiçiiyezli, oraġçığazlı, yarımay, şiıġfor, bizimleşen (R. Rza), baldırıçılpaġ (h. Cavid), yarımsaġġal (Ġ. B. Zakir).

NÉОLОKİYA — Yéni sözlerin yaranmasını şertlendiren amilleri öyrenen dilçilik sahesi. Başlıça amil yéni méydana çıħan obyéktlerin adlandırılması zeruriyyetidir. Bu sahenin diğer bir vezifesi yéni sözlerin yaranması usullarını éyrenmekden ibaretdir. Son zamanlar formalaşan hemin élm sahesi démek olar ki, Fransız dilçilerinin eserlerinde esaslandırılmışdır.

NEĠLİ KÉÇMİŞ (ZAMAN) — Kéçmişde baş véren iş, hal ve hereketin özünü déyil, onların neticesini bildiren zaman forması. Neġli kéçmiş zamanın şekli elametleri -mış, -miş, -muş, -müş ve -ıb, -ib, -ub, -üb şekilçileri hésab oluun.

Neġli kéçmiş zamanın bildirdiyi me'nalar: a) kéçmişde icra olunmuş bir işin danışıġ vaħtında netiçesi; b) iş, hal ve hereketin müeyyen édile bilmeyen (ġéyri-müeyyen) bir kéçmiş zamanda icrası; v) iş ve hereketin ġet'i suretde bitmesi.

NEĠLİ CÜMLE—Mueyyen faktın, hadisenin, ehvalatin, varlığın olub-olmadığını bildiren, intélléktual (eġli) informasiya véren cümle: Yanar üreklerden ħalġın unlu taléyi yaranır (V. hüġodan). Ħoşbeħtliyin eyilerek ġazanmaġ menliyç itirij (Eflatun).

Neġli cümlelerde ferġlendirici elamet onların seciyyevi intonasiyasıdır. Mentiġi cehetden zeruri hésab édilen sözde ton yükselir, cümlenin sonuna doğru ise énir.

NEZAKET FОRMASI—Yaş ve vezifece böyüklere müraciet üçün ġebul olunmuş forma (ikinci şeħs tek yérine cem bildiren «Siz» işledilmesi). İnġilabdan evvel saraylarda hökmdarlara müracietle işlenen bir sıra formalar: Zati-alileri! heşemetmeab hökmdar hğzretleri! ve s.

NEZERİ ĠRAMMATİKA — Dilçilikde ġebul olunmuş ġrammatlka nezeriyyelerini öyrenmekle kifayetlenmeyib, en yéni nezeri fikirleri de tehlil ét.mékle m.liġul olan ġrammatika. Meselen, inkilis dilinin normativ ġrammatikalarında üç zaman katéġoriyası te'lim édilir. Lakin be'zi nezeriyyeçiler inkilis dilinde kéleçek zaman formasının olmadığını nezere alıb, bu dilde iki zaman olduğu fikrini ireli sürürler. Azerbaycan dillnde bir sıra söz (sifet, fé'l ve s.) formaları hem sintaktik, hem de akalitik yolla düzelir. Müġ. ét: ġırmızımtıl ve lap (en, daha, olduġça...) ġırmızı. Lakin be'zi tedġiġatçılar dilimizin analitik ħususiyyetlerini inkar étmeye çalışırlar.

NESEB — Şeħsin esl adının sonuna «ibn»//«bin» («oġlu») kömekçi ünsüru ile birlikde ġoşulan kömekçi ħususi ad. Оġlu ataya köre adlandırma (kéçmişde). Ehmed ibn İbrahim (İbra! oğlu Ehmed), Sadiġ ıbn Mehemmed (Mehemmed oğlu Sadiġ). Şeħsin esil adına hem künye, hem de neseb elave étdikde bu şeħs he.m oğul, hem de ata terefinden adlandırılmış olur: Ebu Seid Mehemmed ibn Yusif (Seidin atası, Yusifiç oklu Mehemmed.) Ebu İsh.aġ İbrahim ion Mġhemmed (İshaġın atas*, Mehammelin oğlu İbrahnm).

ünsuru vasitesile şeħsin hem ata Hym (sonralar) baba, 1 babası v) s. ġéyd olula biler. Béle mürekkeb ad sistemi bir növ familiyaya yaħıp bpr funksiya ifade édir: Mervan 1'bn Mehemm- ; ibn Meréan ibn hekem (hökem oġlu Mervanın oğlu Mehemmedin oġlu Mervap), Ebü Seid Mzhemmed ibn Yusif ibn Eb-dülrehmal (Seidin atası, Ebdülrehmanım oġlu Yusifi.çoğlu Mehemmed). Dilimizde bu kimi adlar daħili formadan mehrum olub, bpr söz şeklinde işledilir: İbnyemin — Bünyamin kimi. Eker künye esas addan evvele gelirse (Ebul hesan, Ünkülsum), neseb hemişe sonra kelir (İbrahim ibn Mehemmed). Оdur ki, neseb kunyeden sintaktpk cehetden ferġlenir. Neseb adeten ibn («oġlu») sözüiun ata adı ple birleşmesinden teşkil oluun: İbn Bğtutġ, İbn Emçp, İbn Eli. Hemip ata adına (yéne de ibn sözünü ġoşmaġla) babanın da ve s. adını elave étmek mümkündür. Ebu Eli İbn Hesen ibn Letif ve s. İndi dilimizde béle adlar işledilmir. Evveller nse Ereb dili te'siri ile işledilmişdir.

NESİL ADI — Kéçmiş neslin adlısanlı, körkemli nü.mayendeleri nle bağlı olan, nesillerdeni esillere kéçen ad. Abbasiler, Sefeviler, Ġaçarlar.

NESİLLERİN EVEZLEĞMESİ NEZERİYYESİ — Dilin deyişm )si haġġında nezeriyye. Bu nezeriyyeye köre dilin tariħen deyişmesinin sebebi odur ki, her sonrakı nesil evvelki neslin dilşş tam menimseye bil.mir, onu menimseme ġabiliyyetine malik olmur.

NETİÇE BUDAĠ CÜMLESİ — Baş cümleden sonra kelib ondan doğan neğiçeni ifade éden budaġ cümle. Budaġ cümle baş cümleye ki, béle ki, odur ki, buna körd, ona köre, bunun üçün, onun üçün bağlayıcıları ile bağlanır.

Netiçe budaġ cümlelerinin aşağıdakı növleri vardır: 1. Baş cümlede ya kim, ne, hara, niye, ne üçün, hanı, néçe, ne çür, ne vaħt, havaħt, haçan, néçe, ne éedğr evezlikleri, ya sual edatları, ya da hem sual evezliyi, hem de sual edatı birlikde işlenir, be'zen de bu ġrammatik vasitelerin héç biri işlenmir, budaġ cümle baş cümleye yalnız intonasiya ile bağlanır. Bu ġedğr söz-söhbeti néçz yaratdılar ki, ħeberimiz olnadı. (C. Cabbarlı). Fuad, hara kedeçeksen ki, bu sözleri éşitmeyesen. (Anar). 2. Baş cümlede bir isimden ġabaġ éle, éld bir, bir o ġeder sözleri iştirak édir. Bu kimi netiçe budaġ cümlesi te'yin budaġ cümlesine benzeynr. Ferġ ondadır ki, te'yin budaġ cümlesi baş cümledeki bir isme and olub, onu aydınlaşdırırsa, netiçede budaġ cümlesi baş cümlesi ümumi mezmununa aid olur, baş cümleden çıħan bir netiçe kimi özunü gösterir. Sen éle meharet sahibi deilsen ki: bütün çetinliklere sine keresen (N. Nerimanöv) men köhne dostlarımla körüşdüyüme o ġeder sévşdim ki sevinçten gözlerim yaşardı.(E. Memiedħanlı). 3. Budaġ cümle baş cümleye ki bağlayıcısı ile bağlanır: Ġış bitmelidir ki bahar gelsin ,sen yaħşı ġiymet alasai 4 . Budaġ cümle baş cümleye béle ki bağlayıcısı ile bağlanır: ġardan yér üzü ve hava ışıg olurdu. Béle ki bu ışıġa öyreşen köz atrafını emelli-başlı séçirdi (E. Ebülhesen). 5. Budağ cümle baş cümleye odur ki bağlayıcısı ile bağlanır: Atasınınevde olmaġından Tofig ħabersiz idi odur ki, arħayın halda içerei daħil oldu (E. Sadıġ). 6. Budaġ cümle baş cümleye (buna köre (de), ona körz (de), Оunun üçün (dġ), onup üçün (de) bağlayıcıları ile bağlanır: Оnlar her çetinliye dezürduler, ona köre de dilleri uzun idi (Mir Celal).

NEFESALMA — Ciyer boşluğunun hava ile dolması netiçesinde diafraġmın kénişlenmesi.

NEFESVÉRME—Diafraġmın yıġılması ietiçesinde çiyer boşluğunui yıġılması ve bununla elaġedar hava aħınının bayıra çıħması.

NEFESVÉRME ĠRUPU —Nefes almaġ üçün her iki terefden fasile ile ayrılan nitġ parçası.



NİDA — İnsan hisslerini bilavasite ifade éden, ġrammatik elametlerden mehrum ħüsusi nitġ hissesi: Ay! Оh! Aħ! Uff! Esas nitġ hisseleripden ferġli olaraġ nidalar nominativ (adlandırma) funksiyasına malik déyildir. Bunlar sadece nitġ işaresidir, siġnal sözleridir ki, insanın ħariçn alem hadiselerine réaksiyasını ifade édirler. Öz esas funksiyasında işlendikde nida adeten cümle üzvü olmur ve cümle üzvleri ile sintaktik cehetden bağlanmır. Kömekçi nitġ hisselerinden ferġli olaraġ nidalar cümlede sözler arasında elaġe bildirmir, onların birbirine baġlanmasına ħidmet étmir, cümleye elave me'na çaları vérmir. Nidalar nezeriyyesi. Nida işaresi. Nida intonasiyası. Vokativ nida — Formaca ismin müeyyen formasına ve vokativ birleşmelere (söz birleşmesi ve cümlelere) uyğun gelen nida: İlahi! Aman allah! Salameléyküm! Émosional nida — İisan hisslerini müsteġim terzde eks étdiren, ġéyri-iradi şekilde teleffüz édilen sesler: Оħ! Éh! Uf! Peh! İmpérativ (iradi) nida —İnsanın iradesini, istek ve arzularını eks étdirep nida: Aman! Haydı! Marşy Yaşa! Yönlük hal nidası — Prédikat funksiyasında çıħış étdiyi cümlelerde pdaro olunan sözün yönlük halda eşlenmesini teleb éden nida: héyf sene, Reşid! (N. B. vezirov). Yazıġ sğne! Kül(üm) başiva! Éşġ olsun size! Afzrin seçr! Dédi, yHsen sonz, a ġarğa ağa! Vay bizim halımıza! Nida evezliyi — Npda cümlelerinin terkibinde işlenib, cümleşş nidalıġ kéyfiyyeti kesb étmesinde rolu olan sual evezlikleri: Ne böyük seadit! Kör néçe danışır! Nida zdatı — Nitġe émosional-éksprésspv çalarlıġ daħil édep edat. Déyire.i aħı! Közledin ki! Nida intonasiyası — Ferġlendirilen sözün ıeġli cümleye nisbeten yüksek, sual cümle sine nisbeten aşağı bir tonda teleffüzu. Nida işaresi — Aşağıdakı hallarda işledilen durğu işaresi: 1. Nida cümlesinin sonunda: Yaşasın Böyük Оktyabr Sosialist inġilabı/ 2. Séġmént ve parsélyativ cümlelerden sonra: Ana! О, müġeddes bir kaşatdır (S. Vurğun). Kübre ħarab olub. Ġızıl pulla alınmış kubre! (M. İbrahimov); 3. Ħitablardan ve vokativ söz ve cümlelerden sonra: Оħuçum! Sıħmasın üreyini ġzm! (S. Vurğun). Nida cümlesi — İfade olunan fikre danışanın émosional münasibetini de eks étdiren cümle. Bu cümlelerin struktur elameti onların terkibinde nidaların, émosional edatların işlenmesi ve nida into. nasiyasına malik olmalarıdır. Ġız ne ġızy Kor baħdı nğ baħdı! Köz de köz ola! Struktur sémantik ħüsusiyyetlerine köre nida cümlelerinin aşağıdakı növleri vardır: Esl nida cümleleri, emr-nida cümleleri, neġli-nida cümleleri. Sade nida — Menşece esas nitġ hisseleri ile bağlı olmayan, daħilen üzvlenmeyen (üzvlerine parçalanmayan), iki-üç sesden ibaret olan ve adeten tekrarlanan nida: Peh-peh-peh! Éh-éh! Töreme nida — Menşece esas nitġ hisselerinin nominativ funksiyadan mehrum olması ve ħüsusi émosional çalarda teleffüzü netiçesinde méydana çıħan nida: Elvida! Sağ ol! Maşallah! Fé'li nida — Öz ses terkibi é'tibarile teġlidi sözlere ve ya nidalara oħşayan, adeten ħeber funksiyasında çıħış éden ve kéçmişde ani şekilde baş vérmiş iş ve hereketi bildiren söz: Taħçadan düşdü tap éledi; Külsenem onu
Yüklə 4,99 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   ...   44




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin